Bir grup Türk`ün yaşadığı zulme karşı direnişini anlatır. ( HAYAL ÜRÜNÜDÜR)

Özel bir tim, gizli bir örgütün kaçırdığı önemli bir bilim insanını kurtarmak için tehlikeli bir operasyona gönderilir. Ancak operasyonda beklenmedik bir olay yaşanır ve tim pusuya düşer.

Bir an kaç kareye sığar? Ya da anılar resimlerde yaşar mı? Bir kareye binlerce an sığar. Ama anıları yaşatmak için resime gerek var mı?

Yayından kaldırılan kitabım😍 Burada yalnız olmamalıydı. Burada, benim yanımda olmamalıydı. Ama artık buradaydı ve bu görüşümden sonra benim olacaktı..

"İlgi?" adımı kalın ve sert bir sesde duymamla adımlarım durdu. Yolun sonuna mı gelmiştik Alda? Hayır daha değil. Daha sana verdiğim sözü tutmadım. Sana zarar verenleri bulmadan bu işin peşini bırakmayacağım. Başımı arkaya doğru sakince çevirdiğimde orada dikilmiş gözlerimin içine bakıyordu. Siyah gözlerinde biraz şaşkınlık vardı ama o kadar derindi bir gözleri vardı ki. Bana sanki ruhumun çatlaklarını görüyormuş gibi bakıyordu. "Ben Aldayım. Daha önce tanışmış olsak da artık hatırlamıyorum. Yeniden tanıştığımızda ismimi karıştırmayacak kadar aklına kazınacağımdan eminim Varkan Arın Tanıl. " dedim ve cevabını beklemeden Boraç Kolejine doğru adımladım. Beni bekle kardeşim. İntikamını alacağım. Bu okulu katillerine dar edeceğim.

Bazen bir gülüş bin acıyı anlatır... Bazende kimsenin içinde ki acıyı bilemezsiniz...

Argo, Küfür, Vs. İçerir.

Hiç gitmek istemediği bir ülkeye zorla annesi tarafından götürülen Mira çok kızgın ve agresiftir, üstelik erkek arkadaşından da ülke yüzünden mesafesi onu hepten üzer, ve bu da yetmezmiş gibi Rusya’nın dondurucu havasından dolayı da hiç de memnun değildir. Edindiği arkadaşlar tarafından eğlence olsun diye Mira’yı özel bir alana götürürler, hiçbir şeyden haberi olmayan Mira bir anda kendisini kargaşanın ortasında hayatı değişirken bulur. Bir yanlış anlaşılma sonucu ise, gittiği eğlence de radarına girmemesi gereken bir adamla karşı karşıya kalır. Rusya onun kurtuluşu ve mucizesi mi olacaktı? Yoksa kötü bir kaderin yazılmışı olarak mı kalacaktı? Büyük sırlar. Büyük aşklar. İnanılmaz eğlence ve adrenalin.

Nerden bilebilirdim benim hayatımın onun ellerinde olduğunu.Nasıl tahmin edebilirdim dışarıya karşı ördüğüm duvarı sadece kendi için tek tek o tuğlaları devirebileceğini...

İyi okumalar umarım beğenirsiniz🤗💕 Ha bu arada ilk kitabım...😊

İki kızın bir oyun üzerinden tanışması ve büyük işlerle başlarına bela almaları gizli,ne olduğu belirsiz birinin onların arasına girmesi ile olanlar.

Roman Özeti Büyük, eski ve gösterişli bir malikanede geçen hikâye, gizem, tutku ve tehlikenin iç içe geçtiği bir cinayetle başlar. Malikane sahiplerinden biri, evin tenha bir köşesinde ölü bulunur. Katil kimdir? Cinayeti kimler biliyor ama susuyor? Ve en önemlisi, bu ölüm hangi sırları açığa çıkaracaktır? Hikâye, birbirini tanıyan ve tanımayan karakterlerin geçmişleriyle, aşklarıyla ve sakladıkları sırlarla ilerler. Cinayeti çözmeye çalışan bir karakter (belki dedektif, belki de olayın içine istemeden çekilen biri) olayları derinlemesine araştırırken, herkesin kendi karanlık tarafıyla yüzleşmesi gerekir. Evde yaşayan ya da oraya yolu düşen bazı kişiler cinayete dair bilgilere sahiptir ama bunları açıklamak, kendi sırlarını da açığa çıkaracaktır. Bu süreçte yasak aşklar, tutkulu ilişkiler ve tehlikeli yakınlaşmalar yaşanır. Cinayetin perde arkasında kalan detaylar yavaş yavaş ortaya çıktıkça, gerilim artar. Gizemli bir karakter ise her şeyi en başından beri bilen ama kendi oyununu oynayan bir figür olarak hikâyeye yön verir. Sonunda, olayların düğümü çözülürken, bazı karakterler kurtulur, bazılarıysa sonsuza kadar kaybolur. Ama asıl soru şu: Gerçek ortaya çıkınca herkes özgürleşir mi, yoksa yeni bir felaket mi başlar?

Roman Özeti Büyük, eski ve gösterişli bir malikanede geçen hikâye, gizem, tutku ve tehlikenin iç içe geçtiği bir cinayetle başlar. Malikane sahiplerinden biri, evin tenha bir köşesinde ölü bulunur. Katil kimdir? Cinayeti kimler biliyor ama susuyor? Ve en önemlisi, bu ölüm hangi sırları açığa çıkaracaktır? Hikâye, birbirini tanıyan ve tanımayan karakterlerin geçmişleriyle, aşklarıyla ve sakladıkları sırlarla ilerler. Cinayeti çözmeye çalışan bir karakter (belki dedektif, belki de olayın içine istemeden çekilen biri) olayları derinlemesine araştırırken, herkesin kendi karanlık tarafıyla yüzleşmesi gerekir. Evde yaşayan ya da oraya yolu düşen bazı kişiler cinayete dair bilgilere sahiptir ama bunları açıklamak, kendi sırlarını da açığa çıkaracaktır. Bu süreçte yasak aşklar, tutkulu ilişkiler ve tehlikeli yakınlaşmalar yaşanır. Cinayetin perde arkasında kalan detaylar yavaş yavaş ortaya çıktıkça, gerilim artar. Gizemli bir karakter ise her şeyi en başından beri bilen ama kendi oyununu oynayan bir figür olarak hikâyeye yön verir. Sonunda, olayların düğümü çözülürken, bazı karakterler kurtulur, bazılarıysa sonsuza kadar kaybolur. Ama asıl soru şu: Gerçek ortaya çıkınca herkes özgürleşir mi, yoksa yeni bir felaket mi başlar?

Çiçek İstanbul`a taşındıktan iki gün sonra üniversiteye başladı. Başına geleceklerin farkında değildi. İstanbul ona hem dostluk hem de yeni bir hayat getirecekti. Çiçek olacakları hiç düşünmeden o okıl balosuna katıldı.

Bir telefon araması hayatınızı değiştirebilir miydi? (Kitap tamamen bana aittir, hiç bir şekilde kopyalanamaz.)

Mehmet dayının kitabı

İlk görüşte aşka inananlardan mısınız. Yoksa sizde safsatalardan ibaret diyenlerden misiniz. Evet bende inanmayanlardandım. Ama hayat bazı şeylere olan inançlarımızı kafamıza vura vura değiştirebiliyor. Keşke bu konudaki fikirlerim olmasaydı tabi bunlar.. Ahuzar Neşeli,platonik aşık olarak kalabilir miydi... Bu uğurda ne kadar ileri gidebilirdi.. Veliahtımız Cihan soylu, yaralarını ahuzarla sarabilirmiydi..

Kitap..........

Kitap..........

Kitap..........

Umay, renksiz, her şeyi hemen sevmeyen, kendine hiç bakmayan, her şeye üşenen bir kızdı. Çocukluktan beri Bora ile arkadaştı fakat ikiside büyüyünce sık sık görüşmüyorlardı. Sadece Aileleri oturmaya gittiklerinde görüşüyorlardı. Bora bir bordo bereliydi ve Umaydan 2 yaş büyüktü. Umay`ın ona abi demesinden nefret ediyordu çünkü umaya aşık olmuştu...

Uzak bir diyarda, adı unutulmuş bir şehirde, sessizliği seven bir adam yaşardı. İnsanlar ona Elian derdi. Onu kimse tam olarak tanımazdı; ne geçmişi ne de ailesi hakkında konuşurdu. Her sabah gün doğmadan önce, şehrin en yüksek tepesine çıkar, saatlerce gökyüzüne bakardı. Kimine göre deliydi, kimine göre bilge. Ama herkes onun bir şeyler aradığını bilirdi. Elian bir gece, yine yıldızların altında otururken, içinde yıllardır taşıdığı soruyu sordu: “Eğer bir Tanrı varsa, neden bu dünya bu kadar adaletsiz?” Gökyüzü sessizdi. Yıldızlar, cevabı bilip de söylememeyi tercih eden bilge gözler gibi parlıyordu.

Baskıcı bir aileye sahip kadın ve bigboy bir askerin hikayesidir.

Naz’ın beklenmedik durumlara artık göğüs vermeye karar vermesiyle başlıyor kitabımız

Ağabey dediği adama gizlice eş olan bir kız, Kız kardeşim dediği kıza istemeyerek ihanet eden masum Evin`nin hikayesi.