51. Bölüm

50. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

50.Bölüm

Keyifli okumalar

Satır arası ve bölüm sonu yorumlarınızı bekliyorum

Bu bölümü benim için çok ama çok değerli olan kız kardeşim, dostum, sırdaşım, değerlim olan N'ye İthaf ediyorum. 💙

 

"Şayet seninle karşılıklı cephelerde savaşsaydık güzelim. Sen her zaman galip gelirdin."

Bugün Emre, Baran'ı çok görmek istiyordu. Neredeyse 1 haftaya yakındır Baran eve geç geliyor, bu yüzden Emre de onu hiç göremiyor. Babasının göremiyor oluşu onu sadece üzüyor.

"Anne, babamın yanına gidecek miyiz?" Hevesle elimi sıkıca tutup bana baktı. Gülümseyerek oğlumun başını okşadım.

"Şimdi arabaya binince babanızı arayacağım ama yanına gideceğimizi söylemeyeceğim, sürpriz yapalım." Emre elimi bırakıp arabanın yanına koştu. Arabaya binip telefonumu çantamdan çıkardım. Uraz uyuyordu. Emre'yi de yerine oturtup kemerini taktım. Telefon birkaç kez çaldıktan sonra açıldığında gülümseyerek hoparlöre aldım.

"Uhra'm." Baran'ın sesiyle genişçe gülümsedim. Sesini özlemiştim. Sabah görmüş olmama rağmen sesini dahi özledim. "Nasılsın hayatım?"

"Sesini duydum çok daha iyi oldum güzelim. Sen nasılsın?"

"Bende Emre'yi okuldan aldım. Şimdi yola çıkacağız."

"Baba," diyerek araya giren oğluma bakıp gülümsedim.

"Oğlum." Baran'ın Emre'ye seslenmesi beni daha çok gülümsetti. Baran ile Emre konuşurken bende Uraz'ı kontrol ettim.

"Güzelim şimdi kapatmam lazım toplantıya gireceğim, odama çekilince ararım."

"Tamam Baran'ım görüşürüz."

"Allah'a emanet olun Uhra'm." Telefonu kapattıktan sonra Emre'ye bakıp gülümsedim. Oldukça heyecanlı görünüyor.

"Anne hadi bir an önce babamı görmeye gidelim." Oğlumun hevesli haline iç çekip arabayı çalıştırdım. Ne kadar çok bana düşkün olsa da Baran'a daha fazla düşkün. Göreve gittiği günler sessizce pencere kenarına çekilip yolunu gözlüyor. Bazen gözleri saat üzerinden hiç ayrılmıyor zaman çabuk geçsin diye. Gülümseyerek yola odaklandım.

Karargâha geldiğimizde kimlik kontrolünden geçip içeriye girdik. Uraz'ı kucağıma alıp Emre'nin elini tutarak binaya girdim. Etraf oldukça sessiz ve bu biraz garip hissetmeme sebep oluyor. Baran'ı görene kadar sakin olacağımı düşünmüyorum.

"Anne ben babamla geldiğimde şuraya gidip koşmuştum." Emre'nin işaret ettiği yere baktığımda bomboş uzun bir alanla karşılaştım ve daha fazla bakmadan bakışlarımı çekip Baran'ın odasına doğru ilerledim. Büyük ihtimalle abimde Baran ile beraber toplantıda. Baran'ın odasının önüne geldiğimde yanımıza nöbetçi askerlerden biri geldi.

"Babamın odası burası." Emre'nin hevesli haliyle bakışlarımı Baran'ın odasının kapısına çevirdim. Hemen kenarda adı yazıyordu.

"Baran Komutanım toplantıda. Buyurun siz içeriye geçin, çıktıklarında ben haber veririm."

"Teşekkür ederim."

Çocuklarımla beraber odaya girdim. Uraz'ın pusetini yere bırakıp üzerini örttükten sonra Emre'nin yanına geri döndüm ve oğlum pencereden dışarıya bakıyordu. Buraya geldiği için fazlasıyla heyecanlı.

"Anne bak babamla şuraya da gitmiştik. Anne abiler beni çok sevmişti, babama söyleyeceğim beni yine oraya götürsün." Emre'nin saçlarını okşayıp bende pencereden dışarıya baktım. Odanın kapısı açıldığında gülümseyerek arkamı döndüm ama gördüğüm kişi ile gülüşüm yüzümde soldu.

"Baran," diyen kadınla kaşlarım çatıldı. Baran ne ya. Sanki yakın arkadaşı!

"Sizde kimsiniz?" Kadın kaşlarını çatarak Emre ve bana baktı. Kadının üzerindeki kamuflaj, ona tam oturmuştu. Saçlarını tepede sıkıca toplayıp at kuyruğu yapmış. Gözleri bizim üzerimizde gezinince hafifçe öksürdüm. Bakışları epey rahatsız edici.

"Pardon, siz kimsiniz?" Kadın anlık olarak şaşırsa da hemen yüz ifadesini düzeltip tekrar kaşlarını çattı. Mimiklerinden hiçbir şey anlaşılmıyor ama şaşkınlığını gizleyemedi. Ne konuda şaşırdı anlayamıyorum.

"Sedat," kapıyı açıp seslendiğinde nöbetçi asker kapıyı açıp selam verdi.

"Emredin komutanım." Hazır ola geçip karşısındaki kadına baktı.

"Bunlar kim?" Nöbetçi asker bize bakıp tekrar kadına döndü.

"Baran komutanımızın eşi."

Kadın tekrar bana baktı bu sefer bakışında küçümseyici bir tını yakaladım. Ne kadar yok desem de bakışları değişmişti. Bir şey demeden odadan çıktı ardından nöbetçi asker de çıkıp gitti. Aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama benim epey keyfim kaçtı. Kapı tekrar açılınca kapıya dönme gereği duymadım çünkü yine başkaları gelmiştir. Buraya geldiğime biraz huzursuz oldum.

"Uhra," Baran'ın sesiyle arkamı döndüm. Emre benden önce Baran'a doğru koşup sarıldı.

"Baba!" Emre'nin çığlığı odada yankılanınca Baran oğlumuza gülümsedi.

"Oğlum," Emre Baran'a sıkıca sarılıp yanağından öperken gülümseyerek onları izledim.

"Baba seni çok özledim." Emre ile beraber tekli koltuğa oturan Baran'ın bakışları üzerimdeydi. Nedense o kadın canımı sıktı. Bakışları birden küçümseyici olunca daha çok sinirlendim. O kadında kesinlikle beni rahatsız eden bir enerji var bunu apaçık fark etim.

"Güzelim," düşüncelerimden sıyrılıp Baran'a gülümsedim.

"Nasılsın hayatım?" Koltuğun kenarına oturup kolumu Baran'ın omzuna sardım.

"Sizi gördüm daha iyiyim. Uraz?" Gülümseyerek Baran'ın yanağından öptüm.

"Puseti masanın arkasında." Baran da yanağımı öpüp Emre'ye döndü.

"Neler yaptın okulda oğlum?" Emre hevesle ellerini çırpıp Baran'ın göğsüne başını koydu. "Bir sürü resim yaptık. Çizgi film de izledik. Hatta şarkı söyleyip dans ettik."

Baran Emre'nin saçlarını okşayıp bana döndü. "Senin bir sıkıntın var ama ne?" Gözlerini kıstığında gülümsemeye çalıştım. Baran yüzüme bakınca bile neler olduğunu anlayabiliyor.

"Yok canım gayet iyiyim." Gülerek sorusundan kaçınmaya çalıştım. Sonuçta Baran'ın alakası yok.

Kapı çalınca oturduğum yerden kalktım Baran da oturuşunu düzeltip bana göz kırptı. Bu kapı sürekli böyle çalıp duruyor mu ya. Hayır ben şimdiden huzursuz hissediyorum.

"Gel." Baran'ın komutuyla kapı açıldı. Yine o kadın gelmişti. Baran'a selam verip hazır ola geçti. İlk gelişine direkt kapıyı açıp içeriye girmişti. Bunu kesinlikle Baran'a soracağım.

"Komutanım özel konuşmamız lazım." Kadının sözleriyle bakışlarım Baran'ı buldu. Kaşları olanca çatık, yüz ifadesi donuktu. Bana bakıp tekrar kadına döndü. Ve herkese karşı böyle olduğunu biliyorum tabi ben dışında.

"Çok mu önemli Kübra Teğmen?" Demek adı Kübra. Nedense ben bu Kübra'dan hiç haz etmedim.

"Evet komutanım." Baran Emre'yi kucağından indirip ayağa kalktı.

"Sen kapıda bekle ben geliyorum." Kübra denen kadın çıkınca Baran gülümseyerek bana döndü. "Güzelim siz bekleyin ben hemen geliyorum. Huzursuz gibisin beraber çıkarız."

"Tamam hayatım." Baran'ın yanağını öpüp gülümsedim. Elini belime sarıp beni kendine çekti. "Ah be güzelim," dedi isyan eder bir tınıyla.

Kıkırdayarak dudaklarından kaçamak bir öpücük aldım. "Git ve hemen gel sevgilim." Saçlarımın üzerine derin bir öpücük bırakıp geri çekildi. Baran odadan çıkınca sıkıntılı bir nefes alıp pencere kenarında duran oğlumun yanına ilerledim.

"Anne bende bir gün babam gibi bir adam olacağım."

Emre'nin sözleriyle eğilip oğlumu kucağıma aldım. "Baban gibi bir adam olmalısın bebeğim. Babanı her zaman örnek almalısın." Oğlumun saçlarına öpücükler bırakıp pencereye döndüm. Bir gün baban gibi bir adam olduğunu görürsem dünyalar benim olur.

Uraz'ın ağlamasıyla Emre'yi yere bırakıp küçük oğluma yöneldim. Gözlerini aralayan küçük oğlum ağlayarak bana bakıyordu. Uraz'ı kucağıma alıp koltuklardan birine oturdum. "Acıktın mı bir tanem? Sen büyüyor musun? Güzel oğlum kocaman olmuş." Yüzüme bakan Uraz'ı emzirmeye başladım. Sırtımı kapıya döndüm ve Uraz'ın ince battaniyesini üzerime kapattım.

"Anne," Emre yanı başıma gelip Uraz'a baktı. "Anne bende mi böyle süt içtim?"

"Evet oğlum, sende böyle süt içtin. Hem de 3 yaşına kadar."

Gözlerini büyüterek bana baktı. "Büyümüşüm şimdi değil mi?" Gülümseyerek oğlumun saçlarını okşadım. Büyüdün bir tanem. Büyümeye devam ediyorsun.

"Evet anneciğim kocaman oldun. Sen artık abisin." Uraz gözlerini açarak Emre'ye baktığında Emre Uraz'ın yanağını sevdi.

"Anne bu çok tatlı olmuş." Uraz'ı sevmesi için pusete yatırdım. Emre Uraz ile oyalanırken bende onları izledim. Bir kez daha dünyanın en güzel iki varlığına sahip olduğum için şükür ettim.

Çocuklardan gözlerimi çekip kapıya döndüğümde Baran kapıya yaslanmış bize bakıyordu. Çocukları kontrol ettikten sonra ayağa kalkıp Baran'ın yanına ilerledim.

"Konuşmanız bitti mi?" Baran çocuklarımıza kısa bir bakış atıp bana döndü.

"Bitti ama sanırım benim güzel eşim pek memnun gibi durmuyor." Omuz silkip çocuklara döndüm. "Yok canım iş yerindesin. Yani, sonuçta sen benimsin gerisi önemli değil." Son kelimelerime belli bir düzeyde vurgu yaptım. Baran'a göz ucuyla baktığımda sırıtarak bana bakıyordu. Karşıma geçip beni kolları arasına aldı.

Sözlerini kulağıma fısıldayarak gülümsedi. "Sende benimsin." Seni gülüşünden öpsem ya güzel adam. Sanki düşüncelerimi okumuş gibi iki yana kıvrılan dudaklarıma bir öpücük bırakıp geri çekildi.

"Ya çocuklar var." Baran gülerek bana bakmaya devam etti.

"Güzelim onlar kendi halinde oynuyor." Gülümseyerek Baran'ın koluna vurdum.

"Gidiyor muyuz?" Gözlerini kapatıp açarak beni onayladı. "Hadi gidelim." O son kez masasındaki dosyaları karıştırıp ayağa kalktı. Ben Uraz'ı kucağımda tutarken Baran Emre'yi kucağına aldı. Baran ile beraber odadan çıkıp binanın dışında ilerledik.

"Benim arabam da otoparkta." Baran kolunu belime sarıp beni yanına çekti.

"Senin arabanla gidelim o zaman."

"Tamam."

Baran ile beraber otoparka geçtik. Çocukları yerlerine oturtup kemerlerini taktıktan sonra bende yerime geçtim Baran ise sürücü koltuğuna geçmişti.

Eve geldiğimizde çocukları arabadan indirip içeri geçtik. Ben direkt mutfağa geçerken, Baran da çocuklarla oturma odasına geçti. Nedense Baran konuşup geldikten sonra canı sıkılmış gibiydi ya da bana öyle geldi.

Ocağa makarna için su koyup dolabı açtım. Salata malzemelerini çıkarıp tezgaha bıraktım. Sebzeleri güzelce yıkadıktan sonra hızlıca salata yapıp dolaba koydum. Kaynayan suya makarna ilave edip mutfak masasının sandalyesini çekip oturdum. Bir an içim çok sıkıldı.

Akşam yemeğini yedikten sonra oturma odasına geçtik. Emre derslerini yaparken bende onu izliyordum Uraz ise kendi kendine oyalanıyordu.

"Hadi artık uyuma zamanı."

Emre renkli kalemlerini toplayıp ayağa kalktı. "Odama gidiyorum." Bende Emre ile beraber ayaklandım.

"Önce banyoya gidip ellerini yıkıyorsun sonra odana hadi oğlum." Oflayarak banyoya geçti. Banyodan çıktıktan sonra Emre ile beraber odasına geçtim. Oğlumun üzerini değiştirip yatağına yatırdım. Yanaklarını ve saçlarını öpüp gülümsedim.

"İyi uykular bebeğim." Emre gözlerini kapatınca odadan çıktım. Emre küçükken de böyleydi, eğer ben yanında durmaya devam etseydim kesinlikle uyumazdı. Alt kata indiğimde Baran ve Uraz yoktu büyük ihtimalle yatak odasına çıktılar. Kendimi koltuğa atıp uzandım. İçimdeki sıkıntıya bir çare bulmaya çalışıyorum. Şu an bu düşüncelerim beni boğacakmış gibi hissettiriyor.

Omzuma değen elle irkilip oturur pozisyonuna geldim. Baran detaylı bir şekilde yüzüme baktığı için gözlerimi kaçırdım ama o buna müsaade etmeyip çenemden kavrayarak eğdiğim başımı kaldırdı.

"Dinliyorum Uhra'm." Gözlerimi büyüterek Baran'a baktım. Bazı şeyleri çok abarttığımı düşünüyorum ama bu kadının canımı sıkıyor gerçeğini hiçbir değiştiremez. Bir Işıl vakası saha kaldıramam ama öyle bir şey sezmiyorum. Daha farklı ve can sıkıcı düzeyde.

"Neyi dinleyeceksin? Ya da ne anlatacağım?" Baran gözlerini kısarak üzerime eğildiğinde nefesimi tuttum. O bana her yaklaştığında yaşam fonksiyonlarımı kaybediyorum. "Baran ya, bir şey yok diyorum." Sözlerim üzerine başını olumsuz anlamda iki yana salladı.

"Senin canını sıkan bir şey var. Ben bunu az çok tahmin ediyorum ama sesimi çıkarmıyorum. Şimdi yukarı çıkalım ve bu konu burada kapansın."

"Haklısın hayatım." diyerek bir çırpıda ayaklandım. Beraber yatak odasına çıkıp yerimize geçtik. Baran kollarını belime sarıp beni kendine çekti. Bense saçma sapan şeyler düşüne düşüne uyuya kaldım.

Aynada son kez yüzümü inceleyip odadan çıktım. Mutfağa geçtiğimde Baran Uraz'ı kucağına almıştı Emre ise isteksiz bir şekilde kahvaltı yapıyordu. Kahvaltı masasına geçtiğimde, Emre önündeki sütü eliyle itmeye çalıştı.

"Emre," dedim uyarı tonunda. Yeşil gözlerini bana çevirip öylece baktı. Bir şey söyleyecek ama kıvranıyor. Bu halini ne olursa olsun bilirim. "Söyle hadi bakma öyle."

Dişlerini göstererek gülümsedi. "Anne bende çay içmek istiyorum." Sütü tabağının yanına bırakıp gülümsedim.

"Hayır bir tanem süt içeceksin. Gelişimin için içmelisin. Hem boyun da uzun olur." Omuz silkip yüzünü astı. "Bıktım süt içmekten. Boyum da uzun. Babam içmiyor ama boyu uzun." diye söylenerek ayağa kalktı.

Derin bir nefes alıp gülümsedim. "Bebeğim baban senin yaşındayken süt içmiş bu yüzden sende süt içmelisin. Hadi kahvaltını yap okula gideceksin." İsteksiz bir şekilde tekrar yerine oturup kahvaltısını yaptı. Uraz'ı Baran'ın kucağından alıp masadan kalktım. Uraz ile oturma odasına geçip onu emzirmeye başladım. Kahvaltı yapacak iştahım yoktu.

Bugün Baran'ın tim ile yemeği varmış. Dediklerine göre Kübra'nın çok yararı dokunmuş. Kadını ilk gördüğümden beri hiç haz etmedim. Of saçma düşüncelerim kafamı kemirmeye başladı. Koluma değen parmaklarla irkildim.

"Uhra," bana bakan Baran'a bir müddet sessizce baktım. Baran'a güvenim sonsuz sorun sadece o kadın. O kadında bir şeyler var buna eminim. "Uhra," Baran tekrar bana seslenince başımı iki yana sallayıp kendime geldim.

"Efendim?" Elini yanağıma koyup gülümsedi. "İyi misin güzelim?" Bende onun gibi gülümsedim ama aklım başka yerdeydi.

"Değilim. Aklımı kemiren düşüncelerden dolayı delirmek üzereyim." Kaşları çatıldığında bakışlarımı kaçırdım. "Şu Kübra," dediğimde sıkıntılı bir soluk aldı. Hızla bakışlarımı Baran'a çevirdim.

"Sakın onunla ilgili şeyler düşünüyorum deme." Omuz silkip gözlerimi gözlerinden kaçırdım.

"Sevmedim. O kadının sana nasıl baktığını görmedin mi?" Yüzümü asarak Baran'a baktım. İki elini yanaklarıma koyup alnımdan öptü.

"Kimin bana nasıl baktığı umurumda değil. Mühim olan senin bana nasıl baktığın." Sözleriyle beni kalbimden bir kez daha vurdu. Benim aklıma o kadının bakışları geldikçe çıldırıyorum ne yapabilirim ki?

"Öyle tabii ki ama o kadınla aynı ortamda bulunmanı katiyen istemiyorum." Uraz'ı Baran'ın kucağına bırakıp göğsümü kapattım.

"Uhra bazen çok kıskanç oluyorsun biliyor musun? Ve ben senin bu halini çok çekici buluyorum."

Kıkırdayarak saçlarımı geriye savurdum. "Ben her zaman çekiciyim hayatım." Baran gür sesiyle kahkaha atıp bana baktı.

"Biliyorum." dedi arsız bir tınıyla. Baran'ın imalarını es geçip konuyu değiştirdim. "Bu akşam yemek var." Usulca bana doğru yaklaştı.

"Herkes orada olacak." diyerek beni göğsüne çekti. Herkes derken o kadında mı? Allah'ım sabır kotam taşıyor. Ve ben çıldırmak üzereyim.

"Gitmeni istemiyorum." Hızla başımı göğsünden çektim. Derin bir nefes alıp beni tekrar göğsüne çekti. Bu huyumdan hoşlanmıyor.

"Ait olduğun yerden kıpırdama." Ne yani gitmeni istemiyorum dememe rağmen tek kelime söylemeyecek mi? Of gerçekten kuruntu mu yapıyorum?

"Bir şey söyledim." Sinirle dişlerimi sıktım. Sinirden her an ağlayacak gibi duruyorum. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım.

Merdivenlerden inen Emre çantasını omzuna takıp Baran'a baktı. Oğluma gülümseyerek bakıp ayağa kalktım. Emre'nin önünde dizilerimi kırıp çöktüm. Pantolonunun paçalarını düzelttikten sonra kazağını da düzelttim. Minik elinden tutarak kapıya ilerledim. Beresini başına taktıktan sonra atkıyı boynuna sardım. Yanaklarına öpücükler bırakıp daha çok gülümsedim.

"İyi dersler bir tanem." Oğlumu tekrar öpüp doğruldum. Baran gelince kucağından Uraz'ı alıp kenara çekildim.

Emre Baran'ın elinden tutup çekiştirmeye başladı. "Hadi baba."

"Arabayı açıyorum, sen yerine geç ben geliyorum aslanım." Emre Baran'ın elini bırakıp kapıyı açtıktan sonra arabaya doğru koştu. Baran arabanın kilidini açıp Emre'nin yerine geçmesini bekledi. Emre kemerini takmaya çalışırken Baran bana döndü.

"Kızgın mısın?" Bakışlarımı Baran'dan kaçırıp Emre'ye baktım.

"Değilim. Emre üşüyecek." Baran sıkıntılı bir soluk bırakıp bana yaklaştı. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdığında başımı sol tarafa çevirdiğim için dudakları yanağımda duraksadı.

"Bu kızgın olmayan halin mi?" Sesindeki tınıyla gözlerimi gözlerine diktim. Kızmıştım. Bana bir şey söylememiş olması sinirlerimi bozdu.

"Emre bekliyor." Baran sesini çıkarmadan kapıdan çıktı. Çıkarken kapıyı ardından sertçe kapattı. Sinirlendiği bariz ortada ama bana cevap vermemiş olması daha çok canımı sıktı.

Sinirlenmişti ama bende sinirlendim. Sanırım uzun süredir yaptığımız ilk tartışma bir nevi diğerlerine göre öyle. Tatsızlık olsun istemiyorum ama o kadının bakışları çok rahatsız ediciydi.

"Oğlum senin uykun mu geliyor?" Uraz kucağımda mayışmıştı. Uraz'ı oturma odasındaki pusetine yatırıp mutfağa geçtim. Hızlıca mutfağı toparladıktan sonra üst kata çıktım. Sıkıntılı bir halde yatak odasını toplayıp Emre'nin odasına girdim. Yere saçtığı kıyafetleri yerlerine yerleştirip kirli olanları sepete attım. Üst katta işim bitince alt kata indim. Oturma odasını toparlayıp süpürdükten sonra Uraz'ı kontrol ettim. Uraz, Emre'den daha sakin bir bebek.

Telefonumu alıp kızları aradım. Hepsi bağlandıktan sonra ofladım.

"Dökül." diyen Elisa ile derin bir nefes aldım.

"Kafayı yememe az kaldı."

"Anlat artık." diyerek sözümü bölen Almila oldu. Evlendikten sonra baya değişim yaşamıştı. Şimdi daha sakin, daha sessiz mi desem bilemedim ama değişmişti normal olarak.

"Dün Baran'ı görmeye gittim. Bir kadın vardı adı Kübra. O kadını hiç ama hiç sevmedim. Birde Baran'a karşı olan bakışları beni çileden çıkardı. Hayır birde bana küçümseyici bir bakış atışı vardı, delirecektim."

"Kuruntu yapma Uhra. Abimin gözleri senden başkasını görmez." Aleyna haklı. Baran'a güvenim sonsuz ama ben kadına güvenmiyorum. Baran'a aç bir kurt gibi bakıyordu!

"Sorun Baran ile ilgili değil ki. Sorun o kadın ve bakışları. Bize olan bakışını görmeliydiniz." Oflayan Elisa bana söylendi. "Kızım kendine gel! Uhra Baran abiden yana sıkıntın yok. Sıkıntı kadın onu anladık. Sende Baran abinin dibine girseydin. Kadına göz dağı vereceksin arkadaşım. Yüzüğünü gözüne sokacaksın." Ben böyle düşünmüyorum sonuçta evliyiz ve çocuklarımız var bunu biliyor. Bildiği halde sarkıntılık edecek değil umarım.

"Abimden bahsediyoruz, eminim kadının bakışlarından haberdar ama zerre umursamıyordur." Öyle zaten. Baran diyorum cin gibi.

"Öyledir tabii ki. Bu akşam tim ile kutlama yemeği var ve o kadında gidecek."

"Ne!" Aleyna'nın ani tepkisine kıkırdadım.

"Aleyna normal olarak abim de gidecek." diyerek daha gülümsedim. Sinirden gülüyorum.

"Biliyorum ama unutmuştum. Cihad 'siyah gömleğimi kontrol ettin mi?' demişti onu da unutmuşum."

Başımı iki yana sallayıp koltuğa uzandım. "Abim akıllı adamdır sen canını sıkma." Almila beni teselli edecek sözler söyledi.

"Neyse kapatmam lazım hastam var."

"Kolay gelsin canım." Elisa hattan ayrılınca Aleyna da abimin kıyafetlerini kontrol edeceğini söyleyerek kapattı. Almila ile biraz daha konuştuktan sonra Uraz ağlayınca kapatmak zorunda kaldım.

Uraz'ı emzirdikten sonra pusetini alarak mutfağa geçtim. Bugün canım hiç yemek yapmak istemiyor ama yapmam gerekiyor. Baran bugün yemeğe gidiyor ben ve çocuklar tek kalıyoruz. Tüm düşünceleri kafamdan atmaya çalışarak yemeğe odaklandım. Emre sevdiği için patates kızartması ve köfte yapmaya karar verdim.

Hızlıca yemeği hazırlayıp masaya yerleştirdim. Baran Emre'yi alacağını söylemişti. Son kez masaya baktıktan sonra Uraz ağladığı için mutfaktan çıktım.

"Anneciğim sen acıktın mı?" Nasıl ağlıyor benim bebeğim. Uraz'ı alıp koltuğa oturdum. Onu emzirirken Baran'ı o yemeğe göndermemek için neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Uraz doyduğunu belli edercesine emmeyi bıraktı. Ve Baran'ı kolayca alt etmek zihinimde dolanıp durdu.

"Doydun mu bebeğim?" Ya bu çocuğa ben ölürüm. Nasıl da tatlı minik oğlum. "İyi ki yapmışım seni canım oğlum."

"Yapmışız olacak güzelim." Baran'ın sesiyle kapıya döndüm.

"Siz ne ara geldiniz? Kapı sesi gelmedi." Baran Emre'nin çantasını kapının yanına bırakıp yanıma geldi.

"Çok mu dalmıştın? Nasıl kapı sesini duymadın?" Gerçekten kapı sesini nasıl duymadım bende bilmiyorum. Sabah olanları her zaman yaptığımız gibi geride bıraktık.

"Yemek hazır bende sizi bekliyordum."

Baran sıkıntılı bir nefes alıp ayağa kalktı. "Bende hazırlanmaya gidiyorum." diyerek ayağa kalktığında kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Sabah gitmesini istemediğimi açıkça dile getirmiştim ama anlaşılan benim ne dediğimin bir önemi yok. Uraz'ı alıp mutfağa geçtim.

"Emre ellerini yıkayıp mutfağa gel bir tanem." Emre de gelince ikimiz yemek yemeğe başladık Baran ise üst kata çıkmıştı. Yemeğimizi yedikten sonra Emre oturma odasına geçti bende mutfağı topladıktan sonra Uraz'ı alıp üst kata çıktım.

Uraz'ı tekrar emzirdiğim için gözleri kapanmıştı. Uyuduğunu anladıktan sonra küçük oğlumu beşiğine yatırıp üzerini örttüm.

Banyodan çıkan Baran giyinme odasına geçince bende asık yüzümle ardından baktım. Neymiş kutlama yemeği olacakmış. Yemem o ayakları ben. O kadını hiç sevmedim ve benim adım Uhra ise bende seni o yemeğe göndermem Baran Oğuz.

Baran gömleğini üzerine geçirip karşıma geçti. "Işıl bitti, şimdi başıma Kübra çıktı." Kendi kendime söylenerek üzerini giyinen Baran'a baktım. O giyinirken gözlerimi üzerinden hiç çekmedim sonuçta bu benim en doğal hakkım. "Kimler varmış yemekte?" Baran gömleğinin son düğmelerini ilikledikten sonra bakışlarını bana çevirdi. Kaşlarımı çatmış ona bakıyordum.

"Bizim tim." Oldukça rahat ve bu beni sinirlendiriyor.

Kaşlarımı daha fazla çattım. "Biri daha var ya hani," dedim imalı imalı.

Baran ne dediğimi anlasa bile hiç oralı olmadı. "Uhra sadece kutlama yemeği ve abin de var." Omuz silkip ayağa kalktım. Karşısına geçip gömleğinin yakasını düzelttim. Aramızdaki mesafeyi en aza indirip yüzüme muzip bir gülüş takındım.

"Bence gitmene hiç gerek yok." Usulca ellerimi boynuna sardım. Baran o yemeğe gitmeyecek ve oldukça bu konuda kararlıyım. Baran'ın tek kaşı havalandığında ne yapmaya çalıştığımı anlamış ve o da bana uymuştu. Kollarını belimde birleştirip aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi.

"Seninle olmak daha cazip."

"O kadının sana bakışlarını anlamamak için aptal olmam gerekiyor ve hiç pozitif enerji almadım." Baran sıkıntılı bir soluk bırakıp beni kucağına aldı. "Baran ne yapıyorsun? Bırak şimdi Emre gelir." Beni dinlemeden yatağa oturup beni dizlerine oturttu.

"Sen," dedi dudaklarıma tüy kadar bir öpücük bırakıp geri çekilerek. "Her şey sadece sensin. Sevdiğim, güldüğüm, öldüğüm sadece sen. Senden başkası benim hayatımda yok. Sakın bunu aklından çıkarma. Başka kadınların bakışı umurumda değil umurumda olan senin bakışın, gülüşün mutluluğun. Uhra'm 2 tane çocuğumuz var." Omuz silkip kollarımı boynuna sıkıca sardım.

"Gitmeni istemiyorum. O kadın oradayken senin orada olmanı istemiyorum. Daha nasıl açıklayabilirim." Baran sırıtarak dudaklarımı dudaklarının arasına aldı. Alt dudağımı ısırdığında acıtmasına rağmen geri çekilmedim.

Pes etmek yok!

"Uraz uyuyor Emre televizyon izliyor." Baran'a gözlerimi kısarak baktım. Baran'ı böyle kandırmaya çalışmam işe yaradı. Benim ileri gitmeme gerek kalmamıştı.

"Emre her an kapıyı açabilir." Baran beni yatağa oturtup ayağa kalktı.

"Nereye?" Bana bakıp kapıya doğru ilerledi. "Emre'yi kontrol edeceğim."

Onun bu haline kıkırdadım. Çok geçmeden Baran geri geldiğinde direkt yanı başıma geldi.

"Çocuklar uyuduğuna göre," konuşmasına müsaade etmeden onu kendime çekip dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Ellerimi ensesinde bulunan saçlarında gezdirdim. Geri çekilmeden sırtım soğuk yatakla buluştuğunda nefes nefese geri çekildik. Baran üzerime eğildiğinde telefonu çaldı. Ağzının içinde birkaç küfür mırıldanarak telefona uzandı.

"Abin arıyor."

"Aç o zaman."

Bana kısa bir bakış atıp telefonu cevapladı. "Gelemiyorum kardeşim." Abimi dinledikten sonra "Uhra çocuklar ile yalnız kalıyor." dedi. Tekrar dinledikten sonra telefonu kapatıp yanıma geldi. Tekrar üzerime doğru eğildiğinde telefonu bir kez daha çaldı.

"Başlıyorum şimdi telefonunuza lan." Ekrana baktıktan sonra bana baktı. Kaşlarımı çatarak yataktan kalkıp yanına geçtim. Ekranda Kübra Teğmen yazısını görünce sinirlerim bozuldu. Telefonu Baran'dan alıp hırsla cevapladım.

"Alo,"

"Baran'ı aramıştım." Baran kadar başına taş düşsün.

"Ben eşiyim."

"Kusura bakmayın rahatsız ediyorum. Kutlama yemeğine Baran gelmiyor mu?" Sana ne!

"Hayır gelmiyor."

"Rahatsız ettim kusura bakmayın, iyi akşamlar." Cevap vermeden telefonu kapattım. Sinirle Baran'a döndüğümde bana bakıyordu.

"Bu niye seni arıyor. Sinirlerim bozuldu. Ben uyuyacağım. Sende yemeğine gidersin." Arkamı dönüp sinirle yatağa doğru ilerledim.

"Uhra," Baran'da yanıma gelip uzandı. Beni kendine çektiğinde yüz hiç vermedim. Şu an gerçekten çok sinirliyim. Her an bir şeyleri parçalayacak haldeyim. Yoğun sinirle gözlerimi yumdum. "Uhra'm," yanağımı öptüğünde omuz silktim. Beni kendine çevirip yüzümü inceledi. Bakışları anlatılmayacak kadar güzel ve tarifsiz. Ben ona trip atmaya kıyamıyorum. "Güzelim," konuşmasına engel olup dudaklarımızı birleştirdim. Seni şuradan şuraya gönderme gibi bir niyetim katiyen yok. Nefes almak için geriye doğru çekildim. Nefesimi düzenlemeye çalışırken konuştum. "Bu kadını seninle konuşurken görmek bile istemiyorum."

Bu sefer o beni öptüğünde gözlerimi kapattım. Bu adamı kendime saklamak istiyorum. Kimseler görmesin, kimseler bakmasın.

Nefes nefese geri çekildiğinde gözlerimi araladım. Tekrar üzerime doğru eğildiğinde göz göze geldik. "Sana karşı hep yenileceğim Uhra." Fısıltısıyla gözlerimi araladım. Meftun olduğum gözleri gözlerime derin derin bakıyordu. Dudaklarını dudaklarıma mühürledi.

Geri çekildiğinde yerlerimizi değiştirip yüzümü inceledi. Bu sefer ben onun üstündeydim. Tüm yaşam fonksiyonlarımı burada yitirecek haldeyim. Gözleri ağır ağır yüzümde gezindi. "Ve sana karşı her zaman yenilgiyi tercih ederim."

Tekrar dudakları dudaklarımı esir aldı. Sırtım tekrar soğuk yatakla buluştuğunda kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ellerini iki yanıma sabitleyip geri çekildi. Dudaklarımızın arasında ufacık bir mesafe bırakmıştı. "Şayet seninle karşılıklı cephelerde savaşsaydık. Sen her zaman galip gelirdin." Kapattığım gözlerimi tekrar sözleriyle araladım. Dudakları dudaklarımı örttüğünde gözlerimi kapatıp ona ayak uydurdum. Dudaklarından dudaklarıma fırtına esiyordu. Her darbesinde o değil ben yeniliyorum. Nefes nefese geri çekildiğimizde derin nefesler alıp alnımı alnına bastırdım.

"Bu savaşta en çok mağlup olan benim." Gözlerimi ağır bir şekilde aralayarak gözlerine baktığımda, yeşil gözleri bana hayranlıkla bakıyordu. Gülümseyerek dudaklarını alnıma bastırdı.

"Sen beni öldürmeye niyetlisin." Kıkırdayarak boynundan öptüm. Barut ile karışık kokusu ciğerlerimde hüküm sürdürüyor. Baran bundan huylanmıştı. Bakışlarını benden çekip gözlerini kapattı. Eş zamanlı olarak alnını alnıma yaslayıp nefesini düzenlemeye çalıştı. Ellerini kazağımın kenarlarında hissedince kalbimin atışını ağzımda hissettim. Üzerimdeki kazağı bir çırpıda çıkarıp bana kısa bir bakış attıktan sonra tekrar üzerime eğildi.

Onun aksine ben yavaş hareketlerle giydiği lacivert gömleğin düğmelerini açmaya başladım. Yavaş hareket ediyor olmamdan dolayı derin bir soluk alıp hızlıca düğmelerin devamını açtıktan sonra gömleği üzerinden attı. Ellerim sırtını bulduğunda heyecanla gözlerimi kapatıp gülümsedim.

Gözlerim sözleri ile aralandığında kendimi kıpır kıpır hissettim. "Beni her defasında ölüm ile yaşam arasında bırakıyorsun." Sevgisini her zaman, her sözüyle veyahut her dokunuşuyla hissettiriyordu. Ona işkence etmeye yeltenerek dudaklarımı dudaklarına sürttüm.

"Sende beni öldürüyorsun. Bazen bir gülüşünle bazen bir bakışınla veyahut her dokunuşunla." Gözlerim hafif kapandığında köprücük kemiğimin üzerine önce ufak bir öpücük bırakıp ardından acıtacak şekilde ısırdı. "Baran!" dedim hırçınca.

Ağırlığını üzerimde hissedince gözlerim kendiliğinden kapandı. Kulağıma doğru planımı dudaklarından döktü. "Beni göndermemek için böyle bir şeye başvurman akıllıca." Hızla gözlerimi açtım. Of neden yaptığımı anlamıştı!

"Bir şeyi anlamasan şaşardım." Huysuza söylendim.

Arsızca sırıttı. "Sana her halükarda yenileceğimi bilmende fayda var." Uzunca nefeslendi. "Sen gitme dedin ben gitmedim. Sabah kararı vermiştin ama seni sinirlendirmek epey hoşuma gidiyor." Konuşmama müsaade etmeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Arsız işte.

Onun tek dokunuşuyla aklımdaki her şey uçup gitti. Sadece o var; aklımda, yanımda...

Herkese selamlar

Buraya kadar gelip okuyan herkese teşekkür ederim 😍

270k olmuşuz ve bu beni fazlasıyla mutlu etti ❤❤

Finale sayılı bölümler kaldığını dile getirmek istiyorum. Bu beni biraz üzdü ama çok da mutlu etti. İlk deneyimim, ilk yazışım... Uhra kurgumun yeri benim için çok farklı olacak finalde bol bol bunun hakkında konuşma yapacağım.

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Bir sonraki bölümde şaşırmaya hazır mısınız?

Yeni bölümde buluşmak dileğiyle ❤😍😍

 

Bölüm : 17.01.2025 23:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...