24. Bölüm

23. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

23.Bölüm
Keyifli okumalar

"Sarılma ihtiyacı duyuyorum hep sana, tek sana."

"Uhra," omuzumda hissettiğim ufak dokunuşlar uykumu tamamiyle bölerken gözlerimi araladım. Kolları arasında olduğum için hafifçe geriye çekildim. "Güzelim." Yüzüme saçılan saçlarımı geriye attı.

"Saat kaç?" derken gözlerimi tekrar kapattım. "On bir buçuğa geliyor." Ben ondan uzaklaşınca beni kendine çekti. Hiç uyanmak istemiyorum bu yüzden tekrar gözlerimi kapatıp, başımı Baran'ın göğsüne yasladım.

"Uyanmayacak mısın yavrum?"

Huysuzca kıpırdandım. "Uyanmak istemiyorum." Baran kahkaha atarak kollarını bedenime sardı ve beni üzerine çekti. Ben uyumak istiyorum adam beni üzerine çekiyor!

"Ya Baran, uyuyacağım." Beni duymazdan geldi. Ben tekrar huysuzlanınca yerlerimizi değiştirip uykumu tamamiyle böldü.

"Baran ya, uyuyacağım." Söylediklerimi duymuyor mu bu adam. Gözlerimi araladığımda bana bakıyordu. Yeşil hareleri içime su serperken bütün sinirim uçup gitti.

"Güzelim," dudaklarını usulca alnıma bastırdı. "Günüm aydınlandı." Geriye çekilip gülümsedi. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp gülümsedim. O böyle yaklaşınca yumuşacık oluyorum. Elini yanağıma yaslayıp yanağımı okşamaya başladı.

"Ama sana kızacaktım." Yüzüm kendiliğinden şekil değiştirdi. Baran kahkaha atarak kendini yan tarafıma attı. Hızla doğrulup Baran'a doğru döndüm.

"Ne o Baran Bey, beğenemedin mi?" Kaşlarımı çatarak bana cevap vermesini bekledim.

"Beğendim Uhra'm, çok beğendim. İyi misin sen?" Kollarımı göğsümde toplayıp başımı yan tarafa çevirdim. Yine bir dengesizlik üzerime sinmiş.

"İyiyim, sadece uyumak istiyorum." Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttığım anda kollarını belime sardı. Dokunuşu beni olduğum yere çiviledi. Başını boyun boşluğuma gömüp derin soluklar aldı. Baran'ın bana dokunuşu kaşlarımın çatılmasına sebep olurken, geriye çekilmeye çalıştım çünkü ateşi var gibi.

"Senin ateşin var sanki." Beni duymazdan geldi.

"Yok ateşim falan ya da kollarımın arasında olduğun için olabilir." Kıkırdayarak Baran'ın kolunu cimcikledim.

"Az ciddi ol be adam." Kaşlarım çatıldığında hafifçe gülümsedi.

"Uyanır uyanmaz ne bu sinir?" Kısık sesi gözlerimi kapatmama sebep olurken ağırca yutkundum. Onun tek bir kelimesi bile beni yerle yeksan edebilir...

"Bilmem," ses tonum aşırı kısıktı. Beni kendine çektiğinde hiç kıpırdamadım. Bedenimi kolları arasına alıp sırtını yatak başlığına yasladı. Küçük bir bebek gibi beni sarıp sarmaladı. Hissettiğim huzur ayak parmaklarıma kadar dağılmış ve ben şu an sadece uyumak istiyorum. Zaten izin günüm ve bugünü Baran'ın kollarında uyuyarak geçirmek çok mantıklı.

Elim yastığa düştüğünde gözlerimi araladım. Yanım bomboştu. Hızla doğrulduğumda gözlerim odayı taradı ve aradığım tek kişiyi göremedim. Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıtıp gözlerimi yumdum. Aklıma acil gitmiş olabileceği düşerken kendi kendime söylendim. Gitse beni uyandırırdı. Yavaşça yataktan kalktığımda bakışlarım komodine kaydı ve ikimizin de telefonu orada duruyordu. Baran'ın telefonunu açıp saate baktığımda gözlerim büyüdü. Ben en son on bir buçukta uyanmıştım ve saat şu an dört kırk.

Elimi yüzümü yıkadıktan sonra yatak odasından çıkıp alt kata indim. Oturma odasında göz gezdirdiğimde televizyon açıktı ama Baran odada yok. Arkamı döndüğüm anda karşımda Baran'ı gördüm. Elinde tuttuğu kase gözüme çarparken gözlerimi kapatıp açtım.

"Uyusaydın güzelim," bana bakıp gülümseyen Baran'a bakmaya devam ettim. Dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra yavaşça ona yaklaştım ve hiç beklemediği anda kollarımı beline sarıp, başımı göğsüne yasladım.

"Bana kızıyorsun ama sende uyanıp yanımdan gitmişsin." Elini saçlarıma atıp saçlarımı okşadı.

Çenesini başımın üstüne bastırıp soluklandı. "Baktım uyanmaya niyetin yok bende sana bir şeyler hazırladım."

Geriye çekilip asık yüzle Baran'a baktım. "Kızgınım sana." Baran'ın yanından ayrılıp mutfağa ilerledim. Mutfağa geçtiğimde yemeklerin kokusu burnuma sindi. Güzel yemek yapıyor. Ve fırından gelen güzel kokular daha çok acıkmama sebep oluyor.

"Uhra," Baran'a doğru dönüp konuşmasını bekledim. Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde kolunu belime sarıp beni kendine çekti. "Ne bu Uhra'm?" Ona anlamsız bakışlar attım. "Uyandığından beri bir garip davranıyorsun. Bir sorun mu var?" Gözlerimi kapatıp derin nefes aldım. Regl tarihim yaklaşıyor ve dengesizliğim her şeye tuz biber.

"Yok canım," usulca bakışlarımı kaçırdım. Baran çenemden kavrayıp başımı kaldırdı ve bana sıcacık gülümsedi.

"Kocandan da utanma be yavrum. Her şeyini biliyorum. Her zerreni ezberledim." Parmakları yanağımı severken nefesimi tuttum. Birbirimizin her zerresini ezberlemiştik. Soluğu binlerce kez soluğuma karışan bu adama deli divaneyim.

"Günüm yaklaşıyor," konuşurken tezgaha ilerledim. Mutfak dolabından tabak çıkarıp masaya yerleştirdim.

"Ondan bu sinir." Usulca kollarını belime sarıp beni kendine çekti. Sırtım göğsüne yaslanınca başını boyun girintime gömdü. Aheste aheste dudaklarını boyun girintime bastırıp derin bir öpücük kondurdu. Tenime dokunan dudakları ateşimi yükseltirken, "Baran," dedim huysuzca. "Acıktım." Kolları gevşedi. Teması azalırken geriye çekilip masayı hazırlamaya devam ettim ve Baran ise masaya geçmişti.

Yemek yedikten sonra oturma odasına geçtik. Her anımızı değerlendirmek istiyorum. Onunla geçen her saniye benim için çok önemli.

"Sevgilim," diye mırıldandım başımı kaldırıp. Bakışları hızla bana döndü ve sıcacık gülümsedi. "Bir şey konuşmak istiyorum." Tek kaşı merakla havalandı. Parmakları saçlarıma sızarken derin bir nefes aldım. "Bir çocuğumuz olmasını," ben konuşunca dudakları kıvrıldı. "İster misin?" Ellerini yanaklarıma bastırıp alnımdan öptü.

"Ne biri yavrum, sen iste on tane bile olur. Seninle bir çocuğumuz değil, istediğimiz kadar olsun." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp kıkırdadım.

"Şu anlık bir tane ama Baran." Kahkaha atarak başını geriye attı.

"Beş," dedi sanki sipariş verir gibi.

"Beş mi? Ben beş tane nasıl doğurayım Baran?" Bu kez daha çok güldü. Doğrulup kollarımı göğsümde topladım.

"Bir taneyi doğurursan diğerleri daha kolay olur bebeğim." Elimi yumruk yapıp Baran'ın göğsüne vurdum. Kahkaha atarak geriye yaslandı. Onun böyle keyifli olması beni mutlu ediyor.

"Bir tane tek doğuracağım. Ben beş tane doğuramam."

Baran koltuğa yayılıp gülmeye devam etti. "Güzelim, tek tek doğurursun, beş tane birden zaten zor olur." Oturduğum yerden kalkıp Baran'ın karnına oturdum ve tişörtünün yakalarından kavrayıp kendime çekmeye çalıştım.

"Ya sen beni delirtecek misin acaba?" Kolları hafifçe belime sarıldı ve bütün dengem alt üst oldu. "Bir de benimle dalga geçiyor arsız kocam." Kahkaha atarak belimden kavrayıp beni hızla koltuğa yatırdı. Ellerini başımın iki yanına bastırıp canımı okurcasına gülümsedi. Gülümseyişi canıma can kattı.

"Seni çok seviyorum Uhra Oğuz." Kollarımı usulca boynuna sarıp gülümsedim.

"Ama ben sana aşığım Baran Oğuz."

Dudağı hafifçe kıvrıldı. "Bende sana aşığım Uhra Oğuz." Gülümseyerek parmağımı yanağında beliren gamzesinde gezdirdim.

"Bana yaklaş, öpeceğim." Baran'ın gözleri şaşkınlıkla açılırken gülümsedim. O yaklaşınca dudaklarımı gamzesine bastırdım.

"Bende öpeceksin sandım." Yüzüm asılırken başımı iki yana salladım.

"Öptüm işte," resmen kocama kur yapıyorum.

Baran sırıtarak bana yaklaşınca elimi dudaklarına bastırıp gülümsedim. "Kalk bakalım, biraz dışarıya çıkalım." Birden bire geriye çekilip beni de ayağa kaldırdı.

Gözleri aheste aheste üzerimde gezindikten sonra gözlerimde durdu. "Önce üzerini değiştir." Bakışlarımı üzerime çevirdim ve evet değiştirmem gerekiyordu. Dizlerimde biten siyah geceliğim gayet hoş duruyor ama böyle dışarı çıkamayacağım için değiştirmem gerek.

"Gayet güzelim," hınzırca Baran'ın damarına bastım.

Alt dudağına dişlerini geçirip gülümsedi. Bu gülümsemesi buram buram kıskançlık barındırıyor. "Seni böyle sadece yatak odasından çıkarırım." Gözleri bir kez daha üzerimde gezindi. "O da buraya, bu odaya kadar gelebilirsin." Baran'a dil çıkarıp odanın kapısına yöneldim. Arkamdan sadece gülmekle yetindi.

Hızlıca duş aldıktan sonra, dizlerimin altında biten mor elbisemi alıp çabucak giyindim. Saçlarımı taramak için yatak odasına girince gözlerim yatakta uzanan Baran'a kaydı. Gözlerini kapatmış ve öylece uzanıyor.

"Baran," birkaç adımla aramızdaki mesafeyi kapatıp elimi alnına koydum. Biraz ateşi var zaten sabah ateşi vardı. "Bir tanem," saçlarını geriye savurup yatağa oturdum.

Gözlerini aralayıp bana baktıktan sonra doğruldu. "Giyinmişsin, saçlarını da kurut Uhra."

Kaşlarımı çatarak Baran'ı omuzlarından geriye ittim. "Kalkmak yok. Neden kendini iyi hissetmediğini bana söylemiyorsun? İlla yataklara mu düşmen gerekiyor?" Gözlerini kapatıp açtıktan sonra ayaklarını yataktan aşağıya sarkıttı.

"İyiyim. Hatta turp gibiyim." Yüzüm daha çok asıldı. İyi olmadığına adım kadar eminim.

"Hemen uzanıyorsun, seni muayene edeceğim sonra kararı ben veririm."

Baran kahkaha atarak bana baktı. "Karımın doktor olduğunu unutuyorum." Gözlerimi kısarak kıkırdadım.

"Karının doktor olduğunu hatırlatması gerekiyor demek ki." Uzanıp onu saçlarından öptüm. "Uzan hadi canım." Beni ikiletmeden yatağa uzandı. Gözlerim usulca yüzünde gezinirken derin bir nefes aldım.

Birden bire kolumdan tutup beni de yanına çekti. Kolları sıkıca belime sarılırken başını saçlarımın arasına yasladı. "Endişelenmeni istemiyorum. İyiyim."

Omuz silkip kollarımı beline sardım. "Endişelenme deme çünkü seni böyle görmek beni endişelendiriyor. Geldiğinden beri hep bir şeyler düşünüyorsun." Doğrulup Baran'a baktığımda buğulanan gözleriyle karşı karşıya kaldım.

"Güzelim," dedi tane tane. Ellerini yanaklarıma yaslayıp derin bir nefes aldı. "Abinin yerinde ben olacaktım. Benim yerime abin öne atıldı." Kaşlarım çatılırken Baran'ın kafasında kurduğu binbir tane senaryo aklımdan geçti.

"Hayatım," ellerimi onun yanaklarına yaslayıp sıcacık gülümsedim. "Abim iyi ve artık bunu düşünme çünkü zamanı geriye alamayız. Hem bak, abim kendini çabucak toparladı. Abimin yerinde sen olsaydın ne olurdu tahmin bile edemiyorum." Yeşil hareleri yüzümü taradı. "Ben paramparça olurdum. Hayatım, soğuk bir ameliyat masasında ölüm kalım savaşı verirken nasıl iyi olabilirim ki!" Baran uzanıp uzunca alnımdan öptü. "Abim farklı, sen farklısın. İkinizden birinin tırnağı taşa değecek diye ödüm kopuyor." Baran beni bir kez daha kendine çekti.

"Tamam güzelim." Beni kibarca susturdu daha fazla konuşmayalım diye. Sessizce başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. İliklerime kadar huzurlu ve bir o kadar da gidecek diye üzgündüm.

"Seni muayene edeyim mi?" Başımı kaldırıp Baran'a baktığımda sırıtmaya başladı.

"Muayene çeşitlerin neler?" Gözlerimi kısarak Baran'a baktım. İmasını çok net anlamıştım.

"Canım, hasteneye gittiğinde sana muayene çeşitleri mi sunuluyor?" Baran gıcık bir şekilde sırıtarak kolunu belime sardı.

"Tabii, bilmiyor musun?" Gözlerim büyürken elimi göğsüne yasladım.

Beni sinir edecek bir şey daha söylerse tırnaklarımı göğsüne saplayacağım. "Bilmiyorum." Daha çok güldü. Gülüşü aklımı dağıtmaya çalışırken bakışlarımı kaçırdım.

"Doktorlar," hızla tırnaklarımı göğsüne sapladım. "Sana da, doktorlarına da başlarım." Gülüşü çoğalırken beni dizlerine çekti. Yüzüm sinirden kızarmış ve o pişkince gülüyor.

"Sinirden beni parçalayacak gibi bakıyorsun."

"Yanımda neşter yok ama tırnaklarım var."

Belimdeki tutuşu sıkılaşırken temasımız arttı. "Tırnaklarının tatlı sızısını biliyorum." İmaları beni yerle bir ederken suspus oldum. Başımı eğdiğim anda çenemden kavrayıp başımı kaldırdı. "Utanmanı istemiyorum." Baran'a ters bir bakış attım.

"Utandırmasan mı acaba?" Daha çok sırıttı. Aşığı olduğum gülüşü içimi sıcacık yapıyor. O gülünce sanki her şey yerli yerindeymiş ve her şey olması gerektiği gibi. Bütün denklemler çözülüyor.

"Alışacaksın," konuşurken sırtımı yatağın soğuk yüzeyine yasladı. Hareketleri dikkatimi dağıtırken gözlerimi kapattım. Saniyeler içinde yerlerimizi değiştirmişti. Baran, adının her bir harfi kalbimde binlerce kelebeğe hayat bahşediyor. "Kocan alıştıracak." Gözlerim çenesine kaydı. Utanıyorum. Evet, çok utanıyorum. Ama utandığım kadar da yaklaşıyorum.

"Kocam," tek kaşı merakla havalanırken gülümsedim. "Benim kocam." Baran gülümserken uzanıp onu gülüşünden öptüm. "Sadece benim," onaylamasını bekler gibi konuşmuştum ve o da hemen cümlemi onayladı. "Sadece senin." Ve ben dayanamayıp onu bu kez boynundan öptüm. Derin derin nefes alırken bir kez daha boynundan öptüm. Yarın onu uğurlayacağımı hatırlayınca dudaklarım duraksadı.

"Yarın," yutkunup başımı boyun boşluğuna sakladım. "Gideceksin. Hani hep burada olacaktın?" Saçlarımı usulca kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Yavrum, aslında görevimiz bitti ama abinin yerine evrakları benim teslim etmem lazım. Onları teslim edeceğim ve biraz işimiz var. Onları hallettikten sonra buraya geleceğim. Artık uzun görevlerin pek olacağını düşünmüyorum." Suspus oldum. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattığım anda alnıma dudaklarını bastırdı.

"Sonucu ne olursa olsun, sana gelmek için her şeyi yapacağım." Parmakları usulca yanağımda gezinmeye başladı. Gözlerimi sıkıca kapatıp Baran'a sarıldım. Gitmesi gerekiyorsa gider. Söyledikleri içimi ferahlattığı için bir şey söylemedim.

"Mutfağa geçelim," yavaşça kolları arasından sıyrılmaya çalıştım. "Sana çorba yapayım." Baran geriye çekilip gülümsedi. O böyle sırıtınca onu çılgınlar gibi öpmek istiyorum.

Yataktan kalkarken gülümsedi. Yap bakalım hatun." Yüzündeki gülümseme hep kalsın sevgilim. Sen hep böyle güzel gül bana yeter.

Baran elimden tutup ilerlemem için çekiştirdi. "Uhra'm," dedi merdivenlere yöneldiğimizde. "Ne düşünüyorsan benimle de paylaş." Bana yandan bir bakış atıp mutfağa girdi.

"Hiçbir şey düşünmüyorum Baran." O masaya geçerken ben buzdolabını açtım. Baran'a çorba yapmak için buzdolabından malzemeleri çıkardım.

"İstediğin bir çorba çeşidi var mı bir tanem?" Gözlerini usulca kapatıp açtı. "Mercimek çorbası yap güzelim." Hızlıca onu onayladıktan sonra çorbayı hazırlamaya başladım. Çorbayı karıştırıp ocağa koyduktan sonra Baran'ın yanındaki sandalyeye kuruldum.

"Baran," masada duran elini tutup bana bakmasını bekledim ve o da saniyeler içinde bana baktı. Bana bakan bakışları farklı. Sanki her şey aynı da sadece ben farklıymışım gibi.

"Dışarıya çıkalım. Biraz hava al güzelim." Başımı olumlu anlamda sallayarak onu onayladım.

🌼

Cihad sırtını geriye yaslayıp ayaklarını sehpaya uzattı. Günlerdir evde olduğu için epey sıkılmıştı. Zaten yarasıda günden güne iyileşiyordu ve evde durmak hiç ona göre değildi.

"Aleyna," diye seslendiğinde Aleyna oflayarak oturma odasına girdi. Cihad sıkıldığını epey belli ediyordu.

"Canım abartmasan mı?" Cihad gözlerini kapatıp sessiz kaldı. Aleyna tebessümle Cihad'ın yanındaki boşluğa kuruldu.

"Çok bunaldım karıcığım." Aleyna gülümseyerek oturduğu yerden kalktı. Cihad'a bakıp kocaman gülümsedi.

"Tamam, hadi annemlere gidelim hava alırsın." Cihad'ın bu kez yüzü daha çok düştü.

"Aleyna'm, annemlerde şimdi beni evde oturtacak." Aleyna kahkaha atarak kocasına bakmaya devam etti.

"Allah aşkına sevgilim, acaba nereye gidebiliriz sen böyleyken? Tamam çok üzerine gelmek istemiyorum ama olmaz. Lütfen biraz daha sabret, dikişlerin alındıktan sonra gezeriz." Cihad daha fazla üstelemedi. Başını olumlu anlamda salladıktan sonra tekrar ayaklarını sehpaya uzattı.

"Tamam," dedi kendi kendine. "Aç bir film izleyelim, en azından zaman geçer." Aleyna tebessüm etti. "Yarın nöbetim olduğunu düşününce film izlemek hiç keyifli gelmiyor."

Cihad bu kez pes etti. "Uyuyalım Aleyna. Biz en iyisi uyuyalım." Aleyna gülümseyerek koltuğa oturdu. O kadar çok güldü ki, Cihad bile onun bu haline gülümsedi. Aleyna'nın gülüşü onun yüzündeki gülümsemeye birden çok duygu yükledi.

"Cihad," dedi yumuşacık bir tonda. Birazdan söyleyecekleri heyecanlanmasını sağlıyordu. İçi içine sığmazken derin bir nefes aldı. "Benim sana artık söylemem gereken mühim bir şey var." Cihad'ın tedirgin bakışları elleri titreyen Aleyna'nın üzerindeydi. Aklına kötü düşünceler yağarken merakla eşine bakmaya devam etti.

Aleyna hızlıca odadan çıkıp yatak odasına ilerledi. Yatak odasından daha önce hazırladığı ufak paketi alıp oturma odasına geçti. Cihad meraklı bir bakışla onun hareketlerini takip etti. Aleyna paketi Cihad'a uzatıp tebessüm etti. Cihad bir eşine, bir de elindeki pakete bakmaya başladı.

"Bu ne Aleyna?" Cihad hala elindeki pakete bakmaya devam edince Aleyna ofladı.

"Açarsan anlayacaksın Cihad." Daha fazla beklemeden paketi açmaya başladı. Paketi açtığında avuçlarının arasında ufak bir kutu yer aldı. Cihad kutuyu açınca kaşları çatıldı.

"Aleyna'm," sesi tir tir titredi. "Aleyna," bu kez daha çok titredi. Elleri heyecanlandığını apaçık belli etti. Kutunun içindeki kağıdı açtığında gözlerinden birkaç damla yaş düştü.

"Bu gerçek mi?" Aleyna'da ağlamaya başladı.

"Çok gerçek. Neredeyse üç aylık oldu." Cihad bu kez gözyaşlarını sevinçten akıttı. İkisi birbirine sarılıp ağladı. Aleyna içli içli ağlayınca Cihad onu kendinden uzaklaştırdı.

"Sil bakalım şu yaşları. Benim bebeğimin annesi daha fazla ağlamasın." Aleyna hafifçe gülümsediğinde Cihad daha çok gülümsedi. Kadının tek bir gülüşü onun için dünyaya bedeldi.

🌼

Sabah gözlerimi hiç açmak istemiyordum ama açmıştım. Baran yanımda yoktu ve ben kendimi yarım hissediyordum. Aklım onda olduğu için hiç rahat değilim. Gittiği günden bu yana sadece dün konuşabildik ve eve geleceğini söylemişti.

Bugün tam üç hafta oldu ama Baran hala gelmedi. Annemlerde hiç duramadığım için eve geldim ve yine yerimde duramıyorum. İçim içime sığmıyor. Duvardaki saate baktığımda 00:45'di ve Baran hâlâ gelmemiş. Daha fazla dolanmadan yatak odasına çıktım. Giyinme odasına geçince dolapta göz gezdirdim ve çabucak geceliklerimden birini giyinip giyinme odasından çıktım. Yatağa uzandığımda düşüne düşüne gözlerim uykuya yenik düştü.

Duyduğum su sesi ile gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Banyonun ışığı açıktı. Bir hışımla yataktan kalkıp etrafa bakınmaya devam ettim. Köşede gördüğüm kamuflaj ile soluğumu rahat bir şekilde dışarı bıraktım. Baran gelmiş. Elimi yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimin üzerine bastırıp gözlerimi kapattım. Biraz olsun heyecanımı dindirmeye çalıştım.

Gözlerimi araladığımda, Baran tam karşımda gülümseyerek bana bakıyordu. Bende aynı şekilde ona bakıp gülümsedim. Yavaş adımlarla aramızdaki mesafeyi kapatıp genişçe gülümsedim. Gülen yüzü heyecanımı kat ve kat artırıyor. Gözleri uzun uzun yüzümde gezindi.

Siyah eşofmanını giymişti ve üzeri çıplak bir halde. Saçları dağınık ve ıslak. Birkaç siyah tutamı alnına düşmüş ve saçlarından damla damla sular akmaya devam ediyor. Daha fazla onu incelemeden bakışlarımı yüzüne çıkardım. Kollarını iki yana açıp gülümsedi. Baran'a doğru yaklaşıp kollarımı hızla beline sardım. Şampuan ile karışan kokusu burnuma ilişince derin bir nefes alıp gülümsedim.

"Varlığın huzur sebebim." Sözleriyle başımı göğsünden çektim. Yüzüne baktığımda gülümsüyordu. Bu an hiç bitmese biz onunla hep böyle sarılı dursak. Elimi yanağında gezdirip gülümsemeye devam ettim. Gözlerimiz konuşuyor, ruhumuz özlem gideriyordu. Belime kollarını sarıp beni kendine çekti. Çok ihtiyacım var onun kokusuna, bakışına en çok sarılışına.

"Uhra'm." Ellerini yanaklarıma bastırıp uzunca alnımdan öptü. Alnını alnıma yaslayıp sert soluklar almaya başladı. Onu o kadar çok özlemiştim ki...

"Güzelim," dedi beni mest ederken. Tekrar dudaklarını alnıma bastırıp, alnıma uzun bir öpücük kondurdu. Eli usulca saçlarıma sızdı ve göğsüme kadar gelen sarı saçlarımda elini gezdirip her tutamını nazikçe okşadı. O bunları yaparken ben çılgınlar gibi atan kalbimi zapt etmeye çalışıyordum. Şakağımdan öpüp bakışlarını yüzüme çevirdi. Gözleri derin bakıyor, her an içine çekecek gibi.

Bakışları ağır ağır üzerimde gezinmeye başladı. "Çok fazla güzelsin ve benim nefesim kesiliyor." Sözleri ruhumu okşuyor. Her kelimesi midemde ılık bir rüzgara sebep oluyordu. Ona olan özlemim hiçbir şekilde dinmek bilmiyor.

Sözleri kalbimin daha hızlı atmasına sebep oluyor. Ellerimi yanaklarına bastırdıktan sonra gözlerimi kapattım. Varlığını hissetmem gönlümü coşturuyor. Bedeninin bedenime yaslı olması o kadar normalmiş gibi geliyor ki bundan dolayı hiç utanmıyorum.

İki elini birden belime sarıp alnını alnıma yasladı. Kollarımı boynuna sarıp ona biraz daha yaklaştım sanki daha fazlası mümkünmüş gibi. Dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissedince kalbim daha hızlı atmaya başladı. Elinin elime değmesi bile kalbimin hızını artırıyor. Nefes nefese geri çekildiğinde sırtım soğuk yatakla buluştu.

"Sana her dokunduğumda daha fazlasını istiyorum. Elim eline değdiğinde sana karşı saf tutamıyorum. Şu an bu durumda olmamız bile sana doymamı sağlamıyor Uhra." Tekrar dudakları dudaklarımı esir aldı. Omzunda duran ellerimi tekrar boynuna sarıp Baran'ı kendime doğru çektim. Aramızdaki savaşın galibi yok. İkimiz de birbirimize yeniliyoruz.

Sabah gözlerimi açtığımda Baran'ın bana sıkı sıkı sarılmış olduğunu gördüm. Baran'ın kolları arasından sıyrılacağım anda belimden kavrayıp beni kendine çekmesiyle gözlerimi kapattım. Beni kolları arasına alıp başını boyun boşluğuma gömdü. Sıcak nefesi boynumda kol gezinirken gülümsedim. Sanırım bu sabahlara asla doymayacağım.

"Uzaklaşma benden bebeğim." Saçlarımın üstüne dudaklarını bastırıp hafifçe geriye çekildi. Kapattığım gözlerimi araladığımda uykulu gözleriyle karşı karşıya kaldım. Bakışlarımı kaçıracağım anda eli çenemi buldu ve başımı sabit tuttu. "Zamanla utancını yok edeceğiz. Şu an utanmanı bile garipsiyorum." Alnımdan öpüp doğruldu. Baran o kadar haklı ki sesimi çıkaramıyorum. Hala neden utandığımı bilmiyorum. Defalarca birlikte olmamıza rağmen utanıyor olmam elbette garipsenir.

"Uhra," dedi beni kucağına çektiği anda. Derin bir nefes aldıktan sonra başımı Baran'a doğru çevirdim. Bu adam bütün cephelerimde beni kendine mağlup ediyor. Ona karşı koyamıyorum ve her seferinde yeniliyorum. Baran benim tek yenilgim.

"Baran," bakışlarımı usulca yüzünde gezdirdim. Dün geceye göre yorgunluğu biraz olsun dinmiş. Gece uyumadığını hesaba katarsam şu an dört beş saatlik uykuyla dinlenmiş gibi duruyor. "Acıktın mı?" Dudakları kıvrıldı.

"Hiç sanmıyorum," sesindeki imayı anlayıp gözlerimi kaçırdım. Bu adam çok mu edepsiz olmuş yoksa hep mi böyleydi?

"Baran," diye uyardım. Erkeksi kıkırtısı bakışlarımın yüzüne sabitlenmesine sebep olunca bende onun gülüşüne gülümsedim. Kucağından kalkıp yataktan indim. Baran kendini geriye atıp tekrar uzandı.

"Sen biraz daha uyu, ben kahvaltı hazırlayacağım." Komodindeki telefonumu alacağım anda bileğimi tuttu. Bakışlarımı eşime çevirdiğimde sırıtıyordu.

"Bence bütün günü burada geçirmemizde bir sakınca yok." Tam ağzımı açıp konuşacağım anda zil sesi duyuldu. Evimizin kapısı çalıyordu. Bileğimi Baran'ın elinden çekip telefonumu komodinden aldım ve saate baktım. Gözlerim kocaman açılırken Baran'a doğru döndüm.

"Bir tanem, saat dördü geçiyor." Baran yatakta doğrulduktan sonra ayaklarını zemine bastırıp ayağa kalktı.

"Üzerini değiştir Uhra, ben kapıya bakacağım."

Baran kapıya doğru ilerlediğinde, "Dur." diye seslendim. Kaşlarımı çatarak üzerini süzdüm. "Üzerine bir şey giy." Hafifçe sırıttığında yatağın üzerinden yastık alıp Baran'a fırlattım.

"Hiç komik değil. Bu halde ben mi kapıyı açayım?" Baran'ın yüzündeki sırıtış, yerini buz gibi bir yüz ifadeye bırakınca dudaklarımdaki gülümseme söndü.

"Karıcığım," aramızdaki mesafeyi yok etti. "Benim kıskanç bir adam olduğumu biliyorsun. Hele şu kısacık geceliklerle evde bile gezmeni kıskanıyorum." Tek kaşım şaşkınlıkla havalandı. Aslında evde gecelikle gezmiyorum. Geçen sefer sadece onu sinir etmek için alt kata inmiştim.

Zil tekrar çalınca Baran hızlıca giyinme odasına geçip üzerine tişört giydi ve odadan çıktı. Çabucak üzerimi değiştirdikten sonra alt kata indim. Pınar annemlerin sesi geliyordu. Oturma odasına ilerlediğimde sesler daha çok netleşti.

"Kusura bakmayın oğlum." Pınar annenin sesini duyunca dudaklarımı birbirine bastırdım. Oturma odasına girdiğimde bakışları beni buldu ve bana sevecen bir tavırla gülümsedi.

"Hoş geldiniz anne," hızlıca yanına ilerleyip sarıldım. Demir babama dönüp onunlada kısaca selamlaştık.

"Ay Uhra," Almila'nın sesini duyunca arkamı döndüm. Daha yeni oturma odasına girmiş ve elinde su dolu bir bardak vardı. Suyu Demir babama uzatıp bana baktı.

"Hoş geldin canım." Bana gülümseyip Pınar annemin yanına oturdu. Baran'a doğru döndüğümde o da bana hafifçe gülümseyip kaşlarıyla oturmamı işaret etti. Hızlıca boş bulduğum yere kuruldum.

"Bizde hastaneye gitmiştik dönüşte sana bakalım dedik," ardından bakışları Baran'a döndü ve onu görmenin rahatlığıyla gülümsedi. Bugün geleceğinden hiçbirimizin haberi yoktu. "Baran kapıyı açtı. Özlemişim oğlumu." Baran oturuşunu düzeltip annesine gülümsedi.

"Gece geldim validem." Pınar annem derin bir nefes alıp daha çok gülümsedi. Baran'ın her gidişi içimizi yakarken gelişleri yanan ateşe su serpiyordu. Ben onun için ne kadar endişeliysem, Pınar annem benden daha çok endişeleniyordu.

"Biz kalkalım evladım, siz güzelce dinlenin. Müsait olduğunuzda bize gelmeyi ihmal etmeyin." Baran ayağa kalkıp Pınar anneme doğru yaklaştı.

"Nereye anne? Oturun, yemeğe kalın," Baran konuşurken bana göz ucuyla baktığında, hızla gözlerimi kapatıp açarak onayladım. Annesine hoşgörülü ama beni de es geçmiyor. Bu adamın kalbine çılgınlar gibi aşığım.

"Kalın anne," dedim Baran'ın ardından. "Şunun şurasında akşama ne kaldı zaten." Annem tebessümle bana baktı. Onlarla böylesine güzel anlaşıyor olmak benim için önemli. Sonuçta eşimin annesi. Benim için önemli olan adamın en değerlisi.

Pınar annemler otururken ayağa kalkıp odadan çıktım. Mutfağa geçtiğimde ocağa çay suyu koyup buzdolabını açtım. Kahvaltı yapmamıştık ve acıkmıştım. Mutfağın kapısı kapanınca bakışlarımı yan tarafa çevirdim. Baran kapıyı kapattıktan sonra bana doğru yaklaştı.

"Uhra'm," beni kendine çektiğinde derin bir nefes aldım. Kolları yavaşça belime sarıldı. "Acıkmadın mı?" Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra gülümsedim.

"Şimdi bir şeyler atıştıracağım. Sende acıkmışsınızdır hem eminim akşamda bir şeyler yemedin değil mi?" Baran bana sadece gülümsedi. Ben onun bu gülümsemesinden cevabımı çok net anladım.

"Hadi bir şeyler atıştıralım, yemek yapacağım zaten." Baran beni daha çok kendine çektiğinde sıkıca gözlerimi kapattım. Ani hareketi gözlerimin kararmasına sebep olmuştu.

"Bir dakika Baran," kolu daha sıkı belime sarıldı. Gözlerimi araladığımda hafifçe midem bulanmıştı, ki sebebi kesinlikle aç olmamdan kaynaklanıyor. "Sanırım kan şekerim düşmüş. Hadi bir şeyler yemem gerekiyor." Baran'ın kolları arasından sıyrıldım.

Baran ile hızlıca bir şeyler atıştırdıktan sonra çaydanlığı ve hazırladığım çay tepsisini alıp mutfaktan çıktım. Annemlere çayı dağıttıktan sonra tabaklara koyduğum atıştırmalıkları Almila gidip mutfaktan getirdi. Baran babasıyla konuşurken ona bakma hissiyatıyla doldum. Gözlerimi üzerine diktiğimde bakışları hızla bana döndü. Ona sıcacık gülümseyip Pınar annemlere döndüm.

"Nasılsınız anne?" Pınar annem çayından bir yudum alıp tebessüm etti.

"Bildiğin gibi kızım, çok şükür iyiyiz. Siz nasılsınız?" Anneminde gözleri Baran'a döndü ve oğlunu sağ salim gördüğü için huzurluydu.

"Demir babamın tahlilleri nasılmış?" Pınar annem çantasını sehpadan alıp sonuçları çıkardı.

"Valla annem doktoru gayet güzel dedi. Al sende bir bak," Pınar annemin elinden kan sonuçlarını aldım. Sonuçları incelediğimde tüm değerlerinin gayet iyi olduğunu gördüm.

"Bayağı güzel sonuçlar." Baran güzel gülümsemesiyle bana bakınca içim gitti. Benim her konuda destekçimdi. Biz bu bölümü seçtiğimizde Baran bize ciddi olup olmadığımızı sormuştu ve ciddiyiz dediğimizde şaşırmış ama desteklemişti. Sanırım fazla rahat olmamız onları o zamanlar tatmin etmiyordu.

"Uhra," dedi ayağa kalkarken. Baran'a anlamsız bir bakış attım. "Bir bakar mısın?" Daha fazla beklemeden Baran'ın ardından odadan çıktım. Beraber mutfağa geçtik ve o mutfağın kapısını kapattı.

"Güzelim," dibime kadar geldi. Gözleri aheste aheste yüzümde gezindi. Baran'a sarılma ihtiyacıyla doldum. Kollarımı usulca boynuna sarıp eşime sarıldım. Bir tek ona sarılmaya doyamıyorum. Ve ben bir tek ona sarılmak için can atıyorum.

Ömrümden ömür çalabilir.

"Uhra," Almila'nın sesini duyunca ikimiz de geriye çekildik. Baran'ı mutfakta bırakıp koridora çıktım. Pınar annemler ayaklanmıştı.

"Nereye anne?" Bakışlarım üzerlerinde gezindi.

"Aleynalar gelmiş. Eve geçiyoruz akşam sizde gelin." Yüzümün düşmesine engel olmadım. O kadar akşam yemeğine kalın demiştik. Sırf yalnız kalalım diye böyle yapıyorlar.

"Ama anne," dediğimde yanıma yaklaştı.

"Sen benimle bi' mutfağa gel bakayım." Sözünü ikiletmeden ardından mutfağa ilerledim. Baran elindeki su bardağını tezgaha bırakıp bize döndüğünde kaşlarını çattı.

"Hadi mutfaktan çık oğlum." Baran annesine anlamsız bir bakış attığında Pınar annem kaşlarını çattı. "Çıksana Baran."

"Emrin olur validem." Bize gülümsedikten sonra mutfaktan çıktı. Pınar annem beni karşısına alıp hafifçe tebessüm etti.

"Bak kızım," gözlerimi dikkatle yüzüne diktim. "Yeni evlendiniz zaten. Evliliğinizin ilk ayları tatsızdı bunun farkındaydık ve şu an aranız gördüğümüz kadarıyla iyi; iyisiniz değil mi?" Hızla başımı olumlu anlamda salladım. "Çok şükür, inşallah daha iyi olur evladım."

"Amin anne." Elimi avuçlarının arasına alıp sıcacık gülümsedi.

"Baran daha yeni geldi. Siz vakit geçirin kızım biz her zaman geliriz. Hem Baran daha burada, akşam çıkıp bize gelin. Siz sadece vaktinizi birbirinize ayırın biz hep buradayız Allah nasip ettikçe. Baran," gözleri dolu dolu oldu ama yine gülümsedi. "Baran asker. Onun ne yarını var ne zamanı. Burada olduğuna bakma sen," gözlerinden birkaç parça yaş düşünce benimde gözlerim doldu. "Yine gidiyor. Baran hep gidecek Uhra. Siz bütün vaktinizi yan yana geçirin." Gözlerimden yaşlar süzüldü. Cümleler içimi kasıp kavurdu. Kalbim kafesinde can kaybetti. Göğüs kafesim kana bulandı. Kalbim kan revan içinde kaldı.

"Birbirinizin değerini bilin bize yeter annem. Siz mutlu, huzurlu ve sağlıklı olduğunuz sürece bizde öyleyizdir." Gözyaşlarım hızla süzülmeye devam ederken, annem bana sarıldı. Sıkı sıkı sarıldı. "Ben şimdi babanları alıp gidiyorum sende burada Baran'ı bekle." Beni mutfakta bırakıp hızlıca koridora çıktı. Binbir tane düşünce içimi yakarken sandalye çekip oturdum.

"Uhra'm." Baran hemen yan tarafıma kurulduğunda ona doğru yaklaştım. "Neyin var güzelim?" Başımı Baran'ın koluna yaslayıp gözlerimi yumdum.

"İyiyim canım."

Baran oturduğu yerden kalkıp beni yavaşça kucağına aldığında sesimi çıkarmadım. Kolları sıkıca bedenimi sarıp sarmaladı. Adımları mutfağın dışına yöneldi.

"Oturma odasına geçelim," mırıltımı duymuştu. Adımları hızlıca oturma odasına ilerledi. Beni yavaşça koltuğa yatırıp dibimde dizlerinin üzerine çöktü.

"İyi misin yavrum?" Elimi usulca Baran'ın yanağına yasladım. Ona bakarken içim gidiyor.

"İyiyim bir tanem." Baran'ın kaşları çatıldı.

Doğrulup alnıma uzun bir öpücük kondurdu. "İyi ol güzelim. Sen hep iyi ol canımın içi." Bir kez daha alnımdan öpüp geriye çekildi.

"Sen dinlen, ben bir şeyler hazırlayacağım." Hiç itiraz edecek halde değildim. Olumlu anlamda başımı sallayıp gözlerimi yumdum. Baran mutfağa giderken ben gözlerimi kapatıp dinlenmeye başladım.

Kaç saat uyudum bilmiyorum ama uykumu almış gibiydim. Saçlarımda ve yüzümde gezinen parmaklar beni uyandırmaya çalışıyordu. Gözlerimi araladığımda bana bakan bir çift yeşil gözlerle karşılaştım. Dudaklarım heyecanla kıvrıldı.

"Uyandın sonunda Uhra'm." Gülümseyerek doğruldum. Baran eğilip beni öpeceği anda başımı geriye attım.

"Ne demek istiyorsun Baran?" Yüzündeki şaşkınlık artarken, dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Öpebilseydim konuşacaktım." Yüzümdeki ifadeyi değiştirmeden Baran'a ters bir bakış attım.

"Öpmeden önce de konuşabilirsin." Kendini yanıma atıp başını bana çevirdi. Sanırım öpmesine izin vermediğime şimdiden pişman olmuştum. "Ya hayatım," tabirim dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu. Gülüşü canımı okurken Baran'a yaklaştım. "Tamam," dedim yüzlerimizi birbirine yaklaştırırken. Bana sıcacık gülümsedi. O gülümseyince kendimi tüm yerlerden soyutluyorum. Onunla yalnız olmak bile bana yetmiyor.

"Baran," bakışları dikkatle üzerimdeydi. "Yine gidecek misin?" Gözlerini kapatıp açtı ve beni göğsüne çekti. Sessiz kalışı bir cevap zaten ve bende cevabımı almıştım.

"Eskisi kadar olmasa bile yine gideceğim güzelim. Belki birkaç ayı geçen görevler olabilir." Parmakları saçlarıma sızdı. Saçlarımı incitmeden okşamaya başladı. "Ama bu sana gelmeyeceğim anlamına gelmiyor." Yavaşça başımı kaldırdım.

"Sen bana hep gel. Benim için gel. Bizim için gel." Dudaklarını alnıma bastırıp bir süre öylece durdu. Gözlerim dolarken ağlamamak için direndim. Onun her gidişi çok acı benim için. Canımdan can gidiyor gibi hissediyorum her seferinde...



Instagram: kelebeginekseni

 

Bölüm : 02.01.2025 21:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...