51.Bölüm
Keyifli okumalar ❤
Satır arası ve bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum ❤
"Ruhunun ruhuma dokunmuşluğu var."
Baran'ı yemeğe göndermediğim için fazlaca mutluydum tabii onu karargâhta görecek olması biraz trajikomik. Oflayarak oturma odasından kalkıp mutfağa geçtim. Dün Aksel arayıp yemeğe davet etmişti tabii Berkin abim ve Cihad abimlerde yemekte olacak ama Baran geç geleceği için hiç gidesim yok.
Mutfakta hiçbir şey yapmadan tekrar oturma odasına döndüm. Uraz'ı kucağıma alıp yatak odasına çıktım. Küçük oğlumu güzelce yıkayıp giydirdikten sonra beşiğine yatırıp banyoya girdim. Uraz uyanık olduğu için hızlıca duş alıp çıktım.
Giyinme odasından bluz ve pantolon aldıktan sonra odaya geri döndüm. Uraz hala durduğu için hızlıca giyinip saçlarımı kuruttum. Emre'nin çıkış saatine az kalmıştı o da geldiği zaman güzelce yıkayıp üzerini değiştiririm.
Aradan geçen dakikalar sonra kapı çaldı. Oğlumu kapıda bekletmemek için hızlıca ilerleyip kapıyı açtım. Emre içeriye geçip çantasını kenara bıraktı.
"Hoş geldin bir tanem." Uraz ile beraber Emre'nin karşısında duruyordum. Emre oflayarak çantasını yerden alıp sessizce merdivenlere yöneldi. Şaşkınlıkla oğlumun ardından bakakaldım. Yerimde durmadan Emre'nin ardından ilerleyip odasına girdim. Oğlum üzerindeki kazağı çıkarıp yere fırlattı. Hırsını alamamış gibi çoraplarını sinirli bir şekilde çıkarıp gelişigüzel bir tarafa fırlattı. Babasının oğlu. Her huyu Baran'a çekmiş.
"Anlatmak ister misin bir tanem?" Yeşil gözlerini bize çevirip dudağını büzerek bir bana bir Uraz'a baktı. Uraz'ı Emre'nin yatağına yatırıp kollarımı iki yana açtım. Emre kollarımın arasında yerini alıp başını boynuma gömdü. Birkaç dakika öyle durduktan sonra kızarmış gözlerini yere dikti. "Seni dinliyorum bir tanem. Anlatmak ister misin?" Başını aşağı yukarı sallayıp yatağına oturdu. Bende yanına oturup onu kucağıma aldım.
"Herkesin babası almaya gelmişti. Beni almaya kimse gelmedi. Mert benimle dalga geçti bende ona bağırdım. Öğretmenimiz görünce bize çok kızdı." Emre'nin saçlarını okşayıp sessizce onu dinledim. Normalde Emre'yi almaya Baran ya da ben gidiyordum.
"Anneciğim daha geçen gün baban seni okuldan aldı. Babanın işleri olduğu için gelemedi, biliyorsun işi olmadığı zaman hep okuldan seni baban alıyor." Yeşil gözleri Uraz'ı bulduğunda sessizce kucağımdan kalkıp kardeşinin yanına uzandı. Böyle bir şeyin çok sorun olacağını düşünmemiştim. Uraz olduğu için her gün okuldan almaya gidemiyorum Baran'ın da işleri oluyor, en iyisi servis diye düşünmüştük ama oğlum bu durumdan pek hoşnut değilmiş.
"Üzülme bir tanem, bundan sonra seni okuldan almaya hep biz geleceğiz. Baban gelmezse bile ben geleceğim."
Gözlerini heyecanla büyüterek bana baktı. "Söz mü anne?"
"Söz tabii annem." Ellerini çırpıp ayağa kalktı. Baran şu sıralar bayağı meşgul olmaya başladı. Abimle aynı timde görev yapıyorlardı ama artık onu başka bir time komutan yapmışlar tabii şu Kübra denen kadın da timden değil ama onlarla yan yana.
"Anne ne zaman gideceğiz?" Emre'nin sorusu ile aklımdaki düşünceleri savurup uzanan çocuklarıma baktım.
"Seni yıkayıp giydirdikten sonra." Emre çabucak ayağa kalktı. "Ben banyoya gidiyorum." Odasından çıkıp banyoya doğru koştu.
Çocukları giydirdikten sonra çantamı hazırlayıp alt kata indim. Son kez evi kontrol edip çocuklarla evden çıktım. Arabada yerlerimizi aldığımızda arkamı dönüp Emre ve Uraz'ı kontrol ettim.
"Her şey yolunda mı?"
Emre ellerini çırpıp gülümsedi. "Hadi gidelim anne." Oğlumun saçlarını dağıtıp önüme döndüm. Önce Baran'a haber vermeliyim. Çantamdan telefonu çıkarıp Baran'ı aradım. Telefon defalarca çaldı ama açmadı. Meşgul olduğu için açmamıştır. Telefonu çantama koyduktan sonra yola çıktık.
🌼
Toplantıda masanın üzerinde sadece Baran'ın telefonu vardı. Baran planı anlatırken herkes pür dikkat onu dinliyordu ama bir kişi hariç. Çalan telefonu gören Kübra başını çevirip arayana baktı. Ekranda gördüğü kelime yüzündeki sinsi sırıtış arttırdı.
Hayatım arıyor...
Yüzünü buruşturup planı anlatan Baran'ı izledi. Anlatımı bitiren Baran derin bir nefes alıp yerine oturdu.
"Bugün bu kadar yeterli. Şimdi içtima alanına geçelim." Herkes ayaklanınca Baran masanın üzerinde duran telefonunu almadan odadan çıktı. Kübra herkesin çıkmasını bekleyerek yerinde oturmaya devam etti. Herkes çıktıktan sonra Baran'ın telefonunu alıp ekran kilidini açmayı denedi. Bir anda elindeki telefon çalmaya başlayınca düşünmeden açtı.
"Alo," telefonun diğer ucunda duran Uhra duyduğu sesle gözleri açıldı. Sinirden kendini zor tutuyordu. Elindeki telefonu sıkıp sakin olmaya çalıştı.
"Telefonun sende ne işi var?" Kübra gülümsedi. Uhra'yı kızdırdığı için mutlu olmuştu.
"Aslında banyoda diyerek şaka yapmak isterdim." Yapmacık bir kahkaha attı. "Onlar içtima yapıyor telefon çalınca önemlidir diyerek açtım." Uhra elini yumruk yapıp tırnaklarını avucunun içine batırdı.
"Bir daha benim eşimin telefonunu açma. Soğuk şakalarını kendine sakla."
Uhra sinirle telefonu kapatıp koltuğa attı. Sinirden delirecek gibi hissediyordu. Kübra sinsi bir ifadeyle gülerek telefonu yerine bıraktı. Daha fazla toplantı salonunda durmadan çıkıp içtima alanına gitti.
Karargâhta işlerini bitiren Baran yorgun bir halde eve geçti. Hızlıca duş alıp giyindikten sonra evden çıktı. Barınların evine gelince arabasını park edip kapının önünde durdu. Zili çalıp kapının açılmasını bekledi. Baran'ın geldiğini pencereden gören Uhra, Uraz'ı Berkin'e verip kapıyı açmak için salondan çıktı.
Sinirli bir şekilde kapıyı açıp Baran'a baktı. Baran yorgun bir şekilde Uhra'ya gülümsedi ama aynı karşılığı alamadı. Uhra ise çattığı kaşlarıyla Baran'a bakmaya devam etti. Uhra'nın sinirli olduğunu anladığı için sorgulamadan içeriye geçip Uhra'ya baktı.
"Neden sinirlisin Uhra?" Baran'ın Uhra diyerek hitap etmesi onu daha çok sinirlendirdi. Baran sesini çıkarmadan salona doğru ilerledi. Herkese selam verdikten sonra koltuğa oturdu.
"Nasılsın abi?" Almila Baran'a sarıldıktan sonra yanına oturdu. "İyiyim güzelim sen nasılsın?" Almila kollarını Baran'ın beline sarıp başını omzuna yasladı.
"İyiyim bende." Uhra'ya göz ucuyla baktı. Aleyna da Baran'a sarılıp diğer yanına oturdu.
Uhra'nın yüzü asık öylece Uraz ile ilgileniyordu. Kız kardeşinin bu halini gören Berkin yerinden kalkıp Uhra'nın yanına ilerledi. Berkin'i yanı başında gören Uhra bakışlarını Berkin'e çevirdi.
"Biraz konuşalım mı çiçeğim?" Başını olumlu anlamda sallayarak onayladı. Uraz'ı Aleyna'ya verip Berkin ile beraber salondan çıkıp mutfağa geçti.
"Geldiğinde hiçbir şeyin yoktu şimdi ise suratın beş karış kızım. Bir şey mi oldu?"
Uhra derin bir soluk alıp gülümsedi. "Yok abi sadece biraz içim sıkıldı." Berkin gram inanmamıştı. Kız kardeşinin üzerine daha fazla gitmek istemedi. Anlatacağı bir sorun olsaydı Uhra anlatırdı. Uhra'ya gülümseyerek ayağa kalktı.
"Öyle olsun. Hadi içeri geçelim Baran'ı göz hapsine alacağım." Berkin'in sözlerine kıkırdayarak ayağa kalktı. İçeriye geçip yerlerine oturdular. Baran'ın gözleri Uhra'nın üzerindeydi ama Uhra bir kez bile dönüp bakmadı. Uykusu gelen Emre salona geldiğinde Baran'ı görünce ona doğru koştu.
"Baba," dedi neşeyle. Baran oğlunu kucağına alıp sıkıca sarıldı.
İlerleyen saatlerde herkes tek tek ayaklandı. Baran da ayağa kalkınca Uhra'nın bakışları Baran'ı buldu. Baran ile beraber oda ayağa kalktı.
Yola çıktıklarında Baran sessizce arabayı kullanıyordu Uhra ise başını yola çevirmiş akıp giden yolu izliyordu. Eve geldiklerinde arabadan inip eve geçtiler.
🌼
Çocukları yerlerine yatırdıktan sonra üzerimi değiştirip yatağa geçtim. Şu an Baran ile konuşacak psikolojide değilim. Eğer konuşursam kavga edeceğimizi biliyorum. Kavga edersek sadece birbirimizi incitip kenara çekileceğiz.
Üzerime pikeyi çekip yatağın sol tarafına uzandım. Bacaklarımı karnıma doğru çekip gözlerimi kapattım. Baran da yanıma uzanınca kollarını belime sarıp beni kendine çekti. Sinirimi dizginlemek için elimden gelen her şeyi yapıyorum ama kafayı yiyecek gibi hissediyorum. Kadının sözleri kulağımda çınlarken delirecek gibiyim.
"Dinliyorum," diyerek kulağıma doğru fısıldadı. Omuz silkip kollarının arasından çıkmaya çalıştım. Amacım sinirimi ondan çıkarmak değil. O kadının sözleri beni hayli sinirlendirmişti. "Uhra neden bu sinirli olduğunu açıklayacak mısın?" Olanca sakin yaklaşıyor. Baran'ın sabrını sınamak istemiyorum.
"Konuşursam kalbini kırarım." Baran beni kendine çevirdiğinde kaşları çatıktı. Eğer konuşursam eminim ki ona sesimi yükseltip kalbini kırarım.
"Benim kalbimi mi kıracaksın? Kıracaksan sen kır güzelim." Yavaşça ellerini yanaklarıma yaslayıp yanaklarımı okşadı. Dolan gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Ama hiçbir şeye yaramadı. Sakinleşmedim.
"Seni defalarca aradım." dedim tane tane konuşarak fakat hemen ardımdan konuştu. "Toplantıda olduğum için duymadım. İşlerim bitince eve gelip üzerimi değiştirdim ve telefona bakmadan yanına geldim." Gözlerimi açıp Baran'a baktım. Hiçbir şeyden haberi yok. Benimki de soru mu ya haberi olsa o kadın telefonu açabilir mi? Asla!
"Seni bir daha arıyorum ve bil bakalım telefonu kim açıyor?" Baran'ın kaşları düz bir hal alınca yatakta doğruldum. Aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum. O kadını elime geçirip parçalamak istiyorum. "Bil bakalım kocamın telefonunu kim açtı?" Sinirden sesim biraz yüksek çıkmıştı. Sinirime engel olamıyorum.
"Sana o kadından haz etmediğimi defalarca söyledim. Onu yanında görmek istemediğimi de dile getirmiştim ama o kadın ne hikmetse kocamın dibinden ayrılmıyor. Ha bir de kocamı arıyorum meraktan aklım çıkacak ama kocamın telefonunu o kadın açıyor. Söyler misin nasıl sakinleşebilirim? Şu an seni parçalamamak için kendimi zor tutuyorum." Hırsla yataktan kalkıp odadan çıktım. Ağlamamak için üstün çaba sarf ediyorum ama zoruma gidiyor. Olanlar beni şu an deli edecek kadar sıkıntılı.
"Ardımdan gelme sakinleşmeye çalışıyorum." Salona inip kendimi koltuğa attım. Baran'ın hiçbir şuçu yok ama sinirden delireceğim. Koltuğa uzanıp sakinleşmek adına kendime talimatlar verdim. Ne yaparsam yapayım o kadını yolmadan sakin olamam.
Bir süre sonra uykuya dalmışım. Gözlerimi araladığımda hava hala karanlıktı. Yerimden kalkıp merdivenlere doğru ilerledim. Yatak odamıza geçtiğimde Baran uyumamıştı. Kapıyı açtığımda bakışları beni buldu. Sessizce yerime geçip yatağa oturdum. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp derin nefesler aldım. Akıbeti bilinmeyen bir yolda yürüyor gibi hissediyorum. Adım atarken ileride beni ne bekliyor bilmiyorum.
"Amacım seni kırmak değil ama o kadın telefonunu açınca kan beynime sıçradı." Baran tek kelime etmeden beni göğsüne çekip geriye doğru uzandı. Biraz olsun sakinleşmek istedim.
"Haberim yoktu. Telefonu toplantı salonunda unutmuştum. Aklıma gelince geçip aldım büyük ihtimalle o esnada telefonu açmış. Yaptığı suçun cezasını fazlasıyla alacağından emin olabilirsin güzelim."
Hızla başımı göğsünden kaldırdım. "Ya muhatap olmanı istemiyorum anlamıyor musun? Başka biri ilgilensin sen konuşma." Beni geriye doğru yatırıp üzerime eğildi. Ellerini başımın iki yanıma yerleştirip bana bakmaya devam etti. Allah aşkına bu adam ne yapmaya çalışıyor?
"Fazlasıyla yorgunum ve uyumak zorundayım." Hemen kendini yanıma attı. "Sen hiçbir şey düşünme güzelim. Canını sıkmana bile değmez." Kollarımı beline sarıp göğsüne sığındım. Canımı sıkıyorum.
"Kırmadım değil mi kalbini?" Kırmıştım farkındayım. Suçsuzdu ama çıldırdım. O kadın telefonu açtığında nereye saldıracağımı bilemedim.
"Kırılmadım güzelim." Başını saçlarıma gömüp derin nefesler alması beni heyecanlandırdı. Yıllar geçtikçe biz birbirimize daha çok bağlanıyoruz sanki daha fazlası mümkünmüş gibi. Baran'a küçük bir özür borçluyum. Kollarının arasından sıyrılıp geriye çekildim. Ne yaptığımı anlamaya çalıştığını anlıyordum.
Kıkırdayarak karnının üzerine oturdum. "Sanırım kocama küçük bir özür borçluyum." İşine gelmişti. Beni bir çırpıda yatağa yatırıp üzerimde yerini aldı. Şaşkın yüz ifademle Baran'a baktım. Bu adamın reflekslerine alışamıyorum.
"Yorgundum." dedi fısıldayarak. Omuz silkip kollarımı boynuna sardım. "Ne yapabilirim?" Onu kendime çekerek dudaklarımı dudaklarına bastırıp öylece durdum. Baran buna sinir olmuştu. Dilini dudaklarımda gezdirdiğinde kıkırdayarak geri çekildim.
"Senin bana kastın var." Konuşmama müsaade etmeden dudakları dudaklarıma kapandı. Soluksuz bir şekilde dakikalarca öptüm onu. Tüm kırgınlığımı her dokunuşuyla almak istiyordu. Nefes nefese geri çekildiğinde alnını alnıma yasladı. Geri çekilip alnıma uzunca bir buse kondurduktan sonra üzerimden çekildi.
"Uyuyacak mıyız?" Şaşkınlıkla baktım. Baran bana kısa bir bakış atıp yataktan kalktı bende öylece ona bakıyordum. Üzerindeki kazağı bir çırpıda çıkarıp attıktan sonra bana doğru yaklaştı. Dudakları iki yana kıvrılmış, yeşil gözleri ise üzerimdeydi.
🌼
Karargâha gelen Baran hızlı adımlarla odasına geçti. Odasındaki işleri bitince koridora çıktı.
"Cengiz bana Kübra Teğmeni çağır." Cengiz baş selamı verip Kübra Teğmen'i çağırmaya gitti. Çok geçmeden Kübra hızlı adımlarla Baran'ın karşısına geçti.
"Emredin komutanım." dedi selam verip. Derin bir soluk alan Baran bakışlarını Kübra'dan çekip başka yere odakladı.
Kübra başını yere eğip hafif bir şekilde gülümsedi. Baran ise çatık kaşları ile başka tarafa bakıyordu. Fazlasıyla sinirliydi.
"Baran," dedi içindeki sevgiyi belli edercesine. Başkasına aşık bir insan ona sevgiyle seslenen başka birini fark edemez ki. Kübra bunu bilmiyordu.
"Hiç mi şansım yok?" Baran bakışlarını bir kez bile karşısındaki kadına değdirmedi. Eğer bakışları karşısında duran kadına değerse Uhra'ya karşı saygısızlık yaptığını varsayardı. Dün olanlardan sonra Uhra'nın ne tepki vereceğini biliyordu.
Baran sinirine tezat sakin olmaya çalışarak, "Haddini aşıyorsun Teğmen." dedi. Kübra daha çok sırıttı. Adım adım ilerlemişti.
"Senden hoşlanmak suç mu?" Sıkıntılı birkaç soluk alan Baran ilk defa konuşacaktı. Ne kadar kulak arkası etmeye çalışsada karşısındaki kadının ona karşı davranışlarının farkındaydı ve bu Baran'ı fazlaca rahatsız ediyor. Bu yüzden konuşma gereği duydu. Daha yeni gelmesi ve çabucak bir şeyler hissetmesi Baran'a göre çok saçmaydı.
"Bu konu hakkında seninle ilk ve son kez konuşacağım. İş hayatınıza duygularınızı karıştırmayın. Karşında senin üstün olduğunu unutma. Dün telefonumu açtığın için fazlasıyla cezanı alacaksın. Bu konu burada açılmamak üzere kapansın." Baran'ın sinirli olduğunu anlayabiliyordu ve sakin durmaya çalışması onu şaşırttı.
"Karın senin için çok önemli!" dedi net bir ses tonuyla. Baran'ın gözleri karşı pencereden dışarıya bakıyordu. Aklına Uhra gelince hafif gülümsedi.
"Kübra Teğmen haddini aşıyorsun." Kübra buğulu gözlerini Baran'a çevirdi. Bu adam eşini çok seviyordu. Kübra sinsi bir kadındı. Aklından neler geçtiğini Baran bilmiyordu.
"Anlıyorum," dedi çatlak bir ses tonuyla. Kızmadı çünkü buna hakkı yok. İnsan seveceği kişiyi seçemez ki diye geçirdi içinden; eğer böyle bir hakkı olsaydı Baran başkasını sevdiği için onu seçmezdi. Belki yine onu seçerdim diye geçirdi içinden. Kübra hep Baran'ı severdi dedi içinden.
"Baran ben kötü bir şey yaptım." Baran duyduklarıyla çatık kaşlarını Kübra'ya çevirdi. "Uhra'nın vurulmasını istedim ama sen ondan hiç vazgeçmedin. O aylarca uyudu sen başında bekledin. Senin için çok savaştım ama o hep kazandın. Şimdi de kazandığın gibi ama," sonra sustu. Baran sinirden elini yumruk yapmıştı. Şayet karşısındaki kadın olmasaydı onu burada parçalara ayırırdı. Siniri kat ve kat arttı. Baran'ın imkanı olsaydı şimdi şu dakika dünyayı yerle bir ederdi.
"Cengiz gelin şunu alın yoksa yaşatmayacağım!" Baran'ın sesi tüm koridoru sarsmıştı. "Şunu alın yoksa ellerimde geberecek!" Baran kükreyerek yumruğunu duvara geçirdi. Baran'ın sesini duyan Cihad, hızlıca odasından çıkıp koridora baktı. Baran'ın aklında şu an sadece Uhra vardı. Kübra'ya bakan Cengiz neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Cihad Baran'ın yanına geldiğinde Baran sinirden delirmek üzereydi.
"Uhra'yı vurduran bu!" Tiksinerek Kübra'yı işaret etti.
"Uhra," dedi dişlerinin arasından. Gülümseyen Kübra Baran'a birkaç adım yaklaştı. "Umarım geç kalmazsın Baran komutanım! Kör Bedri'nin selamı var."Baran'ın dizleri titredi. Bir an nefes alamadığını hissetti.
"Bunun hesabını canınla ödeyeceksin!" Hiçbir şey söylemeden çıkıp gitti.
Yatak odasında Uraz'ı sallayan Uhra her şeyden habersizdi. Uraz içinde Emre'nin odasında yer yapmışlardı ve biraz büyüyünce abisi ile aynı odada kalacak. Uhra gülümseyerek Uraz'ı kucağına alıp yatak odalarından çıktı.
"Anne." Emre'nin sesini duyunca merdivenlere yöneldi. "Efendim bebeğim." Merdivenlerin başına gelen oğluna baktı.
"Anne biri geldi kapıda." Uhra kaşlarını çatarak Emre'ye baktı. "Kapıyı açtın mı?" Emre hızla başını olumlu anlamda salladı.
"Açtım ve kapıda duruyor." Uhra kaşlarını daha fazla çattı. Emre'nin elinden tutuğu gibi odaya yöneldi.
"Sen kardeşinle odanda bekle ben kim olduğuna bakıp geleceğim."
Emre annesinin dediğini yapıp kardeşiyle beraber yatağa geçti. Uraz uyurken Emre kardeşine bakıp gülümsedi. Uhra odanın kapısını kapatıp yavaş adınlarla merdivenleri aşıp alt kata indi. Gözleri açık kapıda gezindi ve kimseyi göremedi ta ki ona biri seslenene kadar.
"Kocam kadar cesur musun?" Adamın sesiyle ürperdi ama yine de belli etmedi. Gözleri oturma odasının kapısına kaydı. Tanımadığı bir adam evinin içindeydi ve bu düşünce kanının çekilmesine sebep oldu.
"Ne hakla evime girersin. Hemen evimden çıkın."
Adam sırıttı. "Komutan karısı ayakları ha." Uhra kaşlarını çatarak geriledi ama adam onu kolundan tuttuğu gibi yanına çekti.
"Kocandan alacağım ufak bir intikam var bana zorluk çıkarma." Gözleri Uhra'nın üzerinde gezindi ve Uhra bundan rahatsız oldu ve hızla geriye çekildi ama adam izin vermedi. Ayaklarına sert bir tekme atıp yere düşmesine sebep oldu.
"Kocan gelene kadar seninle oyalanabilirim sonra şak tek kurşunla işin biter ha bir de çocuk var." Uhra dolan gözlerini sıkıca kapattı.
Ne olur gel Baran dedi içinden. Ne olur şimdi gel derken titredi. Adamın elindeki silahın soğukluğunu hissettiği anda olduğu yere sindi ama duyduğu seslerle gözlerini açtı.
Yol nasıl geçti ya da eve nasıl geldi bilemedi. Bahçeye adım attığında nefesi boğazında takılı kaldı. Açık olan kapıdan içeriye girip etrafına bakındı. Oturma odasına girdiğinde Uhra'nın başına silah dayayan adamla karşılaştı. Tüm duyguları bu manzara karşısında tuzla buz oldu.
"Tam zamanında geldin komutan. Bizde karınla zaman geçiriyorduk." Elleri ilk defa titredi. İlk defa iliklerine kadar bir korku yaşadı; kaybetme korkusu... Geç kalmamıştı.
"O silahı indir senin ecdadını sikerim," gözlerini Uhra'nın gözlerinden çekmedi. Silahını kaldırıp hiç düşünmeden karşısındaki adama tuttu. Şu an tek önceliği canıydı. Uhra Baran'ın canıydı. "Sana sadece birkaç saniye veriyorum." Her an ölümü andıracak bir ses tonuyla konuştu.
"Karın güzelmiş komutan."
Baran çıldırdı. "Sikerim seni piç kurusu!"
Adamın silahı indirmeye niyeti yoktu ve Baran bunu çok net anladı. Gözleri Uhra'nın gözlerine kenetlendiğinde gözleriyle güldü sevdiği kadına. Uhra'nın zarar görmesi en son isteyeceği şey bile değildi.
"Şimdi," dediğinde Uhra gözlerini sıkıca kapattı. Bir el ateş sesi duyuldu. Adamın elindeki silah yeri boyladı. Baran ayağı ile silaha vurup olanca uzağa fırlattı. Cihad ile beraber gelen destek ekip direkt içeriye olaya el attılar. Cihad adamı tuttuğu gibi yere yatırıp yumruklamaya başladı. Delirmişti. Kız kardeşinin başına dayadığı silahı görünce kan beynine sıçradı. Yumruklarının ardı arkası kesilmedi.
Nefes nefese Baran'ın kolları arasında yerini alan Uhra, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Böylesine bir korkuyu yaşamak... Baran saçlarına art arda öpücükler bırakıp sakinleşmesini sağlıyordu. Olayın şokunu hala atlatmış değildi. Eli ayağı titriyordu. Ağlamalarını iç çekişlerine bırakıp başını Baran'ın göğsünden kaldırdı. Baran onun hala titrediğinin farkındaydı.
"İyi misin Uhra'm?"
"Çocuklar," dedi gözlerini açarak. Baran'ın kolları arasında. çıkıp koşarak üst kata çıktı. Emre ve Uraz'ın odasının kapısına gelince art arda kapıya vurmaya başladı. Ağlayarak kapıyı açan Emre kollarını Uhra'nın boynuna sarıp ağlamaya devam etti. Olaylardan bihaberdi.
"Geçti oğlum, geçti bir tanem. Bak baban burada. Geçti." Emre'nin saçlarını okşayıp yanaklarına öpücük bıraktı. Emre'nin kızaran yeşil gözleri Baran'ı bulduğunda Uhra'nın kolları arasından çıkmadı. Emre ile beraber kendiside sessizce ağladı.
Cihad ile beraber destek ekip gelmişti. Cihad delirmek üzereydi. Ya Baran geç kalsaydı diye düşündü ve düşüncelerine küfürler saydırarak ayağa kalktı.
"O Kübra denen kadını lime lime edeceğim."
Cihad'ın sözleri üzerine gözlerini açarak Cihad'a baktı. "Abi," dedi endişeli bir halde. Cihad sıkıntılı birkaç soluk alıp Uhra'nın yanına oturdu. Kız kardeşinin korktuğunun farkındaydı. 1 saattir sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Biraz olsun sakinleşmişti.
"İyisin değil mi miniğim?" Cihad'ın son kelimesinde gülümsedi. Kollarını Cihad'ın beline sarıp gözlerini kapattı. "Bana ne zamandır miniğim demiyordun. Önceden her cümlende yer alırdı."
Cihad Uhra'nın saçlarını okşayıp gülümsedi. "Evlendin be miniğim. Birde Baran ile, ulan." dediğinde Uhra kıkırdayarak geriye çekildi. "Abi," dedi uyararak. Cihad Uhra'ya bakıp ayağa kalktı.
"Ne abi? Doğru söylüyorum. Hiç evlenme taraftarın değildim. Çok küçüktün çok." Cihad'ın bu haline bakıp gülmeye başladı. İçeriye giren Baran Cihad'ın söylediklerini duymuştu. Uhra'yı yanına çekip Cihad'a baktı.
"Bende hiç kız kardeşimle evlenmen taraftarı değildim."
Cihad Uhra'nın kolundan tutup kendi yanına çekti. "Evlendik ama kardeşim."
Baran tekrar Uhra'yı yanına çekti. "Evlendik bizde kardeşim." dedi üzerine bastırarak.
Cihad sinirle söylendi. "Siktir git lan."
Baran'da sinirli bir şekilde, "Kes lan şerefsiz." dedi.
Cihad dişlerini sıktı. "Baran."
Uhra ikisinin bu halinden sıkılıp derin bir soluk aldı. "Siz birbirinizi yiyebilirsiniz ben gidiyorum."
Uhra alt kata indiğinde Berkin'i gördü. Olayla ilgileniyordu. Berkin'in gözleri Uhra'yı bulduğunda hızlı adımlarla kız kardeşine yaklaştı.
"Uhra, iyi misin çiçeğim?"
"İyiyim abi sen nasılsın?" Berkin Uhra'yı kolları arasına alıp sıkıca sarıldı.
"Bela mıknatısı mı var üzerinde kızım?" Uhra abisinin sözlerine kıkırdayarak geri çekildi.
"Bela çekiyorum sanırım."
"Burada kalmayın. Ortalık berbat halde sen hiç temizlemekle uğraşma. Hadi hazırlan bize götüreceğim sizi."
Cihad Berkin'in omuzunu sıkıp yanına geçti. "Bize gelsinler, Cihangir ile Emre aynı okulda biz bırakırız." Baran Uhra'ya baktığında, Uhra da Baran'a bakıyordu.
"Benim için fark etmez." diyen Baran Uhra'ya baktı.
"Ay abi valla karar veremiyorum." Cihad Uhra'yı kolunun altına alıp şakağından öptü.
"Bizde kalsın, başka zaman size gelir." Berkin Cihad'ı onaylayıp yanlarından ayrıldı. Cihad ise Uhra ve çocukları alıp evine geçti.
🌼
Olanlar o kadar garip ki kendimi bir anda her şeyin merkezinde buldum. Hiç tanımadığım biri kapıyı çaldı ve Emre kim olduğuna bakmadan kapıyı açtı. Adam içeriye girince neye uğradığımı şaşırdım. Çocukları üst kata bırakıp aşağıya indiğimde adam bir şeyler söyledi ama asla anlamadım. Sonra soğuk metali şakağımda hissedince kendimden geçtim. O anda gelmişti. Baran gelmişti. Bir an öleceğimi hissettim. O anı asla unutamıyorum. Bir kez daha bir silahın ucunda vardım ama bu kez canım yanmadı. Çok korktum ama canım yanmadı.
Aslında yaşadıklarımı hala sindirmiş değilim çünkü bir silah şakağıma dayandı ve bu hiç normal bir şey değil. Neden bütün belalar bizi buluyor diyerek kendimi sıkıntıya sokmak istemiyorum ama hep bunlarla baş başa kalıyoruz. Tam her şey düzeldi derken yine en başa dönüyoruz. Bugün buradayım ama evime geri döneceğim. Geri döndüğümde neler hissederim tahmin edemiyorum.
"Abi Baran neden gelmedi?" Abim bakışlarını bana çevirdiğinde beklenti ile gözlerine bakıyordum. Baran'a şu an çok ihtiyacım var.
"Gelir şimdi Uhra, az sabret."
Sessizce ayağa kalkıp oturma odasından çıktım ve çocuklarımın yanına geçtim. Emre ve Uraz Aleyna'nın bizim için hazırladığı odada uyuyordu. Bende ikisinin yanına geçip uzandım. Biraz olsun uyursam zaman geçer.
Saçlarımda hissettiğim dokunuşlarla gözlerimi araladım. Baran yanı başımda oturmuş bana bakıyordu. Gözlerimi tamamıyla açıp yatakta oturur pozisyonuna geldim.
"Ne zaman geldin?" dedim uykulu sesimle. Beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Öyle sıkı sarıldı ki sanki her an elinden kayıp gidecekmişim gibi. Kaybetme korkusunu tek o değil bende yaşadım. Ben çok korktum. Onları bırakacağım diye çok korktum.
"Yeni geldim. Daha iyi misin?"
Kollarımı sıkıca beline sarıp boynundan öptüm. "İyiyim, sen iyi misin?" Yavaşça geri çekildim. Elini yanağıma koyup öylece bana baktı. "Baran iyi misin?" Kollarımı boynuna sarıp ona daha fazla yaklaştım.
"Sen iyiysen bende iyiyim." Gülümseyerek dudaklarını alnıma bastırdı. Geri çekilip alnını alnıma yaslayıp gözlerini kapattı. Geriye doğru uzanıp onu da kendime doğru çektim.
"Yorgunsun, uyuyalım." Gözlerini kapatıp açarak beni onayladı. Yanıma uzanıp beni kolları arasına aldı. Başımı göğsüne gömüp gözlerimi kapattım. Saçlarımın arasına defalarca kez öpücük kondurdu.
Sabah gözlerimi Uraz ve Emre'nin gülüşüme sesleriyle açtım. Emre Uraz'ı güldürüp kendisi de onunla beraber kahkaha atıyordu. Baran ise hala uyuyor. Baran'ın yanağına uzun bir öpücük bırakıp çocuklarımıza döndüm.
"Günaydın prenslerim." Emre gülümseyerek boynuma sarıldı. Oğlumun yanaklarına ve saçlarına öpücükler bırakıp sıkıca sarıldım.
"Günaydın anne."
Emre'yi yanıma oturtup Uraz'ı kucağıma aldım. Küçük oğlum 4 aylık olmuştu. Kucağıma aldığımda güzel yüzüne baktım. Güzel yüzüne öpücükler bırakıp sıkıca sarıldım.
"Ya ben sizi yemeye doyamam ki." Emre kıkırdayarak başını dizlerime koydu.
"Yine sevgiden mahrum kaldım." Baran, bize bakarak kaşlarını çattı. Emre dizlerimden başını kaldırıp Baran'ın yanına geçti.
"Ben seni çok seviyorum baba." Baran'a sarıldığında Baran bana bakıp göz kırptı. Şu an karşımda kusursuz bir heykel duruyor. Üzeri çıplak ve pantolonu ile uyumuş. Ayıplayarak kocama baktım.
"Beni süzmeye doyamıyorsun yavrum." Omuz silkip daha çok inceledim. Doyamıyorum kesinlikle.
"Sende çıplak uyuma." Emre elini ağzına kapatıp gülümseyerek bize bakıyordu. "Bak ya çocuğun yanında nasıl konuşuyoruz. Emre duymadın değil mi bir tanem?"
Emre kahkaha atarak Baran'a döndü. "Baba annem beni bebek sanıyor." Gözlerimi kısarak Emre ve Baran'a baktım.
"Siz çok fenasınız." Baran elimi tutup gülümsedi. İkiliye dil çıkarıp ayağa kalktım.
"Abimler uyanmıştır."
"Güzelim bir kız çocuğu şart." Baran'a bakıp gülmemeye çalıştım. Sabah sabah bu da nereden çıktı.
Alaylı bir sesle konuştum. "Uraz bir yaşını doldursaydı hayatım."
"O da olur güzelim."
Komodinin üzerindeki küçük oyuncağı Baran'a fırlattım. "Kalkın çabuk, bir de çocuk istiyor ya."
"Seneye küçük bir kızımız olacak."
"Çok eminsin."
"Eminim." Atik bir hareketle yanıma geldiğinde kalbim hızlanmaya başladı. Dudaklarını alnıma bastırıp gülümseyerek geri çekildi. "Günüm aydı güzelim." Dudaklarıma kaçamak bir buse bırakıp odadan çıktı. Ardında heyecandan bayılacak bir adet beni bırakıp odadan çıktı.
🌼
Annemler ile beraber evi dip köşe temizleyip evimize geçtik. Annem çocuklar ile oturma odasındaydı. Pınar annem ise üst kata çıkmıştı. Bende evdeki eksikler için markete gitmeye karar verdim. Ve havaya almaya fazlasıyla ihtiyacım var. Biraz korkuyorum ama korkumu yenmem lazım yoksa asla dışarıya çıkamam ve bu en son istediğim şey bile olamaz.
"Anne ben markete gidiyorum."
Pınar annem merdivenlerden inip yanıma geldi. "Dikkatli ol kızım." Pınar anneme gülümseyip kabanımı giydim.
"Ederim anne."
Evden çıkıp usul usul marketin yolunu tuttum. Çok uzak değildi birkaç sokak arkadaydı bu yüzden içim rahat ve yeterince güvenlik önlemleri alınmış. Markete geçip eksikleri aldıktan sonra marketten çıktığımda yağmur yağmaya başlamıştı. Mart yağmuru. Fazlasıyla soğuk hava ve bu bana iyi geliyor.
Bir adım atıp yağmurun ayakkabılarıma değmesine sebep oldum. Başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda içim sıcacık oldu. Bu havayı o kadar çok seviyorum ki. Kulaklığımı kulağıma takıp yol boyunca yürümek için can atardım. Telefonum çalınca bekletmeden cevapladım.
Hayatım arıyor...
Adını ekranda görmek için bile beni heyecanlandırmaya yetiyor. Daha fazla ekrana bakmadan cevapladım.
"Birkaç mesafe uzağındayım." Sözleri üzerine hızla yan tarafa döndüm. Yağmurdan saçları ve üstü ıslanmaya yüz tutmuştu. Onun bu haline bakarak gülümsemeden edemedim. Alnına düşen asi tutamlar bana iç çektirdi.
"Birkaç adım uzağındayım." derken gülümsedim.
Aramızdaki birkaç adımlık adımlık mesafeyi sıfıra indirip elini uzattı. Uzattığı eli bir saniye bile düşünmeden tuttum. Parmaklarını parmaklarıma geçirip beni kollarına çekti. İkimizde hızını artıran yağmurdan dolayı sırılsıklam olmuştuk. Islak saçlarımı geriye savurup gülümseyerek yüzüne baktım. Alnıma dudaklarını bastırıp kollarını belime sardı.
"Sana sırılsıklam aşığım." Fısıltısı kulaklarıma ulaştığında genişçe gülümsedim. Etrafıma kısa bir bakış attıktan sonra dudaklarımı yanağına bastırıp kaçamak bir buse kondurarak geri çekildim. "Bununla yetinemem." Konuşmama fırsat vermeden yanağımdan öptü. Kıkırdayarak başımı göğsüne yasladım.
"Çocuklar bekliyor." Usulca başımı göğsünden kaldırdım.
Baran elimi sıkıca tuttuktan sonra diğer elimdeki poşetleri alıp yürümeye başladı bende ardından ilerledim.
"Nişanlı geçirdiğimiz günleri dolu dolu yaşayamadık." Baran'ın sözleri üzerine duraksadım. Ben durunca o da durup bana doğru döndü. Genellikle görevde olduğu için yan yana değildik.
"Seninle aynı yüzüğü taşıyor olmak benim için her şeye yeterdi. Adının adımla anılması bile günlerimin seninle geçmesini sağlıyordu." Bileğimi kavrayıp beni kendine çekti. Başını ıslak saçlarıma gömüp derin bir soluk aldı.
"Adının adımla anılması..." Fısıltısıyla kalbim göğsümde canlandı. "Parmağında yüzüğümü taşıman..." Geri çekildiğinde gülümsüyordu. "Sana çok aşığım." Gülümseyerek elinden tutup yürümeye başladım.
"Bayım bende size karşı aynı duyguları besliyorum." Baran yanımda yürümeye başladığında göz ucuyla ona baktım.
"Sadece bu kadar mı?"
Anlık olarak başımı ona çevirip tekrar yola döndüm. "Evet." Tatmin olmamış gibiydi. Gülmemek için alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. "Sana çok aşığım." derken durdum. Ben durunca o da durdu sonra birden bana doğru döndü. Biz bu kelimeleri yıllardır birbirimize kullanıyoruz. Dilimizin söylemesine bile gerek yok. Baran bana göz ucuyla bakıp tekrar yola döndü.
Yeni sevgili çiftler gibi el ele yağmurun altında yürüyorduk. Bunu defalarca yapmıştık... Ve ben onunla her yan yana yürüdüğümde parmakları parmaklarıma kenetleniyor. Ve şu an olduğu gibi.
Bölümü beğendiniz mi?
Yeni bölüm hakkında tahminleriniz?
Finale adım adım... 😢💙
280K okunmaya ulaşmışız😢❤❤❤
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
96.78k Okunma |
3.96k Oy |
0 Takip |
63 Bölümlü Kitap |