Fıstıklarım iyi okumalar, umarım bölümü beğenirsiniz.
Elif şık ve asil bir elbise giymişti. Saçlarını iki yana salmış ve çok güzel olmuştu. Bu haline tebessüm etti. Nefesini seslice verdi.
Bugün sonunda büyük gündü. Karan'ın ailesi ile yıllar sonra yeniden kavuşacaktı.
Kapı tıklatıldı. "Gel" diyen Elif'in sesi ile içeri girdi Karan. Elif'e baktı.
Oldukça gergindi. Yanına ulaşıp onu arkasından sıkıca kavradı. Belini sırtına yasladı ve boynuna büyük bir öpücük bıraktı.
Elif tebessüm etti. "Ne zamana gelirler?" Diye sordu.
"Bir saate gelirler." Dediğinde başını salladı Elif.
"Keşke senin ailen de yanında olabilseydi." Dediğinde Elif'in yüzündeki tebessüm silindi. Kaskatı kesildi, iyiki değillerdi.
"Hadi" diyerek odadan çıkmak istedi ama Karan onu durdu. Karan'a baktı Elif.
"Elif" dediğinde gergindi. Ne diyeceğini konuya nasıl başlayacağını bilmiyordu. "Tamam bekleyeceğim dedim ama artık her ailenden bahsettiğimde bu yüz halini böyle görüp sebebini bilememek canımı çok yakıyor, derdine derman olamamak beni mahvediyor." Dediğinde zorlukla nefesini verdi.
Elif karşısındaki adamın onu ne kadar çok sevdiğini bir kez daha anladı. "Belki de bazı şeyleri anlatmanın vakti gelmiştir." Dedi zorlukla.
Derin bir nefes verdi Elif. ''Ailemin özellikle de babamın gözden çıkardığı ilk kişi olmak nasıl hissettiriyor biliyor musun?'' Dediğinde gözlerinden akan yaşı sildi.
''Nasıl?'' Diyen Karan şaşkındı. Bu mümkün değildi, ''baban sana çok düşkün Elif. Defalarca kez kendi gözlerim ile gördüm seni nasıl sevdiğini,'' dediğinde Elif başını eğdi.
''Öyle belki ama'' dediğinde devamını getiremedi.
Karan ona destek olmak istercesine omzunu sıvazladı. Elif Karan'dan aldığı destekle devam etti. ''Taşınmıştık, sizden ayrılmıştık.'' Dedi ardından hıçkırdı. Karan'ın göğsüne yaslandı. ''O gün kolilerle dolu evin içinde kendi odama bakıyordum. O sırada kavga sesleri geldi.'' Dediğinde başını kaldırıp Karan'a baktı.
''Annemin karnındaki çocuk babamın değilmiş.'' Dediğinde Karan şaşkınca baktı. Buna asla imkan vermezdi, bu nasıl mümkün olabilirdi? ''Annem babamı aldatıyormuş, babam sordu Elif benim kızım mı yoksa başkasının kızı mı?'' dediğinde ellerini tırnakladı.
''Değil dedi annem, senin kızın değil.'' Karan daha da şaşırdı. Ne diyeceğini ne tepki vereceğini bilemedi. ''Babam onu bileyerek mi istemeyerek mi bilmiyorum ama itti. Annem hastaneye kaldırıldı, günlerce orada kaldı. Bebek de orada düştü.'' Dediğinde Karan'a baktı. Karan ne düşüneceğini bilmediği bir zamandaydı.
Elif'in anne ve babasını bilirdi. Şimdi ise bu gerçekler ona bile ağır gelmişti? Ona bile ağır geldiyse peki ya Elif'e nasıl gelmişti? ''Babam onunla birlikte hastaneye gitti. Arkasında da beni bıraktı, sonra da gelmedi. Ben çok acıktım, çok susadım ve en sonunda bileğimi yara yaptım.''
''Babam o sırada annemden boşanmak için kızı olmadığıma dair DNA testi yaptırdı. Bir baktı'' Elif acı ile güldü. ''Ben aslında onun kızıyım'' dediğinde Karan rahat bir nefes verdi. ''Sonunda kızı aklına geldi, ölüme bıraktığı kızını kurtardı. Kız hastanede hafızasını kaybetti. Yıllarca o anları hatırlamadı.'' Dediğinde Karan'a baktı.
Karan ne diyemeyeceğini bilemediği vakitteydi. Canı yanıyordu, sevdiği kadının yaşadıkları yüzünden çok canı yanıyordu. Kalbinde başlayan ağrı sanki tüm vücuduna yayıldı.
''Babam da annemi benim için affetti. Yıllar geçti, ben o zaman lisedeyim annem ile babam kavga etmesi ile gerçekleri öğrendim. Evden öyle bir kaçtım ki, babam ve annem peşimden geldi. Gelmeyin dedim ama dinlemediler, en sonunda ise bir kamyon beni son anda es geçerek onları çarptı.'' Sertçe yutkundu Elif.
En sonunda ise son kelimesini kurdu. ''Öldüler'' dediği an başını Karan'ın göğsüne yasladı ve hıçkırarak ağladı. Karan ondan destek bekleyen kadının saçlarına öpücük kondurdu.
Artık onun da gözlerinden yaşlar akıyordu. Elif'in yaşadığı şey hiç kolay değildi. Fakat bir şekilde atlatmıştı. Hazal olmasaydı belki atlatamayacaktı.
''Keşke'' dedi Karan zorlukla, yutkundu. ''Keşke o zaman yanında olup sana destek olsaydım.'' Keşke dememek için zor tuttu kendini Elif.
Karan sevdiği kadına sıkı sıkıya sarıldı. Hiç ayrılmayacakmış gibi, onu hep koruyacakmış gibi.
Uzunca bir süre öylece kaldılar, ta ki kapı zili çalınıncaya kadar. ''Geldiler'' dedi Elif korkuyla. ''Sen kapıyı aç ben de bir yüzüme bakayım'' dedi.
Karan başını salladı, ardından yavaşça ayaklandı. Kapıyı açınca ailesini içeri buyur etti. Ailesi son derece heyecanlıydı. Ama ailesinin başında bir baba yoktu. Karan'ın babası yıllar önce ölmüştü.
Kız kardeşi ve annesi içeri girip koltuklara oturunca Elif onların yanına ilerledi. ''Gülsüm teyze'' diyerek ona gülümsedi. Gülsüm zamanında kızı gibi gördüğü kadına baktı. ''Kızım'' der demez ona sıkıca sarıldı. Karşılık verdi Elif. İşte bu kollarda anne sıcaklığı vardı. Yalanlardan olmayan bir anne sıcaklığı...
''Ben seni çok özledim kızım'' dediğinde Elif tebessüm etti. ''Bende seni'' dediğinde en sonunda kardeşine baktı. ''Beril'' dediğinde Beril gülümsedi. ''Elif abla'' diyerek ayağa kalktı. Ardından yengesine sıkıca sarıldı.
En sonunda ayrıldıklarında oturdular. ''Sen çok güzel olmuşsun kızım''
Gülümsedi Elif ''teşekkür ederim bakıyorum da sende hiç yaşlanmamışsın.'' Gülsüm de gülümsedi. ''Bizde ister istemez yaşlandık be kızım''
''Sen her yaşında bile çok güzelsin ama onu ne yapacağız?'' Dediğinde Gülsüm kahkaha attı. ''İlahi kız''
Elif'i inceledi. Bu sefer bir kaynana edası ile. ''Bakıyorum da kendine iyi bakmışsın.''
Bu haline tebessüm etti Elif. ''Öyle'' dedi. Beril'e döndü Elif. ''Seni de tebrik ederim Beril avukat olmuşsun.'' Başını salladı Beril. ''Teşekkür ederim.''
''Oğlum seni bizimle yıllar sonra buluşturacağını öğrendiğimizde çok sevindik ama daha çok'' bu sefer sadece Elif'e değil, Karan'a da uzun uzun baktı. ''Gelinim olarak çıkacağını öğrendiğimde daha da sevindim.'' Bu konuda oldukça mutluydu.
''Öyle'' dedi Elif. Ardından Karan'ın elini tuttu. ''Biz zaten birbirimizi çocukluktan sevmeye başlamışız, ne gerek var daha da ayrılmaya'' dediğinde Karan için yer yerinden oynuyordu. Heyecanını, mutluluğunu dizginlemek hiç kolay değildi ama sonunda başardı.
''Sizin adınıza çok mutluyum kızım''
Elif başını salladı. ''İsterseniz yemeğe geçelim'' dediğinde Gülsüm başını salladı. Yemeklerini yerken bu zamana kadar ne yaptıklarını teker teker anlattılar. Gülüşler, mutluluklar eksik olmadı.
Karan, Elif'in gülümsemesini gördüğü an o gülüşe dalıp gitti. O gülüşe öyle bir büyülendi ki, kendine gelemedi.
Peki ya Karan'ı o gülüşten ayıran şey ne mi oldu?
Sevgili biricik kardeşinin kafasına silleyi geçirmesi oldu. Kardeşine ters ters baktı. Kardeşi ise bu bakışa gülmek dışında hiçbir tepki vermedi.
''Peki ya düğün ne zaman?'' Dediğinde Elif'in yemeği ağzında kaldı. Karan ise içtiği suyu püskürtmemek için zor durdu. Gerçekten düğün ne zamandı?
Bu konuyu hiç konuşmamışlardı, neden konuştuklarını ikisi de bilmiyordu. Fakat Karan artık güzel bir evlilik teklifinin vakti geldiğini anladı.
''Daha o konuyu hiç konuşmadık'' diyen kişi Karan oldu.
Gülsüm oğluna kınarcasına baktı. ''Böyle şeyler bekletilir mi? Diyorum ki kısa zaman içinde bir kızı isteyelim'' dediğinde Elif buruk bir tebessüm etti.
''İyi de beni isteyebileceğiniz ne bir annem ne de bir babam var Gülsüm teyze'' dediğinde nefesini güçlükle verdi. Karan ona destek olmak için elini dizine koydu.
''Hiç yakın olduğun biri yok mu kızım?'' Dediğinde Elif'in aklına gelen kişi belliydi. Hazal...
''Bir kardeşim diyebileceğim biri var, Hazal. Kendisi kardeşim gibidir.''
''Bence Alparslan komutanım, kendisi Hazal'ın kocası ve benim de komutanım.'' Dediğinde Elif yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu. O inadına vermezdi ki.
''O zaman'' diyeceği sırada Gülsüm, Elif şiddetle karşı çıktı. Karan bu haline tebessüm etti. ''Ne kadar enişteni sevmiyorum desende onu bir abi gördüğünün farkındayım Elif.'' Dediğinde Elif susmak zorunda kaldı.
Elif bu zamana kadar Alparslan'a çok çektirmişti. Ama onu da bir abi bellemişti en nihayetinde
''Peki'' dedi en sonunda, ''onlara söyleyelim biz size haber veririz.'' Dedikten sonra gece normal bir şekilde devam etti.
(...)
Defne arkasında duran Tuna'yı görünce derin bir nefes verdi. Sonunda gelmişti, Tuna'nın yanına gidip ona sıkıca sarıldı. Tuna da Defne'ye sımsıkı sarıldı. Saçlarına öpücüğünü bıraktı. ''Seni çok özledim'' diyen Defne ile gülümsedi.
''Bende seni çok özledim çiçeğim'' dediğinde Defne'nin yüzünde öyle bir gülümseme oluştu ki.
Tuna, Defne'nin gözlerinin içine bakıp ''sana bir sürprizim var.'' Dediğinde Defne merakla sordu.
''Ne?'' Dediğinde Tuna, Defne'nin ellerini sıkıca tuttu. ''İşte bu'' dediği an dudakları birleşti. Defne şaşırsa da karşılık vermeden geri durmadı. ''Seni çok seviyorum'' diyen Tuna'ya gülümsedi.
''Bende seni çok seviyorum'' demişti ki bu romantik anı bölen oldu.
''Ne oluyor burada?'' Diyerek gelen adama baktı. Ellilerinin ortasında olan adamın bakışları oldukça öldürücüydü. Defne gözlerini irice açmış karşısındaki adama, yani babasına bakıyordu.
Arkasından gelen kişiler ile daha da şaşırdı. Kardeşi ve annesini görmek onun içinde beklenmedikti. ''Sen nasıl öpersin onu?'' Deyip Tuna'ya sert bir tokat attı. Tuna bu tür şeylere alışık olduğu için çok fazla tepki vermedi.
''Bakın siz'' demişti ki, Defne'nin baba diyen sesini duyunca sustu. Karşısındaki adam sevdiği kadının babası mıydı? İşte bu olmamıştı. Kayınbabasının kızını öperken basarak tanışması hiç olmamıştı.
''Kimsin sen? Kimsin de benim kızımı öpüyorsun?'' Dediğinde bir tokat indirdi. Kardeşi ve Defne babalarını durduramaya çalışırken annesi sadece izliyordu. Ona göre kızını bunu hak etmişti.
''Baba dur'' dedi ama babası durmadı. Üstüne kızını geriye doğru savurunca durmak sorunda kaldı. Annesi ''bak gör yaptığın şeyin sonuçlarını'' dedi.
Defne annesine dönüp babasını gösterdi. ''Babamı durdursana anne'' dediğinde bu annesinin umurunda bile olmadı. Defne bu yaptığı ile daha da hırçınlaştı.
Tuna istese karşısındaki adamı yere serebilirdi ama yapmadı. ''Baba dur'' diyen Defne'yi umursamadı.
En sonunda durduğunda ise kızına döndü. ''Az önce gördüklerim neyin nesiydi?'' Diye bağırınca Defne yutkundu. Cevap vermek istese de bunu yapamadı.
Kardeşine baktı, kardeşi çaresizce ona bakıyordu. Derin bir nefes verdi, daha sonra konuştu. ''Sevdiğim adam'' dediğinde babası sinirle yükseldi.
''Sen ne diyorsun?'' Diye bağırınca Defne durmadı, devam etti. ''Aa söylemeyi unuttum, birde bebeğimin babası'' dediğinde karnını okşadı. Hepsi ona şaşkınlıkla baktı.
Babasının sinir katsayısı arttı. Defne'nin yanına gelip kızına tokat attı. Defne bir iki adım geri sendeledi. Tuna her şeye kayıtsız kalabilirdi ama buna değil!
Babası bir kere daha vurmak isteyince izin vermedi, bileğini tuttu. ''İşte ona dokunmana izin vermem!'' Dediğinde adam elini Tuna'dan kurtardı.
''Sen ne diyorsun kızım?'' Diyen annesine baktı. ''Duydun anne'' dediğinde kadın yutkundu.
''Sen ne yaptın?'' Diye bağıran babasını umursamadı. ''Siz mi soracaktım baba?'' Dediğinde Tuna'ya döndü. ''Mesleğin ne senin?'' Dediğinde Tuna cevapladı.
''Askerim'' dediğinde adam daha da hayal kırıklığına uğradı. ''Birde asker ha'' dediğinde ise Defne de artık babası kadar sinirliydi.
''Size mi soracaktım baba? Hayatımda sevdiğim kişiyi, yuvamı kurmak istediğim kişiyi bize mi soracaktın?'' Dediğinde annesi konuştu.
''Evet bize soracaktın, biz senin aileniz'' dediğinde Defne kahkaha attı.
''Siz kardeşim ile bana gerçekten aile olabildiniz mi?'' Dediğinde kardeşi yutkundu. Anlamıştı ablasının her şeyi anlatacağını.
''İkimizi de küçük yaşlardan itibaren başladınız kurallara, bize bir anne baba olmak yerine her şey oldunuz.'' Dediğinde kardeşini yanına çekti.
''Ben bu çocuğa senin yapamadığını yaptım anne'' dediğinde kadın yutkundu.
Babası ''şimdi de yaptığın rezilliği bununla mı kapatacaksın?'' Dediğinde Defne ''ben sizden başka rezil göremiyorum baba'' dediğinde babası kızının üstüne yürüyecekti ki Tuna engel oldu.
''Üstelik bizi zorla tıp okutmaya çalışmıştınız değil mi?'' Dediğinde gülümsedi ve kardeşine döndü. ''Söylemek istiyorum artık, bunun için uzun bir zaman bekledim.'' Dedi.
Etrafta öyle bir gerginlik vardı ki, en sonunda Defne konuştu. ''Ben sizin sandığınız gibi bir doktor değilim'' dedi ve devam etti. ''Çok istediğim mesleğimi yapıyorum'' dediğinde etraf öyle bir sessizdi ki.
''Sadece ben değil, kardeşim için de aynı şey geçerli o ise şuan bir öğretmen olmak için okuyor.'' Dediğinde bakışlar kardeşine döndü.
Kardeşi sessizdi, ne diyebilirdi ki. ''Duydunuz işte bizim hayatımızı yönlendirip bizi istemediğimiz bir mesleği yapmaya zorladınız ama sonuç?'' Dediğinde kardeşi ailesine baktı.
''Ama biz sizin dediğinizi yapmadık. Kendi yolumuzdan gittik ve pişman değiliz. Şimdi isterseniz bizi evlatlıktan silin isterseniz de bu şekilde kabul edin umurumuzda değil ama artık bizi hiçbir şeye zorlayamazsınız.'' Dediğinde Tuna sevdiği kadının böyle güçlü olmasını zevkle izledi.
Ardından Tuna'nın elini tuttu Defne. ''Damadınızı tanıştırayım ''Üsteğmen Tuna Kaya'' dediğinde anne ve babası şaşkınca birbirlerine bakıyorlardı.
''Bu yaptığına pişman olacaksın'' dediğinde annesi cevap verdi. ''Bunca yıl olmadım bundan sonra mı olacağım?'' Diyerek annesini kısaca süzdü. ''Hiç sanmıyorum'' dediğinde anne ve babası hiçbir şey demeden gitti. Arkalarında iki evlat bırakarak.
Tuna, Defne'nin kardeşini unutarak sevdiği kadına baktı. ''Helal olsun çiçeğime'' dediğinde şaşkınca kaldı, durdu, hareket edemedi. ''Bir dakika sen hamile?'' Dediğinde Defne bir kahkaha attı.
''Değilim, sadece onları kızdırmak için söyledim.'' Dediğinde Tuna yıkıldı.
''Yapma be'' Defne gülümseyerek sevdiği adama baktı. ''Çocuk için önce evlenmemiz gerekiyor ama sen hala bana evlenme teklifi etmedin.'' Dediğinde Tuna gülümsedi.
''İstediğin bu olsun şekerim'' demişti ki öksüren kişiye döndüler. Defne'nin kardeşi Gökhan kaşları çatık bir şekilde onlara bakıyordu.
''Gökhan'' diyen Defne nefesini verdi. ''Ablacım'' dedi ama devamını getiremedi.
''Sonunda öğrendiler abla'' dediğinde Gökhan'ın bakışları buruktu. ''Bizi gerçekten sildiler.'' Dediğinde Defne ne diyeceğini bilemedi. ''Özür dilerim seni dahil etmemeliydim'' dediğinde Gökhan ''senin bir suçun yok abla illa öğreneceklerdi.'' Dedi.
Kardeşine sıkıca sarıldı Defne. Ardından sevgili eniştesine baktı. ''Sen eniştem olmalısın'' dediğinde Tuna başını salladı. ''Şansına küs'' dedi Gökhan. ''Kızı isteyeceğin benim dışımda kimse yok ve ben ablamı sana vermek istediğimden pek emin değilim'' dediğinde Tuna sevgili kaynına tehdit eder gibi baktı.
''Kesin şunu'' dedi Defne.
Ardından kardeşini ve sevdiği adamı yani ailesini alıp ilerletti. Kardeşi ve sevdiği adam artık bugünden itibaren tek ailesi onlardı. O gün uzunca bir süre konuştular. Birbirlerini tanıdılar ve en sonunda gece mutlu bir şekilde sona erdi.
(...)
Elif merakla yürüyor ve Karan'ın onu nereye götürdüğünü merakla izliyordu. ''Bana hala cevap vermedin'' dediğinde Karan biraz daha sabretmesi gerektiğini ona söyledi ve en sonunda geldiler.
''Neredeyiz?'' Diyen Elif etrafa yabancıydı. ''Sahilde ne işimiz var?'' Diye sordu.
Karan ona tekneyi işaret etti. ''Hadi'' Elif tekneye çatık kaşlarla baktı ama ilerledi. Ardından gördüğü konfeti ve gül yaprakları ise onun en büyük mutluluğu oldu. ''Karan çok güzel'' demişti ona dönerek.
Karan cebinden çıkardığı yüzük ile diz çöktü. Elif asla bir evlilik teklifi beklemiyordu. Kabul etmesi o an için ikisini de dünyanın en mutlu insanı yaptı. Bir evet daha, bir yuva daha, çocuklarla dolu bir ev dahaydı bu evet.
Ardından Karan, Elif'in dudaklarını öptü. Elif karşılık verdi. En sonunda ayrıldıklarında ise birbirlerinin alnına yaslandılar. ''Seni ömrümün sonuna kadar seveceğim'' diyen Karan'ın sözleri ile gülümsedi Elif.
''Bende seni ömrümün sonuna kadar seveceğim.'' İşte o gün bir aşk daha muradına erdi.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
56.53k Okunma |
4.62k Oy |
0 Takip |
72 Bölümlü Kitap |