37. Bölüm

36. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

 

36.Bölüm

"Geceydi her yer, sen yıldızdın"

4 sene sonra;

Geçiyor. Zaman dediğimiz o dilim su gibi ilerliyor. Şimdi, şu an sanki yavaş yavaş geçiyor. Ben onu her uğurladığımda bir parçamı yanında götürüyor. Alışmıştım ama yine eksik hissediyorum, sonuçta aynı yastığa baş koyduğun insan; hayat eşim, sevgilim... Baran bu hayatta her şeyim.

"Emre, yavaş bebeğim." Dört yaşında olan oğlumuz durmadan bahçede bir o yana bir bu yana koşuşturuyor. Baran görevde olduğu için annemlerdeyim. Tam tamına on gün oldu ama bir kez bile konuşamadık. Bu beni içten içe üzüyor olsa da gururluyum.

"Uhra," yanıma gelen Elisa'ya bakışlarımı çevirdim. Berkin abim ile üç sene önce evlenmişlerdi. Kucağında Ecrin ile yanıma geldiğinde küçük yeğenimi kucağıma alıp yanaklarına öpücükler bıraktım. Ecrin tip olarak abime benziyor olsa da, huy bakımından kesinlikle Elisa'ya benziyor. Ecrin'i yere bırakıp Emre'nin yanına gitmesini izledim.

"Uhra test yaptın mı?" Ah, kızların bu sorusundan bezdim. Sinirle başımı Elisa'ya doğru çevirdim. Sürekli test yaptırdın mı diye sorup beni çileden çıkarıyorlar.

"Off, birkaç gün daha bekleyeceğim." Elisa kahkaha atarak koluma vurdu. Hamile olduğumu hissediyorum ama yine de beklemek istiyorum. Daha ne kadar bekleyeceksem, mide bulantım dahi kendini belli etmişti.

"Hamilesin işte Uhra. Kızım seninle günümüz aynıydı sen daha olmadın ve neredeyse üç hafta olacak."

Huzursuzlukla yerimde kıpırdandım. O Baran gelince başını şişireceğim hepsi onun yüzünden. Emre okula başlamadan çocuk istemediğimi söylemiştim. "Off ya!" Söylenmeme gülen Elisa'ya öldürücü bakışlar atsam bile nafile çünkü o hâlâ keyifle gülüyor. Düştüm bunların diline artık dalga geçer dururlar.

"Aman ne olacak canım, Almila ile beraber doğurursun." Sinirle Elisa'ya ters bir bakış attım.

"Abime söyleyeceğim o da yapsın, hem Ecrin de büyüdü." Elisa bana şaşkınlıkla baktı. Eh, tabi ki abime böyle bir şey söylemem. "Seni de görürüm." diye söylenerek içeriye geçtim.

Aleyna yanına oturturduğu Cihangir'e birkaç kaşık daha yemek yedirmek için çabalıyordu. Ya bunun huysuzluğu bile aynı Cihad abim. Yemek yememek için sürekli bir yerlere kaçıyor.

"Aynı Cihad, o da böyleydi." diyen annem dolu gözleri ile iç çekti. "Yemek yedirmek için peşinde dolanırdım sonra kendisi yemeye başladı." Annemin yanına ilerleyip yanağını öptüm. Annem kollarını belime sarınca bir kez daha annemi öpüp gülümsedim.

"Anne," diyen Cihangir Aleyna'ya baktı.

"Efendim annem."

"Bende babam gibi asker olacağım.Bende sizleri koruyacağım." Gözleri dolan Aleyna Cihangir'i kendine çekip öptü. Zaten duygusal biri olan arkadaşım şimdi daha bir duygusal olmuş.

"Halacığım, eğer yemek yemezsen büyüyemezsin o zamanda asker olamazsın." Söylediklerime kaşlarını çatan Cihangir, Aleyna'dan kaşığı alıp hızlıca yemek yemeye başladı.

"Hala, babam ve dayım ne zaman gelecek?" Cihangir'i öpmek için ona yaklaştım ve tombul yanağını öpüp geri çekildim.

"İşleri bitince dönecekler canımın içi." Aleyna iç çekip karnını okşadı. Benim güzel arkadaşım yedi aylık hamile ve bir kız yeğenim daha olacak. Cihad abimin kızını sabırsızlıkla bekliyorum.

"Uhra," Aleyna'ya baktığımda ne diyeceğini tabii ki tahmin edebiliyorum. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim. İmalı bakışları sinirlerimi bozuyor. Annem ayağa kalkınca bakışlarımız annemi buldu.

"Ben bahçeye çıkacağım kızlar."

"Tamam anne."

Annem çıkınca Aleyna bana doğru döndü. "Test yaptın mı?"

Sinirle homurdanıp Aleyna'nın yanına oturdum. Bebek elbette istiyorum ama daha erkendi. Ya ne bileyim en azından Emre bir okula başlasaydı. "Yapmıyorum. Yapmayacağım." diye söylendiğimde kahkaha attı.

"Yapma canım, birkaç ay sonra karnın çıkınca anlarsın." Omuz silktim. Bebeğimi istiyorum. Baran ile benim bebeğim... Ondan bana kalan bir mucize. "Uhra, abim beş çocuk diyorsa asla bu kararından dönmez."

Homurdanıp geriye yaslandım. Ben gösteririm ona beş çocuğu; beyefendiye bak sanki kendisi doğuracak. "Sanki kendi doğuruyor." diye söylendiğimde Baran'ın kahkahasını duydum. Baran tam karşıma geçince hızla ayağa kalktım ama yaptığım bu hareket başımın dönmesine sebep oldu. Kalktığım yere geri oturup gözlerimi kapattım.

"Uhra'm iyi misin?"

Yüzümü elleri arasına alan Baran'a bakmak için gözlerimi araladım ve gülümsedim. "İyiyim bir tanem." Beni kolları arasına alıp sıkıca sarıldı. Başımı boyun boşluğuna yaklaştırıp derince kokusunu içime çektim. On gün boyunca onu görememek ya da sarılamamak çok kötüydü. Buram buram kokusunu soludum ve kalbim ona sarılmanın heyecanıyla hızlandı.

"Seni çok özledim," mırıltımı duydu ve bana daha sıkı sarıldı. "Baran," diye mırıl mırıl mırıldandım. "Canım sevgilim, hoş geldin."

Boynumu öptü uzunca ve başını geriye çekti. "Hoş buldum güzelim." Alnıma dudaklarını bastırıp şefkatli bir öpücük kondurdu ve geriye çekildi. Oturduğum yerden ayağa kalkıp Baran'a daha çok yaklaştım. Özlemi beni kül etmişti.

"Cihad abim nerede?"

Saçlarımı yavaşça kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Bahçede annemlerin yanında."

"İyisiniz değil mi? Yaranız falan yok?" Bana özlemle bakışı kalbimi daha çok hızlandırdı mümkünmüş gibi. Burada olmasaydık onu doyasıya öperdim.

"İyiyiz güzelim." Birbirimize hasretle baktık. Ona öyle çok hasrettim ki, şuracıkta öpmek için can atıyorun.

"Geri çek o ellerini kardeşimin üzerinden." Barın abimin sesiyle Baran'dan uzaklaştım. Baran, sinirle abime dönüp birkaç şey mırılandı. Ve abilerimin bitmek bilmeyen bize karışmaları. Nişanlıyken hiç karışmayanlar şimdi nefes aldırmıyor. Sırf Baran sinir oluyor diye yapıyorlar.

"Evliyiz oğlum, evli lan." Barın abim sırıtarak Baran'a baktı ve karşımızdaki koltuğa oturdu. Keyifli bir şekilde gülüyor beyefendi. Baran'ın sinir olması hoşlarına gidiyor. Kocamı hep sinirlendiriyorlar; canım kocam ya. Allah sana sabır vermiş cidden.

"Yanımızda geri dur lan sende." Baran bir şey söylemedi ama abime uyarıcı bir bakış attıktan sonra elimi tutup beni de kendiyle koltuğa oturttu.

"Ulan evliyiz hâlâ karışıyorlar."Barın abim, Baran'a kaşlarını çatıp bakınca ikisinin bu haline güldüm.

Kucağında Asaf ile gelen Yüsra'ya dönüp baktım ve hafifçe tebessüm ettim. Uzanıp Asaf'ı kucağından aldım ve birkaç kez öptüm. Barın abim ve Yüsra ani bir kararla evlenmeye karar vermişlerdi ve üç buçuk senedir evliler. İki yaşında olan minik yeğenim Asaf, Barın abimin ikizi gibi. Yalnız bütün yeğenlerim abilerime benziyor. Yüsra, yeğenim abime daha çok benzediği için sinir olmuş ve ikinci çocukta sürekli kendine bakacağını söylemişti.

"Asaf, sen büyümüşsün." Asaf'ı birkaç kez daha öpüp yere bıraktım.

"Beni böyle öpmedin."

Baran'ın sözlerine sessizce güldüm. "Eve gidince öperim."

Elimi sıkıca tutup beni biraz daha yanına çekti. "Eve gidelim." Baran'a gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Onun kadar bende onu öpmek istiyorum ama müsait bir yerde değiliz.

Biz Baran ile birbirimize gülümserken, Cihad abim kucağında Cihangir ile içeriye girdi. Bakışlarım etrafta Emre'yi aradı. Herkes burada ama benim oğlum yok.

Baran'a doğru döndüm. "Emre'ye bakacağım," oturduğum yerden kalktığımda Baran'da ayaklandı ve ardımdan gelmeye başladı. Bahçeye çıktığımda hiç kimse yoktu. Gözlerim hızlıca bahçeyi taradı ama oğlumu hiçbir yerde göremedim. Emre iki yaşındayken bahçe kapısından çıkıp gitmişti. O gün oğlumuzu bir saat boyunca bulamamıştık. Berkin abim oğlumuzu bulup getirmişti.

"Emre neredesin bebeğim?" Gözlerim bir kez daha bahçenin dört bir yanında dolandı. Emre'yi hiçbir yerde göremeyince gözlerim doldu. Bir el nefesimi kesiyor gibi hissettim. "Emre, bebeğim neredeysen çık hadi oğlum." Emre'den hâlâ ses yok. Hızlıca kapıya ilerledim ve dış kapıdan çıktım. Bakışlarım mahallede gezindi. Kaşla göz arasında nasıl kayboldu! Bu çocuk nerede Allah aşkına.

"Baran," dedim tedirginlikle. Ben Emre'yi bir dakika bile yanımdan ayırmıyordum. İki dakika bahçede kaldı ve hemen gözden kayboldu. "Yok." Gözlerim doldu hemen. "Emre burada yok."

Elimi tutan Baran beni yamacına çekti. "Sakin olur musun yavrum, buradadır bir yere gitmez. Ben içeriye girdiğimde bahçedeydi."

"Sakin olamıyorum Baran, oğlumuz yok farkında mısın?" Kolunu belime sardığında ağlayacaktım. O nasıl bu kadar sakin ve benim aklım çıkacak.

"Baran, Uhra." Pınar annemin sesini duyunca arkamı döndüm. Kucağında Emre ile beraber bu tarafa geliyor. Rahat bir nefes alıp Baran'dan uzaklaştım ve onlara doğru ilerledim.

"Emre!" Pınar annem Emre'yi bana verince oğluma sıkıca sarıldım. Şu kısacık dakikada yüreğim ağzıma gelmişti. "Emre, sakın bir daha benden izinsiz evden çıkma."

Kaşlarını çattı ve bana baktı. Ona kızdığım için ellerini yanaklarıma koyup bana baktı. "Anne." dediğinde onu göğsüme bastırdım. Oğlumu göremeyince aklım çıkacak gibi oluyor.

"Bana söylemeden bir daha evden çıkmak yok." Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. Kızamıyorum ki bebeğime.

"Tamam anne."

Yüzü asıldığında birkaç kez yanağını öptüm. Gözleri arkaya kaydığında gözlerini kocaman açtı. Babasını gördü. "Yaşasın babam gelmiş!" Attığı çığlık gülümsememe neden oldu. Benim kucağımdan inip Baran'ın kucağına atladı. Küçük kollarını Baran'ın boynuna sarıp, babasını öpmeye başladığında daha çok gülümsedim. "Baba, ben seni çok özledim." Oğlumuza bakıp iç çektim.

Baran, Emre ile konuşurken bende Pınar anneme döndüm. "Anne nasılsın?"

"İyiyim kızım, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim çok şükür." Pınar anneme sıkıca sarılıp geri çekildim. Geldiğimizde yoklardı bu yüzden daha yeni gördüm.

"Şunlara bak." dediğinde arkamı dönüp eşim ve oğluma baktım. Ne kadar şanslıydım. Hayatımın iki değerlisi karşımda.

"Hadi bize geçelim, Almila da yolda geliyorlar." Baran Emre'yi omzuna alıp bana döndü. Yine söylenmeye başlayacak adım kadar eminim. "Hiçbir şey söyleme Baran, vallahi seni bahçede yatırırım." Olduğu yerde durup bana doğru döndü. Pınar annem önden ilerleyip içeri girmişti o yüzden rahat rahat konuşuyorum.

"Hatun." Uyarı tonunda çıkan sesiyle tek kaşım havalandı. Uyuz işte uyuz.

"Hem sen cezalısın, misafir odasında uyuyacaksın."

Baran bana şaşkınlıkla bakarken Emre'yi omzundan alıp yere indirdi. "Emre buradan ayrılmak yok."

Oğlumuz Baran'ın dediğine tamam desede hâlâ yüzümüze bakıyor. "Baba, beni kucağına al." Ellerini iki yana açıp babasının onu kucağına almasını bekledi. Oğlumuzu tekrar kucağına aldığında, Emre başını babasının omzuna yasladı. Oğlum babasını çok özlemiş.

"Ne cezası Uhra?"

Kaşlarımı çatıp sinirle ayağımı yere vurdum. "Hamileysem elimden çekeceğin var Baran."

Keyifle kaşlarını kaldırdı ve bana yaklaştı. "Hamile misin?" Ses tonu yumuşarken içim bir hoş oldu.

"Üç haftadır günüm geçiyor ve mide bulantım var. Bunun hesabını vereceksin."

Baran Emre'yi tek elle tutup diğer kolunu belime sardı. "Uhra'm," sesinde buram buram sevgi vardı. Onun kadar bende onu seviyorum. Baran'a sıkıca sarılacağım dakikayı iple çekiyorum. Bir an önce evimize gidip eşimle zaman geçirmek istiyorum. "Eve gidince görüşeceğiz." Gülümseyerek iç çektim. "İçeriye geçelim güzelim,"

"Kene gibi," diye söylenen Cihad abimin sesiyle kıkırdadım.

Baran sinirle abilerime döndü. Üçü de bahçeye çıkmıştı. "Kardeşim, bakın sinirleniyorum. Ben size böyle mi yapıyorum lan?"

Cihad abim keyifle Baran'a doğru birkaç adım attığında onları izlemeye devam ettim. "Biz kene gibi yapışmıyoruz kardeşim."

Baran, dik dik bakınca aralarına girdim. Cihad abime yaklaşıp ona sarıldım. "Hoş geldin deniz gözlüm." Abimde bana sarıldı.

"Hoş buldum miniğim, nasılsın?"

"İyiyim deniz gözlüm, sen nasılsın?"

"Sizleri gördüm daha iyi oldum güzelim."

Başımı abimin omzuna yasladım ve Baran'a baktım. "Baran, Emre uyuyor." Oğlumuza kısa bir bakış attı. Abilerime sesimi çıkaramıyorum anca Baran'a engel oluyorum; o da sırf ben varım diye bir şey demiyor ama yeri geldi mi hepsiyle baş ediyor.

"Abim," Cihad abim gülümseyerek saçlarıma öpücük bırakıp beni kolunun altına çekti.

"Uhra, artık boşa bunu kardeşim." Baran çatık kaşlarıyla abime bakmaya devam etti. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Abi ya," abim kahkaha atınca bizde gülmeye başladık.

Baran omzunda uyuya kalan Emre'yi benim odama yatırmak için içeriye geçti. Bende onların ardından ilerleyip odaya geçtim. Emre'yi yatağa yatırıp üzerini örttü. Baran'ı yüzümdeki gülümsemeyle izledim. Baran bana döndüğünde yüzümdeki gülümseme büyüdü. Kollarını belime sarıp beni kolları arasına çekti.

"Uhra'm," yanağımda gezinmeye başlayan parmaklarıyla kıkırdadım. "Geriye üç çocuk kalıyor." Baran'ın ayağına sinirle basıp geri çekilmeye çalıştım. "Güzelim, geniş aile olalım istiyorum." Başımı göğsüne yaslayıp sessiz kaldım.

"Bir kız bir oğlan yeterli bence."

Güldü. "Hayır beş tane çocuk istiyorum. Kaç kız kaç oğlan olduğu önemli değil, sonuçta hepsi bizim çocuğumuz." Baran'a gülümseyip kollarımı beline sardım. Biraz daha zorlarsa beni bu konuda ustalıkla ikna edebilir.

"Hayır, kızım olursa başka çocuk doğurmam."

Usulca saçlarımı omzumdan aşağı bırakıp yüzüme baktı. "İkiz kızım olursa olabilir." Baran'a dil çıkarıp geri çekilmeye çalıştım. Beni kendine daha çok çektiğinde gözlerimi meftun olduğum gözlerine diktim. O bana yaklaştıkça, tereddütsüz ona yaklaştım. Dudakları dudaklarımı bulduğunda, içim huzurla doldu. Ben ona hiçbir şekilde doyamıyorum. Her an kolları arasında olsam bile Baran'a olan özlemim dinmiyor. Nefes alışlarım hızlanmıştı. Başımı göğsüne yasladığımda hızlı atan kalbinin ritmleri kulağımı doldurdu. Onun kalbi de epey hızlı çarpıyor.

Geriye çekilip Baran'ın yüzünü inceledim. Onu şu an tekrar öpebilirim ama hiç müsait bir zamanda değiliz. Ben daha ne olduğunu anlamadan Baran tekrar dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Özlemle kollarına sığındım. Ona ihtiyaç duyan her bir hücrem istediğine kavuşmuştu.

"Çok özledim." Mırıldanarak boynunu öptüm.

"Benim kadar değil," dedi yanağımı öpüp.

"İçeriye geçelim, ayıp oluyor." Baran sözlerimi umursamadan birkaç kez daha yanağımı öpüp geriye çekildi.

"Hadi çıkalım güzelim."

Son kez beni öpüp hızlıca odadan çıktığında gülümseyerek ona söylendim ve odadan çıkıp mutfağa geçtim. Elisa ve Yüsra yemek yaparken, Aleyna ocağın başında sütlaç karıştıyordu. Sandalyede oturan Almila'ya kısa bir bakış attım ve yanlarına yaklaştım.

"Yardım lazım mı gelinler?" Kızlara gülüp, Aleyna'nın yanına ilerledim. "Kuzu sen otur ben hallederim."

"Saçmalama kız, sende hamilesin." Aleyna'nın söylediklerini duyan Almila ve Yüsra bana dönünce, sinirle Aleyna'ya baktım.

Kahkaha atan Elisa geri kalmadan konuştu. "Uhra test yapmamak için direniyor ama yüzde yüz hamile çünkü neredeyse üç haftadır günü geçiyor." Kahkaha atarak gülen dörtlüye göz devirdim.

"Size ne, daha ikinci çocuğumuz. Ne olacak canım."

Kıkırdayan Almila bana baktı. "Abim beşte karar kıldı. Siz bu gidişle beşlersiniz." Ah bu kızları dövmek istiyorum. Durmadan benimle dalga geçiyorlar.

"Görür o gününü." diye söylenerek ayağa kalktım. Yemek yapan Elisa ve Yüsra'nın yanına yaklaşıp bende bir şeyler yapmaya başladım yoksa sinirden kızlara çıkışacağım.

Hepimiz bahçedeki büyük masada yerlerimizi aldığımızda yemeğimizi yemeye başladık. Emre durmadan huysuzluk ediyor ve mide bulantılarım başladığı için pek fazla bir şey yiyemeden masadan kalktım.

"Uhra,"

Cihad abimin sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Efendim abi?" Ne demek istediğini bakışlarından anladığım için gülümsedim. Normalde kalabalık ortamda bir şey yiyemem, Cihad abimde bunu bildiği için bana baktı. "Ha yok abi, canım istemiyor. Bir de Emre huysuzluk yapıyor uyutup geleceğim." Abim bana göz kırpıp masaya döndü.

Emre'yi alıp içeriye geçtim. Odama girince yatağa ilerleyip Emre'yi yatırdım ve yanına kıvrıldım. Sadece bir saat uyumuş ve uyanmıştı. Şimdi ise uyku saati olduğu için huysuzluk yapıyor. Boynuma kollarını saran Emre öylece bana bakıyordu. Minik burnuna öpücük bırakıp bende ona baktım.

"Uyumak istemiyor musun oğlum?" Başını iki yana salladı. "Ne oldu bir tanem?" Çenesinden tutup yüzünü kendime çevirdim. Emre böyle yapıyorsa bir istekte bulunacak ama çekiniyor. Çekingenliği kesinlikle bana çekmiş. "Söyle bebeğim, yapabileceğim bir şeyse tabii ki yaparım."

Ellerini tekrar boynuma sarıp kulağıma doğru yaklaştı oysa odada ikimizden başka kimse yok. "Babam ve seninle uyumayı özledim.
Beraber uyuyalım." Oğlumu kollarımın arasına alıp sıkıca sarıldım. Baran Emre'nin sürekli aramızda uyumak istemesinden pek hoşnut değil. Hatta bu konuda Emre ile kavga etmişti. Küçücük çocuğa odanda uyumazsan sana ceza olarak içtima yaptırırım diye tehdit etmişti. Kocam çok kıskanç çok.

"Eve gittiğimizde beraber uyuruz annem."

Sevinçle yanağımı öptü. "O zaman eve gidelim." Oğlumun tatlı hallerine dayanamadığım kızaran yanaklarını öpüp gülümsedim.

"Ama herkes burada, gidersek onlara ayıp olur. Baban uzun süre bizimle kalacak her gün beraber uyuruz olur mu oğlum?" Baran duysa bana çok kızar. Beni oğluyla paylaşmak istemiyor.

"Tamam." Usulca geriye çekilip başını yastığa koydu. Gözlerini kapattığında üzerini örtüp odadan çıktım. Eğer yanında dursaydım benim minik bebeğim uyumaz. Emre'nin de böyle garip bir huyu var.

Salona geçtiğimde annemler ve kızlar burada toplanmıştı. Salon odamın karşısında olduğu için kapının karşısına geçtim eğer Emre uyanıp odadan çıkarsa onu görmek için tekli berjele oturdum.

"Almila kaç aylık oldun?" Annemin sorusuyla gözlerim arkadaşımı buldu.

"Beş aylık Aylin teyze."

Annem Almila'ya gülümseyerek oturduğu yerden ayaklandı. "Kucağınıza almak hayırlısıyla nasip olsun güzel kızım."

"Amin Aylin teyzem."

Annem ayağa kalkınca abilerimin hanımları da ayağa kalktı. Kıkırdayarak onlara baktım. "Annem ayağa kalkınca siz neden kalktınız?"

Annem onlara bakıp gülmeye başladı. "Oturun siz kızlarım, ben geliyorum birazdan."

Anneme tereddütle baksalarda yerlerine oturdular. Annem odadan çıkıp geri döndüğünde elinde bir çanta ile geldi. Büyük ihtimalle ördüğü bebek eşyalarını çıkaracak. Düşüncelerimin ardından çantayı açıp pembe patikleri sehpaya bıraktı. İçim sıcacık olurken uzanıp patikleri aldım.

"Anne ya, bunlar çok şirin." Annem bana gülümseyip patikleri elimden aldı. Hayret dolu bakışlarımı Aylin Hanım'a çevirdim.

"Bunlar sana değil kızım, Aleyna'ya." Anneme kısık gözlerle baktım ve göz devirdim.

"Üzülme kızım, ben senin için aynısından yaparım." Pınar anneme öpücük atıp gülümsedim. Annem çıkardığı bebek eşyalarını Aleyna'ya verdi.

"Bunlar da Almila için," diyerek çantadan çıkardığı poşeti Almila'ya uzattı. Bende bir anneme bir de kızlara bakıp durdum.

"Ee hani bana?" Annem benim bu halime gülerek geriye yaslandı. Emre doğduktan sonra birçok bebek eşyası ördü. Hatta her geldiğinde birkaç tane getiriyordu.

"Kızım sen hamile değilsin," Annem gülmeye devam ederken, kızlar bana bakıp daha çok güldü.

"Anne," susması için Elisa'nın koluna vurdum.

"Sus."

Elisa omuz silkip anneme döndü. "Uhra hamile."

Annemin gülüşü yüzünde solunca alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. "Ciddi misiniz?"

"Uhra pek istekli değil ama," diyen Yüsra'ya ters ters baktım. İstekliyim ama daha erken. Emre okula başlamadan çocuk istemiyordum.

"Ya hayır öyle değil. İstiyorum ama Emre okula başladığında."

"Olsun kızım, gelen nasibiyle gelir."

"Öyle tabi annem ama erkendi."

"Güzel kızım çok sevindim. Uzun ömürleriniz, çocuklarınız olsun inşallah." Annemin sevinmiş olması beni mutlu etti. Anneme sıkıca sarılıp gülümsedim.

"Desenize bir torun daha geliyor bize." Pınar anneme de gülümseyip sıkıca sarıldım. Annemlerin tebriklerini alırken Emre'nin ağlamasını duydum. Oturduğum yerden hızlıca kalkıp odama yöneldim. Odaya girdiğimde Emre yatağa oturmuş ağlıyordu.

"Oğlum, Emre buradayım." Ağlaması çoğalınca kucağıma alıp odadan çıktım. Salona geçtiğimde annem Emre'yi kucağına almak istedi ama Emre boynuma kollarını sıkıca sarıp daha çok ağladı. "Bebeğim iyi misin?" Hiçbir soruma yanıt vermeden ağlamaya devam etti. Kaşlarımı çatıp Emre'nin huzursuzluğuna yöneldim. "Emre," dedim geriye çekerek ama kollarını sıkıca boynuma sarıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam etti.

Oğlumun ağlaması dinmediği için onu alıp bahçeye çıktım. Eğer Baran'ı görürse belki kendine gelir. Emre'nin ağlamasını duymasıyla bakışları bizi buldu. Oturduğu yerden kalkıp bize yaklaştı.

"Ne oldu Uhra?"

"Ağlayarak uyandı ve hala ağlıyor."

"Oğlum," dediğinde Baran'a baktı ve ağlamaya devam etti. Baran oğlumuzu kucağına almak için uzandığında Emre bana daha sıkı sarıldı.

"Hıh, annemi istiyorum."

"Emre yüzüme bakar mısın?" Kızaran yeşil gözlerini bana çevirdiğinde yanağına öpücük bıraktım. Baran dayanamadığı için Emre'yi kucağımdan alıp saçlarını geriye itekledi.

"İyi misin oğlum?" Sesini çıkarmadan ağlayan Emre beni fazlasıyla korkutuyor. Bana gelmek için kollarını uzattığında hemen oğlumu kucağıma aldım.

"Anne ne olur gitme."

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığı için kollarımı bedenine sardım. "Buradayım bebeğim, hiçbir yere gitmiyorum." Ağlamaya devam ederken bir şeyler söyledi ama anlayamadım.

"Gidiyordun anne, gittin."

Oğlumun bu haline dayanamadığım için Baran'a baktım. "Eve gidelim." Baran kısaca baş hareketi ile onaylayıp bizimkilere döndü. Bende Emre ile beraber içeriye geçtim.

"Ne oldu Uhra?"

Annemin yanındaki boş yere geçip oturdum. "Bilmiyorum anne, böyle ağlıyor." Emre kollarını daha sıkı boynuma sarıp sessizce ağlamaya devam etti.

"Siz eve geçin o zaman, Baran oğlum da yorgun."

Başımı olumlu anlamda salladım ve oturduğum yerden ayaklandım. "Anne sana zahmet çantamı verir misin? Emre kucağımdan inmiyor."

"Gidiyor musunuz?"

Aleyna'ya baktım. "Baksana çok huysuz, hem Baran'da yorgun eve geçelim artık."

"Haklısınız canım, bizde biraz sonra kalkarız."

"Hadi görüşürüz."

Annemlerle vedalaşıp bahçeye çıktım. Emre hala ağlıyor bu hali beni daha çok korkutuyor. Abilerime elimle öpücük atmakla yetindim. Arabaya geçtiğimizde Emre yine susmadı hatta kollarını boynumdan hiç çekmedi.

"Ne oldu Emre? Ne bu oğlum?" Yavaşça geriye çekildi ve kaşlarını çattı. "Bak babanda burada." Huysuzlukla omuzlarını kaldırıp indirdi ve tekrar bana sarıldı. Bu haline anlam veremediğim için sessizce elimi saçlarıma atıp saçlarını okşadım.

Eve vardığımızda oğlumuzu alıp oturma odasına geçtim. Emre sessizce bana bakmaya başladı. Onun bu hali beni endişelendiriyor. Acaba iki kez uyuduğu için mi diye düşünmeden duramadım. Normalde günde sadece bir kez uyutuyorum ama bugün iki kez uyudu ve kendini dengesiz hissediyor olabilir. Bir daha bebeğimi bu kadar çok uyutmayacağım.

"Baran, oğlumuz niye böyle ağlıyor?"

Yavaşça oğlumuzu kucağımdan alıp koltuğa oturdu. "Sakın ağlama Uhra." Onu onaylayıp yanına yaklaştım. Emre hiç susmuyor ve bu hali beni korkutuyor. Başını Baran'ın omzuna yaslamış ağlayarak bana bakıyor.

Minik ellerini tutup oğluma şefkatle gülümsedim. "Anneciğim neden ağladığını öğrenebilir miyim?" Biraz olsun ağlamasını dindirip ellerimize baktı. Parmakları ellerimi sıkıca tuttu.

"Gidiyordun hem,"

Emre hıçkırınca küçük ellerini öptüm. "Tamam bebeğim, ağlama oğlum. Sana bir haberimiz var."

"Ne haber, ne?"

Tebessümle oğluma yaklaştım. "Sana bir kardeş geliyor."

Kaşları çatıldı ve anlamsızca bana baktı. "Kardeş mi?"

"Evet bebeğim."

Kaşlarını kaldırıp anlamaya çalıştı. Minik ellerini ısırmamak için kendimi zor tuttum.

"Nasıl gelecek? Anne hemen gelsin." Oğlumun yanaklarını öpüp geriye çekildim.

"Hemen gelemez oğlum, onun daha zamanı var. Peki neden bu kadar çok ağlıyorsun? Bak buradayım hem kardeşinde olacak." Ellerimi sıkıca tutup Baran'a baktı. Babasına baktıktan sonra bana döndü.

"Babam yoktu, sen de gidiyordun bende ağlıyordum." İncitmeden oğlumu kucağıma aldım ve sıkıca sarıldım. Ben seni hiç bırakır mıyım canımın içi.

"Buradayız bebeğim. Bak baban da burada."

"Kardeşim de gelsin."

Emre'ye gülümseyip yanağını öptüm. "En kısa zamanda gelmesini söyleyeceğim." Emre gülümseyerek bir elini benim boynuma diğer elini ise Baran'a sardı.

Baran ayağa kalkınca bende ayağa kalktım. Emre öylece Baran'ın kucağında sessizce duruyordu. Biraz olsun sakinleşmişti. Beraber üst kata çıkıp yatak odasına geçtik.

"Emre yine aramızda mı uyuyacak?"

Kıkırdayarak Baran'a bakmaya devam ettim. Emre gözlerini kapatmıştı. "Gel, oğlumuzu odasına yatıralım hayatım." Beraber odadan çıkıp yan odaya geçtik. Emre'yi yerine yatırıp ayaklarını örttüm. Hava sıcak, terlememesi için sadece ayaklarını örttüm. Baran'a baktığımda sırtını duvara yaslamış Emre'ye bakıyordu.

"Çok korkmuş aslanım."

Baran'a yaklaşıp kollarımı beline sardım. Bende onun kadar korktum ve bu kadar çok ağlamasına anlam veremiyorum. "Çok korkmuştu. Kollarını boynuma sarıp nasıl içli içli ağladı. İçim gidiyor gözlerinden bir damla yaş düşünce." Baran, saçlarımın üzerine derin bir öpücük kondurdu. Geriye çekilip bana sırıtarak baktığında, aklından geçenleri düşünmem çok zamanımı almadı. "Baran," dedim uyararak. Sırıtarak bir kolunu dizlerimin altından geçirip beni kucağına aldı. Gülümseyerek kollarımı boynuna sardım. "Baran ya, bak hamile olabilirim." Burnunu yanağıma sürtüp boyun boşluğuma doğru ilerledi. Emre'nin odasından çıkmış ve kendi odamıza geçmiştik.

"Ben sana kıyamam güzelim." Gözlerimi kısarak Baran'a baktım. Beni yatağa yatırıp üzerime eğildi. Ellerini başımın iki yanına sabitleyip beni kolları arasına kafesledi. Ona ayak uydurup kollarımı usulca boynuna sardım. Özlemi şu anda o kadar çok ki... "Beni delirtiyorsun Uhra." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp Baran'ı biraz daha kendime çektim. Onunla aramızdaki ufacık mesafeye dahi tahammülüm yok.

"Sende beni delirtiyorsun Baran." Başını boyun boşluğuma yaklaştırdı ve dudaklarını tenime değdirdi. Boynuma ufak öpücükler kondurmaya başladığında nefes alamadım. Başımı usulca yana çevirip ona daha fazla alan açtım. "On gün," dedim kısık bir sesle. "Sanki zaman hiç geçmek bilmiyordu." Başını geriye atıp üzerimden kalktı. Bana bakarak üzerindeki tişörtü bir çırpıda çıkarıp attıktan sonra tekrar üzerime eğildi bense öylece Baran'ı inceliyordum. Bakışlarım omzundaki derin çiziğe dokundu.

"Omzuna ne oldu?"

Omzuna kısa bir bakış atıp bana döndü. "İçtima yaparken oldu. Çok önemli değil." Ellerimi göğsüne yerleştirip üzerimden kalkması için ittim.

"Önemli. Yarana bakacağım." Yataktan kalkıp ışığı açtım. Çok derin kesik değildi ama yine kendini bayağı belli ediyor. Usulca dudaklarımı omzuna bastırdım ve Baran'a baktım. Beni kucağına alıp sırtını yatak başlığına yasladı. "Dikkat et Baran. Ben seni gözümden sakınıyorum ama her gelişinde ufakta olsa bir hasarla geliyorsun. Senin tenine dokunmaya kıyamıyorum." Beni göğsünden kaldırıp geriye uzandı. Karnına oturduğumda ellerini başının altına yerleştirdi.

"Siz neler yaptınız?"Aheste aheste bakışlarını yüzümde gezdirdi. Heyecandan kıpır kıpır hissediyorum. Ellerini başının altından çıkarıp üzerimdeki gömleğin düğmelerini tek tek açmaya başladı. Her açtığı düğmede bana kısa bakışlar atıyor ve bu hareketi heyecanımı artırıyor. Arsız adam. Ellerinin üzerine ellerimi koyup onunla beraber düğmeleri açtım.

"Bildiğin gibi annemlerde kaldım. Emre evdeyken ben hastanedeydim. Ha bir de nöbete kaldım o kadar." Üzerimdeki gömleği çıkarıp yan tarafa fırlattı. Bir anda ters dönüp sırtımı yavaşça yatağa değdirdi.

"Konuşma sırası bana geçti güzelim." Heyecanla gözlerimi kapattığımda dudaklarını alnıma bastırdı. "Seninle uzun uzun konuşacağız," derken yavaş yavaş yanaklarımı öptü. Onun yavaşlığı beni çileden çıkarıyor.

"Seni çok özledim biliyorsun değil mi?" Beni öptü. Beni özlemle öptü. Öpüşünde can buldum.

"Bende seni çok özledim Uhra'm," sıkıca kollarımı boynuna sardım. Seninle uzun bir ömrümüz olsun Baran, seninle her anımıza çok şükür...

Bölümü beğendiniz mi?

Yeni bölümde neler olacak sizce?

 

Bölüm : 13.01.2025 08:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...