7. Bölüm

6. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

"Sen baharımı kışa bile çevirsen, benim için mevsim hep bahardır."

6.Bölüm

Tükenmiş bir halde sessizce abimin arabasına bindim. Suçluyum çünkü arabayı çok hızlı sürmüş ve kendi canımı kendi ellerimle tehlikeye atmıştım. Katlanamıyorum Baran'ın başka biriyle gözlerimin önünde olmasına.

Yol boyunca susmuştuk. Abim arabamı yoldan çektirip benim ulaşamayacağım bir yere göndermiş. Beni korumaya çalışıyor ama onu es geçiyor. Ne ona uzak olmak bana iyi gelecek ne de yakın olmak. İşin iki ucu can yakıyor. Başımı camdan çekip sessizce arabadan indim. İkimiz de konuşmadık. Eve geçince direkt odama girdim ve kendimi yatağa attım. Uyumaya çalıştım. Uyuyup her şeyi geçirmek istiyorum. Kısa bir hafıza kaybına çok ihtiyacım var.

Aylardır ona âşık olduğumu kabullenmiş ve susarak yaşamaya geçmiştim. Ama çok zor. Yüreğimde onun yaktığı ateşle yaşamak beni kül ediyor. Herkesin ona birini bulma çabası ve benim her daim susmam. Bu ne kadar normal olabilir ki anlamıyorum. Gözlerim düşüncelerime eş zamanlı olarak kapandı ve ben, beni huzura saracak bir uykuya yenik düştüm.

🌼

"Baran," dedi Pınar Hanım yüzündeki tebessümle. İçi sıkılan Baran, gözlerini annesine dikti. Bedeni burada ama aklı kapıyı çarpıp çıkan Uhra'daydı. İyi olmadığını kendi gözleriyle görmüş ve tepkilerini ölçmüştü. Sinirlendiğini çok net anlamış ve düşüncelerinin onu yönlendirmesine izin vermişti.

"Gül konusu açılmamak üzere kapansın validem yoksa herkesin kalbini kırarım." Pınar Hanım ellerini dizine yaslayıp kaşlarını çattı.

"Yaşın 29 oğlum. Ne Uhra ile konuşuyorsun ne de başka birine evet diyorsun. Amacın ne Baran senin? Söyle bilelim ona göre davranalım." Baran sıkıntılı soluklar alırken içeriye Demir Bey girdi. Baran ve Pınar Hanım'ın konuşmalarını duymuştu. Oğlu için o da en az eşi kadar üzülüyordu.

"Hanım," dedi eşinin yanında yerini alıp. Pınar Hanım yaşlı gözlerle Demir Bey'e baktı.

"Demir sen konuş oğlunla. Ben dinletemiyorum oğluna." Pınar Hanım yüzünü asarak odadan çıkınca, Baran bıkkınca geriye yaslandı.

"Baba sende başlama." Demir Bey ağır ağır başını sallayıp geriye yaslandı.

"Seviyor musun Uhra'yı?" Şaşıran Baran bir süre cevapsız kaldı. Ardından sinirli soluklar alıp ayaklandı.

"Sevmiyorum baba. Kimseyi sevmiyorum." Demir Bey yılların tecrübesiyle oğlunu inceledi. Tüm hayatını mesleğine ve ailesine adayan Demir Bey, oğlunun tedirgin olduğunu anlamış ve susmuştu.

"Hemen celallenme. Otur şuraya Cihad hakkında konuşalım." Baran sessizce kalktığı koltuğa geri oturdu.

"Aleyna ile ciddi düşünüyorlar. Hepiniz biliyorsunuz baba." Demir Bey daha önce Pınar Hanım ile konuşmuştu. Aylin Hanım, ciddi düşündüklerini ona anlatmıştı. Kızının sevdiği bir adamla evlenmesini istiyordu. Cihad onların tanıdığı biri olduğu için hiç zorluk çıkarmadılar.

"Aleyna'nın onayı varsa gelip istesinler diyeceğim." Baran bir süre bakışlarını yere dikti. Onun tek düşündüğü Uhra'ydı. İçi içini kemiriyordu görmemek için ve daha fazla dayanmadı.

"Kenan Amca ile konuşun aranızda baba. Ben Cihad ile konuştum." Demir Bey onaylayıcı sözler söyledikten sonra Baran hızla ayağa kalktı.

"Benim işim var, geç gelirim." Demir Bey'in konuşmasını beklemeden odadan çıktı. Kendini evin dışına atıp soluklandı. Nasıl Uhra'yı göreceğini düşündü. Açıklama yapmak istiyordu. Gül'ü sevmediğini ve aralarında hiçbir şey olmadığını açık açık söylemek istiyordu. Hep geri adım atmaktan bıkmıştı.

Hızlı adımlarla bahçeden dışarıya çıktı. Bakışları etrafta gezindikten sonra sabırsızca çaprazlarındaki eve yöneldi. Gözleri Uhra'nın odasındaydı ama ışığı kapalıydı. Beklemeden evin kapısını çalıp kenara çekildi.

Kapıyı açan Cihad, Baran'a baktı.

"Hayırdır kardeşim?" Kenara çekilip Baran'ın içeriye girmesini bekledi ama Baran kapıda durmaya devam etti.

"Uhra," dedi çekingen bir şekilde. Çekinmiş olması onu bile şaşırttı. "Biraz kızdı bana, gönlünü almaya geldim." Cihad'ın donuk yüz ifadesi Baran'ı gerdi. Yutkunup arkadaşına bakmaya devam etti.

"Uhra uyuyor kardeşim. Bugün hiç iyi bir gün olmadı." Baran'ın bir anda solukları boğazını tıkadı. Göğsü tedirginlikle şişti.

"Ne oldu Cihad?" dedi kan revan içinde. Uhra'nın biraz üzülmüş olması onu daha çok üzdü.

"Arabayla otobana çıkıyordu. Hızı 180'i geçmişti." Baran'ın göğsü sıkışırken ellerini masaya bastırdı. Sakinleşmeye çalıştı. Gece onun için geçmeyecekti. Uhra'nın iyi olduğunu görmeden rahat uyuyamayacaktı.

"Uhra iyi mi?" Sesi tüm duygularını barındırıyordu. Cihad'ın tüm dikkati Baran'ın üstündeydi. Aşık bir adam olması onu bir adım geriye itmişti.

"Merak etme iyi kardeşim." Son kelimesini bastıra bastıra söyledi. Cihad'ın vurgusunu Baran anlamamıştı. Çünkü aklı hepten Uhra'daydı.

"Neyse benim işim var birader." Cihad'ın konuşmasını beklemeden ayağa kalktı ve hızlı adımlarla bahçeden çıkıp gitti. Yüreği kafesine sığmıyordu. Elini saçlarından geçirip arabasının yanına gitti. Elini göğsüne bastırıp soluklandı. Uhra'yı görmek istiyordu. Tek amacı Uhra'yı görüp rahat nefes almaktı. İyi olduğunu kendi gözleriyle görmek istiyordu.

Odasına çekilen Cihad, göz ucuyla pencereden dışarıya baktı. Arabasının kapısını açan Baran'a bakmaya devam etti. Baran yerinde duramıyordu. Arabanın kapısını kapattıktan sonra araba aniden hareket etti. Baran ani manevra ile mahalleden çıkıp gitti.

"Ulan Baran." Saçlarını dağıtan Cihad, kendini yatağına attı. "Ulan kardeşimsin. Dövsem olmaz; sövsem hiç olmaz. Ulan it, geçip karşıma söyle lan, söyle." Sinirlerine hâkim olmak adına telefonunu çıkarıp Aleyna'yı aradı.

"Aşkım." Aleyna'nın neşeli sesi Cihad'ı gülümsetti.

"Bir şeyler anlat Aleyna'm. Sesini duysam yeter." Kıkırdayan Aleyna iç çekti.

"Seni çok seviyorum Cihad." Aklı dağılan Cihad sırıtmaya başladı.

"Bende seni seviyorum bir tanem." Aleyna daha çok gülümsedi. Seviyordu Cihad'ı. Ona tutulup kalmıştı. Şimdi bu aşk alev alev yanıp onları yakıyor. Cihad hiç bu kadar güzel yanmadım dedi içinden. Aşk onu yakıyor ve yanmak hoşuna gidiyor.

Aleyna konuşurken, Cihad gözlerini kapatıp sevdiği kadını dinledi. Aleyna her cümle kurduğunda durup durup, "Seni seviyorum Aleyna." diyordu.

🌼

Gözlerim açılır açılmaz yine aklımın merkezine kurulmuştu. Yapamıyorum... Baran'ı görmeden yaşayamaz hale gelmiş gibiyim. Her şeye sahipken kalbimin sahibine ait değilim. Ne onun ruhu beni buluyor ne de ben ruhumu ruhuna katabiliyorum. Acı çekiyorum. Genellikle kalbim sıkışıp beni yok ediyor.

"Uhra hâlâ uyuyor mu anne?" Cihad abimin sert sesi yumuşacık çıkmıştı. Yatakta halsizlikle sağ tarafıma döndüm. Ayaklarımı karnıma doğru çekip düşüncelerimde esir kaldım.

Sevmek neden acıtıyor bu kadar? Ben onu severken yanacağımı biliyordum. Her şeyden kaçmışken ona tutunmuştum. Onu sevmiş ve bu aşka boyun eğmiştim.

Odamın kapısı ritmik bir şekilde çalınca gülümsedim. Böyleydi işte Cihad abim; çelik gibi sert ve ulaşılmaz lakin yumuşacık bir kalbi var. Tüm ailesini huzura sarıp kucaklayan. Hepsinin yeri ayrıyken onun yeri daha bir ayrı; abilerimin yeri her zaman ayrı benim için.

"Uyandım," diye mırıldandım uyku mahmurluğunda. Gözlerimi kırpıştırıp doğrulduğum esnada odamın kapısı açıldı.

"Günaydın miniğim." Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken, huzurla soluklandım. Dün eve gelir gelmez uyumuştum. Sabah uyanmış ve izin alıp hastaneye gitmeme kararına vardım. İyi değilim. Dün sinirle neler yapmıştım öyle hâlâ hayret içindeyim. Abim olmasaydı belki... Belki kendimi uçurma itmiş ve onu kaybetmiş olurdum.

"Hazırlan biraz dışarı çıkalım. Bugün Aleyna evde, o da gelecek bizimle." Peki ya o gelecek mi? Dilim sormak için kanıyor.

"Baran'da gelecek." dedi memnuniyetsiz bir tonda. Kahkaha attım. Hadi ama Cihad Uz, sen Baran'ı takmazsın bile.

"Sen Baran'ı oyalarsın, bende sevdamla vakit geçiririm." Gözlerimi kısarak abimin omzuna vurdum. Kuzuyu Kurt’a emanet ediyor canım.

"Ben Baran," ağır ağır yutkundum. "Yani Baran Abi ile vakit geçiremem. Resmen beni ateşe atıyorsun. Karşındaki adam salak değil ya." Abim sırıtarak kolunu omzuma sarıp beni göğsüne çekti.

"Dün aranızda ufak bir sorun olmuş." Başımı hızla kaldırıp abimin yüzüne baktım. Anlamış mıydı onu sevdiğimi? Kalbim küt küt atarken abimin konuşmasını bekledim.

"Sen, 'Bana küçük hanım' deme diye çıkışmışsın." Yavaş yavaş tuttuğum nefesi üfledim. Demesin abi; söyle bana Uhra dışında hiçbir şey söylemesin. Kalbim eziliyor. Canım acıyor abi; o bana uzak oldukça. Her an yanı başımda olsun istiyorum.

Baran hep bana baksın. Gözleri gözlerime tutunsun. En çok kokusunu yanımda istiyorum. Üstüm başım hep o kokusun mesela. Elleri ellerimi tutsun ve hiç bırakmasın. Ruhu ruhuma karışıp beni talan etsin. Daha önce ettiği gibi her bakışında beni yerle bir edip bıraksın.

"Hoşlanmıyorum o ithaftan." Sesim sakin çıkmıştı çünkü artık hislerimi gizlemeyi öğrenmiştim. Hep böyleyim ben. Küçükken de küser ve kabuğuma çekilirdim. Kimse bilmezdi onlara küstüğümü.

"Abin o senin Uhra." Oflayarak geriye çekilip abime baktım. Benim abim değil! Abim değil anlayın artık!

"Benim sizden başka abiye ihtiyacım yok." Gök gözleri, kısık bir şekilde bana bakmaya devam etti. Gökyüzünün ihtişamını koyu mavilerine sığdırmıştı abim.

"Bilmem gereken bir sorunun mu var Uhra?" Tedirginlik içinde azar azar soluklandım. Abim her hareketimi anlardı. O asker adam işte; bilir en ufak yalanımı veyahut sözlerimi. Şimdi de anlamıştır belki de en yakın arkadaşını iki göğsümün ortasına bir hançer gibi sapladığımı.

"Yok," dedim geçiştirmek istercesine. Ne olur başka soru sorma bana abi.

Sormadı da. Hazırlanmamı bekleyeceğini söyleyip odadan çıktı. Kendimi geriye atıp hızlı hızlı soluklandım. Havalar hafiften soğumaya mı başlamıştı? Yok, herhalde evin içi sıcacık. Ya da bana mı sıcak bastı anlamadım. Ekim ayı neden bu kadar sıcak şu an!

Yavaş yavaş ayaklanıp dolabımın önüne dikildim. Etek giymeyi sevdiğim için eteklerime bakındım ve hoşuma giden birini askıdan çıkardım. Güzel bir kış kombini yaptım. Pek deli uyuyan biri olmadığım için uyuduğum gibi uyanırdım. Saçlarımı salık bırakıp, makyaj malzemelerime bakındım ve sadece ruj ve rimel sürmeye karar verdim. Rimeli kirpiklerime sürdükten sonra şeftali tonlarındaki rujumu dudaklarıma yedirdim. Odamdan çıkmadan önce ince bir hırka ve çantamı almayı es geçmedim. Odamdan çıkar çıkmaz kapıda beni bekleyen Cihad abimle karşı karşıya kaldık.

"Bu ne Uhra?" Cihad abim üzerime kısa bir bakış attı. Gözlerimi devirip yanına yaklaştım.

"Tek bir şey daha söylersen gelmem. Ve sende Baran Bey ile uğraşıp durursun." Abim şaşkınlıkla bakakaldı. Ona abi demek istemiyorum. Hiçbir şey söylememem daha iyi.

"Anne, kızın beni tehdit ediyor." Abim küçük bir çocuk gibi beni anneme şikâyet etti. Oturma odasının kapısında beliren annem, yüzündeki tebessümle bize baktı.

"Büyüdünüz ama yine çocuk gibisiniz. Dikkat edin. Kız kardeşine karışma Cihad yoksa akşam babana hesap verirsin." Dudağım zafer almışım gibi sağa kıvrıldı. Cihad abim kaşlarını çatarak anneme ve bana baktı.

"Nerede benim erkek kardeşlerim? Yalnız kaldım ben iki kadın arasında." Gülümseyerek abimin koluna girdim.

"Görüşürüz annem. Merak etme abimi Baran'ın eline bırakmam." Sözler ağzımdan alışılmış gibi çıktı. Annemin yüzündeki gülümseme solarken abim aniden bana döndü. Yutkunup gülümsemeye çalıştım ama başarısızdım.

"Vay be, kırık yıllık Baran Abin artık Baran." Aleyna'nın imalı sesini duyunca hızla arkamı döndüm. İkisi de yan yanaydı. Baran'ın yüzünde tebessüm vardı. Ama Aleyna; onun yüzündeki ifadeyi çok net anlamıştım.

"Ay," dedim yapmacık bir halde. "Ben gidiyorum gelen gelsin." Herkesi ardımda bırakıp hızlı adımlarla bahçe kapısından çıktım. Göğsüm şiddetle çarparken; çaresizce ellerimi yüzüme doğru salladım. Ben ne demiştim az önce! Ah salak kafam!

"Kız Uhra." Selma Abla'nın sesiyle başımı kaldırdım. Karşımızdaki evin ikinci katında oturuyor. Alt katta ise eşinin ailesi oturuyor. Uzun zamandır aynı mahalledeyiz.

"Efendim." diyerek bakışlarımı yüzüne diktim. Gülümseyerek beni süzdü.

"Ne güzel olmuşsun böyle." Tebessüm ettim.

"Teşekkürler Selma Abla."

"Geç güzelim." Abim arabanın arka kapısını açınca beklemeden yerime geçtim. Baran, Cihad abim ile önde otururken ben ve Aleyna arkaya geçtik. Aleyna yanıma oturur oturmaz koluma vurdu.

"Abime yanıksın sen." Gözlerim şaşkınlıkla açılırken, Aleyna'ya bakmaya devam ettim.

"Saçmalama Aleyna." Omuz silkeledi.

"Ne dersen de inanmam. Gözlerinizden belli kızım." Bıkkın bir nefes verip geriye yaslandım.

"Abime söylediğim zaman o da senin gibi kızıyor. Aşk işte Uhra." Bakışlarım Baran'ı buldu. Kızıyormuş işte Aleyna. Hoşuna gitmiyor onun ama ben kızmıyorum. İmkânsız göründüğü için konuşulmasın istiyorum.

Sen baharımı kışa bile çevirsen benim için mevsim hep bahardır. Hep sıcak bir yuva olarak kalırsın. Sanki ruhum ruhuna kördüğüm atmış.

Gözlerim sözlerimi çiğneyip ona baktı. Yeşil harelerim uzun uzun onu izledi. Onun haberi yok ya da var herhalde. Baran akıllı bir adam. Benim ona baktığımı elbette görüyordur. Saçları ah saçları. Her cümlemi ahengiyle üzerine alan güzel saçları. Ellerim siyah saçlarının arasında gezinse, tarif edemediğim kokuna karışıp kalsa güzel olmaz mı? Kalbim buna dayanmaz Baran. Zorlukla bakışlarımı Baran'dan çekip cama çevirdim. Yolun sessizliğine sığındım.

Şelaleye gelmiştik. Ormanın bucağına gizlenen masmavi sular, en tepeden aşağıya hızla süzülüyordu. Gözlerim bir kez daha ona kaydı ve o da bana bakıyordu. Aramızda sözsüz bir iletişim belirdi. Abim ve Aleyna yürümeye başlayınca ikimiz öylece olduğumuz yerde kaldık.

"Uhra," dedi kısık bir tonda. Hemen yanımda durdu ve bana bakmaya devam etti. Bana bakmaktan kaçınan bu adam şimdi gözlerime bir şeyler anlatmak ister gibi bakıyor. Anlayamıyorum Baran. Gözlerin bana ne anlatıyor çözemiyorum. Ben insanları çözebilen biri değilim. Sadece fiziksel yaralara etki edebiliyorum.

"Özür dilerim." Sözler dudaklarından hızla döküldü. Başını hızlı hızlı akan suya dikti. Bana bak! Bana bak Baran! Bana bak ki nefes alabileyim. "Ben dün kalbini kırdım. Sende haklısın, hoşlanmadığın halde hâlâ sana küçük hanım diye hitap etmeye devam ettim." Parmaklarım, sıktığı yumruğunu avuçları arasına almasın diye kendimle savaşıyorum.

"Sana mesafeli olmak istemiyorum." Ağaçların koyuluğuna bürünen gözleri gözlerime döndü. Derin derin baktı gözlerime ve ben göz bebeklerinde kayboldum. Ben kendimi yitirdim.

"Bende sana mesafeli olmak istemiyorum." Nefesim bir tüy gibi dudaklarımın arasından uçup gitti. Kalbim hızlanmıştı ve her an duyacak diye ödüm kopuyor. Ellerim titrerken başımı yere eğdim.

"Gel hadi," dedi elini uzatıp. Uzattığı eline bir süre bakıp gülümsedim. Daha fazla beklemeden parmaklarımı avucuna bıraktım ve beni yanına çekti. Her şey bir rüya gibi. Koluna girip gülümsedim. Oysa günlerce aramızda aşılmaz bir mesafe vardı.

"Abinle buraya çok kez geldik." Dudaklarından dökülen her cümle benim için önemli. Kolunu daha sıkı kavrayıp iç çektim.

"Kimlerle gelirdiniz?" Baran'a yandan kaçamak bakışlar attım. Gözlerini hınzırlıkla bana çevirdi.

"Yalnız gelirdik. Zaten hayatımda kimse yoktu." Göğsümdeki yük birden kalkınca kuş gibi rahatladım.

"Hım," diye mırıldandım keyifli bir halde.

"Sen?" Sesi merakını açıkça belli etti. Oysa o duygularını gizleyen bir adam. Bense duygularından korkan bir kadın.

Kıkırdayarak elimi havada salladım.

"Siktir!" dedi dehşetle. Ardından yutkunup önüne döndü. Kahkaha atarak sıktığı yumruğunu avucuma aldım. O değil ama ben yanan ateşe elimi sürüp yandım. Sıcağında en sıcağına dokunup kül oldum.

"Şaşırdım diye küfür ettim." Bir kez daha kahkaha attım. Bakışları yüzümü tararken gülmeye devam ettim. Yutkunduğu için âdemelması üst üste hareket etti. Bakışlarım bu kez onun yüzünü buldu ve her bir ayrıntıyı kafama kazımak ister gibi kodladım.

"Hiç kimse olmadı." Gülümseyerek önüme döndüm. "Aşktan kaçındım. Kimseye de umut vermedim." Sanki rahat bir soluk bırakmış gibi hissettim. Ama senin aşkından kaçamadım. Senin aşkın beni kendine çekip esir aldı. Bu esirlik, gözüme hiç bu kadar güzel gelmemişti.

"Yani anlayacağın, hiç kaçamak yapmadım senin gibi." Sözlerimde bariz iğneleme vardı. Hafifçe boğazını temizledi. Hiçbir şey söylemedi. Beraber yürümeye devam ettik. Yanımdaydı. Koluna girmiş ve ona yaslanmıştım. Başımı usulca omzuna yasladım.

"Şuraya oturalım." diyerek beni banklara yönlendirdi. Boş banka oturur oturmaz tekrar başımı omzuna yasladım. Derin soluklar alması mideme kramp girmesine neden oluyor. Aklımdaki her soruya cevap arıyorum ve ilk sorumu sormak için soluklandım. Zor ama soracağım.

"Gül ile," dediğim anda, "Adımı onunla sakın anma." dedi. Sözlerinin ardından yüzümde kocaman gülümseme yeşerdi. Sinirlenmiş gibiydi. Bir anda söyledi. Hiç düşünmedi.

"Gül benim sadece kuzenim. Kardeşimden farkı yok. Herkes saçmalıyor." Gözlerimi kapatıp, birkaç damlanın gözlerimden süzülmesene izin verdim. Görmemesi için yoğun çaba sarf ediyorum.

"Olmasın zaten. Yakışmıyorsunuz." Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra başımı kaldırıp yüzüne baktım. Dudağı kıvrılmıştı. Dudak kıvrımlarına gülüşlerimi sığdırmak istiyorum.

"Aynen." diye onayladı. İçim içime sığmıyor. Kurduğum her olumsuz cümleye hak veriyor. Ellerimi birbirine kenetleyip nefes aldım. Başım onun omzundayken tüm yükler omuzlarımdan alınmış gibi. Gözlerine bakmaya çekindiğim adamın omzuna başımı yaslıyorum.

"Gül'ü sevmiyorum." Sözleri netti. Kurduğu cümleden adı gibi emin. Ses tonu biraz bile titremedi. Kalbim daha çok hızlanırken başımı usulca omzundan çektim.

"Sevgi böyle değil," derken bakışları bana döndü. Hareleri bir tık parlarken içim gidiyor. Ya o gözlere başkası da benim gibi tutulmuşsa? İçim daralırken titrek bir nefes aldım. Şu an sırası değil. Şu an sadece ona odaklanmalıyım. "Sevgi kalbini hızlandıran insanda gizlidir." Elimi kalbimin üzerine bastırmamak için kendimi zor tutuyorum. Kalbim sana bakarken kafesini tekmeliyor. Tüm sevgi sende gizli Baran. Tüm cevaplar sana çıkıyor. Bütün yollar sana çıkıyor.

"Ben kalbime hükmeden kadını hayatımda istiyorum." Bakışlarını kaçırıp karşısına baktı. "Ben, beni etkileyen kadını yanımda istiyorum. Eğer kalbimde o varsa yanımda da o olmalı. Kalbim sadık kalıyorsa bedenimde sadık kalmalı." Gözlerim sızım sızım sızlarken tebessüm etmek istedim. Kalbim bir tek sana tutuldu Baran. Ben bir tek sana tutuldum. Sende tutul bana. Sev, beni sadece sen sev.

"Güzel seversin." derken sesim titredi. Beni sevemez mi o kalp? Benim kalbim seni seçerken senin kalbin de beni seçer mi?

"Bu yüzden küçüğüm; kalbinin sesini dinle." Ellerim zangır zangır titrerken, avuçlarımı dizlerime bastırdım. Kalbim seni istiyor. Kalbimin sesini duyabiliyor musun? Her bir kalp atışım senin adını sayıklıyor.

İkimiz de bakışlarımızı akan suya çevirdik. Abimler gezerken biz öylece oturduk. Zaman onun yanında durmak bilmiyor. Su aktıkça zamanda akıyor.

🌼

Aleyna ile yürümeye devam eden Cihad'ın aklı Uhra'daydı. Aleyna ise bunu fark ediyordu.

"Abim yanında."

Aleyna, Cihad'a doğru döndü.

"Dün arabayı nasıl kullandığını görmen lazımdı." Cihad'ın gözleri kısıldı. "Sizin evden çıktıktan sonra basıp gitti." Aleyna'nın kaşları çatıldı. Uhra'yı rahatsız eden şeyleri düşündü. Annesi dün teyzesi ile konuşmuş ve daha fazla Gül ve Baran hakkında konuşulmamasını açıkça söylemişti.

"Dün teyzemler gelmişti. Cihad bir şey söyleyeyim mi?" Cihad kaşlarını çatarak sevdiği kadına baktı.

"Emin değilim ama," Aleyna kıkırdadı. Düşüncesi bile onu sevindiriyordu. Cihad daha çok merak etti. Aleyna'yı kolları arasına çekip saçlarından öptü ve ardından dudaklarını sevdiği kadını alnına bastırıp hafifçe geri çekildi.

"Gülüşün tüm duygularımı alt üst ediyor." Genç kız tebessümle sevdiği adama daha fazla yaklaştı.

"Daha çok dağıl o zaman." Dudakları genç adamın dudaklarını örtmüş ve onu darmadağın etmişti. Elleri yaramaz bir çocuk gibi sevdiği adamın sarı saçlarında gezindi. Genç adamı kül etmiş ve geri çekilmişti. İkisi de sık nefesler alırken gülümsüyordu.

"Hayatım alt üst olmuş. Ben dağılsam ne olur." Kıkırdayan Aleyna, başını Cihad'ın göğsüne yaslayıp soluklandı.

"Sende farkındasın biliyorum." Aleyna'nın konuyu nereye çektiğini çok net anlamıştı.

"Sessiz kalmaya çalışıyorum. Abin daha fazla kız kardeşimin kalbini kırarsa ağzını yüzünü kırarım." Aleyna kahkaha atarak geriye çekildi.

"Eminsin yani?" Aleyna ciddi ciddi soruyordu.

"Salak değiliz herhalde." Aleyna alt dudağını dişlerinin arasına kıstırıp güldü. Uhra ve Baran açık açık birbirilerini sevdiklerini belli ediyordu.

"Abin tam bir mal güzelim." Aleyna hızla Cihad'ın göğsüne vurdu.

"Ya deme öyle. Uhra için uzak duruyor işte." Cihad derin bir nefes aldı.

"Dursun o halde böyle iyi." Aleyna kaşlarını çatarak kollarını Cihad'ın boynuna sardı.

"İkisi de aptal aşık farkında mısın?" Cihad sırıtarak kollarını Aleyna'nın beline sardı.

"Onlar bu gidişle birbirilerine açılamaz. Uhra her ağladığında gider abini döverim artık." Aleyna gözlerini açarak Cihad'ın mavilerine baktı. Çok ciddiydi.

"Siz üç erkek kardeş abimi tüketip yok edersiniz. Ama Uhra, o sizin hakkınızdan gelir." Cihad bu kez konuşmadı. Sevdiği kadını uzun uzun izledi. Parmakları siyah saç tutamlarını geriye savurdu. Gözleri kendi gözlerinden daha açık tonlarda olan gözleri sürgün aldı.

"Bazen şu mavilere batıp bir daha hiç çıkmak istemiyorum." Aleyna gülümserken Cihad yutkundu. Boğazı kurumuştu.

"Zaten seni bu mavilere hapsettim Cihad Uz." Sırıtan Cihad, elini Aleyna'nın yanağına yasladı.

"Soyadından iki harf eksilecek." Gülümseyen Aleyna Cihad'a bakmaya devam etti.

"Sanırım bunu kabul edebilirim." Aleyna'yı daha sıkı saran Cihad, iç çekip gülümsemeyi sürdürdü.

"Hazırlan yakında seni istemeye geleceğiz." Aleyna hızla geri çekildi.

"Ay aşkım şimdi mi söylenir bu? Of ya hiçbir şey yetişmezse." Elini göğsüne bastıran Aleyna düşünceli bir halde Cihad'a baktı.

"Yetişir yavrum." Aleyna Cihad'a ters bakışlar atarak düşünmeye devam etti.

🌼

Yatakta iki yana dönüp durdum ama içim sıkılıyor. Aslında sanki odam beni boğuyor gibi hissediyorum. Bugün izin günümdü ve kendimi odama kapatmıştım. Abimler hâlâ izinli olduğu için gitmemişti. Hiç gitmesinler. Ben hep Baran'ı görmek istiyorum. Gözlerimi kapatıp güzel geçen o günü düşündüm. Kesin bir dille Gül'ü sevmediğini açık açık söylemiş ve yüreğime su serpmişti. İç çekip yataktan kalktım.

"Anne." diye söylenerek odamdan çıktım.

"Tamam Pınar, kız tamam diyorum ya." Kaşlarımı çatarak anneme bakmaya devam ettim. Cihad abim hâlâ uyuyordu. Barın abim ve Berkin abim çoktan gitmişti.

"Ne oldu anne?" Annem telefonunu koltuğa bırakıp gülümsedi.

"Ay annem, sen bir Baran'a bak gelsene. Cihad abine kahvaltı hazırlayacağım. Pınar ablasının yanına gitmiş. Biliyorsun Aleyna ve Almila'da işe gitti. Ben Baran'ı aradım ama açmadı. Sen çağır gel; Pınar rahatsız dedi." Merak ve tedirginlik ruhuma düğümlenirken anneme bakmayı sürdürdüm. Baran hasta mı? İyi mi acaba? Endişe bir doz iğne gibi vücudumda yayılmaya başladı.

"Hemen bakıp gelirim." Hızlıca oturma odasından çıktım. Üstümde gecelik pijama takımım olduğunu unutmuş ve hızlıca evlerine ilerlemiştim. Bahçe kapısını açıp içeriye girdikten sonra evin kapısına ilerledim. Üst üste zili çalıp sabırsızca bekledim ama kapı açılmadı. Merakım artarken elimi zilin üstüne koyup bekledim. Saniyeler içinde kapı aniden açılınca rahat bir soluk bıraktım.

"Meraktan öldüm." derken açılan kapıdan içeriye girdim. Baran şaşkın şaşkın bana bakarken, benim bakışlarım üstüne kaydı ve gözlerim kocaman açıldı. Üstü çıplak.

"Hi!" diye bağırıp arkamı döndüm. Hafif bir gülme sesi geldi. Ah Uhra ah! Kızım sanki hayatında hiç üstü çıplak erkek görmedin. Hayır bir de Baran'ı uzun süredir görmüyorum. Yani eskiden denize gittiğimiz zamanlarda görüyordum ama abimle o gidince bir daha ailece denize gitmedik. Çünkü abim yanımızda değildi.

"Geliyorum." dedi. Tahminime göre odasına gitti. Utançla arkamı döndüğümde yoktu. Saniyeler içinde üstüne siyah bir tişört geçirip koridora çıktı.

"Rahatsızmışsın?" Gözleri gözlerime düğümlendi. Yeşil harelerinde kayboluyorum be adam. Beni ormanına çekip oksijensiz bırakıyorsun.

"İyiyim," derken saçlarını dağıttı. Gözlerim öylece Baran'a kilitlendi. Her hareketi kalp atışlarımı ağzıma taşıyor. Göğsüm inip kalkarken soluklarım da artıyor. Baran'a doğru yaklaşıp titreyen elimi alnına koydum. Ateşi var. Gözlerim büyürken beni inceleyen Baran'a baktım.

"Ateşin var." Gözlerini kapatıp açtıktan sonra yutkundu. Dudakları aralandı ama bir şey söylemedi. Elimi yavaşça alnından çekip elini tutum. Ben ne yapmıştım hiç bilmiyorum. Sol elini tutup kapıya ilerledim. Elini tutan bendim lakin yanan da ben oldum.

"Bize gidiyoruz. Abimle kahvaltı yaptıktan sonra ilaç içmelisin. Ve biraz dinlenmelisin." Hasta olmuş olması kalbimi incitirken yüzüm de asıldı. Elimi sıkıp durmamızı sağladı.

"İyiyim, endişelenecek bir şey yok." Konuşmasını es geçip elinden çekmeye çalıştım. Benden çok güçlü. Bana uzak değil son günlerde. Daha çok konuşur olduk. Ben daha çok ona çekilmeye başladım. Kış bitmiş bahar gelmiş gibiydi. İç çektiğim esnada dışarı çıktığımız için elimi elinden çektim. Yavaş adımlarla onların evinden çıkıp bizim eve ilerledik. Bahçe kapısını açıp içeriye girdik. Çıkarken giriş kapısını açık bırakmıştım.

"Anne," diye seslenerek mutfağa ilerledim.

"Abin masada, Baran geldi mi?" Başımı usulca arkaya çevirdiğimde kapıdan bize bakıyordu.

"Elinden tutup getirdim." Annem bana manidar bir bakış atarken ben güldüm.

"Abinle dalga geçme." Annemin sözleri bir bıçak gibi karnıma saplandı. Tüm neşem bir balon gibi uçup giderken gözlerimi kapattım.

Neden kimse abim olmadığını anlamak istemiyor! Bas bas bağırmak istiyorum o benim abim değil diye!

"Benim zaten üç tane abim var anne." Annem ve Baran'ı mutfakta bırakıp oturma odasına geçtim. Abim masada kahvaltı yapıyordu. Tüm moralim alt üst olurken soluklandım.

"Kahvaltı yaptın mı Uhra?" Cihad abime kısa bir bakış attıktan sonra perdeyi sonuna kadar açtım.

"Sabah babamlarla yaptım." Arka bahçeye bakan büyük cam kapıyı aralayıp geniş terasa çıktım. Toprak kokusu burnuma ilişirken derin nefesler aldım. Acıtıyor bu saçmalık. Onunla birlikte büyümek benim için özel ama o benim abim değil. Benim için Baran. Benim kalbimin göğüs kafesimi amansızca tekmelemesine sebep olan adam.

"Seni rahatsız ediyor." Annemin sesiyle bakışlarımı bahçede gezdirmeye devam ettim. Bunu söyleyecek cesaretim yok.

"Ah kızım." dedi isyan eder gibi. Gözlerim dolunca bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Hava açıktı. Güneş evin içini ısıtırken kalbimi ısıtamıyor. Gözlerim sızlayınca hızlı adımlarla annemin yanından geçip oturma odasına geçtim. Kimseye bakmadan hızlı adımlarla odama girdim. Sırtımı odamın kapısına yaslayıp derin nefesler aldım. Ağlamamak için çabaladım. Nafileydi işte. Kendimi yavaşça yere bırakıp soluklandım. Hıçkırıklarımı bastırmak için derin nefesler alıp verdim.

Çare dedi iç sesim; çare o işte. Çare onun gözlerinin gözlerime bakması. O işte; her derdimin en büyük çaresi.

Ben, ben ne ara ona bu kadar tutuldum? Ben ne ara bu kadar sevdim?

"Akşama kardeşim." Abimin sesi koridordan gelince çöktüğüm kapı arkasından kalktım.

"Babamla konuşur Kenan Amca." Gözlerimi sıkıca kapattım. Abimler beklemek istemiyor. Bir an önce evlenmek istiyorlar.

"Babamla konuştum. Akşam geleceğiz."

Baran birkaç şey daha söyledikten sonra gitti çünkü dış kapıya ilerlemişlerdi ve bir daha sesi gelmedi. Kalbime koca bir yük ağırlık ederken yatağıma ilerledim. Bedenim de ruhum gibi bu karmaşadan yorulmuş. Gözlerimi kapatıp uyumak istedim. Hastaneye gitmedim bari bu saatleri uyuyarak geçireyim. Yarın her zamanki tempoya döneceğim.

"Annem," saçlarımda hissettiğim dokunuşlarla gözlerimi araladım. Uyuya kalmıştım. Bedenim bozulan düzenim yüzünden sızlıyor.

"Pınarlara gidiyoruz. Gel hadi sende, abin ve Aleyna için konuşacağız." Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra doğruldum. Bugün onların günüydü. Her anlarında onlara destek olacağıma söz vermiştim. Abimi bu mutlu gününde yalnız bırakmak olmaz.

"Hazırlanayım anne." Annem elimi avuçlarının arasına alıp tebessüm etti.

"Baran değil mi?" dedi tane tane. Uykulu halimden bir anda sıyrılıp yutkundum. Sesim içime kaçmış gibi hissettim. Ellerim titrerken annemin gözlerine baktım. Çok mu belli ediyorum? Ediyordum. Hiç olmayacak hareketler yapıp belli ediyorum işte.

"Baran." dedim fısıltıyla. Gözlerim yine doldu ve ben yine ağlamaya başladım. Gözlerimden her şey okunuyor. Sende oku. Sende anla Baran.

"Ah kızım." Annem ellerime birer öpücük kondurup ayağa kalktı.

"Nasip kızım. Her şey nasip kısmet. Alın yazınsa nasip olur." Ya değilse anne? Ben o zaman bu sevdayla nasıl başa çıkarım?

"Hızlıca hazırlanırım." Annemi odamda bırakıp banyoya ilerledim. Yine ağladım. Geçmeyecek gibi geliyor her şey. Geçmeyecek ve ben hep böyle onu uzaktan sevmek zorunda kalacağım.

🌼

Heyecanla saçlarını düzleştiren Aleyna'nın mutluğu yüzünden okunuyordu. Dikkat çekmemek için günlük elbiselerinden birini giydi.

"Abartma Aleyna," diye homurdanan kız kardeşine ters bir bakış atıp makyaj masasına geçti. Makyaj yapmayı sevdiği için sade ama hoş bir makyaj yapmaya koyuldu.

"Boya badana bitiyse kalk hadi. Annem şimdi gelip bizi azarlayacak." Aleyna bıkkınca rimeli masaya bıraktı.

"Dışarı çık Almila, sesin rahatsız ediyor."

Almila elindeki tişörtü Aleyna'ya fırlatıp söylendi. Kız kardeşi odadan çıkarken Aleyna hevesle telefonunu alıp Cihad'ı aradı. Aileleri birbirini tanıdığı için tanışmaya gerek yoktu. Bugün konuşacaklar ve işi ciddiye alacaklardı. Aslında bu da bir nevi tanışma gibi onlar için.

"Cihad," dedi yüzünde mutluluk saçan gülümsemeyle. "Geliyor musunuz?"

Cihad'da en az Aleyna kadar heyecanlıydı. Gözlerinin daha açık tonlarında mavi bir gömlek ve siyah kot pantolon giymişti. Sarı saçları asker tıraşı olduğu için şekil vermesine gerek yoktu.

"Abim." Uhra'nın sesiyle, Cihad odasının kapısına döndü.

"Geliyoruz Aleyna. Şimdi kapatıyorum güzelim."

Aleyna telefonu kapattıktan sonra derin nefesler aldı. Ama heyecanı daha çok artmıştı. Saçlarını geriye atıp ayaklandı. Odasından çıkıp annesi ve kız kardeşine yardım etmeye başladı.

Telefonunu cebine koyan Cihad, kapıda ona gülümseyen kız kardeşine baktı.

"Gel miniğim." Gülümseyen Uhra, yavaş adımlarla Cihad'a yaklaştı.

"Listeden bir yakışıklı siliniyor." Gülümseyen Cihad kız kardeşini kollarının arasına aldı.

"Sıra sana gelince," burukça gülümsedi. "Evleneceğin adam elimizden çok çekecek." İç çeken Uhra, başını Cihad'ın göğsüne bastırdı.

"Şimdiden acıyorum ona. Siz nefes aldırmazsınız." Sırıtan Cihad kız kardeşinin saçlarının üstünü öptü. İçinden Baran'a söverken Uhra'ya sıkı sıkı sarıldı.

"Hadi Cihad." Aylin Hanım'ın telaşlı sesiyle iki kardeş birbirine baktı.

"Kadın 29 senedir bugünü bekliyor." Cihad hafifçe gülümsedi.

"Daha fazla bekletmeyelim." Gülümseyen ikili sessiz bir şekilde odadan çıktı.

🌼

Zili çalıp kapının açılmasını bekledik. Gözlerim kapıya kilitlenmişti. O açtı. Güzel yüzü gözlerimin önüne düşünce iç çektim. Beni bir kez daha kendine aşık eden bu adam. Ben bu aşkla nasıl başa çıkacağım, keşke bunu da söyleseler. Tüm duygularımı kalbimdeki boşluğa hapsettim. Daha dikkatli davranmam gerekiyor.

"Hoş geldiniz." Kenara çekildiler. Yavaş yavaş içeriye ilerledik. Herkes birbiriyle selamlaşırken kızların yanına yöneldim.

"Uhra, çok mutluyum." Yüzümdeki tebessüm büyüdü. Mutlulukları gözlerine yansımıştı. Aleyna ile birbirimize sıkıca sarıldık.

Büyük salonda herkes yerini almıştı. Annemler kendi arasında konuşurken babam ve Demir Amca kendi aralarında konuşuyordu. Bakışlarım sessizce onu buldu. Klasik Baran'dı işte. Siyah kot pantolon ve gri bir tişört giymişti. Saçları dağınık bir halde alnına dökülmüş ve bu hali bana derin bir iç çektirdi.

"Sevda bu, büyük bir sevda." Aleyna'nın sesiyle gözlerimi kapattım.

"Saçmalama Aleyna." Kıkırdayarak koluma vurdu. Aptal kafam herkesin içinde neden bakıyorsun! Sahip çık kızım gözlerine işte!

"Siz ikiniz kabul etmeyin. Hemen sinirlen. Seviyorsun işte." Söylemekle bir değil işte Aleyna. Dilim tutuluyor. Kalbim düğümleniyor. Ben anlatamam ki ona. Gözleri gözlerime dokununca küle dönüyorum.

Babamın hafifçe öksürmesi tüm dikkati üstüne çekti. Bu sayede Aleyna da sustu.

"Sizlerle hayırlı bir konu hakkında konuşmaya geldik Demir." Babamın sesiyle bakışlarımı bizimkilere çevirdim. Barın abim ve Berkin abim, Cihad abime bakıp gülüyordu. Sıra size de gelecek beyler.

"Hanım biraz bahsetti," diyen Demir amca, başını Aleyna'ya çevirdi. Gözleri bir süre birbirleri arasında sözsüz iletişimde kaldı.

"Çocuklar işte, sevmiş birbirini bize de destek olmak düşer." Babam sözünü bitirince Demir amca ağır ağır başını salladı. Demir amcanın yüzü biraz asık duruyor. Açıkçası bu yüz ifadesi hiç hoşuma gitmedi.

"Aleyna kızımızın rızası varsa niyetimiz ciddi." Babamın cümlesi ile Aleyna babasına ve Baran'a baktı. Baran sesini çıkarmadan dinliyordu. Bu konuda hep sessiz oldu. Sakin durması beni şaşırtıyor açıkçası.

"Gençler nasıl isterse öyle olsun Kenan." Demir Amca bu kez bakışlarını Baran'a çevirdi. Ortam gergin ve bu benim gerilmemi sağlıyor. Oysa saatlerce zorlu geçen ameliyatlar bana böyle hissettirmezdi.

"Gençler beklemek istemiyor." diyen babamın sözleriyle Aleyna bakışlarını kaçırdı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Nasipse Cihadlar gitmeden yüzük takalım."

"Nasip," diyen Demir Amca bir kez daha Baran'a baktı. Sürekli Baran'a bakıyor olması benim dikkatimi çekiyor. Onunda evlenmesini istiyorlar. Gönlüm bas bas hayır derken mantığım artık evlensin diyor. Mutlu olsun. "Ondan önce benim de bir isteğim olacak." Demir Amca'nın söyledikleriyle babamın kaşları havalandı.

"Buyur Demir."

"Hanımlar sizleri dışarı alalım." Şaşırmıştık ama odadan çıktık. Demir Amca nazikçe bizleri salondan çıkardı. Bu hepimizin dikkatini çekti ama anlamadık neler olduğunu.

🌼

Kadınlar odadan çıkınca, Demir Bey uzun bir soluk alıp konuşmaya nasıl giriş yapacağını düşündü. Yapacağı konuşma ona göre değildi ama gözlerinin önünde oğlunun erimesi onu içten içe üzüyordu. Duygularına yeniliyordu oğlu.

"Uhra kızımı Baran'a isteyeceğim." Cihad duydukları ile ayağa kalktı. Karşısında babası yaşında olan adama saygısı sonsuzdu ama duydukları sinirini artırdı. Babasının söylediklerini duyan Baran elini yumruk yapıp ayağa kalktı.

"Ne diyorsun baba sen? Kendinde misin?" Oğlunun çıkışmasını duymazdan geldi.

"Ben isteğimi söyledim. Sevenleri kavuşturmak boynumuzun borcudur." Cihad sinirle kalktığı yere geri oturdu. Barın ve Berkin sessizce oturdukları yerde Kenan Bey'e baktılar. Kenan Bey şaşkınca Demir Bey'e baktı. Kızı seviyor muydu?

"Hiç böyle bir konu açılmadı Demir." Cihad, Barın ve Berkin Kenan Bey'e baktı. Baran ise böyle bir şeyin olmaması için elinden geleni yapacaktı. Onların zihniyetine böyle bir olay uygun değildi. Kadınlar onların baş tacı; nasıl böyle bir şart koşulurdu. Demir Bey'in sadece isteği vardı.

"Uhra ne derse o olur. Ben kızımın sözüne bakarım." Kenan Bey diyeceğini diyerek oğlu Cihad'a baktı. Cihad ise babasını başı ile onayladı. Kız kardeşi onun için her şeyden daha değerliydi.

"Uhra içinde uygun olursa Cihadlardan sonra onlara yüzük takalım." Demir Bey sözünü bitirip Baran'a baktı. İçinden her şey senin için oğlum diye geçirdi. Demir Bey istemezdi böyle bir şey demeyi ama kendini mecbur hissetmişti. Yıllardır Baran'ın bu sevdayı içinde tutması sadece ona zararmış gibiydi.

"Baba böyle bir şey olamaz." Baran ayağa kalkıp babasının karşısına geçti. "Ben böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Rızam yoktur." Baran'ın yüksek sesi salonda yankılandı. Demir Bey ayağa kalktı. Oğlu ona sesini yükseltmez ve her zaman karşısında saygılı dururdu. Ama bugün oğlu ona sesini yükseltmişti.

Seviyordu; sevdiğine de kıyamıyordu. Demir Bey daha çok üzüldü oğlu için; seviyordu Uhra'yı, peki ya Uhra, o seviyor muydu oğlunu? Bilmiyordu ve bilemeden böyle bir işe girdi. Pişman mıydı? Evet pişmanlık duyuyordu ama söz ağızdan bir kere çıkar diye düşündü.

Kenan Bey oğulları ile ayağa kalktı. Sinirleri gerilmişti daha durmamak için ailesini alıp evlerine döndü.

🌼

Eve geldiğimizden beri abilerimin ve babamın yüzü asık, düşünür bir vaziyette salonda oturuyorlardı. Biz salondan çıktıktan sonra ne oldu da bu hale geldiler? Yerimden kalkıp Barın abimin yanına geçtim. Saçlarıma öpücük kondurup sıkıca sarıldı. Herkes tuhaftı ve ben buna anlam veremiyorum.

"Uhra," babamın sesiyle bakışlarımı babama çevirdim. Herkesin bakışları benim üzerimdeydi buna anlam veremedim. Herkes bir garip. Bir de Baran'ın salondan bağırma sesi gelince hepimiz endişelendik. Olan o andan sonra olmuştu. Apar topar eve döndük.

"Geç otur şuraya kızım, seninle konuşmak istiyorum." Babamın sözünü dinleyip karşısındaki tekli koltuğa oturdum. Merak tüm vücuduma yayılmıştı.

"Her şey sana kalmış kızım. Sen evet dersen olur; hayır dersen olay kapanır. Kendini asla mecbur hissetme, sevmiyorsan biz karşıyız." Cihad abime baktığımda halıya bakıyordu. Annem desen gözleri dolu dolu bir bana bir Cihad abime bakıyordu. Anlamsızdı herkes.

"Ne oldu baba?" dedim endişe barındıran sesimle. Bu halleri beni korkutuyordu.

"Demir Aleyna'yı Cihad'a verirse seni de" aniden sustu. Babam derin bir soluk aldığında, “Beni de ne?" dedim. Bakışlarını kaçırdı. "Seni de Baran'a istiyor." Babamın dediklerini içimden defalarca tekrarladım. Duyduklarım gerçek mi yoksa değil mi anlam veremedim. Neydi bu?

"Ne!" Ağzımdan ufak çaplı bir çığlık kaçtı. Sözler kafama dank edince gözlerim büyüdü.

"Böyle bir şey yok değil mi baba? Olamaz yani."

Nasıl böyle bir şey düşünürler anlamıyorum. Tabii ki kabul etmeyeceğim. Benden nefret etsin istemiyorum. Tamam, tamam ben Baran'ı seviyorum ama böyle bir şey olmaz ya, olamaz. Abime baktığımda çok üzgündü ama Baran beni kardeşi gibi görüyor böyle bir şey asla olmaz! Benden nefret etmesine, bana uzak olmasına dayanamam.

"Baba kabul etmiyorum. O benim abim yerinde nasıl böyle bir şey düşünürsünüz?" Sesim biraz fazla yüksek çıkmıştı ama umurumda değil. Şu an önemli tek şey abimler ve Baran. Kendim umurumda bile değil ve Baran'ı zorla benimle evlenmeye mahkûm mu kılacaklar?

"Tamam kızım." Barın abim ile Berkin abim bana bakıyordu ben ise Cihad abime. Onun bu hali kalbimi acıttı. Gözlerim dolunca ayağa kalkıp odadan çıktım. Kendimi bahçeye atıp soluklandım. Her şey çok imkânsız. O kadar imkânsız ki, olmaz işte. Olamaz.

"Rızam yok istemiyorum baba, istemiyorum." Gür sesi mahallede yankılanınca gözlerimden yaşlar süzüldü. Sözleri gururuma dokundu. O da istemiyor. Duyduklarım ile daha çok ağlamaya başladım. Neden onun iki kelimesi beni böyle paramparça yapabiliyor?

"İstemiyorum baba anlamıyor musun? Sevmiyorum sevmiyorum!" Baran'ın sözleri beni daha çok ağlattı.

O kadar çok ağladım ki ağlamaktan nefessiz kaldım. Kendimi berbat hissediyorum. Kendimden nefret edecek boyuta geldim. Onu kendime mahkûm edemem. Buna hakkım yok.



 

 

ah Baran ahhhh kız her şeyi duyduuu

Bölüm : 27.12.2024 22:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...