devam ediyor 5g önce güncellendi
KALBİMDEKİ ANAHTAR
@masalindunyasi
Okuma
60
Oy
12
Takip
3
Yorum
2
Bölüm
13
“Bazı aşklar ne söylenir, ne yaşanır… sadece Allah’a anlatılır.”
Henüz on beşindeydi Maral.
Bir sevdayı haram sayan bir dünyada büyümüş, kalbini sustur-mayı öğrenmişti.
Sessizdi… ama içinde dua gibi büyüyen bir aşk vardı.
O aşkın adı Polat Ali Çakırdı.
Abisinin en yakın arkadaşı… ondan yedi yaş büyük, ama kal-bine en yakın adam.
Maral için Polat, kalbine düşen ilk dua, ilk imtihan, ilk sessiz-likti.
Ona aşkını hiç söyleyemedi.
Töre vardı, inanç vardı, korku vardı.
Bu yüzden boynundaki kilitli kolyeye sarıldı, kalbini Allah’a emanet etti.
Ve yıllar boyunca sustu… ama o sessizlik, dua olup göğe yük-seldi.
Yıllar sonra kader yollarını yeniden kesiştirdiğinde, artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.
Çünkü Polat Ali, artık o eski Polat değildi…
Bir zamanlar hayalleri, eğlenceli yaşamı, “çapkın” yanıyla bili-nen o genç adam;
babası Cengiz Çakır’ın ölümüyle birlikte bambaşka bir dünya-nın içine çekilmişti.
Ardında yalanlarla örülmüş bir geçmiş, gizli bir soy,
ve taşıması gereken koca bir miras kalmıştı.
Biri, herkesin tanıdığı güçlü iş adamı.
Diğeri, ailesinin ve dostlarının görmek istediği “iyi adam.”
Gerçekliği yok olmuştu o iki yılda, çünkü gerçek yüzünü yal-nız bir kadına saklamıştı.
Maral ise artık büyümüştü.
Kelimeler onun sığınağı olmuş, sustuklarını yazıya dökmeye başlamıştı.
Her hikâyesinde Polat Ali’nin adını anmadan onu anlatıyor,
satır aralarına gizlediği cümlelerde yıllardır susturulan kalbini konuşturuyordu.
Bir yazar olmuştu, ama her kelimesi hâlâ ona emanetti.
Kader bu kez, onları yalnız kalpleriyle değil;
gizlenmiş geçmişleriyle, yarım kalmış dualarıyla da sınaya-caktı.
Çünkü bazı sırlar sadece kalpte değil, nesillerin kaderinde de saklanır.
Ve bazı kapılar… ancak Allah’ın izin verdiği anda açılır.
“Ben Polat Ali Çakır…
Gerçek yüzüm tek bir kadına ait.”