32.Bölüm
"Bazı gidişler çok amansız..."
"Baran," dedim gözyaşlarımın arasında. Beni sedyeye yatırıp elimi sıkıca tuttu. Gözlerindeki endişeyi hissedebiliyorum ve bende onun kadar korkuyorum.
"Sakin ol Uhra. İkiniz de iyisiniz şu an güzelim. Lütfen sakin ol." Hızla doğumhaneye ilerlerken Baran'da bizimle geliyordu. Gözyaşlarım daha çok süzülürken elini sıkıca tuttum. Çok korkuyorum. Kendim için değil bebeğim için. Daha çok erken...
"Sakin ol Uhra," dedi Merve Hoca. Onlar bebeğimizi kontrol ederken ben ağlıyordum. Gözyaşlarım görüşümü kapatırken, Baran yüzümdeki saçları geriye savurdu. Korkum her saniye artarken sadece bebeğimin sağlıklı doğması için dua ediyorum.
"Bana bak Uhra," iç çekip gözlerimi Baran'a çevirdim. "İkinizi de sağ salim alıp eve gitmek istiyorum. Anladın mı beni güzelim?" Hızla başımı olumlu anlamda salladım. Bende bebeğimizle beraber eve gitmek istiyorum.
"Doğum başladı arkadaşlar." Merve Hoca direkt bana baktı. Oldukça sakin görünüyor ve bu biraz olsun sakinleşmeme sebep oldu. "Şimdi derin nefes alıp ıkınmaya başla Uhra." Ağırca yutkundum. "Bebeğinin çıkmasına yardım etmelisin Uhra." Derin derin nefes alıp verdim. Dişlerimi sıkıp ıkınmaya başladığımda Baran elimi daha sıkı tuttu. Şurada her an bayılacak gibiyim.
"Daha çok ıkın Uhra."
Ter içinde kalmıştım. Vücudum oluk oluk ter atarken ıkınmaya devam ettim. Devasa büyüklükte ağırlarım var ve her an kendimi bayılacak gibi hissediyorum. Merve Hoca karnıma bastırmaya başladığında ıkınmaya devam ettim.
"Bebeğin başı göründü."
"Baran," dedim çığlık atarken. Artık takatim kalmamıştı. Sesim azalırken kendimden geçiyordum. Daha çok korku sindi omuzlarıma.
"Az daha ıkın Uhra. Hadi canım."
Son kez ıkındığımda odayı tiz bir ses doldurdu. Hıçkırıklarım bebeğimizin sesiyle birbirine karışırken sakin olamıyordum. Sesi kulaklarımda çınladıkça daha çok ağladım.
"Maşallah," dediler. Bebeğimizi sarıp göğsüme bıraktıklarında şaşkınlıkla kalakaldım. Göğsümdeki bebeğime bakınca gözyaşlarım hızla süzülmeye başladı. Gözyaşlarımı elimin tersiyle silip bebeğime daha dikkatli baktım. Ona baktıkça daha çok ağlayasım geliyor.
"Bebeğim," tiz sesi bir kez daha duyulunca gözyaşları içinde güldüm. Baran pür dikkat bize bakarken elini sıktım. "Hoş geldin bebeğim. İyi ki geldin anneciğim." Baran'ın gözleri dolu doluyken gülümsedim. Dokunsam ağlayacak. Hoş ben hem gülüyor, hem ağlıyorum. Aylar sonunda mucizem kucağımda. Burada. Aylarca karnımda büyüttüğüm bebeğim şimdi göğsümde uzanıyor.
"Uhra," yanağına damlayan yaşı sildi. "Bizim bebeğimiz."
"Bizim bebeğimiz Baran. Bizim bebeğimiz." Baran bebeğimizin eline uzandığında bebeğimiz bir kez daha ağladı. Gülümseyerek ikisinin elini tuttum. Bu hayatta, bana paha biçilemez bir armağan verildi. Canımdan can kollarımızın arasında. Bu bir mucize. Bize bahşedilen bir mucize.
🌼
Küçük Barın "Anne," dedi yatakta uzanan Aylin Hanım'ın yanına yaklaşarak.
"Efendim güzel oğlum."
"Anne şimdi bu bebek kız bizimle mi kalacak? Hep mi kalacak?" Barın beşikte uyuyan Uhra'yı işaret etti. Barın'ın saçlarını öpen Aylin Hanım, gülerek oğlunun saçlarını sevdi.
"Hep bizimle kalacak oğlum. O sizin kız kardeşiniz, onu her zaman koruyacaksınız." Usulca Barın'ı yatağa çekti.
"Peki onu kucağımıza alabilecek miyiz? Anne çok küçük ya düşürürsek?" Gülümseyen Aylin Hanım oğlunu kolları arasına çekti.
"Şimdi olmaz biraz daha büyümesi lazım. Hem çok küçük olduğu için onu kollarının arasında tutamazsın. Biraz daha büyüdüğünde hem kucağına alabilirsin, hem de oyun oynayabilirsiniz." Barın gülerek Uhra'nın başında durdu.
Barın dolan gözlerini odada uzanan kız kardeşinin üzerinde gezdirdikten sonra hemen yanda duran bebeğe baktı ve daha çok gülümsedi. Ufacık bir bebek vardı.
"Kızım nasıl da bitkin." diyen Aylin Hanım, usulca Uhra'nın saçlarını okşadı. Anneannelik duygusu bir başkaymış ona göre. Kızına baktıkça içi sızlamıyor değildi ama bu hisler güzel hisler.
Pınar Hanım hafif tebessüm etti. "Kolay mı ahiretliğim, zor tabii."
Pınar Hanım önce gelinine ardından torununa bakıp doya doya gülümsedi. Baran'ın çocuğunu görmek onlara nasip olmuştu. Pınar Hanım düşündükçe mutluluktan ağlamak istiyordu. Oğlu her şeye imkansız diye diye onları bıktırmıştı. Ama gördüler ki nasipse imkansız yoktur.
"Ama yeğenimiz çok şirin, abime çok benziyor." Almila bebeğin başında öylece durmuş onu izliyordu. Hala olmuştu ve minik bebeği alıp ısıra ısıra sevmek istiyordu.
"Kızım, daha küçücük kime benzediği belli olmaz." Pınar Hanım, Almila'ya bakıp güldü.
"Belli oluyor annem. Bak görürsün aynı abim." Almila'ya gözlerini kısarak bakan Pınar Hanım, gülümseyip Aylin Hanım'ın yanına geçti.
"Kızım ne zaman uyanacak Barın?" Aylin Hanım sabırsızlıkla oğluna baktı. Barın haberi alır almaz gelmişti ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. O da annesi gibi beklemişti.
"Çok yorgun anne, hâlâ uyuyor. Uhra çok uykucu zaten." Odadakiler Barın'ın söylediklerine güldü.
Herkes konuşurken Baran bir köşede hem eşine, hem de bebeklerine bakıyordu. Geriye dönüp baktığında kendi kendine söyleniyor ama şu an bu anı yaşamak, onun için bambaşka bir his. Gözleri her şeyin gerçekliğini sorgulamaktan geri kalmıyor. En sonunda sabırsızca konuştu. "Uhra ne zaman uyanacak?"
Uhra'nın baş ucuna yaklaşıp elini tuttu. Eşinin eline dokunması onu heyecanlandırıyordu. Baran şu an Uhra'nın elini kendisi tutmasına rağmen heyecanlanmıştı.
"Birazdan uyanır. Çok ses yaptık uyanmadı orası ayrı." Baran tebessümle eşine bakmaya devam etti. Uhra uyanır uyanmaz herkesle konuşsun ve odada sadece ikisi kalsın istiyordu.
"Uhra uykucu." dedi Cihad odanın kapısındayken. Aleyna ile beraber gelmişlerdi. Baran ve Barın ile selamlaştıktan sonra uyuyan kız kardeşinin başucuna yaklaştı. Elini uzatıp usulca kız kardeşinin saçlarını okşadı. O da annesi ve kardeşleri gibi kız kardeşinin bu hallerini hiç düşünmezdi. Sanki hep yanlarında bir köşede oturacağını düşünürdü ama düşündüğü gibi olmadı.
Uhra usulca gözlerini araladığında şaşırdı. Etrafı kalabalıktı ve abilerini görmek onu biraz utandırdı. Yavaşça doğrulacağı anda ağrıları boy gösterdi.
"Kalkma," dedi Barın tebessümle. "Ağrıların var." Uhra yutkunup başını olumlu anlamda salladı.
"Ay Uhra," birden odaya dalan Elisa ile herkes ürktü. Berkin ve Elisa nefes nefese odaya girdiler.
"Yavaş lan, yavaş." Onlara söylenen Cihad'ı umursamayan Berkin, Uhra'nın yanına yaklaştı. Koştuğu için hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu.
"Çiçeğim iyi misin?" Gözlerini kısan Uhra, Berkin'e bakıp gülümsedi.
"İyiyim abi." dedi bakışları hemen sol tarafına kayarken. Uyanır uyanmaz gözleri bebeğini aramış ve bulmuştu.
Berkin beşikte uyuyan bebeği görünce genişçe gülümsedi.
"Çok küçük," dedi bebeğe bakmaya devam ederken. "Uhra bu bebek çok küçük." diyen Cihad gülümsedi.
Herkes Cihad'a bakarken Almila konuştu."Enişte küçük olması sencede normal değil mi?"
Aleyna, kız kardeşine ters ters bakarken Almila hiç umursamadı.
Odayı bir başka bebeğin çığlığı doldurunca herkes daha çok gülümsedi. Kenan Bey torunu Cihangir ile beraber odaya girdi. Buğulu bakışları kızına kayınca hemen torununa baktı.
"Baba," Uhra'ya doğru yaklaşırken kucağındaki torununu Cihad'a uzattı.
"Allah analı babalı büyütsün evlatlarım."
Baran ve Uhra aynı anda konuştu. "Amin baba."
Gözlerini ağzını açan küçük torununa dikti ve kocaman gülümsedi. Gözleri daha çok dolarken torununu yavaşça kucağına aldı.
"Sübhanallah," bebeğin başını öptü. Gözleri Uhra'ya değindikten sonra bir kez daha bebeğe baktı.
Torunu birden bire ağlamaya başlayınca daha çok gülümsedi. Bebeğin sesi epey yüksekti ve odadaki herkes bebeğin ağlamasına gülümsedi.
"Acıkmış," diyen Barın bebeği babasından alıp kız kardeşine uzattı. "Biz çıkalım Uhra'da dinlensin."
"Bugün," diyen Aylin Hanım ile Baran lafa atıldı. "Siz zahmet etmeyin anne ben buradayım." Uhra göz ucuyla eşine baktıktan sonra annesine döndü.
"En doğru karar." dedi Barın. "Hepimiz bebek ve Uhra'nın iyi olduğunu gördük eve geçelim. Uhra yarın hastaneden çıkar o zaman evlerine gideriz."
"Öyle yapın," dedi Uhra'da abisinin ardından. Aylin Hanım önce kızına ardından oğluna baktı. Onların büyüdüğünü görmek kendisini epey duygulandırdı.
"Tamam sıpalar, tamam."
Herkes güzel dileklerini Uhra ve Baran'a ilettikten sonra odadan çıktılar. Odada yalnız başına kalan ikili hem heyecanlı hem de şaşkındı. Uhra nasıl emzireceğini biliyordu ama şu an heyecandan unutmuş gibiydi.
Odanın kapısı kısa bir çalınmadan sonra açılınca ikili kapıya döndü. İçeriye giren hemşire gülümseyerek Uhra'ya yaklaştı.
"Geçmiş olsun Uhra Hanım."
"Teşekkür ederim."
"Oğuz bebek uyanmış. Nasıl emzireceğiniz hakkında ufak bir bilgilendirme yapacağım. Bebeğiniz sağlık taramasından geçti gayet sağlıklı. İki hafta erken doğdu ama her şeyi gayet normal." Uhra gözlerini kapatıp açtı ve içinden şükretti. Bir şey olacak diye ödü kopuyordu ama her şey gayet iyiymiş.
Uhra hemşirenin yönlendirmesi ile bebeğini emzirmeye başladı. Bebeği epey acıkmış gibiydi ama göğsünü tutmakta zorlanıyordu. Bebeğin emdiğini gören hemşire hafifçe gülümsedi. Emebilmesi iyiye işaretti.
"Tekrardan geçmiş olsun. Bir sorun olursa haber verirsiniz."
"Teşekkür ederim." Uhra minnet dolu gülümsedi. Hemşire odadan çıkınca ikisi de öylece bebeklerine bakmaya devam ettiler.
"Baran," Uhra bebeğine bakıp gülümsedi. Sanki göğüs kafesinde kuşlar kanat çırpıyordu. "Mucizemiz çok güzel." Bebeğine bakıp daha çok gülümsedi. Gözlerinden gelen yaşları elinin tersiyle silip bebeği emzirmeye devam etti. Bebek göğsünü her bıraktığında çığlıklarla ağlıyordu ve bu onları gülümsetiyordu.
Bebeği emzirdikten sonra yatağına yatırmasında Baran yardımcı oldu. Geriye yaslanan Uhra gözlerini kapatıp gülümsemeye devam etti. Uhra'nın yanı başına oturan Baran, eşinin elini sıkıca tuttu. Uhra'yı eşi olarak hayal ettiği zaman kalbi duracak zannediyordu. Ve şu an bu anları yaşıyor olması Baran için mucize gibi.
"Teşekkür ederim Uhra'm. Hayatıma kendinle beraber bir mucize daha getirdiğin için çok teşekkür ederim." Dudaklarını Uhra'nın alnına bastırıp derin bir öpücük kondurdu.
Gözlerini aralayan Uhra gözyaşlarına engel olamadı. Gözlerinden yaşlar hızlı hızlı süzülüyordu. Bu an sadece Baran için değil onun içinde mucizeydi.
Uhra gözyaşları içinde konuştu. "Bu anları yaşamak için her şeyimi feda ederdim. Bu anları yaşıyor olmak benim içinde mucize Baran." Gözleri dolan Baran, yatağın kenarına oturup Uhra'yı kolları arasına aldı. Ağlamaları azalan Uhra, kollarını usulca Baran'ın boynuna sarıp başını boyun boşluğuna gömdü.
Baran'ın boynundan öptü. "Mucizemsiniz." Fısıltısı Baran'ın yüreğine dokundu.
🌼
Evimiz epey kalabalıktı. Annemler dört bir yandaydı. Herkes mutluyken biz daha çok mutlu oluyoruz. Gülümseyerek bebeğime baktım. Oğluma bakarken içim gidiyor. Minicik ellerini öpe öpe doyamıyorum. Daha birkaç saat oldu eve geleli ama ne bilim sanki günlerdir bizimle ve ben onunla olmaya şimdiden alıştım. İliklerime kadar annelik duygusunu tattım. Bebeğim ağladığı anda hemen kucağıma alıyorum.
"Bir isteğin var mı kızım?" Şefkatle Pınar anneme gülümsedim. Herkesten çok o seviniyor. Yüzündeki gülümseme her şeyi apaçık belli ediyor. Baran'ın Pınar anneme dert yanması... Ah benim canım sevgilim, bu kadar imkansız olamazdık.
"Yok anne. Çok şükür her şey iyi." Pınar annem dayanamayıp yanıma yaklaştı ve bebeğimizi kucağına almak için uzandı.
"Çok şükür," dedi bebeğimizin başını öperken. "Bin şükür yarabbim." Gözlerim dolarken tebessüm ettim.
"Kızım," dedi bebeğimi bana geri uzatırken. "Mutluluğunuz daim olsun. Evinize huzursuzluk girmesin."
"Amin annem. Duanızı eksik etmeyin." Gözlerimden birkaç damla yaş düşünce Pınar anneminde gözleri doldu.
"Dualarım her daim sizinle annem. Ben başımı her secdeye koyduğumda sizin için dua ettim." Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.
"Hayırlısı neyse o oldu annem." Biz birbirimize gülümserken odaya Baran girdi. Önce bana sonra annesine baktı. Ve kapıyı çalmadan içeriye girmesi dikkatimden kaçmadı.
"Hayırdır," dedi yanımıza yaklaşırken. Üzerimi değiştirmek için yatak odasına çıkmıştım. Pınar annem yanıma gelmişti şimdi ise beni aşağıda görmeyen Baran geldi.
"Hiç," dedim gülümseyip. Hareleri yüzümüzde gezindikten sonra kaşlarını çattı. Ağladığımızı anladı. Sorgulayacağını elbette biliyorum.
"Baran geldi, ben aşağıya gidiyorum kızım. Siz dinlenin." Pınar annem bizi yalnız bırakıp gidince usulca geriye yaslandım.
"Uhra," derken yamacıma yaklaştı. "Niye ağladınız?" Gözlerimi kapattım.
"Ay Baran, ne bu merak bir tanem? Annemle konuştuk, duygulandık sonra da ağladık." Üzerime doğru eğildi. Koyu hareleri içimi yakıp kavururken iç çektim. Kocamı çok özlemiştim. "Ayağın iyi mi?" Gözleri tek bir milim bile kıpırdamadı. Pür dikkat bana kilitlenmiş gibi kalakaldı. Bakışlarıyla canımı okudu.
"İyi iyi. Sen bana bakmaya devam et." Gülümseyerek kollarımı Baran'ın boynuna sardım.
"Seni ne kadar çok özlediğimi düşünüyordum." Eğilip alnıma dudaklarını bastırdı ve geri çekildi.
"Kalp kalbe karşıymış yavrum. Bende hasretinden kavruluyorum." Kıkırdayarak parmaklarımı saçlarına daldırdım.
"Bence sen önce duş al kocacığım, saçların yağlanmış." Baran bana ters bir bakış attı. Gülümseyerek uzanıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım ve eşimi hasretle öptüm. "Bakma bana şöyle, gelir gelmez bizimle ilgilendin. Hadi duş al sonra aşağıya inelim. Bebeğimizin ismini kulağına okuyacaklar." Baran oflayarak geriye çekildi.
"Sen uzan, ben duş alıp geliyorum." Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra kocaman gülümsedim. Bu adama çok aşığım. Hatta aşk değil çok başka hislerim. Her geçen gün ona dair hislerim boyut değiştiriyor.
Baran banyoya ilerlerken gözlerimi üzerinde gezdirdim. Ayağı hala biraz aksıyor ve bu benim içimi acıttı. Gözlerim dolarken iç çekip doğruldum. Banyo kapısında duraksayıp hızla tişörtünü çıkardığında güldüm.
"Bir tanem," omzunun üzerinden bana döndü. "Duşunu al pansumanını yenileyelim." Bana göz kırpıp banyoya girdi.
"Gel bana eşlik et yavrum." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Oldu canım başka bir isteğin var mı?"
Kapıdan başını uzatıp arsızca sırttı. "İsteklerimi daha sonra arz ederim hatun." Kahkaha atarak yastığı alıp Baran'a doğru fırlattım.
"Çabuk duşunu al gel. Aşağıda ailemiz var." Bana bir kez daha göz kırpıp banyoya girdi. Hemen yan tarafımda sessizce etrafı izleyen bebeğimize baktım. Minik gözlerini dahi açamıyor ve o kadar küçük ki kıyamıyorum. Bebeğimi usulca kucağıma aldım.
"Baban çok edepsiz değil mi oğlum?" Minik dudaklarını araladığında eğilip başını öptüm.
"Uhra," Baran'ın uyarı dolu seslenişi beni güldürdü.
Baran banyodan çıkmış ve giyinmişti. Üzerime çeki düzen verdikten sonra bebeğimizi alıp alt kata indik. Babamlar oturma odasında olduğu için oraya geçtik. Demir babam oğlumuzu kucağına aldığında sıcacık gülümsedim. Baran'ın anne ve babası epey mutluydu.
"Oğlumuzun adı ne olacak?" Baran ile birbirimize baktık. Hiç düşünmemiştik bu yüzden sadece bakışıp güldük. Düşünsek bile doğru düzgün karara varamıyorduk.
"Karar vermedik baba. En iyisi kura çekelim." Almila heyecanla ayağa kalktığında onun yerine geçip oturdum.
"Canım şu çekmecede kağıt kalem var." Almila televizyon ünitesinin çekmecesinden kağıt kalem alıp Baran'a uzattı.
"Uhra," dediğinde isimleri bana seçtireceğini çok net anladım. Ben asla karar veremezdim ki.
"Üç tane isim yazalım." dediğimde beni gözleriyle onayladı ve yanıma yaklaştı. Kağıdı üçe bölüp bana baktı. "Alparslan, Emre ve Batuhan." Baran bana göz ucuyla baktığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu isimleri beraber beğenmiştik. O kağıtları katlayıp avucunda karıştırdı ve elini, seçmem için bana uzattı. Derin bir nefes aldıktan sonra kağıdı seçtim.
Gözlerim dikkatle etrafta gezindi ve tekrar kağıda döndü. Elimdeki kağıdı heyecanla aralarken güldüm.
"Ne çıktı?" diyen Almila'ya baktım. Herkes merakla bekliyordu.
"Emre."
"Ay," dedi Almila heyecanla. "Ben Alparslan çıkar diye düşünmüştüm." İç çekip gülümsedim.
"Adıyla büyüsün torunum." Geriye yaslanıp ailemize baktım. Herkes çok mutluydu. Ben yüzümdeki tebessümle etrafıma bakarken, annemler sohbet ediyor babamlar ise oğlumuzu seviyor.
"İyi ki," dedi kulağıma fısıldayarak. Kalbim birden bire hızlanırken sağıma doğru döndüm. Onunla göz göze gelmek bile kalbimi hızlandırıyor.
"İyi ki Baran." Gözleri hızla etrafta gezindikten sonra hızla saçlarımdan öpüp geriye çekildi. Gülümseyerek dizinde duran elini tuttum.
Herkes gitmişti. Şu an ise Baran ile aramıza yatırdığımız minik bebeğimize bakıyoruz. Minik bebeğimiz aramızda uyuyor bizde pür dikkat bebeğimizi izliyoruz. Bir uyuyan bebeğime, bir de Baran'a baktıkça kalbim pat küt atmaya başlıyor. Yanağımda hissettiğim dokunuşla gözlerimi Baran'a çevirdim.
"Baran," dedim fısıltıyla. "Bence oğlumuz sana benzeyecek." Yanağımdan elini çekip bebeğimizin yanağına dokundu.
"Uhra'm, çok küçük dokunmaya kıyamıyorum." Baran'a bakıp gülümsedim. Parmaklarımı yavaşça bebeğimin yanağında gezdirdim. "Bana mı benziyor?" dedi oğlumuzu izlerken.
"Bence hep sana benzeyecek. Ne derler bilirsin; kim çok seviliyorsa bebek ona benzermiş." Baran sırıtarak doğruldu.
"Öyle mi?"
Başımı olumlu anlamda salladım. "Öyleymiş."
Bebeğimizi usulca kendi tarafına çektiğinde ona şaşkınlıkla baktım. Bana doğru yaklaşıp üzerime çıktı.
"Delirdin herhalde Baran." Ellerini yastığımın iki yanına bastırıp beni kolları arasına kafesledi. Baran'ın kafasına vurmuş herhalde.
"Delirdim." Gözlerimi kırpıştırıp ellerimi çıplak göğsüne yasladım. Onu iteceğim anda bana daha çok yaklaştı. "Uhra Oğuz," dedi kısık bir sesle. İçim giderken gözlerimi kıstım. "Benim güzel karım." Dudakları usul usul alnıma değdi. "Benim en kıymetlim." Alnımı öptükten sonra dudakları yavaşça yanağıma doğru yol aldı. Ve ben onun tek cümlesiyle kendimden geçtim. "İyi ki hayatımdasın. İyi ki varsın güzel kadınım." Yanağımı öptükten sonra beni mahvedecek bir yavaşlıkla dudakları dudaklarıma yöneldi ama beni öpemedi. Çünkü oğlumuz ağlamaya başladı.
"Siktir," dedi dehşetle. "Olmaz böyle Uhra. Ben böyle bir şeyi kabullenmem." Baran'ı üzerimden itip oğluma uzandım ve onu kucağıma aldım.
"Ne diyorsun bir tanem? Bizim çocuğumuz farkındaysan." Hızla doğrulup benim gibi yatağa oturdu.
"Ben zaten aylardır sana uzağım, bir de bebek çıktı." Gözlerimi büyüterek Baran'a baktım.
"Uyu canımın içi, sen uyu uykun geliyordur."
"Ulan şimdiden beni karımdan ayırdı. Biraz daha büyürse aramızda da uyur." Gülümseyerek oğlumuza baktım. Acıktığı için ağlamaya başlamıştı. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp oğlumu emzirmeye başladım.
"Ay Baran, cidden sen kafayı benimle bozmuşsun. Manyak mısın be adam! Bebek bu bebek, daha iki günlük benim oğlum. Ses yapma sütünü içiyor."
Gözleri göğsüme kayınca kaşlarını çattı. "Benim olan her şeye el koymuş." Gözlerim şaşkınlıkla açılırken yanımdaki yastığı alıp Baran'a fırlattım.
"Edepsizleşme, bizim bebeğimiz. Tabii anne sütü içecek. Ben oğlumu üç yaşına kadar emzireceğim."
"Oldu yavrum, sen ikimizi birden emzirirsin." Bu kez kendi yastığımı alıp Baran'ın kafasına attım.
"Geç uyu Baran, geç uyu." Kahkaha atarak yastıkları yerine koyup yatağa uzandı. Bakışları üzerimdeyken dikkatim tuzla buz olup kayboluyor. O böyle hayran hayran bakarken onu kendime çekip öpmemek elde değil.
"Çok mu güzeliz?" Dudakları kıvrıldı. Gözleri ışıl ışılken içimde fırtınalar kopuyor.
"Çok fazla. Erkek çocukta bu kadar güzelsen, kız çocuğunda nasıl olursun düşünemiyorum." Gülümseyerek Baran'a doğru döndüm. Oğlumuz gözlerini kapattığı için onu tekrar aramıza yatırdım.
"Çocuğu buraya alıştıracaksın."
"Alışsın, onun yeri annesinin yanı." Gözlerini kısarak bana baktı.
"Yavrum, sen bayağı annelik duygusunu kaptın. Hatta aşırı kaptın." Baran'a yüzümü asarak baktıktan sonra gözlerimi kapattım.
"Ben hamile olduğumu anladığım an annelik duygusunu hissettim. Hem oğlunu şimdiden kıskanmaya başladın."
"Doğru," dedi eli elime uzanırken. Parmaklarımız birbirine sarılırken derin bir nefes aldım. Dokunuşu tenimi cayır cayır yakıp kavurdu. "Ben şimdiden kıskanmaya başladım. İleri de seni hiç paylaşmam."
"Sevgilim," tatlı tatlı gülümsedim. "Beni bu kadar çok sevmen bambaşka bir hissiyat." Baran bana bakıp sadece gülümsedi. İkimizden biri belki de diğerini daha çok seviyordur ama hangimiz hiç bilmiyorum.
Baran bir kez daha huysuzlanan oğlumuzu kucağına alıp göğsüne yatırdı. Gözlerimi ikisinin üzerinden hiç çekmedim. O kadar kusursuz duruyorlar ki ömrümün sonuna kadar izleyeceğim bir tablodan farkları yok. Baran usul usul oğlumuzun sırtında elini gezdirirken gülümsedim.
"Çok yakıştı." Başını bana doğru çevirip güldü. "Cidden çok yakıştı." Derken kaşlarımı çattım. Çok fazla kusursuz duruyorlar bir arada.
"Sende yanıma çok yakışıyorsun yavrum." Baran'a öpücük atıp gözlerimi kapattım.
"Uyuyalım artık, çünkü oğlumuz gece uyanacak gibi." Baran'ın tepki vermesini beklemeden rahatça yerime uzandım.
Gece aramızdaki sese uyandığımda gözlerimi kırpıştırdım. Oğlumuz ağlamıyor ama mırıltı şeklindeki huysuzluğunu duyduğum için hemen gözlerimi araladım.
"Emre," diye fısıldadım oğlumu yanıma çekerken. Kollarımın arasına alıp başını öptüm. Gece lambasını açık bıraktığımız için Emre'nin yüzünü çok net görebiliyorum. Minik ağzını acıktığını belli edercesine açıp kapattı.
"Acıktın mı bebeğim?" Huysuzca bir kez daha mırıldandı. Bu kez ağlamaya başladığında gülümseyerek oğlumu kucağıma alıp sırtımı da yatak başlığına yasladım.
"Tamam oğlum," göğsümü tuttuğu anda rahatladı. Hızlı hızlı süt içişi gülmeme sebep olurken minik eline art arda öpücük kondurdum. Bakışlarımı Baran'a çevirdiğimde uyuyordu. İç çekip Emre'yi emzirmeye devam ettim. Sütünü içen oğlumuz gözlerini araladığında uyumayacağını gayet net anladım.
"Aynı babası," dedim kendi kendime. "Babasının oğlu."
"Uhra," Baran'ın uykulu sesini duyunca şaşkınlıkla ona baktım. "Bana mı benziyor oğlumuz?" Uykulu gözleri aralanınca uzanıp onu gözlerinden öptüm.
"Bence huysuzluğu bile aynı senin gibi." Baran gözlerini tamamen açıp bana baktı.
"Saat kaç?" Duvardaki saate bakıp gülümsedim. Bu saatte asla uyanmazdık.
"Dört elli bir tanem."
"Emre uyudu mu?" Oğlumuz doyduğu için göğsümü bırakmıştı bu yüzden Emre'yi aramıza yatırıp, Baran'a doğru döndüm.
"Bir bak bakalım hiç uyuyacak göz var mı oğlunda?" Benim gibi o da doğrulup yatağa oturdu.
"Ben bir hafta izinliyim yavrum, sonra vurur kafayı uyurum." Baran'ın kolunu cimcikleyip yatağa uzandım.
"Aynen aynen, bende seni uyuturum zaten."
"Uyutursun tabi hatun."
"Hadi sen oğlunla ilgilen ben biraz uyuyayım." Gözleri şaşkınlıkla büyürken bana baktı.
"Yok hatunum, ben baş edemem." Omuz silktim.
"Yok sevgilim sen baş edersin. Oğlumuzun karnı tok, gazını da çıkardı. Sadece ağlarsa biraz ilgilenirsin o kadar." Baran oğlumuzla baş başa kalırken, gözlerimi kapatıp uyku moduna geçtim.
🌼
Cihad beşikte ağlayan oğluna yaklaşıp kucağına aldı.
"Babam sen neden ağlıyorsun? Söyle babana ha oğlum, niye ağlıyorsun?" Cihad'ın, Cihangir ile konuştuğunu gören Aleyna kapıya yaslanıp onları izlemeye devam etti. Cihad kapıya döndüğünde Aleyna'nın onu izlediğini biliyordu. Karısına gülümseyerek yaklaştı.
"Güzelim neden ağladığını soruyorum ama cevap vermiyor." Cihad'a şaşkınlıkla bakan Aleyna kahkaha attı.
"Cihad iki aylık bebeğe neden ağladığını soruyorsun? Ha birde cevap bekliyorsun." derken daha çok güldü.
"Güzelim baksana nasıl ağlıyor içli içli. Vallahi bıraksan onunla beraber bende ağlarım." Oğlunu Cihad'ın kucağından alan Aleyna sırtını sıvazladığında ağlaması hafif hafif azalmaya başladı.
"Aleyna," Cihad şaşkınlıkla baktı. "Bende ağlıyor sende susuyor."
"Hayatım gazı vardı. Böyle yatırıp sırtını sıvazlasaydın ağlaması dinerdi. Babası çok mu ağlattı bebeğimi?" Cihad eşine hayran hayran bakıp gülümsedi. Bu kadın her şeyi bilmek zorunda mıydı?
🌼
Baran'ın zamansız çalan telefonu içimi yakıp kavururken uykulu gözlerimi kırptım. Telefon sesiyle uyanmış ve telefonu cevaplamıştı. İçim gide gide yataktan kalkışını izledim. Gözlerim dolarken bana göz ucuyla baktı ve hızlıca banyoya geçti. Kalbimdeki ağrı şiddetle arttı. Emre hissetmiş gibi yatağında ağlamaya başlayınca, yattığım yerden kalktım.
"Geldim oğlum, tamam bebeğim." Emre'yi kucağıma aldığımda minik gözlerini araladı. Göğsümü açıp onu emzirmeye başladığımda Baran banyodan çıktı. Gideceğini anlamıştım bu yüzden sessizliğimi korudum ve Baran bana baktıktan sonra giyinme odasına girdi.
"Ya sabır," dedim kendi kendimi teselli ederek. Beni şu an asla teselli edecek zamanı yok ve bir teselli de fayda etmez.
"Doydun mu annem?" Emre göğsümü bırakınca onu yatağa yatırıp ayaklandım.
"Baran," derken giyinme odasına yöneldim ama o benden önce odadan çıktı.
"Siz uyuyun yavrum." Kollarımı hızla boynuna sarıp eşime sıkı sıkı sarıldım.
"Kendine dikkat et olur mu?" Saçlarımı geriye atıp açılan boynumdan öptü. Dudakları boynuma dokunurken içim kavruldu.
"Ederim. Sizde dikkat edin. Evde tek başına kalma." Geriye çekilip başımı olumlu anlamda salladım.
"Sabah annemlere geçerim." Elindeki silahı hızlıca beline yerleştirdiğinde gözlerimin dolmasına engel olamadım. Şimdi nereye gidecek ya da ne kadar kalacak hiç bilmiyorum ama bu kez uzun sürecek gibi. Bir anda çağrılması beni hep korkutuyor.
"Benim hemen çıkmam lazım Uhra'm. Emre sana, ikiniz de Allah'a emanetsiniz." Baran'a bir kez daha sarıldıktan sonra güç bela kendimi geriye çektim. Ayağı daha iyileşmemişti ama yine gidiyor. Sadece bir hafta olmuştu.
Emre'yi kucağıma alıp Baran'ın ardından aşağıya indim. Kapıya yaklaştığımızda durup bana döndü ve hafifçe gülümsedi. O gülümserken benim içim yanıyor.
"Seni çok seviyorum." Usulca yanıma yaklaştı. Dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekildi ve konuşmama müsaade etmeden dudaklarımızı birleştirdi. Hasretle yanıp kavrulduk. Kana kana susamış gibi dudaklarına sızdım. Onu öptükçe kayboluyorum.
"Tamam," dedi arsızca sırıtırken. "Geldiğimde karımla güzelce ilgilenmem gerekecek." Gülümseyerek geriye adımladım.
"Tabi oğlun izin verirse." Baran kapıyı aralayıp tekrar bize döndü. Oğlumuzu kucağına alıp derin derin kokladı ve öptü.
"İzin verir benim aslanım." Oğlumuzu doya doya öpemedi. İçim yandı kül oldu. Emre'yi kucağıma bırakıp kapıdan çıktı.
"Seni çok çok seviyoruz babası." Dudakları kıvrıldı.
"Biliyorum yavrum. Hadi kapıyı kapat."
Baran'ın dediğini yapıp kapıyı kapattım ve kilitledim. Pencerenin önüne geçip Baran'a baktım. O giderken gözyaşlarım hızlı hızlı süzüldü.
"Bazı gidişler çok amansız..."
Umarım bölümü seversiniz ❤
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
Minik Emre'miz doğdu!.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
96.78k Okunma |
3.96k Oy |
0 Takip |
63 Bölümlü Kitap |