16. Bölüm

15. BÖLÜM

z ;༊
kelebeginekseni

"Zamanın tesadüfleri hayal kırıklığı gibi göğsüme saplanıp kaldı."

15.Bölüm

Zamanın veyahut vaktin bir önemi yok yanımda. Her şey bu kadar güzel ilerlerken, hiçbir şeyi sorun edecek değiliz. Bakışlarım son kez salonda gezindi ve kocaman bir gülücükle arkamı döndüm.

"Tamam mı?" dedi gözleri dikkatle yüzümü süzerken. Gülümseyerek birkaç adım attım ve tam karşısında durdum.

"Tamam, her şey fazlasıyla güzel." Dudakları kıvrılırken kalbim hızlanmaya yüz tuttu. Parmaklarım dudak kıvrımlarında gezinmek için çabalarken, elimi yumruk yapıp parmaklarımı sıktım. Nefes alamıyorum onunlayken. Baran her dakika nefesimi kesmek için var.

"Gidelim güzelim."

Yüzümdeki gülümseme büyürken son kez dönüp evimize baktım ve ardından ilerledim. "Uhra," dedi tam kapı kolunu tuttuğu anda. Olduğum yerde duraksayıp Baran'a bakmaya devam ettim.

"Efendim," birden bana doğru döndü. Baran hala gülümsüyor. Kalbim daha çok hızlanırken bana bakan gözlerine baktım. Bütün düşlerimi sığdırdığım bakışları bana yaşamı sunuyor. Soluklarım düzensizleşirken, alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.

"Beğenmediğin yok değil mi? Varsa söyle güzelim." Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. İlgili tavrı o kadar hoşuma gidiyor ki...

"Yok Baran. Her şey zaten benim istediğim gibi oldu." Bana gözlerini kısarak bakmaya başladığı için kahkaha attım. Evden çıkmadan önce annem bu konuda beni çok kez uyardı. Beğenmediğim ya da istediğim bir şey varsa kendim halletmeliymişim. Baran yeterince masraf yaptı bu yüzden bizim el atmamızda hiçbir sakınca yok. Baranlar ne kadar izin vermesede babamlar almamız gereken birçok şeye el attı. Sonuçta burası ikimizin evi ve bizim bir şeyler almamız çok normal.

"Öyle olsun meleğim." Kapıyı açıp dışarıya çıktı.

"Öyle zaten bir tanem." Bende onun ardından çıkıp kapıyı çektim. Baran bana kısa bir bakış atıp bahçe kapısına ilerlerken kahkaha attım.

"Ya Baran," bana bir kez daha baktı ve gülümsedi. Ah bu adam beni soluksuz bırakmaya doyamıyor. Kocaman bir ormanın ortasında dahi, Baran yanımdaysa soluksuz kalabilirim.

"Siz evin sahibi misiniz?" Duyduğumuz kadın sesiyle duraksadık. Evimizin yan tarafındaki bahçede duran kadına döndük. Bize gülümseyerek bakıyordu. Baran sessiz dururken ben kadını cevapladım.

"Evet, biziz." Kadın gülümseyerek bize bakmaya devam etti.

"Hayırlı olsun, yeni evlisiniz sanırım?" Gözlerim usulca sol tarafıma kaydı ve Baran ile göz göze geldik.

"Bu hafta sonu düğünümüz var." Baran'ın kolu yavaşça belimi sardı.

"Aman aman, hayırlı olsun." Sıcacık gülümseyip Baran'a biraz daha yaklaştım. Ellerim ve ayaklarım zangır zangır titrerken ondan koparmıyorum.

"Teşekkür ederiz."

Kadın ile kısaca tanıştıktan sonra yolumuza devam ettik. Telefonumu kontrol ettikten sonra çantama koydum. Baran yola odaklanmışken ben ona odaklanmıştım. Bakışları öylece yola bakarken ben yine heyecanlanıyorum. Sanki bana bakıyormuş gibi bir heyecanın kollarına atılıp kalmışım. Ellerimi nereye koyacağımı şaşırmış bir halde duraksadım ve gerçekten odağımı şaşırdım.

"Uhra'm," dedi hafifçe kıkırdayarak. Kaşlarımı çatıp Baran'a dikkat kesildim. Bana göz ucuyla baktıktan sonra yola döndü. Derin bir nefes alıp geriye yaslandım.

"Akşam," dedim hafifçe yönümü Baran'a çevirip. "Abimler yemeğe gelecek ya," bana bir kez daha baktı ve gülümsedi. "Akşam sende gel." Dudaklarını birbirine bastırdığı anda yanağındaki gamze kendini belli etti. Bir yanım uzanıp onu öpmekle dolup taşarken diğer yanım aşkla izledi. Sevgisi bir sarmaşık gibi beni sarmış durumda.

"Gelirim yavrum." İç çekip başımı geriye attım. Dizimde duran elimi tutup dudaklarına götürdü ve avuç içine uzun bir öpücük kondurdu. Kalbim mümkünmüş gibi daha çok hızlanırken, ellerim titredi. Baran beni rüzgarına almış ve kendimden geçmeme sebep oluyor.

"Az kaldı." dedi sessizliği bölerek. Çok az kaldı. Şunun şurasında iki gün var ve biz iki gün sonra evli olacağız. Dudaklarım kıvrılırken yutkunup doğruldum.

"Evet, çok az kaldı." Baran parmaklarımızı iç içe geçirip yola odaklandı. Yol onunlayken çok çabuk geçti. Evin önünde durunca ikimiz de kıpırdamadık. Ne ben gitmek istiyorum ne de o ama gitmeliyiz. Yavaşça elimi kendime doğru çekerken nabzım azaldı. Hiç onu bırakmak istemiyorum ama eve gitmeliyiz.

Arabadan indikten sonra birbirimize döndük. Dudaklarım kıvrılırken, Baran'ın yüzünde aşina olduğum efsane bir tebessüm yer aldı. Kalbim hızlanırken ona koşup sarılmak istedim. Derin bir nefes aldıktan sonra dilimi dudaklarımın üstünde gezdirdim. Soluklanmak bile etkisiz Baran'ın yanında veyahut yakınında.

"Akşam görüşürüz." Hafifçe gülümsedi ve ellerini pantolonunun ceplerine koydu.

"Görüşürüz güzelim." Yüzünde efsane bir gülümseme yer aldı. İşte bu gülüş beni benden almaya yetti. Bir gülüşü beni dağıtmaya yeter. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp, hızlı adımlarla eve ilerledim. Bahçe kapısından geçtikten sonra elimi göğsüme bastırıp uzun uzun soluklar aldım. Akabinde yetmiyor. Hiçbir şey nefes almama yetmiyor.

"Uhra," annemin sesiyle kıpırdadım.

"Anne," annem bana baktıktan sonra kaşlarını çattı.

"Ne dikiliyorsun orada? Gel yardım et, birazdan abinler gelecek." Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra içeriye geçtim.

Üzerimi değiştirdikten sonra annemle mutfağa geçtim. Akşam için birkaç çeşit yemek yapılacak ve ben tatlı yaparken annem yemek yapmaya başladı.

"Şuradan karabiberi uzatır mısın kızım?" Elimi beze sildikten sonra üst raftan karabiberi alıp anneme uzattım.

"Tamam," dedim kalçamı tezgaha yaslarken. "Revaniyi yaptım şimdi salata yapayım." Annemin yüzünde imalı bir gülümseme belirirken, gözlerimi büyüttüm.

"Anne," Aylin Sultan omuz silkeleyip patatesleri doğramaya devam etti.

"E sen şimdiden düşünmeye başladın kızım." Anneme ters bir bakış attıktan sonra tezgaha döndüm.

"Ay anne, salatasız yemek yemiyor diye şey ediyorum." Annem birden kahkaha atınca dudaklarımı büzdüm.

"Hadi hadi Baran'ı şimdiden çok düşünüyorsun." İçim huzurla dolarken gülümsedim.

"Çok seviyorum anne. Baran'ı çok seviyorum. O kadar çıkmazın arasında çıkar yolum. O benim yol gösterenim. Hem canımı yakan, hem de canıma can olan bir adam. Eğer ben yolumu kaybetmişsem, eminim ki gideceğim herhangi bir yolun sonunda Baran bana hep ışık tutuyor olacak." Gözlerim dolarken, yutkundum.

"Uhra," dedi annem pürüzlü sesiyle. Anneme doğru döndüğümde kollarını iki yana açtı.

"Küçük kız mıyım Aylin Hanım?" Annem gözlerini kısıp bana bakmaya başlayınca güldüm.

"Hep mutlu olun annem. Hakkınızda hayırlısı olsun." Anneme sıkı sıkı sarılıp iç çektim.

"Anne," Cihad abimin sesiyle geriye çekildik.

"Hoş geldiniz." dedim abim ve Aleyna'ya gülümseyerek. İkisinin de dudaklarında mutlu olduklarını anlatan tebessümler vardı.

"Hoş bulduk miniğim." Abime bakıp sıcacık gülümsedim.

"Ne miniği Cihad," dedi Aleyna bana bakarak. "İki gün sonra evleniyor." Abimin gülüşü hafifçe silinirken, alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. İki gün kaldı. Biz hafta sonu evleniyoruz. 17 Ağustos... İçim kıpır kıpır olurken derin nefesler aldım.

"Hadi siz içeriye geçin annem," dedi annem abimlere. Cihad abim annemin başına öpücük kondurduktan sonra mutfaktan çıkıp oturma odasına yöneldi. Aleyna ise gülümseyerek yanıma yaklaştı.

"Heyecanlı mısın kız?" Gülümseyerek omzuma vurdu.

Kıkırdadım.

"Çok Aleyna," kalbim düşüncelerimin akabinde çırptı. "O kadar çok heyecanlıyım ki nefesim kesiliyor." Aleyna kıkırdayarak omzuma bir kez daha vurdu.

"Evlenince geçer." Aleyna'ya ters bir bakış atıp yemeğin altını kapattım.

"Sizi sormalı," dedim imalı imalı. Aleyna sırıtarak omuz silkeledi.

"Evlen sonra konuşuruz." Kahkaha atarak mutfak dolabından tabakları çıkarmaya başladım.

Masayı hazırlamıştık ve Baran'ın gelmesini bekliyoruz. Kapı çalınca gözlerim odada gezindi ve kimse ayaklanmadı. Hızlıca oturduğum yerden kalkıp odadan çıktım. Derin derin nefesler alıp verdikten sonra, yavaşça kapıyı açıp kenara çekildim. Gözlerimiz buluştuğu anda sıcacık gülümsedi. O gülümseyince kalbimin varlığını bugün bir kez daha hissettim.

"Hoş geldin." Kısık sesimi ben bile zor duydum. Yüzündeki gülümseme büyürken açtığım kapıdan içeriye geçti.

"Hoş buldum güzelim. Nice hoş bulacağım günlere." Sözleriyle ağzım açılırken çıtım çıkmadı. Onun sözlerinin karşısında dilim tutuluyor. Sanki her cümlesi dilime kilit vuruyor. Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra gülümsedim ve ardından oturma odasına ilerledim.

"Selamın aleyküm." Baran'ın sesiyle abimler ayaklandı. Herkes Baran ile selamlaşırken babamda ayağa kalktı. Baran babam ile selamlaştıktan sonra kenara çekildi.

"Hadi yemeğe geçelim."

Babam masaya ilerlerken hepimiz o tarafa yöneldik ve masada yerlerimizi aldık. Baran ile karşı karşıya oturdum. Bakışlarımız ara sıra birbirini bulurken yemeklerimizi yedik. Babamlar salona geçerken, biz masayı toplamaya koyulduk tabii annem, Berkin abimi yanına çekip ona da masayı toplattı.

"E Aleyna Hanım," dedim sırıtarak. Aleyna bana göz ucuyla baktıktan sonra bulaşık makinesini kapattı.

"Bildiğiniz gibi Uhra Hanım. Asıl sizi sormalı, abimle maşallahınız var kız." Yüzümde tatlı bir tebessüm oluşurken, ellerimi yıkayıp suyu kapattım.

"Düğüne gün sayıyoruz. Bugün gidip evimizi kontrol ettik. Hayırlısı artık." Aleyna kocaman gülümsedi.

"Ay Uhra, kızım cidden evleniyorsunuz. Abim için o kadar imkansızdı ki, şimdi evleniyorsunuz ve ben bile inanamıyorum." Peki ya benim için, benim için imkansızın ötesiydi. Baran ile değil evlenmek, isimlerimizi bile yan yana getiremiyordum.

"Neyse," dedi Aleyna kaynayan çay suyunu kontrol ederken. "Geçmiş geçmişte kaldı. Artık yaşanacak güzel günlere bakalım. Ha, ben hemen yeğen istiyorum şimdiden söylüyorum." Kıkırdayarak çay bardaklarını tepsiye dizmeye başladım.

"Bende yeğen istiyorum. Yaşınız geçiyor canım." Aleyna kahkaha atarak bana döndü.

"Ona ne şüphe canım, çalışmalarımız devam etmekte." Gözlerimi büyüterek Aleyna'ya döndüm.

"Çok açık sözlüsün kızım." Aleyna sırıtarak çayı ocaktan aldı.

"Yalan mı konuşalım canım?" Gülümseyerek tatlıları tabaklara koymaya devam ettim.

"Konuşma konuşma. Abimle birbirinizi bulmuşsunuz." Aleyna çaydanlığı yerine bırakıp bana döndü.

"Sen konuş konuş, abimle evlenince anlarsın." Başımı iki yana sallayıp arkamı döndüğümde Baran ile göz göze geldik.

"Su içmeye geldim." dedi Aleyna'ya bakarak. Aleyna çay tepsisini alıp hızlıca mutfaktan çıkarken, ben bardağa su doldurup Baran'a uzattım.

"Seslensen getirirdim." Dudağı hafifçe sola kıvrıldı.

"Su bahane," birkaç adım atıp karşıma dikildi. "Seni görmek istedim." Sen yine seslensen ben gelirdim sevgilim. Tek bir bakışı tüm gardımı indirirken, karşısında benden yana hiçbir şey kalmıyor.

"Baran," dedim ne diyeceğimi bilemezken. O sıcacık gülümserken ben sesimi çıkaramıyorum. Sanki bütün kelimeler anlamını yitirmiş gibi hissediyorum.

"Abi," diyen Barın abimin sesiyle mutfak kapısına döndük. Cihad abim kaşları çatık bir şekilde bize baktıktan sonra derin bir nefes aldı.

"Baran," dedi mutfağa girerken. "Lan sen beni çileden çıkarıyorsun. Oğlum hafta sonu düğününüz var siktir git içeriye." Gözlerimi büyüterek abime baktım. Bu kadarı fazla ve çok ayıp ediyor.

"Abi," dedim kaşlarımı çatıp. "Çok ayıp." Abimin ters bakışları bana döndü ve ağzını açıp kapadı. Bir şey söyleyecek gibi oldu lakin sonra sustu.

"Hadi Baran, daha fazla tepemin tasını attırma." Abime küskün bakışlar attığımda beni görmezden geldi. Baran'ı kolundan tuttuğu gibi dışarıya çekti.

"Sayılı günler kaldı Cihad," Baran'a gülmemek için kendimi zor tuttum. "Düğünden sonra karımı yanımdan hiç ayırmayacağım. Tek kelime edersen senin ağzını kırarım." Cihad abim Baran'a küfür ederken Aleyna hole çıktı.

"Hah," dedim kibirle. "Aleyna sende abini savun." Baran sırıttığında abim biraz geri çekildi ama Aleyna ona hiç fırsat vermedi. Aleyna'nın yüz ifadesi ciddiye bürünürken abimle tartışacaklarını sezdim.

"Yeter," derken abimin elini tutup çekti. Böylelikle Cihad abim Baran'ı bıraktı. "Abim sana asla böyle davranmadı Cihad. Şumun şurasında düğüne bir şey kalmamış." Cihad abim kaşlarını çattığında epey keyfim kaçtı. Şaka işe başlayan olay aldı başını gidiyor.

"Siz hepiniz içeriye geçin ben Baran ile bahçeye çıkacağım." Cihad abim müdahale edemeyince Berkin abim araya girdi. "Düğüne az kalmış Uhra. Geç biraz bizimle otur."

"Peki abi," derken Baran'a baktım. Bana tatlı tatlı gülümsedi ve içeriye geçmem için gözlerini kapatıp açtı. En iyisi babamın yanına gidip sohbete dahil olmak yoksa ortalık sakinleşmez.

🌼

Gözlerim kendiliğinden açılırken daha fazla uyuyamayacağımı anladım. Usulca doğrulurken içimde öyle tuhaf hisler var ki; hem oturup ağlayabilirim hem de kahkaha atabilirim. Dağılan saçlarımı usulca toplarken, ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım. Ayağa kalktığımda, bakışlarım geceden hazırladığım eşyalarıma ve elbise dolabının dışına astığım kınalığıma kaydı. Kalbim kanat çırparken derin nefesler aldım. Heyecanım daha çok artarken odamdaki banyoya geçtim.

Yavaş yavaş duş aldıktan sonra saçlarımı kurutup banyodan çıktım. Hava sıcak olduğu için rahat edeceğim birkaç parça giyinip odamdan çıktım. İçeriden gelen seslere dikkat kesilince, herkesin evde olduğunu anladım. Yavaş adımlarla oturma odasına girdiğimde bütün gözler bana döndü.

"Kızım," annemin duygulu sesi gözlerimin dolmasına sebep olurken, ne abilerime ne de babama bakabiliyorum. Ben bu kadar zor olacağını hiç tahmin kestiremdim. O kadar zor ki, ama diğer yandan da o kadar güzel ki. Hislerimi kelimelere sığdıramıyorum. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp sakinleşmeye çalıştım.

"Gel kızım," dedi babam sessizliği bir bıçak gibi keserken. Birkaç adımla babamın yanına ulaştım. Yüzündeki gülümsemeyle beni kolları arasına aldığında akmayı bekleyen yaşlar gözlerimdem süzüldü. Başımı babamın göğsüne bastırıp ağlamaya devam ettim.

"Hem ağlarım, hem giderim hesabı." Berkin abimin ortamı neşelendirmek için söyledikleri herkesi güldürdü.

"Ne zaman istersek gider kardeşimi alır geliriz." diyen Barın abim epey neşeli söylemişti. Annem ise hemen lafa atıldı.

"Olur mu öyle şey, evlendiğinde her istediğin zaman alıp gelemezsin. Kocası olacak onun annem." Annemin sözlerinin ardından Barın abimin kaşları çatıldı.

"Başlarım kocasına, ben kardeşimi istediğim zaman alır gelirim hiç kimse de hiçbir şey söyleyemez." Gülümseyerek doğruldum. Baran bunları duysa ne derdi acaba? Kesin abimi terslerdi. Babam saçlarımın üstüne öpücük kondurup geri çekildi.

"Hadi hazırlığınızı yapın. Akşama şunun şurasında ne kaldı." İç çekip ayağa kalktım. Gece heyecandan uyuyamadığım için öğlene kadar uyudum. Hızlı adımlarla odama geçtiğimde bakışlarım telefonumu aradı ve aradığımı masamda buldum. Telefonumu masadan aldığımda beş arama vardı ve üçü Baran'a aitti. Daha fazla beklemeden Baran'ı aradım.

"Uhra," dedi sesindeki hafif tuhaflıkla. "Bu telefon niye var yavrum?" Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.

"Canım duymadım." dediğimde sesi hepten kesildi.

"Canını yediğim."

Kıkırdadım.

"Hazırsan biraz sonra çıkalım güzelim."

"Canım, bir şeyler atıştırayım sonra çıkalım."

"Tamam güzelim," dedi son kelimeyi uzatarak. Gülümseyerek iç çekip telefonu kapattım. Vakit yaklaştıkça heyecanım artıyor.

Çabucak bir şeyler atıştırdıktan sonra dişlerimi fırçalayıp dolabıma yöneldim. Rahat bir elbise giyindikten sonra saçlarımı açık bırakıp taradım. Odamdan çıkmadan önce eşyalarımı alıp kınalığı bıraktım çünkü onu abilerimden birine taşıtacağım. Elimdekilerle odamdan çıkınca bakışlarım etrafta gezindi ve Barın abimin sesini duydum.

"Abi," diye seslendim hemen.

"Ne oldu Uhra?" Yüzümde kocaman bir gülücük belirdi.

"Abi az yardım etsen," dediğimde abim duymam için "Of Uhra." diye söylendi. Kaşlarımı çattığım esnada gülerek oturma odasından çıktı. "Çitlembik hemen kızdın mı?" Alınmış gibi omuz silktim.

"Kardeşiniz evlenip gidiyor siz söyleniyorsunuz. Bu günleri çok arayacaksınız Barın Bey, çok." Abimin yüzündeki gülümseme kaybolurken dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Uhra," dedi bana bakarken. Gözlerinde sezdiğim o duygusallık bana da bulaşırken bakışlarımı kaçırdım. "Güzel kardeşim, abilerin hep yanında olacak. Ne olursa olsun hep yanındayız. Araya ne kadar mesafe girerse girsin biz hep seninleyiz. Unutma olur mu?" Kocaman bir gülücükle başımı olumlu anlamda salladım.

"Abi kınalığı arabaya kadar taşır mısın?" Abim bana ters bir bakış attıktan sonra odama yöneldi. Odamdan çıktığında, elinde ikiye katladığı kınalığımı görünce tiz bir çığlık attım.

"Ya abi, düzgün tut şunu." Yüzüm kendiliğinden asılırken abime ters bakışlar atmaya devam ettim.

"Çemkirme kız, tutuyorum işte."

"Ya abi katlamadan tut." Abim bana bir bakış atıp iki büklüm olan kınalığımı düzeltti. Dış kapıya ilerlerken söyledikleri kahkaha atmama sebep oldu. "Çok çirkin olacaksın Uhra."

"Kıskanma Barın Bey."

"Ne kıskanacağım seni." Kıkırdayarak abimin arkasından ilerledim.

"Çok iyi bir dokturum ve bugün çok güzel bir gelin olacağım." Abim birden durunca bende durdum.

"Şu geçen haftaki ameliyatta sende vardın değil mi?" Başımı usulca aşağı yukarı salladım.

"Aferin kız ama yine benim yanımda yetersizsin." Abime küçük bir çocuk gibi dil çıkardım.

"Kıskanıyorsun kabul et." Abim kahkaha atınca ona bir kez daha dil çıkardım ve bahçe kapısını açıp dışarıya çıktım. Gözlerim Baran'ın hareleriyle kesişirken duraksamamak elde değil. Bakışlarım aheste aheste üzerine gezindi ve nutkum tutuldu. Siyah bir tişört ve siyah kot pantolonuyla bile nefes kesici görünüyor. Siyah saçlarını dağınık bırakmış ve gözlüğü kafasında. Tek eli cebindeyken, arabanın kaportasına yaslanmış beni bekliyordu.

"Güzelim," dedi hızlı adımlarla yanıma ulaşırken. Elimdeki çantayı aldıktan sonra arabanın arkasına ilerledi. Bagajı açıp çantamı koyduktan sonra Barın abimden kınalığı aldı.

"Başka bir şey kaldı mı?" Gözleri gözlerime dokununca içim huzurla doldu.

"Kalmadı. Almila nerede?" Bagajı kapatırken, "Geliyor." diyerek sorumu yanıtladı.

İçim içime sığmazken kalan sayılı saatler heyecanımı kavuruyor. Az kaldı. Hatta çok az kaldı. Bugün böyleyse yarın nasıl olur düşünemiyorum.

"Ben babamların yanına gidiyorum sonra konuşuruz Baran." Barın abim ve Baran konuşurken ben arabaya geçtim. Kemeri titreyen ellerimle takıp derin nefesler aldım. Telefonumun melodisi arabaya yayılınca beklemeden telefonun ekranına baktım.

Aley arıyor...

"Aleynaaa,"

"Uhra, ben Elisa ile beraber kuaföre geçiyorum."

"Tamam, bizde şimdi evden çıktık geliyoruz."

"Tamam canım, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattıktan sonra gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Sürücü kapısı açılınca Baran'a dönüp bakamadım. Varlığı tüm hücrelerime hükmetiyor. Ürkek bakışlarım usulca ona dönerken o zaten bana bakıyordu.

"Sakinleş yavrum." Heyecandan yumruk yaptığım elimi avuçlarına aldı. Parmaklarımı aralayıp elimi dudaklarına yaklaştırdı ve avucuma derin bir öpücük kondurdu. "Ben hep yanında olacağım Uhra. Hep senin yanında olacağım kıymetlim." Dudaklarım kıvrılırken elimi yanağına yasladım. Bakışlarım aheste aheste yüzünde gezindi. Gözlerim yüzünde gezindikçe kalbimin atışları artıyor. Kalbim sanki ağzımda atıyor gibi hissediyorum.

"Yanımda kal Baran. Hep yanımda ol." Alnımı alnına yaslayıp gözlerimi sıkıca kapattım. Nerede ve ne yaptığımızı unutmuş sadece onun beni sakinleştirmesine ayak uydurmuştum.

"E ama oha!" Almila'nın sesini duyunca hızla geriye çekildim.

"Az sabredin yarın düğün." Gözlerim kocaman açılırken başımı cama vurasım geldi. Almila yanlış anladı ve biz her seferinde ona yakalanıyoruz.

"Almila," dedi Baran kaşlarını çatarak. Kıkırdayan Almila omuz silkti.

"E abi sizde sabredin. Ben sizin cilveleşmelerinizi yakalamaktan bıktım." Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım.

"Sus Almila." dediğimde kahkaha attı.

"Sustum." Almila'ya ters bakışlar attıktan sonra önüme döndüm.

"Gidelim mi?" Utançla Baran'a baktığımda o da sırıtıyordu. Araba hareket etmeye başlayınca derin nefesler alıp verdim. Yol akıp gittikçe ve gözüm saate iliştikçe heyecanım beni sarıp sarmalıyor.

Bambaşka bir hayata adım atmak bizimkisi. Sadece ikimizden oluşacak bir hayata adım atmak. Ben ve Baran varız. İkimiz, sadece ikimizin kuracağı bir yuva. Gözlerim bir kez daha onu buldu ve sıcacık gülümsedim. Kalbim kafesine sığmıyor. Heyecanım öyle farklı boyutlara erişmiş ki, önüne geçemiyorum. Çok ama çok fazla heyecanlıyım. Bu anlar anlatılsa inanmazdım. Hatta inanamaz bir de üstüne dalga geçerdim.

Benim, imkansız olarak gördüğüm adam yarın benim hayat eşim olacak. Onunla geçecek bir ömüre adım atacağım. Baran diyeceğim her anımda. Göğsümün ardındaki kalp onunla çarpacak ve ben onunla aynı evin içinde nefes alacağım. Belki kavga edeceğiz, belki de kahkahalarla güleceğiz. Bize ait bir evin içinde yepyeni bir hayat. Bazen beni sinir edecek ya da ben onu çileden çıkaracağım. Onunla yaşayacağım her an için çok ama çok heyecanlıyım.

"Bir ihtiyacınız olursa arayın güzelim." Kemerimi açtıktan sonra usulca Baran'a doğru döndüm.

"Tamam canım." Birbirimize bir süre baktıktan sonra ikimiz de arabadan indik. Baran bagajdaki eşyaları çıkarırken ona yardım ettik. Almila ile beraber önce kuaföre girdik. Baran kınalığı görevlinin gösterdiği askıya asıp yanımıza yaklaştı.

"Abim," diyen Aleyna hızlıca Baran'a yaklaşıp sıkıca sarıldı. Kardeşinin saçlarına öpücük kondurup gülümsedi. Gülüşü beni yerle yeksan etti. Gülüşünden öpesim geldi.

"Nasılsın kardeşim?" Aleyna başını Baran'ın göğsüne yaslayıp tebessüm etti.

"İyiyim damat bey, sen nasılsın? Ay abim çok heyecanlıyım." Baran hafifçe gülümsedikten sonra bana baktı. Gözleri gözlerime derin anlamlarla bakarken derin bir iç çektim. Şimdi, burada olduğumuzu es geçip kollarımı boynuna sarıp ona sarılacağım.

"Hadi başlayalım, gelin hanım." Nejla Abla'nın sesiyle Baran'da olan bakışlarımı çektim.

"Görüşürüz güzellerim." Hepimize kısa bakışlar attı. Kızlar yerlerine yerleşirken Baran ile beraber dışarıya çıktım.

"Dikkatli ol canım." Bana doğru dönüp hoş bir şekilde gülümsedi. Bir gülüşün kaç mevsim değiştirir acaba?

"Sen dikkatli ol yavrum, bir sorun ya da ihtiyacınız olursa hemen ara." Ellerini yanaklarıma bastırıp gülümsemeye devam etti. Sanki göğsüme bir kuş konmuş ve durmadan kanat çırpıp duruyor. Alnıma uzun bir öpücük bırakmasıyla düşüncelerim dağıldı. Alnımdan çekilen dudakları usulca yanağıma indi ve yanağımı da öptü. "Çok güzel olacaksın ama olma be yavrum." dedi homurdanarak. Kıkırdayarak kollarımı boynuna sardım. Aramızda yoğun bir etkileşim var. Her an çarpılacak gibiyiz.

"Senin güzelin ama." Fısıltım kulaklarımızda yankılandı. Baran'ın dudakları kıvrılırken topuklarımda yükselmeye yeltendim ama arkamdan gelen ses beni bozguna uğrattı.

"Uhra hadi." diyen Aleyna kıkır kıkır gülüyordu. Sadece Baran'ı öpmek istemiştim. Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra geriye çekildim.

"Akşam görüşürüz."

"Görüşürüz yavrum." Dudaklarım heyecanla kıvrıldı. Baran ile son kez birbirimize baktık ve ben o anda yandım. Bile bile yanmak onunla göz göze gelmek.

Aleyna ile beraber içeriye geçtim. Herkes hem heyecanlı, hem de çok rahat. Tuhaf bir ortam var ve benim heyecanım bitmek tükenmek bilmiyor. Biten makyajımın ardından kınalığı giyindim ve saçlarım yapılmaya başlandı. Kalbim her dakika daha çok hızlanırken, ellerim tir tir titriyordu. Yarın son gün ve sonra onunla bir ömür var. Son nefesimize kadar yaşanacak bir hayat. Göğsüm atışlardan acıyacak raddeye gelmiş.

"Bitti." diyen Nejla Abla'nın sesiyle aynadan kendime baktım. Saçlarım dalgalar haline omuzlarımdan aşağıya dökülüyor. Sade ama hoş bir makyaj ile oldukça harika görünüyorum.

 

Kalbim gümbür gümbür atarken, oturduğum sandalyeden kalktım. Boy aynasının karşısına geçince daha çok titremeye başladım. Bugün bizim günümüz ve bu eşsiz bir duygu bana ne yapacağımı unutturuyor. Bizim kınamız. Baran ve ben. Hayatımın imkansızlığının imkan bulduğu zaman.

"Çok güzel oldun." Kızların seslerini duyunca onlara doğru döndüm. Gözlerim dolu dolu olurken Aleyna kaşlarını yukarı kaldırdı.

"Sakın ağlama, kına yakılırken bol bol ağlarsın." Hafifçe kıkırdayıp, derin nefesler aldım.

"Abim nasıl olmuştur acaba." Almila'ya bakıp gülümsedim. Baran, ah benim yürek yangınım. Beni diri diri ateşlere atan adam. Onun eşsizliği beni yine yüreğimden vurur. O kadar eşsiz ki, ne yaparsa yapsın hep çok güzel. Sevgisi bir sarmaşık gibi beni sarıp sarmalamış halde. Her geçen gün kalbim onun sevgisiyle dolup taşıyor. Benim değerli sevgilim, bir ömrünü bana adayan adam.

"Yaklaşmışlar," diyen Aleyna'nın sesiyle derin nefesler almaya devam ettim. Etrafa yayılan korna sesleriyle kalbim ağzımda atmaya başladı.

"Kızlar," dedim soluk soluğa. "Heyecandan şuraya yığılacağım." Onlar gülerken Elisa yanıma geldi. Elimi avuçlarının arasına alıp sıcacık gülümsedi.

"Uhra biraz sakin ol. Kalbine hükmünü geçir ve sakin ol." Kahkaha atarak Elisa'ya baktım. Kalbe hüküm geçiyor mu? Tıpta bunun bir anlamı yok. Kalp söz dinlemez, iflah olmaz bir organ.

"Tıpta bunun yeri yok Elisa."

İkimiz de kıkırdarken kuaförün kapısı açıldı. Baran ile göz göze gelince nutkum tutuldu. Siyah takım elbisesi onu öyle kusursuz gösteriyor ki benim gözümde ondan alası yok. Bakışlarım usulca onu süzerken kaşlarım çatıldı. Gömleğinin açık olan ilk üç düğmesi beni kıskançlığa iterken, sakin olmak için derin nefesler alıp verdim.

Baran'ın birkaç adım atmasıyla bende ona doğru yaklaştım. Ayağım yere değdikçe kalbim hızlanıyor. Aramızaki mesafe tamamıyla yok olurken, yaptığım ilk hamle gömleğini tutmak oldu. Parmaklarım hızla açık olan düğmeleri kapatırken, Baran'ın keyifle sırıttığını sezdim. Başımı ona doğru kaldırdığımda bana bakıyordu. Gözleri aheste aheste üzerimde gezindi.

"Küçüğüm." Fısıltısı beni benden alırken yutkundum. "Canımı aldın be güzelim." Aşığı olduğum gözlerini saliselik olsa bile gözlerimden çekmedi. Dudaklarını yavaşça alnıma bastırıp derin bir öpücük kondurdu. Baran'ın karşısında tir tir titriyorum. Elleri arasında olan ellerim buz kesmiş. Sağ elimi dudaklarına götürüp avuç içine derin bir öpücük bıraktı.

"Dünya," dedi duraksayarak. "Dünya şu an sadece benim etrafımda dönüyor." Dudaklarıma sıcacık bir gülümseme kondu. Göğsümde arsızca çırpınan kuş, kanatlarını art arda çırpmaya devam etti. Hayat bana mutluluğu tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Benim en büyük mutluluğum Baran'ın dudak kıvrımlarında. Parmaklarım hayatımın durak çizgilerinde gezinmek için çırpınıyor.

Sabah gözlerimi açtığımda yapmak istediğim tek şey onun yüzünü ezberlemek. Bakışlarım sadece Baran'ı hedef alsın istiyorum. Onun her bakışı tenimde yanan bir kibrit gibi. Baran bana gülümsediğinde hayat anlam buluyor.

"Çok güzelsin sevgilim." Fısıltısını sadece ben duyuyordum. Sert mizacının aksine bana bakarken gözlerinden sevgi dökülüyor. Gözlerim dolarken başımı kaldırıp derin nefesler aldım. Başımı yavaşça Baran'a çevirdiğimde öylece bana bakıyordu. Gözleri üzerimde gezindikçe heyecanım daha çok artıyot.

"Hadi," diyen Aleyna'nın sesiyle iç geçirdim.

Baran kolunu uzattığında beklemeden koluna girip onunla beraber adım attım. Her adımımız birbirine denkti. Biz, birbirimiz için yaratılmışız. Başımı bir kez daha ona çevirdiğimde kalp atışlarım hızlandı. Ne çok yaşanmışlık var hayatımızın baş köşesinde. Onun aşkı usul usul hayatıma girerken ben her şeyden habersizdim. Bir o var bir de gönlüğüme düğümlenen sevgisi.

Benim için açılan kapıdan geçip rahatça yerime oturdum. Kabarık kınalığım işi biraz zorlaştırıyor olsa da rahattım. Yanıma oturan Baran ile birbirimizde bakıp gülümsedik.

"Hadi Oğuz." Baran'ın arkadaşı arabayı sürüyor.

"Güzelim,"aramızdaki ufacık mesafeyi yok etti. Kalbimin atışları beni bulunduğum ortamdan soyutlarken yutkundum.

"Baran," diye mırıldandım sessizce. Elimi sıkıca kavrayıp avuçlarının arasına aldı. "Heyecandan konuşamıyorum." Yanımızdakileri unutup beni kendine çekti. Kolları sıkıca belime sarılırken, sesli bir şekilde iç çektim. Alnıma üst üste öpücük kondurup sakinleşmemi bekledi ama aksine daha çok heyecanlandım. Kınanın yapılacağı mekana yaklaştıkça heyecanım artıyor. Zaman kavramını unutmuştum.

"Sakin ol." Baran'ın kulağıma fısıldaması dahi heyecanımı almıyor. Her salise daha çok heyecanlanıyorum. Bu heyecan sarmaşığı bugün üzerimde asla çekilmeyecek.

"Çok heyecanlıyım ama." Gülümseyerek bakışlarını aheste aheste yüzümde gezdirdi. Gözleri gözlerime takılıp duraksayınca ikimiz de gülümsemeye devam ettik.

"Baran," diyen arkadaşının sesiyle birbirimizden uzaklaştık. Baran arabadan indikten sonra benim tarafıma geçip kapıyı açtı. Onun yardımıyla yavaşça arabadan indim. Kalp atışlarım göğsümü döverken, her an bayılacak gibiyim. Ve bu cümleyi gün bitene kadar kullanabilirim.

"Uhra," dedi fısıltıyla. Kolunu belime sarıp ona yaslanmamı sağladı. "Sakin yavrum." Hafifçe kıkırdayıp bakışlarımı yere diktim. Baran sakin ol derken ben daha çok heyecanlanıyorum. İçim kıpır kıpırken sakin olmak gözümde imkansız gibi duruyor.

İlerledikçe ayaklarımla beraber ellerimde titredi. Adım attıkça daha çok yaklaşıyorum. Bir yıldız var gözlerimin doğrultusunda. Işığı beni kendine çekiyor ve bende ışığa doğru gidiyorum. Yolun sonunda bizi neler bekliyordu bilmiyorum.

Salona giriş yapınca Baran ile beraber bize ayrılan odaya geçtik. Salon gitgide dolup taşarken ben heyecanımı azaltmaya çalışıyordum. Kınayı sadece kadınlarla aramızda yapacağımız için mekan o kadar da büyük değil. Çok kalabalık olmasını istememiştim ve böylesi benim için gayet uygun.

"Güzelim," oturduğum yerde doğrulup Baran'a baktım.

"Efendim." Bana baktı ve sıcacık gülümsedi. Gülüşü beni cayır cayır yakarken, baka baka yandım.

"Ben gidiyorum. Kına yakılacağı zaman geleceğim." Birkaç adım atıp tam karşıma geçti. Sandalyede oturduğum için yavaşça dizlerini kırdı ve çöktü.

"Benim en kıymetlim," ellerimizi birbirine kenetleyip gülümsemeye devam etti. Baran'ı böyle mutlu görmek beni daha çok mutlu ediyor. "Belki hayatının her evresinde yanında olamayabilirim. Belki de seni bir başına bırakabilirim." Baran konuştukça gözlerim doluyor. Hiç düşünmeden yaşayalım sevgilim. Ne kadar yaşamamız gerekiyorsa o kadar yaşayalım.

"Baran," diye mırıldandım ağlayacağımı belli eden ses tonumla. Ellerimin üstüne dudaklarını bastırıp susmamı sağladı.

"Sadece dinle Uhra." Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra konuşmasını bekledim.

"Yıl dönümlerimizde bile yanında olmayabilirim veyahut eğer bir bebeğimiz olursa," o anı hayal eder gibi başını eğip gülümsedi. "Bebeğimizin doğumunda dahi yanında olamayabilirim." Ben bunları biliyorum Baran. Ben her şeye ve herkese rağmen seninle olmak istiyorum. En sabırsız anımda bana sabretmem gerektiğini öğrettin. Beklemek... Ah bu kahrolası kelime canımı yakıyor. Beklemeyi biliyorum. Aylarca beklemiştim. Ben hep bekleyeceğim seni sevgilim.

"Her şeye rağmen sevgilim. Ne olursa olsun," ellerini sıkıca kavradım. "Sonucu ne olursa olsun ben bu yolda seninle yürüyeceğim." Gözlerini sıkıca yumdu. Kalbimin atışları boğazımda atarken eğilip dudaklarımı saçlarının üstüne bastırdım.

Seni öyle güzel seveceğim ki adam, sen benim sevgimde soluklanacaksın.

"Uhra, müsait misiniz?" Elisa'nın sesini duyunca ayağa kalktı. Elini uzatıp ayağa kalkmamı sağladı. Beraber sakin adımlarla kapıya ilerledik. Odadan çıkıp salona doğru ilerlemeye devam ettik. Sözleri aklımda dönüp dururken, o anları yaşarken ne kadar çok sabretmem gerektiğini düşündüm. Çok kez gidecek ve belki bir gün hiç gelmeyebilir ama yine onunla olacağım. Olmasada yanımda olacak.

Heyecanım adım attıkça arttı. Ayaklarıma takılan sevinçler var ve her adım atışımda hareket ediyorlar.

"Masanıza geçin direkt." dedi annemler. Baran'ın beni sıkıca saran kolu heyecanımı daha çok körüklüyor. Boğazımda çiçekler açmış gibi hissediyorum. Hislerimi anlatacak cümleler kurmak öyle zordu ki, neyi nasıl anlatacağımı algılayamıyorum.

"Bugün," dedi fısıltıyla. "Bugün o kadar güzelsin ki," sıcak nefesi yüzüme çarpıp dağıldı. İkimiz de pistin ortasında durmuş ve birbirimize dönmüştük. Dans edeceğiz. Kolunu sıkıca belime sarıp aramızdaki mesafeyi yok etti. "Nefesimi kesiyorsun. Her zamankinin aksine bugün yaşamamı istemiyor gibi nefesimi kesip duruyorsun Uhra." Başını usulca saçlarıma yaklaştırdı. Derin nefesler alıp vermesi beni soluksuz bırakıyor. Ben onun nefesini kesiyorum lakin o beni diri diri yakıp kül ediyor.

"Sevgilim." Bu kez bende onun kadar cesur olmak istiyorum. "O kadar kusursuz görünüyorsun ki, yanında sönük kalan bir ışık gibiyim. Yolumu ben değil sen aydınlatıyorsun." Başını geriye attığında göz göze geldik. Gözlerindeki parıltılar arttıkça artıyor.

"Beni senin ışığın aydınlatıyor Uhra. Bana ışık olan sensin." Dudaklarını alnıma bastırıp geri çekildi. Dans müziği bittikten sonra bizim için hazırlanan masaya geçtik. Salon çok büyük değil ve tıklım tıklım dolu. Masaya geçtiğimizde annemler ve kızlar yanımıza geldi.

"Abi git hadi." diyen Almila'ya ters ters baktım. Bana bakıp güldü ve tekrar Baran'a baktı.

"Oğlum kına yakılmaya yakın gelirsiniz. Bir şey olursa haber ederiz."

Baran, annemler uzaklaştıktan sonra bana doğru döndü. Ellerimi avuçlarının arasına alıp sıcacık gülümsedi. Dudak kıvrımlarına hayatımı sığdırdığım adam, sen güldükçe ben yaşıyorum. Birbirimize veda ettik. Ben onun arkasından bakarken annemler gitmeleri için onlara eşlik ediyordu.

Baranlar gittikten sonra eğlencemiz kaldığı yerden devam etti. Herkes çok eğleniyor ve bu anlar o kadar eşsiz geçiyor ki, bir daha böyle yaşanması mümkün değil.

"Hadi Uhra." Aleyna elimden tutup beni de kaldırdı. Çalan roman havasıyla gözlerim büyüdü ve kahkaha attım. Aleyna beni oluşturdukları çemberin ortasına aldıktan sonra oynamaya başladılar.

Kızlarla o kadar çok oynadık ki artık halimiz kalmamıştı. Hem halay çektik, hem de roman havası oynadık. Kahkahalar dudaklarımızdan çok kez firar edip dağılmıştı. Bugün en çok mutluluk var yüzümüzde.

"Son bir oyun havası oynayalım sonra kına yakılacak." Teyzeme bakıp gülümsedim. Onların yöresine ait çalan halayda oynamaya başladık ve hayatımın en güzel günlerinden birindeyim. Benim kınam ve bu bambaşka hissettiriyor.

Almila ve Elisa ile beraber gelin odasına geçtik. Kına yakılacağı için üzerimi değiştirip bindallı giyeceğim. Kınalığı çıkardıktan sonra yavaşça bindallıyı giymeme yardım ettiler. Elisa üzerimi düzelttikten sonra saçlarımı düzeltti.


"Çok güzel oldun be kızım." Elisa'ya öpücük atıp aynaya döndüm. Kırmızının hoş tonlarında olan bindallı üzerimde çok hoş duruyor. Kınalığı yeşil seçerken bindallıyı kırmızı seçtim.

"Kına yakılacak."

Pınar Annem pistin ortasına oturmam için sandalyeyi bıraktı ve hemen yan tarafıma bir sandalye daha bırakıldı. Baran gelecek. Kalbim onun görmenin heyecanına düşerken gözlerimi kapattım. Saçlarımın üstüne bırakılan kırmızı duvakla gözlerim dolmaya başladı. Bakışlarımı salonda gezdirdim ve köşede gözleri yaşlı annemi görünce gözyaşlarım hızla süzülmeye başladı.

"Ay daha kına yakılmadan Uhra ağlamaya başladı." Aleyna duvağımı kaldırıp sıcacık gülümsedi.

"Güzelim," Baran'ın sesini duyunca yan tarafıma döndüm. Hemen önümde dizlerinin üzerine çöküp gülümsedi. Ellerimi sıkıca kavrayıp gülümsememe neden oldu. "Ağla küçüğüm, ağla çünkü ben yaşadıkça bir daha böyle ağlamana izin vermeyeceğim." Gözyaşlarım daha çok aktı. Baran bir söz verirse o sözü tutar. Kalbimi avuçlarına almış ve korku dolu gözlerle bakıyor. Kalbimi incitmeyen bu adam ağlamama da izin vermez.

Kına müziği çalmaya başlayınca, Baran duvağımı kapatmadan önce alnıma uzun bir öpücük kondurdu ve duvağımı kapattı. Gözyaşlarım hızla süzülürken Baran elimi sıkı sıkı tutuyordu. Her anımda yanımda olduğunu hissedeceğim. Uzağımda olsan bile gönlümüzün bir olduğuna adım kadar eminim.

"Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler."

Gözlerimi yere sabitleyip ağlamaya devam ettim. Öyle tuhaf bir ana çekilmiştim ki, ağladıkça ağlayasım geliyor. Baran elimi sıkıca tutuyor ama ben yine sakin olamıyorum. Baran'ın elini sıkıp, derin derin nefesler aldım.

"Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçan da kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim."

"Babamın bir atı olsa binse de gelse
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse."

Müziğin sesi kısılırken bakışlarımı yerden kaldırdım. Usulca duvağımı kaldıran Aleyna şaşkınlıkla bana baktı. Gözlerim ağlamaktan acıyordu. Çok ağladım. Baran usulca parmaklarımı sıkıp bıraktı. Bu yanındayım demek onun dilinde.

"Elini açma sakın." dedi Aleyna kıkır kıkır gülerek. Bir elim Baran'ın eline kenetlenmişken diğer elim dizimde yumruk halindeydi. Pınar Annem elindeki altını avucumu açmam için uzattı. Aleyna avucuma kınayı yakıp altını da üzerine bastırdı. Diğer elime de kınayı yakıp elimi sardı. Gözlerim dolu dolu annemi bulunca ufakça gülümsedim. Kuzenim ise Baran'ın parmağına kına sürdükten sonra müzik kaldığı yerden devam etti.

Masaya geçtiğimizde elimi tekrar avucuna aldı. Parmağı hafif hafif bileğimi okşarken çıtım çıkmıyordu. Annem o kadar çok ağladı ki, annemi gördükçe ben daha çok ağladım. Kızlar oyun havası oynarken sessizce onları izlemeye devam ettim.

"Uhra," Baran'ın sesiyle başımı soluma çevirdim. Bakışları usul usul yüzümü tararken gülümsedim. Benim gözlerim onun yüzünde dahi gezinmeye çekiniyor. Kıyamıyorum. "İyi misin küçüğüm?" Gözlerimi titrek soluklarla kapatıp açtım.

"Daha iyiyim." Bana yaşam vaadedecek bir şekilde gülümsedi. Gülüşü içimi ısıtırken, sanki kalbime çöken bütün yükler bir anda yok olmuş gibi hissettim.

Zaman epey güzel geçti. Baran yanımda durdukça daha iyiydim. Salonda bizimkiler dışında pek kimse kalmamıştı. Müziğin sesi kesilmiş ve herkes bir yerlere çökmüştü. Yanımıza gelen Cihad abimi görünce oturduğum yerden kalktım. Birkaç adımla yanında yerimi aldım.

"Uhra," dedi yüzündeki tatlı gülümsemeyle. Kollarını iki yana açtığında beklemeden kolları arasındaki yerimi aldım. Başımı huzurla göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım. Küçüklüğüme dönmüş gibiydi bu his. Abilerime her sarıldığımda kendimi ufak bir çocuk gibi hissediyorum.

"Küçüksün," dedi fısıltıyla. "Bizim için hala çok küçüksün." Dudaklarını saçlarımın üstüne bastırıp gülümsedi. Gözlerim dolarken başımı daha çok göğsüne bastırdım. "Çok güzel olmuşsun miniğim." Bu kez beni geriye çekip alnıma bir öpücük kondurdu. "Her daim yanındayız Uhra. Ne olursa olsun bize söylemekten çekinme." Bu kez bakışları arkamda duran Baran'a kaydı ve ona ters bir bakış attı. Gülümseyerek başımı salladım.

Cihad abimden sonra Barın abime döndüm. Öylece sırtını duvara yaslamış bize bakıyordu. Bu an öyle çok içimi acıtıyor ki, ama yine de dayanıyorum. Ben adım atmadan Barın abim doğrulup ve yanımıza geldi.

"Doktor hanım," derken sesi titredi. En duygusalımız Barın abim. Hızla abime yaklaşıp kollarımı beline sardım. O bana daha sıkı sarılınca gözyaşlarım ezbere bildiği yolda aktı. Hıçkırıklarımı dudaklarımın arasına kilitleyip, sakin olmaya çalıştım.

"Mutlu ol güzelim. Hep çok mutlu ol kardeşim. Abilerin her zamanki gibi en büyük destekçin." Geriye çekilip Barın abime kocaman gülümsedim. Şakağımdan öpüp sırıttı. Gülümseyerek elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ve Berkin abime bakındım.

"Buradayım." Sesini duyar duymaz arkamı döndüm. Her zamanki gibi yüzünden hiçbir şey anlaşılamıyor. Kollarını iki yana açtığında kolları arasında yerimi aldım. "Buradayım Uhra, arkanı döndüğün anda ben hep bir adım arkanda olacağım kardeşim. Abilerin her zaman birkaç adım arkanda olacak. Düştüğün anda seni biz ayağa kaldıracağız. Kanayan dizlerini yine biz öpeceğiz. Benim güzel kardeşim, benim küçük ikizim." Bu kez tutamadım hıçkırığımı. Abime sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladım.

Belki de hayat en imkansız dediğimiz anda değişiyor. Bu an; yaşadığım bu anı bir kez bile hayal edememiştim. Onunla yan yana olmak dahi öyle zihnime imkansızlıkla kodlanmıştı ki, değil Baran'ı eşim, sevgilim olarak bile düşünemiyordum. Düşüncelerimde dahi korkuyordum. Şimdi bu adam benim eşim olacak. Bir ömürü onunla yaşayacağım. Soyadı adımın sonuna eklenecek. En imkansız dediğim şey gelip beni buldu.

"Evlere geçelim hadi." Cihad abime bir kez daha sarılıp geriye çekildim.

Annemlerle beraber salondan çıktığımda gözlerim Baran'ı aradı ve onu babamların yanında buldum. Babamla konuşuyor daha doğrusu babam konuşurken Baran sadece dinliyor. Bir süre ikisini izlemekle yetindim.

"Siz biraz vakit geçirin ya." Koluma giren Aleyna usulca annemlere döndü.

"Anne abimler biraz vakit geçirsin bence." Annem tebessümle bana baktı ve gözlerini kapatıp açtı.

"Bugün onların günü," gözleri tekrar dolarken anneme doğru yaklaşıp sıkıca sarıldım. "Baran oğlumla gezin ama istersen üzerini değiştir." Umursamaz bir halde omuz silkeledim. Bindallı gayet rahat ve gezmek yerine sessiz bir yere gitmeyi tercih ederim.

"İyiyim böyle validem." Annem yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Allah her daim yüzünüzü güldürsün güzel kızım."

"Amin annem, amin."

Aleyna kolumu tutup beni yanına çekti.

"Hadi sen abimin arabasına geç." Kolumu kendime çekip Aleyna'ya ters bir bakış attım.

"Acelemiz yok ve yarın düğün akşama doğru." Aleyna dudaklarını birbirine bastırıp sırıttı.

"Heyecanını anlıyorum da, abinler mırın kırın etmeden arabaya geç." Gözlerimi büyüterek Aleyna'nın koluna vurdum.

"Ayıp ama dediğin." Kıkırdayarak omuz silkeledi.

"Düğünden sonraki sabah ararsın." Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra hızla arkamı döndüm ve o anda utancım daha çok arttı. Baran ile göz göze geldik. Gözleri usul usul üzerimde gezinince kalp atışım daha çok artmaya yüz tuttu. Onun tek bir bakışı dahi benim soluğumu kesmeye yetiyor.

Seversin, bazı insanları o kadar çok seversin ki inceden inceye kendi sevgin ruhunu okşar...

"Uhra," dedi kısık sesle. Sesi nabzımı artırırken yutkunmaya çalıştım. Baran'ın karşısında veyahut o bana böyle bakarken ben nasıl sakin olabilirim kalbim? Sakin olmak ne demek onu bile idrak etmekte zorluk çekiyorum. "Sen arabaya geç güzelim." Arabanın kapısını açıp geçmem için yardımcı oldu. Üzerimdeki bindallı çok kabarık olmadığı için, ön yolcu koltuğuna rahatça sığdım. Başımı geriye atıp gözlerimi kapattım.

Sessizlik içinde sakince yola çıktık. Yorgundum ve gerçekten şu an bile uyuyabilirim. Dizimde duran elimi sıkıca tutan Baran'a bakmak için gözlerimi araladım. Parmaklarımızı birbirine kenetleyip gülümsedi. Dudaklarının kıvrımları, midemde binlerce kelebek istilasına sebep olurken, derin soluklar alıp verdim.

"Evimize gidiyoruz."

Bizim evimize. Bize ait olan eve. Kalbim düşüncelerimle beraber daha çok hızlandı. Sanki yavaş atıyormuş gibi sürekli hızlanıyor.

"Birden önce dönelim." Elimin üstüne kısa bir öpücük kondurup gülümsedi.

"Uykun geliyor farkındayım, çok durmayız." Olumlu anlamda başımı sallayıp geriye yaslandım.

Kısa bir süre sonra evimizin kapısında durduk. Baran'ı beklemeden kapıyı açıp dışarıya çıktım. Etraf oldukça sessiz. Baran yanıma gelince onunla beraber eve doğru ilerledim. Bahçe kapısından geçtikten sonra evin kapısına ulaştık. Baran anahtarı cebinden çıkarıp kapıyı açtı ve birlikte içeriye geçtik.

Gözlerim usul usul etrafta dolaştı. Yarından itibaren burada yaşayacağız. Bizim evimiz. Dudaklarım kıvrılırken yavaş adımlarla oturma odasına ilerledim.

"Ayakkabılarını kapının önünde çıkar Baran." Baran'a kaşlarımı çatarak baktım. Ayakkabılarıyla koridoru yarılaşmış. Hafifçe gülümsedi. O ayakkabılarını çıkarırken ben oturma odasına geçtim. Bej rengi koltuk takımı oldukça hoş olmuş ve oda epey ferah. Belime bir anda sarılan kollarla olduğum yerde sıçradım.

"Sakin," yatıştırıcı sesi huzuru armağan ederken gülümsemeye devam ettim. Sırtım göğsüne yaslanırken gözlerimi yumdum.

"Buraya bir tek sen yakışıyorsun." Kulağımın hemen yanında duyulan sesi tüylerimi ürpertti. Başını omzuma yaslayıp soluklandı. "Burada senden başka hiç kimseyi hayal etmedim." Kolları daha sıkı bir hal aldı. "Aklımda da, kalbimde de hep sen varsın." Gülümsemem büyürken çıtım çıkmadı. Açıkta kalan boynuma derin bir öpücük kondurup nefeslendi. "Seviyorum seni Uhra. Seni her zerrenle seviyorum." Dudakları usulca saçlarıma dokundu. İçim kıpır kıpır olurken kolları arasında Baran'a doğru döndüm.

"Bir tek seninle," kollarımı yavaş yavaş boynuna sararken gözlerimi gözlerinden çekmedim. "Sadece seninle yakışırız her yere." Başımı göğsüne yaslayıp iş geçirdim.

"Son gecemiz. Bundan sonra her sabah seninle gözlerimi açacağım." Gülümseyerek başımı geriye attım.

"Ya bıkarsan?" Kaşlarını hafifçe çattı. Elimi tutup koltuğa oturdu ve beni de dizlerine oturttu. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken hareketlerini takip etmek dışında bir şey yapamadım.

"Senden bıkmak mı?" Kendi kendine güldü. "Senden nasıl bıkarım, seninle geçen her saniyeye muhtaçken bıkmak ne haddime." Alt dudağımı dişlerimin arasına kıstırıp güldüm. "Sabah seninle uyanacağım. Her gece seninle uyuyacağım. Bazen saçların yüzüme dağılacak ya da kolların sıkıca bana sarılacak. Daha düşünemediğim çok şey var Uhra. Sadece seni yaşamak istiyorum. Seninle yaşamak ve yaşlanmak. Hayatımıza dahil olacak," dudağı sola kıvrıldı. Bu Baran'ın nezdinde ukalalık. "Sana ve bana ait çocuklar, çocuklarımız." Bu ayrıntı kalbimin daha hızlı atmasına sebep olurken çıtımı çıkaramadım. Nefesim azar azar dudaklarımdan dökülürken sadece gülümsedim.

"Şimdi gidelim, yarın uzun bir gün olacak." Usulca dizlerinden kalkıp nefeslendim. Onunla yakınlaşmak beni çok fazla dağıtıyor. Gözleri beni ormanın ortasında kaybolmuşum hissine kaptırırken, sağa sola çarpıp yolumu arıyor gibiyim. Kalbim ise sadece çarpıyor. Öyle çok çarpıyor ki bunun için hiçbir şey yapamıyorum. Elimi atsam dahi sakinleştirmemin mümkünatı yok.

Sessiz yolculuğumuz son bulurken iç geçirdim. Arabadan inmeden önce Baran'a doğru döndüğümde o da bana bakıyordu. İkimiz sadece gülümsedik ve arabadan indik. O kadar yorgundum ki, eve geçince direkt uyuyabilirim.

"Yarın görüşürüz Uhra'm." Baran'a bir kez daha bakıp gülümsedim. O farklı. Baran benim gözümde eşsiz.

"Görüşürüz Baran'ım."

O öylece beklerken, ben hızlı adımlarla eve geçtim. Ben eve girdikten sonra eve gideceğini biliyorum ve öyle de oldu. Kendimi odama atıp üzerimdekileri çıkardım ve banyoya girdim. Sıcak su başımdan aşağıya dökülürken günün yorgunluğu üzerime epey çökmüştü. Duş aldıktan sonra üzerime pijama takımımı giydim ve ardından saçlarımı kuruttum. Aklımda tek bir şey var ve onu gerçekleştirmek için odamdan çıktım.

Barın abimin odasının kapısını çaldıktan sonra usulca kapıyı araladım ve odasına girdim.

"Uhra," diyerek gözlerini araladı ve sorarcasına bana baktı.

"Berkin abimi de alıp beraber uyuyalım mı?" Bir şey demeden doğruldu.

"Uyuyalım abiciğim." Dudaklarım kıvrılırken gözlerim çoktan dolmuştu. Barın abimin odadından çıkıp Berkin abimin odasına yöneldik. Abim kapıyı çalmadan açıp Berkin abimin yanına gitti. Gözlerini aralayan Berkin abim sesini çıkarmadan doğruldu.

"Gel beraber uyuyacağız." Uykulu olan Berkin abim kaşlarını çatarak bize bakınca gülümsedim. Barın abim odadan çıkarken bende onun ardından ilerledim. Salona geçip ışığı açtıktan sonra orta sehpayı kenara çekti.

"Ben yatakları yere sererken sen örtü falan getir sonra annem niye bir şey sermediniz demesin." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Barın abim yer yataklarını serip kenara çekildi ve bende pikeyi yatakların üzerine serdim. Hepimizin yastıklarını koyup geri çekildi.

"Aranızda uyuyacağım." Barın abim küçük bir çocukmuşum gibi saçlarımı karıştırıp yatağa geçti. Sağ tarafıma Barın abim, sol tarafıma ise Berkin abim geçti. İkisinin arasında uzanmış tavana bakarken aklıma gelenlerle kıkırdadım.

"Çok ağlatmayın beni olur mu?"

Cihad abim düğün günü kuşağı bağlarken Baran'a bir tane çarparım demişti.

"Uhra," dedi Barın abim doğrularak. Kaşlarını çatıp susmamı istedi ama susmadım.

"Bazen hiç büyümeseydim diyorum." diye mırıldandım onlara kısa bir bakış atıp. Berkin abim kolumdan tutup beni yanına çekti. Duygusal bir andayım. Bugün onlarla aynı evde kalışımın son günü ve bu benim için epey tuhaf.

"Uyu hadi çiçeğim." Gözlerimden birkaç yaş süzülürken çıtım çıkmadı. Başımı yastığa gömüp gözlerimi yumdum.

"Aylin," diyen babamın sesiyle kıpırdandım.

"Sessiz olun baba." Barın abim uyarıda bulundu ama annem ve babam yine sessiz olmadı.

"Ağlayacağım Kenan." Annemin sesiyle gözlerimi açıp doğruldum. Onlar öylece kapıda durmuş bize bakıyordu. Annem ağlamaya başlayınca benimde gözlerim doldu.

"Kızı ağlatacaksın Aylin'im." Annem koluyla babama hafifçe vurup geri çekildi.

"Dün gece ağlayan ben değildim." dediğinde babam anneme susması için işaret yaptı ama annem susmadı. "Kızımız evleniyor diye sende ağladın." Onların bu haline gülümseyip ayağa kalktım. Babamın yanına ulaşınca babama sıkı sıkı sarıldım. Saçlarımın üstüne öpücük kondurup geri çekildi.

"Hadi oyalanmayın bugün yorucu bir gün olacak." Annem yine araya girip dağılmamızı sağladı.

Çabucak kahvaltı yaptıktan sonra evi toparladık. Ben odama geçerken annemler kendi hazırlıklarıyla ilgileniyordu. Gerekli bütün eşyalarımı çantama koyduktan sonra masamda duran telefonumu aldım ve ekranı açtım. Hızlıca arama yerine girip Baran'ı aradım. Uzun bir çalıştan sonra telefon açıldı.

"Günaydın," dedim cıvıl cıvıl. Sanırım Baran hala uyuyor.

"Günaydın güzelim." Pürüzlü sesi yeni uyandığını belli ederken, alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.

"Acaba hala uyumayı mı düşünüyorsun?" Hafifçe gülümsemesi kulaklarıma doluştu. Kalbimin en kuytularında çiçekler açtı. Issız ormanda ağaçlar boy gösterdi. Zaman sanki onun gülüşüyle durdu.

"Uyandım güzelim," dedi birkaç tıkırtı sesi gelirken bu doğrulduğu anlamına geliyor sanırım. Yatağa oturup gülümsemeye devam ettim. Gülümsemekten dudaklarım ağrıyor ama bu tatlı bir acı.

"Tamam, birkaç saat sonra çıkarız değil mi?"

"Çıkarız yavrum." Hafifçe gülümsedikten sonra ayağa kalktım.

"Tamam, görüşürüz."

Telefonu bu anlarda hiç kapatmak istemiyorum ama kapatmak zorundayım. Her saniye onun sesini duymak isteyen bir kalbim var. Kulaklarım onun gülüşüyle dolup taşarken kalbimde milyonlarca çiçek açıyor.

"Görüşürüz Uhra'm."

Kalbim küt küt atarken, titrek soluklarla gözlerimi kapattım. Bir orman yeşerdi kalbimin kanatları altında. Her şey o kadar anlamlı ki, sevgi kelimesi onunla anlam buldu. Onun sözleriyle ve benim hissettiklerim yön bulup bizi yan yana getirti.

Ellerimi birbirine kenetleyip sabırsızca beklemeye devam ettim. Kalbimin atışları her dakika artarken, düzenli soluklarım dahi beni sakinleştirmeye yetmiyor. Gözlerimi tekrar tekrar kapatıp açtım ama nafile. Gözlerim aynaya kayınca bir kez daha duraksadım. Saçlarımın son dokunuşları biterken tebessüm ettim.

"Bitti canım." Usulca oturduğum yerden kalkıp derin soluklar aldım. Boy aynasına yaklaştıkça soluğum tıkanıyor.

Bakışlarım usul usul üzerimde gezindi. Bambaşkayım. O kadar farklı duygularla kuşanmışım ki, ne dersem diyeyim hislerime tercüman olamıyorum. Sanki hep eksik anlatacağım duygularımı veyahut hep birkaç parça yarım kalacak.

"Abimler," diyen Aleyna'nın sesiyle arkamı döndüm. "Geliyorlar." İçim kıpır kıpır olurken bir kez daha aynaya döndüm. Heyecanım o kadar fazla ki yerimde duramıyorum.

"Ay Uhra," diyen Almila duvağımı çekince, kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm.

"Almila!" diye çemkirdim. Kıkırdayarak geriye çekildi.

"Çok güzel oldun." Elisa'ya tebessüm ettikten sonra aynanın karşısından çekildim. Her şey arkaplanda kalıyor. Kalbimin sesi her şeyi bastırıp beni heyecanın kollarına atarken hiçbir şey düşünecek halde değilim.

Dakikalar ilerledikçe heyecanım kat ve kat arttı. Nefesim ciğerlerime dahi sığmıyor. Kalbim kanat çırpıp kafesinden çıkmaya çalışıyor gibi. Zaman denen o kavramı yitirmişim. Kızlar kendi aralarında konuşurken benim çıtım çıkmıyor. Bugün o kadar başka ki, değil düşünmek göremiyordum. Gözlerim tek bir anda asılı kalmış gibi kalakaldım.

"Geldiler!" Almila'nın çığlığı beni daha çok heyecanlandırırken suskunluğum kat ve kat arttı. Ellerim hızla genliğimin eteğini sıkarken soluksuz kalmış gibi kalakaldım. Nefes alışlarım düzensiz bir hal alırken sakinleşmek adına gözlerimi kapattım.

"Abi," Aleyna'nın sesini işitince usulca gözlerimi araladım. Arkamı dönmeye cesaret dahi edemiyorum. Onu takım elbisenin içinde her gördüğümde nutkum tutuluyor ama bugün başka. Bugün bambaşka. Bu sefer benim için; Baran bizim için giyindi.

Yavaşça arkamı döndüğümde göz göze geldik. Sanki her şey onun tek bir bakışıyla silinip kayboldu. Uzun uzun bakıştık. Herkesi unuttuk ve sadece birbirimize baktık. Ben ona bakmaya doyamıyorum. Beyaz gömlek her zaman yakışıyor Baran'a ama bu kez daha çok yakışmış. Şekillendirdiği saçları ona ayrı bir hava katarken dilim tutuldu. Konuşmak için çabalamam gerekiyor.

"Gel güzelim." Gözlerim bir süre dudaklarında asılı kaldı ve hemen gözlerine diktim.

Adım attım. Ona doğru her adım atışımda sanki yerle yeksan oldum. Kalbimin gümbürtüsünden etrafımdaki insanların seslerini duyamıyorum. Birkaç adım daha attım ve tam karşı karşıya durduk. Şimdi tek bir adım kalmış. Bir adım sonra gözlerim gözlerine tutulacak.

Bana baktı. Gözleri aheste aheste yüzümü taradı. Gözleri buğulanırken kalbim sıkışıyordu. Konuşmak için dudaklarını araladı ama konuşmadı ve tekrar dudaklarını kapattı. Yutkunuşları beni heyecanlandırırken konuşmasını bekledim.

"Uhra," dedi fısıltıyla. Gözleri daha çok dolarken onu kendime çekip sarılasım geldi. Elini yavaşça kaldırıp yanağıma yasladı. Dudakları hafifçe aralandı ve rahat bir soluk aldı. "Uhra'm."

Benim de gözlerim dolu doluydu. Her an ağlayabilirdi. İki elini birden yanağıma yaslayıp sıcacık gülümsedi. Yavaşça dudaklarını alnıma bastırıp uzun bir iç çekti.

"O kadar..." Yutkundu. Tekrar derin bir nefes aldı. "O kadar güzelsin ki..." Yine sustu. Uzun bir iç geçirdi. "Benim dilim sana bakarken tutuldu." Sözlerinin ardından gözlerimden birkaç parça yaş düştü.

"Şşş, ağlamak yok. Bugün ağlamak yok meleğim." Dudaklarını bir kez daha alnıma bastırdıktan sonra usulca geriye çekildi. Duvağımı yüzüme kapattıktan sonra durdu ve bana baktı. Uzun uzun baktı. Gözlerini bir kez bile üzerimden çekmedi ve ben artık nefes almakta güçlük çekiyorum. Baran'ın bir bakışı beni yakıp yıktı. Yaşam onun tek bir bakışıyla can buldu.

Kuaförden çıkarken o kadar çok ses vardı ki sağır olmuş gibi hissediyordum. Gelin arabasına bindiğim anda rahat bir soluk aldım. Hemen yanımda yerini alan Baran'ın göğsüne başımı yaslamamak için kendimi zor tutuyorum. Bazı anları kelimelere sığdırmak çok imkansız ve ben şu an kelimelere dahi sığdıramayacağım bir zaman dilimindeyim. Hemen, yan tarafımda oturan adama bakmak bile ciğerlerime nefes bahşediyor.

Parmaklarımız sıkı sıkı birbirine sarılırken yüzümde huzurlu bir tebessüm belirdi. Baran'ın varlığı bana güç veriyor. Kalbimin atışları artarken huzurum en uç noktada. Sanki ölümle yaşam arasında lakin belirsiz bir andayım. Onun teması kalbimin atışlarını hem hızlandırıyor hem de yavaşlatıyor. Bana her duyguyu en uçta yaşatıyor.

"Baran," diyen Oğuz Abi'nin sesiyle göz temasımız kesildi.

"Kardeşim," dedi Oğuz Abi'ye ithafen. Oğuz Abi dikiz aynasından ona baktı ve anlayamacağım birkaç bakışla anlaştılar. Ben şaşkınlıkla onlara bakarken onlar kendi aralarında anlaşmışlardı.

"Ne dedi?" Baran'ın dudağı hafifçe sola kıvrıldı ve onun sırıtması beni mest etti. Gözlerim usulca dudaklarına kaydı ve hızla bakışlarımı kaçırdım.

"Hiç," derken kolunu aniden belime sarıp beni yamacına çekti. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken, Baran epey rahattı.

"Peki." Başımı camdan dışarıya çevirip yola bakmaya başladım. Baran kahkaha atınca ona ters bir bakış atıp dikleştim.

"Güzelim." Dudaklarını omzuma bastırdığı anda tüylerim ürperdi. Gözlerim titrek soluklarla kapanırken tırnaklarımı gelinliğin eteğine bastırdım. Tenim cayır cayır yanmaya yüz tutmuş.

Hani bir evre vardır; tek bir kelimeyle mest olur ya insan: işte bu o evre. Mest oluyorum ve beni mest ediyor.

"Sakin misin?" dedi ses tonu ruhumu okşarken. Sakin olmasam dahi senin şu sesinle sakinleşebilirim. Kalbimin ritimleri yolunu belirlemiş gibi hızla atımını değiştirdi. Bakışlarımı usulca Baran'ın yüzünde gezdirdim ve iç çektim. Beni böylesine kendine bağlayan bu adama sevgim sonsuz.

Sağ elim yanağında yerini aldığında avuç içim cayır cayır yandı. Elimin üstüne elini koyup sıcacık gülümsedi. Dudak kıvrımlarında bin bir tane yıldız var. Her bir yıldız bana yolumu gösteriyor. Kaybettiğim yolumu aydınlatıp bana yol gösteren eşsiz yıldızlar.

"Geldik kardeşim." Oğuz Abi'nin sesiyle hafifçe öksürüp geriye çekildim. Evimizin kapısında durmuştuk. Baran arabadan indikten sonra benim tarafıma geçip kapımı açtı ve inmeme yardımcı oldu. Gözlerim yaşlardan dolayı sızlarken adım attım. Her adımımda yaşlar gözlerimde fazlalaşıyor.

Küçük bir kız çocuğu olarak geldiğim bu evden şimdi kocaman bir kız olarak çıkıyorum. Hayatta hiçbir zaman üzülmeme müsaade etmeyen sevdiklerimden ayrılıp sevdiğim adamla yeni bir hayata adım atıyorum.

Baranların evine gözüm kaydı ve iç geçirdim. Saatler önce büyük bir bayrak asılmış ve davullar çalmıştı. Bugün bizim günümüz. Bizim miladımız. Bizim için takvimdeki en özel günlerden biri.

Bahçe kapısından geçtiğim anda üç abimi birden bahçede gördüm. Gözlerim hemen küçüklüğümüze kayarken ufakça tebessüm ettim ve gözyaşlarımın süzülmesine izin verdim. Bu kapıdan her ağlayarak girdiğimde hangisi sesimi duyarsa koşup yanıma gelirdi şimdi üçü birden vardı karşımda. Dağ gibi üç adam vardı arkamda. Sırtımı güvenle yasladığım üç dağ.

İçeriye geçince koltuğa oturup gözlerimi halıya sabitledim. Dakikalar sonra evden çıkıp düğün salonuna geçeceğiz ve düğünün başlamasına az kaldı.

"Uhra," Cihad abimin sesini duyunca bakışlarımı yerden kaldırdım. Abimin mavi hareleri kızarmıştı. Gözlerim salonda gezinince doğruldum ve salonumuz epey kalabalıklaşmış.

"Kalk bakalım." Abimin emrine uyup usulca ayağa kalktım. Sesler artarken benim gözlerim abilerime kilitlenmişti. Üçü birden karşıma dikilmiş.

"Aylin yapma." Babamın sesiyle başımı kapıya çevirdim. Babamın hemen yan tarafında sessizce ağlayan anneme bakınca gözyaşlarım arttı.

Cihad abimin kolları arasında sessizce gözyaşı dökmeye başladım. Kolları öyle sıkıydı ki daha çok ağlamaya başladım. Hüzün ruhumu bir sarmaşığın ağacı sarması gibi sarıp sarmalamış. Tatlı bir hüzün hislerim. Yerini mutluluğa bırakacak gözyaşlarım var.

"Kuşağını bağlayalım güzelim." Abimin sıcacık bakışları yüzümde gülümsemeye sebep oldu. Başımı usulca aşağı yukarı salladım.

"Evden çıkarken Cihad bağlasın, düğün salonunda üçünüz bağlarsınız." Annemin sözlerini usulca abimler onayladı ve salona büyük bir sessizlik çöktü. Tek kız olduğum için böyle bir farklılık yapmak istedik.

Gayret kuşağını belime saran abim bir kez bağladıktan sonra açıp geri çekildi. Bakışları yan tarafımda sessizce bekleyen Baran ile kesişti ve tekrar bana baktı. Kuşağı bağladıktan sonra duvağımı örtüp alnımdan öptü. Gözlerim tekrar dolarken başımı kaldırıp abime baktım.

"Bu gözyaşların ilk ve son kez aksın Uhra. Her daim yüzün gülsün güzelim."

Hayatımız an an renk değiştirirken, bizim yapmamız gereken renklere uyum sağlamak. En güzel mevsim bu mevsim benim için. Birbirimizin hayatına adım attığımız gün. İki yanıma geçen abimlerin koluna girip onlarla beraber yürümeye başladım. Minik bir bebek olarak girdiğim bu kapıdan kocaman bir kız olarak çıkıyorum. Gelin arabasının kapısını açan Berkin abim bana hafifçe gülümsedi. Cihad abim Baran ile konuşurken ben arabada yerimi alıp sessizce beklemeye başladım. Etraf epey kalabalık ve gürültülü.

Arabanın kapısını açılınca bakışlarım sağ tarafıma kaydı. Baran yanımda yerini aldıktan sonra Oğuz Abi'ye baktı ve o da sebebini anlamış ve arabayı çalıştırmıştı. Kornolar eşliğinde yolda ilerledik. Belime usulca kolunu saran Baran'a doğru çekilirken çıtım çıkmadı.

"İyi misin güzelim?" dedi yumuşacık bir tonda. Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra başımı göğsüne yasladım. Sessizce yolu izlemeye devam ettim.

Sesler bir anda artmaya başlayınca düğün salonuna gelmiştik. Düğün salonun kapısında durunca doğruldum. Baran kapısını açınca bende kapıya yöneldim ama beni durdurdu.

"Bekle Uhra'm."

Arabanın etrafında dolanıp, benim olduğum tarafın kapısına ulaştı. Yanındaki birkaç kişiyle konuştuktan sonra kapıyı açıp bana elini uzattı. Derin soluklar alıp verdikten sonra elimi avucuna bıraktım.

Adımlarımız birbirine denk. Bir tek onunla bu kadar uyumluyum ve ben bir tek onunla bu kadar yakışıyorum. Yanım da kalbime de Baran yakışıyor.

Gelin odasına geçtiğimde yaptığım ilk şey bulduğum ilk koltuğa oturmak oldu. Heyecanım bir sarmaşık gibi beni yeniden sarıp sarmalarken konuşan kızların sesleri uğultu gibi geliyordu. Gözlerimi titrekçe kapatıp sakinleşmeyi denedim ama zor. Baran beni bırakıp nereye kayboldu hiç bilmiyorum ama heyecandan bayılacak gibiyim.

🌼

Takım elbisesinin içinde oldukça karizmatik duruyordu. Siyah saçlarını arkaya doğru şekilendirmiş olması onu daha çok çekici kılarken; uzun boyuyla epey yakışıklı görünüyor. Hızlı adımlarla yürümeye devam etti.

"Sıkıntı var mı kardeşim?"

Mavi gözlerini dikkatlice etrafında gezdirdikten sonra, karşısındaki adama aynı zamanda çocukluk arkadaşına çevirdi. Omuz omuza çatıştığı silah arkadaşıydı. Hafifçe başını eğdi ve hızla dikleşti.

"Yok kardeşim, güvenlik önemleri sıkı." Baran rahat bir nefes aldıktan sonra Cihad'a yaklaştı.

"İyi misin?"

Cihad'ın bu kadar sakin ve duygusal görünmesinin sebebini adı gibi biliyordu.

"İyiyim, sıkıntı yok." Baran hafifçe gülümsedikten sonra Cihad'ın sağ tarafına geçti.

"Farklı Cihad. Bütün cihan alt üst olsa da onun bendeki yerini değiştiremez. Bütün dünya karşıma geçse de ben hep onun yanında olurum." Cihad'ın sessizliği sürerken Baran konuşmaya devam etti. "Bu öyle farklı duygular ki, oğlum kafayı yememe az kaldı lan. Uhra beni benden aldı. Bütün olmazları oldurdu. İmkansız diye bir şey yok hayatta, zor vardır. Bir şeyler ya olur ya da olmaz. Ben olmaz diyordum. O kadar olmazdı ki, canımı versem yine olmazmış gibi geliyordu." Derin bir nefes aldıktan sonra başını yere eğdi ve gülümsedi. "Ama onun aşkı her şeyi oldurdu. Ben hep susarım Cihad. Canım çıksa yine susarım ama Uhra susmaz. Onun sevgisi ferman dinlemiyor." Cihad ilk defa Baran'ın konuşmasına şahit oldu. Baran ilk defa onunla bu konu hakkında konuşuyordu.

"Uhra'yı hiç üzmeyeceğim diyemem. Elbette üzülecek hatta üzüleceğiz ama birbirimizin gönlünü alıp kaldığımız yerden devam edeceğiz. Hiç kırmayacağım diyemem belki çok kırarım ama en çok severim. O kadar çok severim ki, bütün evren şahit olur." Cihad'ın dudakları hafifçe kıvrıldı.

"Kardeşim önce Allah'a sonra sana emanet." Elini Baran'ın omzuna koyup gülümsedi.

"Uhra çocuk ruhludur. Biz onu kırmadan büyütmeye çalıştık sende kırmamaya özen göster. İncitme çocuk ruhunu." Cihad'ın gözleri dolunca yutkunup önüne döndü.

"Emredersiniz komutanım." Baran'ın tonlaması ve selam verişi Cihad'ı güldürdü.

"Ulan it," diye çıkıştığında ikiside kahkaha attı.

🌼

"Ay Uhra," diyen Aleyna beni oturduğum yerden kaldırdı. "Az sakin, gelir şimdi abim." Omuz silkip kaşlarımı çattım.

"Arayın hadi, nereye kayboldu Baran ya?" Gözlerim dolarken gelin odasının kapısı açıldı. Hızla kapıya döndüğümde Barın abim ve Berkin abimle karşı karşıya geldik. Gözlerim daha çok doldu. Berkin abim hızlı adımlarla yanıma ulaştığında gülümsedim.

"Çiçeğim," dedi kolları beni sarıp sarmalarken. Başımı abimin göğsüne bastırıp gülümsedim. "Çok güzel olmuşsun." Abimin fısıltısı beni duygusallığa itiyor. Şu an oturup hüngür hüngür ağlayabilirim. Abim geriye çekilince bu kez Barın abime döndüm. Evde pek konuşma fırsatı bulamamıştık.

"En güzel gelin sensin."

Yutkunuşu dikkatimi çekerken, onunda ağlak modda olduğunu fark ettim.

"Zır deli." dedi kollarını iki yana açıp. Hızla abimin kolları arasında yerimi alıp kıkırdadım. "Hep mutlu ol çitlembik." Başımın üstüne derin bir öpücük kondurup, hafifçe geriye çekildi. Gözleri dolarken bakışlarını kaçırdı.

"Koca koca adamlarız, bizi ağlatacaksın kızım." Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Bende ağlayacağım.

Tam konuşacağım anda odanın kapısı aralandı. Cihad abim ve Baran görüş açıma girerken nutkum tutuldu. Dakikalardır nerede olduğunu sorguladığım adam karşımda en güzel gülümsemesiyle bana bakıyor. Kalbim onun varlığıyla hızlanırken derin bir nefes alıp abime sarıldım.

"Miniğim," Cihad abimin keskin tonlaması dikkatimi çekerken onlara doğru döndüm. Adımları bana yaklaşırken sessiz kaldım. Çıtım çıkmadı. Konuşursam saatlerce ağlayacak gibiyim. Abim yanıma ulaşınca tebessüm ettim.

"Hep güzeldin miniğim." Abimin sesi titredi. Gözlerini kapatıp açtıktan sonra kollarını iki yana açtı. Gözlerim dolu dolu olurken daha fazla olduğum yerde beklemedim. Başımı abimin göğsüne bastırıp gözlerimi yumdum. "Her daim yanındayız. Her daim arkandayım Uhra. Canını sıkan en ufak olayı dahi bileceğim. Gözünden düşecek her yaşın hesabını sorarım. Sen mutlu ol yeter miniğim." Gözyaşlarım daha fazla yerinde durmadı. Birkaç yaş gözlerimden süzülürken geriye çekildim. Abimin gözleri kızarmış ve kendini zor tutuyor.

"Hadi biz artık içeriye geçelim." Duygusallığı bir bıçak gibi bölen Aleyna oldu.

"Abim ile Uhra yalnız kalsın. İçeriye geçelim misafirler bekliyor. Onlar da zaten ardımızdan gelecek."

Herkes tek tek çıkarken, odanın bir köşesinde ben diğer köşesinde Baran kalmıştı. Gözleri yüzümde gezinirken soluğum tıkanıp kaldı. Yavaş adımlarla bana doğru gelmeye başladı.

"Uhra," dedi bambaşka bir tonda. Sesinin tınısı tüylerimi ürpertirken sessiz kaldım. Elini usulca yanağıma yasladığında başımı yana eğdim. Gözlerim titrek soluklar eşliğinde kapanırken nefesimi tuttum.

"Güzelim." Ses tonu ruhumu okşuyor. Zaman durmuş. Dokunuşu bütün evreni alt üst eder. Beni ilkbahar mevsiminde takılı bırakıyor.

"Baran." dedim fısıltıyla. Yavaşça elini çektiğinde başımı dikleştirdim. Gözlerimi araladığımda gülümsüyordu. Kolunu uzattığında beklemeden koluna girdim.

"Bir ömür," dedi kapıya doğru adım atarken. Onun ardından bende konuştum.

"Seninle geçecek bir ömüre adım atıyorum." Kapıyı araladığında dudaklarımda nahoş bir gülümseme vardı. Ruhumun tek sığınağı Baran. Sanki bütün bir ömür onu beklemiştim.

"Her bir adımım sana Uhra Oğuz." Kalbim titredi. Adımın yanına soyadını eklemesi beni benden aldı. Ayaklarım zangır zangır titriyor. İçeriye doğru her adım atışım heyecanımı kat ve kat arttı.

Müziğin ritmi bizi kendine çekerken Baran'dan destek aldım. Beni ayakta tutan onun sevgisi. Kalabalık boy gösterirken gözlerim etrafta gezindi ve salonun ne kadar çok dolu olduğu beni şaşırttı. Düğün salonu tıklım tıklım. Bizi gören herkes alkışlıyordu.

"Baran," dedim fısıltıyla. Pistte durunca beni yavaşça kendine çevirdi.

"Yanındayım. Senin kadar bende heyecanlıyım." Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra kendimi ona bıraktım. Dans şarkımız çalıyordu. Sağ elimi Baran'ın sıcak avucuna bırakırken, sol elim omuzunda yerini aldı. Onun kolu belime sarılmış ve beni güven dolu kafesine aldı. Ruhumun huzuru artarken; onun ruhu benim ruhumun sığınağı oldu.

"Ben bir tek kadın sevdim
O da sensin, o da sensin
Ben bir tek sende yandım
Alevlendim, delilendim."

Şarkıya eşlik etmesi beni daha çok heyecanlandırdı. Sözleri kulağımın dibinde fısıldaması yüzümdeki gülümsemeyi çoğalttı. Bu kez sıra bende. Aramızdaki mesafe varla yok arasındayken diğer nakarata eşlik ettim.

"Ben bir tek adam sevdim
O da sensin, o da sensin
Ben bir tek sende yandım
Alevlendim, delilendim."

"Ben bu sevdayı yemin bildim, söz bildim
Ben bu sevdayı kutsal bildim."

"Ben bu sevdayı kutsal bildim." İkimiz son paragrafı tekrarlarken gözlerimiz birbirine tutsak kaldı. Ben kendi gözlerimdeki yeşili değil onun gözlerindeki yeşile tutkundum. Bütün huzurum onda saklıymış gibi hissediyorum. Elbette bütün huzur onunla yayılıyor; ben onunla mutluyum.

"Her daim," derken sesi tüylerimin ürpermesine sebep oldu. "Seninleyim." Gözleri derin anlamlarla gözlerime tutulurken soluğum kesildi.

Aşk; üç harften oluşan bu kelime bütün duyguları mı yönlendiriyor? Baran'a duyduğum her duygunun tek bir anlamı mı var? Aşk mı bu?

Ah be adam! Ah benim güzel sevgilim, bu öyle böyle anlatılacak kelimeler değil. Kalbimi avuçlarına bıraksam bile anlatamam. Gözlerim dolarken başımı yana çevirdim.

"Uhra," dedi fısıltıyla. Ben ısrarla gözlerimi kaçırmaya devam ettim. Eğer gözlerine bakarsam usul usul ağlarım. Ona olan sevgim bir ateş gibi; iki göğsümün arasında yanan bir ateş. Her geçen gün ateşi harlanıp içimi kasıp kavuruyor.

Onun adını alınma yazan Rabbim elbet bir çıkar yol da nasip edecektir. Baran'ın kolları arasında olmak, sanki bulutların arasındaymışım gibi hissettiriyor. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde bana bakıyordu. Gamzesini gösterecek şekilde gülümsemesi, midemde kramplara neden olurken gülümsedim.

Sen hep gül sevgilim.

Gözlerinden, gözlerimi bir kez olsun çekmedim. Ne o konuştu ne ben; lakin dillerimiz yerine gözlerimiz konuşuyor. Beni daha çok kendine çekti.

Saatler usul usul ilerlerken etrafıma bakıp gülümsemeye devam ettim. Yerimize oturduktan sonra tebrik etmek için birçok kişi geldi. Baran'ın arkadaşlarıyla ve onların eşleriyle de tanıştım. Herkes eğlenmeye devam ederken yüzümdeki gülümseme büyüdü.

"Birazdan," diyen Baran'ın sesiyle ona doğru döndüm.

"Ne birazdan?" Sırıtarak kulağıma yaklaştı.

"Zeybek oynayacağız." Gözlerim şaşkınlıkla açılırken duraksadım. Abimin düğününde de oynadılar ve hayran kalmıştım. Baran kolay kolay düğünlerde oynamazdı. Hafifçe tebessüm ettim.

"Baran." Oğuz Abi'nin sesiyle geriye çekildi. Bana son kez baktıktan sonra yan tarafına döndü. "Hadi kardeşim." İkisine bakıp kıkırdadım. Baran ayağa kalkınca gözlerim usulca üzerini süzdü. Masaya bıraktığı ceketini alıp giydikten sonra bana döndü. Sol elini uzattığı anda şaşkınlıkla bakakaldım. Bir ona bir de uzattığı eline bakmak dışında bir şey yapamadım.

"Bende mi?" Şaşkınlıkla sorduğum soru Baran'ı güldürdü. Dudakları yavaşça aralandı ve melodik bir müziğin eşsiz tınısı gibi yayıldı gülüşü.

"Sensiz olmaz Uhra." Parmaklarımı avucuna bırakıp ayağa kalktım. Tüm gözler bize döndüğü için heyecanım epey arttı. Piste yaklaştığımız anda etrafımızda geniş bir çember oluşturuldu. Arkadaşları yerlerine geçip ellerini kaldırdığı anda Baran'da onlara ayak uydurdu bende öylece karşımda duran Baran'ı seyrettim.

İki yana açtığı kollarına tüm hayallerimizi sığdırmıştı. Defalarca kez önümde diz çöken bu adam, bana bütün duyguları dorukta yaşatıyor. Sevgisini iliklerime kadar hissediyorum. Gözlerim dolarken Baran bir kez daha çöktü ve elini usulca yerden kaldırdı.

Müziğin bitişinde tam önümdeydi. Herkes geriye çekilirken Baran bana bakıyordu. Sanki kocaman salon bomboş. İki elini yanaklarıma yasladıktan sonra dudaklarını alnıma bastırdı. Gözlerimi kapattığım anda birkaç yaş düştü göz pınarlarımdan.

"Bir ömür sözüm olsun Uhra. Bu hayatta önünde binlerce kez diz çökecek adamın sözüdür. Seni son nefesime kadar seveceğim. Bir sana mağlup oldum bu mağlubiyetlerin en özeli." Sesi kulaklarımda çınlarken gözlerimi açtım. Şu an sana öyle sıkı sarılabilirim ki sevgilim, korkarım kemiklerin kırılabilir. Sevgim kalbimin atışlarını daha çok hızlandırırken geriye çekildim.

"Tekrardan hepiniz hoş geldiniz. Gençlerin bu mutlu anında onları yalnız bırakmadığınız için düğün sahipleri adına teşekkür ederiz. Nikah törenimiz başlayacak."

Anonsla beraber masaya ilerledik. Yerlerimize oturduktan sonra nikahımızı kıyacak nikah memuru yerine geçti. Cihad abim ile Oğuz abi şahidimiz olduğu için onlarda masada yerlerini aldı. Heyecandan terleyen avuçlarımı gelinliğime sürtüp başımı dikleştirdim. Nikah memuru konuşurken pür dikkat onu dinledik.

"Siz Uhra Uz, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, kendi hür iradenizle Baran Oğuz'u eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Salona kocaman bir sessizlik çökerken derin bir nefes aldım. Elimi sıkı sıkı tutan sevdiğime son kez baktıktan sonra tebessüm ettim.

"Evet!" Sesim yankılanınca kıkırdadım. Baran avucuma derin bir öpücük kondurup gülümseyince bende kocaman sırıttım.

"Siz Baran Oğuz, hiç kimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan, kendi hür iradenizle Uhra Uz'u eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Hiç düşünmedi. Tek bir saniye bile beklemeden cevapladı. "Son nefesime kadar evet!" Onun sesi bir hüküm verir gibiydi. Sanki yıllara meydan okuyor.

Parmaklarımız birbirine kenetlendi.

"Sizler de şahitlik ediyor musunuz?"

Abim ve Oğuz abi sırayla cevapladı "Evet."

"Belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak sizi karı koca ilan ediyorum. Bir ömür boyu mutluluklar dilerim. Gelini öpebilirsiniz." Nikah memuru ayağa kalkınca bizlerde ayaklandık. Evlilik cüzdanını aldığım anda Baran'ın ayağına bastım.

"Senin sözün hep geçerli zaten yavrum." Baran'ın mırıldanması kıkırdamama sebep olurken gülümseyerek evlilik cüzdanını havaya kaldırdım. Baran'a doğru dönüp gülümsemeye devam ettim. Gözlerimiz parlıyor.

"Nikahı sana bastım Baran Oğuz." Dudağı hafifçe kıvrıldı.

"Öyle oldu Uhra Oğuz."

Adımın yanına soyadın ne güzel yakıştı be adam. Biz birbirimize gülümserken fotoğraflarımız çekiliyordu. Zaman şu dakika durabilir. Bir ömür, sonsuzluğa seninle Baran. Seninle beraber güzel senelere.

"Geline nikah hediyesini verelim."

Baran'ın arkadaşının sesiyle masaya döndük. Elinde tuttuğu Kuran-ı Kerim ve bayrağı abime uzattı.

"Cihad Komutanım iş size düştü." Bir şeyler mırıldanan abim arkadaşının elinden hediyeleri alıp bize yaklaştı.

"Ömür boyu mutluluklar kardeşim." Alnıma bir öpücük konduran abim geriye çekilip Baran ile tokalaştı. Elindeki Kuran-ı Kerim'i üç kere öpen abim bana uzattı ve bende üç kere öpüp başıma koydum. Bayrağı da üç kere öptükten sonra bana uzattı ve bende üç kere öpüp başıma koydum.

"Uhra," diyen Baran'ın sesine dikkat kesildim. Masamıza geçtikten sonra birbirimize baktık. "Bu hediyenin iki anlamı var güzelim." Bana sıcacık gülümsedi. "Birincisi, inançlarımızın ve dinimizin kutsal değerlerimizden hiçbir zaman ayrılmamasını ve o yönde bir nesil yetiştirmemizi simgeliyor. İkincisi ise, vatanımızın, bayrağımızın bağımsızlığını ve devamını, güçlendirmesini sağlayacak bir nesil yetiştirmek." Sözleri gülümsememi artırdı. Ellerimiz birbirine sıkıca tutunurken eşimi dinlemeye devam ettim.

"Ben nefes aldığım müddetçe bu ikisi için savaşacağım. Allah'ım minarelerde okunan ezanın ve hürce dalgalanan bayrağımızı göklerden hiçbir zaman indirmesin."

"Amin." dedim tüm içtenliğimle.

Sıra kuşak bağlamaya gelmişti. Baran ile yan yana annemlere döndük. Annem elinde tuttuğu üç kuşakla yanıma yaklaştı. Abilerim karşıma geçince gözlerim yaşardı. Cihad abim annemden kuşağı alarak tam karşıma geçti. Cihad abim Baran'a ters bakışlar atarak kuşağımı belimden geçirip bir kez bağlayıp açtı. Bir kez daha bağlayıp açıktıktan sonra duraksadı.

"Gönül ister ki," Baran'a baktı. "Sana bir tane geçireyim." Gülmemek için yanağımın içini ısırdım. Tüm konuşmaları kamera kaydına çekiliyordu.

Abim kuşağı düğüm yapacak şekilde bağlayıp gülümsedi. Resmen kuşağı düğüm yapmış. Barın abime sıra gelince yüzündeki düz ifadeyle yanıma yaklaştı. Kuşağı bağladıktan sonra beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Gözlerim abime baktıkça dolu dolu oldu. Sıra Berkin abime gelince bakışlarım abimi buldu. Gözleri kızarmış. Sessizce kuşağımı bağlayıp başını kaldırdı.

"Çiçeğim." Gözlerimden yaşlar ardı arkası kesilmeden süzülmeye başladı. Abimle birbirimize sarılıp ağlamaya devam ettik. Berkin abimi geriye çeken Cihad abim, bana gülümseyip abimi kolunun altına aldı.

"Ağlama aslanım. Canımız istediğinde Baran'a bir tane çarpar bacımızı yanımıza alırız." Baran Cihad abime ters bakışlar atıp seslice "Ya sabır." dedi.

Düğünün sonuna gelmiştik ve sırada vedalaşmamız vardı. Derin nefesler alıp verdikten sonra dolan gözlerimi tavana diktim. Karşımda ağlayan anneme baktıkça daha kötü oluyorum. Babamın karşısına geçip önce elini öptüm sonra ise kollarımı beline sarıp ağlamaya başladım.

"Güzel kızım." Babamın ağlamamak için kendini zor tuttuğunu, boğuk konuşmasından çok net anladım. "Evinin kapıları sana ardına kadar açık kızım. Eğer bu kerata canını sıkarsa abilerine söyle, boyunun ölçüsünü alırlar." Babama bakıp gözyaşları içinde gülümsedim. Birbirimize son kez sarıldıktan sonra geriye çekilip anneme ilerledim. Daha fazla beklemeden annemle birbirimize sıkı sıkı sarıldık.

"Bir tanecik kızım vardı." dedikten sonra hıçkıran annemle daha çok ağlamaya başladım.

"Yapma hanım, kızı ağlatıyorsun." Konuşan babamı, annem umursamadı. Yanaklarımı öpüp sıkıca sarıldıktan sonra babamın yanına geçti.

"Miniğim," Cihad abime bakışlarımı çevirdim.

"Abilerin her zaman arkanda, attığın her adımdan haberimiz olacak. Canını yakan olursa canını iki misli yakarım." Sözlerini Baran'a bakarak söylemişti. Abime sarılıp geri çekildim. Abim şakağımdan öpüp Baran'ın yanına gitti. Gözleri dolu dolu olan Barın abimin yanına gidip hemen sarıldım.

"Güzelim, bir sıkıntın olursa telefon etmen yeterli." Barın abim de şakağımdam öptükten sonra Baran'ın yanına gitti. Berkin abime baktığımda gözleri kıpkırmızıydı. Hızlı adımlarla yanıma gelip kollarını belime sardı. Omzuma düşen yaşlarla kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Abimle sarılı bir vaziyette dakikalarca ağladık. Berkin abimi geri çeken Cihad abim olmuştu.

"Elisa," dedim köşede duran kızlara bakıp. Almila Pınar Annemlerle ilgileniyordu Aleyna ise Cihad abimin yanına gitmişti bir tek Elisa yanımda kalmıştı.

"Efendim canım."

Çabucak yanıma geldi.

"Lavaboya gidelim mi?" Gözlerini açıp kapatarak beni onayladı.

"Baran."

Bakışları hızla beni buldu ve beklemedem yanıma yaklaştı.

"Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayacağım."

"Dikkat et Uhra'm." Gülümseyip Elisa'ya döndüm ve beraber düğün salonun en uç noktasına ilerledik.

"Hayırlısıyla bitti." Derin bir nefes aldım.

"Öyle canım. Ama çok yorgunum." Elisa kıkırdayarak omzuma vurdu.

"Gece sizin için daha yeni başlıyor." Yaptığı ima beni utandırırken ona ters bir bakış atıp lavaboya girdim.

"Ay cidden nereden nereye geldiniz Uhra." Elisa'nın tek bir sözüyle tüm anılarımız gözlerimin önünden film şeridi gibi geçmeye başladı.

"Olduramadığım her şey oldu."

🌼

Uhra'yı merak eden Baran hızlı adımlarla lavaboların olduğu yöne ilerledi. Adımları aceleciydi ama bir o kadar da heyecanlıydı. Tüm imkansızlıkları imkan bulmuştu. Koridorun sonunda duran Uhra ve Elisa'yı görünce duraksadı. Uhra'nın sözleri onın durmasına sebep olmuştu.

"Elisa," Elisa'ya baktı. "Abi," dedi mırıltıyla. "Baran sadece abi dediğim adam. Abi dediğim adamı sevmek," gözleri camın ardına kaydı ve nefesini dudaklarının arasından bıraktı. "Ötesi olamaz." Kollarını göğsünde toplayıp gülümsedi. Abi değildi Uhra için, abi derken bile abi değildi. "Onu sevemem. Ondan uzak durmam gerekiyor. Ötesi olamaz." Kulaklarını kapatıp çığlık atmak istedi bu sözler karşısında. "Ama öyle değil Elisa. Herkes gözümün içine bakıyor." Elisa'ya doğru dönüp gülümsedi.

Baran hızla gerilerken duydukları kulaklarında çınladı. Ellerini kulaklarına kapatıp yürümeye başladı. Sesler uğultu halinde yayılırken ceketini çıkarmaya çalıştı ama beceremeyince elini yumruk yapıp duvara geçirdi.

"Sikerim abiyi! Ne abisi amına koyim! Ne abisi lan!" Kendi sesi bile kendine yabancı geldi. Kendini düğün salonunun arka bahçesine atıp yere çöktü. Uhra'nın sözleri kulaklarında çınlarken delirecek gibi hissetti.

"Ne dedi? Ne dedi?" Ceketini çıkarıp bir kenara attıktan sonra elini saçlarına uzattı. Özenle yaptırdığı saçlarını bir çırpıda dağıtıp art arda küfürler saydırdı.

"Ne oluyor? Ne abisi! Ben," dedi mırıltıyla. Her şey anlamsızca kulaklarında yankılanırken ayağa kalkıp ceketini aldı.

"Düşün Baran," dedi kendi kendine. "Uhra böyle şeyler söylemez. Başka bir şey var." derken içeriye doğru adımladı.

"Yok anasını satayım." derken siniri kat ve kat arttı. "Saçmalıyor."

Elisa ile beraber pencerenin önündeki sandalyelere oturmuşlardı.

"O benim sevdiğim, aşık olduğum adam. Ben ondan uzak duramam. Ben onu sevmeden yaşayamam. Ben onsuz duramam. Alnıma onun adı yazılmış." Elisa ayağa kalkınca Uhra derin bir iç geçirdi. "Baran'a o kadar çok aşığım ki, kalbim onun yanında depar atıyor. Tıp dilinde bunun bir karşılığı yok." Elisa kahkaha atarak Uhra'nın kolunu tutup ilerlemeye başladı.

"Anladık canım ama düğün bitti ve herkes evine dağılıyor. Hadi bizi merak etmişlerdir." Elisa ile beraber düğün salonun girişine kadar ilerlediler. Uhra'nın gözleri etrafta gezinirken sadece bir çift bakışla kesişmek istiyordu. Dört bir yanda Baran'ı aradı ama bulamadı.

Dağılmış bir halde düğün salonundan çıkan Baran'ı görenler şaşkınlıkla ona baktı. Uhra ve Pınar Hanım herkesten önce Baran'a yaklaştı.

🌼

"Baran," dedim şaşkınlıkla. Elini tutacağım anda elini kendine doğru çekti. Ben öylece duraksarken bana bir kez bile bakmadı.

"Ne bu halin oğlum?" Pınar Annem Baran'ın saçlarını düzeltirken abimler yanımıza gelmişti.

"Başım ağrıdı o kadar." Sesi o kadar tuhaf ki, bir şeyler olduğunu çok net anladım.

"Tamam, evlere geçelim sizlerde dinlenin." Demir Babam'ın son sözlerine uyduk ve arabalara dağıldık.

"Arabayı kullanabilir misin?" Beni duymadı ve hızla yanımdan uzaklaştı. Arabanın ön koltuğuna kurulup başını arkaya attı. Cihad abim arabanın camına vurunca başını dikleştirip camı açtı.

Abim bir şeyler söylerken Baran sadece gözlerini kapatıp açarak onayladı ve sonra bana baktı. Sanki gözlerinin önüne perde indirmiş. Bakışlarımızı bölen Almila oldu.

"Hadi arabaya geç Uhra." Almila'nın yardımıyla arabaya geçtim.

Ben arabaya bindikten sonra arabayı çalıştırdı ve kimseyi beklemeden yola koyulduk.

"Baran," dedim ama beni yanıtsız bıraktı. Şaşkınlığım artarken vitesi tutan eline uzandım ama hızla elini çekip direksiyonu tuttu. "İyi değilsin sevgilim, ne oldu?" Hızla bakışlarını yüzüme çevirdi ve tekrar önüne döndü. Duymuyor mu bu adam beni! "Neler oluyor Baran?" Ama yine cevap vermedi bende daha fazla üstelemedim. Sesizce akıp giden yolu seyrettim. Araba evin önünde durunca yavaşça arabadan indim.

Bahçe kapısından geçince adımlarım yavaşladı. Baran çok tuhaf davranıyor. O kadar çok dengesiz davranıyor ki ben hareketlerine anlam veremiyorum. Bileğimin tutulmasıyla başımı hızla kaldırdım.

"İyi misin?" dedi kaşları çatık bir şekilde. Bileğimi kavrayan eline baktıktan sonra gözlerimi usulca yüzüne çıkardım. Sana ne oldu Baran?

"İyiyim canım." Gözlerini titrekçe kapattı ve bir süre durdu. Anlayamıyorum. Hareketleri çok anlamsız.

"Asıl sen iyi misin?" Bileğimi elinden çekip karşısına geçtim.

"Bugün, yani düğün salonundan çıkarken yüzün düştü. İyi misin Baran? Bir şey mi oldu?" Adem elması üst üste hareket edince yutkunuşu kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. "İçeriye geçelim." Bana bakmadan arkasını dönüp eve ilerledi. Sustum.

Baran'ı üzen bir şeyler olmuş ve ben ne olduğunu bilmiyorum. Derin nefesler alıp verdikten sonra gelinliğin eteğini kavrayıp hafifçe kaldırdım ve yürümemi kolaylaştırdım. Hızlı adımlarla kapıdan geçeceğim esnada kolumu tuttu. Ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi onun kucağında buldum. Bu halimiz kıkırdamama sebep olurken, düşmemek için kollarımı boynuna sarıp yüzümü boyun boşluğuna yasladım.

"Sen," dedi kapıyı ayağıyla kapattıktan sonra. "Yatak odasına çık." Koridorun ortasında beni yere indirdiğinde kaşlarım çatıldı.

"Sen?" dedim oldukça şaşkın bir halde. Bakmadı bana. Yeşil hareleri beni es geçti. Baran beni görmedi. Aşığı olduğum gözleri hiç bana değmedi. Ve ilk defa bana arkasını dönüp gitti. O kadar hızlı adımlarla merdivenlere yöneldi ki şaşkınlıktan ağzımı açamadım.

"Baran," dedim gözlerim yaşadığım dengesizlikten dolarken. "Bugün bizim günümüz." Duymadı beni. Sanki beni duymak istemiyor gibi ellerini kulaklarına kapatıp hızlıca üst kata çıktı. Bir dünya hayal kırıklığı göğsüme çökerken nefes alamadım. Bütün dünya şu saniyede yıkılıp kaldı başucumda.

"Baran," dedim fısıltıyla. Merdivenleri aşan adımlarım zangır zangır titredi. Geniş koridorda bize ait olan odaya doğru ilerledim. Parmaklarım kapı kolunu sıkıca kavradığında kapı kendiliğinden açıldı. Bakmadı bana. Saniyeler içinde dahi hasret kaldığım yeşilleri yüzüme bakmadı. Kapının önünden çekilmemi bekliyor ama çekilmeye niyetim yok. "Neler oluyor?" Sesim o kadar cılızdı ki ben bile duyumsamadım. Ben dahi kendimi yok saydım

"Çekil." dedi buz gibi bir sesle. Kalp atışlarım bu kez korkudan arttı. Sesi beni yazın ortasında üşüttü. Kalbim tir tir titriyor.

"Bana bir açıklama yapacak mısın?" Başını usulca kaldırıp gözlerime baktı. Gözlerinde gördüğüm bu hisler bana mı? Akşama kadar aşkla bakan gözleri şimdi buz gibi bakıyor.

"Anlamadın mı hala?" Bu kez sadece titreyen kalbim değil. Ellerim ve ayaklarım da zangır zangır titredi.

"Ne diyorsun Baran?" Kolumu sıkıca kavradığı anda gözlerim koluma ilişti. Beni tek hareketiyle duvara yaslayıp tam karşımda durdu. Sıcak nefesi yüzüme çarparken gözlerimi titrekçe kapattım. Bu anın gerçekliği beni tokatlarken; az önce yaşanan her şeyin saçmalıktan ibaret olması için dua ettim.

"Sadece," yutkundu. "Bitti." Kapalı gözlerimden yaşlar süzülürken ne dediğini anlamaya çalıştım. Sözleri bir bıçağın göğsümü yarması gibi kalbimi paramparça yaptı. Kalbimi avuçları arasında ezip atarcasına acımasızlaştı.

"Ne bitti?" Gözyaşlarım daha çok hızlanırken konuşmasını bekledim.

"Oyun bitti Uhra." Sesi tüylerimi ürpertirken soluğum tıkandı. Ne oyunundan bahsediyor! Bu adam ne saçmalıyor!

"Baran," dediğim anda dudaklarımın üstüne parmağını bastırıp susmamı sağladı. Dokunuşu canımı yakıyor. Parmağı usulca dudaklarımın üzerinde hareket etti. Diri diri yanıyor gibi hissediyorum.

"Abinler evlendi." Başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi yana yana durdum. Kalbim kan ağladı. Ne oyunundan bahsediyor bu adam! Aylarca hasret kaldığım bu adam, her şeyin bir oyundan ibaret olduğunu söylüyor! Bariz yalan cümleleri!

"Saçlamayı kes!" Sesim acıyı kavramış. "Hiç komik değil." Ellerimi göğsüne koyup geriye doğru ittim.

"Ne oyunundan bahsediyorsun! O kadar şey yaşadık Baran! Beni öptün! Bana sarıldın! Benimle uyudun! Yolunu gözledim! Seni bekledim! Seni sev-" Elini arkamdaki duvara vurup, "Sus!" diye haykırdı.

"Yalvarırım sus." Yavaşça yere çöktüm. Bütün hayal kırıklıkları göğsüme saplanırken yaşadığımız bu saçmalıkları sorgulamaya başladım. Bilinmezliklerle kuşanmış olan göğüs kafesime sığındım.

"Baran." Fısıltım sessizlikte yankılanırken hızla geriye çekildi. Adımları kaçarcasına uzaklaşırken hıçkırıklarım dudaklarımdan firar edip boşlukta yayıldı. Hayal kırıklığı. Yaşadığım bu an kocaman bir bıçak gibi göğsüme saplanıp kaldı.

 

Bölüm : 31.12.2024 22:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...