Beğeni ve yorum yaparsanız çok sevinirim.
____
Hızlı adımlarla ellerinde yeşil kaplı birkaç dosya ile elli yaşlarındaki baş sekreter ve genç yardımcısı Hacer, Arsel Holding'in tek varisi Murat Arsel'in odasına doğru koşturuyordu. Bir yandan da kendilerine çeki düzen vermeye çalışıyorlardı.
Baş sekreter herkes tarafından saygı duyulan, verdigi hiçbir kararda iki kere düşünmeyen biriydi. Yardımcısı ise, baş sekreter kadar olmasada gerek karakteri, gerek konuşması, gerek yaptığı başarılar sayesinde holding de tanınan ikinci sekreterdi.
Odanın önüne vardıklarında baş sekreter göreceği manzara yüzünden, on saniye duraksayıp, birkaç kez kapıya vurarak bekledi. Elini alnına koyarak panikle içeriye girdi. Oda her zamanki gibi boş, sessiz, kaderine küsmüş haldeydi. "Murat Arsel yine nerede Allah bilir." diye hırladı.
Başına gelecekleri anlamıştı baş sekreter, dudaklarını ısırıp elindeki dosyalarla ne yapacağını düşünmeye başladı. Hızlı ve kendisini zora sokmayan bir çözüm bulmalıydı.
Murat Arsel, babasının zoruyla geldiğini her an göstermekten çekinmeyen tembel,umursamaz, para ile alakası olmayan, çapkın, güzellik konusunda takıntılı bir adamdı. Yakışıklıydı hemde birçok kadının hayallerini süsleyecek kadar yakışıklıydı. Yine de iş ortamında ki kadınları sıkıcı bulduğu için uzun vakitler geçirmezdi. Onun lügatında sekreterler, ucuz, paragöz kadınlar olarak aklına kazınmıştı.
Umursamaz ve iş ile alakasız davranışlarından en çok zorlanan sevmediği sekreterlerdi. Yakışıklı olsa da gözüne her batan insanı, özellikle sekreterleri kovduğu için şirket çalışanlarını tedirgin ediyordu. Büyük patron ne olursa olsun kıymet verdiği oğlu Murat'ı suçlamıyor, onun yerine sekreterlere ceza kesiyordu.
Baş sekreter, bir aylık yeni yetme sekreterlerin başına gelenleri çok iyi bildiği için tedirgindi. Yıllarını verdiği iş yerinde ki koltuğu sarsıldığını hissetti... Şımarık, kendini beğenmiş genç patronu yüzünden en sonunda, yaşlı kadında nasibini alacaktı. Biliyordu Fahri Bey'in oğlu konusunda çok hassas davrandığını. Affedilmesi imkansız hatalara göz yumduğunu. Bu sebepten yanında çalışan bütün sekreterler, en fazla bir ay çalışıyordu. Daha sonra ya kovuluyor ya da dayanamayıp istifa ediyordu. Şimdiye kadar birçok kez sekreter degiştirmişti. Murat için bu kaide yaratacak bir durum hiçbir zaman olmadı. Daha bir hafta önce sekreteri büyük bir anlaşmayı sağlayamadı, gereken imzayı Murat Arsel'den alamadı diye karşı şirkete tazminat olarak küçük bir meblağ ödemelerine sebep olmuş ve sekreter haksız yere kovulmuştu. Bütün suç Murat'ın atmak istemediği bir imza olsa da suç sekretere kalmıştı. Bencil adamın tekiydi.
Bu sebepten Fahri bey yeni sekreteri kati suretle Murat Arsel'in seçmesini emretmişti. Belki kendi seçerse iş yerinde burun kıvıracak bir konu ortadan kalkardı. Lakin her zaman yaptığı gibi yine ortadan kaybolmuş yetmezmiş gibi kimseye haber vermemişti. Kocaman holding de çocuk kovalar gibi patron kovalıyorlardı. Tek bir farkla, elle tutulacak bir patron yine her zamanki gibi yoktu.
Baş sekreter ellerini saçlarına dolamış on dakikadır çözüm aramaya çalışıyordu. İki saat içinde mülakat başlayacak ve Murat Arsel'in gölgesi dahi etrafta yoktu. Çaresizlik içinde baş sekreter, yardımcısına boş bir ifadeyle, "Ben Fahri Bey'e bildirmeye gidiyorum. Murat bey gelirse hemen bana haber ver." dedi, yardımcı sekreter kafasını sallayarak, "Tamam efendim" demesiyle sekreter odasına geçti.
Elli beş yaşında olmasına aldırış etmeden, koşar adımlarla Holdingin tek yetkili ismi Fahri bey'in kapısına gelmişti. Acil bir durumdu ve yanan her zamanki gibi sekreterler oluyordu. Kapıyı çalıp mahcup bir sekilde içeriye girdi. Odada genç yaşına rağmen birçok başarı ödülü alan, Holdingin yönetim kurulu Başkan yardımcısı, gözde bekar Salih Saraç ve Fahri Bey vardı.
Salih ,Fahri Bey'in en yakın arkadaşının oğlu olması, sadece holding'de en alt kademesinde çalışmasına yardımcı olmuştu. Geri kalan başarıda Fahri bey'in uzaktan yakında alakası yoktu. Tamamen kıvrak zekası kendine has üslubuyla yıllar içerisinde yükselmiş, başkan yardımcılığına ulaşmıştı. Bütün başarıları azmi ,çalışkanlığı sayesinde çok tanınmış, kadınlar tarafından çekici ve zengin olarak ün salmış biri haline getirmişti. Kumral ve bir kadının bakışlarını kendisinde hapis edecek kadar çekiciydi. Yeşil gözleri baktığı yeri ateşli bir ok gibi tarumar ediyordu. Birçok kadın karşılıksız aşkı yüzünden acı çekerken, Salih sadece işine odaklı yaşıyor ve bundan da keyif alıyordu.
Yaramaz patronu Murat ile hiçbir şekilde bir sevgi bağı, dostluğu yoktu. İki zıt kutuptu. Eskiden bu böyle değildi. Ergenlik dönemlerinde yakın çocukluk arkadaşıydılar. Salih birkaç sene boyunca gerçek kardeşi olmasa da, severek abilik yapmıştı. Murat insanları küçük görürken Salih herkese eşit muamele ediyordu. Nedenler, sebepler bakılmadan büyüdükçe, iki yakın arkadaş zorunlu sohbetler dışında konuşmuyorlardı.
Baş Sekreter panik halde Fahri Bey'in önüne dikildi. Dudakları titreyerek konuşmaya başladı. "Efendim, Murat Bey maalesef odasında yok...Telefonunu aralıksız arıyorum, çalıyor ama cevap veren yok. Ne yapma mı emredersiniz? "
Fahri Bey sadece dinliyordu. Baş sekreterin korkulu bakışları arasında, önündeki kalemi eline alıp, boş bir kağıda yazı yazmaya başladı. Kalemi masaya bıraktığı gibi, baş sekretere dönüp sakin bir ifadeyle. "Ben ne yapmanızı istedim? " diyerek cevap bekledi. Dayanamayıp cevap gelmesine müsade etmeden devam etti. "Sadece Murat'ı holding de tutacaksınız demiştim. Bunu bile yapamadıysan yapacak bir şey yok, çık dışarı çabuk, kovuldun!" Bağırdı, hiç düşünmeden işten çıkartmıştı. Oğluna olan zaafı yüzünden kimsenin gözünün yaşına bakmadan kovabiliyordu.
Kadın şok olmuş bir halde donup kalmış, küçük adımlarla geri geri giderken, Salih göz ucuyla on beş yıldır holding'e emek harcayan sekretere baktı. İşler daha kötüye gitmesin diye kendini tutarak, sesini o anda çıkarmamaya karar verdi. Zordu, zorda kaldığı halde birine yardım edememek. Bakmamaya çalıştı, acı içinde gözleriyle yalvaran güçlü kadına. "Muhasebeye uğra bütün işleri halletsinler ,sadece sen değil yardımcın olacak o kızda kovuldu. Bu kadar beceriksiz insanlarla çalışmak istemiyorum. Patronunuzun nerede olduğunu bilmiyorsunuz. Hiç utanmadan burada çözüm arıyorsun." diyerek tekrarladığı sözlerini kayıtsız bir şekilde bakarak destek verdi. Kendi sözlerine kendi bakışları ile onaylar olmuştu.
Baş sekreter titrek dudaklarıyla haksızlık olduğunu söylemek istedi. Cesaretini toplayamadan gözleri nemli kapıya doğru ilerledi. Ömrünü harcadığı bu yerden sebepsiz yere, hiç kaideye alınmadan kovulmak zoruna gitmişti. Dışarıya çıkar çıkmaz hıçkırıklara boğuldu. Kapının yanına çökerken, sessizce mırıldandı ateş düşmüş yüreğine. "Murat Arsel seni küçük yılan senden nefret ediyorum...İşe yaramaz, zengin, şımarık velet! Senden nefret ediyorum! Hayatımı tek hareketinle bitirdin." Fahri Bey hiçbir şey olmamış gibi dosyalara bakmaya devam ediyordu. Salih ise kendi içinde bir çözüm arıyordu. Ne yapabilirdi kimsenin zarar görmemesini sağlayacak. Aklına gelen fikirle etkileyici gülümsemesi birden yüzünde vuku buldu. "Aslında ,yaptığınız kalıcı bir çözüm değil." diyerek Fahri bey'in anlamsız bakışlarına baktı. "Bundan daha mantıklı bir çözüm ne olmalı, ne yapmalıyım?" dedi Fahri bey, Salih ayağa kalkarak Fahri Bey'in önüne dikildi.
"Öncelikle efendim, biraz önce kovduğunuz sekreterleri geri almamızı teklif ediyorum. Neden derseniz? On beş yıllık emeği var bu holdinge. Keza yardımcısı da en güvendiğimiz sekreterlerden. Başarılı, güvenilir,çalışkan, işine sadık hiç suçu yokken işten çıkartmak sizin prestijiniz için hem kötü bir durum hemde adil bir davranış olacağını düşünmüyorum. Tabi size kalmış, lakin Murat'ın sekreteri dahi değiller. Murat, umursamaz biri olduğunu üzülerek size söylemek zorundayım. Onun suçunu başarılı elemanlar ödememeli." Ceketinin tek düğmesini açarak devam etti. "İki haftadır oğlunuz yani veraset sahibiniz işe dahi gelmedi. Murat'ın bugün geldiğini söylemek bile uygun bir söz değil. Sadece bir saat kaldı sonra da kaçar gibi kimseye haber vermeden gitti." Pantolonunun cebindeki telefonu çaldığı gibi cevap vermeden kapatıp, Fahri bey'in çözüm isteyen bakışlarına baktı. "Bakın Fahri Bey, kovduğunuz sekreter en kıdemli sekreterimiz. En önemlisi sizin asistanınız, Murat belki işe gelmemek için bahane bulmasın diye sizin tarafınızdan görevlendirilmiş şirketin sekreteri. Kovulması haksızlık." Bu sözler üzerine biraz duraksayıp Fahri bey şirket telefonunu eline aldı. Hiç düşünmeden muhasebeyi aradı. "Sekreterim gelince bana uğrasın. Şirket ile ilişkisi de kesilmesin sakın. Bir aylık ikramiye takdim edin." diyerek Salih'in yüzüne baktı. Etkileyici, ikna edici duruşunu tekrar ortaya koymuştu. İkna yeteneği çok güçlüydü.
"Şimdi ne yapacağız? Bir saat sonra başvurular değerlendirilecek. Dana oğlum her zaman ki gibi ortada yok." Ayağa kalktı Fahri bey yeniden oğlu Murat'ı aradı. Cevap veren yoktu, çaresiz bir halde koltuğuna yaslandı. Salih birden aklına dahiyane bir fikir daha geldi. "Fahri bey, bence siz seçin sekreteri. Murat kaçarak bunu yapmanıza sebep oldu. Belki bu sayede biraz daha dikkatli olur. Siz seçerseniz ve sadece sizin kovma yetkiniz olursa Murat köşeye sıkışır. Tabii kolay kolay kovmamanız lazım."
Fahri bey'in yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. Bu fikir çok hoşuna gitmişti. Şımarık oğlu seçmek istemiyorsa, kendisi seçerdi. Konuşmalar bitmiş şirket konularına geçmişlerdi ki, baş sekreter mahcup bir edayla içeriye adım attı. "Beni istemişsiniz efendim? " diyerek başını daha fazla eğdi. Fahri Bey duvara dönük bir halde, "Sekreter adaylarını geldikçe toplantı odasına al, bir buçuk saat içinde görüşmeler yapılacak. Toplantım varsa da iptal et. Akşam da çıkmadan muhasebeye uğra holding adına özür olarak sen ve yardımcın ikramiyenizi alın." Sekreter minnetle kafasını salladı. Çok mutlu olmuştu ama sevinmekten bile korkuyordu. Nedenini anlamadığı bu durumu sormak onun için çok lüzumsuzdu.
Salih'in yüzünde tebessüm Fahri Bey'in aklında ise Murat için ideal sekreter nasıl biri olmalı diye geçiyordu.
Fahri Bey, yılların tecrübesiyle iş dünyasında fırtınalar estirmiş, en zorlu rakiplerini bile zekâsıyla alt etmiş bir iş adamıydı. Ancak, hayatının en büyük sınavı ne rakipleri ne de ekonomik dalgalanmalar olmuştu. Asıl mesele, oğlu Murat’tı…
Murat, elinin altındaki imparatorluğun kıymetini bilmiyor, iş dünyasının ciddiyetini kavrayamıyordu. Babasının mirası ona altın tepside sunulmuştu ama o, bu tepsiyi elinden düşürmek için elinden geleni yapıyordu. Ciddiyetsiz tavırları, disiplinsizliği ve sorumluluktan kaçışı Fahri Bey’i her geçen gün daha da endişelendiriyordu. Biraz da bu duruma kendisi sebep olmuştu. Dur dememiş yaptığı her konuda sessiz kalmıştı.
Artık bir çözüm bulmak şarttı. Murat’ın yanında, onu toparlayacak, yönlendirecek, zekâsıyla ona meydan okuyacak biri olmalıydı. Güzel ama dikkati dağıtmayacak kadar sade, akıllı ama kimseye pabuç bırakmayacak kadar profesyonel, sert ama ağzı iyi laf yapan bir kadın… Bir sekreter değil, adeta bir akıl hocası! Gerekirse Murat'ın korkulu rüyası olmalıydı.
Fahri Bey, yılların tecrübesiyle doğru kişiyi seçmek zorunda olduğunu biliyordu. Oğlunu gölge gibi takip edecek, hatalarını yüzüne çarpacak ama bunu öyle bir akılla yapacaktı ki Murat itiraz bile edemeyecekti. Evet, artık sıradan bir çalışan aramıyordu. Onun aradığı kişi, Murat’ı şekillendirecek, belki de bir gün gerçekten bu şirketin başına geçmesini sağlayabilecek biriydi.
Ve şimdi, o kadını bulmanın vakti gelmişti.
***
Karakterler gün ışığına çıkmaya başladı. Yeni bölümler daha eğlenceli olacak takip etmeye devam edin... Yorum ve beğeni yapmayı lütfen unutmayın. Çok Teşekkür ederim. Küçük yıldıza dokunun 💐
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
113.08k Okunma |
9.9k Oy |
0 Takip |
127 Bölümlü Kitap |