21.Bölüm
"Sevginin niçini olmaz ki efendim."
Hüseyin Nihal Atsız
Elim dağınık saçlarında gezinirken derin nefesler alıyordum. Baran hala uyuyor ama uyumuyor da olabilir. Bu adam çok iyi rol yapıyor ve ben hiçbir şey anlamıyorum.
"Kocacağım." Saçlarını dağıtıp ofladım. Yatağa oturup Baran'a doğru döndüm. Of hala uyuyor ya. Şu iki gün içinde hep uyudu bu beni epey şaşırttı. Normalde Baran çok uyuyan biri değildi.
"Uyu sen, ben gidiyorum. Of çok acıktım." Uzanıp yanağına kocaman öpücük kondurdum. Birden belime sarılan kollarla ufak çaplı bir çığlık attım. Yeşil gözleri kısık bir şekilde yüzümde gezinirken beni kendine çekmişti. Bir anda beni altına alıp ellerini başımın iki yanına bastırdı.
"Sanada günaydın karıcığım." Dudaklarını alnıma bastırıp geri çekildi.
Kaşlarımı çatarak Baran'a baktım. "Günaydın mı? Günüm aydınlandı diyeceksin." Kahkaha atarak başını geriye attı. Yüzümü asarak ellerimi göğsüne koydum ve Baran'ı ittim. Başını eğip dudaklarını tekrar alnıma bastırdı.
"Günüm çok güzel aydınlandı. Hatta aydınlanmaya doyamadı." Gülümsememi bastırmaya çalıştım ama Baran bana böyle bakıyorken çok imkansız. "Gül hadi, gül." Kahkaha atarak kollarımı boynuna sardım.
"Acıktım." Üzerimden çekilip yatağa oturdu.
"Kahvaltı yapalım." Elini uzatıp gülümsedi. Elini tutup ona doğru emekledim. Beni belimden tutup kucağına çektiğinde derin bir nefes aldım.
"Uhra," açık saçlarımı geriye savurup ciddileşti. Meraklı bakışlarla Baran'a baktım. "Birkaç haftalık bir görev var." Endişeyle kollarımı boynuna sardım. Gidecek. Biliyorum. Dudaklarımı birbirine bastırıp, kokusunu soluklandım.
"Ne zaman gideceksin?" Saçlarıma birkaç öpücük kondurdu.
"Yarın öğleden sonra karargaha geçeceğim." İçim endişeyle sarmalandı. Onun tırnağı taşa değse benim yüreğim yanar. Her dakika nasıl diye kendimi yiyip bitiriyorum. Şimdi gidecek ve ben onun gittiği anda kalacağım. Burada olduğumuz için görevleri uzun sürmüyor ama doğu tarafında olsaydık sürekli giderdi. Derin bir nefes aldıktan sonra geriye çekildim.
"Kendine dikkat ediyorsun." Ellerimi yanaklarına bastırdım. Dizlerinde yan oturduğum için ona dönmekte zorluk çekiyorum. Ayağımı diğer tarafa atıp dizlerine yerleştim. "Çok dikkatli ol. Seni çok seviyorum. Ne kadar sürerse sürsün seni bekliyor olacağım. Sürekli neler yaptığımı yazarım. Ve lütfen çok dikkatli ol sevgilim." Yanaklarında duran ellerimin üzerine ellerini koydu.
"Sende dikkat et güzelim. Aklım sende kalacak."
Yutkunup hafifçe gülümsedim. "Beni düşünme abilerim var. Barın abimle hastaneye gider gelirim. Bu hafta zaten nöbetimiz de denk geliyor. Aklın bende kalmasın. Sadece görevine odaklan." Alnıma uzun bir öpücük kondurdu. Kollarını belime sarıp beni daha çok kendine çekti. Sanki yeterince yakın değilmişiz gibi.
"Gitmeden özlem mi gidersek?" Çarpık sırıtışına gözlerimi kısarak bir bakış attım. Bu adam bende kalp bırakmaz.
"Özlemin hafifler ama dinmez." Başını olumlu anlamda sallayarak beni onayladı. Sözlerimin arsızlığı yüzümün kızarmasına sebep oldu.
"Hafifletelim o zaman." Kıkırdayarak kollarımı boynuna sardım.
"Ben yokken sadece beni düşün." Alnımı alnına bastırdım. Sen dışında başka bir şeyi düşünebilir miyim! Aklım, fikrim hep sensin Baran Oğuz.
"Şu an kollarının arasında bile sadece seni düşünüyorum. Sen yokken seninle olduğum anda kalacağım." Elinin tersi usulca yanağımda gezindi. Yatağa uzanıp beni karnına oturttu.
"Seni çok seviyorum Uhra." Yüzümdeki sersem gülümsemeyle üzerine doğru uzandım.
"Seni çok seviyorum Baran." Ters dönüp yerlerimizi değiştirdi.
"Hakimiyetim kayıtsız şartsız sana Uhra Oğuz." Adım dudaklarından nini gibi döküldü. En sevdiğim eşsiz bir fısıltı. Bana bütün dünyayı yok eden bir ses. Varlığı sanki dünyayı kaplıyor.
"Baran Oğuz." Yüzümdeki gülümseme büyürken onu kendime çektim. İki kelime; 9 harf dünyamı oluşturuyor. Dudaklarım dudaklarına kapanırken gözlerim kendiliğinden kapandı. Hislerim onunla var oluyordu.
Kahvaltıdan sonra Baran ile beraber Pınar annemlere geçtik. Akşam yemeğine burada kalacağız ve Aleyna'da gelmişti.
"Bunu da hallettik mi tamamdır kuzum." Usulca bakışlarımı Almila'ya çevirdim.
Aleyna ise Almila'ya karışmak için lafa atıldı: "Almila şunu düzgün aç, bak köşesi yamuk duruyor."
Aleyna ile birbirimizde bakıp kıkırdadık. Yarım saattir Aleyna ile birlikte Almila'ya hamur açtırıyoruz. Tabii, arada dalga geçtiğimiz için Almila sinirliydi.
Almila elindeki oklavayı bırakıp yer sofrasından kalktı. Hırsla ellerini çırpıp, bakışlarını bize çevirdi. "Yeter, yapmıyorum." Bize sinirli bir şekilde çemkirdiğinde Aleyna ile kıkır kıkır gülmeye başladık. Başımdaki tülbenti düzeltip oklavayı elime aldım.
"Bak açıyorum sende gör." Hamura unu serpip açmaya başladım. Aleyna gülerek beni överken Almila sinirle homurdandı.
"Ne yapabilirim! O evli, bilsin bir zahmet." Aleyna kahkaha atarak Almila'ya karşılık verdi. "Sen Uhra'dan iki ay büyüksün." Almila Aleyna'ya un atıp kapıya yöneldi.
"Ne haliniz varsa görün. Akşam da yaptığınız börekleri yemem." Hamuru tepsiye yerleştirip bakışlarımı Almila'ya çevirdim.
"Git abine bak, çok konuştun zaten bir halt beceremiyorsun." Söylediklerim onu öyle çok sinirlendirdi ki, ayağındaki terliği çıkarıp fırlatacağı anda Baran onu kolunun altına aldı.
"Niye kızdırıyorsunuz benim meleğimi?"
Aleyna gülerek Baran'a cevap verdi. "Abi yarım saattir hamur açmaya çalışıyor ama açtığı hamurları görmelisin, hep yamuk. Bizde Uhra ile gülünce böyle sinirleniyor." Hafif dudağı yana kıvrılan Baran, bana kısa bir bakış attıktan sonra Almila'ya sarıldı.
"Siz devam edin. Benim meleğim abisi ile sohbet etsin." Almila'yı alıp mutfaktan çıkan Baran'ın ardından bakıp somurttum. Hayır yanıma gelip iki tatlı laf söylesene uyuz.
Börekleri yaptıktan sonra kendimize kahve yapıp bahçeye çıktık. Baran'a en son baktığımda Almila ile film izliyordu bende Aleyna ile bahçeye çıkmıştım.
"Bizimkiler yarın göreve gidecekmiş." Aleyna'ya kısa bir bakış atıp kahvemi yudumladım. Gideceğini düşünmek bile ruhuma ateş atıyor. Ben burada bu kadar çok saha görevlerine çıkacağını düşünmüyordum ama anlaşılan yanılmışım.
"Sabah uzunca konuştuk." Aleyna derin bir nefes aldıktan sonra geriye yaslandı.
"Vakit geçirseydiniz zaten abim yarın gidecek."
"Üç gündür izinliyim, evde sıkılınca buraya geldik." Aleyna'nın ima dolu gülüşlerini es geçip kahvemi içmeye devam ettim.
"Abim ile aranız nasıl?" Bakışlarımı tekrar Aleyna'ya çevirdim. Aramız nasıl? Farklı. Her şeyi böylesine birden yaşıyor olmak apayrı bir his. Çözümleyemiyorum mesela onunla geçen anları. Garip hissediyorum. Hala aynı evde olduğumuza inanamıyorum.
"Çok iyi, sizin aranız nasıl?" Kıkırdayarak, "Çok çok iyi," dedi. Hafifçe gülümsedikten sonra iç geçirdim.
"Yarın ameliyata gireceğim." Aleyna'nın sözleriyle kocaman gülümsedim. Biz çok yol aştık. Buralara kolay kolay gelmedik. Çok çile çektik ama değdi. Şu an burada bu kadar rahatsam geride kalan yılları boş geçirmediğim için.
"Biliyorum, umarım başarılı geçer."
"Öyle umuyorum ama nasip." Sıcacık gülümsedi.
"Öyle," dedim usulca ayağa kalkarken. Aleyna bana sorarcasına bakınca güldüm.
"Baran'a bakacağım, acıkmış olabilir. Sabah doğru düzgün kahvaltı yapmadı." Aleyna imalı bir şekilde gülünce ona ters ters baktım ama söyledikleri utancımı ortaya çıkardı. "Aman siz sabah sabah birbirinizi doyurmuşsunuzdur." Aleyna'nın ima dolu sözleri ve bakışları beni fazlasıyla utandırdı.
"Terbiyesiz," Aleyna'ya kötü bakışlar attım.
"Sen abime bak bende Cihad'ı arayacağım, kocamı özledim." Aleyna'ya gülümseyerek baktıktan sonra eve ilerledim.
Oturma odasına geçtiğimde Baran bir koltukta Almila ise diğerinde uyumuştu. Yavaş adımlarla Baran'a yaklaşıp yanı başında diz çöktüm. Ne de güzel uyuyor; alnına düşen birkaç asi tutamı geriye itip yüzüne eğildim. Yanağına ufak bir buse kondurup geri çekilirken dudakları dudaklarımı buldu. Gözlerimi açarak Baran'a baktım; o ise gülümseyerek geri çekildi.
"Baran," dedim utançla. Sesimin ayarını oldukça düşük tutarak Baran'a kızdım ama o pişkin bir ifadeyle gülüyor. Kızaran yüzümü es geçip kaşlarımı çatarak Baran'a bakmaya devam ettim.
"Karımı öptüm." Usulca ayağa kalktım. Müsait bir yerde değiliz her an birileri görebilirdi. Ha bir de Almila görmüş olsa dilinden kurtulamazdım.
"Ulu orta yerde yapma böyle şeyler, biri görebilir." Gözlerini kapatıp ellerini başının altına yerleştirdi. Bu adam beni deli eder.
"Görsün, karımsın sonuçta bunlar çok doğal. Sende beni her zaman öpebilirsin." Bir şey demeden arkamı dönüp oturma odasından çıktım. Beni ansızın öpmesinden veyahut sarılmasından hoşnuttum ama ulu orta yerde yapması hoş değil.
"Uhra'm," kolumdan kavrayıp beni kendine çevirdi. Aşığı olduğum bakışları yüzümü taradıktan sonra gözlerimde durdu. Vurgunu olduğum yüzünde hoş bir gülümseme belirirken, yumuşacık oldum.
"Canım," dedim bütün hissiyatımla. Kalbim kanatlanacak gibi kafesinin içinde. Hislerim öyle çok arttı ki onu kendime çekip sıkı sıkı sarılmak istiyorum.
"Kızma bana," kollarını sıkıca belime sarıp beni kendine çekti. Bedenlerimiz arasındaki boşluk hepten kapandı. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda bana bakıyordu. "İnsan kocasına kızar mı?" Hafiften kaşlarını çattı. Kıkırdayarak kollarımı boynuna sardım.
"Sende ulu orta yerde öpüp durma." Sırıtarak başını eğdiği anda başımı geriye attım.
"Benim odama geçelim, bi' orada öpeyim. Bak o zamam ulu orta yerde öpmemiş olurum." Gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Bu adam iyice tozuttu.
"Sen kendini bayağı aştın Baran." Birden bire alnıma derin bir öpücük kondurup geriye çekildi.
"Karşımda sen olduğun sürece bir sınırım olmayacak. Seni ansızın öpüp kim bilir ansızın üzebilirim. Ama sen," sesi ton değiştirirken konuşmasına izin vermeden cümlesini tamamladım. "Ama ben senin yüreğini biliyorum."
Koridorda olduğumuzu unutup onu delicesine öpmek için yükseldim ama duyduğumuz ses bizi birbirimizden uzaklaştırdı. "Ama abi sizde," diyen Aleyna pis pis sırıtıyordu.
Başımı Baran'ın göğsüne bastırıp homurdandım. "Rezil olduk." Kısık sesimi Baran duymuş ve gülmüştü. Tabii kız kardeşinin diline düşen benim, kendisi değil. Aleyna kıkır kıkır gülerken geriye çekilip homurdanmaya devam ettim.
"Aleyna," Baran'ın ses tonu uyarır gibiydi ama Aleyna ile yalnız kaldığımızda dalga geçeceğini adım gibi biliyorum.
"Yemeği hazırlayalım mı?" Mutfaktan çıkan Pınar annemle şaşkınlığım büyüdü. Bizi sarmaş dolaş koridorda görmüş müydü acaba! Ah Baran ya, bir anneme rezil olmadığımız kalmıştı.
Beraber yemeği hazırlayıp yedikten sonra Aleyna ile mutfağa geçtik. O bulaşıkların kirini alırken ben makineye diziyordum.
"Aklım sadece onlarda kalacak."
Aleyna konuşurken ben nefesimi tutup gözlerimi yumdum. İki göğsümün arasına bir hüzün çökmüş ve saatler geçtikçe öylece ağırlaşıyor. Canım sanki sızım sızım sızlamaya ant içmiş gibi.
"Uhra," diyen Aleyna'nın sesiyle başımı ona çevirdim. "Daldın gittin." Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra bulaşık makinesini kapatıp ellerimi yıkadım.
"Abini düşünmeden duramıyorum. Aklım hep onda kalacak." Aleyna gülümseyerek mutfak masasına geçti.
"Gel karşıma otur biraz sohbet edelim." Dediğini yapıp karşısına oturdum. Ellerimi birbirine kenetleyip bakışlarımı masaya diktim.
"Bugün hastanede test yaptım," hızla başımı kaldırıp heyecanla Aleyna'ya baktım. "Ve sonuç," yüzünde gülücükler açıyordu. "Hamileyim Uhra." Hızla yerimden kalkıp Aleyna'nın yanına geçtim. Kollarımı bedenine sarıp arkadaşıma sıkı sıkı sarıldım.
"Hala mı oluyorum cidden?" Gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı.
"Evet!" Sesi cıvıl cıvıldı. Aleyna'ya bir kez daha sarıldıktan sonra eski yerime döndüm. Çocuk düşünüp düşünmediğimizi Baran ile hiç konuşmadık ama Baran'ın çok istekli olduğunu adım gibi biliyorum.
"Abine daha söylemedim." Kaşlarımı şaşkınlıkla havalandırdım.
"Yarın gidecekler, söylemen daha doğru olmaz mı canım?" Ellerini birbirine kenetleyip gülümsedi.
"Bende öyle düşündüm ama abin uzun sürmeyeceğini söyledi. Geldiğinde kalp atışlarını dinlemeye gideceğiz yani abini hastaneye çağırıp süpriz yapacağım." Gülümseyerek başımla onayladım.
"Uhra'm," Baran'ın sesini duyunca mutfak kapısına döndüm. Kapıya yaslanmış bize bakıyordu.
"Canım," dudakları kıvrıldı. Gülüşlerine ruhumu sığdırdığım adam, tek bir dudak kıvrımıyla canımı alıyor. "Bir şey mi oldu?" Doğrulup yavaş adımlarla yanımıza yaklaştı.
"Seni özledim." Aleyna yanımızda kıkır kıkır gülünce susması için ona ters bir bakış attım.
"Ben çifte kumruları baş başa bırakıyorum." Aleyna hızla ayaklanmış ve mutfaktan çıkmaya başlamıştı. Aleyna gittikten sonra Baran karşıma geçip oturdu. Masanın üzerinden ellerini uzatıp ellerimi sıkıca tuttu. Onun temasıyla parmaklarım bile alev alev yanmaya başladı. Ona olan hislerim uçsuz bir boyutta ben bile anlam veremiyorum.
"Sevgilim," diye mırıldandım gözlerim dolarken. Ona veda edeceğim sayılı saatler sonunda ve bu benim için çok başka bir duygu. Kalbimi avuçlarıma alıp sıkıyor gibi hissediyorum. "Seni çok seviyorum." Baran bana sadece baktı. Bana bakan gözlerinde öyle güzel hisler var ki şu an burada olduğumuzu unutup onu göğsüme bastırabilirim. Sevginin uçsuz bucaksızlığına erişmiştik.
"Ben," elimi dudaklarına götürdü. Parmaklarıma tek tek dudaklarını bastırıp derin bir nefes aldı. "Benim sana olan sevgim," usulca ayağa kalkıp yanıma geldi ve dizlerinin üzerine çöktü. "Sana olan sevgimi ifade edebilir miyim bilmiyorum Uhra." Biz birbirimizde kaybolmuştuk. Bizim sokaklarımız birdi. "İyi ki sen demenin ötesine geçemiyorum. Çünkü ötesi için kurabileceğim cümle yok. Ben iyi ki sen diyeyim sen ona dünyaları sığdır." Yavaşça ayağa kalkıp üzerime doğru eğildiğinde bakışlarım mutfağın kapısını yokladı ve tekrar Baran'a döndü. Ben usulca gözlerimi kapattığımda dudaklarını alnıma bastırıp uzun bir öpücük kondurdu.
"Ömrün uzun olsun hayatım."
Ömrün ömrümden bile uzun olsun diye her gece dua edeceğim. Tırnağına taş dahi değmesin diye canımı yoluna sererim.
"Dünyalar güzelim," ellerini yanaklarıma yasladı. "Uhra'm." Bir kez daha alnımdan öptükten sonra beni çekip ayağa kaldırdı ve kolları arasına aldı. Başımı göğsüne bastırıp içli içli ağladım. O saçlarımı okşayıp bana sarılırken, ben onun göğsünde dakikalarca ağladım. Ağlamak dışında hiçbir şey yapamıyorum.
"Uhra," Cihad abimin sesini duyunca geriye çekildim. Abimin çatık kaşları görüş açıma girince daha çok gözlerim yaşardı. Hiç ağlamamışım gibi tekrar ağlamaya başladım.
"Abim," abim hızlı adımlarla yanıma gelince bir bana bir de Baran'a bakıp durdu. Neden ağladığımı bildiği için hiç sorgulamadı. Bana burukça bir gülümseme gönderip bizi yalnız bıraktı.
Gözlerimi aralayıp alarmı kapattım. Uyuyan Baran'ın yüzüne bakıp genişçe gülümsedim. Keskin ve sert yüz hatlarına tezat şu an bir bebek kadar masum görünüyor. Elimi yanağında gezdirip iç çektim. Bu adam uyurken bile nefesimi kesiyor. Bir anda bileğimden kavrayıp beni üzerine çektiği anda gözlerimi büyüterek Baran'a baktım. Ama uyuyordu!
"Günaydın sevgilim." Usulca beni sol tarafına yatırıp kollarını belime sardı. Kalp atışlarım göğsümü yarıp çıkacakmış gibi atıyor.
"Günüm aydınlandı." Usulca gözlerini aralayıp ince ince yüzümde gezdirdi. Yeşil gözleri kısık bir şekilde yüzümde gezinmeye devam ederken alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Heyecandan bayılacak gibi hissediyorum. Derin bir nefes aldıktan sonra dudaklarını alnıma bastırdı. Geriye çekildiğinde bana gülümsedi.
"Gideceksin." Yüzündeki hafif gülümsemeyle dağılan saçlarımı düzeltti. Yavaşça aramızdaki ufacık mesafeyi kapatıp dudaklarımı aralık duran dudaklarına bastırdım. Bana cevap vermemişti çünkü verecek cevabı yok. İçim cayır cayır yanarken iç geçirmek dışında başka hiçbir şey yapamıyorum. Kendimi çaresiz hissediyorum.
Baran bir anda tek hareketiyle yerlerimizi değiştirdi. Şaşkınlıktan öylece duraksayıp yüzüne baktım. Usulca bana yaklaşıp alnımdan öptü.
"Güzelim," dedi hafif geri çekilerek. Dudakları dudaklarımı teğet geçtikten sonra yanaklarımda duraksadı. Beni kalp krizi geçirtecek şekilde yanaklarımı öpmeye başladı. Dudakları yavaşca çehremde gezinmeye devam ederken kalbimin duracağını hissettim. Yeşilin en koyu tonunu alan gözleri benim daha çok nefesimi kesiyor. "Kahvaltı yapalım yoksa burada durmaya devam edersek karargâha gitmeyeceğim." Dudağımı dişlerimin arasına alıp gülmemeye çalıştım.
Eğer bu halde durmaya devam edersek ikimiz de odadan çıkamayacağız. Gözlerini açıp gülümseyerek yüzüme baktı. Gözlerini tekrar kapatıp dudaklarıma uzunca bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde "Uhra," dedi boğuklaşan sesiyle. Yutkunup gözlerimi kırpıştırdım. Dudakları tekrar dudaklarımı esir alınca ellerimi ensesine çıkarıp boynuna sardım. Ona kapılmak eşsiz. Yumuşacık saçlarına dokunma hissiyatım arttı. Usul usul sevdim saçlarını. Kollarımı sıkıca boynuna sarıp onu biraz daha kendime çektim. Dudakları dudaklarımın üzerinde varlığının hükmünü sürdürüyordu.
Nefes almak için geri çekildiğinde göğsü hızlı bir şekilde nefes alıp vermekten göğsüme temas ediyordu. Eminim Baran kalp atışlarımın sesini duyuyordur. Kendi ile beraber beni de tek hareketiyle ayağa kaldırdı. Elimi avuçlarının arasına alıp yavaş adımlarla odadan çıktık. Alt kata inip banyoya ilerledik. Yüzümüzü yıkadıktan sonra mutfağa geçtik. Beni masaya oturtup kendisi kahvaltı hazırlamaya başladı. O kahvaltı tabaklarını masaya dizerken bende onu izledim. Sert halinin aksine benim yanımda pamuk kadar yumuşak. Bazen, abimle atıştıklarında delirecek gibi oluyor ve onun bu hali hep çok hoşuma gidiyordu.
"Baran," dedim dikkatini üzerime çekerek. Anında yeşil irisleri beni buldu. "Benim yanımda çok sakinsin." Kısık gözleri ne demek istediğimi anlamaya çalışıyor gibi baktı. Kıkırdayarak bakışlarımı kaçırdım. "Yani abimle atıştığın zaman ya da onlarla yan yana olduğun zaman çok asabi ve sinirli duruyorsun." Dudakları iki yana kıvrılınca kalbimin ağzımda attığını düşündüm. Gülümsemesi bana hayat bahşediyor. Baran bir kez gülüyor ben bin bir kez parçalara ayrılıyorum.
"Mesleğin getirisi," birkaç adımda aramızdaki mesafeyi kat etti. Bana doğru attığı her adımda kalbim titriyor. "Hıhım," diye onayladım. Neredeyse her şey hazır. Bardakları masaya bırakıp Baran'a doğru döndüm.
"Senin yanında huzur var Uhra," bana daha çok yaklaştı. "Senin yanın hariç her yerde tetikte bekliyorum. Ama senin yanında sen tarafından her an mağlup olacak kadar acemiyim." Her kelimesi yüreğime ilmek ilmek işleniyor. Kolları belimi sıkıca kavrayıp beni kendine çekti. "Sen," neredeyse sesi fısıltı şeklinde. "Sen benim en zayıf noktamsın Uhra." Beni bu kadar çok anlamlandırmasına kuracak tek bir cümle dahi bulamıyorum. Sevgisine hayranım. Beni seviyor olması hayattaki şansım oluyor.
"Neden ben?" Bu soru daha çok kendimeydi. Ne yaptım da Baran beni bu kadar çok seviyor. Kafamdaki sorularla boğuşmaya başladığım anda alnıma dudaklarını bastırdı.
"Benim kalbim seninle atmaya başladı. Bir seninle ritm değiştiriyor." Ağlayacak gibi hissediyorum. Dolan gözlerim gözleri ile kesişince bakışlarımı kaçırdım. Eli çenemi kavrayıp başımı kaldırdı. Bir saniye bile düşünmeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Gözlerimden süzülen yaşlar birbirine temas eden dudaklarımızı ıslatıyordu. Geri çekilmek istediğinde kollarımı boynuna sarıp ona engel oldum. Derdimin dermanı senken, benim senden uzaklaşacak olmam bile benim için dert olur.
Nefes nefese kalmış bir halde geri çekildiğimde alnını alnıma yasladı. Hızlı bir şekilde nefesimi düzene sokmaya çalıştığım esnada içimi titreten sesini işittim. "Sen ağlama güzelim. En büyük çaresizliğim gözünden düşen yaşlara engel olamamak." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp hafifçe geri çekildim.
"Geç kalma canım. Hadi kahvaltı yapalım." Sırıtarak geriye çekildi. Yüzündeki ifade hoşuma giderken sessiz kaldım.
"İyiydik böyle." Söyledikleri kıkırdamama sebep oldu. Gülümseyerek kolunu belime sarmasına ve beni göğsüne çekmesine ayak uydurdum.
"Sen otur güzelim, ben çayları dolduracağım." Baran'ı dinleyip yerime oturduktan sonra, çaydanlığı ocaktan almasını izlemeye devam ettim. Yüzümde saatlerdir yer edinen gülümsemeyle çayları doldurmasını izledim. Baran da yerine geçince sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Kolundaki saate baktıktan sonra ayağa kalktı.
"Beraber şurayı toplayalım sonra annemlere geçeriz." Gülümseyerek yerimden kalkıp yanına yaklaştım.
"Sorun değil, ben hallederim." Bir çırpıda aramızdaki mesafeyi kapattı ve beni kolları arasına çekti. Kolları sıkı sıkı beni sararken, dudaklarını alnıma bastırıp ufak bir buse kondurdu ve hafifçe geriye çekildi. Huzur iliklerime kadar dokunmuştu. İçim sıcacık olurken gülümseyerek göğsüne sığındım.
"Dikkat et kendine." Sesim tir tir titredi. Usulca başımı göğsünden çektim. Başını eğip alnıma dudaklarını bastırdı ve uzun sayılacak bir öpücük kondurdu. Geri çekilmesine müsaade etmeden kollarımı boynuna sardım. "Gitmen şart değil mi?" Sözlerim çok canımı yaktı. Bilmeme rağmen soruyor olmam bencilliğimdendi. Yanımdan tek bir saniye dahi ayrılmasını istemiyorum. Bencilce hep yanımda kalmasını istiyorum.
"Uhra'm," sesinde o kadar tuhaf bir hissiyat var ki her an ağlayacak moda girmiştim. Ağlamak istemiyorum. Bu kez ağlayarak değilde gülen yüzümle ona veda etmek istiyorum..
"Tamam bir tanem," daha fazla duygusal bir ana girmeyelim diye lafı değiştirdim. Bir kez daha kolları arasına girdim ve sıkıca sarıldım hayat eşime. Dudaklarımda yer edinen gülümseme zoraki değildi. Bakışları usulca yüzüme gezinirken dudakları kıvrıldı.
"Sen böyle gülüyorsun ben art arda kurşun yemiş gibi oluyorum." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp aşığı olduğum gözlerine baktım. Ben ona baktıkça cayır cayır yandım. Bakışları bile kül olmama yeter.
"Hazırlan önce annemlere gideceğiz." Sessizce dediğini uygulamaya koyuldum. Hızlıca mutfağı topladıktan sonra odamıza çıktım.
Çabucak üzerimi değiştirdikten sonra gerekli eşyalarımı çantama koyup aşağıya indim. Beni kapıda bekleyen Baran'a baktım. Merdivenlerin başında duraksayıp eşimi izledim. Ona veda etmek ne kadar zor öyle; sanki ruhum bedenimi terk ediyor. Kalbimi ellerimle parçalıyor ve bir kenara atıyordum.
"Bakma öyle," sesi tüylerimi ürpertirken olduğum yerde durmayı bırakıp ona yaklaştım. Bana doğru uzattığı eline kısa bir süre baktıktan sonra parmaklarımızı birbirine kenetledim. Dokunuşu tenimi yakarken kalp atışlarım arttı. Sanki ilk defa el ele tutuşuyormuş gibi heyecanlanmıştım. "Güzelim," bakışları bana döndü ve beni baştan aşağıya süzdü. Gözlerindeki o bambaşka bakış ruhumu okşuyor. Gülümseyerek ona manidar bir bakış attım. "Zamanın çabuk geçmesi için elimden geleni yapacağım."
Gülümseyerek, "Baran," dedim. Sırıtarak elimden çekip beni kolları arasına aldı. Gözlerim güzel yüzüne hayran hayran tutuldu.
"Ulan," dedi bana bakarken. "Sen bana şöyle bakıyorsun, üst üste kurşun yesem bu kadar etki etmez yavrum." Kaşlarımı çatıp hızla kollarımı beline sardım.
"Deme öyle Baran ya." Saçlarımın üstüne derin bir öpücük kondurup geriye çekildi.
"Hadi çıkalım geç oluyor." Yüzüm hafifçe asılınca başımı yere eğdim.
Evden çıkarken ayaklarım sanki ilerlemek istemiyor gibiydi. Hoş zaten gitmek istemiyorum ve Baran'ın da gitmesini hiç istemiyorum. Arabada, başımı geriye yaslamış öylece yolu izliyordum. Gözlerim zeminde aklım ise sadece Baran'da. Hayatım boyunca bu hisleri yaşayacağım ve her zaman ona veda edeceğim; belki de bir gün ona tamamiyle veda bile edebilirim. Düşüncelerim canımı yakarken dolan gözlerimi sıkıca yumdum.
"Hiçbir şeyi," dedi sert bir tonda. "Düşünme artık Uhra." Sesi o kadar sert ve netti ki tüylerim ürperdi. Dolu gözlerim hızla ona döndü. Yola odaklanmış gibiydi ama yüzü asıktı.
"Asma yüzünü," derken sesim titredi. İçimden kendime saydırdım ve toparlanmaya başladım.
"Sende artık ağlama." Elimin tersiyle yanaklarıma süzülen yaşları silip, oturduğum yerde doğruldum.
"Tamam." Bedenimi Baran'a çevirdim. Araba aniden durunca şaşkınlığım arttı. Yolun kenarında durmuştuk. Baran bana doğru dönünce gözlerim bana pür dikkat bakan bakışlarına tutundu.
"İçim gidiyor lan," ellerini yanaklarıma yaslayıp bana yaklaştı. "Sen durmadan ağlayıp duruyorsun sinirleniyorum hiçbir şey yapamayınca." Dudaklarını alnıma bastırıp derin bir öpücük kondurdu.
"Elimde değil ki," yine sesim titredi. "Ağlamak istemiyorum ama ağlıyorum." Sesim tir tir titredi.
"Sikeyim bizi sizden ayıranları." Karşımda şimdi bambaşka bir Baran vardı. Yüzündeki sinir artmıştı. Sert bakışları yüzümü tararken içim gidiyor. Her haline aşığım ben bu adamın. Her haline zil zurna aşığım.
"Seni çok seviyorum bunu hiçbir anında unutma." Dudakları hafifçe kıvrıldı ve bana ömürlük bir huzur sundu.
"Unutturmazsın yavrum, unutturmazsın." Gülümseyerek uzanıp bu kez ben onu alnından öptüm sonra saçlarından ve en son yanaklarından. Parmaklarım güzel yüzünde hızlıca gezindi ve güç bela kendimi geriye çektim.
"Kendine dikkat et başka hiçbir şey istemiyorum."
"Tamam güzelim." dedi bu kez beni şaşırtarak. Yüzümdeki gülümseme büyürken geriye yaslandım. Arabayı çalıştırıp yola koyulduk ve bu kez ikimizin de yüzünde gülümseme vardı. O gidinceye kadar ağlamayacağım.
Arabayı park ettikten sonra aynı anda arabadan indik. Baran yanına ulaşmamı bekledi ve ben yanında durduğumda kolunu belime sarıp beni daha çok kendine çekti. Beraber evin bahçesinden içeriye geçtik.
"Annem," diyen Pınar anne bizi görünce oturduğu yerden ayaklandı. Annemlerde buradaydı ve onları görmek beni biraz daha sakinleştirdi. "Hoş geldiniz annem." Pınar annemle birbirimize sarıldık.
"Hoş bulduk anne," dedim Pınar annem bu kez Baran'a sarılırken. Annem Baran'a öyle sıkı sarıldı ki içim gitti. Baran'da annesini göğsüne çekip başının üstünden öptü. Her çocuk biraz anne kuzusudur...
"Annem," derken bu kez kendi anneme döndüm ve hızlı adımlarla anneme yaklaştım.
"Kızım," hızla annemin yamacına sokuldum ve kollarının arasına girdim. Sanırım ben hala çocuktum annemin yanında.
"Annem, özledim ama." Annem gülümseyerek yanağımdan öptü.
"Uhra Hanım evlendiniz," imalı bakışları kıkırdamama sebep olurken başımı göğsüne gömdüm.
"Ben hala küçük kızınızım. Yerimi alacak bir torun yok." Annem kahkaha atarak manidar bir bakış attı.
"Allah nasip ederse abinin çocuğu olacak." Annemin kulağıma söyledikleri yüzümde kocaman gülümsemeye sebep oldu.
"Ay annem inşallah kız olur da kendime benzetirim." Bu kez daha çok gülen annem yakasını tutup çekiştirdi.
"Yok yok, Allah korusun sana benzemesin." Gözlerimi devirip geriye çekildim.
"İnşallah bana benzer de görürsünüz gününüzü." Annem elimden tutup beni kendine çekti.
"Sen dur bi'," dedi iyice bana dönüp. "Abin söyledi üç gündür izinliymişsin. İyi misin annem?" Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra anneme baktım. Yanımıza yaklaşan Baran'ın yüzündeki sırıtış bizi duyduğu anlamına geliyor. Ayakkabılarımı çıkarıp kafasına fırlatsam abartmış olmam herhalde.
"Ha, yok iyiyim anne. Baran izinliydi bende izin aldım." Annem anladım dercesine başını salladı. Gözlerim tam karşımızdaki sandalyede oturan Baran'a kaydı. Bakışlarındaki o güzellik beni tüketiyor. Bu adam benim eşim. Benim ruhumun diğer parçası. İyi ki benimle.
"Uhra," dedi ona daldığım esnada. "Bi' içeriye gelir misin?" Annemler bize baktı ve birbirilerine döndüler bende çabucak ayağa kalkıp Baran'ın ardından ilerledim. Adımları odasına doğruydu. Mutfaktan kızların sesi geliyor ama Baran odasına girince bende onunla beraber odasına girdim. Baran bana doğru dönüp kollarını iki yana açtığında şaşkınlıkla ona baktım.
"Bir şey mi oldu?"
"Gel de yerini doldur." Yüzümdeki şaşkınlık boyut değiştirirken yavaşça ona yaklaşıp kolları arasında yerimi aldım.
"Güzelim," dedi sakin bir tonda. "Güzel karım," bu kez ses tonu bir değişikti. Çok duygu yüklüydü. "Seni seviyorum. Seni çok seviyorum." Saçlarımdan öptü. "Sen bana bakarken benim canım gidiyor." Elimi tutup dudaklarına götürdü ve avuç içini öptü. İşte şimdi benim canımdan can gitti.
"Baran," dedim tatlı tatlı gülümseyerek. Kolları arasından çıkıp karşısına dikildim. "Sen Demir babama istemiyorum, sevmiyorum baba dediğinde seni duymuştum." Kaşları çatılırken kolumdan tutup beni kendine çekti.
"Düşünme artık onları, düşüncelerimiz farklıydı. Senin isteyeceğini hesaba katmamıştım." Omuz silkip tekrar geriye çekildim.
"Ne düşünmüştüm biliyor musun?" Derin bir nefes aldıktan sonra ısrarıma boyun eğdi. "Ne düşündün karıcığım?" Gülümseyerek aramızdaki boşluğu kapattım.
"Seni kendime mahkum etmeye hakkım olmadığını." Bakışlarım aheste aheste yüzünde gezindi. "Şimdi ise," kollarımı boynuna sardım. Ama benden önce o konuştu. "Yaşım otuz ama doğduğum andan beri sana mahkumum." Alnımı alnına yaslayıp gülümsemeye devam ettim.
"Seni kendime mahkum etmeye hakkım var." Usulca geriye çekilip güldü.
"Sabrımı sınıyorsun be yavrum." Gözlerimi devirip daha çok geriye çekildim ve aramıza mesafe açtım.
"Hadi geç kalacaksınız ama." Baran kahkaha atarak kolumdan tutup beni kendine çekti.
"Bahanende hazır anasını satayım." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ne münasebet canım ya." Birden bire beni kendine çevirmesiyle suspus oldum. Usulca yaklaşmaya başladığı için gözlerimi kapattım.
"Abimin odasında mı?" Almila'nın sesini duymamla kapı açıldı ve hızla Baran'dan uzaklaştım.
"Tövbe tövbe." Almila şaşkınca bakarken başımı kuma gömesim geldi. Utanç tüm bedenime dağılırken gözlerimi kaçırdım.
"Siz evden gelmediniz mi?" Sorusu utancımı artırırken Baran Almila'yı susturdu. "Kapıyı çalar insan değil mi Almila?" Almila yüzünü buruşturdu.
"Geldiğinizi bilsem çalardım abi."
"Almila," diye uyaran Baran'a baktım ve daha çok utandım. Zaten hiç şaşmaz bu olaylar. Hep birilerine yakalanıyoruz. Baran ve Almila'yı odada bırakıp hızlıca odadan çıktım.
Mutfağa geçtiğimde Aleyna yemek hazırlıyordu. Sessizce ona yardım etmeye başladığımda duraksadı ve bana bakmaya başladı.
"Hayırdır," derken hareketlendi ve tabakları mutfak dolabından çıkardı.
"Almila yine bizi bastı." Aleyna kaşlarını çatarken ne dediğimi anlamaya çalışıyordu. "Baran'ın odasına girdi bizde birbirimize yakınlaşmıştık." Anladım dercesine başını salladı.
"Bu ilk basılmanız değil be Uhra, hem utanma bizden kızım." Gözlerimi devirip tencereyi aldım.
"Ay Aleyna utanıyorum." Aleyna elindekileri tezgaha bırakıp yanıma yaklaştı.
"Bizden utanma Uhra çünkü hem en yakın arkadaşız, hem de beraber büyüdük. Almila odaya daldı ama bir şey görmedi neticede, hem abim onu kesinlikle uyarmıştır." Olumlu anlamda başımı salladım.
"Neyse konuyu kapatalım. Masayı çabuk hazırlayalım gitmelerine az kaldı." Aleyna'nın yüzü düşerken iç çektim. Elimizden hiçbir şey gelmiyor ve gelmeyecek.
Yemek faslından sonra zaman su gibi geçmişti. Vakit veda vaktiydi ve benim yüreğim alev alev yanıyor. Babamlar abimlerin aceleci tavrına bakmak dışında bir şey yapmadılar. Günün sonunda veda var. Ufukta bugün ayrılık görünüyor.
"Ne bu acele çocuklar?" Demir babamın sorusunu, "Acil göreve gidiyoruz baba." diyen Cihad abim yanıtladı. Demir babam bir şey demedi. Çünkü denilecek bir şey yok.
"Yolunuz açık olsun evlatlarım. Allah'a emanet olun."
Gidiyor... Dolan gözlerimi tavana dikip derin derin nefes aldım. Ne zaman geleceğini bilmiyorum; zamanı mühim değil yeter ki gelsin. Annemler ile vedalaştıktan sonra bana döndü. Gülümsedim, aklı bende kalsın istemiyorum. Gitsin, gittiği gibi de gelsin.
Ellerimi ellerinin arasına alıp yürümeye başladı. Odasına girince beni kendine çevirdi. Gülümsedim ama gözlerimden art arda yaşlar süzüldü. Elimin tersiyle gözlerimi silip daha çok gülümsedim. Yutkunup beni kendine çekti. Ona sıkı sıkı sarıldım... Her an avuçlarımdan kayıp gidecekmiş gibi hissediyorum.
"Uhra'm," boğuk çıkan sesi kalbimi sıkıştırdı. Ağlamamak için kendini zor tutuyor. Kollarımı belinden çekip ellerini tuttum. Gözlerini kapatıp derin bir soluk aldı. "Ağlama dayanamıyorum." Sesi öylesine acı dolu çıkmıştı ki gözlerimi sımsıkı yumdum. Ellerini belime sardığında başımı göğsüne yasladım. O şimdi gidecek ve ben onun gittiği günde takılı kalacağım. "Ağlama Uhra'm, ağlama artık." Fısıltı gibi çıkan sesinin ardından kendimi toparlayıp ellerini tuttum. Avuçlarıma dudaklarını bastırıp öptükten sonra alnımdan öpüp kendini geri çekti.
"Allah'a emanet ol Uhra'm. Bayrak inmedikçe, ezan dinmedikçe elbet bir araya geleceğiz." Yaşlı gözlerimle gülümseyip bu kez ben onun avuç içlerini öptüm.
"Seni Allah'a emanet ediyorum Baran'ım. Derler ki; Allah'a emanet ettiğinizi ölmeden son kez görürsünüz." Son kez sımsıkı sarılıp ayrıldık. Kapının kenarından ufak bavulunu alıp odadan çıkacakken tekrar seslendim. "Döneceksin diye söz ver." Bakışlarını bana çevirdi ve usulca yanıma yaklaştı.
"Söz veriyorum," yutkunarak devam etti. "Ama nasıl gelirim bilmiyorum." Söyledikleriyle gözlerimi sımsıkı yumdum. Bana kuracak tek bir cümle bile bırakmamıştı. Birbirimizden ayrılıp odadan çıktık.
Arabaya binerken son kez birbirimize bakıp gülümsedik. O gitti ben kaldım. Araba gözden kaybolana kadar gülümsedim görüş açımdan çıktığı an dudaklarımın arasından hıçkırıklar döküldü.
"Uhra," hemen yanıma gelen Barın abime sarılıp ağlamaya başladım. Öyle zor sevdiğine veda etmek, onu uzağına göndermek.
"Pınar annemlere gidelim." diye fısıldadım abime. Beni içeriye götürdüğünde Baran'ın odasına girip yatağa uzandım.
Her yer onun izleri ile dolu. Her bir hücremde onun esamesi var..
Bölüm sonu🌸
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
Instagram: kelebeginekseni
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
96.79k Okunma |
3.96k Oy |
0 Takip |
63 Bölümlü Kitap |