Havanın sıcaklığı yüzünden fenalık geçireceğimiz günlere gelmiştik. Düğüne az bir zaman kalmıştı. Annem ile babamın aynı evde yaşamasını istemediğimiz için annemi bize götürmüştük. Gelenekler yerini bulsun diye.
Kız tayfası annem ile ilgilenip bizde kalacak iken erkek tayfası babamlarda olacaktı. Alparslan ve Tuna babamlarda birlikteydiler. Kız tayfası ben Elif, Defne ve Ceylan, unutmadan bir de Mavi vardı.
Annem erkenden kalkıp bize harik bir kahvaltı hazırlamıştı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra direk kuaföre gittik. Kuaförümüz ile önceden anlaşmıştık. Hem bizim hem de annemin makyaj ve saçını yaptılar. Ardından anneme gelinliğini giydirdik.
Anneme bakınca gözüm yaşlı kaldım. Gelinlik ona çok yakışmıştı. Mavi için de güzel bir kıyafet bakmıştık.
"Harika oldun anne" annem nefesini verdi. Aynadan kendine bakması onun yüzünde bir tebessüm oluşturdu. Her şeye rağmen mutlu olacağına hala inanamıyordu. Psikologu ile konuşmuştuk. Durumu iyiye gidiyordu. Eskiden insan içine çıkamazdı. Ama şimdi gayet iyiydi.
"Sanki bir şey eksik gibi hissediyorum." Dediğinde gülümsedim.
"İşte kızın bu konuda seni düşündü ve eksik olan şeyi getirdi." Bana şaşkınlıkla baktı. "Ne getirdin Hazal?" O sırada kapı çaldı. İçeri gelen kişiyi gördüğümde gülümsedim. "Anneannem" dediğimde annem gözleri yaşlı bir şekilde kaldı.
"Hoşgeldiniz" bunu diyen Defne'ydi. Anneannem içeri girince annemi gördü. "Çok güzel olmuşsun kızım" anne ve kız sarıldığında hepimiz izledik. Bende kızımı kucağıma aldım.
Bugün bizi oldukça mutlu bir gün bekliyordu.
(...)
Alparslan'ın yanında nefesimi verdim. Şuan sanki bir şeyden korkuyordum ama neden korktuğumu ben bile bilmiyordum.
Annem ile babam içeri girince büyük bir alkış tufanı tuttu. Timin kalan üyeleri ve onun aileleri, babamın arkadaşları vardı. Abimi ve ailesini de unutmamak iyi olacaktı. Bir de tabi ki Kudret Komutan.
Kızı ile beraber gelmişti. Annem ile babamı heyecan içinde izlerken yerlerine oturdular. Ardından nikah memurunun birkaç sorusu ve artık tamamen karı koca oldular. Bu hallerini izlemek bana mutluluk veriyordu. Ardından bir dans. Herkes sahneye çıkınca Alparslan elimi tuttu. Sahneye ilerlerken nefesimi verdim.
Dans etmeye başlarken etrafıma bakındım. "Bu anı uzun zamandır bekliyormuşum Alparslan." Dediğimde gülümsedi.
"Yalnız ben bu iç güveysi hallerimden bıktım." Güldüm.
"Benim için değmez mi?" Dediğimde eli saçlarıma gitti.
"Senin için her şeye değer güzelim ama bende kendi çekirdek ailem ile birlikte olmak istiyorum artık." Haklıydı.
"Seninle yalnız kalmayı özledim." Gülümserken yeni dans eden çifti görünce gülümsemem havada asılı kaldı. Ceylan ve Koray birlikte dans ediyorlardı.
Abinin yanında ciddi misin Ceylan? Rengim anında attı. "İyi misin sen Hazal?" Dediğinde başımı salladım. "Sadece biraz karnım ağrıdı." Dediğimde nefesini verdi.
Onları görmesine izin vermeden dans ettik. Beni etrafımda döndürdüğü an midem bulandı. Alparslan'a belli etmemeye çalıştım. Bana şimdi noluyordu?
Kulağına yeterli olduğunu fısıldadım. Sahneden çıktığımızda direk lavaboya ilerledim. Tek başıma kalınca kustum. Bugün yediğim bir çok şeyi çıkarttım. En sonunda aynanın karşısında yüzümü ıslattım.
Şimdi modemin bulanmasını umursamayacaktım. Heralde yediğim bir şey dokunmuştu. Tam lavabodan çıkacağım an bazı gerçekler yüzüme tokat gibi çarptı. Son zamanlarda hep uykum vardı. Üstelik hasta da olmamıştım. Şimdi de bu modemin bulanması
Elimi karnıma koyduğumda anne yüreğim hissetti. Ben hamileydim. Tekrardan çocuğumun olma ihtimali çok düşüktü. Ama hayat bana bir evlat daha vermişti.
İşte o an ağladım. Bu gerçek beni ağlattı. Elimi karnıma koydum. "Hayatımıza hoş geldin annecim" bize umut getirmeye hoş geldin.
Hayatımın en mutlu anlarımın arasında bir kez daha anne olacağımı öğrendim. Bu bizim bunca zaman sonra yaşadığımız bir başka ödüldü.
Elif içeri girdiğinde bana baktı. "Hazal iyi misin?"
"Elif" derken oldukça duygusaldım. Elimi karnıma götürdüğümde şaşkınca kaldı.
"Yok artık." Dediğinde hemen bana sarıldı. O da çok mutlu olmuştu. "Daha test falan yapmadım ama hissediyorum." Dediğimde gülümsedi.
"Bende şüphelenmiştim ama koşturmadan pek düşünememiştim. Hayırlı olsun. Sağlıcakla gelsin ama önce bir test yapalım." Başımı salladım.
"Sen git Alparslan'ın yanına, ben de o sırada bir test alayım" dediğinde başımı salladım. Gitmeden bana baktı. "Ve ona daha söyleme." Başımı salladım.
O gittiğinde karnımı okşadım. Önce emin olmamız gerekiyordu ama hamile değilsem hayatımın çöküşünü yine yaşardım. Makyajımı tazeledikten sonra Alparslan'ın yanına ilerledim.
Alparslan zaten beni bekliyordu. Birlikte bir dans daha ettik. Yorulduğumuzda masamıza geri döndük. Mavi ise Ege ile dans ediyordu.
Alparslan bunu görünce kızını almak istemişti ama onu zor durdurmuştum. Bir kere de normal olsa şaşardım.
Oldukça sakin geçen düğün ilerlerken sahnede Elif ve Karan'ı gördüm. Elif'in mutluluğunu görmek güzeldi. Alparslan bana Karan'ın ölmek üzere olduğunda halini anlatmıştı.
Elif için oldukça üzülmüştüm. Onun yanında olmak isterdim. Geçmiş geçmişti. Artık hep beraber mutlu olmak vardı.
Düğünün sonunda Elif yanıma geldi. Bana uzattığı poşeti direk çantama koydum. Düğün bittikten sonra hepimiz evlerimize ayrıldık.
Tuna eskiden askeriyede kalıyordu ama şimdi babamlar ile birlikte yaşıyordu. Üstelik yarın başka bir sürprizimiz daha vardı. Elif'in ailesi yarın gelip Elif'i Alparslan'dan isteyecekti.
O çok korktuğum an sonunda gelmişti. Eve geçtiğimizde kendimi direk lavaboya attım. Testimi yaptım, bir tane de değil tam üç tane test.
Heyecanlandım, korktum. Ben duygudan duyguya girdim. Daha önce hamile olduğumu çok yanlış zamanda öğrenmiştim. O zaman için hazır değildim, ama şimdi tamamen hazır olduğumu hissediyordum.
Mavi belki güzel bir şekilde doğmamıştı ama karnımdaki can çok güzel bir aileye doğacaktı.
Ne kadar bekledim, bilmiyorum ama oldukça zaman geçti. Kapım tıklatıldı, "Hazal iyi misin?" Diyen Alparslan ile nefesimi verdim.
"İyiyim, geliyorum." Deyince Alparslan sordu.
"Emin misin güzelim?" Dediğinde nefesimi verdim. "Geliyorum Alparslan."
En sonunda gittiğinde rahat bir nefes aldım. Zaman gelmişti. Gözlerimi kapadım. Testlerin yanında durdum. Gözlerimi açtığımda ya hayal kırıklığı yada mutluluk yaşayacaktım. Benim umudum sadece mutluluktu.
Gözlerimi açmadan önce geçmişimizi düşündüm.
Mavi'ye hamile olduğum anı hatırladım. Onu tek başına büyüttüğüm anı hatırladım. Bu anların hiçbirini unutamıyordum. Şimdi ise doğacak Bebek. Yaşayacağız hayatı hatırladım. Her şey daha da güzelleşti.
Yavaşça gözlerimi açtığımda gördüğüm testler vardı. Testlerin sonucuna baktığım an dünya benim için bambaşka bir yer oldu. Üç tanesi de çift çizgiydi.
İşte o an mutluluktan ağladım. "Hamileyim" diye fısıldadım. Sanki bunu kendime hatırlatmak istiyordum. Karnıma dokundum.
"Hayatımıza hoş geldin annecim." Bize hoş geldin. Testlerden birini alıp ilerledim.
Alparslan odada beni bekliyordu. Beni gördüğü an rahat bir nefes aldı. "Hazal iyi misin?" Ağladığımı anladığında yerinden korku ile kalktı.
"Noldu? İyi misin?" Diye sordu. Birkaç saniye hiçbir şey diyemedim. Sessiz kaldım. En sonunda konuştum.
"Alparslan" diye fısıldadığımda korku ile bana baktı. "Neyin var?" Dediğinde gülümsedim. "Çok iyi bir şeyim var." Anlamadı.
"Hazal lütfen açık konuş? Beni korkutuyorsun." Dediğinde buruk bir tebessüm ettim. Elini tuttum. Avuç içine testini koydum ve avucunu sıktım.
Alparslan avuç içindeki testi elinde tuttu. Birkaç saniye beklemeden sonra baktığında şaşkınca nefesini verdi. "Hamileyim..." Dediğimde bana baktı. Gözlerimiz birbirine kenetlenirken gözünde o kadar duygu vardı ki hiçbirini ayırt edemedim.
"Bir bebeğimiz olacak." Dediğimde yaşadığı o muhteşem anımız her şeye bedeldi. "Hazal..." Bana sıkıca sarıldı. Tebessüm ettim.
Eli karnıma gitti. "Burada bizim bir çocuğumuz daha mı var?" Dediğinde başımı salladım.
Koridora çıkıp beni döndürdü. Ceylanın seslerden yanımıza geleceğinden emindim. "Abi noluyor?" Dediğinde Alparslan elindeki hamilelik testini Ceylan'a verdi.
Ceylan hamilelik testine baktığında kısa bir an şaşırdı ama çok çabuk toparladı. "Tebrik ederim." Dediğinde Alparslan kardeşine de sarıldı.
Ardından Mavi geldi. Alparslan hemen onu kucağına aldı. Kızının yanaklarından öptü. "Kızım bir kardeşin oluyor." Dediğinde Mavi de akıllı olduğu için hemen anladı.
İşte bizim bu mutlu anımız her şeye değerdi.
(...)
İşte geldik, zurnanın zırt dediği yere.
Elif heyecanla sağa sola koşuyordu. "Elif bir sakın olur musun?" Olmadı daha da panikledi. Alt tarafı bir istemeydi. Benim istemem bile olmamıştı.
Annem ile babam kısa bir tatile çıkmıştı. Bir iki güne dönerlerdi. Geldikleri zaman mutlu haberi vermek istiyordum.
Elif oldukça şık hali ile nefesini verdi. Sonunda durması beni mutlu etti. O sırada Alparslan odadan çıktı. Zorla ona giydirdiğim kıyafetler ile nefesini verdi. Elif'in istemesinde ekstra kıyafet giymesine gerek yokmuş. Kendisi öyle dedi. Neyse ki ona hamileyim beni üzüyorsun falan dediğimde hemen odamıza koşmuştu.
Bu hali beni güldürmüştü. Sonunda kapı çaldığında hepimiz kapıya ilerledik.
Elif kendini son kez kontrol etti. Ardından kapıyı açtı. Kapıyı açtığında gördüğüm kişiler Karan oldukça yakışıklı bir şekilde dikiliyordu.
Arkasında Gülsüm Hanım ve onun da yanında Beril vardı. Tabi ki diğer timin üyeleri de dahildi. Karan elindeki çiçekleri ve çikolataları Elif'e verdikten sonra ilerledi.
Elif kayınvalidesi ve görümcesine selam verdikten sonra içeri girdiler. Alparslan'da onlara karşı saygılı oldular. Bu istemede heyecanlar yerindeydi.
Defne saygılı bir şekilde herkesi selamladı. Bunu bende yaptım. Ardından herkes yerini aldı. Aramızda en rahat olan kişi kesinlikle Orhan'dı.
Bu rahatlık biraz fazla değil miydi?
Elif'in yanında ona destek olmak için oturdum. Kısa bir süre sonra ben ve Defne, Elif ile birlikte mutfağa ilerledik.
Kahveleri hazırlarken Elif'in eli ayağı birbirine tutuştu. "Şimdi en eğlenceli yerine geldik." Diyen Defne ile sinsice gülümsedim. "Tuzlu kahve" bunu ikimiz aynı anda söyledik. Elif bizi kınarcasına baktı.
"Asla! Tuzlu kahve falan yok, unutun." Bunu öyle emin söylemişti ki.
"Hadi ama Elif, adettendir önemli" dedim ve Defne de buna benzer bir şeyler söyledi ama Elif sevgili sözlüsüne kıyamadı. Hatta bal koydu. Ben bu kızı gebertirim.
Elif diğer kahveleri yaparken Defne oyaladı ve ben de tuzu bastım. Ben istediğimi eninde sonunda alırım.
Elif kahveleri götürürken Defne de diğer kahveleri götürdü.
İçeri girdiğimiz an Elif kahveleri dağıtıyordu. Elif, Karan'ın kahvesini verirken ikisi göz göze geldi.
İkisi de birbirlerine bakışları çok masumcaydı. İkisinin arasındaki bu aşka bu sayede bende şahit oldum. Bu hallerine gülümsedim.
Bende yerime oturduğumda herkes kahvesini içmekle meşguldü. Karan'ın kahvesini içmesini Defne ile sabırsızlıkla bekliyorduk. Elif ona hiçbir şey yok manasında göz kırptı. Karan'ın onun bu halinden etkilenmediğini anlamak için kör olmak gerekirdi.
Ardından Karan kahvesinden bir yudum aldığında sürat ifadesi anında değişti. Elif, Karan'ın yüz ifadesini gördüğü an şaşkınca baktı. Ardından ise bize baktı. İkimiz de yerimizde Elif'e göz kırptık.
Kızgınlıkla baktı. Umursamadık, gelin görümce umurumuzda bile olmadı. Karan'ın yüz ifadesi değişti. Beril abisinin kulağına bir şeyler fısıldadığında Karan sinirlendi. Beril ve abisinin ilişkisi hep kavgalıymış. Bunu bana Elif söylemişti. Bir abim olsa...
Aklıma gelenler ile kendimden utandım. Kendi abimi unutmuş olamam. Annemin abimi yanında istemediği için onu çok fazla görmemiştim. Düzgünce sarılmamıştık bile. Hatta hiç sarılmamıştık. Onu bende görmezden gelmiştim. Bu yaptığım abim içinde affedilmezdi.
Mavi'nin yanıma gelmesi ile düşüncelerim bölündü. Mavi'yi kucağıma oturttum. O sırada Gülsüm hanım oğluna baktı. Oğlu kahveyi bitirme derdindeydi. Elif'in kızgın bakışlarından artık bıktık.
Karan zorlukla kahvesini bitirdiğinde annesinin konuşması için söze dalmasını işaret etti. Gülsüm hanım suyundan bir yudum aldı.
"Sebebi ziyaretimiz malum" dediğinde önce Elif'e sonra Karan'a baktı. "Yıllar öncesinden tanışmıştık Elif'i. O zamanlarda tatlı bir kız çocuğuydu. Şimdi ise oldukça güzel bir kadın." Dediğinde gelinini övmesi Elif'in hoşuna gitmişti.
"Şimdi de gençler birbirini sevdi, saydı ve bizim de görevimiz onların mutluluğunu sağlamak." Dedi.
Elif'e baktım. Oldukça heyecanlıydı. Karan ile mutlu olma hayali onu mutlu ettiğini biliyordum.
"Çok kısa bir sorum olacak." Diyen kişi ve bu mükemmel anı bölen kişi Orhan oldu. Hepimiz ona baktık. Zerrin kocasına boş gözlerle baktı. Gözlerim onun karnına kaydı. Bebeğin doğumuna bir ay gibi bir süre kalmıştı.
"Sizi dinliyorum." Diyen Gülsüm hanım oldukça saygılıydı.
"Bu çocuklar tam olarak nasıl tanıştı?" Diye sorduğunda hepimiz ona boş gözlerle baktık. Elif'in bakışları bu sefer Orhan'daydı. Bakışları ciddi misin? Der gibi bakıyordu. Ama Orhan oldukça ciddi görünüyordu.
"Ailesi ile bir zamanlar komşuyduk. O şekilde tanıştılar." Dediğinde Orhan tekrar sordu.
"Peki yıllar sonra nasıl karşılaştılar?" Dediğinde Karan komutanına "yapma" der gibi bakıyordu.
"Ona da Kader demek daha doğru olur." Dediğinde Orhan başını salladı. "Sorum bu kadardı. Devam edebilirsiniz." Dediğinde Elif sinirden kıpkırmızı oldu. Karan'ın hâli de içler acısıydı.
"Allah'ın emri peygamberin kavliyle Oğlum Karan'ı, kızımız Elif'e istiyorum." Dediğinde ortamda büyük bir sessizlik. Herkesin bakışları Alparslan'daydı.
Elif korku ile Alparslan'a bakıyordu. Alparslan'ın gözlerinde muzır bir ifadeyle geçti. Bu Elif'i korkuttu. Elif'e baktı. Ardından ise Karan'a.
"Ver-" Elif'e baktı. Ardından ise ekledi. "Vermiyorum." İşte şimdi bittik.
"Ne demek vermiyorum?" Diyen kişi Elif oldu. Alparslan ona bakıp gülümsedi. "Vermiyorum canım, seni vermiyorum." Elif ona şaşkınlıkla bakarken Alparslan'ın keyfi gayet yerindeydi.
Karan ve Elif'in bakışları Alparslan'daydı. Alparslan hayatı boyunca bu anı beklemiş gibi keyifliydi. Karan'a baktı. "Dedim sana Alparslan'dan istemeyin diye, beni dinleyen kim?" Diye Karan'a kızdı. Ortamdaki sessizlik oldukça fazlaydı.
Tuna gülmemek için zor tutuyordu kendini. Yapmayın ama be!
"Bizden kız almak o kadar kolay değildir. Gelini vermeme ihtimalim her zaman daha yüksektir." Dediğinde bakışları Orhan'a değdi. Ardından ise kızıma. Orhan ona yapılan imayı anladı. Bu onu keyiflendirdi.
"Sıkıntı yok o zaman kızı kaçırırız." Bu lafı herkes Elif ve Karan için sandığı için bakışlar onlara değdi. İkisi de oldukça şaşkın ve öfkeliydi.
Elif, Alparslan'a baktı. "Lütfen canım eniştecim, beni verir misin?" Diyen Elif ile Alparslan istediğini almanın mutluluğu ile sırıttı.
"Düşünmem lazım."
O sırada Karan, komutanına baktı. Lütfen der gibi. İkisi de Alparslan'ı ikna etmek için uğraşırken ben kenarda onları izliyordum.
"Yalnız evlenmeleri şart, çünkü Elif hamile" diyen kişi Zerrin'di. Bunlar karı koca kafayı mı yedi?
"Ne?" Hepimiz şaşkınca Elif'e bakarken Elif bize baktı. "Bu iş namus işi artık komutanım, evlenmeleri şart." Diyen kişi Orhan'dı.
"Ben hamile falan değilim." Bunu diyen de Elif oldu. "Nereden uyduruyorsunuz bunları?" Dediğinde herkes ona baktı.
Ben bu ortama bakarken sadece bir avuç salak görüyordum. "Komutanım bırakın gençler evlensin, mutlu olsunlar, yuva kursunlar, çocukları olsun." Diyen kişi Orhan'dı.
"Kader onlara tekrar karşılaşma şansı vermiş ve ikisi de birbirlerini hayat arkadaşı yapmak istemişler." Orhan'ı ilk defa böyle aklı başında konuşurken duyuyordum.
Alparslan önce Elif'e baktı. Sonra ise Karan'a.
"Şu zamana kadar sana yaptığım her şey için özür dilerim. Kafandan aşağıya çöp kovasını boca ettiğim için, ayakkabılarının içini yapıştırdığım için, kafandan aşağıya su döktüğüm için ve terlikle kafana vurduğum için özür dilerim ama şunu da hatırlatırım. Ben ilişkinize onay verip Hazal'ı sana yollamasaydım. Sen onunla ne evlenebilirdin, ne Mavi olabilirdi. Ne de bir çocuk daha bekleyebilirdin." Yaptığım iyilikleri gün yüzüne asla çıkarmam lafı gitti.
Bir dakika, kimsenin benim hamile olduğumu bilmemesi gerekiyordu. Herkesin bakışları bana döndü.
"Çocuk mu geliyor komutanım?" Diyen Orhan artık alışılmıştı. Elimi karnıma koydum. Herkesin bakışları karnıma kaydı.
Elif'e bu sefer sinirle bakan bendim. Bunu kimse bilmeyecekti. Ama bu sefer de Elif'in umrunda olmadı.
En sonunda normal konuya geldik.
Alparslan kahvesinden bir yudum aldı. "Madem öyle..." Yine bir sessizlik...
"Vermiyorum." Elif sinirden kızardı. Bu hali aşırı tatlıydı ama ona bulaşmamak en iyisiydi.
Elif tam ne yapacağını düşünürken o sırada bana baktı. Bana baktığı an gülümsedi. Beni Alparslan'ı ikna etmek için kullanmayacaktı değil mi?
"Hazal" dediğinde nefesimi verdim.
"Alparslan" diyen sesim sakindi. "Bence de bu konuyu daha fazla abartmayalım, bırak seven sevdiğine kavuşsun. İki genç mutlu olsun." Dediğimde Alparslan tereddütle Elif ve Karan'a baktı.
"Hamile olduğumu sana hatırlatırım, karnımdaki ufaklık da teyzesinin evlenmesini istiyormuş bana öyle dedi." Dediğimde Alparslan nefesini verdi. İşte bana kıyamazdı.
"O zaman verdim gitti." Sonunda!
Elif ve Karan ayağa kalktı. Yan yana durdular. Yüzükler geldi, Gülsüm hanım yüzükleri taktı.
"Bir ömür mutluluğuna" dedikten sonra kesmeye çalıştı ama olmadı. "İyi de bu makas kesmiyor." Dediğinde hepimiz üzgünce ona baktık ki "şaka evladım, bu da adettendir." Ve kesti. Etrafı bir alkış tufanı koptu.
Elif'e baktım. Ona sarıldım. Elif de bana sarıldı. Onun bu mutluluğu benim mutluluğumdu. "Daima mutlu olun."
Geçen bölümde Hasan ile ilgili yorumlarınızı gördüm. Bu yüzden Hasan ile ilgili diğer bölümde sahnemiz var.
Daha önceden aklımdaydı zaten, yazmak şimdiye nasipmiş.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
56.53k Okunma |
4.62k Oy |
0 Takip |
72 Bölümlü Kitap |