Telefonuna gelen mesajla ekrana tiksinir bi şekilde bakış atıp kapattı ve tekrar cebine koydu.
"Benden ne istiyorsun pislik herif?" uzatmanın yeri yoktu. Hiç geçiştirmeden soruyu sordum. Bu dediğim onu sinirlendirmişti. Çenemden tutup hızla beni kendisine çekti. Korkmuştum ama sinirim daha kuvvetliydi. Yüzüne meydan okuduğumu belli edercesine baktım. Çenemi tutan eli dahada sıkılaşmıştı. Doğrudan gözlerini gözlerime dikmişti. Aramızda çok az mesafe kalmıştı.
"Bir dahakine bu kadar nazik olmicağımdan emin ola bilirsin."sesi fısıldar geldi kulaklarıma." Bana bi daha sayqısızlık etme. Yoksa sonuçlarına katlanırsın küçük siçan" onu itip kendimden uzaklaştırmak istediğim sırada o benden önce davranıp belimden tutup beni daha sıkı sardığında gözlerimi dehşetle açıp ona baktım.
"Sen benim casusum olacaksın Beria. Ben seni seçtim." eğer yakın olmasaydık fısıltıyla söylenen bu kelimeyi kesinlikle anlamazdım. Ama şimdi bu yakınlığımızdan dolayı tüm kelimeleri kolaylıkla duyuluyordu.
"Bu da ne demek oluyor?" gerçekten ne casusundan bahs ediyordu bu adam.
"Sende Ateş gibi benimle çalışacaksın. Benim ekibimde olacaksınız. Alt etmem gereken şerefsiz bi mafya var." sözünü kesip hemen "Senin gibimi?" diye sordum. Dişlerinin arasından sinirle nefes alıp verdiğinde elini çenemden çekti.
"Ve sen onun yanında bana casusluk yapacaksın. Ona çalışıyormuş gibi ama aslında bana çalışacaksın."sözü hiç bölünmemiş gibi devam etti.
" Saçmalama. Adamda anladığı gibi çekip beni vursun öyle diyilmi? Senin hiç insafın yokmu ya? Hem ya o adam bana bişey yapmaya kalkarsa? Ben onun dediklerini yapmak zorundamı kalıcam? Ya bana yapamicağım şeyler söylerse?
Sen onu alt etmek istiyorsan senden daha şerefsizddir demekki. Daha senle başa çıkamıyorum. Onunla nasıl başa çıkıcam? " tüm bu soruları sorarken hiç nefes almamıştım. Art-ardına gelen bu sorulardan bıkmış gibi aniden beni kendisinden uzaklaştarıp sırtını döndü.
" Sen bir daha ben izin vermeden soru falan sorma. Ve ayrıca ben herşeyi düşündüm küçük siçan. Sen Ateşi kurtarmak istiyormusun istemiyormusun." tam bişey söylicekken parmağını kaldırıp beni susturdu. "Haa bu arada senin haberin yoktur muhtemelen, alınan karara göre Ateşin yaptığı suç için en az 15 yıl muhabbet yiye bilirmiş. İyi düşün derim." tenim buz kesmişti. Napıcaktım ben şimdi. Ateş benim için her şeyi yapardı. Bende onun için yapmalıydım. Ama ya bu adam da sonunda bize bişey yapsaydı. Karar vermek çok zordu. Acaba Ateşin patronunun nasıl bi pislik olduğundan haberi varmıydı?
" Ben eve gitmek istiyorum artık. Bunu düşünmem gerek." bıkkın ve yorqun çıkan sesimle bu sefer yüzüne bile bakmamıştım.
Restoranın dışına doğru adımladığımda arkadan gelip kapıyı kapatmıştı. Araba bindiğimizde hala yüzüme bakıyordu. Ama ben sadece yüzümü cama taraf dönüp yolu izlemeye başladım. Napıcaktım hiç bir fikrim yoktu. Ben okuyordum.Onun için çalışırsam okula nasıl devam edecektim. Üstelik yarın sınavımda vardı. Ama ben hiç hazırlanmamıştım.
Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Sanırım biraz kafamı bi kenara koymam gerekiyordu. Yolun daha yarısına bile gelmemiştik. Hemen çantadan telefonu çıkardım ve Doruğa mesaj attım.
Siz* Doruk beni evin iki sokak ötesinde ala bilirmisin?
Bu ani hareketimden dolayı Ares beni inceliyordu. Kafamı ona döndüğümde hangi sokakta durması gerektiğini söyledim kaşlarını çatarak bana baktı.
"Eve gitmiyormusun?" ona hesap vermem gerekiyormuydu citten?
"Hayır. Kafamı dağıtacağım."yeniden telefona döndüğümde Doruk çevrimiçiydi. Hemen cevap yazdı.
Sapık🦍*5 dakikaya ordayım.
Doruk bana aşıktı. Ama ben onu kendime pek yaklaştırmazdım. Benden 2 yaş büyüktü ama çok olgun bi kişiliği vardı.Sporla ilgilendiğinden gerçekten goril gibiydi. Aramız qayet iyiydi ama ben bi ilişki istemediğimden ondan uzak durmaya çalışıyordum. Üstelik Ateş ondan pek hazetmezdi. Neden bilmiyorum ama Doruk sandığın gibi biri deyil derdi hep.
Kendisi hep yollardaydı. Motor kullanmaya bayılırdı. Bu saatte dışarlarda qazlamaya çıkardı hep. Araba durduğunda hiç bişey demeden hemen indim. Doruk benden önce gelmişti. Gidip doruğa sarıldım. Ares arkadan hala bizi izliyordu. Ona döndüğümde gözlerinden Alev saçıyordu resmen...
Ama ben ona aldırmıyordum bile. Doruk sorar gözlerle bana baktığımda hiç bişey açıklamak istemiyorcasına yüzüne baktım.
"Gidelimmi? Biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var." onunda aynı sinirle Arese baktığını fark ettim. Ne oluyor bunlara yahu? En sonunda Ares kapıyı çarparak arabaya bindi ve hızla uzaklaşmaya başlamıştı. Deli bu deli.
Doruk kaskın birini bana verip diğerini kendisi taktıktan sonra motora bindi ve bende arkaya oturdum. Beline sarılmak istemediğim için sadece omuzlarından tutduğumda Doruk bi kaç saniye donuklaştı ve ardından motoru sokağın köşesini döndü. Bir kaç dakika sonra ana yola çıkmıştık. Bu gün Ateşin yanına gitmemiştim. Acaba iyimiydi diye düşünürken Doruk dahada hızlanmaya başlamıştı. Onla ilk kez motorla çıkmıyorduk. Daha öncede çıktığımızda zaten hız yapardı. Bende zaten bu yüzden onu aramıştım.
Çünkü hız severdim ve kafamı son zamanlardaki düşüncelerden uzaklaştıracak tek şey adrenaline patlamasıydı. Artık kaska rağmen soğuk hava yüzüme işliyordu. Arabaların arasından büyük bi hızla ötüp geçdiğimizde baya hızlanmıştık.
Dengemi sağlamakta zorlandığım için Doruğa kollarımı sardım ve gözlerimi kapadım. Damarlarımda akan kana yeni dolmaya başlayan adrenalini durduran bişey olmuştu. Motor durmuştu.
Gözlərimi açıb Doruğa baktığımda oda bana bakıyordu. Kaskı çıkarıp motordan indiğinde bende indim.
"Bişeymi oldu Doruk?" kollarını önünde kilitlemiş bi şekilde bana döndü.
"Beni neden aradın Beria?" gerçekten bilmek istediği buydusa neden ilk yazdığımda sormamıştıki.
"Kafamı dağıtmam gerekiyordu" zaten bunu anlaması gerekmezmiydiki?
"Sadece bunun içinmi yani? Hem o adamda kimdi?" kaşlarını çatmış bi şekilde önüme dikildi. Gerçekten ne dememi bekliyordu.
"Evet Doruk sadece bunun için. O adamsa önemsiz birisi. Hem sen ne duymak istiyorsun ki anlamadım" bende kaşlarımı çatarak ona baktım. Bu durum sinirimi bozmuştu. Hep yapardık bu gece gezilerini şimdi ne değişti?
"Anladım Beria. En iyisi seni evine bırakayım." yüzüme bile bakmadan gidip motoru çalıştırdı. Bende gidip oturduğumda hızla eve varmıştık.
Ben motordan iner-inmez hiç bişey demeden hızla uzaklaştı.
Neydi bu şimdi. Tripmi atıyordu bu bana. (madem prenses olmak istiyosun o zaman prenses gibi davran!). Hiç kimseyi çekemzdim gerçekten. Ne hali varsa görsün diyip yatağa uzandım. Vakit baya geç olmuştu. Alarmı sabah 5e kurduktan sonra 2 saat bile surse yinede uyuyacak olmama seviniyordum. Gözlerimi kapayıp sadece montumu çıkarmış bi halde uykuya daldım.
....
Sabah uyanır-uyanmaz evden çıkıp aceleyle dedemin mezarını ziyarete gittim. Uzun zamandır gelmediğimi hatırladım. Zaten kendisinide pek sevmezdim. Şimdi madem sevmiyosun niye geldin diyeceksiniz. Ama dedemden isteyecek bi şeyim vardı. Sevgili torunu için bi kerecik bile olsa bi şey yapa bilirdi bence.
Sonuçta sağ iken bi hayrını görmedik. Bari ölüyken bi yardımı dokunsun.....
Mezarlıktan çıktıktan sonra okula ordanda Ateşin yanına gelmiştim. Karakolun önünde durmuş ona ne söyliceğimi hesaplamaya çalışıyordum. Tam 37 dakika 43 saniyedir. 44,45,46,47....
Zaman geçiuordu ama hala ne kadarını anlatacağımı bilmiyordum. Karakolum karşısındaki parka oturmuştum. Oturduğum yerdeki tüm otları sökmüştüm nerdeyse stresten. Birden üzerime bi karanlık çöktüğünde kafamı kaldırıp yukarı bakmamla o kara gözlerle karşılaştım yeniden. Burdan bakınca daha kocaman ve korkutucu duruyordu.
Çok şaşırmıştım. Acaba neden şimdiye kadar tutuklamadılar onu. Tamamen siyah giymiş ve maskeli biri.. Ben bile polis olsam bu adam kesin suçlu der 10 yıl muhabbet verirdim...
Üstelik insanları korkutuyor bu görünümüyle. Yolda görsem yolumu değişirdim. Ayağa kalkıp yüzüne bakmak için yine kafamı kaldırmak zorunda kalıyordum.
"Neden burdasın?" suçlu bi mafyanın burada olması çok büyük bi cesaret ister. Deli cesareti mi bu?...
(Arkadaşlar ilk öncelikle ben Azerbaycanlıyım ve biliyormusunuz bilmiyorum ama bu gün bi uçağımız kazaya uğradı. Bi sürü insan öldü ve moralim çok bozuk. Aslında daha çok yazmak isterdim ama olmuyo😞)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |