21. Bölüm

-19- Prensesin Düşüşü

uranüs
justtbirisii

 

Skapova - Ölmek İstedim

Leia: Ve benim için artık sona geldik

Leia: Hoşça kal, Eymen

Eymen: Ne oluyor? (İletilmedi)

Eymen: Yapma, prenses (İletilmedi)

Eymen: Ben kız kardeşimi bir daha kaybedemem (İletilmedi)

Eymen: Lütfen (İletilmedi)

 

Okuduğum mesajlardan sonra sanki başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

Aynı şey, tekrar oluyordu.

Kız kardeşim ellerimin arasından kayıp giderken ben hiç bir ley yapamıyordum. Yine kurtaramıyordum onu.

"Hayır ya," diyerek resmen attım elimdeki telefonu. "Hayır."

Ne ara dolduğunu bilmediğim gözlerimden bir damla yaş yanaklarıma süzülürken ellerimi saçlarımdan geçirdim ve onun kim olduğunu bulmaya çalıştım zihnimde.

Bulamıyordum. Aklıma o olabilecek kimse gelmiyordu.

Dizlerimde daha fazla derman bulamayınca ayakta dikilmeyi bırakıp olduğum yere çömeldim. Arkamda kalan duvara sırtımı yaslarken kafamı da sertçe vurmuştum. Ama şu an canımın yanması çok da umurumda değildi.

"Ne oldu?" diye soran endişeli bir ses duydum dışarıdan. Gerçek dünyaya kısmen geri dönerek soruyu soran kişiye, Mustafa'ya, baktım.

"Alın okuyun amına koyayım," diyerek az önce kapattığım ekranı açarak telefonumu uzattım. Böyle zamanlarda ağzım her zamankinden daha bozuk oluyordu.

"Siktir," diye bir ses yükseldi Samet'ten. "Siktir ya!"

Mustafa ve Ulaş ne olduğunu anlayamaz şekilde bize bakarken ben de tam olarak anlayamadığım için Samet'e bakıyordum.

"Ne oluyor? Biri bize de anlatabilir mi?"

"Eymen'in konuştuğu kız Eylül!" Samet'in beni işaret edip bağırdığı sözcükler zihnimde yankılanıyordu.

Eylül.

Leia, Eylül'dü.

Eylül, intihar edecekti.

Çömdüğüm yerden kalkıp delirmiş gibi davranan Samet'in yanına gittim.

"Samet," dedim bana bakması için. Yerdeki bakışlarını kaldırıp bana baktığında kıpkırmızı olmuş gözlerini gördüm. "Onu kurtarmamız lazım."

"Nasıl yapacağız? Bir fikrin var mı, ha? Şahsen benim yok çünkü!" Sinirle yüzüme bağırması bende neredeyse hiçbir etki yaratmamıştı. Sinirlenmekte haklıydı, zaten siniri de kendisineydi. Değer verdiği birini kurtaramayacağı için kendine sinirliydi. “Aradığında açmam lazımdı,” diye mırıldandı kendi kendine.

Ben bunu sürekli yaşıyordum zaten, o yüzden şu an bu hisle başa çıkmak benim için daha kolaydı.

"Sakin olman lazım, göz göre göre ölmesine izin vermeyeceğiz herhalde. Tamam mı?"

Samet'in derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştığını gördüm ben bunları dedikten sonra. "Aramayı deneyeceğim."

Titreyen elleriyle telefonunu cebinden çıkarttı ve numarayı tuşladı. Telefon çaldı, çaldı ve kapandı.

Ya bilerek açmamıştı ya da çoktan ölmüştü.

İkinci ihtimal aklıma geldiğinde çıldıracak gibi olsam da sakin kalmam gerekiyordu. Eylül için sakin kalmalıydım.

"Evine gidelim, oradadır belki."

"Hayır, eğer mesajlarda yazdığı gibi bir şey varsa Eylül o evde durmaz."

"Nerede olabilir peki?"

Samet bir süre düşündü ve en sonunda aklına bir yer gelmiş olacak ki kapıya doğru ilerledi. "Biliyorum galiba nerede olduğunu."

"Nerede?"

Samet soruma bir cevap vermedi. Sadece kapıdan çıktı ve arkasından gelmemizi bekleyerek ilerledi.

Ne olacağını bilmeden, sadece Eylül'ün gittiğimiz yerde olmasını umarak Samet'i takip ediyordum.

Tek istediğim onu kurtarmaktı.

On sene öncesinde yapamadığımı, en azından şimdi yapmak istiyordum.

Samet’in hızla attığı adımlara ayak uydurmaya çalışırken içimden çok geç kalmamış olmamız için dua ediyordum.

Lütfen, lütfen hala yaşıyor olsun.

İçimden sürekli tekrar ettiğim aynı cümle ve dolmaması için zorladığım gözlerim eşliğinde ilerlerken birden durdu Samet. “Lütfen burada ol,” dedi sessizce ve ilerideki neredeyse tüm oyuncakları kırılmış eski parka ilerledi.

Ben ise ne olduğunu yalnızca olduğum yerden izliyordum. Parktaki salıncakların birinde kahverengi saçlı bir kız oturuyordu. Hafifçe sallanan salıncaktaki bu kızın Eylül olduğuna neredeyse emindim.

Bu görüntüyü daha fazla inceledikçe karşıma çıkan detay beni dehşete düşürmeye yetmişti. Kızın salıncaktan sarkan sol elinin bileğinden akan ve yere damlayan kanlar, yeterince geciktiğimizi gösteriyordu.

Samet’in Eylül’ü o salıncaktan indirip kucaklaması ve kanayan bileğine tampon yapmasını, Ulaş veya Mustafa’nın ambulansı aramasını sanki o anın içinde değilmişim gibi izledim sadece. Algılarım kapanmış gibiydi, ne hareket edebiliyordum ne de başka bir şey yapabiliyordum.

Uzaktan siren sesleri gelirken Samet’in acı dolu feryadını duyabildim sadece.

Galiba onun için gerçekten sona gelmiştik.

🍂🍂🍂

Geçen bölüm aldığım tehditlerden dolayı bu bölümü atmak sakıncalı olsa da size bana güvenmenizden başka bir şey söyleyemeyeceğim.

Leia'nın kim olduğunu artık resmen öğrenmiş bulunuyoruz. Çok fazla kişi Helin demişti ama her şeyi açıkladıktan sonra size de bu mantıklı gelecek.

İki bölümdür kısa yazıyorum, farkındayım ama sonraki bölümlerde telafi edeceğim, merak etmeyin.

Kendinize çok iyi bakın canlarım, sonraki bölümde görüşürüz <3

Bölüm : 17.01.2025 08:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...