Final 1 önyazısı.
Başlayalım.
________
Esila devam etti.
“Ben seni çok seviyorum. Bunu anlatamıyorum bazen. Ya da öyle çok anlatıyorum ki seni sıkıyorum. Korkuyorum. Korkum senden değil, seni yitirmekten. Her şeyi senin yerine düşünüyorum, senin yerine susuyorum, senin yerine bile ağlıyorum bazen...” Gözyaşı yine süzüldü. Elini dizine bastırdı. “Sen iyi olmazsan… Ben neyle mutlu olacağım Salih? Gelinlik mi? Fotoğraf mı? İkram listesi mi? Düğün pastası mı? Hangisi seni iyileştirir? Hangisi Yağmur’u güldürür?”
Salih gözlerini kaçırdı. Esila sustu. Birkaç saniye sessizlik oldu. Sadece kalplerin atışı vardı. Ve dışarıdan gelen bir kuş sesi, hayatın hâlâ devam ettiğine dair küçük bir kanıt gibi. Sonra Salih, yavaşça ayağa kalktı. Esila’nın içine kapanmış bedenine, dizlerine çektiği ayaklarına, göğsünde çarpan o kocaman kalbine baktı. Usulca yaklaştı. Sanki gürültü çıkarırsa kırılacak bir şeyler varmış gibi… Kırıkların üzerine basmak istemeyen bir adamın temkinli adımlarıyla yürüdü.
Yanına geldi. Yavaşça kolunu omzuna attı. Esila önce kıpırdamadı. Bedeninin her bir hücresinde onun dokunuşunu hissediyordu. Sonra başını ona doğru çevirdi. Salih, başını onun saçlarına yasladı. Kokusunu içine çekti. Sanki sonmuş gibi. Sanki o anda zaman durmuş da dünya sadece onların etrafında dönüyormuş gibi. Sadece fısıldadı. “Esila düğünü bence ertelemeyelim. Bir şey mi oldu? Düğüne iki gün var…”
Sesi yorgundu ama içinde hâlâ umut vardı. Hâlâ onunla yürüyeceği bir yol olduğunu biliyordu. Ama Esila gözlerini kapattı. Sanki o cümleyle birlikte içinden bir fırtına geçmişti. Başını onun göğsüne yasladı, göz kapaklarını sıkıca kapattı. İçindeki boğulmuş sesi dışarı çıkarırken dudakları titredi. “İsterse bir saat kalsın düğüne. Biz yine de düğünü erteleyelim.”
Salih irkildi. Bir an nefesi kesilir gibi oldu. Kalbi Esila’nın saçlarının hemen arkasında atıyordu ama o an dondu sanki. Bedenini çekmedi, kızmadı da. Ama anlamaya çalıştı. Çünkü bu cümle, bir karardan öte bir vedanın gölgesini taşıyordu. Derin, sessiz bir veda gibi… Ama veda değildi. Aslında bu kurtarmaktı. Sevdiği adamı hayata döndürmekti. “İyi de Esila.” dedi. Sesi biraz yükseldi ama hâlâ kırılgandı. “Ölürüm de seninle o gün evlenmekten vazgeçmem demiştin…”
Esila daha sıkı sarıldı. Onun göğsünden gelen kalp atışlarını daha net duymak ister gibi… Belki o sesi içine çekerse, korkuları biraz dağılır sanmıştı. Ama dağılmadı. Daha da çoğaldı. “Salih...” dedi, dudaklarını zorlayarak. “Sorun seninle yaşamak istemem değil... Sorun seni daha fazla yaşatmak istemem.” Durdu. Sanki kelimeleri bitmiyordu da, sadece ruhu yetişemiyordu. “Seninle yaşlanmak istemem, çünkü bu konuda inat edersem belki de yaşayamayacağız. Ben… Ben seni yaşatmak istiyorum Salih. Gözlerimin önünde bir şeyler kayıyor gibi. Her geçen gün biraz daha eksiliyorsun. Buna izin veremem. Kendim için seni görmemezlikten gelemem.”
Salih nefesini tuttu. Başını hafifçe geri çekti. Esila’nın gözlerinin içine baktı. Gözyaşları kirpiklerinin köşesinde birikmişti. Titriyordu. Ama güçlü durmaya çalışıyordu. Yine de her şeyi anlatan gözler vardı karşısında.
“O söz… Hani ‘ölürüm de seninle o gün evlenmekten vazgeçmem’ demiştim ya…” dedi Esila. Gülümsedi acıyla. “Ben ölürsem diye söyledim onu. Ölen ben olursam, bir günlüğüne bile olsa senin karın olmak isterim demekti. Ama, ama ölecek kişi değişirse… O kişi sen olursan. Fikir de değişir Salih. Çünkü ben sensiz yaşamaya razı değilim. Ama sensiz kalmaya da hazır değilim.” Bir süre sessizlik oldu. Sadece kalplerin konuştuğu, gözlerin birbirine sarıldığı bir sessizlik.
______
Yeni bölümde görüşelim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
113.08k Okunma |
9.9k Oy |
0 Takip |
127 Bölümlü Kitap |