42. Bölüm

41. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

 

41.Bölüm

"Bir yere adım attığım ilk anda, gözlerim gözlerinle kesişmezse ben oraya yabancıyım."

Yatak odamızdaydık, başım göğsüne yaslı bir halde uzanıyorduk. Baran saçlarımla oynarken kollarımı sıkıca beline sarmıştım. Hafifçe yan döndü ve saçlarımı öptü. Derin derin nefesler alması beni gülümsetirken başımı iyice göğsüne bastırdım. Kulağımda yankılanan kalp atışları beni gülümsetti.

"Bu anları nasıl özlemişim," kısık sesi kalbime dokundu. İçim sıcacık olurken kollarımı daha çok sıktım. Sanki ona şu an sarılmak bile az geliyor. "Seni öpmeyi," geriye çekilmem için bedenini geriye aldı. Başımı kaldırıp Baran ile yüz yüze geldim. "Sana böyle bakmayı; senin, kollarım arasında olmanı." Saçlarımı iyice geriye attı ve boynumu öptü. Öpücükleri usul usul artarken sırtımı yatakla buluşturdum.

"Özlemişsin," derken başımı yastığa bastırdım. "Özledim." Keskin sesi sorgusuzdu. İç çekip beni öpmesinin tadını çıkardım. Gerdanıma ulaşan dudakları beni yaşamdan çekip aldı. İki ay dedi düşüncelerim. Ben iki aydır yanında yokum ve o bana kana kana susamış. Ben yoktum ve o bana muhtaçtı.

"Baran," dedim gözlerimi aralayıp. Adını söylediğim anda geriye çekildi ve bana yaklaştı. "Ne oldu Uhra'm?" İlgiyle bana baktı. Kollarımı boynuna sarıp onu kendime çektim.

"Özlem gidersek mi?" Söylediklerime kaşlarını çattı. "Olmaz yavrum, sen daha yeni hastaneden çıktın. Önce bir kendine gel."

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "İyiyim Baran. Hem seninle vakit geçirmek istiyorum ne var bunda?" Alnımı öpüp hafifçe başını geri çekti.

"Sana olan susuzluğumda kendimi kaybederim." Omuz silktim. "Kaybetmezsin," gözlerini kapatıp alnını alnıma yasladı. Sıcak nefesi yüzüme çarparken gülümsedim. Onunla nefeslenmeyi bile özlemişim.

"Sınama beni güzelim. Hadi uyu güzelce, dinlen." Beni reddetmesi birazcık üzdü ama haklı. Yaralarım daha taze ve o kendini kaybedip beni incitebilir. İnciteceğini hiç düşünmüyorum bu konuda eminim. Baran bana karşı her zaman dikkatli olmuştu.

"Peki." Baran üzerimden çekilince yan döndüm. Kollarını belime sarıp sırtımı göğsüne yasladı.

"Hemen yüzünü düşürme. Eğer yaran olmasa senden önce ben isterdim." Gözlerimi aralayıp gülümsedim. "Sana dinlen demek biraz koydu ama sağlığın her şeyden önemli." Gülümseyerek Baran'a doğru döndüm. Bakışlarım ince ince yüzünde gezinirken iç çektim.

"Sen isteyince, ben yok derim artık." Bana baktı ve kaşlarını havaya kaldırdı. "O ne demek Uhra?" Omuz silktim ve kollarımı boynuna sardım. "İyi geceler sevgilim."

"Bu nasıl iyi geceler anasını satayım." Alnımı alnına yaslayıp sıcak nefesimi yüzüne üfledim. "Yapma Uhra. Damarıma basma." Kıkırdadım. Sabrını sınamak benim en sevdiğim şey. Baran'ın sabırsız olması hoşuma gidiyor.

"Başlayacağım yaraya, seni bir güzel severim." Kollarımı geriye çekip başımı göğsüne yasladım. "Uykum var."

Elini tişörtümün içinden geçirip belime koydu. "Baran'ı etkileyip uyku moduna geç. Ne ala memleket hatun." Baran söylenirken gözlerimi kapattım. Uyur canım, ne var yani iki koklaştıysak. Gülümseyerek gözlerimi sıkıca yumdum.

Gece Emre'nin ağlamasıyla gözlerimi araladım ve dikkatli bir şekilde yataktan kalktım. Baran'da uyanmış. Hızlıca oğlumuzun odasına geçtiğimizde, Emre yatağa oturmuş ağlıyordu. Gece lambasını açık bıraktığım için etrafı net şekilde görebiliyorduk.

"Anne," dedi ağlayarak. Işığı açıp hızla Emre'yi kucağıma aldım. "Buradayım oğlum. Sakin ol bebeğim." Kollarını boynuma sardı. Ağlamaları hala devam ederken gözlerim doldu.

"Beni tek yatırma anne." Hıçkırarak ağlamaya devam etti. Emre'nin yatağına oturdum ve bana bakması için oğlumu geriye çektim.

"Bak bakalım bana," küçük omuzunu silkti ve ağlamaya devam etti. Baran ise uykulu bir halde karşımızda bize bakıyordu. Eğer Emre biraz daha böyle tepkiler verirse psikoloğa başvuracağım.

"Anne sen yokken korkuyorum." Kollarımı sıkı sıkı oğluma sardım ve ayaklandım. Oğlumuzun odasından çıkıp kendi odamıza geçtim. Baran yüzünü sıvazlayıp bakışlarını odada gezdirdi ve odamızdaki ikili koltuğa ilerleyip oturdu.

"İyi misin bir tanem?" Saçlarını dağıtıp başını geriye attı. "İyiyim, Emre böyle mi olacak? Birkaç kez Elisa sizin hastanedeki psikoloğa gösterdi. Tepkileri normalmiş ama ilerlerse seanslara başlamak daha doğru olur demişti." Gözlerim dolarken oğlumu göğsüme bastırdım.

"Biraz bizimle uyusun, yanında olduğumu anlasın. Devam ederse tekrar doktorla konuşuruz." İçimden sadece dua ettim. Oğlumun iyi olması için elimden gelen her şeyi yapacağım.

"İstemiyorum," diyen Emre'nin sesiyle oğluma baktım. Yaşlı gözlerini gözlerime dikti. "Anne ben sadece seni yanımda istiyorum." Şaşkınlıkla Emre'ye baktım. Neler diyordu böyle. Onun yaşı sadece beş. "Ben konuştum Beyza ablayla. Sen büyüyeceksin ve her şeyi anlayacaksın dedi." Emre'nin terden nemlenen saçlarını geriye attım.

"Tamam bebeğim, sen iyi ol bize yeter." Yatağa geçip yerime uzandım ve Emre'yi göğsüme yatırdım. Baran bize bakarken ben Emre'ye sıkıca sarılmıştım.

"Siz uyuyun güzelim," oturduğu yerden ayaklandı ve kenara bıraktığı ceketine ilerledi. Ceketinin cebinden çıkardığı sigara paketine şaşkınlıkla baktım. Baran normalde içmezdi sadece tek tük keyfi içerdi fakat cebinde paket olması beni şaşırttı.

Paketin içinden sigara aldı ve çakmağını alıp odamızdaki balkona yöneldi. Balkona çıkıp sigarayı yaktı. Dudaklarının arasında yer alan sigaraya baktım. Derin derin içine çekip üflemesi beni bozguna uğrattı. Sanki kocaman dertleri omzunda yük ve o altında ezilirken sadece sigara içiyor. Göğsümde uyuyan Emre'nin başını yastığa yatırdım ve yataktan kalktım.

"Anne," dediğinde saçlarından öptüm. "Uyu bebeğim babana bakacağım." Gözlerini kısık bir şekilde açtı ve bana baktı. "Tamam anne." Tekrar gözlerini kapattı ve bende yataktan kalktım. Emre öbür tarafa dönünce ben balkona çıktım.

"Ne zamandır paket taşıyorsun?" Bir kez daha sigarayı çine çekti. "İçme artık." Sigarayı bir çırpıda elinden alıp yere attım.

"Sikeyim," küfür ederek homurdandı. Kaşlarımı çatarak karşısına geçtim. "Resmen paket taşıyorsun." O da kaşlarını çattı ve bana baktı. "Bari içip bitirseydim."

"İkinciyi ne ara yaktın beyefendi?" Tek kaşını kaldırdı. Bana hala bir şey söylemiyor olması canımı sıkıyor.

"Ne yapacağım Uhra?" Ellerini balkon demirlerine yasladı. "Sizi nasıl kendinize getireceğim? Ben nasıl kendime geleceğim?" Sıkıca gözlerimi kapatıp açtım. İçim sızlarken kollarımı beline sarıp, başımı sırtına yasladım. Ben ne yapacağım hiç bilmiyorum ama ne Baran iyi bir halde ne Emre.

"Yapacağız. Biz her şeyin üstesinden beraber geldik. Bunun da üstesinden geleceğiz sevgilim." Ellerini demirlerden çekti ve beni karşısına aldı. Sırtım soğuk demire değince ürperdim. Hava yeni yeni soğuyor ama geceleri çok serin.

"Üstesinden gelebilir miyiz? Oğlumuz iyi olur mu?"

"Olur, Allah'ın izniyle her şey olur. Sadece zaman gerekiyor. Bir ay izinlisin ve bende evdeyim. Oğlumuzla bol bol vakit geçirebiliriz." Gözlerime baktı uzun uzun ve sanki gözlerinde tuhaf bir hissiyat vardı. Emre iyi olurdu olmasına ama Baran; Baran kendine gelebilir mi hiç bilmiyorum. Ben onu nasıl iyi ederim bilmiyorum. Yüzüne baktıkça kalbim acıyor.

"Gel, sarıl bana artık." Usulca aramızdaki mesafeyi kapatıp hızla Baran'a sarıldım. Derin derin kokusunu içime çektiğimde kaşlarımı çattım çünkü buram buram sigara kokuyor. Kollarını yavaşça belime sarıp başını boyum girintime gömdü. "Hala inanması güç geliyor fakat buradasın. Kokunu ciğerlerime kazıyorum."

"Buradayım, ve burada olmak için her şeyi yaparım."

Boynumu öptü derince ve geriye çekildi. "Uyuyalım artık, yeterince yorgunuz." Elimi tuttuğunda onunla beraber odaya geçtim. Yatağa geçtiğimizde aramızda uyuyan oğlumuza bakıp gülümsedik. Emre yavaşça bana dönüp gözlerini araladı. Kızarmış gözleri yüzümde gezinirken tebessümüm büyüdü.

"Annem," diye fısıldadı. Elimi saçlarına atıp saçlarını okşadım. "Efendim oğlum," bana yaklaşıp kollarını belime sardı. "Üzülme sen."

"Üzülmem bebeğim, sen iyi ol ben hiç üzülmem." Başını göğsüme yaklaştırdığında oğlumu kollarımın arasına aldım. Onun bana çok ihtiyacı var. Benim bebeğimin sadece bize ihtiyacı var.

Sabah gözlerimi bedenime sarılı bir çift kolla açtım. Emre bana sıkı sıkı sarılmış hala uyuyordu. Gözlerimi tamamen açıp Baran'a baktığımda o da bize dönük uyuyordu. Yavaşça Emre'yi geriye çekip onunla yer değiştirdim ve Baran'a yaklaştım. Emre benim yerimde uyurken ben Baran'a yaklaşıp kollarımı beline sardım. Emre uyanıp, beni babasına sarılı görürse eminim kıskançlık yapacak. Kendi düşüncelerime sessizce güldüm.

"Uyu," dedi beni kendine çekip. Hemen de uyanmış beyefendi. "Uyuyorum işte." Gözlerini kısık bir şekilde açıp bana baktı. "Sen uykunu almışsın." Doğru söylüyordu. Ben yeterince uykumu almıştım; şöyle bir iki aylık uyumak yetti. Düşüncelerim beni güldürürken elimi Baran'ın saçlarına attım ve dağılmış saçlarını dağıttım.

"İki ay uyumak yeterli oldu sanırım." Sözlerimin ardından alayla güldüğümde kaşlarını çattı. Yutkunarak gözlerini kapattığında sessiz kaldım.

"Komik değil Uhra Hanım." Gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Bu sona eklediği kelime yüzünden defalarca trip atmıştım.

"Karına hanım kelimesini kullanma, çok günah." Bu kez alayla sırıtan kendisi oldu. "Kim demiş günah?" Omuz silktim ve sessiz kaldım. "Uydurma yavrum." Usulca başını boyun girintime yaklaştırdı. Derin derin nefes alması beni heyecanlandırırken iç çektim.

"Sigara kokuyorsun." Yüzümü astım. Altı senedir evliyiz ve ben bu zamana kadar bir kez bile sigara koktuğunu duyumsamadım. Lakin şu an kollarının arasındayım ve hep sigara kokuyor.

"Rahatsız mı oluyorsun yoksa hoşuna mı gitmiyor?"

"İkisi de aynı kapıya çıkıyor."

"Rahatsız oluyorsan bir daha içmem. Hoşuna gitmiyorsa ara ara içerim."

"Hiç içme. Sağlığına zararlı." Başını geriye çekip yüzüme baktı. Gözleri uzun uzun yüzümde gezindi. Kalbim onun sıcak bakışları altında hızlanırken gülümsedim.

"Bir aydır kesintisiz içiyorum. Bir nevi alıştım sayılır." Gözlerimi titrek nefesler eşliğinde kapattım. Ben her şeyden böylesine mahrum kalmışım. Bu mahrumiyet beni mahvediyor. Sanki hayat bir süreliğine durmuş gibi benim için ve kendime geldiğim an her şeyin farkına vardım. İçim huzursuzlukla kaplanırken iç çektim.

"Güzelim," kısık bir sesle konuştu. "Güzel karım." Saçlarımı öptü ve ardından alnımdan öpüp geriye çekildi. "Bu hayatta ait olduğum tek kadın." Gözleri milim milim yüzümde gezindi. "Ve ben kaç asır geçerse geçsin hep sana ait kalacağım." Kollarını belime sarıp beni üzerine çekti.

"Hamileyim Baran." Dikkat ederek beni yan tarafına yatırdı. Başımı göğsüne yasladım. Dudaklarını alnıma bastırıp aşina olduğum sözleri fısıldadı. "Günüm aydınlandı." Dudaklarım kıvrıldı. Baran günüm aydı deyince aklıma başka düşünceler akın etti. Başım göğsüne yaslıyken göz ucuyla Baran'a baktım.

"Baran," dedim meraklı bir edayla. Bakışları benimkilerle kesişince gülümsedi.

"Efendim güzelim." Parmakları saçlarımda gezinirken, bakışlarımı karşıya çevirdim ve öylece duvar saatine baktım.

"Hani sen alnımdan öpüp günüm aydınlandı dedin ya," çenemden kavrayıp başımı kendine çevirdi. Çatılan kaşları yüzümde gezindi. "Düşündüğüm şeyi söylemeyeceksin değil mi?" Benim gibi olumsuz mu düşündü bilmiyorum ama kaşlarını çattığına göre beni net bir şekilde anladı.

"Uhra'm," bir kez daha alnımı öptü. "Benim günüm sen gözlerini açtığın anda aydınlanıyor. Sen şurada uyurken uyanmanı sabırsızlıkla bekliyorum."

Hafifçe gülümsedim ve sorumu sormaktan geri kalmak istemedim. "Peki bir gün, günün hiç aydınlanmasa?" Düşüncelerimle beraber yüzümde tepkisiz kaldı. Baran'ın kaşları çatıldı. Sorum onun bütün keyfini kaçırdı.

"Uhra," dedi sertçe uyarı tonunda. Dilimi kuruyan dudaklarımın üzerinde gezdirdim. "Ya bir gün gözlerim hiç aralanmasa?" Ağır ağır yutkundu ve kollarını daha sıkı bedenime sardı. Elinden kayıp gidecekmişim gibi sıkı sıkı sarmaladı. Kaskatı kesilen çenesini başımın üstüne yaslayıp soluklandı.

"O gün hiç uyanmamak isterim. Senin hiç uyanmaman benim ölüm fermanım. Ben ölürüm Uhra. Senin gözlerini görmeden yaşasam ölürüm." Gözlerimi kapatıp başımı göğsüne yasladım. "Beni bir daha yalnız bırakma Uhra. Beni bir kez daha oğlumuzla bir başımıza bırakma." Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ağlayacağım," saçlarımı geriye savurup boynumu öptü. Yetmedi dudakları boynumda gezinip durdu.

"Beraber duş alalım mı?" Sorusu tenimi yakarken başımı kaldırıp Baran'a baktım. "Bakma öyle, sakin sakin karımla duş almak istiyorum."

Tek kaşımı kaldırıp Baran'a bakmaya devam ettim. "Emin misin?"

Sırıtarak elini yanağıma yasladı. "Eminim. Sen rahat durduğun müddetçe rahat dururum." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Arsızlığı hala yerli yerinde.

"Emre uyanıp bizi odada görmezse?" Gözlerini oğlumuza çevirdi ve yokladı.

"Uyanmaz, o uyuyalı beş saat olmuş. Emre birkaç saat daha uyur."

"Peki," dedim doğrulup. Kocamın isteğini geri çevirecek halim yok. Yataktan kalktığım anda o da benimle ayaklandı ve beni bir çırpıda kucağına aldı.

"Seninle geçen her anı fazlasıyla özlemişim." Banyoya girdikten sonra ardımızdan kapıyı kapatıp kilitledi.

"Bende seni özledim." Kısık sesime beni öperek karşılık verdi. Aşığı olduğum adamın yanımdan bir santim bile uzaklaşmasına tahammülüm yok.

"Dikkat et," derken beni kendine çevirdi. Üzerimdeki geceliği usulca yukarıya çekip bedenimden ayırdığında titrek bir nefes aldım. Bakışları ağır ağır bedenimde gezinirken alt dudağımı dişlerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştım. Bedenimi tek çırpıda kaldırıp duşa kabine aldı ve kendisi soyunmaya başladı.

Düşünmeden duramıyorum ama ya ben uyanmasaydım. Acaba Baran evlenir miydi? Evleneceğini hiç aklıma getirmedim çünkü iki ay içinde bu denli kendini kaybetmiş olması bana yeterli bir cevap.

"Baran," derken suyu ayarlıyordum. "Evlenir miydin?" Su başımdan aşağıya dökülmeye başlarken duşa kabinin kapısını kapattı. Koyu hareleri yüzümde gezinirken nefes aldım. O bana bakınca nefes aldığımı hissediyorum.

Elimi tutup beni kendine çektiğinde aramızda hiç mesafe kalmamıştı. Ufacık kendini belli eden karnımın açtığı hatırı sayılır bir mesafe vardı. O da pek etkili değildi. "Düşündün mü?" Kısık sesinin ardından başımı göğsüne bastırdım. Düşünmedim.

"Düşünmedim ama merak ettim." Eli belime kayarken bedenimi kendine hapsetti. Eli belimi okşarken titrek bir nefes ciğerlerime çektim.

"Senden başkasına dokunmam. Senden sonra başka bir yüz bile görmek istemiyorum. Sen yoksan benim var olmamın bir anlamı yok." Dudaklarını boynuma bastırdı. İki eli belimde gezinirken gülümsedim. Tatmin edici bir cevap ve benim şu an elleri arasında nefesim kesiliyor.

"Hiç uslu durmak istemiyorum." Baran'ın kolları arasına hareketlendiğimde oflayarak beni geriye çekti.

"Sen iyice yaramaz oldun Uhra." Kıkırdayarak kollarımı Baran'ın boynuna sardım. Elbette akıllı durmayacağım Baran Oğuz. Seninle yan yana kala kala sana benzedim.

"Körle yatan şaşı kalkarmış Baran." Kahkaha atarak başını geriye attığında dudaklarımı omzuna bastırdım.

🌼

Cihad kızını kucağına alıp yatağa oturdu. Nasırlı elini ufak kızının yanağında gezdirip tebessüm etti. Erkek çocuğu güzeldi ama kız çocuğu bambaşka diye düşündü. Oğlunu seviyordu ama kızı bambaşkaydı.

"Acıkmadı mı acaba Cihad?" Eşi yanına geldiğinde bakışlarını kızından çekip karısına çevirdi. Mavi hareleri karısının üzerinde gezindi. Sabah sabah karısı gözüne bir başka güzel gelmişti.

"Yanıma bi' gelsene güzel karım."Aleyna gülümseyerek Cihad'a yaklaştı. Karısının elinden tutup onu yanına çekti. Kızını yatağa yatırmıştı ve karısını kollarının arasına aldı.

"Annemleri abimlere niye götürmedin?" Karısının yanağını öpüp hafifçe geriledi. "Annemler gitmek istemedi. Bugün vakit geçirsinler yarın gideriz dediler." Aleyna uzanıp eşinin dudaklarından öptü ve başını geriye çekti.

"Cemre'yi uyutayım sonra birbirimize zaman ayıralım." Cihad sırıtarak başını yastığa bastırdı. Aleyna doğum yapalı bir ay olmuştu ve çocuklardan birbirlerine zaman bulamıyorlardı.

"Cemre uyudu mu?" Aleyna kızını yatağına yatırıp eşinin yanına döndü. "Uyudu." Hemen eşinin yanına uzanıp başını göğsüne yasladı.

"Uhra iyi," gözlerini yere dikmişti. "Çok korkuyordum Aleyna." Eşine baktı tüm düşünceleri yüzünden okunurken. "Hiç uyanmayacak diye çok korkuyordum." Aleyna iç geçirdi ve Cihad'a sarıldı.

"Hepimiz korkuyorduk. Abim ve Emre hala kendine gelebilmiş değil. Emre'ye travma olarak kalacak diye çok korkuyorum. Uhra ile konuştum, Emre hala gece uyanıp ağlıyormuş." Cihad başını yatak başlığına yasladı ve karısına sıkıca sarıldı.

"Yarın yanlarına gideriz. Olmazsa terapi aldırırız, yeğenim iyi olsun gerisi önemli değil. Baran, zorda olsa toparlar. Bir ay izinli bu süre içinde yan yana olurlar." Aleyna gözlerini kapattı. Gün içerisinde epey yorulmuştu.

"Umarım her şey çok daha güzel olur. Yorgunum," Cihad eşine sarılıp başını omzuna bastırdı. "Umarım meleğim."

🌼

"Hadi Emre," elindeki ekmeği yedikten sonra kocaman gülümsedi. Uyandık uyanalı oğlumuz epey neşeli. Emre'nin böyle mutlu olması bizi daha çok sevindiriyor.

"Anne," dedi ekmeğinden kocaman ısırıp. Usulca oğlumun saçlarını okşayıp gülümsedim. "Acıkmışım." Kıkırdayarak oğlumun saçlarını öptüm. Çok acıkmıştı benim bebeğim. Baran'ın dediğine göre kahvaltıyı zorla yapıyormuş.

"Beni unutuyorsun." Hemen karşımda oturan Baran'a baktım. Onu unutmuyorum, sadece Emre'nin çok fazla ilgime ihtiyacı var ve tabi kocamında. İkisine de bütün sevgimi verebilirim.

"Hayır tabii ki." Elimi uzattığımda parmaklarımızı iç içe geçirdi. Tenimin tenine değmesi beni huzurlu hissettirirken gülümsedim. Şimdi yerimden kalkıp ona sarılma ihtiyacıyla doldum. "Sana sarılmak istiyorum."

Sanki söylememi bekliyor gibiydi. Oturduğu yerden kalktı ve beni de kaldırdı. Hızla kolları arasında yer aldığımda içim gitti. Emre kahvaltı yapmaya devam ederken biz arkasında birbirimize sarıldık.

"Seni şu an öperdim ama Emre var." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Yok, öpme şimdi."

"Öpmüyorum ama öpmem için an kolluyorsun."

Kahkaha atarak Baran'a baktım. "An kollayan sensin. Ben uslu duruyorum."

Tek kaşını kaldırdı ve hafifçe bana doğru eğildi. "Damarıma basıp kenara çekiliyorsun. Hiç uslu bir kadın değilsin." Gözlerimi kısarak Baran'a baktım.

"Anne bitmedi mi sarılmanız?" Hızla Emre'ye döndüm. Resmen sarılmamızın bitmesini bekliyormuş oğlumuz.

"Yerine geç Baran," kolları arasından sıyrılıp yerime geçtim.

Kahvaltıdan sonra mutfağı Baran ile beraber topladık ve oturma odasına geçtik. Cihad abim gelmeden önce annemleri alıp gelecekmiş. Onları beklerken biraz dinlendik. Başın Baran'ın göğsüne yaslı bir şekilde televizyona bakıyorduk.

"Sıkıcı bu film," derken başımı kaldırıp Baran'a baktım. Alnımı öpüp gülümsedi.

"Zaman geçsin diye izliyoruz." Gözleri, sehpaya dizdiği oyuncaklarla oynayan oğlumuza kaydı ve hızla bana döndü. Saniyeler içinde dudaklarını dudaklarıma bastırıp geriye çekildi. Kısa öpücüğü beni olduğum yere çiviledi. Öylece Baran'a baktım. Öpüşü kalbime dokunup nabzımı hızlandırırken başımı göğsüne bastırdım.

"Sen utanır mıydın güzelliğim?" Alaylı sesine gülümseyerek başımı kaldırdım ve kolları arasından çıktım.

"Benden utanma Uhra, ben senin kocanım Uhra. Bunları söyleyende uzaktan bir arkadaşım." Yüzündeki gülümseme azalırken bana doğru yaklaştı. Başımı geriye atıp güldüm.

"Sen bir kendine gel yavrum, ben sana uzaktan arkadaş değilde kim olduğumu anlatırım." Tatlı tatlı gülümsedim. "Yaa anlatır mısın?"

Gözleri oğlumuza kaydı ve tekrar bana döndü. "Sabrımı sınıyorsun." Gülümseyerek başımı iki yana salladım. "Hiç de bile," üzerime doğru eğildi. "Ben arkadaşından önce kocanım." Saçlarımı usulca kulağımın arkasına aldı. "Kocan olmam bütün sıfatları kapsıyor." Eğilip alnımdan öptü ve o anda zil çaldı. Hızla geriye çekildi.

"Babaannemler geldi!" Emre sevinçle yerinden kalkıp kapıya koştu. Baran ile beraber bende ayaklanıp kapıya ilerledik. Biz hole çıktığımızda Emre kapıyı açmıştı.

"Hoş geldiniz," Cihad abim içeriye girip arkasından kapıyı kapattı. Emre Cihangir ile oturma odasına koştuğu için onlara bakıp gülümsedim.

"Hoş bulduk kardeşim," Cihad abime sıkıca sarıldım. Saçlarımı okşadıktan sonra şakağımdan öptü.

"Nasılsın Uhra?"

"İyiyim abi, sizler nasılsınız?" Annem bana bakıp ağlamaya başlayınca gülümseyerek ona yöneldim. Annemle birbirimize sıkıca sarıldık.

"Ağlama artık Aylin Sultan," annem gözyaşlarını silip tebessüm etti. "İyisin değil mi kızım?"

"İyiyim annem, çok iyiyim." Baran'a baktığımda, annesini kolunun altına almış bize bakıyordu. Bir yere adım attığım ilk anda Baran'a bakma ihtiyacıyla yanıp tutuşuyorum. Sanki nerede olursam olayım eğer o yoksa ben oralara yabancıyım.

Annemlerle beraber oturma odasına geçtik. Aleyna kızını uyutmak için üst kata çıkmıştı. Gözlerim sohbet eden ailemin üzerine gezindi ve bu manzara beni gülümsetti. Akşama doğru herkes gelecek ve hep beraber vakit geçireceğiz. Onlarla yan yana olmak benim için mucize.

"Anne, halam seni çağırıyor." Emre yanı başıma gelip konuşunca ona baktım. Aleyna çağırıyormuş. Oturduğum yerden kalkıp yavaşça üst kata çıktım. Emre'nin odasına girdiğimde Aleyna, Cemre'yi ayağında sallamaya devam ediyordu.

"Aleyna?"

"Gel Uhra, Cemre uyumuyor."

"Neden?"

"Bilmiyorum ki, hayır gazını da çıkardım. Bir baksana," usulca yaklaşıp Cemre'yi kucağıma aldım. Görünürde hiçbir şeyi yoktu. Yavaşça yeğenimi yatağa yatırıp muayene ettim. Kendi çocuğumuz olduğunda sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi kalakalıyoruz. Ben genelde Emre'nin ağlamasına dayanamadığım için muayene bile etmiyordum ve hastalandığında iyice kötü olmayana kadar bir şey yapmazdım. Cemre'nin hiçbir şeyi yok bütün bu şeyi huysuzluğundan.

"İyi benim prensesim. Gazı da yok anlaşılan huysuzluğu tutmuş." Çocuk bölümünde staj yaparken çok sevmiştim eğer uzmanlık alanında kalp ve damar cerrahisini seçmeseydim çocuk pediatrisini seçerdim.

"Uyumasın o zaman, biraz uyanık kalsın."

"Uyutma canım, biraz yorulsun uykusu gelir."

"Çok huysuz Uhra. Bu Cihangir gibi falan değil resmen bana kök söktürüyor." Gülerek yeğenimi kucağıma aldım.

"Desene halasına çekmiş," Cemre'de sarışındı ve gözleri büyük ihtimalle renkli olacak gibi tabii ilerleyen aylarda netleşir.

"Abine çekmiş ikisi de," imayla Aleyna'ya baktım. "Üçüncü de aynaya bak sana benzesin." Gözlerini büyüttü. "Yok, Allah isteyene versin. İki tane yeter."

"Aman, bizim daha üç tanemiz var." Aleyna kahkaha atarak ayaklandı.

"Ciddi olamazsın?" Omuz silktim. Uyandıktan sonra beş çocuk fikri kafama yattı.

"Uyandıktan sonra Baran'ın beş çocuk fikri bana da mantıklı geldi."

"Bunu bana söylememiştin." Baran'ın sesini duyunca arkamı dönüp kapıya baktım. Gözlerimi kısarak Baran'a ters ters baktım.

"Bizi neden dinliyorsun Baran?" Odaya girip bana yaklaştı ve kucağımdaki yeğenimize baktı.

"Doğduğunda kafam yerinde değildi. Şimdi bakıyorum da yeğenim çok güzel." Parmağını Cemre'nin yanağında gezdirip yanağını okşadı. "Güzelim," eğilip Cemre'nin olmayan saçlarından öptü. "Sana benzemiyor Aleyna."

"Ya abi, hep karına benziyor görüyor musun?"

Kıkırdayarak Cemre'yi öptüm. "Kız halasına oğlan dayısına derler."

"Cihangir'in benimle uzaktan yakından alakası yok. Hep babasına benziyor." Kahkaha atarak Baran'a baktım.

"Huyu sana benzesin bir tanem." Baran saçlarımdan öpüp geri çekildi.

"Benzesin güzelim. Abine benzerse huysuz, gıcık bir şey olur."

"Abime öyle deme, biraz sert mizaçlı olabilir ama," sözümü kesip kendisi konuştu. "Bayağı huysuz yavrum." Cemre'yi Aleyna'ya uzatıp kocama döndüm.

"Kaşınıyorsun sen sanırım." Baran belimden kavrayıp beni kollarının arasına çekti. "Sen kaşıyacaksan kaşınıyorum."

"Siz karı koca atışmaya devam edin ben aşağıya iniyorum." Aleyna bizi Emre'nin odasında bırakıp çıktı. Baran'a biraz daha yaklaştığımda bakışlarını yüzümde gezdirdi.

"Doğuma yaklaşık altı ay var. Çocuğumuz doğsun bir yaşına basınca üçüncüyü yaparız." Şaşkınlıkla Baran'a baktım. Beyefendi sanki bütün zorluğu kendisi çekiyor ya, o yüzden böyle rahat rahat konuşuyor.

"Ay Baran, beni bir rahat bırakır mısın? Çocuk doğurmaktan mesleğimi yapamayacağım."

Hafifçe sırıttı. "Yavrum, bu vatana evlatlar da lazım. Vatansever evlat yetiştirmek de bir meslektir."

Gülümseyerek kollarımı Baran'ın boynuna sardım. "Sen herhalde karının bu meslekte ilerlemesini istiyorsun."

Keyifli keyifli gülümsedi. "Tabi, karım isterse sonuna kadar destek olurum." Kahkaha attım. Baran şu an o kadar ciddi söylüyor ki gülmemek elde değil.

"Baran seni mahvederim. Uyuz adam, bir de ciddi ciddi söylüyor." Eğilip yanağımdan öptü. "Yalan mı yavrum? Sen iste yeter."

"Senin var ya," hafifçe burnunu yanağıma sürttü. "Benim var ya?" Gözlerimi kapattım ve onun ağına takıldım. "Hiç," dedim etkisi altına girerken. Usulca dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Nefesim onun soluğuyla kesilirken o kadar memnundum ki, saniyeler içinde kolları arasında kül oldum. Yetmedi. Onu böylesine öpüyor olmak bile yetersiz.







Uhra'nın uyuduğu süreç beni bile çok üzdü. Yazarken gözlerim doluyordu. Bununla ilgili araştırma yaptım uyuyup uyanan insanlar var. Hamilelik ile ilgili bilmiyorum ama mantıken anne yaşıyorsa bebek yaşıyordur. Yanlışım varsa bildirin lütfen

Baran, Uhra ve Emre dolu bir bölüm oldu

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum

 

Bölüm : 16.01.2025 11:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...