57.Bölüm
Finale sayılı bölümler kaldı :( ❤
Keyifli okumalar 😍
Multiye koyduğum şarkıyı açıp okumaya başlayabilirsiniz ❤
"Özlemek... Ah seni özlemek."
"Gitti."
Baran gitti. Kim bilir yüreğimi küle çeviren adam ne zaman gelecek ya da nasıl gelecek. Çocuklarla beraber sessizce içeriye girdim. Kızlar da burada kalacaktı. Abim ile Kerem abi Baran ile beraber havaalanına gitti oradan da eve geçeceklermiş. Ben Baran ile beraber çıktığım evimize onsuz nasıl geri döneceğim hiç bilmiyorum.
Baran'ın odasına girdiğimde dolan gözlerim yaşları serbest bıraktı. Çocukları ağlayarak yatırıp yatağın yanına çöktüm. Sessizce ağladım. Sesim çıkmasın diye alt dudağımı dişlerimin arasına alıp ısırdım. Gitmişti.
Bir kereliğine gitmedim diyemez miydin be adam?
Yatağın kenarında; belki dakikalar, belki saatler geçti. Zamandan haberim yoktu ve ben öylece ağlıyordum. Ağlamaktan yanaklarım yanmaya başlamıştı, artık gözlerim kapanmak için direniyor ve başım şiddetli bir şekilde ağrıyordu. Oturduğum yerden kalkıp odadan çıktım. Banyoda elimi yüzümü yıkayıp bahçeye çıktım.
Hava zifiri karanlık içim gibi. Çardağa geçip oturdum. Havalar epey soğumuştu. Gözlerimi kapatıp geriye yaslandım. Nefes alamıyorum; dışım üşürken içim yangın yeri. Yine gözlerim doldu daha fazla kendimi tutamadım. Gözlerimdeki yaşları serbest bırakıp ağlamaya devam ettim. Elimin üzerinde el hissedince gözlerimi hızla araladım. Pınar annem yaşlı gözlerini üzerime dikmişti.
"Ağla kızım, tutma içinde." Sanki bu anı bekliyormuş gibi daha çok ağlamaya başladım. "İlk 'Ben asker olacağım' dediğinde çok karşı çıktık. Olmaz dedim. Benim bir tane oğlum var onun acısına dayanamam dedim. Baran ne yaptı ne etti bizi ikna etti. Kim evladını ateşe atmak ister değil mi?" Yaşlı gözlerimle başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Ben göz göze hayatımı gönderdim.
"Gitti, istediği gibi asker oldu. İlk vurulduğu zaman yüreğim ağzıma gelmişti. Çok kötü evladının can acısını görmek çok; öldürmüyor ama yaşatmıyor da. Gel zaman git zaman Baran bir ara bir baktım çok içine kapanık oldu. Kendi kendime dedim oğluma ne oluyor. Baran gitmiş yerine başka biri gelmişti. Meğer sana sevdalanmış." Pınar annemin son sözleri ile hıçkırıklarım dudaklarımdan firar etti. "Allah şahit, çok kızdım kızım. Olmaz diye karşı çıktım sonuçta sen küçüktün. Uzak dururum gibisinden şeyler söyledi bende daha fazla üzerine gitmedim. Gönlüne işlenmişsin ben ne söylesem de değişmeyecekti. Zaten uzakta durdu. Epey zaman geçti. Ne yapıyorum ne ediyorum Baran kimseyi beğenmiyor. Ne fotoğraflar gösterdim göz ucuyla bile bakmadı. Soruyorum sevdiğin mi var yok diyor aklıma sende gelmiyorsun ki unutmuştur dedim kendi içimde. Yaşı olacak 28 hala bekar. Sonra abinler duyuldu, Aleyna seviyormuş bizde karşı çıkmadık. Baran konuştu etti sessiz kaldık. İstemeye geldiğinizde öğrendim Demir'in ne dediğini. Vallahi ben çok şaşırdım. Dedim bunlar kafayı mı yedi kız istemiyor. Hiç senin seveceğini düşünmedim kızım. Sözlendiğiniz zaman bile Baran, Baran değildi. Oğlum gitmiş yerine sessiz, içine kapanık biri gelmişti. Sonradan fark ettim senin de sevdiğini. Siz hep birbirinizi sevdiniz ama farkında değildiniz. Evlendiğinizde bile hâlâ uzaktınız sonradan bayağı değiştiğinizi fark ettik." Sevdik. İlk o sevdi. Çocuk olduğumu bile bile beni sevdi ve hiç vazgeçmedi. Araya yıllar girdi ama Baran benden hiç vazgeçmedi. Bende senden vazgeçmem Baran'ım. Ben senden hiç vazgeçmem. Ben senden vazgeçmem.
"Velhasıl kelam evlendiniz. Derler ki; askerin karısı olmaz. Doğrudur kızım. Siz göz göre göre sevdiğinizi ölüme yolluyorsunuz. Bir elin yüreğinde bekliyorsun. Benim evladım, senin kocan geri gelecek mi bilmiyoruz. Siz göz göre göre yüreğiniz ile sınanıyorsunuz biz ciğerimizle. Hayat bu kızım; bir bakmışsın Baran'ım gelir bir de bakmışsın..." dedikten sonra sustu. Belki de gelmez...
Gözlerimi sıkıca kapatıp ağlamaya devam ettim. Geri gelecek. Baran'ın sözü var bana. Geri gelecek benim sevdiğim. Geri gelmeli.
Gelmek zorundasın Baran!
Bizim için sağ salim gelmek zorundasın Baran!
Herkesten önce uyanmıştım. Çocukların üzerini örtüp odadan çıktım. Aleynalar daha uyuyordu. Pınar annem ise sabah ezanından sonra uyumuştu. Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra bahçeye çıktım. İçeride durdukça duvarlar üzerime geliyordu.
Telefonumu yanıma almıştım. Baran uçağa binerken kısa bir mesaj atmıştı. Hala telefonu kapalı olduğu için bir sağa, bir sola yürüyüp durdum. Başımı gökyüzüne kaldırıp derin derin nefes aldım. Her an ciğerlerim havasızlıktan patlayacakmış gibi hissediyorum. Telefonun sesiyle hemen telefonu cevapladım.
"Uhra." Sesini duyar duymaz gözlerim sel oldu. Olduğum yere çöktüm. Uzağımda olmasına dayanamıyorum. Tırnağa taşa değecek diye ödüm kopuyor. "Yeter ağlama." Görüyormuş gibi omuz silktim. Ağlayacağım! "Sen ağladıkça benim yüreğim ağrıyor. Hadi güzelim ağlama artık." Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. "Eğer ulaşamazsan merak etme. Ben görünce sana geri dönüş yaparım. Kendinize iyi bakın ve kızımıza." Son sözleri ile ağlamalarım arttı.
"Uhra," hep yanımda olsan. Adım sadece senin dudaklarından dökülse olmaz mı? "Eminim yere çökmüş ağlıyorsundur. Şimdi ayağa kalk ve içeriye geç hava çok soğuk. Geleceğim... İki elim kanda olsa da geleceğim. Ruhum bedenimi terk etse bile ben size gelirim." Daha çok ağladım. O duymasın diye dudağımı ısırarak ağladım.
"Gel... Lütfen gittiğin gibi geri gel. Canın benim için kıymetli Baran'ım. Seni seviyorum."
"Hadi üşüteceksin orada. Kalk içeriye geç güzelim. Vakit buldukça sizi arayacağım. Allah'a emanet olun. Seni seviyorum Uhra'm." Telefonu hiç kapatmak istemiyorum. Sırf o dedi diye ayağa kalkıp içeriye geçtim. Telefon birden kapandığı için bir şey demedim çünkü alışkındım.
Sessizce, ağlayarak kahvaltı hazırlamaya başladım. Canım acıyor. Bu acı hiçbir acı ile eşit değil. Nefesimi kesiyor ama nefes almaya da devam ediyorum. Fiziksel hiçbir acı ile bir değil. Omzuma değen elle irkilip arkamı döndüm. Almila'ydı.
"İyi misin?" Gözlerimdeki yaşları elimin tersiyle silip gülümsemeye çalıştım. "Gelecek. Abim gelecek Uhra."
"Gelecek."
Baran gelmek zorundasın! Daha kızımız olacak.
"Ben elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." dedikten sonra mutfaktan çıktım. Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra çocukları kontrol etmek için yatak odasına ilerledim. Kapıyı aralayıp içeriye baktığımda hâlâ uyuyorlardı. Onları uyandırmadan açılan üstlerini örtüp odadan çıktım. Emre çok ağlamıştı. Onunla beraber ağlayarak uyudum.
Mutfağa geçtiğimde Aleyna ve Almila kahvaltı hazırlıyordu. Sessizce yanlarına geçip onlara yardım etmeye başladım. Gram iştahım yok sırf minik bebeğim için bir şeyler atıştıracağım.
"Hayırlı sabahlar." Pınar annemin sesiyle kapıya döndüm. Gözleri şişmişti. Bütün gece dua edip, namaz kılmış sabaha karşı ise uyumuştu.
"Hayırlı sabahlar anne." Bana buruk bir gülümseme bahşedip yanımıza yaklaştı.
"Çocuklar uyandı mı?" Hepimize soruyordu.
"Cihangir ve Cemre oturma odasında." diyen Aleyna gülümseyip çayı demledi.
"Emre ve Uraz daha uyuyor." dedim elimdeki tabakları masaya bırakarak.
"Defne'de uyuyor anne." diyen Almila, annesine sarıldı.
"Ben Emre ve Uraz'a bakacağım." diyerek mutfaktan çıktı.
"Abimi şimdiden özledik." Almila bana kısa bir bakış atıp önüne döndü. Dolan gözlerimi kırpıştırıp derin bir nefes aldım. Ben onu yanımdayken bile özlüyorum şimdi ise daha çok özledim. Daha çok yanıyorum. Özleminden kül olurum.
"Abim, yerine varmış." dedi Aleyna bana bakarak. Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Aldığım nefesler bile boğazımı acıtıyor. Bir yanım o gelene kadar eksik kalacak.
"Günaydın kızlarım." Demir babanın sesiyle yaşaran gözlerimi elimin tersiyle sildim. Omzumda hissettiğim el ile arkamı döndüm. "Ağla kızım. Ağlamazsan yüreğin daha çok ağrıyacak." Saçlarımı okşadı. Bir babanın şefkatini her zaman hissettirmişti. Beni hiçbir zaman kızlardan ayrı tutmazdı. "Gelecek kızım, sen çocuklarınla vaktini geçir. Baran elbet gelecektir." Gülümseyip geri çekildim. Geri gelecek... Gelecek...
Geleceksin değil mi Baran'ım?
Kahvaltıdan sonra çocukları alıp dışarıya çıktım. Parka gelince onları görebileceğim en yakın yere geçip oyun oynamalarını izledim. Bana doğru koşan Uraz ile genişçe gülümsedim.
"Annem," kollarını boynuma sardığında gülümseyerek minik oğluma sıkıca sarıldım.
"Bebeğim," sessizliği bana uykusu olduğunu anlatıyordu. Kıkırdayarak yanağını öptüm. Bakışlarımı Emre'nin oynadığı yere çevirdiğimde Emre'yi aradım. Kaydırakların olduğu tarafta yoktu. Uraz'ı kucağımdan indirip salıncaklara doğru ilerledim.
"Emre," etrafa bakındım ama yoktu. Yüreğim ağzımda atmaya başladı. "Emre neredesin?"
Parkın altını üstüne getirdim ama Emre'yi göremedim. Yüreğim ağzımda yaşıyorum resmen. Dolan gözlerimi kırpıştırıp Berkin abimi aradım.
"Abi," hıçkırınca Uraz'ı göğsüme bastırıp derin bir nefes aldım. "Abi Emre yok. Parka getirdim bir anda gözümün önünden kayboldu. Abi çabuk gel." Daha çok ağlayıp ayağa kalktım.
🌼
Annesi, kardeşi ile ilgilenirken annesinin göremeyeceği taraftan ilerleyip yola çıktı. Etrafta arabalar vızır vızır geziyordu. Yüzünü asıp yere çöktü.
"Baba ben seni nasıl bulacağım?" dedi ağlamaya başlayarak.
Uhra ağlayarak parkın etrafını aradı ama hiçbir yerde Emre'yi göremedi. Berkin ve Cihad, Uhra arayınca hızlıca parka gelmişlerdi.
"Nasıl gözden kaybedersin Uhra?" Cihad'ın sinirli çıkan sesi Uhra'da bir etki uyandırmamıştı. Etrafı birçok kez aradılar ama bir türlü göremediler.
Yolun karşısına geçen Emre öbür yola saptı. Kendince babasına gitmeye kalkışmıştı ama Baran onu bu konuda çok kez uyarmıştı. Babasını dinlemediği için daha çok ağlamaya başladı.
"Keşke babamı dinleseydim." Adımını atıp yola çıktığında iki taraftan ona doğru araba geliyordu. Ağlayarak koşmaya başladı. Ona doğru gelen siyah araba dibinde durunca Emre hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Uhra, Uraz'ı Berkin'in kucağına bırakıp yola çıktı. Cihad ve Uhra yola bakarken Berkin parkın öbür tarafındaki yola bakıyordu. Emre'yi yolun ortasında gören Cihad koşarak o tarafa ilerledi. Cihad'ın ona doğru koştuğunu gören Emre ağlayarak dayısına koştu.
"Emre," Cihad'ın seslenişi ile ağlayarak dayısının bacaklarına sarıldı.
"Dayı," ağlayan yeğeninin saçlarını okşayıp sakinleşmesini bekledi. "Dayı babama gidemedim." dediğinde Cihad olduğu yerde durdu. Emre'nin gözyaşlarını silip onunla beraber kaldırıma oturdu. Yeğenini dizlerine oturtup dağılan saçlarını düzeltti.
"Annenin haberi olmadan neden yanından ayrılıyorsun? Yolun ortasında ne işin var Emre? Böyle babana gidemezsin aslanım." Omuz silken Emre yüzünü astığında Cihad hafifçe gülümsedi. Uhra gibi omuz silkiyordu. "Çocuğunu da kendisine benzetmiş." Cihad'a bakıp yüzünü daha çok astı.
"Dayım annen seni çok merak etti. Oldu mu bu yaptığın aslanım?" Gözleri dolan Emre'yi omzuna alıp ayağa kalktı. "Annen kızıp popona vurursa hiç karışmam."
Gözlerini açan Emre çığlık attı. "Dayı çok acır." Sırıtan Cihad karşı yola geçip Uhra'nın yanına ilerledi.
"Hak ettin yeğenim."
Emre'yi gören Uhra, Cihad'a doğru koştu. Cihad Berkin'e haber vermişti. Hepsi parkın girişinde karşılaştı. Emre'yi omzundan indiren Cihad, yeğeninin elini tutup Uhra'nın karşısına geçti.
"Emre nasıl benden habersiz yanımdan ayrılırsın?" Ağlayan Uhra oğlunu kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı.
"Anne, ben babama gidecektim." Oğlunun sözleri ile sessiz kalan Uhra, Emre'yi kendinden uzaklaştırıp gülümsemeye çalıştı aynı zamanda üzerini kontrol etti.
"Baban işi bitince gelecek dedim ya."
"Her zaman aynı şeyleri söylüyorsun! Herkesin babası onları okula bırakırken benim babam işleri olmadığında bırakıyor. Mert ne dedi biliyor musun?" Gözleri dolan Uhra başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Babasına, benim babamın asker olduğunu söylediğinde babası şehit olmaz inşallah demiş." Uhra kaşlarını çatarak Emre'yi dinlemeye devam etti. "Babam şehit olursa bir daha asla göremezmişiz. Ben babamı hep görmek istiyorum. Ben babamı özledim. Beni babam okula bıraksın!" Oğlunun sözleri onu daha fazla ağlattı. Cihad sessizce Emre'yi dinledi. Cihangir hiç böyle şeyler söylememişti. Emre'nin bunları erken fark etmesi onları biraz bilinmezliğe itti.
Cihad olaya el atıp yeğenini kucakladı. Emre başını dayısının omzuna yaslayıp sesli bir şekilde ağlamaya başladı.
"Emre, bizim asker olmamız sizi üzmez bilakis gururlandırır. Şehit olmak ne güzeldir biliyor musun sen?" Başını kaldırıp dayısının gözlerine baktı. Dayısı ondan cevap bekliyordu daha fazla sessiz kalmadan başını olumsuz anlamda salladı. "Şehitler ölmez aslanım. Bunu unutma tamam mı? Babanla gurur duyacaksın. Onun gibi olmak istemiyor muydun sen?" Dayısının sözleri ile hızla başını aşağı yukarı salladı. "Üzülmek yok. Anneni de kırdın ne yapacağım ben sana şimdi ha? Kız kardeşimin kalbini kırdın."
Kahkaha atan Emre dayısına sarıldı. "Dayı," dedi gülmelerinin arasından. Cihad gülerek Emre'yi yere indirdi.
"Kız kardeşimden özür dile bakalım, hadi. Baban gelince onunda hesabını keseceğim." Cihad'ın sözleri Emre'yi fazlasıyla güldürmüştü. Emre'nin gülümsemesi Uhra'yı da güldürdü.
Eve geldiklerinde Berkin yanlarından ayrıldı. Cihad ve Uhra ise Pınar Hanımlara ilerledi. Pınar Hanım kapının sesiyle telaşla kapıya koştu.
"Emre," diyerek torununu kucakladı.
"Babaanne!" Emre'yi göğsüne bastırıp saçlarını öptü.
"Niye annenin yanından ayrıldın Emre? Ya bir yerine bir şey olsaydı babaannesinin prensi."
Herkes korkmuştu. Cihad araya girip içeriye geçmelerini sağladı. Cihad'ı gören çocukları koşarak ona doğru geldiğinde Emre ve Uraz'ın gözü Cihad ve çocukların üzerindeydi. Cihad bunu fark edince çocuklara sarılmaktan vazgeçip onlarla içeriye geçti.
"Babaanne sadece babamın yanına gitmek istemiştim." Gözleri dolan Pınar Hanım torununa daha sıkı sarıldı.
"Oğlum baban gelecek sen ona gidemezsin." Yüzünü asan Emre başını Pınar Hanım'ın omzuna yasladı. Sessizce oturma odasına geçtiler.
🌼
Herkes gitmişti. Abimler akşam yemeğinden sonra gitti Almila gece yarısına kadar durdu sonra Kerem abi gelince çıkıp gitti. İçim cayır cayır yanıyor. Baran'ı aradığımda telefonu kapalıydı. İçimdeki huzursuzlukla çocukların yanına kıvrıldım. Bir an önce sesini duymaya çok ihtiyacım var.
Telefonumun zil sesiyle hemen telefonu cevapladım. Baran'dı...
"Güzelim," sesini duyar duymaz yine ağlamaya başladım. Normalde bu kadar çok ağlamam ama bu sefer çok uzağımda. İçim gidiyor tırnağı taşa değecek diye.
"Ben seni çok özledim."
Adım gibi eminim; telefonun öbür ucunda gözlerini sıkıca kapatıp gülümsedi.
"İçim gidiyor özledim dediğinde sarılamadığım için."
Küçük bir kıkırtı dudaklarımdan firar etti. "O zaman daha çok özledim demeliyim." Gülümseyerek iç çekti. İç çekişi kalbimdeki kıpırtıyı artırdı.
"O zaman daha çok içim gidecek."
Kıkırdayarak gözlerimi kapattım. "O zaman gelip sarılırsın."
Aramızda hatırı sayılır bir sessizlik oluştu.
"Çocuklar nasıl?" dediğinde derin bir nefes aldım. Bugün yaşananları anlatıp canını sıkmak istemiyorum. Aklı daha fazla bizde kalmasın.
"İyiler. Emre çok kez seni sordu aradım ama telefonun kapalıydı. Şimdi uyuyorlar."
Ufak bir sessizlikten sonra hafifçe öksürdü. Üşütmüş mü acaba dedim merakla. Gittiğinde gayet iyiydi. Ama oralar daha soğuktur.
"Yarın öğlen ararım konuşuruz. Kızımız nasıl?" Son kelimelerinde mideme yumruk yemiş gibi hissettim.
"Kız olacağından çok eminsin." Güldüğüne adım gibi eminim.
"Efsa'mız demeliydim. Kızımız alınmasın."
Kıkırdayarak yatakta doğruldum.
"Ya ben ne diyorum sen ne diyorsun?" Kahkaha atınca gözlerimi sıkıca kapatıp gözlerimin önüne gelen gülüşünü hayal ettim. Onu şimdiden deliler gibi özledim.
"Seni seviyorum Uhra'm." Tek cümlesiyle kapatmak zorunda olduğunu anladım.
"Seni çok seviyorum Baran'ım."
Telefon ansızın kapandığında gözlerimdeki yaşları serbest bıraktım. Benim üzülmeme tahammül edemiyor. Beni kendinden daha çok düşünüyor.
🌼
Zaman acımasızca geçiyordu. Baran gideli tam tamına 10 gün oldu ve biz 10 gündür Pınar annemlerde kalıyoruz. Eve dönsem bile iş çıkışı buraya uğramak zorunda kalıyorum çünkü Uraz'ı annemlere ya da Pınar anneme bırakıyordum. Sabah erkenden çıkıp gelmiştim. Demir babam Emre'yi okula bırakacağını söylemişti.
Odama geçtiğimde ardımdan İrem geldi.
"Uhra hocam bugün saat 10:20'de Koroner Anjiyoplasti ve Stent uygulaması yapılacak bir hastamız var." İrem'i dinledikten sonra masadan kalktım. Boğuluyordum. Baran'ı göremediğim her gün ölüp ölüp diriliyordum.
"İrem, bunu bana yarım saat sonra hatırlatır mısın? Şimdi biraz hava almam gerekiyor." Odamdan çıkıp bahçeye ilerledim. Baran günlerdir görevde ve bir kez bile konuşamadık. Ona ulaşamadığım her gün biraz daha daralıyorum.
Önlüğümün cebindeki telefonum çalınca hızlıca cebimden çıkarıp cevapladım. "Baran!"
"Uhra'm." Özlediğim sesini işitince olduğum yerde durdum. Yanaklarımı ıslatan gözyaşlarımı elimin tersiyle silip duvarın dibine çöktüm. Ne özlemim ne de gözyaşlarım dinmiyor.
Sesine meftun olduğum adam. Ara sıra arada özlemim hafiflesin.
"Sesine meftun olduğum adam."
"Kendisine sevdalı olduğum kadın."
"Çok özledim." Adım kadar eminim gözlerini kapattığına. İç çekişi kulağıma ulaştığında ağırca yutkundum.
"Kızımız nasıl?"
"Geldiğinde seni çok pis süründüreceğim. Kızın olmadan kızını sormaya başladın. Kızın olsa pabucum dama atılacak." Kahkahasını işitince bende gülümsedim.
"Senin yerin ayrı güzelim."
Omuz silkip gülümsedim. "Bana ne." Tekrar güldüğünde gülüşünü hayal ettim. En son görüşmemizde görüntülü konuşmuştuk tabii Emre ve Uraz müsaade ettikçe.
"İyi misin?"
"Sensiz ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim." Bir şey söylemedi. Bir süre ikimiz de sessiz kaldık. Ben onun sessizliğine bile razıyım.
"Özledim. Harbi harbi seni çok özledim. Sesini duyunca bile içim gidiyor Uhra. Bir bakışınla beni muma çeviriyorsun ya o halini çok özledim. Özlemini hiçbir şekilde bastıramıyorum. Bir kere sarılsam yeter." Gözlerimi sıkıca yumdum. Sesini duymak bile içime su serpiyor. İyi olduğunu bilmek yaşamam için yeterli.
"Bir kere sarılayım mı?" Kıkırdadığımda o da güldü.
Hep diyorum ya; o bir kez gülüyor, ben bin kez dağılıyorum.
"Gülüşün gülüşüme sebep."
"Sen var ya sen; beni ne hale soktun. Koskoca adam özleminden gidici."
Daha çok gülümsedim.
"Sende az değilsin beyefendi. Koskoca kadın özleminden kafayı yedi."
"Küçük kadınımsın. Kollarımın arasında kayboluyorsun."
Gözlerimi devirip gülümsedim.
"Abartma istersen. Göğsüne geliyor olabilirim ama kaybolduğum falan yok. Çok çok aramızda 20 santim var belki hatta daha az."
"Aramızda dağlar var." dedi sakin bir ses tonuyla.
"Ferhat olup dağları delersin."
"Yoluna feda olurum."
Kaşlarımı çattım. "Şöyle konuşma." Sanki görüyormuş gibi yüzümü de astım.
"Güzelim," dediğinde kapatması gerektiğini gelen seslerden anladım.
"Seni çok seviyorum hayatım."
"Bende güzelim." Telefon kapanınca gözlerimi sıkıca yumdum.
Keşke şu an elimden tutup kaldırsan.
"Uhra hocam." İrem'in sesiyle gözlerimi araladım. "İyi misiniz hocam?" Yanıma çöktüğünde gülümsedim.
"İyiyim. Koroner Anjiyoplasti ve Stent uygulaması yapılacak hastamız geldi mi?" Benimle beraber ayağa kalkıp gülümsedi.
"Geldi hocam." Gözlerimi kapatıp açarak onayladım.
Geçmek bilmeyen bir zaman ikimize biçildi. Ne olacağını bilmediğim günleri onunla yaşamak daha kolay geliyordu. Şimdi gelen her gün giden günlerden daha bilinmez ve daha acılı geçiyor. Baran olmadan geçen zaman yüreğime saplanan bir hançer gibi. O yara kanadıkça kanıyor.
Hastaneden resmen koşarak çıkmıştım. Eve geldiğimde bahçeden içeriye girip bana doğru koşan oğullarımı kucakladım. Uraz uykusuz gibiydi. Onu kucağıma alıp Emre'nin elini tuttum. Annem dün oraya gitmem için beni erkenden çağırmıştı.
Mutfağa girdiğimde Pınar annem ocağın başında duruyordu. Uraz'ı yere bırakıp onun yanına ilerledim. Çok dalgın duruyor hatta geldiğimi bile fark etmedi.
"Anne," omzuna dokunduğumda irkildi. Bana gülümseyip ocağı kapattı. "Çok dalgındın."
"Halsiz hissediyorum. Göğsümün ortasına bir ağırlık çökmüş."
Birkaç adım geriledim. "Muayene edelim seni anne."
Gülümseyerek bana baktı. Gülümsedi ama içindeki acıyı gülüşünde bile gördüm.
"Yok kızım öyle bir şey değil. İçim sıkılıyor."
Kıkırdayarak bacaklarıma sarılan oğlumu kucakladım.
"Annemlere geçeceğim birkaç gün kalıp oradan da eve geçerim." dediğimde kaşlarını çattı.
"Olur mu öyle şey kızım. Sen annenlerde kal buraya ne zaman istersen gelirsin. Eve gidersen daha çok üzülürsün." Üzülürüm. Onunla olan her bir anı gözlerimin önünde canlanır. Hafif tebessüm edip masayı hazırlamaya başladım.
Pınar annemlerle yemek yedikten sonra çocuklarla annemlere geçtim. Barın abim ve Yüsra gelmişti. Asaf ile Emre oyun oynarken Asel sessizce abimin kucağında oturuyordu. Uraz kucağıma çıkıp kollarını boynuma sardı. Saçlarını öpüp ayağa kalktım.
"Ben Uraz'ı uyutacağım anne." Uraz ile oturma odasından çıkıp odama geçtim. Yatağa uzanıp Uraz'ı da yanıma uzandırdım. O uyurken ben öylece karşımdaki duvara baktım. Hayat onsuz bomboş gibi geliyor. Kendimi eksik hissetmekten geri duramıyorum. Bu his tüm benliğimi etkisi altına almış.
Uraz uyuyunca üzerini örtüp odadan çıktım. Artık ne yapacağımı bile bilemiyorum. Sağa dönsem yok, sola dönsem yine yok. Derin bir nefes alıp oturma odasına geçtim. Abim ile babam konuşurken onlara kısa bir bakış attım. Yüsra ile annem bir şeyler konuşuyordu ama aklım Baran'da olduğu için ne konuştuklarını dinlemiyordum.
"Uhra değil mi?" Yüsra'nın sesiyle bakışlarımı ona çevirdim.
"Anlamadım ne dedin ki?"
Bana hafifçe gülümsedi.
"Yine daldın gittin." diyen annem elini omzuma sarıp beni kendine çekti. "Uhra'nın aklı Baran'da kızım."
Başımı annemin omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. O yokken kendimi yalnız hissediyorum. Baran yokken kendimi berbat hissediyorum.
"Anne, babam." Emre sesiyle gözlerimi açtım. Elinde telefonum vardı ve Baran görüntülü aramış. "Baba ben seni çok özledim." Emre'nin üzgün çıkan sesi boğazımdaki düğüme bir düğüm daha ekledi. Her gün Baran'ı soruyor ve istediği cevabı alamayınca ağlamaya başlıyordu.
"İşim biter bitmez geleceğim aslanım." Yüzünü asan oğlumuz omuz silkip kaşlarını çattı.
"Emre," diye uyardım. O da üzülüyor ama... Biz böyle yaparsak Baran daha çok üzülür ve aklı bizde kalır.
Baran, "Nasılsın baba?" dediğinde Emre telefonu babama çevirmişti. Onlar konuşurken sessizce sesini dinledim. Sesini duymayı bile çok özlemişim.
"Anne," yanı başıma gelen oğlum telefonu bana uzatınca dolan gözlerimi kırpıştırıp ayağa kalktım. Oturma odasından çıkıp odama geçtim.
Ekrana bakarak iç çektim. Çok yorgun görünüyor. Elimi ekranda gezdirdim; ona dokunamamak bile içimi sızlatıyor. Yüzünde gezinen parmaklarım...
"Güzelim," dudaklarından dökülen kelime kalbimin atışını hızlandırdı. Ona bakarken bile kalbim göğüs kafesimi dövmeye başlıyor.
"Özledim. Özlemek... Ah seni özlemek." Benim gibi iç çektiğinde nedense gülesim geldi.
"İyi misiniz?" Sen sorana kadar değildim ama sen sorunca çok iyi oldum.
"İyiyiz, sen nasılsın?"
Gülümsedi. "Sen sorunca daha iyi oldum."
Ufak bir kıkırtı dudaklarımdan döküldü.
"Gül sen gül. Sen gülünce benim içim gidiyor burada." O öyle söyleyince yüzümdeki gülüş soldu. Ona şu an sıkıca sarılmak istiyorum. Kollarımı boynuna sarıp sıkı sıkı sarılmak istiyorum.
"Sana sarılmak istiyorum." derken dolan gözlerimi yere çevirdim. Ağladığımı görsün istemiyorum.
"Sulanmasın yeşillerin. Gelince benden bıkacaksın çünkü her fırsatta sana sıkıca sarılacağım." Keyifli bir şekilde omuz silktim. Sen gel başka hiçbir şey istemiyorum.
"Sarıl, ben senden bıkmam."
Daha çok gülümsedi. "Öperim seni güzel kadınım." Sözleri beni güldürdü. Seni doyasıya öpmek istiyorum.
"Öptüm say Baran." Dudakları iki yana kıvrıldığında göğsüme bir darbe indi.
"Öyle olmuyor Uhra. Gelirsem-" hemen sözünü kestim. "Ee gel o zaman Baran." Kahkahası kulaklarımı doldurduğunda bende güldüm.
"Kapatmam lazım güzelim. Çocukları yerime öp."
Aklıma bana söylediği cümle geldiğinde gülümsedim. "Sende gelince beni öpersin." Genişçe gülümsedi. Uyuz ya bir gülüşü var; sanki dünyam duruyor.
"Seni seviyorum." dedikten sonra telefonu kapattık. Gözlerimi kapatıp gülümseye devam ettim. O var olsun ama uzağımda olsun.
Yatak odasından çıktığımda abimler kalkıyordu. Onlarla iki laf edemedim. Annemin ardından kapıya ilerledim. Yüsra ile vedalaştıktan sonra kapının dışında duran abimin yanına yöneldim.
"Abi," abim Asel'i diğer koluna alıp tek kolunu açtı. Abime sarılıp gülümsedim.
"İyi misiniz Uhra?" İyi miyim bunu bende bilmiyorum ama Baran'sızım.
"İyiyim abi sen nasılsın?"
"İyiyim güzelim. Sen iyi olduğuna emin misin? Hiç konuşamadık." Öyle oldu gerçekten. Aklım sadece Baran'da.
"Bir akşam çocukları alıp gelirim."
"Gel çiçeğim hatta yarın gel biraz kafan dağılır." Gülümseyip başımı sallayarak onayladım.
Abimler gittikten sonra Emre'yi banyoya soktum. Elini yüzünü yıkayıp üzerini değiştirdim. Onu da Uraz'ın yanına yatırıp bende aralarına uzandım.
Baran, sen yoksun ama sana ve bana ait olan her şey burada...
Bölümü beğendiniz mi?
Yeni bölüm hakkında tahminleriniz?
Bu bölüm biraz kısa oldu :) ❤
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
96.79k Okunma |
3.96k Oy |
0 Takip |
63 Bölümlü Kitap |