21. Bölüm

21

Kafadeniizz
kafadenizz

Geçmiş zaman

Kinciadem: Naber ayıcık? (06.54)

Ela: Valla hiç iyi diyemem morelim çok bozuk (09.30)

Kinciadem: Neden bozuk morelin bir şey mi oldu ? (09.31)

Ela: Annemin kolyesini kaybettim nereye koydum onu da bilmiyorum. kafayı yiyeceğim

Kinciadem:En son nerede çıkarttın onu düşün ?

Ela: Bir yere de gitmedim ki en son seninleydim sonra işte hastanelik falan oldum.

Ela: Ya hastane de mi kaybettim acaba adem ya ?

Ela: Ağlıyacağım şimdi bu annemden bana kalan son armağan

Kinciadem: Hemen sıkma canını eve güzelce bak bakalım sonra olmadı hastaneye gideriz.

Ela: İnşAllah evde bir yerdedir hastanede düştüyse hayatta bulmayız birisi bulduysa atmıştır.

Kinciadem: Buluruz merak etme.

Ela: Ben evi arayayım en iyisi hadi görüşürüz :((

Kinciadem: Bana haber ver ama :))

...

Adem'in ağzından

Bazen neyi neden ve ne için yaptığımı bilmeden hareket ediyordum. Bu bazen işime gelse de bazen beni olmayacak yollara sokuyordu.

Şu an ne mi yapıyordum!

Hastanede deli gibi kolye arıyordum.

ilk gidip baktığım yer elanın bir kaç gün önce kaldığı odası olmuştu. Her tarafı didiklesem de o kolyeye rastlamamıştım. Tam olarak neye benzediğini bilmesem de kolye olduğunu biliyordum.

Olsun bu da bir ipucu sonuçta !

Aslında elanın boynunda bir kaç sefer görmüştüm ama çok ta dikkat etmemiştim açıkcası .

Odada kolyeyi bulamayınca birisinden yardım almayı umarak oradaki sekretere kısaca durumu özetlediğimde o da beni kayıp eşyaların toplandığı bir büroya yönlendirmişti ama orada da kolye namına bir şey bulamayınca kendimi hastanenin koridorlarında bulmuştum.

Belki yarım saat belki yarım saatten uzun süredir o kolyeyi arıyordum bir kere inadım tutmuştu. O kolyeyi bulmadan geri adım atmazdım.

Sakin kafayla düşünmek adına hastane koridorunun bir bankına oturduğumda yerlere bakmaktan belimin ve boynumun ağrıdığını daha yeni fark ediyordum . kafamı arkaya yasladığımda gözlerimi tavana dikmiş ve düşünmeye başlamıştım. Ne yapar da o kolyeyi bulabilirdim? Bir kere burada düşürüp düşürmediğinden kendi bile emin değildi ki ? Gözlerimi bu düşünceyle devirdiğimde köşedeki kamerayla göz göze gelmem ile resmen gözlerim parlamıştı. Tabi ya ! Kamera.

...

"Bakın daha demin de dediğim gibi biz direk size kayıtları veremiyoruz emniyet veya savcılık gibi resmi makamlara başvuru yapmanız gerekiyor. "

Başhekimin tekrardan ve tekrardan aynı şeyleri söylemesiyle derin bir of çektim. Gerçekten uğraştıracaklardı beni!

"Sinan bey bir şey bakıp çıkıcam ! Çok önemli hayat memat meselesi, Hiç mi bir şey yapamazsınız?" dediğimde adamın garip bakışları beni bulmuştu. Ne var bir şey bakıp çıkıcaktım sonuçta!

"Adem bey yapamam diyorum lütfen daha fazla ısrar etmeyin ısrarınızın bir işe yaramayacağını bilin !" kaşlarını çatmış ve sesi hafiften yükselmeye başlamıştı. Anladığım kadarıyla birazcık sinirlenmişti.

Onun bu sert haline nazaran karşısında bacak bacak üstüne atıp kendimi geriye doğru yasladığımda baya bir rahattım. Bence şimdiki teklifime asla hayır diyemeyecekti!

"Peki ya bir çek yazsam bir daha düşünürmüsünüz?" dediğimde çatık kaşları şaşkınca yukarıya kalkmıştı. İşte böyle yola gel dostum.

...

"Tamam bir salın giderim ben kendim kardeşim!" diyerek güvenliklerden kolumu kurtardığımda bu durum bir hayli canımı sıkmıştı.

Ben en son adama yola mı geldi demiştim ? Asıl adam beni yola soktu !

Ne dersem tersi oluyor.

Teklifime Hayır diyemez dedim hayır demedi ama kelimeyi bana bir güzel gösterdi.

"Ulan ela bir başhekime rüşvet vermediğim kalmıştı onu da sayende yaptım kızım !" diye kendi kendime yakındığımda bana garip garip bakan güvenliklere tersçe bakmış ve hastanenin tersine doğru yürümeye başlamıştım.

Bir şey yapmam lazımdı bir şey yapıp o kolyeyi bulmalıydım.

Bunu neden yapmalıydım? Bilmiyorum ama onu elaya verince yüzünde oluşan mutluluğu görmek istiyordum.

En sevmediğim şey birisinden yardım almaktı ama en rahat halledebilecek kişiyi biliyordum galiba. Göreve gideceğim için çok az bir zamanım kalmıştı ve benim bu sürede halledemeyeceğim çok aşikardı.

Hızlıca telefonumu çıkarıp 'gudubet ! ' diye kaydettiğim adamı bulmuş ve en son onu engellediğim için engelini kaldırmıştım.

En son acaba ne için engellemiştim onu ? Kesin saçma sapan bir şey yapıp sinir etmiştir beni.

Hiç oyalanmadan onu aramıştım. Bir kaç çalışta ise telefon hızlıca açılmıştı.

"Ooo adem bey ne o ya ararmıydın sen beni ?" dediğinde suratımı buruşturdum.

"Yardımın lazım." konuyu dolandırmadan direkt konuştuğumda gülme sesi kulaklarıma ulaştı.

"Bende iyiyim kardeşim! Sağol ya." içten içe bir of demiş ve konuşmuştum.

"Nasılsın nerlerdesin ?"

"Tatil bugün evde takılıyorum. Hayırdır ne yardım lazım."

"Hastanenin kamera kayıtları lazım !" dedim kısaca

"Neden lazım ?" diye sorması bir olmuştu.

"Önemli bir şey için lazım yardım edecek misin ?"

"Sıkıntı yok hallederim . Hangi hastane." diye sorduğunda ağzım kulaklarıma varıyordu resmen.

Kenanla birlikte geri kalan ince detayları konuştuğumda o halledeceğini söylemiş ve telefonu kapatmıştık.

Kenanla çok eskiden beri tanışıyorduk lise zamanlarından arkadaşımdı kendisi, ben asker olmuşken o da doktor olmuştu. Sık sık görüşemesek de zor gün dostum diyebilirdim.

Aslında kendi rütbemi kullanarak bir şeyleri halletmem çok kolaydı ama her yerde kendimi ifşa edemiyordum. Daha önce yaşadığım olaylar bir bir gözümün önünde canlanırken sinir bütün bedenime sarmıştı. Bir daha nikah masasına oturmak mı ! Tövbe haşa !

...

Kenan kamera kayıtlarına bakma işini kolay bir şekilde halledince hızlıca kendimi onun yanına atmıştım.

Kamera kayıtlarını izlediğimde elanın hastaneye girerken boynunda kolye az da olsa görünüyordu ama hastaneden çıkarken o kolye boynunda yoktu. Yani hastanede kaybolduğu kesinleşmişti. Bu yüzden bilgisayarın önüne oturmuş ve tüm gecenin videosunu izlemeye başlamıştım. O kolye kendiliğinden mi kayboldu yoksa birisi mi aldı bulacaktım.

"Abi bir kolye için bu kamera kaydını istediğini bilseydim yatağımdan kalkıp gelmezdim. Önemli dediğin kolye miydi harbiden! Bende görevinle ilgili zannettim." dediğinde sesi bir hayli yorgun ve sitemli gelmişti.

Cevap vermeden videonun her ayrıntısını izlerken o tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Yengem mi yoksa lan bu ?" diye bir aydınlanma yaşamış gibi heyecanla konuştuğunda videodan gözlerimi çekip tersçe ona baktım .

"Şaçmalama oğlum ! Ne alaka?" diye kendimden bile beklemediğim yüksek sesle konuştum.

"Tamam bro sakin ol . Ne bu sinir ?" dedi gülerek

"Senin işin yok mu git onları hallet!" dedim sertçe

"Tamam tamam sen rahat rahat bak yeng-... Pardon videoya!" dediğinde ayağa kalkmak için hamle yapmıştım ki koşarak odayı terk etmişti.

"Sinir herif!" dedim bende kendi kendime ve kaldığım yerden izlemeye devam ettim.

...

"Gece yarısı oldu abi bırak artık !" dediğinde içimden sabır çekmiş ve ona bir şey demeden izlemeye devam etmiştim. Ne kadar olduysa olmuştu umurumda değildi.

Ela kolyesini kaldığı odada bıraktığına emin olmuştum çünkü odadan çıkarken boynunda kolyesi yoktu şimdi ise sadece odaya giren çıkanı izlemek kalmıştı. Odanın içinde kamera yoktu ama çapraz olarak tam kapısının önünü gösteren bir kamera vardı.

"Kimdi bu kız ve adam ?" diye kulağımın dibinden konuşan adam ile elimin tersi ile onu ittirdim. Ela ve babasını görmüştü.

"Girme dibime dibime !" Dedim onu umursamadan.

"Anlat merak ettim " dedi gülerek ve arkamdaki koltuğa oturdu.

Ben ise sıkıntılı nefes vermiş ve sırtımı döner sandalyeye gelişi güzel yaslamıştım. Ekrana bakmaktan gözlerim kan çanağına dönmüştü resmen. Yanan gözlerimi kapattığımda bir tık rahatlamıştı.

Kenanın son sözlerinden sonra gözümün önünde ela canlanmıştı. İlk tanışma anımızı düşününce yüzümde istemsizce bir gülümseme oluşmuştu.

"Bizim tanışmamız çok garip oğlum!" deyip güldüğümde bu halime kendim bile şaşırıyordum.

"Nasıl yani ne garipliği var tanışmanızın ?" diye sorduğunda meraktan delirdiğine emin olmuştum.

"Gizem diye bir arkadaş var aynı mahalledeniz" deyip sustuğumda kenanın anında "Oooo" diye ses çıkarmasıyla tersçe ona bakmış ve hızlıca atak yaparak masanın üstündeki defteri ona atmıştım. Kafasını eğmesiyle onu sıyırıp geçen defter ile gülmemek için kendini zor tutarak bana bakıyordu.

"Sesini kes de bir dinle önce !" dediğimde kafa sallamıştı. " Salak iki gram keyfim geldi onun da içine ettin yani ! Neyse" diyerek söylenmeden de duramamıştım.

"Tamam bir daha kesmeyeceğim valla anlat oğlum ." demesiyle bıkkınca ona bakmış ve kaldığım yerden devam etmiştim.

"Bir gün geldi işte bana gizem ve dedi ki ‘ben senden hoşlanıyorum adem ‘."
Dediğim an kenanın munzurca bakışından saçma sapan konuşacağını anlayıp anında tehdit eder gibi bakmış ve ona müsaade etmeden ben konuşmuştum.

"Hele bir sesin çıksın !"

Ağzına çocuk gibi fermuar çeker gibi yaptığında yine kendimi rahat bir şekilde koltuğa yaslamıştım.

"Neyse işte bende kızdan hoşlanmadığım için hiç dolandırmadan ondan hoşlanmadığımı söyledim. " dedikten sonra anlatacaklarımdan dolayı yüzümde istemsizce bir sırıtma meydana gelmişti.

İşte en sevdiğim kısıma geliyoruz .

"Bir kaç gün sonra telefonuma mesaj geldi. Yemin ederim hala mesajı dün gibi hatırlıyorum.”

“Ne yazmış .”

“ 'Hayırdır kardeş sen benim bacıma iş mi koyuyon?' Yazmış " dediğimde kenanın da benimle eş zamanlı olarak gülmesi bir oldu .

"Harbi mi lan ?" dediğinde hala gülüyordu.

"Oğlum şimdi gülüyorum ama o zaman nasıl sinir oldum anlatamam !" dedim bende keyifle

"O gizem dediğin Kız mı yazmış ?" diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda sallayarak onu cevapladım.

"Ben bunun konuşmalarından başta erkek zannediyordum ki zaten o da kendini bana gizemin manevi abisiyim diye tanıttı. Bende başta senin gibi acaba gizem mi diye düşündüm ama o bunu yapamayacak kadar çekingen bir insan. Neyse abi işte biz bunla baya bir konuştuk birbirimizde ne ana koyduk ne bacı kaydık baya " dedim gülerek

"Bir gün gizemi ve arkadaşlarını gördüm yolda yanlarında ali diye bir çocuk var kıl kuyruğun teki. Gizemin yanında görünce ben onu manevi abisi sandım Üstüne falan yürüdüm ama bana mesaj atan o da değilmiş.”

“O olayın Akşamına Bu mesaj atan üstten üstten konuşmaya devam edince benim canıma tak etti bende bulacağım oğlum seni falan dedim. Bu da neyine güveniyorsa alttan alttan beni bulamazsına falan getirdi. Normalde biliyorsun artık çok zora düşmedikçe rütbemi kullanmıyorum ama çocuğa feci kıl oldum. Bu yüzden de onun telefonundan konumunu buldum. Sonra etraftan öğrendim ki o konumda bir kız yaşıyor."

"Hadi be !" deyip kahkaha patlatmasıyla bende keyiflenmiştim.

"Seni manevi abisiyim diye ayakta mı uyutmuş Oğlum sen bu oyunlara düşer miydin !"

"Düşmem diyordum ama düştüm valla. Tek o da değil o kızda gizemin en yakın arkadaşı çıktı" dedim bende

"Eee sonra ne oldu sen onu bulunca?" diye merakla sorunca o an bır tık yüzüm düşmeye başlamıştı işte.

"Ben o gün onları öylesine babamın mekanına davet etmiştim. O manevi abinin, Kız olduğunu öğrenince zaten içimdeki öfke daha da arttı erkek olsa ağzını burnunu kırar rahatlardım ama bunda öyle olmadı işte . Diğer gün bizim mekana gelmişler grupça kızı görünce içimdeki alev harlandı resmen . Çalışanların yanına sakinleşmek için gidip oturduğumda onların masasından özel sipariş olduğunu duydum. Kebabın içinde hiç acı olmayacakmış . Salak kafam bende bunu duyunca resmen şeytan dürttü ve kızın kebabının içine doldurdum acıyı ama öyle bir kattım ki orada ne kadar acı sos , biber ,ne tür acı çeşidi varsa hepsini kattım ." dedim pişmanlıkla

"Yanlarına gittim kızın bana ithaf ettiği lafı aynen ona iade ettim ve gittim sonrası da malum"

"Ne malum ? Anlamadım?" dedi kenanda

"Kızın biber tarzı şeylere alerjisi varmış. " demem ile kenanın küfür etmesi bir olmuştu.

"Şaka yapıyorsun! Ölümcül de olabilir lan ." dediğinde onaylar anlamda kafamı salladım.

"Yaşıyor çok şükür ." dedim hemen

"O kız sabahtan beri videoda izlediğin kız mı ?" diye sorduğunda kafamı salladım.

"Abi ne olay yaşamışsın ! Kız iyi mi bari ?" diye öylesine cevap verdim.

"İyi iyi ."

"Bu arada işine yarar mı bilmiyorum ama daha demin videoda odaya temizlikçi girdi çıktı. " dediğinde anında rahatımı bozarak bilgisayara odaklandım.

"Lan niye zamanında söylemiyorsun!" diye kızdığımda "O zaman olanları anlatmazdın." diyerek karşılık vermesiyle onu umursamadım. Videoyu hızlıca geriye sardım ve Kadın odadan çıktığında elinden sarkan kolyeyi gördüğümde yerimden fırladım. " İşte bu be!"

Hızlıca videoyu durdurup kadının fotoğrafını telefonumla çektim. Telefonu kenana uzattığımda hiç bir şey söylemeden gülerek kafasını sallamış ve odadan çıkmıştı.

...

"Teşekkür ederiz sizi de yordum buraya kadar" kenanın kadını uğurlamasına bile odaklanamıyordum. Çünkü şuan bütün dikkatim elimdeki kolyedeydi.

"İyiki kadının nöbeti bitmemiş ." deyip kendini koltuğa attığında teşekkür etme manasında kafamı hafifçe eğdim ki o ne demek istediğimi anlamıştı.

”Kolyeyi buldun sonunda .” Dediğinde güldüm.

“Buldum değil bulduk! “ dedim bende onu düzelterek

” Eee kıza yarın verirsin artık.” Dediğinde bir süre düşünmüş ve kafamı olumsuz anlamda sallamıştım.

“Bir kaç gün sonra göreve gideceğim , beni uğurlamaya kesin gelir işte o zaman bu kolyeyi ona ellerimle vereceğim.”

 

 

 

Bölüm : 17.06.2025 21:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Kafadeniizz / YANLIŞ ANLAŞILMA (Yarı texting) / 21
Kafadeniizz
YANLIŞ ANLAŞILMA (Yarı texting)

3.15k Okunma

363 Oy

0 Takip
24
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...