23. Bölüm

Geçmişin izleri 4

İdlx
idlxlluviaxx

Bu bölüm normalde 17 den bir önceki bölüm olması gerekiyor lakin anlamadığım bir şekilde buraya yüklenmemiş. Bunu dememin en büyük nedeni biliyorsunuz ki gecmişin izleri bölümlerinden sonraki bölümlerde geçmişin izlerinde geçen anılardan bahsediyorum.

Birazdan geçmişin izleri 5'i de atacağım isterseniz bunu okuyup 17. Bölümden devam ederek gidebilirsiniz. Wattpad'den okuyup buraya gelenler ise siz çoktan bu bölümleri okudunuz canlarım ama tekrar okumak isterseniz bir şey diyemem.

İyi okumalarrrr💗🎀✨

~Eylül 10 yaşındayken~

 

"Baba nereye gidiyoruz?" Diye sordu minik kız kolundan kendisini sürükleyen babasına.

 

"Gidince göreceksin minik pisliğim." Diye açıklama yapınca Eylül yutkunarak daha fazla sesini çıkarmadı.

 

Biraz daha sürüklenmeden sonra geldikleri küçük cayırda ileride gördüğü tanıdık yüzle kaşlarını çattı.

 

Onun burada ne işi vardı ki?

 

"Hadi bakalım geç sende Alara'nın yanına." Diyerek Eylül'ü alaranın yanına itekledi.

 

Büyük bir kuvvetle itilen Eylül en yakın arkadaşının üzerine doğru düsmesiyle iki kız da geriye doğru düştü.

 

"Eylül?"

 

"Alara?"

 

Birbirlerine tutunarak ayaklanan iki dost birbirinden destek alarak ayaklandılar ve birbirlerinin ellerini tutarak güvende hissetmeye çalıştılar.

 

"Burada ne yapıyorsun hüma?" Diye fısıldadı eylül.

 

"Bilmiyorum ama sen burada ne yapıyorsun Mehlika?" Diye fısıldadı Alara.

 

Hüma ve Mehlika, Alara ve Eylül'ün kendi aralarında olan gizli isimlerdi. Genellikle yanlız kaldıklarında bu isimleri kullanırlardı birde çok yakın oldukları efe ve umut biliyordu.

 

"Bende bilmiyorum hüma ama içimde kötü bir his var." Diye mırıldandı.

 

Alara Eylül'ün tuttuğu elini sıkarak gülümsedi.

 

"Merak etme mehlikam." Diyince Eylül de ona bakıp güldü.

 

"Biz yan yana oldukça..." Diye Eylül'ün başlattığı cümleyi:

 

"Hiç bir şey olmaz." Diye bitirdi Alara.

 

Alara ve Eylül veyahut hüma ve Mehlika bu ikili bir arada oldukça başlarına ne gelirse gelsin bir birlerini koruyup kollarlardı.

 

"Evet! Her şey hazır. Kızları getirin." Diye duydukları sesle birbirlerine bakmayı durdurup sesin geldiği yöne baktılar.

 

Alaranın babası ikisine de gülerken aynı şeyler Eylül'ün babasında da vardı.

 

Dört iri yarı adam gelip zorla minik kızların ellerini ayırıp ikisini de babalarının durduğu yere götürüp ayakta olacak şekilde ayaklarını ve göslerini bağladılar.

 

"Hüma! İyimisin? Hüma!" Eylül arkasından babası tutmasıyla çırpınarak alaraya bağrıyordu.

 

"İyiyim Mehlikam, sen iyimisin?" Alaranın sesiyle beraber Eylül çırpınmayı kesti.

 

"Bende iyiyim hümam, bende iyiyim." Diye konuşurken babalarının kızlarına tokat atmasıyla ikisi de bağlı olan ayakları yüzünden yere düştüler.

 

"Eh yeter be! Ne oyalandınız? Kalkın ayağa." Diyerek alaranın kolundan tuttuğu gibi kaldırdı Hakan Durmaz.

 

"Şimdi size hayatınızın dersini vereceğiz çocuklar." Diyerek güldü Taner Tunç.

 

Eylül ve Alara ne olduğunu anlamadan babalarının ellerine verdiği ağır ve soğuk metal hissiyle ikiside titredi.

 

Eylül içinden dua etti.

 

'Yarabbim noğlur bir şişeye veya ağaca sıkayımda Alara'ya sıkmayayım' diye.

 

Aynı duayı Alara da etti.

 

'Yarabbim noğlur bir şişeye veya ağaca sıkayımda Eylül'e sıkmayayım.' diyerek.

 

"Getirin." Diye konuşan tanerin sesiyle Eylül titremeya başladı. Bu yılın başında çıkan sinir hastalığı onu çok zorluyordu, krizleri tuttuğunda babasının yanında olmaması gerekiyordu ama şuan tam da dibindeydi!

 

"Sende ne titreyip duruyorsun be! Sürtüğün kızı."

 

Eylül korkudan ses çıkaramazken ellerinin arasında ki metal ağırlığı taşıyamıyordu.

 

Eylül ve Alara bellerine ve ellerine değen ellerle elektrik akımına uğramış gibi titreselerde dik başlarını asla indirmediler.

 

"Şimdi ellerinizdeki metallerde bir çıkıntı olacak. Biz yönü ayarlayacağız ve sizde o çıktıya basıp ödülünüzü almaya hak kazanacaksınız." Diyen Hakan Durmaz ile minik parmaklarını babalarının zoruyla tetiğe getirdiler.

 

"Üç diyince basacaksınız." Diye güldü Taner.

 

"Bir, iki,üç." Kimseden çıt çıkmıyordu aynı şekilde kimsenin elindeki silah da patlamamışdı.

 

İki dost da arkalarındaki adamlara güvenmedikleri için silahın tetiğini çekip dostunu vurma korkusuyla basamadılar.

 

"SİZE BASIN DEDİK DİMİ?!" Diyerek bağırdı Hakan.

 

"Bağırma!" Diye karşılık verdi Eylül.

 

İnsanların bağırmasına Eylül sinirlenip bağırarak karşılık versede Alara kendisine bağırılınca hassaslaşıyordu. Taner benim arkamdaysa o herif de hümanın arkasındadır diye düşünerek ona bağırmıştı.

 

"Seni utanmaz, arsız piç! Sen hangi hakla bağırırsın lan! Diyerek Eylül'e bir kez daha tokat atarak yere düsmesine neden oldu. Alara sesler duysada bağırışlar yüzünden tepki vermiyordu.

 

Taner Tunç sinirle Eylül'ü kaldırırken Eylül'ün gülümsemesini görünce kaşlarını çattı.

 

"Neye gülüyorsun lan öyle?"

 

"Soy adın olmasa hiç bir halt etmezmişsin ona gülüyorum." Diye babasını sinir ederlen niyeti Alaranın üzerindeki etki kalksın ve kaçabilecekken kaçsın diye iki admaın da ilgisini çekmeye çalışıyordu. Lakin bilmediği bir şey de şu ki etrafta o kadar çok adam varken Alara ne kadar kaçarsa kacsın yakalanırdı.

 

Eylül yediği bir tokatla bir kez daha düşüp kaldırılırken Taner Tunç sinirden kızarmıştı.

 

"DERHAL O TETİĞE BASIN YOKSA İKİNİZ İÇİN OLAN BİR SİLAHLA SİZE BEN BASICAM!" Diyerek bağıran Taner Tunçla Eylül ve Alara ne yapacaklarını bilemediler.

 

"Tek bir şartla." Diye konuştu Alara.

 

"Bastıktan sonra bizi bırakıp gideceksiniz buradan, bize hiç bir şekilde dokunmayacaksınız." Diyerek kararlılıkla dimdik durdu.

 

Taner ve Hakan için hava hoştu, ana yola çıkmaları için en az 2 saatlik bir yürüme mesafeleri varken kurtulmaları mucizeydi.

 

"Peki tamam. Şimdi derhal o tetiğe basın!" Diyerek bağıran hakan ile eylül ile Alara içlerinden 5'e kadar saydılar.

 

İkisininde uğursuz rakamı beşti ve ikisi de şuanda uğurlu olan hiç bir şeylerini bu uğursuzlarla kirletmek istemiyorlardı.

 

Bir

 

Derin nefes aldı Alara

 

İki

 

Eylül'ün başına ağrı girmeye başladı

 

Üç

 

Buradan nasıl gideceklerini düşündü hüma

 

Dört

 

Neyi veya kimi vuracağını düşünüp Allah'a tövbeler etti Eylül

 

Ve beş.

 

Beşinci saniyede minik ellerde patlayan silahlarla beraber iki kızda titreyerek yere düştü. Korkularından gözlerini açamazken herkesin yanlarından ayrıldıklarını hissettiler.

 

Bütün herkes her şeyi toparlayıp gidene kadar gözleri ve ayakları bağlı oturdular, içlerinden bağırarak ağlamak gelsede şuan bunu yapamazdılar.

 

Herkes gittikten sonra etrafta sadece rüzgarın çalılar arasından geçen sesleriyle doldu. Ve o an iki kız da dayanamayarak hıçkırarak ağlamaya başladılar.

 

Birbirlerinin seslerini duyunca mutluluktan göz yasları artarken hızla gözlerindeki kumaşı çözüp ayaklarındaki ipleri de çözdüler. En sonunda her şeyden kurtulduklarını sanıp ayaklandıklarında birbirlerine hızla koşup sarıldılar.

 

"Allah'ıma şükürler olsun ki yaşıyorsun hümam!" Diye sakinleşmeye başladı Eylül.

 

Dostuna sarılırken kahverengi saçlarını okşuyor ve oynuyordu.

 

"Allah'ıma binlerce kez şükürler olsun ki sen de yaşıyorsun Mehlikam" diyerek Eylül'ün siyah saçlarıyla oynadı.

 

Birbirlerinde sakinleşen iki dost ayrılıp etrafa bakmaya başlayınca ileride gördükleriyle yerlerinde dondular.

 

Yerde yatan minik bir kedi ile tavşan.

 

Hümanın önünde Eylül'ün biricik kedisi elenor kanlar içinde yatarken diğer tarafa Mehlika'nın olduğu tarafta ise hüma'nın biricik tavsanı Ayça kanlar içinde yatıyordu.

 

İkiside şokla kendi hayvanlarının yanlarına giderken içlerinden hala yasadıklarına dair bir umut vardı.

 

Lakin o iki küçük hayvan çoktan ölmüştü...

 

"Ayça...Ayça!"

 

"AYÇAM! UYAN." Diyerek hıçkırarak ağlayan alaranın peşinden Eylül'ün sesi yükseldi.

 

"Elenorum, lütfen kurban olayım uyan! Annanemin yadigarısın sen elenor!" Diye sayıklarken iki dost orada hayat arkadaşlarına saatlerce oturup veda ettiler. En sonunda günesin batmasına yakın olduğunda Eylül gözlerini silip ayaklandı.

 

Şuanda düşemezdi, ayaklanması lazımdı.

 

Alara ise Eylül'e yandan bakıp bu kadar mı seviyordun elenoru bir kaç saatlikmiydi acın diye düşündü?

 

Alara acısını yıllara sığdırabilirdi lakin Eylül'ün bunu yapmaya vakti yoktu. Etrafı kurtlar sofrası gibi çevriliyken görmediği düsmanları kendisinin düşmesi için garip grup planlar yapmaya baslıyordu.

 

Bu da onlardan biriydi ya zaten.

 

Bu olay silah kullanmayı öğretmeye baslamanın temeliydi lakin ondan önce hakan ve tanerin bu iki ayrılmaz dostu birbirine düsürmeleri gerekiyordu.

 

Ve bunu ikisininde biricik olan evcil hayvanlarıyla yapmışlardı...

 

Eylül ayaklanıp elleriyle yere çukur açarken yerdeki taşlar ellerini kesip kanamasına sebep oluyordu. Lakin o bunu önemsemeden devam ederek elenorun sığabileceği kadar bir çukur yaptı ve elenoru eline alıp ilk önce ensesini öptü sonra son kez dolu gözlerle sarılıp çukurun içine bıraktı.

 

Toprakları tekrardan üzerine örtüp etraftan bulduğu bir kaç büyük taş ve kalın bir odunla minik kedisine bir mezarlık yapmıştı.

 

İşi bittikten sonra Alara'ya döndü, kendisine iğrenerek bakan kızla içi titredi.

 

"Hüma..." Diye mırıldanarak ona doğru adım atarken.

 

"Sakın bana yaklaşayım deme! Ayçamın katilisin sen! Sakın Eylül!" Diyerek kucağında ki tavşana daha sıkı sarılırken Eylül duyduğu cümlelerle utanmaya ve üzülmeye başlamıştı.

 

İsteyerek olmamıştı dedi içinden ama sonra devam ederek sonuçta senin elinde öldü dedi.

 

Benim elenorum da öldü ama dedi içinden ama ardından o isteyerek yapmadı dedi içi.

 

Eylül'ün o an ki iç sesi galiba Eylül'e düşmanmış arkadaşlar...

 

"Ama hüma!" Diye kendini açıklayacakken. Alara kucağında ayça ile ayaklanın titreyerek geriye doğru gitti. Gözleri Eylül'ün gözlerinden ayrılmazken son kez konuştu.

 

"Bundan sonra olamaz Eylül ben sana her baktığımda ayça'yı görerek yaşayamam! Senin gibi vicdansız değilim ki ben onu yere koyup üzerine toprak atayım?"

 

"Bundan sonra bizden dost değil düşman olur Eylül..." Diyerek arkasını bakmadan koşmaya başladı.

 

Arkasında bıraktığı enkazdan habersiz.

 

İki küçük kızda bugün çok yara almıştı lakin Alara bu yarasını acısını Eylüle yükleyip heryerden kaçmıştı. Dediklerinin bir çoğundan hemen pişman olsa da artık yapacak bir şeyi yoktu.

 

Alara gittikten sonra Eylül yere yatarak sadece gökyüzünü izleyip kendinden nefret etti.

 

Ona göre Alara haklıydı kendisi istemese bile katil olmuştu. Babanesi ve annanesine karşı yemini olmasa şuan da kafasını taşlara vura vura öldürüldü kendini ama sözü vardı işte.

 

Bu saatten sonra Eylül artık kendi için değil kendisi için kendini feda edenler için yaşamaya başlamıştı.

 

Alara bir iki saat koşarak bulduğu anayolda kendisini alan kamyonet ile sabah abisinin yanına ulaşabilmişti lakin Eylül orada beş gün kalarak kendine ceza verdiğini düşündü ve beş günün sonunda aç ve susuzluktan yorgun düşerek ana yolun yakınlarında bayıldı.

 

Şans eseri onu bulan bir aile onu hastaneye yetistirmiş ve hastaneye geldikten iki gün sonra da kimliği belirlenip ailesine haber verilmişti.

 

Tam bir hafta Eylülden haber alamayan Alara çoktan pişman olsa da artık hiç bir şeyi geri alamayacağının farkındaydı.

 

Bir haftanın sonunda eve gelen Eylül'ü ilk kez ağlamaktan harap olmuş Kunt abisinin kucağından normalden daha zayıf ve solgun görünce o halı aklına kazınmıştı.

 

'affet beni güzel dostum, artık yanında yamacında olamasamda bir şey olduğu gibi yanına ilk ben koşacağım.' diyerek kendine söz verdi.

 

İleride ikiside büyüdü ve kendileri gibi çok iyi anlaşan umut ve efeyide birbirine küstürdüler. Artık dedikleri gibi düsmandılar lakin yinede ikisinden birine bir şey olsa ilk yine birbirleri gitti.

 

Eylül'ün arkasından mı konuştular?

 

Alara onlara sataşıp uzaklaştırma aldı.

 

Alara'ya kavga edip uzaklaştırma mı yemiş?

 

Eylül de Alaranın sataştıklarına bir de o sataşıp o da uzaklaştırma alırdı.

 

Alaranın alerjisi mi tuttu?

 

İlaçları Eylül'ün çantasında her zaman bulunurdu

 

Eylül'ün hapları mı bitti?

 

Alaranın da E

ylül için özel bir ilaç cüzdanı yapmıştı.

 

Her ne kadar artık dost olmasalarda her biri hep aynı okulu ve aynı sınıfı tercih etmiş ve birbirlerinin gözü önünden ayrılmamıştı.

 

 

Alara Karaca Durmaz ile Eylül Tunç Öztürk

✨🤍

 

Bölüm : 20.01.2025 11:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...