"Ela knka gözünü seveyim fazla basma !" demesiyle artık sinirim sonlarında olduğum için sağ elimi direksiyondan çekip kafasına geçirdim. Arabaya bindiğinden beri susmak ne demek unutmuştu! Bu çocuğu bir daha arabama bindirirsem iki olsun !
"Bırakma direksiyonu salak bizi öldürmeye mi çalışıyorsun ?! " diyerek bağırmasıyla dik dik ona baktım. İki eliyle birlikte arabanın üstündeki tutma yerinden sanki bıraksa ölcekmişcesine sıkı sıkıya tutunuyordu. bu haline göz devirip yoluma baktım. Salak çocuk !
"Engin biraz daha konuşmaya devam edersen indiririm seni yolun ortasında yürüyerek gelmek zorunda kalırsın !" dediğim an susmuştu. Ağlamaklı bir halde yoldan gözünü ayırmıyordu. Arkadaşlarımın bana olan güvenleri göz yaşartıcıydı.
Arabayı biraz yavaşlattığımda sağdan soldan gelen varmı diye kontrol etmiştim. Sağdaki araç bize uzak olduğu için hızlıca karşıya geçmek için gaza basmıştım . Engin bu durum karşısında gözleri kapalı bir şekilde içinden yaşlı nineler gibi fısır fısır ettiği duayı dışından haykırarak okumaya başlamıştı.
" Yarabbim sen bizi sağ salim gizemin evine ulaştır ölmek için hem çok genç hemde çok yakışıklıyım..." Bu hali beni sinirden delirtirken dörtlüleri yakıp müsait bir yerde durdurdum arabayı. Mahalle arasına gelmiştik az da olsa kalabalıktı ama kimseyi umursamadan. "İn aşağıya engin !" dedim sakince . O ise anında duayı kesip bana bakmıştı.
"Niye gelmedik ki daha ?" diye sordu safça ona ters bir bakış atıp onun emniyet kemerini çözmüştüm. O hala saf saf bana bakarken onun üstünden eğilmiş ve kapısını açmıştım. "Kank-..." tam bana birşey söyliyecekti ki konuşmasına izin vermiyerek onu arabadan aşağıya tüm gücümle ittirdim . Olayın şaşkınlığıyla son anda dengesini korumuş ve arabanın dışında, ayakta bön bön bana bakmaya başlamıştı.
"Yürürken daha iyi olacaksın eminim !" demiş ve sahtece gülümserken aynı zamanda da eğilerek açık olan kapıyı yüzüne kapatmıştım. Onun seslenmelerini umursamadan gaza basmış ve gizemin evine doğru sürmeye başlamıştım . Zaten az mesafe kalmıştı. iki sokak yürüse ölmezdi ! Ama benim arabamda kalmaya devam ederse ben öldürecektim sinirden !
Haftasonu olduğu için hepimiz buluşmak ve vakit geçirmek istemiştik . Bu yüzden gizem bizi evine davet etmişti. Çünkü tek müsait ev onunkiydi. Herkes onay verince hepimiz onda buluşma kararı almıştık. Ben yola çıkmış gidiyorken yolda otobüs bekleyen engini görmem ile bir gafletle onu arabama almıştım ! keşke almasaymışım !
Yok yavaş git , Yok orası ters yol , Yok şöyle ,yok böyle yap yol boyunca kafamın etini yemişti resmen. Bir de fısır fısır nineler gibi dua etmesi yok mu deli etmişti beni .
Tamam kardeşim güvenmiyorsun anlıyorum ama bu kadar da belli etmezsin !
Gizemin evinin önüne geldiğimde arabayı kaldırımın yanına park ettikten sonra inmiş ve kapıları kilitlemiştim . Kapının önüne geldiğimde zile basılı tutmuştum. Kapı bir süre sonra hışımla açıldığında Gizemi karşımda kaşları çatık bir şekilde bulmuştum.
"Niye basılı tutuyorsun kızım zile geldik işte ! " dedi ve gözleriyle de aynı zamanda içeriye geç dercesine işaret vermişti. gülümseyerek içeri girmiştim . Sırtımdaki montu çıkarıp gizeme tutuştururken aynı zamanda da ona cevap yetiştirmekle meşguldüm.
"Hızlı ol kızım sende o zaman. Hem evine daveet ediyorsun hemde kapıda bekletiyorsun !" dedim kınarcasına
Montu asmış ve sırtıma hafifçe vurarak ittirmişti. "Sabırsız !" demeyi de eksik etmemişti tabiki.
İçeriye girdiğimde herkes buradaydı. Bir kişi hariç salak Engin !
"Selam gençler" demiş ve direk kendimi üçlü koltuğa atmıştım. Üçüde tek gelmemi sorguluyor olmalı ki bir süre bana bakıp durmuşlardı.
"Engin nerde ela hani beraber geliyordunuz?"
Ali'nin sorusuyla direk ona bakmış ve sinsice gülümsemiştim.
Ne var canım onu yolda bıraktıysam?
Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki kapı zilinin çalmasıyla geldi işte der gibi geçiştirmiştim. Gizem hızlıca kapıyı açmaya gitmişti.
Hepimiz salona girecek olan engini bekliyorduk. Bir süre sonra bizi daha fazla bekletmemiş ve suratı asık bir şekilde içeriye girmişti. "Selam ." Demiş ve bana tersçe bakarak geniş koltuğun benden uzak tarafına doğru oturmuştu. Trip mi atıyordu ?
"Siz beraber değil miydiniz hayırdır ne oldu? " Diye sormuştu gülerek Ece
" Sen beni hiçbir sebep yokken yarı yolda bırakan bacaksıza sor !" Demiş ve kafasını sertçe benden ters tarafa doğru çevirmişti.
"Yolda mı bıraktın ?" Ali'nin şaşkın sesiyle Ece kendini tutamayıp gülmeye başlamıştı.
"Komik mi Oburiks?" Diye sordu engin tersçe eceye
Bizim grup işte böyleydi. Kimin kimle dalaşacağını önceden tahmin edemezdiniz . Onlar aralarında koyu sohbete dalmışlarken telefonumun cebimde titremesiyle hemen cebimden çıkarıp mesajı okumaya başladım.
- Mesaj -
Kinciadem: Sana verdiğim süre dolmak üzere ! Ya özür dile ya da ben seni bulayım ? (12.55)
Ela: İnada bindirme birader şu işi diledik ya özür uzatmasan mı artık?
Kinciadem: Özür mü diledin ? Pardon da ben niye öyle birşey hatırlamıyorum.
Ela: kusura bakma dedik ya
Kinciadem: Yemin ederim bazen seninle konuşurken bir çocukla konuşuyor gibi hissediyorum kaç yaşındasın sen ?
Ela: Yaş sorulmaz .
Kinciadem: Oğlum kadınlara yaş sorulmaz. Sen kadın mısın?
Ela: Evet /silindi/
Ela: yoo
Kinciadem: yazıyor...
"Kiminle mesajlaşıyorsun kızım sen ?" Ece'nin bana hitaben sorusuyla kafamı telefondan kaldırmış ve onlara bakmıştım.
Gizem de yanımıza gelmiş ve tekli koltuklardan birine oturmuştu. Ne ara gelmişti bu kız ? Ayrıca çayları ne zaman dağıttı ?
Ben bu adamla konuşurken etrafımda ne olup bitiyor anlamıyordum.
"Hiç öylesine ." Demiş ve telefonun bildirimlerine rağmen cebime koymuştum.
"Ademle mi konuşuyorsun hala " dedi gizem çayını yudumlarken
" Taktı kafayı ne yapayım arada yazışıyoruz ." Diyerek geçiştirdim.
Tabi canım ne yazışmak ama ! Hakaretler havada uçuşuyor.
Herkes salak mısın ? Dercesine bana bakış atmış ve başka bir konuya geçmişlerdi . Akşama kadar eski anılardan konuşup, güzelce sohbet etmiştik.
Üç kız Akşam yemeği yapmış ve hep birlikte bir güzel karnımızı doyurmuştuk. Şimdi ise Çok fazla yediğimiz için herkes karın şişkinliği ile kendini bir köşeye atmıştı.
"Çok yedik ya " dedim karnımı ovarken
" Tatlı olsa ben yerim bu arada ."
" Oha Oburiks yatayım beni ye ! Daha ne yiyeceksin sana boşuna obur demiyoruz ."
"Ne var be Allah Allah bu yemeğin üstüne harbi tatlı iyi giderdi. " Demiş ve kollarını bağlayarak kafasını televizyona çevirmişti.
"Tatlıyı falan boşverin çıkalımda biraz dışarıda yürüyelim yoksa hazımsızlık yaşayacağız yeminle " gizemin dediğine bende dahil olmak üzere herkes katılınca üstümüze montlarımızı giymiş ve dışarıya çıkmıştık.
Cadde üzerinde yürürken aynı zamanda etrafa bakıyorduk. Hava tam olarak kararmadığı için dışarıda oyun oynayan çocuklar ve kapılarının önlerinde el işi yapan ablalar oturuyordu. Bu görüntü nedense insanın içine huzur veriyordu.
"Tatlı istiyorum bennnn!" Diyerek sızlanan Ece ile gülmüştüm.
"Allah'ım sabır ver yarabbim! Yürü lan gidelim markete dondurma falan alayım sana yoksa susmayacaksın !" Engin daha fazla onun sızlanmalarına dayanamamış olmalı ki eceyi azarlayarak şapkasından tutmuş ve onu çekiştirerek götürmeye başlamıştı. Tabi Ece'nin haline hiçbirşey diyemiyorum. Dondurmayı duyunca resmen gözleri ışıldamıştı. Çok yiyen bir kızdı ama kilosu o kadar yoktu. Hatta küfür gibi olabilir bizden bile zayıf gösteriyordu.
"Biz bir marketler kapanmadan alıp gelelim ararız sizi buluşuruz tekrardan " demiş ve gözden kaybolmuşlardı.
Bu halleri çok komikti. Biz ise öylesine üçümüz Gizem, Ali ve ben sohbet ederek yürüyorduk.
"Aynısını geçen senede yapmıştın hatırlıyor musun ? Onu yolda bırakmıştın. ? " Gizemin gülerek konuşmasıyla Garipçe ona baktım.
"Hiç hatırlamıyorum. Valla engini ben ilk defa yolda bıraktım diye biliyordum . " Dedim kendimden emin bir sesle
"Bende hatırlıyorum başkan yine böyle bırakıp gitmiştin yolda " demiş ve gülümsemişti.
Hatırlamasam da demekki bu enginle olan ilk vakam değildi galiba sonda olmayacaktı.
"Nerede kaldı-..." Ali tam konuşacakken gizeme birinin seslenmesiyle susmak zorunda kalmıştı.
Arkamızı döndüğümüzde iri yarı kaslı bir adam seslenmişti gizeme kimdi bu ? Biz olduğumuz yerde dururken o ise bize büyük adımlarıyla yaklaşıyordu.
"Sıçtık!" Gizemin kısık sesiyle bu gelenin kim olduğunu anlamaya çalışıyordum. Aliye baktığımda onun bakışlarından adamı tanıdığını anlamıştım . Ben niye tanımıyordum bu adamı lan .
"Hayırlı akşamlar gençler !" Yanımıza geldiğinde gür sesiyle konuşmasıyla gözlerim pür dikkat onu izliyordu.
"Merhaba adem " gizemin kısıkça söylediği söz ile içimden küfür edip yutkundum. Kinci adem miydi bu adam! Harbi dedikleri kadar varmış. Boy pos endam . Maşallah !
"Hayırdır birşey mi oldu ? " Gizemin sorusuyla kinci Adem'in gözleri bir kaç saniye gizemi bulmuştu ama çok uzun sürmeden tekrardan Ali'ye dik dik bakmaya başlamıştı.
Neydi bu şimdi? Niye sinirli bir şekilde Ali'ye bakıyor? Acaba gizemin yanında bir erkek gördüğü için mi sinirliydi. Ondan hoşlanıyor olabilir miydi ?
Kaşlarım kendiliğinden istemsizce çatılırken . Hareketlerini dikkatlice izliyordum.
"Yok birşey görünce bir selam vereyim dedim " demiş ve öylesine gülümsemişti. Elini Ali'ye uzatmış ve elini sıkması için bekliyordu.
Ali de garibim benim gibi ne olduğunu anlamamış bir şekilde elini uzatmıştı. Adem sert bir şekilde Ali'nin elini tutmuştu.
"Bu arkadaş kim gizem daha önce görmedim yanında, yoksa şu telefondan bana yazan manevi abin mi ? " Demesiyle tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Ne dedi o ?
Ben bu kadar kinci bir insan görmedim hayatımda arkadaş !
Okur Yorumları | Yorum Ekle |