48.Bölüm
"Seninle bir ömür bana kafi."
Gecenin en koyusundaydık fakat hala gözüme gram uyku girmemişti. Sırtımı daha rahat olmak için geriye yasladım. Belimdeki ağrılar biraz daha arttığı için şimdi hiç uyuyamıyorum. Doğum yaklaşıyor ve ben epey bunun bilincindeyim.
"Şimdi olmaz bebeğim," elimi karnıma koydum ve usulca karnımı okşadım. Gözlerim kısaca odamızda gezindi ve hemen yatağımızın yanında duran bebek beşiğine baktım. Emre'nin beşiğiydi fakat bu kez kardeşi için hazırlandı. İçim sıcacık olurken tebessüm ettim.
"Hala mı?" derken uykulu uykulu söylendi. Yüzümdeki gülümseme büyürken yan tarafıma döndüm. "Niye uyumadın? Sancın mı var güzelim?" Doğruldu ve yataktan kalktı. Gözlerini gece lambasının aydınlattığı odamızda gezdirdikten sonra odanın ışığını açtı.
"Biraz sancım var." Konuşurken gözlerimi sırtında gezdirdim. Üzeri çıplak olduğu için onu inceleme fırsatım oluyor. Işığı açtıktan sonra bana yaklaştı ve üzerime eğildi.
"Çok mu fazla sancın güzelim? Hastaneye gidelim mi?" İyice geriye yaslandım. Aslında bütün sancımı evde çekip doğuma hastaneye gitmek daha makul tabii dayanabilirsem. Emre çok zor doğmuştu.
"Çok fazla değil ama her an artabilir." Saçlarımı hafifçe okşayıp kararsızca baktı. Öyle abartacak kadar değildi sancılarım ama gittikçe artıyor. Baran bana biraz daha yaklaştı.
"Hastaneye gitmeyelim mi yavrum?" Gözlerimi kapatıp güldüm.
"Hayır bir tanem. Niye uyandın sen?" Yanıma uzanıp beni göğsüne çekti. İyice Baran'a yaklaştım ve derince kokusunu içime çektim.
"Bilmem," dedi belli belirsiz. "Sen beni niye uyandırmadın onu söyle bakalım."
"E yorgunsun Baran. Görevden dün geldin hem izinli olmana rağmen dinlenemedin." Elini yanağıma yaslayıp usul usul yanağımı okşadı. İçim sıcacık olurken gözlerimi yumdum.
"Biraz uyuyalım hadi."
"Sen uyu güzelim, benim uykum kaçtı."
"Niye kaçtı?" Kollarını belime sardı karnıma dikkat ederek.
"Sen uyu güzelim." İyice Baran'ın göğsüne sokuldum. İçim onun verdiği güvenle sarmalanırken iç çektim. Kendimi onun yanındayken güvende hissediyorum.
Belime saplanan ağrılar artarken gözlerimi araladım. Başımı yasladığım göğsünden çektiğimde kolunu belime sarıp hafifçe belimi okşadı. Gözlerimi tamamiyle araladım. Sanki sancılar beni yok etmek için artıp duruyor.
"Belime ağrılar giriyor. Saat kaç?" Kaşlarını çatıp doğruldu. Endişeleniyor ve bunu anlıyorum.
"Dokuz buçuk. Kalk hastaneye gidelim artık Uhra." İyice doğrulmaya yeltendim fakat izin vermedi. "Dur yavrum," bana yardım etti. Sırtımı yavaşça geriye yasladım.
"Biraz daha sabredeceğim. Sancım sıklaşınca gidelim." Oflayarak ellerini yanaklarıma yasladı ve çatık kaşlarıyla bana baktı.
"Ben karşında dayanamıyorum. Geceden beri hiç uyumadın farkındayım." Alnını alnıma yaslayıp iç çekti. "Hadi gidelim güzelim. Orada bekleriz, evde beklemektense orada beklemek daha sağlıklı." Geriye çekilip alnımdan öptü.
"Emre'yi uyandıralım. Oğlum yanımda beklesin Baran." Bir kez daha alnımdan öpüp beni dikkatlice yataktan kaldırdı.
"Önce üzerini değiştirelim sonra oğlumuzu alıp evden çıkarız." Başımı olumlu anlamda sallayıp Baran'ın elini tuttum.
Baran'ın yardımıyla üzerimi değiştirdim. Bebek çantasını bir ay önceden hazırlamıştım bu yüzden hazır olan çantayı alıp alt kata indik. Ben girişte beklerken Baran Emre'yi uyandırmak için üst kata çıktı. Telefonumu alıp Elisa'yı aradım.
"Hayırdır Uhra," dedi adımı uzatarak. "Doğum mu?" derken güldü.
"Gülme zilli, hastaneye geliyoruz."
"Ciddi misin? Sancıların sıklaştı mı?" Elimi belime koydum. Ve fazlasıyla sancım var.
"Git gide sıklaşıyor. Şu an on dakika da bir artıyor."
"Senin için yer hazırlatıyorum. Doğumunda yanındayım." Güldüm.
"Utanırım,"
"Salak salak konuşma kızım. Yaparken utanmıyorsun da."
"Sus Elisa, birazdan hastaneye geleceğiz."
"Görüşürüz taze anne."
"Ben beş senedir anneyim."
Elisa bu kez kahkaha attı.
"Görüşürüz Uhra."
Telefonu kapatıp kapıyı açtım ve bahçeye çıktım. Yavaş yavaş yürüdüm.
"Uhra," Baran'ın sesiyle arkamı döndüm. Emre uykulu bir haldeydi. Baran'a manidar bir bakış atıp onlara yaklaştım.
"Çocuğu yataktan kaldırdığın gibi getirmişsin." Baran kaşlarını çattı. Bakışlarını oğlumuzun üzerinde gezdirdi. Sancım daha çok arttığı için dişlerimi sıktım.
"Gel oğlum," Emre'nin elini tutup arabaya yöneldim. "Baran bebek çantasını unuttum." Baran panikle hareketlendi. Ben bebek çantasını al dedim ama o önce arabaya yaklaştı sonra kararsızlıkla bana döndü. Onun bu haline güldüm.
"Ben sakinim sen sadece bebek çantasını alıp arabaya geç." Emre'yi arabaya bindirdikten sonra yerime geçtim ve sırtımı geriye yasladım. Baran dakikalar içinde bebek çantasını alıp sürücü koltuğuna geçti ve hemen arabayı çalıştırdı.
"İyi misin yavrum?"
"İyiyim ama hemen yola çıkmamız lazım." Araba hızla hareket edince gözlerimi kapatıp başımı geriye yasladım.
"Anne uykum var," Emre'yi yanıma çekip uzanmasını sağladım.
"Uhra gözlerini kapatma, endişeleniyorum." Dikiz aynasından sürekli bize bakıyordu. Sancılarım arttığı için sesimi çıkarmadım. Gözlerimi açık tutup direndim. Bir kez daha aynı hisleri yaşamak farklı bir duygu uyandırıyor. Bu kez Emre'de olduğu gibi apar topar hastaneye gitmiyorduk ama yine endişeliyiz.
"Uhra," dedi Baran sakin tutmaya çalıştığı ses tonuyla. Sakin olmak şu an onun için zor. "İyi misin? İyi değilsin biliyorum ama dayan güzelim. Geldik sayılır." Ağlamaklı bir halde güldüm.
"İyiyim ama doğuruyorum Baran." Sessiz olmaya çalışmak benim için çok zor. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken Emre'ye baktım.
🌼
Uhra doğumhaneye alınırken tedirgince kapıda durdu. İçeriye girmesi yasak ve Baran kapıda kafayı yiyecek gibi duruyor. En son böyle bir kapıda Uhra'yı beklediği anı düşündü ve hızla gözlerini kapattı. Hayatının en kötü iki ayını geçirmişti. Gözleri hemen yanında bekleyen oğluna kaydı ve onunla burada Uhra'yı beklediği günleri düşündü. Nefes alışları düzensizleşirken yutkundu.
"Bu sefer öyle bir şey değil lan." Kendi kendine konuştu. Emre dolu gözleriyle Baran'a bakıp korkuyordu.
"Baba," Emre'nin sesini duyduğu anda düşüncelerinden sıyrıldı. Oğluna dönüp tebessüm etti. "Baba annem iyi mi?" Usulca oğlunun saçlarını okşadı ve elinden tutup sandalyelerden birine oturdu.
"Annen gayet iyi oğlum. Kardeşin artık annenin karnından çıkıyor bu yüzden buradayız." Emre şaşkınlıkla Baran'a baktı. Babası ne diyordu pek anlam veremedi bu yüzden kaşlarını çattı.
"Baba kardeşim nasıl çıkacak? Annem ağlıyordu." Baran bunu nasıl açıklayacağını düşündü ve anlayamadı. Beş yaşındaki çocuğa nasıl anlatılırdı bilemedi.
"Bak oğlum," Emre'yi yanına çekip kucağına aldı. "Hani kardeşin annenin karnındaydı, ha işte artık büyüdüğü için onu oradan çıkaracaklar."
"Nasıl çıkacak baba? Annemin canı acıyordu değil mi?" Baran duraksadı. Emre ne derse desin anlamıyordu.
"Oğlum sen karıştırma şimdi ortalığı. Kardeşin doğacak annene kavuşacağız." Emre yüzünü asarak babasına baktı. "Annen gibi hemen asma şu yüzünü lan." Sonra durdu ve düşündü. Eğer Uhra lan dediğini duysa ona kızardı.
"Baba sen bana mı dedin?" Baran derin bir nefes aldı. Bu oğlan niye böyleydi şimdi dedi kendi kendine. Hiç küfür bilmiyordu ve sonra tekrar düşündü ve kendine sövdü. Uhra onu gerçekten parçalardı eğer Emre'nin küfür ettiğini duyarsa bu yüzden dikkat etmeliydi.
"Demedim aslanım. Hiç öyle bir şey der miyim. Annen duysa beni gebertir." Emre gülüp Baran'ın omzuna başını yasladı.
"Gözlerimi açtığımda annem yanımda olsun." Baran yutkunup oğlunun saçlarını okşadı. Emre omzunda uyurken Baran cebinden telefonunu çıkarıp annesini aradı. Uhra'nın doğuma alındığını kimse bilmiyordu bu yüzden hemen aradı.
"Biraz daha ıkın Uhra!" Elisa arkadaşına baktı. Emre'nin doğumuna girememişti ama bu doğuma kesinlikle girmek istiyordu ve denk geldi.
"Elisa," dedi Uhra ağlamaklı bir sesle. "Doğmuyor mu anlamadım." Elisa gülerek bebeği kontrol etti ve bebeğin başı görünüyordu.
"Az daha ıkın, bebeğin başı göründü." Uhra nefes nefese son kez ıkındığında bebeği dünyaya geldi. Sonunda kendini geriye atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bebeğinin ağlama sesi doğumhanede duyulurken Uhra daha çok ağladı.
"Maşallah," diyen Elisa yeğenini kucağına aldı. "Nur topu gibi bir oğlunuz oldu." Uhra gözyaşlarının arasınsa hafifçe tebessüm etti ve terden ıslanan saçlarını yüzünden çekti.
"Bakayım oğluma," giydirilen yeğenini alıp Uhra'nın göğsüne yatırdı.
"Bebeğim," oğlunun minik elini tuttu. "Hoş geldin aramıza bebeğim." Birden ağlamaya başlayan oğlunun sesini yakından duyunca kendisi de ağlamaya başladı.
"Ne sulu gözsün Uhra. Alıyorum yeğenimi," dediğinde Uhra durdurdu.
"Hayır, benimle beraber odaya gelsin."
"Taramadan geçecek Uhra. Merak etme sen odaya geç ben hemen yeğenimi getireceğim."
"Çok bekletme bizi." Elisa göz devirdi ve yeni doğan yeğenini kaptığı gibi doğumhaneden çıktı. Önce bebeği Baran'a gösterecek ve sonra taramadan geçirtecek. Yavaşça doğumhaneden çıktığında bütün aile kapıdaydı. Elisa'nın bebekle beraber çıktığını gören Pınar Hanım ayaklandı.
"Uhra?" diyen Baran hızla oturduğu yerden kalktı. "Uhra nasıl?" Elisa bebeği Baran'a uzattığında Baran'ın gözleri doldu. Oğlunu kucağına alıp öptü.
"Uhra iyi, birazdan odaya alınacak." Baran rahat bir nefes aldı ve kucağındaki oğluna baktı.
"Emre," dedi Aylin Hanım. "Uyan bak kardeşin burada." Gözlerini açan Emre uykulu uykulu etrafına bakındı. Baran yavaşça yönünü oğluna çevirip ona doğru yaklaştı.
"Bak kardeşin doğdu," Emre Baran'ın kucağındaki bebeğe baktığında gözleri kocaman açıldı.
"Doğmuş mu baba?" Baran gülerek cevapladı. "Doğdu, gel kardeşine bak bakalım." Emre Aylin Hanımın kucağından inip Baran'a yaklaştı ve babasının ona göstermeye çalıştığı kardeşine baktı.
"Baba bu bebek niye böyle çirkin?" Herkes Emre'nin sözlerinin ardından güldü.
"Daha yeni doğdu. Kardeşin o senin aslanım." Emre biraz daha kardeşine baktıktan sonra gülümsedi.
"Annem," dedi etrafa bakarken. "Annem nerede?" Baran bebeği bir kez daha öptükten sonra Elisa'ya uzattı.
"Uhra odaya alınmış mıdır?"
"Baran abi siz servis bölümüne geçin orada size haber verirler."
"Kızım," diyen Aylin Hanım gelinine yaklaştı. "Ebesi sen misin?" Elisa gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı.
"Desene sana çok küfür edecekler annem." diyen Pınar Hanım oldu. Herkes gülerken Emre dikkatle kardeşine bakıyordu.
🌼
Gözlerimi hemen yan tarafımda uyuyan bebeğime çevirdim. Arada kontrol ediyordum. Emre başını daha çok göğsüme yaslayınca kısık bir inilti dudaklarımdan döküldü. Doğumdan dolayı göğüslerimde ağrıyordu.
"Bir dakika annem," Emre'yi koluma yatırdım. "Uyumadın mı sen Emre?"
"Uyudum." Oğlumun saçlarını öpüp bakışlarımı Baran'a çevirdim. Sessizce annemleri dinliyordu. Herkes işte olduğu için sadece aramak zorunda kaldılar ve annemlerle Baran yanımdaydı.
"Yok yok Aylin," diyen Pınar annem konuşmaya devam etti. "Sorun gelinde değildi. Şıllık Halime geline huzur vermiyordu." Annem hafifçe kaşlarını çattı.
"Yazık ama geline. Hamile haliyle bir başına kadını göndermişler. Ama ahı onlardan çıkar." Derin derin nefes aldığımda Baran hızla bana baktı. Kocama sıcacık gülümsedim. Ben gülümseyince o da gülümsedi. Daha baş başa kalmadığımız için pek konuşmadık ama bakışları birçok şey anlatıyor.
"Biz bir mescite gidelim," diyen Pınar annemle bakışlarım onlara döndü.
"Yanınızda gelmeme gerek var mı anne?" Pınar annem yüzünü buruşturdu.
"O kadar yaşlanmadık oğlum. Sen az karınla baş başa kal." Kıkırdadım. Ah Baran sen annemlerin ne kadar fena olduğunu hala anlayamadın mı canım.
Annemler odadan çıkınca bebeğimiz ağlamaya başladı. Baran hemen yanıma geldiğinde Emre'yi işaret ettim.
"Emre'yi biraz kaldırır mısın bir tanem?" Baran Emre'yi kucağına aldığında elimi kendime doğru çektim.
"Koltuğa yatırayım."
"Hayır, yanıma yatır. Bebeği de kucağıma verir misin?" Baran sırıtarak önce Emre'yi yanıma yatırdı ardından tekrar ağlayan bebeğimizi kucağıma verdi. Bebeğimi kucağıma aldığımda gülümseyerek minik ellerini öptüm.
"Yemin ederim," Baran'a baktım. "Şurada sana bakmaktan gebereceğim. Kurban olduğum." Uzanıp alnımdan öptü hatta yetmedi üst üste yanaklarımı öptü. "Hayatıma bir armağan daha bahşettin. Teşekkür ederim dünyalar güzelim. Bana yuva olduğun için." Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında gözlerimi kapattım. "Yuvam olup bana bir aile bahşettin." Gülümseyerek gözlerimi bebeğime çevirdim. Kolundaki isimliği göze çarptı ve tebessüm ettim.
Oğuz. Soyadımız yazıyordu. İlk Emre'nin isimliğini düşündüm ve onunda isimliği tıpkı böyleydi. Oğuz bebek demişti hatta hemşirelerden biri ve bir Oğuz bebek daha dünyaya geldi. Baran ve benden bir parça. Gülümseyerek oğlumu emzirmeye devam ettim.
"Ne düşündün yavrum?" Gözlerimi bebeğimden çekip Baran'a baktım.
"İsimliğinde Oğuz yazıyor ya, ona bakınca aklıma Emre'nin bebekliği geldi." Baran'ın gözleri oğlumuzun bileğine kaydı. Onunda dudakları kıvrılırken içim sıcacık oldu.
"Hiç düşünmemiştim. Hani o kadar imkansızdın ki, yemin ederim o evde bir gün bu anları yaşayacağıma inanmazdım." Ellerini yanaklarıma yaslayıp beni öptü. "Baksana anasını satıyım. Bin kat daha güzel anlar yaşıyorum." Bir kez daha beni öptü. Kalbim hızlanırken bebeğimi sıkı sıkı tuttum.
"Kalbim duracak sen böyle konuştukça." Dudakları kıvrılırken onu izlemeyi sürdürdüm. Hala böylesine dolu dolu aşk yaşıyor olmak o kadar garip ve özel ki tarif edemiyorum. Şurada durup uzun uzun Baran'ı izleyebilirim.
"Sakin," dedi alnımdan öpüp geriye çekilirken. Rahat bir nefes alıp oğlumu emzirmeye başladım. Sık sık emzirmem her açıdan iyi olduğu için kısa aralıklarla bebeğimi uyandırıp emziriyorum. Bugün burada kalacağız yarın sabah evimize geçeriz.
"Emre burada uyusun mu güzelim?" Gözlerimi yanımda uyuyan oğluma çevirdim. Epey hassas bir zaman döneminde bu yüzden Emre'yi hiç yanımdan ayırmak istemiyorum. Ne kadar zaman geçerse geçsin hala tepkilerini ölçemiyoruz.
"Uyusun Baran, uyanıp yanımda olmazsa ağlayabilir."
"Yok yavrum," derken gözleri kapanan bebeğimizi kucağımdan alıp beşiğe yatırdı. "Sen doğumdayken uyudu." Oğlumun saçlarını okşadım. Emre'nin saçlarını okşarken tebessümüm büyüdü. Kocaman oldu ama hala benim gözümde ufak bir bebek. Oğlumuzun beş yaşında olması hayal gibi hatta bir çocuğumuzun daha dünyaya gelmesi farklı hissettiriyor.
"İki tane," dedim Baran'a bakıp. "İki tane çocuğumuz var Baran. Bak hiç düşünmezdim biliyor musun? Sürekli geriye dönüp düşünmek beni hayrete düşürüyor ama buradayız ve hayatımıza dahil iki evladımız var." Bana doğru eğildi ve dudaklarımızı birbiriyle buluşturdu. Öpüşü ruhuma dokunurken kollarımı usulca boynuna sardım. Narin öpüşü uzarken kalbim ağzımda atmaya yüz tuttu. Sanki bu bile bana yetmiyor.
Elimi yanağına yaslayıp yanağını okşadım. Parmaklarım usul usul kirli sakalında gezinirken hafifçe geriye çekildi. İkimiz de nefeslendik. İki elimi yanağına yasladım. Gözlerimiz birbiriyle buluşurken ikimiz de mutluyduk. Onun gözlerindeki parıltılar canıma can oldu. Mutluluğunu gözlerinden bile okuyabiliyorum.
"Benim dünyalar güzeli karım." Yanağımı öptü. "Benim bu hayattaki en değerlim." Öbür yanağımı öptü. "Hayat eşim. Yoldaşım." Alnımdan öptü. "En kıymetlim. Canım yoluna feda olsun."
"Deme öyle Baran." Elimi dudaklarının üzerine kapattığımda elimi öptü. Parmaklarımızı birbirine kenetledikten sonra sol tarafıma geçip bana daha çok yaklaştı.
"Gel buraya," beni göğsüne çektiğinde gülümseyerek başımı huzurlu yerime yasladım. Burası, ait olduğum yer; onun göğsü benim yuvam. Baran benim bu hayattaki her şeyim. Beni ben eden her şey.
"Baran," saçlarımı okşadı.
"Yavrum?" derken konuşmamı bekledi. Başımı kaldırıp aşığı olduğum gözlerine baktım.
"Şu an uyuyabilirim." Hafifçe güldü ve saçlarımı okşamaya devam etti.
"Rahat edeceğini bilsem buradan ayrılmam." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp tereddütle Baran'a baktım.
"Bakma şöyle hatun," sesli güldü. "Koltuğa geçelim mi?" Kıkırdadım.
"Rahat etmeyiz ki, yarın olsun da evimize gidelim." Saçlarımın üzerine öpücük kondurdu.
"Hadi sen Emre ile uyu ben uyanığım."
"Bütün gece uyanık mı kalacaksın?"
"Uykum gelirse kıvrılırım şuraya."
"Keşke sen eve gitseydin bir tanem, bizim kızlardan biri ya da annemler kalırdı." Beni geriye çekip dikkatlice uzanmamı sağladı.
"Hadi yavrum, sen mışıl mışıl uyu." Baran'a ters bir bakış atıp Emre'ye döndüm ve oğluma sarıldım.
"Ay Baran," sırtüstü uzandım. Karnım ağrıyordu hatta tek karnım değil tüm vücudum sızlıyor. "Hem uyumak istiyorum ama her yerim ağrıyor."
"Ağrı kesici isteyelim mi güzelim?"
"Parol dışında kullanamıyorum. Gereği de yok normal yani böyle olmam. Daha yeni doğum yaptım." Bana baktıktan sonra sırıttı. Onun yüzündeki imalı sırıtışa baktım. Kafasına atacak bir şey bulsam atacağım ama neyse.
"Pis pis sırıtma köpek." Bu kez sesli güldü. "Ne var hatun gülmeyelim mi?" Tek gözünü kırpıp sırıtmaya devam etti.
"Pislik, senin o sırıtışın hiç masum değil." Koltukta geriye yaslandı. "Ne var sırıtışımda?"
"Sus, sus pislik. Sanki anlamıyorum. Söyle sen ne düşünüyorsun sırıtarak." Kahkaha atmamak için alt dudağını ısırdı. Doğrulup bir şeyler aradım Baran'a atmak için ama bulamadım.
"Güzelliğini bir tanem. Bu güzel kadının benim karım olduğunu." Baran'a dil çıkarıp tekrar uzandım ve gözlerimi kapattım.
"Uyuz Baran."
"Uyuz Baran sana aşık."
Gülümsedim.
"Aşıksın."
"Çok aşığım lan."
"O lan kelimesini sana yediririm Baran Oğuz."
"Özür dilerim güzelim bir an yükseldim."
"Öyle yükselme canımın içi."
"Emredersin karım."
"Hım," derken iyice mayıştım. Bütün yorgunluk üzerime çökerken uykunun kollarına atıldım.
Gecenin br yarısı ağlamaya başlayan bebeğimin sesiyle gözlerimi açtım. Baran benden önce uyandı ve beşiğe yaklaştı. Emre'de mırıldanacak uyanınca gözlerimi kırpıştırdım.
"Uyu oğlum," Emre'yi öpüp Baran'dan bebeğimi aldım. Acıktığı için çok ağlıyordu. Hemen onu emzirmeye başlarken Emre uyandı ve gözlerini odada gezdirdi.
"Anne," bana döndü. "Efendim bir tanem." Gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.
"Eve gitmemişiz." Gülümsedim. "Sabah gideceğiz oğlum. Niye uyandın sen bakalım?" Başını koluma yaslayıp gözlerini kapattı.
"Bebek ağlıyor anne." Gülümsedim. Epey ağlıyordu. Sesi odada bayağı yankılandı.
"Gel aslanım." Baran Emre'yi kucağına alıp koltuğa geçti. İkisine baktım. Emre'nin Baran'a ne kadar çok benzediğini bir kez daha gördüm. Kucağımda uyanık olan oğlumuza baktım ve onun kime benzeyeceğini düşündüm.
"Bebeğimizin adını hala söylemedin Baran." Derin ve içli bir nefes alırken tebessüm etti. Hevesle ve heyecanla konuşmasını bekledim.
"Uhra'm," dedi bakışlarını bebeğimizin beşiğine çevirip. "Kabul eder misin etmez misin bilmiyorum ben sana ne düşündüğümü kısaca anlatacağım." Kaşlarım merakla havalandı. Ah benim gönül eşim, sen ne dersen benim kabulümdür. "Biz evlenmeden bir sene önceydi." Gözlerini titrek soluklarla kapattı. Ben, onun benim yanımda böylesine hislerini açık bir şekilde yaşamasını hep çok seviyorum. "Büyük bir operasyondu. Yaklaşık bir buçuk ay sürdü ve benim mesleğe başladığım zamandan beri yanımda yer alan bir arkadaşımdı." Sonrasını anladım. Gözlerim dolarken dudaklarım hafifçe kıvrıldı.
"Biz o görevdeyken yan yanaydık. Ben o görevde arkadaşımı şehit verdim. Aslında aklımda birçok isim vardı sen biliyorsun ama ben onun adını yaşatmak istiyorum." Yutkundum ve gülümsedim. Olsun. Oğlumuz yiğit bir kahramanın adıyla yaşasın.
"Yaşasın," dedim kısık bir sesle. "Oğlumuz bir kahramanın adıyla yaşayıp, büyüsün." Emre'yi koltuğa yatırıp ayaklandı ve hemen yanıma geldi. Dudaklarını alnıma bastırdıktan sonra kollarını sıkıca bedenime sarıp beni sarmaladı. Beni göğüs kafesine katmak ister gibi sarıldı. İçim onun huzuruyla sarmalanırken derin bir nefes aldım.
🌼
"Cihad!" Aleyna'nın bıkkın çıkan sesi Cihad'ı güldürdü. Karısını bu denli sinirlendirmek epey hoşuna gidiyor.
"Çiçeğim," dedi Aleyna'ya bakıp. Aleyna ise tezgahın üzerindeki patatesi Cihad'ın kafasına fırlatıp söylendi. Aralarındaki en harlı iletişim böyleydi. Aleyna sinirlendiğinde ne buluyorsa Cihad'a fırlatıyor sakinleşince hemen kedi gibi bir köşeye siniyor.
"Çiçeğin kadar başına taş düşsün Cihad. Hatta görev zamanında kafana ufak bir taş düşsün aklın başına gelir." Cihad kahkaha atarak kollarının hemen Aleyna'nın beline sardı. Karısının hiç sakin olacak bir hali yoktu ve kendi yöntemiyle sakinleştirmeyi göze aldı.
"O nasıl beddua yavrum? Dağda başıma kaya düşer." Aleyna hemen kedi gibi Cihad'ın göğsüne sindi. "Yok," dedi hemen çatallaşan sesiyle. "Hiçbir şey sana denk gelmesin Cihad." Hafifçe sırıttı ve dudaklarını karısının çıplak omzuna bastırdı.
"Gecenin sonu yatak odasında bitmezse kavga etmeye lüzum yok." Aleyna gülümseyerek Cihad'a doğru döndü. Canına minnetti onunda fakat uyutması gereken iki tane çocukları vardı.
"Cihangir'i uyut ben Cemre'yi uyuturum sonrasını düşünmem lazım. Az önce beni çileden çıkardın." Bir kez daha kadının omzunu öptü hatta yetmedi bu kez boynuna yöneldi ama onların bu anını bölen bir ses oldu.
"Anne," Cihangir'in sesini duydukları anda birbirlerinden ayrıldılar.
"Cihangir," oğulları mutfağın kapısına geldi. Gözleri anne ve babasının üzerinde gezindikten sonra mutfağa girdi.
"Acıktım, yemek olmadı mı?" Aleyna alt dudağını dişlerinin arasından çıkardı. Önce Cihad'a ters bir bakış attı ve hemen önüne döndü.
🌼
İnsan bir ömür bile bekleyebilir bence bu anları. Ben hayatımı bu kareye adayabilirim. Bana aşkla bakan bir çift göz için bir ömür beklerim. Uzun uzun baktım karşımdaki görüntüye ve baktığım her saniye kalbim küt küt attı.
Bu sabah hastaneden çıkıp evimize geldik. İki dakika lavaboya gidip geldim ve şöyle bir görüntüyle karşılaştım; Baran ve Emre yatağımızda uyuyan Uraz'ı aralarına almış öylece konuşuyorlar.
"Baba bana benziyor mu?" Baran gülümseyerek oğlumuza baktı.
"Bebekliğine benziyor oğlum. Büyüyünce senin gibi olacak." Emre kocaman gülümsedi. Uraz'ın elini tutup öptü. Biz Emre'nin kardeşini kıskanacağını düşünmüştük ama şimdiye kadar öyle bir davranışta bulunmadı. Elimizden geldikçe Uraz'ı Emre'nin yanında sevmiyoruz çünkü Emre'nin kıskanmasını asla istemiyorum.
"Yani benim gibi olduğunda bana benzeyecek öyle mi?" Baran hafifçe gülümsedi ve Emre'yi kucağına aldı.
"Aynen öyle aslanım. Kardeşin daha yeni doğduğu için kime benziyor anlayamıyoruz." Gülümseyerek onlara yaklaştım. Uraz tıpkı Emre'nin bebekliği gibi ve bu bana sadece tek bir şeyi öngörüyor o da ikisinin de babasına benziyor oluşu.
"İkisi de sana benziyor," dedim yatağa geçerken. Baran bundan memnun olduğunu belli edecek bir gülüşle bana döndü. Kesinlikle bundan epey hoşnut. Yani en azından Uraz bana benzeyebilir diye düşünüyorum ama hiç bana benzeyecek gibi durmuyor.
"Seni oğullarımla paylaşmaya hala hazır hissetmiyorum ama ikisinin de bana benziyor oluşu epey iyi." Baran'a manidar bir bakış attım. Nişanlıyken aramızda böyle bir konuşma geçmişti. Baran'a kız çocuklarını seviyor musun demiştim o seviyorum deyince seni paylaşmaya hazır değilim dediğimde bu cevabı almıştım. Tabii Emre'nin bana epey düşkün olması Baran'ı bazen sinirlendiriyordu.
"Anne," dedi Emre ağlarken. Baran oğlumuzu kucağına alıp susturmaya çalışıyordu ama Emre ısrarla anne diye ağlıyor. Saçlarımı hızla havluya sarıp banyodan çıktım. Ağlayan oğlum kollarını bana doğru uzattığında hemen onu kucağıma aldım.
"Tamam bir tanem, geldim." Emre başını omzuma yaslayıp ağlamaya devam etti.
"Harbiden sinirleniyorum Uhra. Benden daha çok sana sarılıyor, seninle uyuyor lan yetmiyor karımı dakikalar içinde banyodan çıkardı." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Bir tanem delirdin mi? Bizim oğlumuz farkındaysan. Sürekli benimle olduğu için bana çok düşkün." Baran kaşlarını çatarak başını boynuma gömen Emre'ye baktı.
"Delirdim yavrum. Senden başka kimseyi öpmüyor, kimsenin kucağına da gitmiyor. Bu ne böyle!" Kahkaha attım. Baran'ın yersiz kıskançlığı beni epey güldürdü.
Baran'ın beni Emre'den kıskanmaları aklıma gelince gülümsedim. Şimdi ise Emre babasına daha düşkün olmaya başladı. Baran göreve gittiği zaman onu pencere kenarında bekliyor bazen saatlerce arkasından ağladığı bile oluyordu.
"Hadi uyku zamanı Emre." Baran kucağında Emre'yle beraber yataktan kalktı.
"Aslanımı yerine ben yatırırım." Emre kocaman gülümsedi ve kollarını Baran'ın boynuna sardı.
"Ama önce annesi bebeğini öpmeli." Uzanıp Emre'nin yanağını öptüğümde keyifle gülümsedi ve o da bana doğru uzandı. Yanağımı uzattığımda kıkırdayarak yanağımı öptü.
"Hadi iyi uykular bebeğime."
"İyi uykular anne."
Baran oğlumuzu alıp odadan çıkınca bakışlarımı yatağımızda uyuyan bebeğimize çevirdim. Uraz hala uyuyor ki bu sakin uyumaları beni gece uyutmayacak. Dudaklarımdaki tebessümle bebeğimin yanına uzanıp minik elini avucumun içine aldım.
"Ne güzelsin sen bebeğim." Ufacık parmaklarına bakıp iç çektim. Hamileliğim boyunca birçok olay yaşamıştım ve şu an bu huzura kavuşmak her şeyi geriye itti. Hala bir köşede o korkuyu yaşıyor olsam dahi kollarımın arasındaki bebeğim bana her şeyin bittiğini hatırlatıyor.
İlk uyandığımda herkesin perişan halde olması hatta bunların verdiği üzüntü yetmezmiş gibi Baran'ın dedesinin söyledikleri. Ben hiçbirini asla unutmayacağım. Hele o İlyas dedenin sözlerini asla unutmayacağım. Ona biraz saygım vardı fakat o onu da yok etti. Buraya gelse dahi gidip elini falan asla öpmem. Sırf Baran'ın hatrı için sessiz kalıyordum ama şimdi o hatrı da dinlemem.
"Emre uyudu. Siz," derken odamızın kapısını kapatıp yanıma yaklaştı. Arada uyuyan bebeğimize baktıktan sonra benim olduğum tarafa geldi. "Siz benim hayatımın var oluş sebebisiniz." Üzerime eğilip dudaklarını alnıma bastırdı.
"Baran," dedim gülümseyerek. Gözleri kıvrılan dudaklarıma kaydı. Ben onun öpmesini beklerken beni öpmedi bir kez daha alnımdan öptü. "Baran sana kurban olur lan." Baran'a ters ters baktım.
"Şöyle konuşma diyorum sana değil mi bir tanem?" Sözlerimi aldırmadan başımı yasladığım yastığı düzeltti.
"Seni çok seviyorum Uhra." Yanağımı öptü. "İyi ki benim karımsın." Bu kez diğer yanağımı öptü ve onun her öpüşünde kendimi yitirdim. "İyi ki varsın kıymetlim." Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.
"Bugün sevgi günümüz anlaşılan." Tek kaşını kaldırdı. "Ne?" dedim konuşmasını bekleyerek. Konuşmadı. Hızla dudaklarımızı birleştirip beni her şeyden alıkoydu. İçim ona kavuşmanın hissiyle dolup taştı. Kollarım Baran'ın boynuna sarılırken kendimden geçmiştim.
"Bizim öyle bir günümüz yok yavrum." Başını boynuma gömdü. "Bizim her anımız sevgi dolu zaten Uhra." İçim kıpır kıpır olurken elimi saçlarına attım. Saç tutamları parmaklarımın arasında kıvrıldı.
"Sevgilim," dedim kısık bir sesle. "Seni çok seviyorum." Boynumu öptü içli içli ve onun her öpüşünde kalbim hızlandı. Sanki yetmiyordu onu sevmek, hep daha fazlasına talibim.
"Bende seni çok seviyorum Uhra." Gözlerimi araladım ve onun koyulaşan harelerine baktım. Baktıkça aşkından kavruldum. İçimdeki ateş harlandı ve ben o ateşle sadece yanıp kül oldum.
"Yarın Pınar annemleri alıp geleceksin." Başını oynattı ve bu sessiz onayıydı. Tenime sokulunca dilini de yutuyor Baran. Sırıtarak saçlarını okşadım.
"Artık Uraz'ı yerine mi yatırsak yavrum, şurada mahvoldum." Daha çok sırıttım. Şurada mahvoldum derken hiçbir şey yapamıyor oluşu epey Baran'a dert oldu sanırım.
"Yatıralım canım, zaten gece bizi hiç uyutmayacak." Üzerimden çekilip bana imalı bir bakış attı ve uyuyan bebeğimizi kucağına aldı. Hemen yan tarafımda olan beşiğe yatırdığında doğrulup bebeğime baktım. Sadece bir günlük ve bunu düşününce heyecanlanıyorum. Ben doğurmuştum bu bebeği. Bunu düşününce daha çok heyecanlanıyorum.
"Ben doğurdum," derken Baran'a baktım. Yüzündeki felaket bir gülüşle bana döndü.
"Benimde katkım var bu işlerde hatun."
"Bana ne Baran, ben doğurdum ama." Sırıtarak yanıma geldi ve yerine uzandı.
"Tamam yavrum sen doğurdun da büyük katkım var işin içinde." Baran'ın göğsüne vurup gülümsedim. Tamam katkısı olabilir ama ben doğurdum bu şaheseri canım.
"İkisi de erkek oldu Baran." Saçlarımı öpüp beni göğsüne çekti. Yani Emre'den sonra bir de kızımız olur başka çocuk düşünmeyiz diyordum ama anlaşılan kızım olana kadar çocuk getirebilirim.
"Bir çocuk daha yaparız Uhra," Hızla başımı kaldırıp Baran'a baktım. "Uraz Emre gibi okula başlayana kadar çocuk istemiyorum." Alnımı öpüp sadece sırıttı. Bu demek oluyor ki bu adam beni yine kandıracak. Emre okula başlamadığı için bebek istemiyordum ama Baran beni çok güzel kandırıp bir çocuk daha yaptırdı. Uyuz adam. Uyuz falan ama deli divane aşığım.
"Hadi uyu sen güzelim. Yeterince yorgunsun."
"Öp beni bir kere uyuyayım." Saçlarımı öptükten sonra beni biraz daha yukarıya çekti ve başını boyun girintime gömdü. Dudakları boynuma gezinirken gözlerimi kapattım. O beni öperken ben mayışıp uykuya teslim oldum.
Boynuma sıcak soluklar çarparken bebek ağlama sesiyle gözlerimi araladım. Bebeğimiz kısık bir sesle ağlarken bedenime sarılan kolların sahibine baktım. Beni epey sarıp sarmalamış. Başı boynuma gömülü ve hiç kollarından çıkasım gelmiyor fakat bebeğimiz böyle ağlarken uyumak imkansız. Usulca Baran'ın kollarından sıyrıldım. Ben beşiğe uzanırken kapı sesi geldi. Hızla odamızın kapısına döndüğümde Emre'nin uykulu gözleriyle karşılaştım.
Uraz'ı kucağıma alıp sırtımı yatak başlığına yasladım. Bebeğimi emzirmeye başlarken Emre'ye döndüm. Kapının önünde durmuş uykulu bir halde bize bakıyordu. Uyku sersemi tebessüm ettim.
"Gel yanıma oğlum." Açtığı kapıyı kapatıp sarsak adımlarla yanıma geldi. Uykulu haline bakıp iç çektim. "Niye uyandın bu saatte annem?" Yatağımıza çıkıp hemen yanıma uzandı.
"Bebek çok ağlıyordu anne." Küçük kaşlarını çatıp sütünü içen kardeşine baktı. "Onun sesine uyandım." derken gözlerini kapatıp başını omzuma yasladı.
"Tamam bebeğim, hadi yanımda uyu sen." Uraz'ın gözleri tekrar kapanınca derin bir nefes aldım. Acıktığı için uyanmış. Altını kontrol ettikten sonra uyuyan bebeğimi beşiğine yatırdım. Bir değil benim iki tane bebeğim var.
"Uhra," diyen Baran'ın uykulu sesini duyunca kocama döndüm. "Bunlar bir taneydi iki oldular." Baran'ın sitemi beni sadece güldürdü. Emre'yi göğsüme çektiğim vakit gözlerini araladı.
"Yerimi de alıyorlar. Yakında beni odadan atarsın." Elimi Baran'ın yanağına yaslayıp yanağını okşadım.
"Onları odalarına yatırıp kocamı göğsümde yatırırım. Onlar yarın bir gün evlenip gidince benim yanımda yine sen kalacaksın." Emre kısık bakışlarla bana baktı.
"Ben," dedi gözlerini tamamiyle açıp. "Anne bende senin yanında kalacağım." Baran huysuzca söylenerek öbür tarafa dönüp başını yastığa bastırdı.
"Karımdan mahrum kalıyorum. Az kaldı bu oğlanları kapı dışarı edeceğim." Uyku mahmuru söylenmesine gülümsedim. Emre kollarını bedenime sarmaya çalışınca Baran araya girdi ve hızla Emre'yi kendi yanına aldı.
"Sen babana sarıl aslanım. Annen biraz uyusun." Emre birden ağlamaya başladı.
"Annemi istiyorum. Anneme sarılacağım."
"Gel annem, ağlama tamam." Emre'yi kollarımın arasına aldım. Emre sessizce ağlarken Baran'ın omzuna vurdum.
"Çocuğu ağlattın köpek." Güldü gıcık bir şekilde. "Bir şey olmaz." Hafifçe kaşlarımı çattım.
Emre göğsümde uyurken yavaş yavaş saçlarını okşadım. Baran ise bize bakıp hafifçe gülümsedi ve elini Emre ve benim üzerime uzattı. Kolu ikimizi birden sarıp sarmalarken huzurla gözlerimi kapattım.
"Bir ömür hayatım," parmaklarımızı birbirine kenetledi ve içim sıcacık oldu. "Seninle bir ömür kafi." Dudaklarımızdaki tebessümle gözlerimizi kapattık.
Bölüm sonuuu
Bir diğer bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
96.8k Okunma |
3.96k Oy |
0 Takip |
63 Bölümlü Kitap |