Gençlik lise aşkları biribirine tutuku ile bağlanan iki genç cin lisede birbirlerine bağlı hayatını geçtiği zamanları anlatan bir kita

Sarılmakla geçer mi beni üzmek istemeyen, sıcak kalbinin ürkekliği? Ya da sonsuza dek, göz göze baksak... Unutmak ne mümkün senin eserini. Mütevazı olsan da onardığın yüreğim senin en büyük eserin... Mücadele eden insanlar, en çok gökyüzüne bakar." Isfahan, kelimelere aşık, kalemi her daim işleyen bir genç kız. Tuğrul ise konuşmaya ve kendini keşfetmeye ihtiyacı olan bir delikanlı...

Başta sadece bir anlaşmaydı. Birbirlerinden uzak durmaya söz verdiler. Ama Karadeniz’in hırçın dalgaları onları kaçınılmaz bir aşkla buluşturdu. Anlaşmalı Yarim: Sözleşmeyle başlayan bir aşk hikâyesi.

Başrol karakrerimiz ve bir kişi daha adada Mahsur kalmalarını anlarıatır

Kucağımdaki minik, onun uzattığı oyuncaklarla kendince gülüp, mırıldanıyordu. Ben ise sanki yerime çakılmış gibi, otura kalmıştım burada. Tek yaptığım Duru`nun saçlarıyla oynayarak oyalanmaktı. Onu ise ben oturduğumdan beri suratıma baktığını gayet hissede biliyordum. 1 hafta önce duyduklarımın şokuyla ne hiss edeceğimi bilmeyerek, suratına bile bakmıyordum. "Ahu." diye bana seslenmesiyle sadece "hm" dedim suratına bakamazken. Aniden çenemde hissettim parmaklar, kafamı ona doğru döndürdü. Bakışlarını kısaca Duru`ya değdirdikten sonra hayranmışcasına bana baktı. "Bizim de bundanımız olsun mu?" deyip beni hem dumura uğrattı, hem de bedenimdeki bütün kanın yüzüme hücum etmesini sağladı.

Kılıçlı Aşk Eda, babasının kaybıyla içine kapanmış, sessizliğe sığınmış bir genç kızdır. Aklı hep geçmişte, kalbinde ise adını bile anmaya çekindiği biri: Mehmet. Annesinin ısrarıyla hayatına giren Arden’i ise ilk başta fark etmez bile. Çünkü Eda’nın gözleri, hep başka bir yerdedir. Ama zaman, kalpleri şekillendirmeyi iyi bilir. Arden’in sessiz gücü, sabrı ve varlığı Eda’nın duvarlarını yavaş yavaş çatlatır. Bir yanda silinmeyen bir geçmiş, diğer yanda beklenmedik bir gelecek... Kılıçlı Aşk, bir genç kızın içsel savaşı, değişen duyguları ve kalbinin gerçek sahibiyle yüzleşmesinin hikayesi.

Kızımızın Yanlışlıkla bir Mafia`ya yazması..

“Bir deli sevdanın peşine düştüm.” Bağlamayı ağır ağır çalmaya devam etti genç adam. Bir deli sevdaya kapılıp gitmişti yüreği. Farkında olmak istemiyordu ama yüreği hiç olmayacak birine çoktan saplanmış kalmıştı. “Bir deli sevdanın peşine düştüm.” Çayhaneye gelmiş 7’den 70’e tüm yürekleri yanık sesi ile yakıp geçmişti. Bir muallime tutulan yüreği bunu kabul etmez, okumayan kendini hor görürdü. Şunun şurasında ortaokulu bile zor bitiren o kimdi, okuyan koskoca öğretmen kimdi. Oysa yürekti bu. Ne cahil dinlerdi ne de alim…

Sen benim yıldızlı geceme doğan Ayçiçeğimsin...🌻

`Herkes İyilikler ve kötülükler yazarak iyiliğin onlar için önde olduğunu gösterir. Ama ben Kötülükler Ve İyilikler yazarak kötülüğün benim için öde olduğunu gösteriyorum.` Dedi daha on bir yaşındaki Alruna. Yedi yaşında isteği bir cinayet sonrası hayatım değişen Alruna işbirliği yaptı karşı çetenin lideri olan Reven Umut`a aşık olur. Hayatı hiç düzene girmeyen Alruna`yı ondan aşk denen duygu çıkarır. Ve Alruna Kılıç adaleti ararken Adaletsizliği yaratır. Ama sonda onu bekleyen bir sürpriz vardır

Tesadüfler,göremedigimiz gerçeklerdir. Her tesadüf iyi olmaz kötü tesadüflerde olur ama benim kitabımda kötü tesadüf yoktur. Bu benim ilk kitap serüvenim. Benim kitabımdada tesadüfen karşılaşan bı mafya ve holding`de siyo olan adam ve bu hayatda hep kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışan bı kızın hikayesidir. Umarım beğenirsiniz. ...İyi okumalar...

Arkadaşının yerine gittiği kör randevuda, hayatının dönüm noktasını yaşayacak olan Yâde İdil Aykut, ardı ardına sıraladığı yalanların, doğruya doğru gittiği noktada çırpınıp durmaya devam edecekti. Yaşamı boyunca attığı her adımın kendine hesabını veren Yâde, karşısındaki adamın yara izleriyle kendi yaralarını sarmaya, onunla yoluna çıkan çetrefilli yolları aşmaya niyetliydi. Hesaplar şaştı, kaderini elindeki kalemin mürekkebi bitmesine yakın yeniden şekillendirmeye başladı. Kaçmaya çalıştığı yerde,kalemi onu, ona sürükledi. Adamın elindeki kalemi kırıldı, o da acısına ortakçı bulduğuna inandığı kadınla, kaderlerini baştan çizmeye başladılar. İyileşmeye meyilli ruhlarını, tekrar tekrar kaybettiler. Acının içinde yaşadıkları duyguların tarifini yapamazlardı, birbirlerinden kaçmaya çalışsalar da ruhları çoktan kenetlenmişti o gün. “Zihnimin kuyularında, kalbimin en derin mahzenlerinde saklayıp büyüttüğüm acılarım, geçmişimin ağında dönüp duran ama geçmeyen yara izlerimin içinde amansız bir döngünün kucağındaydım. Ölüyordum, fakat yaşıyordum. Kendime olan merhametim uçurumun kenarındaydı, ölümün kıyısında yaşamayı diliyordum. Yaralarımı tekrar tekrar kazıyıp izleriyle alay ederken, O`nun varlığıyla zihnimde susmak bilmeyen çığlıkların gidişini gördüm. Kendi yarasının kabuklarından bize duvarlar ördü. Uçurumun kıyısında beni beklerken, defalarca parçalara ayrılmıştı. Yine de yaralarıyla beraber sardık ikimizin acısnı. O`nun yaraları, onun izleri. Beni kurtardı, beni acılarına sardı iyileştirdi. Onun sığınağı oldum, onun zehiri, onun şifası oldum. Onunla iyileştim, acıya alıştım. Kalbimin gürültüyle attığını Onunla hissettim.”

"Hani bensiz bir hiçtin? Nefes bile almak zor derdin. Ben senin herşeyindim..." "Yalan değil sen benim herşeyimsin." Yarım kalmış çok insan vardır ya hani. İşte bizimkilerde öyle. Sevdiklerini en acımasız olacak şekilde kaybedenler. Tek evlerini kaybedip tuğla duvarların arasını ev sananlar. İntikam isteyenler ve bu intikam savaşının içerisinde kaybolanlar. Sırlardan korkanlar ama gerçeği arayanlar. Şimdi sırlar çok da yakıcı oluyor...

Zeynep, arkeoloji öğrencisi olarak bir müzede sergilenen esrarengiz aynanın peşine düşerken, kendini bin yıllık bir kehanetin içinde bulacağını bilmiyordu. Gizemli bir aynaya dokunduğu anda, modern dünyadan koparak kadim bir diyara sürüklendi. Bozkırın sonsuz rüzgârları, göçebe savaşçılar, büyüyle yoğrulmuş kadim krallıklar ve ona düşman olan karanlık güçler… Hepsi, Zeynep`in alnında beliren ışık işaretini gördüğünde tek bir isim fısıldamaya başladı: Işık Taşıyan. Romantik fantastik bir macera, büyülü sırlar ve yasaklı bir bağın yankıları… 📖 Işık Taşıyan, göçebe mitolojisini, epik savaşları ve büyüleyici bir aşk hikayesini harmanlayan benzersiz bir anlatı! 🌙🔥

rahatsız olmaya gelme zevkine bak

Selam arkadaşlar yeni atıcam bazi yazım yanlışları olabilir hızlı yaziyorum çok duzeltemiyorum kusura bakmayın🤧

Camdan sisli sabaha bakıyordu. Kuzey`in hiç bu kadar soğuk olmadığını düşündü. Anlaşılan bu kış çetin geçecekti. Güneyden gelen davet ona neye mal olacaktı acaba. Güney ve Kuzey birbirine zıt kutuplar. Güney her ne kadar gelişmiş ve Kraliyet ailesine yakın gözükse de Güneyliler onu rahatsız ediyordu. Aniden kapı çalındı ve sadık kahyası Albert kapıda belirdi. -Ekselansları, isteğiniz üzerine Kont Robert Markel’in davetine eşlik edeceğinizi bildirdim. Ona has soğuk buz mavisi gözlerini camdan çekti ve sadık hizmetçisine, -Şövalyelere hazırlanmasını söyle önümüzdeki hafta Güney surlarında olmalıyız. -Emredersiniz efendim. Kahya oradan ayrılınca kendi kendine, -Bakalım Kral`ın sadık köpeği Martel yine neyin peşinde dedi.

Annem 2. kez evlendiğinde bi abim olacağını bilmiyordum

Sırf geçinmek için çalıştığı eğlence mekanında kaçırılıcagını nerden bilebilirdi ki?... Bu Sarp ve Vera`nın hikâyesi... Bir kaçırılma hikâyesi...

Eslem, yıkılmış bir dünyada hayatta kalmaya çalışırken, karşısına çıkan Eren`in ateşiyle yanmaya mahkumdur. Kalplerinin sınırlarını zorlayan bir aşk... Ama bu yangından sağ çıkmak mümkün mü? `Ateşin İçinde` kaybolmaya hazır ol.

Ortaokulda hoşlandığı çocukla büyüyünce Üsteğmen olan Baran`la karşılaşan Duru`nun hikayesi

MARSEL TÜRKMEN KARDEŞİ ŞAFAK AZİZİN ÖLÜMÜ VE NİŞANLISI BARUT AKAY BOZDOĞANIN ONU TERK ETMESİNDEN SONRA İSTANBUL’U TERK EDER VE GİRESUNA YERLEŞİR. ARADAN GEÇER DÖRT YILDAN SONRA BARUT AKAY BOZDOĞAN, MARSEL TÜRKMENİN YAŞADIĞI KÖYE GİDER... ••• GÖZLER KALBİN AYNASIDIR. BENİM GÖZLERİMDE ACI, KÖTÜ OLAN HER ŞEY VARDI. BENİM HAYATIMDA İYİLİĞE İYİYİE YER YOKTU. BU HAYATI BEN SEÇMEDİM. HAYAL KIRIKLARIYLA , ACIYLA, İHANETLE, ÖLÜMLE DOLU BİR HAYATI KİM SEÇERDİKİ? BANA BİÇİLEN HAYAT BUYDU. YAZILAN BUYDU. BU BENİM LANETİMDİ. BENİM LANETİMDE GÖZYAŞI, YARA VE EN ÖNEMLİSİ İHANET VARDI. BARUT GİTTİ. ŞAFAK GİTTİ. BEN BİTTİM.

Camdan bir pencerenin önünde yetişmeyen boyuna rağmen uzattığı boynunun yardımıyla bakıyordu vazoda duran tek bir gül tanesi, bahçedeki gül ağacına. Kendi solmaya yüz tutmuştu; ama solacağını zaten biliyordu çünkü burası zaten solan güllerin kasabasıydı.

Küçük yaşta annesinin yabancı bir adamla zorla evlendirilmesi üzerine çok acı çeken Narin, bir gün annesini kaybeder. Babasının baskısından ve şiddetlerinden kurtulamayan Narin yediği ağır dayaklar sonucunda evden kaçar. Mahallesinde tanıdığı yaşlı Hacer teyzenin evine sığındığında Umut Ali’yle karşılaşır. Yaşadığı zorlu günlerde her zaman yanında olan Umut Ali’yle birbirlerine aşık olurlar. Bu iki karakterin yaşadığı zorluklara, güzelliklere, maceralara, aşk dolu günlere ortak olalım. Şaşırtan olaylar, beklemediğiniz bölümlerle karşılaşacaksınız. Kitabıma şans verirseniz çok sevinirim 🙏🏻🤍

Derin bir nefes alıp kapıyı çaldım. Bugün büyük umutlarla çaldığım kaçıncı kapıydı saymadım. Bu devirde iş bulmak gerçekten zordu. "Geliniz." Usulca kapıyı açtım. Karşımda ki deri koltukta oturan kadın bakışlarından zor biri olduğunu belli ediyordu. Yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirdim. Masaya doğru ilerledim ve elimi uzattım. "Merhaba. Ben Arzu YANAR. İş görüşmesi için gelmiştim."