41. Bölüm

40. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

Selamlar, bildiğiniz üzere güncelleme yapıyorum bu bölüm Cihad Ve Aleyna'ya özeldi önceki bölümlere bu bölümü eklediğim için buradan siliyorum. Keyifli okumalar ❤️

 

 

 

 

40.Bölüm

"Ben, senin yoluna yoldaş oldum."

İyiydim. Gerçekten iyiydim ama garip hissetmekten geri kalmıyorum. Sanki iki ay değilde gece uyuyup sabah uyanmış gibi hissediyorum. Bütün vücudum kemiklerime kadar sızlıyor orası ayrı bir hissiyat.

Bir süre sadece etrafıma baktım. Ailemin üzerime titriyor oluşu beni üzüyor. Herkesi bunca gün uyanmıyor oluşumla baş başa bırakmış olmak beni incitiyor. Bakışlarım Baran'a kaydığında gözlerimin dolmasına engel olamıyorum. Emre bir an bile yanımdan ayrılmıyor ve Baran'da öyle. Onları üzmüş olmak canımı acıtıyor.

"İyi misin?" Kısık sesi canıma can oldu. İyiyim canımın içi. Sen iyi misin dersen ben iyi olurum.

"İyiyim bir tanem." Buruk bir tebessümle elimi tuttuğunda, kalbim küt küt atmaya yüz tuttu. Sanki genç bir kızım ve ilk defa sevdiğimle el ele tutuşuyor gibi hissediyorum. Parmaklarımızı iç içe geçirip iç çekti.

"Uhra," anneme doğru döndüm. Hemen karşımda, ikili koltukta annemle beraber Pınar annem vardı. İkisine bakıp tebessüm ettim. "İyi misin kızım?" Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Bu soruyu saatlerdir herkes tek tek soruyor ve sadece üzülüyorum. Hepsi iyi olduğumu görüyor ama nasıl hissettiğimi soruyor. Onları bu kadar üzmüş olmak canıma dokunuyor. Mahvoluyorum. Ben hiçbir şey hissetmiyorum. Kafam resmen bomboş gibi.

"İyiyim annem, siz nasılsınız?" Usulca bakışlarımı odadaki herkesin üzerinde gezdirdim. Barın abime bakınca gözyaşlarım hızla yanaklarımdan çeneme aktı. Ne kadar bitik durumda. Halbuki en şen şakrak olanımız o. Berkin abim ise Cihad abimin yanında, pencere dibinde duruyor. Barın abime göre onlar daha iyi fakat burada en kötü hisseden dört kişi var. Annem, beni dünyaya getiren canımın en içi. Ne kadar yıpranmış böyle; annemi evladım olduğu için çok iyi anlıyorum ve babamı da. O da en az annem kadar yıpranmış.Ve benim eşim. Bu hayatta yoluna yoldaş olduğum adam. Bir ömür sözüm olan kişi. İkimizden bir parça, dünyaya gelen oğlumuz. İkisini böyle görmek beni sadece üzmedi, beni en derinden yaraladı.

Gözyaşlarım hızlı hızlı süzülünce Baran bana baktı. "Uhra'm," diye mırıldandı karşıma geçerken. Annemde benimle beraber ağlamaya başlamıştı. Emre bize bakınca onunda gözleri doldu. Oğlum zaten iki aydır ağlıyor şimdi ağlamasına dayanamam.

"Oğlum," Emre'yi kucağıma alıp sırtımı geriye yasladım. "Ağlama oğlum." Kızaran yeşil hareleri yüzümde gezindi. "Ağlama canımın içi. Bak annen üzülüyor." Minik ellerini uzatıp hemen gözyaşlarımı sildi.

"Sende ağlama." Tebessümle oğlumu göğsüme bastırdım. "Ağlamam bir tanem. Sen istersen ben hiç ağlamam." Dudaklarımı saçlarına bastırdığımda gözlerimi sıkıca kapattım. Emre'nin şampuanı da değişmiş. Kokusu böyle değildi oğlumun. Bu hissiyat beni daha çok ağlatırken alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.

"Miniğim," Cihad abimin sesiyle gözlerimi araladım. "Sabahtan beri susuyorum ama dayanamadım. Ağlama artık. Bak hepimiz buradayız. Sensiz günler geçirdik. Şimdi hiç ağlamanın sırası değil. Ağlamana hiçbirimiz dayanamıyoruz." Ellerini yanaklarıma yaslayan abime baktım. Mavi hareleri kızarmış ve ağlamamak içi direniyor. Cihad Uz, dışarıdan buz gibi görünse dahi kalbi şefkatle ve merhametle dolu. "Kurban olurum seni bize bağışlayana." Saçlarımı öptü ve usulca geriye çekildi. "Ben şimdi herkesi odadan çıkaracağım." Sesini benim duyacağım kadar kıstı. "Sen, Baran ve Emre ile vakit geçir biraz. Yarın kontrollerin olacak. Hepsi bittikten sonra Allah'ın izniyle buradan çıkıp evimize gideriz."

Derin derin nefesler alıp verdim. "Tamam abi." Bir kez daha saçlarımı öptükten sonra geriye çekildi.

Cihad abim herkesle beraber odadan çıkınca geriye doğru uzandım. Beni normal odaya almışlardı ve oda tek kişilikti. Kocaman odada sessizlik hakimken dayanamadım ve uzandığım yerden kalktım. Baran koltukta oturuyor, Emre ise yanımda uyuyakalmıştı.

"Baran," gözleri zaten üzerimdeydi, ben adını söyleyince oturduğu yerden kalktı. "İyi misin Uhra?" Dolu dolu olan gözlerimle ona baktım. Sana bir kere sarılsam tüm yaralarım sarılacak. Seninle bir kez birbirimize sarılsak kanayan bütün yaralarım durulacak.

"Sana bir kere sarılayım," ben daha cümlemi bitirmeden, beni kolumdan çekip kollarının arasına aldı. Başımı huzurla göğsüne yasladığımda başını saçlarımın arasına gömdü. "Seni nasıl özlemişim." Fısıltımı duyuyordu. "Sana nasıl hasretim anlatamam." Saçlarımı öptü. Sanki bu yetmemiş gibi üst üste öptü. "Sana öyle derin bir özlem duyuyorum ki, sanki sadece sen değil bende senden mahrum kaldım."

Beni geriye çekip ellerini yanaklarıma yasladı. "Ağlayacağım Uhra. Yemin ederim ağlayacağım. O kadar kötüyüm ki yavrum, kafayı yememe ramak kaldı." Kollarımı eşimin boynuna sardım. Ne kadar kötü olduğunu görebiliyorum. Sanki gel dizlerime başını yasla desem yaslayıp saatlerce ağlayacak.

"Ağla sevgilim, benim kollarımda istediğin kadar ağla. Hatta beraber ağlayalım."

"Yok," dedi alnımdan öpüp. "Sana ağlamak falan yok. Yeter bu kadar ağladığımız. Her gece Emre ile beraber ağlayarak uyuyordum." Yutkundum. Oğlum ağlayarak uyuyormuş. Benim hayat eşim ağlayarak uyuyormuş. Oysa her gece önce oğlumuzu uyutup sonra kendimiz uyuyorduk. Mutluyduk. Hatta o kadar iyiydik ki bazen kötü bir şey olacak diye çok korkuyordum.

"Ben ne kadar kötü bir anneyim." Gözyaşlarım yanaklarımdan aktı. Ben Emre ağlamasın diye çabalarken oğlumu günlerce ağlatmışım. Uyanmadığım her gün Emre kötüleşmiş. Ben uyanmadıkça ağlamış.

"Saçmalama Uhra. Düşünme ne olur güzelim, yemin ederim ben düşünmekten geberdim. Öldüm şurada, bu hastanenin dili olsa beni kovardı." Gözlerimi kapatıp alnımı alnına bastırdım. Bu hastanede birçok anımız vardı. Baran ilk atandığımız zaman yanımıza izin günlerinde geliyordu. Hatta nöbetimin olduğu günler bile bir bakıyorum yakınımda.

Nöbet başlayalım birkaç saat olmuştu ve acil fazlasıyla kalabalıktı. Hızlı adımlarla acilden çıkıp muayene odasına girdiğimde kaşlarım çatıldı. Baran sedyenin üzerinde oturmuş bakışlarını yere dikmişti.

"Baran," derken yutkundum. İstemediğim o kelime dilimden dökülürken sessizliğimi kenara bıraktım. "Baran abi iyi misin?" Sesimi duyar duymaz gözlerini usulca bana çevirdi. Çatık kaşları daha çok çatılınca merakla ona yaklaştım.

"İyiyim Uhra," oturduğu sedyeden kalktı. Tam karşıma geçtiğinde titrek soluklar aldım. "Başım çatlayacak gibi."

"Tamam, otur şuraya ben bir bakayım." Dudakları hafifçe yana kıvrıldı.

"Elin değerse bütün ağrılarım diner."

Kıkırdadım. "Ona şüphen olmasın." Benimle beraber o da gülümsedi.

"Tamam," kısık bir sesle konuştum. "Daha fazla üzülmeyelim. Gel şuraya oturalım." Koltuğa oturup Baran'ı yanıma çektim. Yavaşça başını göğsüme yasladığında elimi saçlarına attım. Baran, gözlerini kapatıp kollarını belime sardı. Kolları öyle sıkı bir hal aldı ki gözlerim dolu dolu oldu.

"Karnın biraz çıkmış." Bakışlarım karnıma kaydı. Bebeğimiz üç aylık. Kalp atışlarını uyandığımda dinlemiştim fakat durumu nasıl hiç bilmiyorum. Sadece serum ve vitaminlerle beslenmişim. Şu an kendimden önce bebeğimi düşünmem gerekiyor. Ben iyiyim fakat onunda iyi olması gerekiyor.

"Yarın Elisa her şeyini kontrol edecek. Şu saatten sonra düşüneceğim tek şey bebeğimin gelişimi." Baran yavaşça elini karnımda gezdirdi. Dokunuşu içimin bir hoş olmasına sebep olurken gülümsedim. Ufacık kendini belli eden karnımda elini gezdirip tebessüm etti.

"Yanına geldiğim günlerden birinde uzun uzun bebeğimizle konuştum. Ben ağladım belki o da babasıyla beraber ağladı."

İç çektim. "Minnacık karnım ama," çok küçük. Bebeğimiz çok küçük. Karnım bir yumru gibi kendini belli ediyor. Normalde iç karnım küçük olduğu için göbeğim hemen çıkmaya başlıyordu.

"Emre hala uyuyor. Emre'nin şampuanını mı değiştirdin?" Gözlerini aralayıp başını kaldırdı ve bana baktı. "Bunu mu düşündün güzelim?" Gözlerim dolarken başımı salladım. "Oğlumun kokusunu değişmiş ne yapayım oturup buna da ağladım." Uzanıp çenemden öptü. Hafifçe gülümsedikten sonra tekrar gözlerini kapattı.

"Eve kıyafet almak dışında hiç gitmedim. Emre'nin şampuanı değişmedi, Almila bizim evde yıkamıştı." Sessiz kaldım ve parmaklarımı Baran'ın saçlarında gezdirdim.

Baran göğsümde uyurken onu incitmemek için ekstra çabaladım. Sadece uyuyup dinlensin istiyorum. Benim kollarımda derman bulsun. Yaktığım canı benimle can bulsun. Oğlumuza baktığımda o da hala uyuyordu.

Emre kıpırdandığında pür dikkat Emre'ye baktım. Yavaşça gözlerini araladı ve hızla doğruldu. "Anne," dediğinde konuştum. "Buradayım oğlum." Bana baktı ve hızlıca sedyeden indi. "Beni niye burada tek bıraktın?" Yanıma gelip yan tarafımdaki boşluğa geçti ve hemen başını omzuma yasladı. Gülümseyerek Emre'ye baktım.

"Babam uyuyor," Baran'a baktı ve geriye çekildi. "Evet oğlum, baban epey yorgun."

"Anne seni alıp ne zaman eve gideceğiz? Ben evimizde uyumayı özledim." Kalbim Emre'nin sözleriyle kana bulandı. Evimizi özledim demişti hiç evde kalmamışlar bunu anladım. İçim acıyla kuşanırken içli bir nefes aldım.

"Yarın gideceğiz bir tanem. Önce Elisa teyzen kardeşinin nasıl olduğunu kontrol edecek, sonra evimize gideceğiz."

Kaşlarını hafifçe çattı ve bana daha çok yaklaştı. "Ama Cihad dayım evimize gideriz demişti. Seni kendi evlerine mi götürecek?" Tebessüm ettim. Annemlerle birkaç gün kalmamızı istiyorlar ama büyük ihtimalle kalmam. Kendi evimize geçeriz, onları yanımıza alırız. Zaten hem alt katta, hem de üst katta boş oda var.

"Yok öyle bir şey," Baran'ın uykulu sesini duyunca ürperdim. Birden bire konuştuğu için korktum. Gözlerini araladı ve oğlumuza baktı. "Anneni hiçbir yere bırakmam. Karımın yeri benim yanım." Kıkırdayarak eğilip saçlarından öptüm. Benim canım sevgilim, sizi artık hiç yalnız bırakmayacağım. Sizi bu halde bulmak beni mahvetti. Onlara her baktığımda kalbimde tarifsiz bir acı boy gösteriyor.

"Dayım kızar ama baba." Baran doğrulup bize baktı ve uzanıp Emre'yi kucağına aldı. Sırtını geriye yaslayıp oğlumuzu dizlerine oturttu.

"Annenin yeri bizim yanımız. Bizim yerimiz annenin yanı. Ben gidip halanı dayının yanından alıyor muyum?" Emre hızla başını iki yana salladı. "Heh, o yüzden kimse de anneni yanımdan alamaz." Gülümseyerek başımı Baran'ın omzuna yasladım.

"Beyefendiler saatlerdir uyuyorsunuz. Bu arada," geriye çekilip yönümü Baran'a çevirdim. "Ben acıktım. Yemek yemek istiyorum."

"Bende acıktım baba." Baran Emre'ye bakıp gülümsedi. "Sonunda acıktın aslan parçası." Oğlumuz gülümseyerek başını salladı. Anlaşılan Emre yemek bile yemiyormuş. Gözlerimi oğlumun üzerinde gezdirdim ve zayıflamış olduğunu net bir şekilde gördüm. Emre'nin yüzündeki donukluk canımı acıtıyor.

"Ne yemek istersiniz?" Baran önce bana sonra Emre'ye baktı. Emre ile en çok sevdiğimiz yemek pizzaydı. Evde sık sık birlikte yapıyorduk. Oğlum bana bakıp gülümseyince bende gülümsedim."Pizza baba!" Emre'nin neşeli sesi ikimizi de gülümsetti. Bizim bebeğimiz. Ben ve Baran'ın.

"Pekala," derken ayaklandı. Gözleri telefonunu aradığında, ben ayağa kalktım. "Çekmeceye koymuştum." Usulca bana döndü ve göz kırptı. Kalbim onun bu hareketiyle hızlanırken derin derin nefeslendim. Beyefendinin bakışı bile bana yetiyor.

"Sen annenle kal, ben alıp hemen geleceğim."

"Yok," dedim araya girerken. "Gidip yiyip gelelim. Ben çok bunaldım." Baran tereddütle bana baktı. "Bakma öyle Baran, üzerime resmen hasta kokusu sinmiş."

Bana doğru yaklaştı. "İşte bu yüzden hiç olmaz. Yaraların hale çok taze Uhra'm. Sen oğlumuzla burada kal. Hemen hastanenin çaprazında kafe var oradan alıp gelirim." Yüzümü astım. Bende onunla gitmek istiyorum. Canım onu tek başına bırakmak istemiyor.

"Anne," diyen oğlumuz elimi tuttu. "Babam gidip hemen gelir. Biz burada dursak olmaz mı?"

Eğilip oğlumu kucağıma aldım. "Tamam oğlum, sen kalmak istiyorsan kalalım. Ama ne olur sende hemen gel Baran. Zaten yanımdan ayrılmanı istemiyorum." Alnımdan öpüp geriye çekildi.

"Ben hemen geleceğim."

Baran odadan çıkarken ardından baktım ve kapı kapanınca Emre'ye döndüm.

"Bir tanem, anneni çok mu özledin?" Minik kollarını boynuma sardı. "Anne, ben hep ağladım duymuyor muydun?" Başımı usulca iki yana salladım.

"Senin ağladığını duysam hiç uyur muyum can içim. Minik gözlerinden yaş aksa kalbim ağrır." Dişlerini göstererek güldü.

"Güzel annem. Anne sen çok güzelsin." Oğlumun yanaklarını öpüp gülümsedim.

"Senin annen olduğum için çok güzelim." Kıkırdayarak başını boyun boşluğuma gizledi. Oğlumu sıkı sıkı sarıp sarmaladım.

🌼

Aylin Hanım evine gelir gelmez yemek yapmaya başladı. Kızı uyandığı için o kadar mutluydu ki, sanki yeni doğmuş gibi hissediyordu.

"Uhra'm uyandı ya Pınar, adak adamıştım hemen yerine getireceğim."

"Bizde adak adadık Aylin. Demir'de en az sizin kadar üzüldü." İki kadın mutfakta yemek yapıyordu. Yaptıkları yemeği tüm mahalleye dağıtacaklardı.

"Pınar," diyen Aylin Hanım başını yana çevirip Pınar Hanım'a baktı. "Biz hala İlyas Bey'in söylediklerini unutmadık. Saygı duyduk bu zamana kadar ama o söyledikleri hala aklımda. Biz o gün Cihad'ı zor tuttuk. Sen biliyorsun Cihad ne kadar deli." Pınar Hanım başını olumlu anlamda salladı. Düşündükçe utanıyordu. İlyas Bey ona da çok çektirmişti ama Baran vardı ya, Uhra'ya tek kötü söz söyleyemezdi.

"Biliyorum Aylin, bana çektirdikleri yetmedi çocuklarıma da huzur vermiyor." Aylin Hanım iç geçirdi ve sessiz kaldı. Baran'a söylediklerini Cihad duyar duymaz evden çıkıyordu ama zar zor ona engel oldular. O acıyla gidip neler yapardı tahmin bile etmiyorlardı.

"Yemekleri sıcak sıcak dağıtalım. Yarın da Uhralar gelir."

Pınar Hanım sıcacık gülümseyerek konuştu. "Baran geliriz dedi mi?" Aylin Hanım gülümsedi. Baran burada kalmak için gelmezdi onlar da biliyordu.

"Gelmez Baran," derken güldü. "Biz onlara gideriz o zaman ahiretliğim." İki kadın birbirine bakıp güldü.

Onlar yemek yaparken Almila ve Aleyna Baran'dan evin anahtarını alıp evlerine gitti. Evin temizliğini yapıp mutfağı kontrol ettiler. Pınar Hanım siz evi temizleyin yemeği biz hallederiz demişti. Aleyna ağlamaya başlayan kızını kucağına alıp koltuğa oturdu.

"Sakın," dedi kız kardeşine. "Abim o hırkaya dokunmayın demişti."

Almila anlamsızca baktı. "Ne alaka?"

"Karısı bırakmış orada anla işte." Almila kıkırdayarak koltuğa oturdu. Abileri eşine ne güzel kıymet veriyordu. Uhra uyurken hepsi Baran'ın ne kadar çok sevdiğine bir kez daha şahit olmuştu.

"Birazdan Cihad gelir."

Almila'da telefonuna baktı. "Kerem'de geliyor eve geçeriz. Yarın Uhra eve gelince toplanırız."

"Çok şükür uyandı Uhra. Çok korktuk vallahi," Almila'da kız kardeşine hak verdi. Hepsi çok korkmuştu. Ama en çok Baran. En çok korkan o'ydu.

🌼

Karşımda iştahlı bir şekilde pizza yiyen oğluma baktım. Eline yüzüne hep ketçap bulaştırmış ve hızlı hızlı yiyor.

"Yavaş oğlum, sakin sakin yemeğini ye." Emre sırıtarak elindeki pizza dilimini bana uzattığında, gülümseyerek yaklaşıp bana yedirmesine izin verdim.

"Tam sevdiğin gibi anne." Oğluma bakıp kocaman gülümsedim. Benim bebeğim çok uslu bir çocuk. Emre hep akıllı bir çocuktu. Huysuzluğu vardı ama beni hiç yormamıştı.

Gözlerim yavaş yavaş pizza atıştıran Baran'a kaydı. O hiç aç değil gibi ve onunda yemek konusunda Emre'den farksız olduğunu düşünmüyorum. Baran'ın elini tutup yanına yaklaştım. Kalbim ona dokunmanın akabinde hızlandı. İçim sıcacık olurken kocama bakıp gülümsedim.

"Sen niye yemiyorsun hayatım?" Bana baktı ve sıcacık gülümsedi. Gülümsemesi canıma can oldu. Kalbimin diğer yarısıyla doğduğum andan beri yan yanaydım. Ben Baran yanımdayken hiçbir şey aramıyordum. Onu sevene kadar sevgiyi aramamıştım. Ben dibimdeki adama aşık olduğumda ondan başka kimsedem sevgi beklememiştim.

"Aç değilim Uhra'm." Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım ve ketçap döktüğüm pizza dilimini Baran'a uzattım. "Hadi şunu ye bakalım." Baran bana hayretle baktı. Resmen ona çocuk muamelesi yapıyorum. O bana bakmaya devam ederken kıkırdadım. Gözleri gülen yüzüme baktı. Hareleri yüzümün her bir yerinde gezindi. O bana baktıkça heyecanlanıyorum. "Hiç öyle bakma çünkü seninde doğru düzgün yemek yemediğine eminim."

Kolunu belime sarıp beni yamacına çekti. Sıcak nefesi boynuma çarparken nefes almam zorlaştı. "Sen yokken dünya durmuş gibiydi. Yemek falan hiçbir şey zerre umurumda olmadı." Yanağımı öptü ve geriye çekildi. "Sen uyandın ya, bana yeter." Baran'a bakıp gülümsedim ama geçen zamanda neler olduğu aklımda dolanıp durdu. Sorsam kanayan yarayı daha fazla kanatmış olurum bu yüzden en iyisi susmak.

"Yemek yeriz bol bol değil mi oğlum?" Emre yağlı ellerini birbirine çırpıp güldü.

"Sen yaparsan yeriz anne!" Gülümseyerek oğluma baktım. Nasıl da mutlu benim bebeğim.

Yemekten sonra güzelce dinlendik. Gecenin bir yarısında bulanan midem yüzünden yataktan kalktım çok fazla midem bulanıyordu ve dayanamıyorum. Yavaşça odadan çıkıp alt kata ilerledim. Elisa bugün nöbetçi olduğu için fazlasıyla şanslıyım.

"Elisa," derken acile girdim. Gözleri hızla bana döndüğünde ayaklandı.

"İyi misin Uhra?"

"Midem bulanıyor aşırı derecede. Bebeğimi kontrol eder misin korkuyorum biraz." Yanıma gelip elimden tuttu ve beni dikkatli bir şekilde sedyeye yatırdı. Gözleri önce yüzümde sonra karnımda gezindi. Bir şeyler düşünüyor sanırım.

"Ultrasonla bakalım." Elisa'ya yardım edip karnımı açtım. Jeli karnıma sıktıktan sonra ultrasona döndü. Dikkatli bir şekilde bebeğimizi kontrol ettiğinde derin ve rahat bir nefes aldım.

"Her şey gayet iyi Uhra. Gelişimi de günü gününe ilerliyor bunun için sana ek vitaminler verdik. Sadece sık sık beslenmen lazım onun dışında kilosu az bunun bilincinde yemeni ayarla. Mide bulantın normal biliyorsun bazı hamilelikler bulantılı geçiyor." Ve benim hamileliğim hep bulantılı geçiyordu.

"Teşekkür ederim Elisim, sana kolay gelsin ben odaya çıkacağım Baranlar uyuyor."

"Sana eşlik etmemi ister misin?"

"Hayır, sen hastalarına bak kuzum. Sabah görüşürüz."

"Dikkat et kendine."

"Sende bebeğim."

Elisa'nın yanından ayrılıp üst kata odaya çıktım ve odada yürümeye başladım. Uyuyan Emre'nin üzerini örtüp Baran'a baktım. O da uyuyor ve üzerinde hiçbir şey yok. Kenardaki ince hırkayı yavaşça Baran'ın üzerine örtüm ve geri çekildim. Hava sıcak lakin odada klima çalıştığı için fazlasıyla serin.

"Niye uyandın Uhra?" Uykulu sesi beni şaşırtırken olduğum yerden kıpırdamadım.

"Midem bulanıyor." Gözlerini aralayıp doğruldu. Oflayarak karşısına geçtim. "Uyu Baran, ben Elisa ile konuştum. Hem nöbetçiydi yanına uğradım." Gözlerini üzerimde gezdirdi ve gözlerimde durdu.

"Emin misin iyi olduğuna?"

"Evet, hamileliğim mide bulantılı geçtiği için gayet bu durum normal." Elimden tutup beni kendine çekti ve dizlerine oturttu. Yerimden memnun kaldım. Ona yakın olmaktan memnunum. Kollarımı boynuna sardım.

"Uyu hadi." Bana biraz daha yaklaştı ve usulca yanağımı öptü. "Uykum yok. Bugün yeterince uyudum." Parmaklarımı ensesindeki saçlarında gezdirdim. Yüzümde hafif bir tebessüm büyürken Baran'a baktım. "Benimde hiç uykum yok." Yavaş yavaş beni öpmeyi sürdürdü. Dudakları çenemde oyalanırken derin bir nefes aldım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor. Nefes alışlarım artınca başını geriye çekip güldü.

"Seni nasıl özlemişim ben Uhra," çenemden öptükten sonra alnımdan öptü ve yetmedi yanaklarımı tekrardan öptü. İçim gide gide Baran'a sarıldım. "Sen uyurken geberdim."

"Deme öyle bir tanem."

"Öyle Uhra'm." Uzanıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve eşimi sakinlikle öptüm. Bütün vücudum huzurla sarmalanırken titredim. Sanki onu ilk defa öpüyor gibiyim. Usul usul Baran'ı öpmeyi sürdürdüm. Beni böylesine mahvetmesi fevkalede hissettiriyor.

"Sevgilim," diye mırıl mırıl mırıldandım. "Seni çok seviyorum." Kolları kıskıvrak beni sarıp kendine çekti. Sanki yakınlığımız az gibi, beni daha çok kendine çekti. Tenim onun teniyle sarmalandı. Kokusunu derin derin ciğerlerime çektim.

"Yaran hala taze diye sana sıkıca sarılamıyorum." Kahkaha atmamak için dudağımı ısırdım. Zaten bana sıkıca sarılıyor. "Sen biraz daha iyi ol o zaman sıkı sıkı sarılırım." Kısık bir sesle güldüm. Benim eşim beni ne kadar güzel seviyor böyle... Onunla evlenmek bu hayattaki en iyi kararım. Onu sevmek bana bahşedilen bir armağan. Baran'ı sevmek bile yetmiyor. Sanki ona olan sevgim hep yetersiz gibi.

"Seni doya doya öpemedim." Ben daha konuşmadan beni içli içli öptü. Yüzümün her bir karesi onun öpücüğünden pay aldı. İçim yanıp kavruldu. Her şeyi boş verip onunla yanmak isteyecek kadar gözüm karardı.

"Dur," dedi belimden kavrayarak. "Kıpırdama güzelim."

Geriye çekildim. "Kıpırdamıyorum."

Tek kaşını kaldırıp imalı bir şekilde gülümsedi. "Emin misin?" Başımı omzuna gömüp güldüm. Utandırmasa olmuyor beyefendi.

"Bazen," kısık sesine dikkat kesildim. "Ben bazen hiç uyanmayacağını düşündüm. Uhra, ben senin yokluğunla sınanırken kahroldum. Ne kadar zordu sınavım. Ben," sesi tir tir titredi. "Yemin ederim korkudan dahi uyuyamıyordum." Kollarını sıkıca bedenime sardı. Gözyaşlarım akarken sessizce dinledim.

"Şu hastaneye gelmek artık çok basitleşmişti. Düşün annemlerden çıkıp günde dört beş kez gelmek." O anlatırken ben sadece ağladım. Ben sadece uyuyup uyanmış gibi hissediyordum ama ailem, onlar çok şey hissediyordu. "Yol gözümde bile yoktu. Yolun sonunda seni görmek vardı." Saçlarımdan öptü uzunca ve benim içim titredi. "Seni bana bağışlayana kurban olurum." Başını saçlarımın arasına gömdü. "Ben biliyordum ama Uhra," sesi epey kısık çıktı. "Ben biliyordum seninle sınanacağımı." Gözlerinden yaşlar süzüldü. Onun ağlaması kalbime bir bıçak gibi saplanıp kaldı. "Sınanacağımdan emindim çünkü seni çok seviyorum." Sessizce birbirimize sarılıp ağladık.

Kimi çok seversen bu hayatta onunla sınanırsın. Her şeyde bir ölçü var ve biz insanlar hep o ölçüleri aşarız.

Tüm kontrollerim yapılmıştı. Elisa bebeğimizi kontrol etmiş ve gelişiminin biraz geri olduğunu söylemişti. Daha erken olduğu için sağlıklı beslenme ve ek vitaminlerle gelişimin daha iyi olacağını dile getirdi. Bebeğime dikkat edeceğim. Sağlıklı bir şekilde aramıza gelmesi için elimizden geleni yapacağız.

"Her şeyi topladınız mı?" Cihad abim odada göz gezdirdi. Baran'ı karargahtan çağırdıkları için apar topar gitmek zorunda kaldı. Ve bir saattir yanımızda değil.

"Topladık abi. Çıkalım artık." Cihad abim bana hafifçe bakıp gülümsedi. Emre elimi sıkı sıkı tutup Cihad abim ile aramızda durdu.

"Dayı dikkat edelim." Cihad abim Emre'ye baktı ve onu hemen kucağına aldı. "Ediyoruz dayıcığım. Sen merak etme."

Emre bana baktı ve gülümsedi. Abim ile beraber hastaneden çıktığımızda derin bir nefes aldım. Ben en son burada göğsümden vurulmuştum. Bir korku beni yamacına çekerken adımlarım yavaşladı. Sanki o an tekrardan gözlerimin önüne geldi. Ayaklarım istemsizce duraksayınca belime bir kol sarıldı. Bütün hücrelerim onun varlığını tanıyıp güvenle sarmalandı.

"Buradayım," kısık sesi güven veriyor. Kolunu tamamiyle belime sarıp yürümeme yardım etti.

"Erken döndün," başımı Baran'a çevirdim.

Gözlerini etrafta gezdirdikten sonra bana baktı. "Bir aylık izinliyim. İzin almak çok zor oldu ama aldım." Derin bir nefes aldıktan sonra arabaya yaklaştım.

"Annemlere," dedi Cihad abim kendi arabasının kapısını açıp. Baran kaşlarını çatarak konuştu. "Kendi evimize geçiyoruz kardeşim."

Abim üstelemedi. "Annemler yanınıza gelsin o zaman."

"Aynen kardeşim," derken benim için kapıyı açıp geçmemi bekledi. Yerime geçtim ve kemerimi taktım. Cihad abim ise eşyaları bagaja yerleştirip Emre'yi arka koltuğa oturtturmuş ve kendi arabasına geçmişti.

"Siz evinize geçin ben annemleri alıp gelirim."

"Dikkatli git abi."

Cihad abim bana göz kırpıp önüne döndü. O çıktıktan sonra bizde yola çıktık. Emre kendi kendine bir şeyler anlatırken arkamı döndüm. Oğluma bakıp gülümsedim. İlk güne göre çok daha iyi görünüyor.

"Eve gidince seni bir güzel yıkayacağım oğlum."

Ellerini hemen çenesine yaslayıp bana baktı. "Yanına gelmeden önce Almila halam beni yıkadı." Oğlumun yanağını şefkatle okşadım. Kokusunun değişmesi beni üzüyor bu yüzden eve gider gitmez Emre'yi yıkayacağım; hem hastanede kaldığı için üzerine hastanenin kokusu sinmiş.

"Hastanede kaldık ya bir tanem, yıkanmamız lazım."

"Tamam anne." Oğlumun yanağını okşayıp gülümsedim.

Evimize geldiğimizde bir süre arabada durduk. Baran önce bana sonra evimize baktı. Bakışları tekrar bana döndüğünde ne hissettiğini anlamaya çalıştım.

"Evden seninle çıkmıştık." Elimi tuttu ve avuç içine dudaklarını bastırdı. "Sensiz bu eve girmek bile anlamsızdı." Kemerini açtı ve uzanıp benimde kemerimi açtı. "Şimdi seninle tekrar döndük."

Yavaşça arabadan indim ve Emre'yi de indirdim. Baran önden giderken ben ve Emre arkasından gittik. Gözlerim evimizin etrafında gezindi. Bahçemizdeki birçok çiçek kurumuştu.

Baran evin kapısını açınca bize doğru döndü. "Önce siz geçin." Emre'nin elini tutup sağ ayakla eve girdim. Gözlerim evimde gezindi ve her şey yerli yerinde duruyordu. Yavaşça oturma odasına ilerlediğimde gülümsedim. Her şey hala yerli yerinde duruyor.

"Hırkaya," Baran'ın sesiyle koltuğun üzerine bıraktığım hırkaya baktım. O hırkayı alelacele koltuğun üzerine bırakıp evden çıkmıştım. "Kimsenin dokunmasına müsaade etmedim." Hırkayı elime alıp gülümseyerek Baran'a döndüm.

"Sen bana hala çok aşıksın." Emre telefonumu alıp koltuğa uzandığında Baran yanıma yaklaştı. Bedenimi kolları arasına aldığında gözlerimi oğlumuza çevirdim.

"Ben sana 9 yaşında ne hissediyorsam," saçlarımı geriye çekip açıkta kalan boynumu öptü. "33 yaşında da aynı hisleri hissediyorum. Bir bakışınla içimi eritiyorsun. Bir kere gülüp beni mahvediyorsun." Başını omzuma bastırdı. "Bir kere Baran diyorsun akan sular duruyor." Derin derin nefeslendim; hırkayı yerine bıraktıktan sonra usulca Baran'a doğru döndüm.

"Ömür dediğin bu kadar işte Baran Oğuz." Ellerimi yanaklarına yasladım. "Her ömrün sonunda ölüm varken hiçbir şeyin anlamını beklemiyoruz." Usul usul yanağını okşadım. "Ben seni bile bile ölüme gönderirken çıtımı çıkaramıyordum."

Alnını alnıma yasladı. "Şimdi ne dersen de söz vereceğim. Sen Baran dikkat et dersen dikkat edeceğim. Ama gitme deme Uhra." Geriye çekildiğinde uzun uzun gözlerine baktım. Sana gitme demem sevgilim. Sen benden öncede bu yoldaydın, benden sonrada bu yoldasın. Ben, yoluna yoldaş olmak için sana söz vermiştim.

"Ben sana bu yolda eşlik etmeye başladım. Bu yolda sana yoldaş oldum. Beklemek zahmetlidir ama sonunda sana kavuşmak varya Baran, bu bana kafi." Uzanıp alnımdan öptü.

"Seni seviyorum Uhra."

"Bende seni seviyorum Baran."

Ah ahhh canlarım nasım güzeller🥺🤍

 

Bölüm : 13.01.2025 22:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...