devam ediyor 1h önce güncellendi
Otuz Bir Gün
@iremnurak3
Okuma
0
Oy
0
Takip
0
Yorum
0
Bölüm
0
“Bazen suçlu olmadığın halde cezalandırılırsın.
Ve en korkuncu — seni cezalandıranın, adalet aradığını sanmasıdır.”
Özgün, ailesinin geçmişiyle birlikte karanlık bir esaretin ortasında uyanıyor.
Zincirlerle değil, korkularla bağlı.
Her gün, bir gün daha fazla dayanmak zorunda.
Otuz bir gün boyunca, hem kendini hem de işkencecisini çözmek zorunda kalacak.
Adalet istiyorsun, değil mi?” dedim. “Sana bunu yapanların cezasını çekmesini, hak ettiklerini bulmasını…”
Sessiz kaldı. Devam ettim:
“Belki kötülüğe kendi akıbetini yazmak istiyorsun, iyiliği ortaya çıkarabilmek için. Ama farkında değilsin Altuğ, sen iyiliği ortaya çıkarmıyorsun — tam tersine onu kirletiyorsun.”
“Hayır,” dedi. Sesi sertti.
Sessizlik içinde bir damla yaş yanaklarımdan süzüldü.
“Doğruyu söylediğimi sen de biliyorsun,” dedim fısıldayarak.
Birden hışımla bağırdı:
“Beni tanıdığını mı sanıyorsun ha? Ne istediğimi bile bilmiyorsun, Özgün!”
“Suçlu ben değilim, Altuğ. Bu yaptığın yanlış.”
“Ben de suçlu değildim!” diye haykırdı. “Yıllarca acı çektim! Kusura bakma ama bu saçma fikirlerin yüzünden seni bırakacağımı mı sanıyorsun? Yazık!”
Birkaç saniye sustu, sonra sesi alçaldı:
“Ne istiyorum biliyor musun?”
Cevap vermedim. Zaten veremezdim.
“Bana acı çektirenlerin acı çekmesini istiyorum,” dedi. “Onların canına kıyıp kurtulmalarını değil… Ben nasıl sevdiğim birini kaybedince yıllarca acı çektimse, onlar da çekecek. Kısasa kısas, Özgün.”
Sözleriyle irkildim. Ne kadar dirensem de gözyaşlarım ihanet etti.
O an onu anladım. Ölüm istemiyordu; sadece acının yönünü değiştirmek istiyordu.
Ve bunun için gereken kişi bendim.