5. Bölüm
Jasmin Memmedli / Mafyanın küçük siçanı / Gizemli adam

Gizemli adam

Jasmin Memmedli
jasminmemmedli

Naz la merdivenlerden indiğimiz gibi kendimizi kocaman bi salonda bulmuştuk. Naz daha önce geldiğini söylemişti. Ama ben tabiki ilk kez geliyordum. Her yer kırmızı ışıklarla hafif aydınlanmıştı. Koca masalar ve kırmızı kanepeler vardı. Tek kelimeyle burası baştan aşşağı kırmızı dekore edilmişti. İç ses-(sanırım buranın sahibi kırmızı renge aşık ha?)

"Hadi gel" Naz'ın kolumdan tutup beni sürüklemesiyle birlikte düşüncelerden uzaklaşmıştım. Naz resmen koşuyodu sanki. bende arkasında hızlı adımlarla ilerlerken pek aydınlık olmadığı için önden hızla bize taraf gelen birine çarptım.Adam gerçekten çok iriydi. Resmen göğsünden geliyodum. Ve utancımdan yanaklarım kıp-kırmızı olmuştu. Neyseki kimse bunu farkedemezdi. Zaten kırmızı ışıklar doğrudan yüzümüze vuruyordu. Afallayan gözlerle hemen geri çekilip kafamı kaldırdım. Adam tuhaf bi maske takıyordu.

"A-afedersin-iz" yerin dibine girmiş gibi hissediyordum.

"Bi dahakine dikkatli ol" dedi çok soğuk bi ses tonuyla. Bi insanın kaşları anca bu kadar çatıla bilirdi. Oldukca öldürücü bi bakışı vardı ama sesinden sinirlimi değilmi anlayamamıştım. Daha sonraysa hemen geldiği gibi hızla yanımızdan uzaklaşmıştı. Naz yeniden beni sürüklemeye başladı.

"Nereye" afallayarak Naz'a bakıyordum. Nazsa bana pis bi sırıtış atıp sürüklemeye devam etti. Beni yine aşşağı doğru giden bi merdivenlerin önüne getirmişti.

"Az önce o girişte gördüğün yer özel misafirler için olan sakin bi yer."dediğinde merdivenlerden inmiş kocaman koyu lacivert bi kapının önüne gelmiştik.

"Bu kapıysa-" eliyle kapıyı işaret etti "-asıl eğleneceğimiz yere açilio." Derin bi nefes verip Naz'a göz devirdim.

"Hadiii. Bu gun çok eğlencez."

Her ne kadar içime sinmesede içeri girmiştim. Bu gun gerçekten kafamı dağıtmam gerekiyordu. O yüzden mızıkçılık yapmicaktım.

İçeri girdikten sonra burayı gerçekten sevmiştim. İşte şimdi gerçek barda gibi hissetmeye başlamıştım. Burda kırmızı ışıklar yerine lacivert ışıklar vardı. Kocaman dans pisti bile vardı. Ve en güzeli sahnede bi kadın dj vardı. Dj'lik yapan kadınlara bayılırdım. Neden bilmiyorum ama bana çok havalı bişeymiş gibi gelirdi. O yüzden gülümseyip Naz'la birlikte içki almak için barmen'in yanındaki masalardan birine oturduk.

"Eveet. Ne içersin?" Naz ayağa kalkmış cevap vermemi bekliyordu.

"Bilmemki. Sanırım bi kırmızı şarap ala bilirim" hala etrafı incelemeye devam ediyordum.

Naz hiç birşey demeden barmen'e döndü. "Bebeyim sen bana bi kırmızı bide beyaz şarap versene" cilveli bi şekilde barmen çoçuğa göz kırptı. Sanırım 20li yaşlarında, sarışın, kirli sakallı, 1.75 boylarındaydı. Çocuk ta Naz'a dönüp dudak büzdü.

"Canım sen beni neden bırakıp gittin ya. Aramak sormakta yok?" daha sonra gözleri bana kaydı. "Unutulduğumu düşünüyorum" hafif kederli bi sesle arkasına dönup şarapları kadehlere doldurmaya başladı.

"Saçmalama Serkan ya" Şaşırmıştım. Naz'ın bi erkek arkadaşı yoktu. Ama bu çocukla flörtleşiyor gibi hissetmiştim. Ya da tam olarak aralarında bişey olduğu belliydi.

"Seni unuttuğum falan yok. Sadece bu sıralar biliyosun. Universite sınavına çok bişey de kalmadı, şunun şurasında."

Serkan denen çocuk omuzlarını silkti. "Öyle olsun,bakalım. Affetdim sanma ama" .

Naz elindeki şarapları önüme koyup oturduğunda açıklama bekler gibi yüzüne baktım.

Derin bi nefes verip oturduğu yerde rahat bi pozisyon aldı. "Tamam. Bana öyle bakmayı kes. Aramlzda bi takım şeyler olmuş ola bilir" Şarapı tek seferde kafasına dikip ayağa kalktı.

"Hiç öle bakma, bi kaç yıl sonra senide görücez. Gerçi neden hala sevgilin yok aklım almıyoda neysee"

Ona göz devirip bende şarapdan bi yudum aldım. Tadı sanki olması gerektiğinden fazla acıydı. Boğazımı saran sıcaklıkla gözlerimi tavana diktim.

"Ben dans edicem" Naz yanımdan geçip insanların arasına karışmıştı. Gözlerimi tavana dikmiş az önce Naz'ın dediklerini tekrar ediyordum. Tüm yaşıtlarımın sevgilisi vardı. Hatta şimdi daha küçüklerin bile.. Peki neden benim hiç olmamıştı? Çok tuhafti. Şimdiye kadar kimseye karşı o aşk, hoşlantı ve ya artik ne derlerse o duyqudan hissetmemistim. Daha önce aslında çok çıkma teklifi ve aşk itirafı almıştım. Ama hiçbirini kabul etmemiş, hiç kimseyle ilgilenmemiştim. Bi kaç kez birilerini yakışıklı bulmuş ola bilirdim ama sadece bu kadar. Aslında belkide ilgilenecek vaktim hiç olmamıştı. Gerçekten şu lanet olası hayatımda hep bi şeyleri yoluna koymak için uğraşmıştım. Ben bu düşüncelerin arasında dalıp giderken sandelyeye karşıma biri oturdu. Naz olduğunu düşünerek gözlerimi yumdum ve kafamı indirmeden derin bi nefes verdim. Bi süre böle durduktan sonra kafamı indirip gözlerimi yavaşça araladım. Gözlerimi açmamla afallayarak hızla sandelyemi geri çektim.

Karşımda oturan Naz diğildi. Naz olduğunu sandığım adam demin giriş kısmında çarpıştığım adamdı.

Karşımda bacağını bacağının üstüne atmış arkaya yaslanarak beni süzüyordu.

Hala şaşkın bi şekilde ona bakmaya devam etdiğimde-"Neden korktun? O kadar korkutucumu duruyorum?" diye sordu.

Gözlerini gözlerime dikmiş soğuk ve hissiz bakıyordu. Aslında evet gerçekten korkutucu duruyordu. Sonuçta insanın karşısına her gün böle simsiyah giyinen, kocaman, bakışlarından ateş sacan birisi çıkmıyodu. Ama şuan konumuz bu değildi.

" "Ha-hayır. Hayır tabiki." (yalan)

"O yüzden mi kekelemeden konuşamıyorsun?" sırıtıyormuydu o? Yoksa bana mı öle gelmişti. Gözlerinin kenarında küçük çizgiler oluşmuştu sanki. Yüzünde maske olduğu için anlamak zordu. Daha sonrasında zaten o çizgilerde kaybolmuştu. Yeniden o hissizlik hakim olmuştu kara gözlerine.

Gerçekten gözleri simsiyahtı. Güzel gözleri vardı aslında. Bu kadar korkutucu olmaları çok acıydı sadece. Kendime gelmek için masadaki şarabımı alıp kafama diktim. Hepsini içmiştim. Yüzümü buruşturup kadehi geri bıraktım.

Her hareketimi izliyordu resmen. Ben ona bakmamaya çalışıyordum. Ondan korkmadığımı söylemiştim. Şimdi bunu yalan çıkarmak istemiyordum.

"Siz yanlış anlamışsınızdır sadece. Sizden korkmam için hiç bi sebebim yok. "Bunu söylediğim gibi tek kaşı havalandı.

" Yani benden korkmuyorsun? "

"Hayır 'sizden' korkmuyorum" dedim ustune bastırarak. Masaya doğru eğildi ve iki elini masada birleştirerek kaşlarını çattı.

"Peki ya senin hakkında her şeyi bildiğimi söylersem." Bu tamamen saçmalıktı. Bu sefer benimde kaşlarım çatılmıştı. Tam bişey dicekken telefonum çalmaya başlamıştı. Telefonumu elime alıp ekrana baktım. Arayan Ateşti.

Çok garipti beni neden bu saatte arasınki. Hem bu gun onun da bi işi vardı. Ekranı okur okumaz telefonu açmıştım.

"Alo Ateş. Bir şeymi oldu?" Karşımdaki adam kaşları havalandı. Dikkatle beni dinlemeye başlamıştı. Buna noluyodu be?

Bir kaç adım geri gittikten sonra Ateş nihayet konuşmuştu. "Beria güzelim iyimisin?"

Noluyodu Ateş neden bu kadar endişeliydi. "Ateş noluyo, iyimisin?" korkmaya başlamıştım.

"Beria beni iyi dinle hemen o mekandan çıkman gerek."-arkadan bi kaç kişinin daha sesi geliyodu-"Bak Beria ben karakoldayım. Sanırım tutuklana bilirim. Ama senin hemen ordan çıkman gerek!."

Ateş sözünü bitirir bitirmez barın girişinde silahlı maskeli adamlar belirmeye başladı. Her yere ateş açmaya başlamışlardı. Korkarak kulaklarımı kapadım. Etrafima baktığımda her kes koşuşturuyordu.

Gözlerimle Naz'ı aramaya başladım ama silah sesleri mekanı sararken beynimin içinde yankı yapıp duruyordu sanki. Telefonum elimden düşmüştü. Yere bakarken elimde başka sıcak bi el hissetdim. Buz gibi ellerimi sımsıkı tutan sıcacık bi el vardı. Bu sıcaklık her zaman buz gibi olan ellerime iyi gelmişti aslında. Tam o sırada kulağımın hemen yanında bi silah daha patladığında ağzımdan tiz bi çığlık koptu.

Elimi tutan el beni kendiyle beraber arkasından sürüklemeye başlamıştı. Kurşunlardan her an birinin bana denk gelmesinden o kadar korkuyordumki kafamı kaldıramıyordum bile.

En sonunda bir az uzaklaştığımızda cesaret edip kafamı kaldırdım. Görduğum yüzle yine bi şok yaşamıştım. Yine o adamdı. O sıcacık eller onundu. Elim elinin arasında kaybolmuştu resmen. Diğer elindeyse silah vardı. Karşısına çıkan silahlı adamlara sıkıyordu.

Korkmalımıydım yoksa azcık güvende olduğum için sevinlemiydim bilmiyordum. Elindeki silahtan dolayı elini bırakmak istedim ama olmadı. Elimi çok sıkı tutmuştu.

En sonunda gözlerim dolmaya başlamıştım. Çok korkuyordum. Bu adamdan da, havada uçuşan kurşunlardan da, Ateşin başına bişey gelmiş olma ihtimalinden de. Gerçekten korkuyordum.

"Elimi bırak" dedim ağlamaklı bi sesle. Ama sanırım duymamıştı bile. Ben bile zar zor duymuştum. Bir kez daha elimi kurtarmaya çalıştığımda yine olmuyordu.

Bu sefer daha yüksek bi sesle "ELİMİ BIRAK ARTIK" diye bağırdım. Beni hemen kendisiyle çekip arkadaki boşlukta varlığından bile habersiz olduğum odaya soktu. Napıyordu bu. Duvarla onun arasında kalmıştım. Aramızda çok az mesafe kalmıştı.-"Napıyosun ya s-" sözümü daha tamamlamadan silahı tuttuğu eliyle ağzımı kapadı. Ve hızlıca odanın kapısı açıldı. Kafasını iki yana sallayıp beni uyardığında kapının arkasında kalmıştık. Adam odanın boş olduğunu görüp çıktı. Kapı kapanır kapanmaz benden öle bi hızla uzaklaştıki ne olduğunu anlayamamıştım bile.

Ben bişey demeden "Burda kal" sert bi sesle beni uyarıp çıkıp gitti...

(beğenirseniz oy vermeği ve yorum yapmayı unutmayin, beğenmezseniz zaten devam etmez😘)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 19.12.2024 21:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...