Adana sokakları ve o golden shot yapmak isteyen adam

1960`lı yıllarda İstanbulda bilinen ve saygı duyulan Tahir göztepe`nin ailesini korumak ve yönetmek için artık çok yaşlı olduğu için bu koca suç imparatorluğunu oğluna devretmesi

“Bazı aşklar ne söylenir, ne yaşanır… sadece Allah’a anlatılır.” Ben Maral. Henüz on beş yaşındaydım. Aşka inanan ama aşkı haram sayılan bir kültürde doğmuştum. Ve bir gün… kalbimin kapısını açan adamla göz göze geldim. Adı Polat Ali Çakır’dı. Abimin en yakın arkadaşıydı. Benden yedi yaş büyük… ama kalbime en yakın adam. Ona aşkımı söyleyemezdim. Söylesem... töre vardı, din vardı, aile vardı. Ben sadece sustum. Boynumdaki kilitli kolyeye sarıldım. Ve her gece Allah’a dua ettim... Çünkü bazı sevdalar dilde değil, secdede saklıydı. Yıllar geçti. Onu unutamadım. Ve bir gün… o beni fark etti. Ama beni tanımadan... Bir başka isimle. Bu, gizli bir aşkın, sabrın, imanın ve suskunluğun hikâyesi. Bir kızın kalbinde sakladığı bir adamın... Gecelere fısıldanan duası. Kalbimde bir anahtar vardı… Adıyla açılan. Ama onun hiçbir zaman haberi olmadı. Kitap boyunca geçen her söz, doğrudan kalpten geldi. Plan-lanmadı, süslenmedi. Çünkü gerçek hayat da öyle değil midir? Oturup kendinize sorun: “Ben ne yaparsam gerçekten mutlu oluyorum?” Cevap çoğunlukla şu olacak: “Başkalarını mutlu ettiğimde.” Çünkü insan tek başına yaşayamaz. Hep birileri için yaşarız. Doğduğumuzdan beri bu değişmeyen bir hakikat. Zaman geçtikçe çevremiz, sevdiklerimiz, kayıplarımız derken farkında olmadan değişiyoruz. Ve çoğu zaman kendimizi ger-çekten tanımıyoruz. Kadınlar... belki de daha kırılganız. Ama daha da güçlüyüz. İçimizdeki acıyı saklamayı öyle iyi öğreniyoruz ki, dünya bi-zim iyi olduğumuza inanıyor. Ama her tebessümün ardında bir fırtına var. Erkekler de susar. Ama onların sessizliği daha fark-lı. Onlar hissetmemeyi öğreniyor. Biz kadınlar ise hissetmeyi. Bu kitap bir yolculuk. Kendini bulmak isteyen herkese ait. Kalbine dokunan cümlelerde biraz kendini bulan her yüreğe… Bu sadece bir roman değil. Bu, içimizde susturduğumuz her şeyin sesi.

"Zihin, içine ışık girince değil; sorularla delindikçe aydınlanır."

"Kalmamız bir yara, gitmemiz ölümdü. Ama ben ne kalabiliyor ne de gidebiliyordum..." Bir kazada belini kırıp yatağa bağımlı kalan Eflin Taş, ailesini çocukken kaybetmiş ve derin yaralarla baş başa kalmıştır. Hiçbir akrabasının izine ulaşamamış ve çaresiz durumda kalmıştır. Hastanede Eflin`in doktorluğunu yapan Poyraz Tunç Çakar hastane kararıyla Eflin`e evde yardımci olup her türlü ihtiyacını karşılayacagını söyleyerek hastane kararıyla Eflin`e bakarak yeni bir görev almıştır.

Bu kitap; içime sığmayanları, kimseye anlatamadıklarımı, “geçer” diyerek sustuklarımı kaleme döküşümün hikâyesi.

“Ben kimim?” ve “Özgür müyüm?” sorularını samimi ve dobra bir dille sorgulayan bir yolculuk. Klişelerden uzak, gerçeklerle yüzleşmeye cesaret edenler için. Kendini tanımak ve özgürleşmek isteyenlere...

Didaktik deneme eser

İlk kitabım,umarım güzeldir

Bilinç üzerine kendi derlediğim teoriler.

Lise de başlayıp erkeğin asla vazgeçmeyin en sonunda aradan uzun yıllar da geçse evlendikleri bir aşk romanı (gerçek hayat hikayesi)

"Sessiz Seçim", bir bakışın kelimelerden daha çok şey anlatabildiği; bir yabancının, tanıdık bir ruha dönüştüğü çarpıcı bir aşk hikâyesi... Gerçekçilik ile büyü arasındaki o ince çizgide, kendini kaybetmeye hazır mısın?

Melankolik Kafama göre

Susturulmuş insanların sesi olmaya çalışılmıştır. Bu kitap kimseye özel yazılmadı sadece gerçekleri yansıtmak için yazıldı taraflı bir kitap değildir.

Şehitler için saygı duruşunda bulunun

Zeynep Sakınç 19 Ocak 2024’ten beri bir savaşın içindeyim. Adı: Skolyoz. Bu mücadeleye başladığım günden bu yana hem bedenimle hem de ruhumla büyük bir yolculuktan geçiyorum. Yaklaşık bir yıldır tedavi görüyorum ve bu süreç hâlâ devam ediyor. Kolay olmadı, hâlâ kolay değil ama pes etmedim. Pes etmeye de niyetim yok. Uzun zamandır yaşadıklarımı yazıya dökmek istiyordum. Birçok kez başlayıp bırakmaya çalıştım ama hiç fırsat bulamamıştım. Bugün, artık bu hikâyeyi kaleme alma zamanı geldiğine inanıyorum. Çünkü bu sadece bir hastalık değil; bu, benim hayatımın tam ortasında duran, beni dönüştüren, güçlü kılan bir gerçek. Bu kitap tamamen benim hayatımdan alıntıdır. Yazdığım her bölüm, günlüklerimden alınmış gerçek duygularla, gerçek anılarla dolu olacak. Her satırında kendimi bulduğum, zaman zaman zorlandığım ama sonunda ayakta kalmayı başardığım bir yolculuğun hikâyesi bu.

GEREKSİZ KALABALIKLA DİBE BATACAĞINIZA YALNIZ BAŞINIZA ZİRVE YE ÇIKIN... instagram: Denemelersayfasiofficial

Bu sayfalarda bir kadın var. Ne tam kırılmış, ne tam iyileşmiş. Her kelimesi, göğsünde iz bırakmış bir duygunun yankısı. Kimi zaman bir vedada, kimi zaman çiçekli bir elbisede, kimi zaman da sessizliğin en çok bağırdığı yerde duruyor. Bu kitap, görünmeyen yerlerime dokunanların hikâyesi. Ne anlattıklarım tam, ne sustuklarım boş. Sadece yaşadım. Ve geriye bir iz kaldı.

aklından geçen düşünceleri yazan birisi

Ruh engin bir denizdir

Bazı yollar sessizlikle başlar. Ben kelimelerin suskun tarafında yürümeyi seviyorum. İçimize sinen o derin boşlukları, gecenin uykusuz yanlarını ve gitmenin, kalmaktan daha cesur bir eylem olduğunu anlatıyorum. Her cümle, bir vedanın ya da bir başlangıcın izini taşıyor. Buradaysan, belki senin de gitmekle bir alıp veremediğin vardır.

ENVER PAŞA`NIN DEĞERİNİN BİLİNMEMESİ " Çift Taraflı Kıskaç "

İnşallah güzel olurrr

Her kelime bir adım, her satır yeni bir dönüş. Kağıdın üstünde bazen sakin bir yürüyüş, bazen koşar adım bir kaçış. Yolumu ben bile bilmem; bazen en parlak düşüncelere, bazen karanlık köşelere çıkar. Bu patika dümdüz değil. Ama her virajda başka bir hikâye saklı.

"Onu biz öldürmedik ama hepimiz bıçağı eline verdik."