İsabella Mercier mükemmel zevki, ondan da mükemmel moda anlayışıyla sadece Londra`nın değil Avrupa`nın da en beğenilen terzisiydi. Üstelik eşsiz bir güzelliğe sahipti. Sebastian St. James`le tanışıncaya kadar aldığı tüm övgülere ve hatırı sayılır müşterilere rağmen son derece sakin ve mütevazı bir yaşam sürüyordu. Sebastian St. James, Warwall Dükü, İsabella`nın hayatına bir fırtına gibi girmişti. Onunla saygın bir geleceğe sahip olması mümkün değildi ama yine de bu güçlü ve soylu erkeğe derinden bağlandığını hissediyordu. Sebastian St. James; bir dük olarak topraklarına, o toprakların insanlarına karşı görevlerinin ne olduğunu bilerek yaşıyordu. Henüz çok gençken yaptığı evlilikten geriye sadece hayatındaki en değerli varlık olan kızı Elizabeth kalmıştı. Onun için yapamayacağı fedakarlık yoktu. Bir daha asla evlenmemeye dair ettiği yemini sırf Elizabeth`in geleceğini düşünerek bozmaya kararlıydı. Karşılaştıkları ilk andan itibaren fazlasıyla ilgisini çeken İsabella Mercier, Warwall Dükü için uygun bir evlilik adayı asla olamazdı. Soylu değildi ve evlilik çağını geride bırakalı yıllar olmuştu, üstelik hayatını üst düzey aristokrat kadınların elbiselerini dikerek kazanıyordu. Kadınlarla ilişkilerinde hep kontrollü olan Sebastian, İsabella`nın sakin tavırları, gizemli kişiliği ve akıl almaz güzelliği karşısında mantıklı düşünmekte zorlanıyor; onunla bir gelecekleri olabileceğine inanmak istiyordu. Ne var ki henüz İsabella`nın geçmişini bilmiyordu.

Geçmişe gitsek,ve o geçmiş bir başlangıcı çağırsa? Tulu Öztürk şirketin verdiği görevle araştırma yapmak için İstanbul`a gelir ve İstanbul hakkında bilgi toplamak ister. Otelden çıktıktan sonra İstanbul`u kısa bir gezi yapar. Lakin hiç olmayacak bir şey olmuştu. Daha sonra Galata Kulesine girmek için binanın içine girer ancak çıktığında kendini Orta Çağ`ın son demlerinde bulur. Bu zamanın insanı değildi ama artık çok geçti. İki şehrin arasında kalmıştı. *Bu hikaye İstanbul fethinden iki yıl öncedir. *Olaylar tamamen kurgudur, gerçeği yansıtmaz. Başlangıç Tarihi: 02/08/2024

Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri ni anlatan mükemmel bir kitap...

Kuruluş osman dizisinden esinlendim ama tarihte böyle karakter yok tamamiyle kurgu birinden filanda esinlenmedim inşallah beğenirsinizz

Bi Mafya kızının başka bi mafya tarafından kaçırılması

Atatürk namıdeğer Sarı Paşa`nın çocukluk, gençlik ve savaş anılarından derleme yapılan bu e-kitap Atatürk`ü tanıtmak ve doğruları açığa çıkartıp yanlışları saklamak amacıyla yapılmıştır. Halil İnalcık, İlber Ortaylı ve Celal Şengör gibi nice profesörlerin sözleri katılarak hazırlanmıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk`e...

Bu kitaptaki hiçbir olayın tarihle alakası yoktur benzerliklerin hepsi tesadüftür Bey kızı Aslıhan Hatun ile bey oğlu Alparslanın hikayesini anlatır....

Sıradan bir köyden Mardin`nin taş konaklarına uzanan bir aşk hikayesi 1900`lü yıllar yani eski dönemlerde geçmektedir.

Antik Mezopotamya’da dinin doğuşu

İngilizce öğrenmek pahalı ve zaman alıcı olabilir halbuki ingilizce en kolay dillerden imkanı olmayanlar detaylı anlatım isteyenler için ingilizceyi anlatacağım soru sorabilirsiniz!!

İhanetin gölgesinde doğan bir intikam hikayesi. kanla sulanmış tahtın ardında bir sessizlik büyür. Genç prens Noyan Arslan Azerkan, kardeşinin ihanetiyle krallığından koparılır, ölüme terk edilir. Ama ölüm gelmez… Onun yerine, kaderin bambaşka bir yüzü uzanır. Kimliğini gizleyerek halkın arasına karışan Noyan, artık bir prens değil, bir hiçtir. Ama gözleriyle görmeye başladıkça, sarayın duvarları ardında bilmediği gerçekleri ve halkın unutulmuş çığlığını duymaya başlar. Her adımı, geçmişin küllerinden doğan bir öfkeyle örülür. Tahtı için değil… Adaleti, babasının intikamını ve halkı için geri dönecek.Ve bu kez bir kral değil, tahtsız bir efsane yazacak…

Bir kız çocuk düşünün, son savaştan yetim kalmış bir çocuk. Suikasçi bir çeteye evlatlık alınmış, gelecekteki kralı, öldürmeye eğitilmiş. Yeni kral tahta geçtiğinde, eşi olarak saraya gönderilir. bakalım kralı öldürebilecek mi?

Hiç, bir anlığına gözlerini kapatıp kaybolmak istedin mi? O öyle yaptı. Ve gözlerini açtığında artık bambaşka bir zamandaydı. Bambaşka bir bedende. Bambaşka bir kaderde. Karanlık suların üstünde bir gemi. Unutulmuş anılar, fısıldayan rüyalar, göz göze geldiği o yabancı... Ama belki de en yabancısı, artık kendisiydi. Osmanlı`nın kudretli gölgesinde, bir cariye olarak başlayan yolculuğu; bir kehanetin tam kalbine, yasak bir aşka ve gizemle örülmüş kaderine sürüklüyor onu.

Atatürk’e 12 Yıl Boyunca Uşaklık Yapmış Cemal Grandanın Ağzından “GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK”

Benimde köyüm olan Osmandede köyü tarihini araştırmak istedim benimde bilmediğim bir çok tarihi ve olayı varmış tabii ben bunu birazda romanlaştırarak tarihi roman tadında bir anlatı yapmak istiyorum...

Bir zamanlar yan yana hüküm süren iki dost krallık vardı: Sylmaria ve Cross. Barış ve güven içinde geçen yıllar, Cross Kraliçesi anna Cross’un, gizli bir suikaste kurban gitmesiyle sonsuza dek sarsıldı. Kraliçenin ölümünden sonra oğlu, Raeven Cross, sessizliğe gömüldü. Annesinin ölümünün ardındaki gerçeği öğrendi: Suikastı emreden kişi, Sylmaria Kralı Kael’di — yani Prenses Elise Sylmaria’in babası. Bu sırrı ona söyleyen kişi ise Kral Kael’in en güvendiği ama içten içe ondan nefret eden sağ koluydu. Raeven, annesinin intikamını almak ve krallığını karanlıktan çıkarmak için kimliğini saklayarak Sylmaria sarayına şövalye kılığında girdi. Görünürde görevi, nazik ve savunmasız Prenses Elise Sylmaria’i korumaktı. Ancak gerçek amacı… Kral Kael’e ulaşmak ve onu annesinin kanıyla yüzleştirmekti. Fakat Raeven’in planlamadığı tek şey vardı: Elise’in masumiyeti, onun içinde öldü sandığı duyguları uyandıracaktı. Ve şimdi Raeven, içini kemiren iki yemin arasında sıkışmıştır: Biri annesi için verilmiş bir intikam yemini, Diğeri ise… Elise’e duyduğu yasak, sessiz ama sarsıcı bir sevgi.

Tamamen hayal ürününden oluşan bir Tarihi kurgu kitaptır. Mantık hatalarını gözardı etmeniz rica olunur :) Karahanlılar döneminde yaşayan bir oba olan Urungulular`ın (bu oba da kurgu ürünüdür) yaşadıkları, Elçin Hatun önderliğinde yapılan savaşlar, yaşadıkları iyi ve kötü olaylar bu kitapta karşımıza çıkacak. [Acemi bir dili vardır sıkıcı olabilir fakat çok emek verilmiştir]

Bu kitapta Gazi mareşal Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk`ün hayatı ve onun amacını anlatıyor

1299 - Floransa. Biri piç doğdu; çamurda, kanın ve ihanetin içinde büyüdü. Diğeri bir prensesti; lal taşlı taçlar, kadife perdeler, altın mürekkeplerin içinde yetişti. Biri korkuyla anıldı, diğeri saygıyla. Ama kader, iki ayrı dünyanın çocuğunu aynı şehir duvarlarının içine hapsetti. Ve orada, sadece aşk değil... İntikam, kan ve onur için yazılmış bir hikâye başladı. ⚜⚜⚜ "Cavallaro gibi bir adamdan kaçamazsın. Seni şehirden çıkarsam bile... peşinden gelir. O seni bırakmaz. Ve hepimizi bunun için öldürür." Lucianna`nın zihninde hâlâ aynı görüntü dönüp duruyordu: Bir meydanda, tek kılıç darbesiyle başı gövdesinden ayırdığı adamı havaya kaldıran o siluet... Cavallaro. İtalya yarımadasının en korkulan paralı asker ordusunu yöneten bir piç. Ve şimdi, kanla yazılmış bir kaderin sonunda, rızası dışında nişanlısı. "Eğer kalırsam, asıl o zaman ölürüm." Bir zamanlar Floransa`nın zambağıydı Lucianna di Fiora. Adı tüm şehirde ihtişamla fısıldanırdı. Şimdi ise, atalarının kurduğu şehirden kölelerle dolu bir yük arabasında, gecenin içinde kaçıyordu. Bir leydi değil, bir kaçak olarak. Ama belki de ilk kez, kendi kaderinin iplerini ellerine alarak. Fakat Cavallaro`nun gölgesi... Söz söylemeden, intikamın sabrıyla çoktan peşine düşmüştü.

Prenses Rosalie,yüzyıllar boyunca hep insanların mutluluğu için mücadeleler vermiş İngiliz prensesidir,Hayata veda etmeden önce kalbi olmayan lydia`ya emanet eder.Bakalım Neler Olacak?

Bir MİLLETİN TARİHİ, BİR MİLLETİN TALİHİ

“Bir yıldız olacağım.” "Küllere dönüşmeden önce mi?” 1800’lerin başında, İngiltere’nin soğuk taş malikânelerinden birinde, kaderleri birbirine bağlı iki çocuk büyüyordu: Clara Whitmore ve Julien de Montreux. Biri, aristokrat bir İngiliz ailesinin özgür ruhlu kızıydı. Diğeri, sürgün edilmiş bir Fransız hanedanının son varisi. Clara ve Julien, çocukluklarını gölgelerin içinde, fısıltılar ve yasaklanmış anılar arasında geçirdiler. Julien, ailesinin geçmişini geri almak için büyümek zorundaydı. Clara ise özgürlüğün ne anlama geldiğini öğrenmek için.

Kanuni Sultan ve hayatı

Tarihin Fatih`i fatih Sultan Mehmet ve hayatı

Zamanın Ötesinde Bir Kimlik, Kaderin Yazdığı Bir Aşk... Modern çağda görevini cesaretle sürdüren bir polis memuru, görev sırasında ağır yaralanır ve komaya girer. Ancak gözlerini açtığında, artık ne üniforması üzerindedir ne de tanıdığı dünya yerindedir. Karşısında yükselen kılıçlar, atların nal sesleri ve sancaklarla dolu bir diyar: Osman Bey dönemi... Üstelik artık bir polis değil, dönemin saygıdeğer bir 𝚜𝚊𝚟𝚊𝚜̧𝚌̧ı𝚜ı𝚍ı𝚛. Hem kimliğini hem zamanını sorgularken, kaderin çizdiği yolu izlemek zorunda kalır. Bir savaş esnasında aldığı yara, onu dönemin en önemli isimlerinden biriyle karşı karşıya getirir: Osman Bey’in oğlu Alaaddin Ali. İki farklı dünyanın insanı, iki farklı kader... Ancak kalplerin dili birdir. Tarihle bugünü, savaşla sanatı, görevle duyguyu harmanlayan bu roman; sizi zamanın sınırlarını aşan büyüleyici bir yolculuğa çıkaracak.