55. Bölüm

54. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

54.Bölüm

"Belki bencilce olacak ama hep beni sev. Sadece beni sev."

Günler sonra nihayet tekrar görevime başlıyorum. Uraz'ın doğumundan beri epey uzak kaldım ve artık hastane kokusunu bile solumak istiyorum. Emre ve Uraz'ı, Baran evde olduğu için ona bırakacağım. Bugün ilk günüm olduğundan dolayı erken uyandım. Sıcak bir duş aldıktan sonra giyinme odasına geçtim.

Sarı elbisemi elbise dolabından çıkarıp giydim. Islak olan saçlarımı başıma sardığım havlu ile kurulayıp odaya geri döndüm. Odaya geri döndüğümde Baran yatakta yoktu. Kaşlarımı çatarak sağa sola bakındım ama hiçbir yerde göremedim. Banyonun kapısı açıldığında gözlerim hemen o tarafa kaydı ve Baran elinde fön makinesi ile bana doğru yaklaştı. Elimden tutup makyaj masasına oturttu.

Fön makinesini prize takıp saçlarımı yavaş yavaş kuruttu. Saçlarım kuruyunca fön makinesini kapatıp masaya bıraktı. Oturduğum yerden kalkıp karşısına geçtim. Yeni uykudan uyanmış; saçları dağınık, üzeri çıplak ve gözleri uykulu. Ah bu hali ile ne kadar yakışıklı olduğunun farkında mı?

Ellerimi yanaklarına koyup yanağını öptüm. Kolunu belime sarıp beni kendine çekti. Saçlarımın üzerine öpücük bırakıp sıkıca sarıldı. Ben bu adamı ne öpmeye, ne sevmeye, ne de bakmaya doyabilirim. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Kokusuyla mayışıyorum.

"Senin için çocuklarla çok güzel bir gün olacak hayatım." Saçlarımı geriye savurup boynuma birkaç öpücük bıraktı. Huylandığım için kıkırdadım.

"Emre neyse ama Uraz. Uraz ateş Uhra'm ben onunla baş edebilir miyim?" Kıkırdayarak başımı göğsünden çektim. Baran için zor bir gün olacak.

Keyifli bir halde gülümsedim. "Hayatım, benim bebeğim çok akıllı." Baran gözlerini kısarak bakınca kahkaha attım. "Ay Baran, o kadar operasyona gidiyorsun da 2 yaşındaki bebeğimizle baş edemeyecek misin?" Baran beni kucağına aldığında bacaklarımı beline sardım. Sabah sabah bu adam ne yapıyor ya.

Düşüncelerimi sesli dilde getirdim. "Sabah sabah ne yapmaya çalışıyorsun? Benim hastaneye gitmem gerekiyor." Beni kucağından indirmeden yatağa ilerledi. Yatağa oturduğunda beni de dizlerine oturttu. Açılan elbisemin eteğini düzeltip Baran'a baktım.

"Gitmen şart mı?" Düşünceli bir şekilde tek kaşım havalandı. Bu adam kafayı yedi. Dizilerinden kalkıp karşısına geçtim. Benim önce kahvaltı hazırlamam gerekiyor sonra çocukları uyandıracağım.

"Yaşın ilerledikçe daha çok arsızlaştın."

Elimden tutup tekrar dizlerine oturmamı sağladı. "Hayır, sana hiçbir şekilde doyamıyorum."

Dudaklarımı büzerek Baran'a baktım. "Yaşlandım." Baran alnımdan uzunca öpüp gülümsedi. O böyle yaklaşınca yumuş yumuş oluyorum.

"Sen hala benim aşık olduğum kız çocuğusun. Her baktığımda gördüğüm tek şey çocuk ruhun." Kollarımı boynuna sarıp sıkıca sarıldım.

"Sende benim gözlerine aşık olduğum huysuz Baran'sın. Yeşil gözlerine meftun olduğum."

Beni yatağa yatırdığında ağzım şaşkınlıkla açıldı. Gözlerimi kısarak Baran'a baktım.

"Saat 09:00'da muayene başlıyor ve saat daha 07:48 bu yüzden daha gitmene var."

Kahkaha atarak Baran'ı kendime doğru çektim. "Beni kendine benzeteceksin." Başını boyun boşluğuma gömüp ufak öpücükler bıraktı. Aklımı başımdan alıyor. Ve ben şu an yeniliyorum.

"Kızımız sana benzeyecek." Baran'ın sözleriyle anlamsız bakışlar attım. Adam kız çocuğu diyerek kafayı yedi. Her birlikteliğimizde aynı şeyleri söyleyip beni kandırıyor.

"Kız çocuğumuz." diye fısıldadım. Düşüncesi bile beni çok heyecanlandırıyor. Minik bir kız çocuğu. Sadece bunun için bile Baran'a inanabilirim. "Ya düşünsene küçük bir kızımız var." Dudaklarıma kısa bir öpücük bırakıp geriye çekildi. Dudakları iki yana kıvrılmıştı.

"Yaparsak olacak." Baran'ı üzerimden itip doğruldum. Kız çocuğu diyerek beni kandırıyor.

"Yaparız, yaparız da daha erken. Uraz daha 2 yaşında."

Tekrar üzerime doğru eğildiğinde engel olmadım. "Beraber büyürler. Hem yokluğumda." dedikten sonra sustu. İçim sızladı. Gözlerim yaşardı. Boğazım kurdu hiçbir şekilde yutkunamadım. Onu kendime çekip dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Baran'ı doyasıya öptüm. Gözyaşlarım dudaklarımızı ıslattı yine de geri çekilmedim. Üzerimizdeki kıyafetler yeri boyladı ve umursamadık. Onunla her günümü dolu dolu yaşamak istiyorum. Çocuklarımızı tüm sevgimizi harcayarak büyütmek istiyorum. Onunla her gün eşsiz geçmeli.

Yeşil elbisemi düzeltip aynanın karşısından çekildim. Çantamı ve gerekli eşyalarımı aldıktan sonra alt kata indim. Baran çocukları uyandırmış ve kahvaltı hazırlamıştı. Onları bekletmeden mutfağa geçtim. Emre ve Uraz'ın yanağına öpücük bırakıp yerime geçtim. Emre kendinde ama Uraz hala uyumak için direniyor. Hızlıca kahvaltı yapıp masadan kalktım.

"Umarım 20 dakikada hastanede olurum." Söylenirken Baran'a baktım. Çocuklarımı öptükten sonra babalarını yormamaları için uyarıp mutfaktan çıktım. Uzun bir aradan sonra tekrar mesleğime dönmüş olmam benim için çok heyecanlandırdı.

"Ne demeliyim bilemedim güzelim."

Gülümseyerek Baran'ın yanağını öptüm. "Kolay gelsin demen yeterli hayatım." Baran'a sıkıca sarılıp geri çekildim. "Aleyna arabada bekliyormuş benim gitmem lazım. Çocuklar sana emanet Baran." Ben kapıdan çıktıktan sonra arabaya binene kadar Baran kapıyı kapatmamıştı.

Aleyna ile hastaneye ulaştığımızda yüzümdeki gülümsemeyle arabadan indim. Burada çok anım var. İkinci kez hamileliğimi burada öğrenmiştim. İkinci hamileliğimi öğrendiğim günün akşamı vuruldum ve dahası. İç çekerek binadan içeriye girdim.

Odama çıktığımda heyecanlıydım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde gülümsedim. Çiçeklerim solmamış aksine baya büyümüştü ve odam mis gibi kokuyor. Gülümseyerek masama geçtim. Çantamdan telefonu çıkarıp Baran'ı aradım.

"Baran'ım."

"Vardın mı güzelim?" Kocaman gülümsedim. Odama baktıkça kıpır kıpır hissediyorum.

"Odamdayım ve çok heyecanlıyım."

"Bol şans güzelim. Seni seviyorum." Gülümseyerek iç çektim. Bir insan nasıl bu kadar naif olabilir? Düşünmeden edemiyorum ve bu adam benim olduğu için çok şanslıyım.

"Seni seviyorum. Çocuklarımı yerime öp."

"Sende akşam beni öpersin."

Keyifli keyifli gülümsedim. "Arsız adam."

"Uraz yaramazlık peşinde."

Kahkaha attım. "Kapatıyorum çocuklara iyi bak Baran."

"Uhra hocam." diyerek odaya giren Sema'ya baktım. "Hocam, hoş geldiniz. Sizi çok iyi gördüm."

Gülümseyerek ayağa kalktım. "Çok iyiyim, sen nasılsın?" O da benim gibi gülümsüyordu. Gözlerinin önüne gelen siyah saçlarını kulağının arkasına iliştirip genişçe gülümsedi.

"İyiyim hocam. Hazırsanız ilk hastanızla başlayalım." Fazlasıyla heyecanlı hissediyorum.

"Pekala, bekliyorum."

"Hatice Şener." diyen Sema, gelen teyzeyi içeri yönlendirdi.

"Hoş geldiniz, buyurun şöyle oturun." dedim karşımdaki 50'li yaşlarda görünen teyzeye.

"Hoş buldum kızım." Karşımdaki koltuğa oturduğunda gülümseyip bilgisayar ekranına baktım. Daha önceki sağlık geçmişine kısa bir göz atıp teyzeye döndüm.

"Şikayetiniz nedir?"

"Göğsümde çok ağrı var. Şurası," diyerek sol göğsünün altını gösterdi.

"Şöyle buyurun bir bakalım." Teyzeyi sedyeye yatırıp göğsünü açmasını bekledim. Teyze göğsünü açınca ekokardiyografi ile değerlerine baktım. "Teyze burada her şey normal görünüyor ama ben yine senin için birkaç test yapacağım."

🌼

"Bir hastam 'doğurmuyorum' diye tutturdu. Eşi ile kavga ettiği için doğurmak istemiyordu. Ay valla sinirden delirdim. Ya kavga ettin tamam da çocuğu niye doğurmuyorsun? Eni sonu ikna edip el birliği ile doğum gerçekleşti." Elisa'nın söylediklerine Aleyna ile kahkaha attık.

"Benim günüm normal geçti." diyen Aleyna kahvesinden bir yudum alıp geriye yaslandı.

"Benimde normal geçti." dedim saate bakarak. Eve gitmek için dakikaları sayıyorum. "Acaba Baran çocuklarla ne yapıyor?"

Aleyna hızla bana baktı. "Abim çocuklara mı bakıyor?" derken kahkaha attı. Aleyna'ya bakıp ayıplayıcı bakışlar attım.

"Baran, Cihad abim gibi mi?"

"Cihad'ım da bakabilir."

Abim çocuk bakacak? Ya hiç güleceğim yoktu.

"Abim çocuk falan bakamaz." Aleyna sözlerimin ardından bana ters bakışlar attı ama onu hiç umursamadım.

"İnsan abisini över bu gömüyor."

Omuz silkip geriye yaslandım. "Hem över hem gömerim. Ya abim çok farklı biri. Baran ona göre çok farklı. Cihad abim hep sinirli duruyor ama aksine en çok gülen o. Barın abim ise daha sakin, uysal ve sessiz. Berkin abim hepsinden farklı; çok kaba bence, mesela akşam yemeklerinde Cihad abim bile masayı toplardı ama Berkin abim kalkar oturma odasına geçip yayılırdı. Tabii ki abilerim buna müsaade etmez masayı ona toplatırdı." Anılar gözlerimin önünde canlanınca genişçe gülümsedim. Paha biçilemez anılar.

Aleyna merakla konuştu. "Abim, o nasıl?" Baran... Onu anlatacak kelimeleri nasıl bir araya getirebilirim bilemiyorum. Onu anlatmaya kelimeler kifayetsiz.

"Baran," dedim yüzümdeki gülümsemeyle. Adının bahsi bile geçince gülümsüyorum. Bana bahşettiği huzurla yüzümdeki gülümseme çoğaldı. "Çok sakin bir o kadar da sinirli. Hep uysal ve bu huyu bazen beni çileden çıkarıyor. Olaylara sakin yaklaşımı veya ona kızdığımda çok ama çok sakin yaklaşımı beni gerçekten çileden çıkarıyor. Mesela hiç büyük kavgalar etmedik çünkü ben bağırınca o susuyor ama o bağırırsa hiç iyi şeyler olmuyor. Bu yanı Cihad abim gibi. Aşırı sakin yaklaşır ve bu hiç iyi değil. Ya tartıştığımızda bile kolay kolay sesini yükseltmez bu bana karşı duruşundan dolayı eğer karşısında başka biri olsa bu kadar sakin olacağını düşünmüyorum. Tabii sinirinden pay almamak için sessiz duruyorum."

"Pekala." dedi Aleyna ve böylece hepimiz sessizleştik.

Sessizliği ben bozdum. "Baran'ı özledim." Saatime baktığımda çıkış saatimiz gelmişti. "Mesai bitti." diyerek ayaklandım.

"Yuh Uhra şurada konuşuyoruz." Omuz silkip gülümsedim. Ben eve gitmek için can atıyorum.

"Kocamı özledim sizinle yine konuşurum." Onlar bana ayıplayıcı bakışlar attı ama pek umursamadım. Kahkaha atarak çantamı topladım.

Toparlanıp hastaneden çıktıktan sonra eve geçtim. Yanımda anahtar olduğu için sessizce kapıyı açıp içeriye girdim. Hole baktığımda gözlerim kocaman açıldı. Her yerde oyuncaklar var. Oturma odasının kapısından içeriye baktığımda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Baran çocuklarla oyun oynuyordu.

"Baba Uraz'ı ben vuracağım." diyen Emre elindekini - tahminimce silah olarak kullanıyor- Baran'ın yanında gizlenmeye çalışan Uraz'a doğru tutuyordu.

Evimin haline bakıp sitemle söylendim. "Evi ne hale getirmişsiniz."

Emre ve Uraz beni görünce "Anne!" diye bağırarak bana doğru koştu. Dizlerimin üzerine çöküp kollarımı iki yana açtım.

"Anne," dedi Uraz başını omzuma yaslayarak.

"Efendim bir tanem?" Kendini sevdirmek için tatlı tatlı bakışı yok mu? Of bu çocuğu alıp doyasıya öpüp, ısırmak istiyorum. "Neler yaptınız bakalım evi dağıtmak dışında?" Son kelimelerimde Baran'a yandan bir bakış attım. Evi ne hale getirmişler.

Emre hevesle konuştu. "Babam ile savaşçılık oynadık sonra babam suçlu biz polis olduk. Çok eğlendik anne." Oğlumun yanaklarını öpüp Uraz'a baktım. Uraz ise iyice kucağıma sokulmaya çalışıyordu. Minik bebeğimi kucağıma aldım.

"Acıktınız mı?"

Emre yüzünü buruşturup Baran'a baktı. "Babam bize makarna ve kek yaptı ama kekin tadı çok kötüydü." Kahkaha atarak Emre'nin saçlarını karıştırdım.

"Üzerimi değiştirip hemen geliyorum. Ben gelene kadar tüm oyuncaklar toplanmış olsun." Uraz dudaklarını büzdüğünde burnunun ucunu öpüp ayağa kalktım. "Hadi bebeğim sende abinle toplayacaksın." Minik bebeğim 2 yaşında olmasına rağmen tüm isteklerimi isteksizde olsa yerine getiriyor. Emre ile Uraz oyuncakları toplarken bende üst kata çıktım.

Giyinme odasına girdiğimde Baran da gelip ardından kapıyı kapattı. Birkaç adımda yanıma ulaştığında gülümseyip alnımdan öptü. Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne yasladım. Elleri usulca saçlarımda gezindi. Bu dakikaları iple çekiyordum. Eve bir an önce gelip ona doyasıya sarılmak.

"Günün nasıldı?" Biraz geri çekilip gülümsedim.

"Beklediğimden daha iyi geçti. Senin nasıldı?"

Baran başını iki yana sallayıp sırtını elbise dolabına yasladı. "Uraz sağ olsun beni bitirdi. Uhra'm sen bununla nasıl baş ediyorsun? Yemek hazırlamak için mutfağa geçtim geri döndüğümde ünitenin üzerine çıkıp televizyonda gördüğü ağaçları tutmaya çalışıyordu. Onu öyle görünce üniteden indirdim bu sefer kendini yerden yere vuruyor ağaç istiyorum diye." Baran'ın anlattıklarına kahkaha atarak güldüm. Benim yanımda böyle şeyler yapmazdı.

"Kime çekmiş acaba?" dedim Baran'a bakarak. Üzerimi değiştirdikten sonra Baran'a yaklaştım. Yanağına kocaman bir öpücük bırakıp geri çekildim.

"Gitmene 28 gün kaldı. 1 hafta kala çocukları annemlere bırakırım sende dinlenirsin." Bu konuyu açmak bile ruhumu daraltıyor. Baran yüzümün asıldığını fark edince çenemden kavrayıp başımı kaldırdı.

"Üzülmek yok." Alnıma uzun bir buse bırakıp gülümsedi. Gülümsemesi bana göre hiç içten değildi. Eminim o da bu duruma üzülüyor ama iki sevdasından da vazgeçemiyor. Kollarımı beline sarıp ona sıkıca sarıldım. Her şeyin yolunda gideceğini dileyerek gözlerimi kapattım.

"Anne," diye bağıran çocuklarımın sesiyle Baran'dan isteksiz bir şekilde ayrılıp odadan çıktım.

Baran ise söylenerek ardımdan geliyordu. "Hiç huzur vermiyor bu oğlanlar."

Baran'a muzip bir bakış attım. Gözlerim kararınca elimi duvara yaslayıp gözlerimi yumdum. Bu neydi şimdi böyle?

"Uhra," Baran'ın endişeli sesiyle gözlerimi araladım. Merdivenlere bakınca bir anda gözlerim karardı. "İyi misin güzelim?"

Bakışlarımı Baran'a çevirip gülümsedim. "Yorgunluktan gözlerim karardı. İyiyim hayatım, sorun yok." Baran elimden tutup benimle beraber merdivenlerden indi.

"İyi olduğuna emin misin?" Bakışları dikkatli bir şekilde üzerimde gezindi.

"Gayet iyiyim, ani hareketten dolayı oldu sanırım belki yorgunluktan." Baran'ın bir anda gözleri açılınca anlamsız bakışlar attım.

"Ya da," dedi genişçe gülümseyerek. Ne düşündüğünü çok iyi biliyorum ama sanmıyorum. Mide bulantım yok ve her hamileliğimin ilk belirtisi bu oluyordu.

"Sanmıyorum." diyerek konuyu kapattım. Baran'ın hazırladığı akşam yemeğinin ardından çocuklarla beraber oturma odasına geçip vakit geçirdim. Bir ara yine gözlerim kararınca Baran'a belli etmeden ayağa kalkıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra çocukların yanına geri döndüm.

"Bugünlük bu kadar yeterli uyku vakti." çocuklarımı banyoya götürdükten sonra üzerlerini değiştirip yataklarına yatırdım. Uyuduklarına emin olunca odamıza geçtim. Baran yatağa uzanmıştı bende sol tarafına kıvrılıp ona yaklaştım.

Göğsüne başımı yaslayıp Baran'a sıkıca sarıldım. Gün içinde Baran'ı çok özlemiştim. Kolumu beline sarıp kalbinin üzerine minik bir buse bıraktım. Çok geçmeden kollarını bedenime sarıp başını saçlarıma yasladı.

Sabah gözlerimi yoğun bir mide bulantısı ile aralayıp banyoya koştum. Boş midem beni zor duruma düşürüyordu. Hala midem bulandığı için ağzımdan nefes alarak yüzüme defalarca su çarptım. Baran yine yaptı yapacağını. Banyodan çıktığımda yatakta oturmuş gülen bir adet Baran ile karşılaşınca kaşlarımı çattım.

"Kesin hamilesin Uhra'm." Etrafıma bakındım ama Baran'a atacak bir cisim bulamadım. Pişkin pişkin sırıtıyor karşımda.

"Of Baran ya valla kafanı kıracağım senin. Uraz daha 2 yaşında uyuz adam."

Kahkaha atarak yataktan kalkıp yanıma geldi. Eli karnımda gezinince yüzümü asarak ona baktım. "Hiç bakma öyle, sende karşı çıkmadın." Çıplak omzuna vurup geri çekildim.

"Çok istekliydin ne yapabilirim?"

Beni kolları arasına alıp alnıma dudaklarını bastırdı ve aşinası olduğum cümle dudaklarından döküldü. "Günüm aydı."

Ona kısa bir bakış atıp sıkıca sarıldım. Baran'a hep sarılmak, göğsüne sığınmak istiyorum. Küçük bir kız çocuğu gibi kollarının arasına girip geniş göğsüne sokulmak istiyorum. Saçlarımın üzerine birkaç öpücük bırakıp geri çekildi.

"Sen üzerini giyin bende jest olsun diye kahvaltı hazırlayacağım." Başımı iki yana sallayarak Baran'a ters ters baktım.

Giyinme odasına geçip dolaptan kıyafetlerime bakındım. Havalar serinlediği için bluz ve pantolon giymeye karar verdim. Eğer hamileysem ki zaten hamileyim ve uzun bir süre pantolona veda edeceğim. Uyuz Baran. Uyuz ama çok seviyorum.

Son kez aynada üzerimi inceledikten sonra çantamı alarak alt kata indim. Mutfağa girdiğimde Baran kahvaltı hazırlamaya devam ediyordu.

"Çocuklar uyanmadı mı?" Ocaktaki menemeni karıştırıp bana baktı. Ve her sabah usanmadan menemen yemesi. Ah bu adam sevdiği şeylerden asla vazgeçemiyor.

"Birkaç saat daha uyusunlar güzelim."

"Uyku düzenleri bozulmasın hayatım. Ben uyandırıp geleceğim." Tam masadan kalkacağım anda gözlerimin kararması ve midemin bulanmasıyla olduğum yere geri çöktüm. Gözlerimi sıkıca yumup ağzımdan nefes alıp burnumdan verdim.

"Uhra," dedi Baran yanı başıma gelerek. Kolunu belime sarıp beni ayağa kaldırdı. "İyi misin güzelim?" Gözlerimi aralayıp endişeli bir ifade ile bana bakan Baran'a baktım.

"İyiyim. Eğer hamileysem şu 27 günde sana çektireceğim."

Kahkaha atan Baran beni yerime oturtup alnımdan öptü. "Senden gelecek her şey başım gözüm üstüne." Usulca saçlarımın üzerine öpücük bıraktı. Yüzümdeki gülümseme ile başımı kaldırıp Baran'a baktım. Baran menemeni masaya bırakıp karşımdaki yerine oturdu.

"Uzun bir zamandan sonra ilk defa baş başa kahvaltı yapacağız." Baran'ın sözlerine kıkırdayıp çayıma uzandım.

"Bu gidişle çocuklardan çok nadir baş başa kalacağız." Bana gözlerini kısarak bakıp çayından yudumladı.

"Kaçta çıkacaksın?"

Kolumdaki saate baktıktan sonra rahat bir soluk bıraktım. "Daha 1 saat var. Gitmeden önce çocukları uyandıracağım."

Baran ile sakin bir kahvaltıdan sonra çocukların odasına çıktım. Emre gözlerini araladığında gülümseyerek yanına yaklaştım.

"Günaydın bir tanem." Yatakta doğrulup kollarını boynuma sardı.

"Günaydın annem." Yanağına kocaman bir öpücük bırakıp onu yataktan kaldırdım.

"Koş banyoya sonra kahvaltı yapacaksınız." Yanağımı öpüp odadan çıktı. Uraz'ın başına gittiğimde gülmeden edemedim. Çok deli uyuyor. Ayaklarını iki yana açmış elleri ise biri başında diğeri yataktan aşağı sarkıyordu. Kocaman yatakta küçücük bedeni kayboluyor. Uraz'ı düzeltip saçlarını öptüm.

"Uraz, hadi uyan bebeğim." Uyumaya devam eden bebeğimin saçlarını karıştırıp uyandırmaya devam ettim. Gözlerini araladığında onu kucağıma alıp banyoya ilerledim. Elini yüzünü yıkadığımda gözlerini açıp ağlamaya başladı.

"Çok uykucusun bebeğim, çok."

"Kime çekmiş acaba?" Baran'ın imasına göz devirip Uraz'ı masadaki yerine oturttum.

"Benim şimdi çıkmam gerekiyor. Babanızı yormayın akıllı durun anlaştık mı?" İkisi de beni umursamadan kahvaltı yapmaya devam etti. Başımı iki yana sallayıp mutfaktan çıktım. Evden çıkıp beni bekleyen Aleyna'nın yanına ilerledim.

"Günaydın canım."

"Günaydın." diyerek Aleyna'ya gülümsedim. Beraber arabaya binince sürücü koltuğuna o geçti. Ne olur ne olmaz Aleyna sürse daha iyi.

"Elisa'nın nöbeti ne zamandı?"

"Bugün var." diyerek beni cevapladı.

"Tamam."

Of şimdi Elisa'nın diline düşeceğim kesin. Uraz'da başımın etini yediler şimdi dalga geçecekler.

Hastaneye geldiğimizde arabayı park edip arabadan indik. Odama geçtiğimde beyaz önlüğümü giyip masama geçtim. Bu günleri iple çekiyordum. Tıp fakültesini kazanmak için her şeyden ödün verdim. Sabahlara kadar ders çalıştım. Bazen günde sadece 4 saat uyuduğum bile oldu ki ben uyumayı seven bir insanım.

🌼

"Elisa aramızda kalacak." diye direttim. Yanına geldiğimden beri benimle dalga geçiyor. Sanki kendisi hamile değil.

"Ama gülmemek elde değil. Kızım Uraz daha 2 yaşında değil mi? Bu ne hız?" Ah Baran ah.

"Elisa sinirleniyorum." Elisa gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Dur bakıyorum," derken dikkatle ultrasona baktı ama onunla beraber bende baktım. Oradaydı. Ufacık bir karartı gibi yerini almıştı. Dudaklarımda kocaman bir tebessüm oluşurken gözlerim doldu. Kalbim hızlanırken kocaman gülümsedim. Bir bebek daha, Baran ve benden bir parça.

"Tebrik ederim tatlım beraber doğum yaparız." Gülümseyerek Elisa'nın koluna vurdum.

"Baran abiye de helal olsun valla. Adam hızlı."

"Elisa," dedim dişlerimin arasından. Kahkaha atarak bana baktı. Karnımdaki jeli hızlıca sildikten sonra üzerimi düzeltip sedyeden kalktım.

"Hadi, abin gelmiş beni bekliyor." Elisa ile beraber odadan çıkıp aşağıya indik.

"Abi," dedim Berkin abimi görünce. Abimin bakışları beni bulduğunda gülümsedi. Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatıp abime sıkıca sarıldım.

"Nasılsın çiçeğim?" Abim hiçbir zaman bana çiçeğim diyerek hitap etmekten vazgeçmedi.

"İyiyim abim, sen nasılsın?" Abime tekrar sarılıp geri çekildim. Kaç yaşında olursam olayım ben her zaman onların sevgisine ihtiyaç duyacağım.

"İyiyim bende." diyerek yanımda duran Elisa'ya baktı.

"Ben artık gidiyorum."

Berkin abim ve Elisa'ya sarıldım. Ecrin'in yanaklarını öpüp yanlarından uzaklaştım. Aleyna'nın ve Elisa'nın nöbeti olduğu için onları hastanede bıraktım. Arabama binip anahtarı kontağa taktım.

🌼

Baran akşama kadar çocuklarla ilgilenip onlarla oyunlar oynadı. Uhra'nın geliş saatine az kaldığı için çocukları oturma odasında bırakıp mutfağa geçti. Normalde yemek yapmayı sevmeyen bir adamdı ama Uhra onun için istisnaydı. Uhra için yapamayacağı hiçbir şey yok.

Uhra'nın sevdiği yemeği yapmaya karar verdi. Etleri doğrayıp tavaya koyduktan sonra ocağa koydu. Hızlıca domatesleri doğramaya başladı. Pratik bir şekilde yemek yapmaya devam etti. Mutfağın kapısından giren Uraz Baran'a bakarak çığlık attı.

"Baba," dedi Baran'ın yanına giderek. Mutfak dolabının çekmecesini açıp kapamaya başladı.

"Uraz, yapma oğlum." Uraz, Baran yapma dedikçe daha çok yapmaya başladı. Uraz çığlık atarak çekmeceyi açıp kapadı.

"Uraz, yapma oğlum." Uraz, Baran'ı aldırmadan çekmeceyi hızlıca açıp kapadı.

"Uraz, yapma oğlum." Sanki babası yap der gibi tekrar tekrar açıp kapadı.

"Yap oğlum yap. Anasını siktin zaten." Baran'a bakıp gülmeye başlayan Uraz çığlık atarak Baran'ın bacaklarına sarıldı.

"Hiç kendini sevdirmeye çalışma oğlum." Uraz yüzünü asarak Baran'a baktığında Baran dayanamayıp onu kucağına aldı. "Oğlum neden annene benziyorsun?" Uraz kollarını Baran'ın boynuna sarıp kahkaha attı.

"Birileri adımı anıyor." Uhra kapıdan içeriye girdi. Uhra'nın geldiğini gören Baran gülümseyerek Uhra'ya baktı. Sevdiği kadına bakarken içi gidiyor. Bu kadın onun tüm dengesini alt üst ediyordu. Gözleri Uhra'nın gözlerinde takılı kaldı. Uraz'ı kucağından indirip Uhra'ya yaklaştı. Gün içinde gözleri her yanda onu arıyordu.

"Hoş geldin güzelim." Uhra'nın alnına minik bir buse bırakıp geri çekildi. Gülümseyen Uhra çantasından çıkardığı kan tahlilini masaya bıraktı. Gözleri tahlil kağıdına kayan Baran şaşkınlıkla Uhra'ya baktı.

"Bu ne Uhra?" Uraz'ı kucağına alan Uhra, bakışlarını Baran'a çevirdi.

"Tahlil sonuçları."

Baran heyecanlı bir şekilde kağıdı açıp sonuçları okumaya çalıştı. "Sonuç?" dedi meraklı bir edayla.

"Hamileyim." Uhra'nın sözleri üzerine kucağında Uraz olduğunu umursamadan kolunu Uhra'nın beline sarıp kendine çekti. Alnına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra saçlarından öptü.

"Hayatımıza bir mucize daha dahil oldu. Canımı yoluna sersem az kalır." Uraz'ı kucağından indiren Uhra, kaşlarını çatarak Baran'a baktı.

"Böyle konuşma lütfen. Sevindim ama Uraz daha çok küçük."

"Minik bir kız çocuğumuz olacak." Baran emin bir tonda konuştu. Başını gülerek iki yana sallayan Uhra Baran'a bakıp iç çekti.

"Kafayı yedin. Kız olacağını nereden biliyorsun be adam?" Uhra'yı tekrar kolları arasına çekip dudaklarına kaçamak bir öpücük bıraktı. Şaşıran Uhra, Baran'ın omzuna vurup etrafına bakındı.

"Kız olacak hissediyorum." Uhra omuz silkip Baran'a sarıldı.

"Sağlıklı olsun da cinsiyeti önemli değil."

Uhra'nın saçlarını öpüp gülümsedi. "Kız olacak güzelim. Senin gibi bir tane kızımız olacak." Gülümseyen Uhra iç çekip Baran'a daha sıkı sarıldı.

Bol bol yorum yapmayı unutmayın canlarım

Finali 60.Bölüm de yapmaya karar verdim. Umarım sevinirsiniz. Uhra ve Baran'a veda etmek benim için çok zor olacak :( ara sıra sizler için özel bölümler atacağım 💚

Buraya kadar gelip okuyan ve destek olan herkese çok teşekkür ederim 😍 😍

Bölümü beğendiniz mi?

Final hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yeni bölüm hakkında tahminleriniz?

Kendinize iyi bakın, bir sonraki bölümde görüşmek üzere 💛❤

 

Bölüm : 19.01.2025 23:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...