54. Bölüm

53. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

53.Bölüm

"Sana ihtiyacım var. Beni sev, bana sarıl ve beni tut bırakma."

Baran gideli 3 koca gün oldu ve sadece vardığına dair kısa bir mesaj atmış sonra ise telefonunu kapatmıştı. Çocuklarla ilgilenirken zaman çabuk geçiyor ama tek başıma kaldığımda boğulacak gibi hissediyorum. Sanki bulunduğum yer üzerime geliyor gibi hissediyorum.

"Baba," diyen Uraz'ı kucağıma aldım.

"Babanı mı özledin bir tanem?" Ellerini boynuma sardığında küçük oğlumun kokusunu soldum.

"Anne," Emre'nin sesiyle Uraz'ı koltuğa oturtup Emre'ye baktım. "Cihangir ile bahçede oynayacağım. Aleyna halam seni çağırıyor."

"Tamam anneciğim geliyorum." Emre çıktıktan sonra Uraz'ı kucağıma alıp bahçeye çıktım. Abim ile Aleyna çardakta oturuyordu bende onların yanına geçip oturdum.

"Nasılsın Uhra?" Abime tebessüm edip Uraz'ı yere bıraktım.

"İyiyim abi siz nasılsınız?"

"İyiyiz bizde kardeşim. Baran ile konuştun mu?"

Sıkıntılı bir soluk bırakıp bakışlarımı çocuklara çevirdim. "Sadece vardığına dair kısa bir mesaj attı sonra telefonunu kapattı." İçim daralıyor. Derin derin nefes alıp ayağa kalktım. Bahçede bile boğulacak gibi hissediyorum.

"Ben Uraz ile biraz dolaşacağım Emre size emanet."

"Tamam canım dikkatli ol." Aleyna'ya gülümseyip Uraz'ı kucağıma aldım.

"Telefonun açık olsun Uhra." diyen abimi başımı olumlu anlamda sallayarak onayladım.

Uraz ile kapıdan çıkıp sokakta yürümeye başladım. Onsuz zaman geçmiyor ya da hayat ilerlemiyor. Yarım hissediyorum. Sanki Baran uzaklaşınca hayat duruluyor.

🌼

İçtima alanına geçen Baran, sıraya geçmiş olan askerlere bakıp karşılarına geçti.

"Sağ baştan say." Gür sesiyle emri verip sayım yapan askerlere baktı. Sayım bitince hafif öksürdü. "Koşu düzeni al." Koşu düzeni alındığında herkesin önüne geçip üzerindeki kamuflaj ceketini çıkardı. Sadece tişörtle kaldığında birkaç esneme hareketi yaptı. Baran koşmaya başlayınca ardından koşmaya başladılar.

"Gün doğdu, hep uyandık,
Siperlere dayandık."

Baran'ın ardından askerlerde söylemeye başladı. "Gün doğdu, hep uyandık,
Siperlere dayandık."

"İstiklalin uğruna da,
Al kanlara boyandık."

"İstiklalin uğruna da,
Al kanlara boyandık."

"Sandılar Türk uyudu,
Ata cenge buyurdu,"

"Sandılar Türk uyudu,
Ata cenge buyurdu,"

"Türk'ün asker olduğunu
Dünyalara duyurdu."

"Türk'ün asker olduğunu
Dünyalara duyurdu."

"Ülkemiz Türk ülkesi,
Aşık eder herkesi."

"Ülkemiz Türk ülkesi,
Aşık eder herkesi."

"Üstümüzden eksilmesin,
Al bayrağın gölgesi!"

"Üstümüzden eksilmesin,
Al bayrağın gölgesi!"

İçtima alanını 20 tur koştuktan sonra yorgun bir halde yere çöktüler. Hepsi fazlasıyla yorulmuştu.

"Bugün bu kadar yeter."

Baran'ın emrini alan askerler toparlanıp dağıldı. Yorgun olan Baran toparlanıp ona ayrılan odaya geçti. Üzerindekileri çıkarıp küçük banyoya girdi. Duş aldıktan sonra üzerini giyip ranzasına uzandı. Aklı evdeydi. Uhra ve çocukları düşünüyordu. İçindeki sıkıntı ile birkaç soluk alıp gözlerini kapattı.

Karşısında Uhra, Emre, Uraz ve kız çocuğu görünce koşarak onlara ilerledi. Uhra Emre'yi, Uraz'ı ve kız çocuğunu kollarının arasına alıp Baran'a gülümsedi. Baran ne kadar onlara koşsa da bir türlü yanlarına ulaşamıyordu. Nefes nefese kaldığında "Uhra" diyerek bağırdı. Uhra daha çok gülümseyip çocuklarla Baran'a sırtını döndü. Neler olduğunu anlamayan Baran bağırarak koşmaya başladı.

"Uhra," diyerek gözlerini açan Baran, bir hışımla ayaklanıp masanın üzerinde duran telefonunu aldı. Açma kapama tuşuna basıp telefonu açtıktan sonra Uhra'yı aradı. Anında telefon açılınca rahat bir nefes bıraktı.

"Uhra'm,"

Gözleri dolan Uhra gülümseyerek gözlerini kapattı. "Baran'ım iyisin değil mi?"

"İyiyim güzelim sen iyi misin? Çocuklar nasıl?" Uraz'ı kucağına alan Uhra, parkta bulunan boş banka oturdu.

"Çok iyiyiz. Uraz ile parktayım Emre bahçede Cihangir ile oynuyordu."

"İyi olun Uhra'm. Bende bu hafta bilemedin öbür hafta geleceğim." Uraz'a sıkıca sarılan Uhra ağlamamak için dudağını ısırıyordu. Derin bir soluk alıp gözyaşlarını elinin tersiyle sildi.

"15 gün sonra sınıra gidecektin bu görev nereden çıktı ki? Hem abim neden gelmedi?"Sıkıntılı birkaç soluk bırakan Baran saçlarını karıştırdı.

"Gelince anlatırım güzelim şimdi kapatmam gerek. Çocukları yerime öp, Allah'a emanet olun."

"Allah'a emanet ol Baran'ım." Telefonu kapatan Baran ayağa kalkıp pencerenin önüne ilerledi. Kapısı çalınca sıkıntılı bir soluk bırakıp kapıya döndü.

"Gel." İçeriye gelen asker selam verip Baran'a baktı.

"Komutanım tim hazır."

"Tamam çıkabilirsin." Telefonunu komple kapatıp özel eşyalarının yanına bıraktıktan sonra odadan çıktı.

🌼

Uraz ile biraz dolaştıktan sonra eve geri döndüm. Emre'yi zar zor bahçeden eve getirip banyoya koydum. İki oğlumu yıkadıktan sonra üzerlerini giydirip odalarına yatırdım. Hiç uykum olmadığı için oturma odasına geçip telefonla uğraştım.

Saat aleyhime işliyor gibi. Geçiyor ama geçmiyor. Aradan kaç saat geçti bilmiyorum gözüme gram uyku girmedi. Ne kadar Baran olmadan odamıza girmek istemesem de yavaş adımlarla merdivenleri tırmanıp odamızın kapısına geldim. Elim kulpu tutmaya varmıyor. Odamıza girdiğimde burnuma ilk çalan onun aşina olduğum kokusu. Yatağa uzanıp yastığına sıkıca sarıldım. O gelene kadar yastık yüzünü asla yıkamayacağım.

Sabah gözlerimi başımda gülüşen oğullarım ile açtım. Uraz ve Emre'yi kollarımın arasına alıp doyasıya öptüm.

"Baba," Uraz baba deyince onu göğsüme çekip saçlarını öptüm.

"Anne babam ne zaman gelecek?" Emre artık büyümüştü. Baran'ın nereye gittiğini bilmese bile mesleği hakkında bilgi sahibiydi.

"Umarım en kısa zamanda aramızda olacaktır. Hadi kahvaltıya."

Onları odadan çıkarıp üzerimi değiştirdim. Çocuklarımla beraber kahvaltı hazırlayıp masaya geçtim. Onları güldürmek için şekilden şekle giriyordum. Eğlenceli geçen kahvaltının ardından onları alıp bahçeye çıktım. Emre arabaları ile oynarken Uraz yanımda oturuyordu.

"Uhra," Menekşe teyzenin sesiyle başımı evimizin sağ tarafına çevirdim. Yeni evliyken birkaç kez gelip Baran ile kavgalarımıza denk gelmişti ve sebebi sormuştu. Menekşe teyzeyi tanımadığım için hiçbir şey anlatmamıştım ama özünde çok tatlı ve sevecen bir teyze olduğunu anlamıştım. Baran göreve gittiğinde Emre ile bazen evde tek kalırdım Menekşe teyze de yalnız kalmamam için yanıma gelir beraber bahçede oturup laflardık. "Baran oğlum yok mu?"

Buruk bir tebessüm dudaklarımda yer edindi. "Yok teyze. Gel kahve içelim."

"Bekle, geliyorum kız." Menekşe teyzeye bakıp kıkırdadım. Uraz'ı yere indirip Emre'nin yanına gönderdikten sonra içeriye geçtim. Çabucak kahve hazırlayıp tekrar bahçeye çıktım. Menekşe teyze Uraz'ı kucağına almış öpüyordu.

"Kız bunlarda hep babaları. Hele şu," diyerek Emre'yi gösterdi. "Aynı babası valla. Ne yaptın yaparken gözlerini kocandan çekmedin mi?" Utandığım için bakışlarımı kaçırıp çardağa oturdum. "Baran evladımı ne zamandır görmüyorum. Nasıl iyi mi?"

"İyi çok şükür Menekşe teyze. 4 gün önce gitti, bekliyorum."

Destek olmak adına elimi tutup gülümsedi. "Ah be kızım ben az beklemedim benimkinin yolunu. Çok çetrefilli yollardan geçtik. Evliliğimiz bile olay doluydu." Bakışlarını bahçelerinde oturan eşi Erkan amcaya çevirip gülümsedi. "Baksana yaşlandık torun torba sahibi olduk. İyi ki sevmişim, iyi ki evlenmişim." Menekşe teyzeye içten bir şekilde gülümsedim. Aklım hep Baran'da olduğu için canım hiçbir şey yapmak istemiyor. "Asma şu yüzünü kız, vallahi Baran oğlum görse kızar. Hem gelecek işte niye üzülüyorsun kızım."

Sıkıntılı bir soluk bırakıp Menekşe teyzeye döndüm. "15 gün izni vardı ama tekrar göreve gitti. Geldikten sonra kaç gün kalacak bilmiyorum. Sınıra gönüllü olarak gidecekmiş. İnan Menekşe teyze hiç göndermek istemiyorum." Menekşe teyze sakin bir şekilde bana baktı. Onlarda bu yollardan geçti. Menekşe teyzede günlerce eşinin yolunu bekledi.

"Erkan amcan da gitmişti, tabii bizimde çocuğumuz vardı. Büyük kızım Gülhan tek vardı. Erkan gittiğinde Gülhan 3 yaşındaydı geldiğinde ise 4 yaşına girmişti." İçim iyice sıkıldığı için yerimde kıpırdandım. Ya Baran gidip uzun süre kalırsa. Kalsın kalsın da iyi olsun bana yeter. "Ne diyeceğimi bilmiyorum ki kızım. Üzülme desem olmaz kendimden biliyorum. Onlar hep gidecek, bizde hep bekleyeceğiz ama sabırla."

Dolan gözlerimi yere çevirip dudağımı ısırdım. Aklım ve kalbim beni iyice sıkarken bir de havanın sıcaklığı yakıyordu. Derin derin soluk alıp ayağa kalktım.

"Duramıyorum. Onu düşünmeden, iyi olduğunu görmeden veya sesini duymadan durmayacağım."

Menekşe teyze bana buruk bir şekilde gülümsedi. "Ah güzel kızım vallahi elimden de bir şey gelmiyor. Erkan amcan emekli albay, bakalım haber alabilirse sana haber ederim." Menekşe teyzenin elini öpüp sıkıca sarıldım. Menekşe teyze ile biraz daha bahçede oturduk.

Hava kararmaya yüz tutunca Menekşe teyze evine gitti bende çocukları alıp içeriye geçtim.

🌼

Bugün Baran gideli 16 gün olmuştu. Tek bir haber bile alamadığım için delirecek gibi hissediyorum. Hayır sadece 1 ya da 2 hafta dedi ama 16 gün oldu. Pınar annem gelmemi istediği için sabah uyanır uyanmaz onlara geldim. Evde duramıyorum. Sanki adım attığım her odanın duvarları üzerime gelip beni boğuyor.

"Uhra," diyen Pınar annem bahçeden bana seslendiği için bulaşık makinesini kapatıp ellerimi yıkadım. Hızlı adımlarla bahçeye çıktığımda ağzımdan tiz bir çığlık kaçtı. Baran ile aramızdaki mesafeyi koşarak aştım. Kollarımı boynuna sarıp sıkıca sarıldım. Bütün beklemelerim ona sarıldığım an uçup gitti. Pınar annem olmazsa şıp şıp öpeceğim.

"Geldin."

"Geldim."

Kollarımı beline sarıp daha çok sarılmaya çalıştım. "Özledim. Seni çok özledim." Saçlarımın üzerine uzun bir buse bırakıp geri çekildi.

"Çocuklar nerede?" Bize bakarak gülümseyen Pınar annem "Aylin götürdü." diye yanıtladı.

Baran kolunu belime sarıp beni kendine çekti. Yerimden o kadar memnunum ki gram yanından uzaklaşmak istemiyorum. Bağımlısı olduğum kokusu burnuma ilişince boyun boşluğuna gömülmemek için kendimi zor tutuyorum.

"Benim duş almam lazım." Baran'ın bakışları beni bulduğunda gülümsedim.

"Git al oğlum bende Aylin'in yanına gideceğim. Uhra seninle ilgilenir."

Sıcacık gülümsedim. "İlgilenirim tabi anne." Özlemle Baran'a bakmayı sürdürdüm.

Pınar annem gittikten sonra Baran elimden tutup hızlı adımlarla içeriye geçti. Bavulunu kapının yanına bıraktıktan sonra dış kapıyı kapatıp oturma odasına ilerledi. Oturma odasına girince koltuğa oturup beni de dizlerine oturttu. İçim ona kavuşmanın huzuruyla dolup taştı.

"Burnumda tütüyorsun." Alnıma uzun bir öpücük bıraktıktan sonra saçlarımdan öptü. Onu sıkıca sarıp doyasıya öpmek istiyorum. "Tahmin edemeyeceğin kadar çok özledim." Bir kez daha alnımdan öptü. Kollarımı boynuna sarıp derince kokusunu içime çektim. Ona hasret kalan tüm hücrelerim kokusuyla bayram ediyor. Sadece onun varlığı dünyamda hüküm sürüyor.

"Seni düşünmediğim tek bir an bile olmadı. Aklım çıkacaktı." dediğimde gülümsedi. Dudaklarını boynuma bastırıp kokumu içine çekti. Şuraya yığılabilirim. Her nefes alışında hâlâ çılgınlar gibi heyecanlanıyorum. Dudaklarının tenime temas etmiş olması heyecanımı daha çok artırıyor. "Çok çok özledim." Tekrar tekrar boynundan öptüm. Müsait bir zamanda olmadığımız için fazla yaklaşmamaya çalışıyorum sonuçta Baran bu.

"Aklımı nasıl istila ediyorsun? Operasyonda bile aklım sende. Vurulursam bil ki aklımdan çıkmadığın için." Başımı boyun boşluğuna gömüp birkaç öpücük daha bıraktım. Sözlerinden sonra hiçbir şeyi düşünmedim.

"Konuşma böyle sevgilim. Vurulursan vicdan azabı çekerim." Beni kendinden uzaklaştırıp dudaklarıma kaçamak bir öpücük bıraktı. Ama bu özlemimi dindirmeye yetmedi.

"Çok yorgunum ve uykusuz." Saçlarını dağıtıp yanağından öptüm. Öyle kusursuz görünüyor ki bakışlarımı üzerinden çekmek istemiyorum.

"Sen duş al, bende sana yemek hazırlarım sonra geçip uyursun." Beni kolları arasına alıp defalarca saçlarımdan öptü. Hiç tatmin olmamış gibi defalarca yanağımdan ve şakağımdan öptü. Her bir öpüşünde canıma can bulandı. Kalbim hızlandıkça hızlandı.

"Doyamıyorum sana Uhra." Kıkırdayarak geri çekilmeye çalıştım ama bana engel oldu.

"Baran yorgun değil misin? Hadi kalk daha fazla aç durma."

Kolunu belime sarıp uzaklaşmama engel oldu. "Rüyamda sizi gördüm. Emre, Uraz ve çok tatlı bir kız çocuğunu kollarının arasına alıp bana gülümsüyordun. Size doğru koştum ama bir türlü yanınıza ulaşamadım."

Daha sıkı sarılıp başımı omzuna yasladım. "Hayır olsun inşallah. Hadi kalk."

Dizilerinden kalkacağım anda belimi sıkıca kavrayıp kalkmama engel oldu. Bir eli belimde yer alırken diğeri sol yanağıma tırmanıp orada durdu. Dudaklarını dudaklarıma bastırıp alt dudağımı yavaşça çekiştirmeye başladığı anda ona kapıldım. Onun akıbetinden ilerledim. Özlemim dinsin istedim ama dinmedi sanki Baran beni öptükçe arttı. Soluksuz bir şekilde dakikalarca birbirimizi öptük. Nefes nefese geri çekildiğinde alnını alnıma yasladı. Geri çekildikten sonra alnımı uzunca öptü.

"Sana hiçbir zaman doyamayacağım. Bence biz direkt yatak odasına geçelim."

Gözlerimi büyüterek geriye çekildim. "Edepsiz." Baran'a söylenerek dizlerinden kalktım. Ona uyarı dolu bakışlar atarak kapıya ilerledim. "Mutfakta bekliyor olacağım."

Baran duş alıp geldikten sonra ısıttığım yemekleri yedi. O odasına giderken bende mutfağı toparlayıp yanına gittim. Odaya girdiğimde yüzüstü uyuyordu. Sol tarafına geçip yanına uzandım. O uyurken bende onun güzel yüzünü seyrettim.

Kaç dakika ya da kaç saat geçti bilmiyorum. Odanın kapısı aralandığında Emre başını çıkarıp gülümsedi. Emre'nin açtığı kapıdan içeriye giren Uraz "Baba!" diye bağırarak bize doğru koştu daha doğrusu Baran'a doğru koştu. Uykulu gözlerini aralayan Baran, doğrulup Uraz'ı kucağına aldı. Emre kapıda durduğu için Baran'ın bakışları oğlumuza kaydı. "Gel aslanım." Birkaç adımda yanımıza gelen Emre yatağa çıkıp bana sarıldı. Uraz'ı yatağa bırakan Baran, Emre'yi kucağına alıp yanaklarını öptü. "Kocaman olmuşsunuz."

Emre hevesle ellerini birbirine vurup ayaklandı. "Büyüdüğüme göre okula gitmeyebilirim hem babamın yanında çalışsam daha güzel."

Emre'nin saçlarını karıştırıp kahkaha attım. "Okul bitmeden babanın yanında çalışamazsın bir tanem." Yüzünü asıp Baran'a baktı. Öyle bir bakışı var ki 'tamam okula gitme' diyesim geldi.

Ben oğullarımıza bakarken Baran konuştu. "Babanız çok yorgun biraz uyusun sonra eve gideriz."

"Burada kalalım." dedim gülümseyerek. Bakışları beni bulduğunda sırıtıyordu. Özlemini başka türlü dindirmeyi düşündüğünü gülüşünden bile anlatabiliyorum ama bir miktar hayalleri suya düşecek.

Çocuklarla beraber odadan çıkıp oturma odasına geçtim. Pınar annem ve Demir babam oturmuş sohbet ediyorlardı.

"İyi akşamlar." diyerek içeri giriş yaptım. Emre direkt Demir babanın yanına koşup kucağına oturdu, Uraz ise paytak adımlarla yanıma geldi. Koltuğa oturup Uraz'ı kucağıma aldım.

"Baran nerede?" Demir babanın sorusu ile bakışlarımı ona çevirdim.

Ben konuşmadan Emre yanıtladı. "Babam uyuyor dede." Emre'nin saçlarını okşayan Demir babam tebessüm ederek Uraz'a baktı.

"Uraz gel dedeye." Dedesine bakıp çığlık atan Uraz'ı kucağımdan indirdim. Sanki boş yolda gider gibi iki adımlık mesafeyi paytak adımlarıyla koşmaya çalıştı. Dedesine ulaştığında kollarını iki yana açıp kucağına almasını bekledi.

Emre ve Uraz dedesiyle beraber vakit geçirdi. Bir ara ikisini birden alıp yere oturan Demir babaya hayretler içerisinde baktım. Çocuklarla beraber arabalarla oynadı ve onların bu halini videoya aldık. Pınar annem onlara bakarken kocaman gülümsemişti.

Saat epey geç olduğu için çocukları uyutup kızların odasına yatırdım. Pınar annem ve Demir babam da odalarına çekildiğinde mutfağa geçip bir bardak su içtim. Baran'ın içeride olduğunu düşündükçe kıpır kıpır hissediyorum. Bardağı ters çevirip tezgaha bıraktıktan sonra hızlı adımlarla yatak odasına geçtim. Baran hala uyuyordu.

Baran'ı rahatsız etmeden kapıyı kapatıp kilitledikten sonra elbise dolabına doğru ilerledim. Geri döneceğim için kendime hiçbir şey getirmemiştim bu yüzden dolaptan Baran'ın tişörtlerinden birini alıp giydim. Tişörtü üzerimde mini elbise gibi durduğu için başka bir şey giymeyi düşünmedim ki zaten yanımda hiç kıyafet yok. Üzerimi değiştirdikten sonra yatağa geçtim. Baran'ın sol tarafına kıvrılıp ona doğru döndüm.

"Sana bir itirafta bulunsam," Baran'ın düzenli nefes alışverişi uyuduğunu işaret ediyor. Elimi saçlarına uzatacağım anda vazgeçtim. "Hiç saçlarına dokunmaya kıyamazdım. İlk defa koltukta uyuduğuna denk geldiğimde bile dokunamamıştım. Çok çekiniyordum senden bir de bana karşı kuşandığın o mesafe beni hep geriye itti." Ellerimi saçlarına uzatıp incitmeden sevdim. Ama şimdi sana her istediğimde dokunabiliyorum. Bana aitsin.

Baran'ın saçlarını okşarken tekrar konuştum. "Şimdi sana attığım her adımda çok cesurum. Belki bencilce olacak ama hep beni sev. Sadece beni sev. Her zaman olduğu gibi sadece bana ait kal." Elimi yanağına yaslayıp yanağını okşadım. Baran'a dokunurken bile kalbim hızlı çarpıyor.

Uykulu sesi odada duyuldu. "Her daim Uhra." Atik bir hareketle beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Şaşkınlık içerisinde başımı göğsüne bastırdım. Ne ara uyandı hiç fark etmedim. "Son nefesime kadar sadece seni seveceğim." Saçlarımın arasına uzun sayılacak birkaç öpücük bırakıp beni tek hareketiyle üzerine çekti. Saçlarım yüzüne dağılınca gözlerini kapatıp derin nefesler aldı. "Şu kokuna mahkum olmak." Boynuma ufak öpücükler bırakmaya başladı.

Ona uymamak için geri çekilmeye yeltendim. "Baran yapma." Beni dinlemeden dudaklarını tekrar boynuma bastırdı. Tenimde kıpırtılar hissedince kıkırdayarak geri çekildim.

"Bir şey yapmıyorum güzelim. Sadece öpüyorum." Gülümseyerek üzerinden kalkmaya çalıştım. Ama Baran'ın bedenimi sıkıca saran kolları bana engel oluyor.

"Ayıp Baran, annenler iki oda ötede."

"Onlar var diye karımla özlem gideremeyecek miyim? O zaman eve gidelim." Gözlerimi kısarak Baran'a baktım. Başına vurmuş bunun.

Alayla söylendim. "Valla sen çok arsız olmuşsun. Ayıp ayıp." Gülümseyerek beni yerime yatırdı ve bedenini bana çevirdi. Kollarını belime sarıp beni kendine çekti. Başımı göğsüne yaslayıp kalbinin üzerine bir buse bıraktım.

"Yalnız sen böyle yanımda durursan ben kendime engel olamam." Pikeyi belime kadar çekip üzerimi örttüm. Her fırsatta beni utandırmaya çalışıyor ve ara sıra gerçekten utanıyorum.

"Yanıma yaklaşmana asla müsaade etmem. Of Baran annenler iki oda ötede. Çok ayıp." Sırıtarak bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Beni geriye çekip ellerini başımın üzerinde iki yana sabitledi. Boylu boyunca üzerimde duruyordu. Kalbim deli gibi göğüs kafesimi dövüyor.

Usulca yaklaşıp alnımdan öptü. Daha çok yaklaşıp dudaklarını boynuma bastırdı. Boynumda dudaklarının temasını hissedince içime derin bir nefes çektim. Onun arsızlığına uyup başımı geriye attım. Dudakları çehremi bulunca ellerimi göğsüne koyup "Baran," dedim tedirgince. Burada rahat hissetmiyorum.

"Eve gidelim." diyerek bana baktığında gülmeye başladım.

"Of Baran ya. Beklemeyi bilmiyorsun."

"Bekleyemem. Seninle geçen her dakika çok kıymetli." Çenemi göğsüne yaslayıp hayran dolu bakışlarla Baran'a baktım. Keskin yüz hatları onu olduğundan daha sert gösteriyor. Ama benim yanımda süt dökmüş kedi kadar masum. Elini yanağıma koyup yanağımı okşadı. "Biz eve geçelim."

Kaşlarımı çatarak Baran'ın göğsüne yavaş bir şekilde vurup geri çekildim. "Bu gidişle seni yanımdan kovmam gerekecek."

Tek kaşını kaldırıp beni geriye doğru yatırdı. Üzerime doğru gelmeye başladığı için geriye çekildim. "Dikkat et." dedi tam yere düşeceğim anda beni tutarak. Belimden kavrayıp beni kendine çekti.

Huysuzca söylendim. "Senin arsızlığın yüzünden."

Çarpıkça sırıtıp yerlerimizi değiştirdi. Boylu boyunca üzerimdeydi. "Sessiz olabiliriz."

Utançtan başımı göğsüne gizledim. "Baran ya," keyifli keyifli gülümseyerek üzerimden çekilip beni tekrar göğsüne çekti. Kolları sıkıca bedenimi kavradı.

"Yine gidecek misin?" Elleri usulca saçlarımda gezdiği için gözlerimi kapattım.

"Hayır gitmeyeceğim. 1 ay sonra sınıra gideceğim." Sıkıntılı bir soluk bırakıp ona daha sıkı sarıldım. Tek bir kelime söylemedim o da konuşmadı bana sıkıca sarıldı.

Sabah gözlerimi kapının tıklatılması ile araladım. Dışarıya baktığımda hava yeni yeni aydınlanıyordu.

"Uyandım anne." diyerek doğruldum. Çabucak üzerimi değiştirdikten sonra odadan çıktığımda salonda namaz kılan Pınar annem ve Demir babamı gördüm. Baran ve bende çok kez birlikte namaz kılmıştık. Banyoya geçip rutin işlerimi halledip çıktıktan sonra odaya geri döndüm. Baran'ı uyandırıp namaz kılması gerektiğini söyleyerek odaya seccade serdim. O da uyanınca, gidip abdest alıp geri geldi. Beraber namaz kıldıktan sonra uyumadık. Çocukların odasına geçip üzerlerini örttük. Emre ve Uraz'ı öpüp odadan çıktık.

Oturma odasında oturan Pınar annem ve Demir babamın yanına geçtik. Baran babasının elini öpüp sıkıca sarıldı. Beraber koltuğa yan yana oturduk. Biraz oturup sohbet ettikten sonra Pınar annemle birlikte kahvaltı hazırlamaya başladık. Baran çocukları uyandırırken bizde masayı kurduk.

Hep beraber keyifli geçen kahvaltının ardından Baran'ın isteği ile eve geçtik. Menekşe teyze ve Erkan amca bahçede otururken bizi gördüler. Onlara el sallayıp yanlarına ilerledim.

"Hoş geldin Baran." diyen Erkan amca bana bakıp gülümsedi.

"Hoş buldum Erkan Albay'ım."

Baran ve Erkan amcanın kısa sohbetinden sonra onlara veda edip içeriye geçtik. Emre odasına çıkarken bende Uraz'ı alıp oturma odasına geçtim. Yanıma oturan Baran, Uraz'ı koltuğa oturtup beni kendine çekti.

Ellerimi göğsüne koyup aramıza mesafe açtım. "Baran ne yapıyorsun? Çocuk var Baran." Huysuzca söylendim. Hiçbir şey söylememişim gibi beni kendine daha çok çekti. "Edepsiz, Uraz burada diyorum anlamıyor musun?" Hiçbir tepki vermiyor olması beni çileden çıkarıyor.

Kolları arasından sıyrılıp Uraz'ı kucağıma aldım. "Öğlen uykusuna uyuyacak benim bebeğim." Uraz'ı alıp odalarına çıktım. Emre yatağına uzanmış uyuyordu. Uraz'ı yerine yatırıp yanına uzandım. Uraz, Emre'nin aksine ben yanında durmasam uyumuyor. Gözlerini kapattığında saçlarına öpücük bırakıp saçlarını okşadım.

Uraz uyuyunca yanından kalkıp Emre'yi kontrol ettim. İki bebeğimde mışıl mışıl uyuyor. Yavaş adımlarla alt kata inip oturma odasına geçtim. Baran koltukta uzanmıştı. Onu rahatsız etmeden mutfağa geçtim. Malzemeleri çıkarıp bol soslu tavuk ve pilav yapmaya karar verdim. Tavuğu soslayıp fırına attıktan sonra pilav yaptım. Pilav pişerken hızlıca salata yapıp dolaba koydum. Yemek hazır olunca elimi yıkayıp mutfaktan çıktım. Baran hala uyuyor bende yanına ilerleyip başında durdum.

"Baran yana kay." Gözlerini aralayıp yanında bana yer açtı. Baran'a gülümseyip başımı göğsüne yasladım.

"Sığınacağım tek liman." Hissettiğim huzurla gözlerimi kapattım. Kollarını iki yanımdan dolayıp bana sıkıca sarıldı.

Havanın kararması ile uyanmış ve akşam yemeğimizi yemiştik. Hava güzel olduğu için çocukları alıp yürüyüşe çıktık. Yoğun isteğim üzerine bir kafeye geçtik. Baran'a kalsa daha yürürdük. Ya sen alışkınsın ama çocuklar alışkın değil.

Baran karşımda Emre ile yan yana otururken, ben Uraz'ı kucağıma almış Baran'ın karşısındaydım. Yanımıza gelen garson siparişlerimizi alıp gittikten sonra derin bir soluk alıp camdan dışarıya baktım. Hava çok güzel görünüyor. Sonbahar mevsimi bütün ihtişamıyla gelmiş.

"Uhra," adımı seslenmesiyle bakışlarımı Baran'a çevirdim. "Güzelim en güzel manzara karşında zaten."

Baran'ın sözlerine kıkırdadım. "Kendini beğenmiş bir kocam olduğunu bilmiyordum."

"Yanılıyorsun." diyerek geriye yaslandı. "Eşine zil zurna aşık bir kocan var." Baran'ın sözlerine imalı bir şekilde gülümsedim. Kesinlikle ağzı çok iyi laf yapıyor.

Siparişlerimiz geldiğinden dolayı bakışlarımı Baran'dan çektim. Baran sırıtarak bana bakıyordu. Başımı pastama çevirip Uraz ile beraber pasta yemeye başladım. Eve gidince güzel iltifatları için onu öpebilirim.

Kafede biraz durduktan sonra çıkıp yürüyerek eve geçtik. Emre ve Uraz oturma odasına geçip boyama yaparken bende Baran ile beraber televizyon izlemeye başladım.

Baran'ın göğsünden başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Yarın işin olmazsa annemlere gidelim."

"Olur gidelim." Ona baktığımı fark ettiğinde bana bakıp gülümsedi. Çocukların sırtı bize dönük olduğu için Baran'ın yanağına kocaman bir öpücük bırakıp geri çekildim. "Odaya çıkalım mı?" Sözleri üzerine kıkırdadım. Beni kendine çekip kollarını belime sardığında şaşkınlıkla ona baktım.

"Çocukların yanında yapma." diye söylenerek koluna vurdum. Gülümseyerek geri çekildi. Emre bize bakıp güldüğünde Baran ayaklanıp yanlarına oturdu.

Emre elindeki birkaç renkli kalemi Baran'a uzatıp boyamaya devam etti. "Baba al sende bizimle boyama yap." Baran da Uraz'ın karaladığı boyama kitabını kendine çekip boyamaya başladı. Küçük oğlum çığlık atarak boyama kitabını kendine çekti.

"Çok ayıp oğlum." Uraz, Baran'a bakıp yüzünü astığında kahkaha atarak oğlumu kucağıma aldım. Yanaklarına ardı arkası kesilmeyen öpücükler bırakıp sıkıca sarıldım.

"Ya şunun tatlılığına bakın." Uraz kahkaha attığında onun küçük ellerini öptüm.

"Kıskanıyoruz güzelim." Baran ve Emre bana baktığında kıkırdayarak ayağa kalktım. "Siz boyamaya devam edin ben bebeğimi uyutacağım."

Onları oturma odasında bırakıp Uraz ile beraber üst kata çıktım. Küçük oğlumu yatağına yatırıp yanına uzandım. Çok geçmeden Uraz uyuyunca üzerini örtüp yanağına minik bir buse bıraktıktan sonra odadan çıktım. Alt kata indiğimde Baran ve Emre hala boyama yapıyordu.

"Hadi Emre uyku saatin geldi bir tanem." Emre mızmızlanarak kalemlerini ve boyama kitabını kaldırıp ayağa kalktı. "Önce banyoya sonra odana."

"Peki anne." Yüzünü asıp yanımdan geçeceği anda kolundan tutup yanıma çektim. Oğlumu kucağıma alıp yanaklarını öptüm. Emre kıkırdayarak güldüğünde bu sefer yanaklarını sulu sulu öptüm. "Anne hayır." diyerek kahkaha attığında gülümseyerek onu banyoya götürdüm. Elini yıkayıp odasına çıktık. Üzerini değiştirip yatağına yatırdım.

"İyi uykular bir tanem." Saçlarına öpücük bırakıp odadan çıktım. Bugün güzel ve yorucu geçmişti. Odamıza girdiğimde Baran üzerini değiştirmiş yerine uzanmıştı. Ona kısa bir bakış atıp banyoya ilerledim. Ilık bir duşun ardından rahat pijamalarımı giyip odaya geri döndüm. Baran uyumuştu bende sol tarafına geçip uzandım. Aramızdaki mesafeyi kapatıp başımı göğsüne yasladım.

"Sen gelmeden uyuyamam." Ben uyumuş olduğunu düşünüyordum ama uyanıkmış. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu.

"Kocama ufak bir sözüm vardı." Baran'ın bakışları beni bulduğunda ona doğru yaklaştım. İmalı bakışları gülümsememe sebep olurken Baran'a doğru uzandım.

"Kocan sözünü unutmuştu." Sözlerinin ardından kıkırdadım.

"Şaşırtıcı." derken tek kaşımı kaldırdım. Kolunu belime sarıp beni kendine daha çok çektiğinde ona daha çok yaklaştım. Bir dalga gibi nefesi yüzüme çarpıp dağıldı. İçim ona yakınlıktan dolayı bir hoş olurken gülümsedim.

"Bence ben gidene kadar çalışmalara devam etmeliyiz."

Merakla kaşlarım çatıldı. "Ne çalışması?"

"Kızım olsun istiyorum." Usulca boynumdan öptü. Kalbim güm güm atarken gülümsedim. Düşüncesi bile kalbimi yerinden sökecek.

"Kim bilir belki olur." Beni yatağa yatırıp üzerimde yerini alınca dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Sabretmedi zaten yeterince sabırlı yaklaşmıştı.

"Yaparsak olur."

"Diyecek söz bulamıyorum."

"Boş ver biz deneyelim en iyisi."

Başımı iki yana sallayarak kahkaha attım. "Sen çıldırmışsın."

"Senin yüzünden."

"Ben hiçbir şey yapmıyorum." Kısık gözlerinin hedefi olduğumda alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.

"Sen beni diri diri öldürürsün." Baran'a ters bir bakış atıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Bölümü beğendiniz mi?

Baran kızı için çalışmalara başladı akdöeösösöeöfög

Yeni bölüm hakkında tahminleriniz?

Üzülerek söylüyorum finale çok az kaldı.

Okunma sayımız 300Bin olmuş hatta geçmiş bile gerçekten bu beni çok mutlu etti. 😍 Destek olan herkese teşekkür ederim 😍 😍

 

Bölüm : 19.01.2025 11:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...