Merhaba öncelikle kitapla ilgili spoiler vb isterseniz Instagramda kitaplardiyar2024 hesabıma bakabilirsiniz.
Bundan sonra kısa bir süre için bölümlerin ne zaman geleceğini siz belirleyeceksiniz. Beğeniler benim için yeterli ama yorumlar malesef az bu yüzden 10 beğeni ve 5 yorum geldiğinde diğer bölüm gelir keyifli okumalar
Uyku halim uzunca bir süre devam etti. Normalde erken uyanan bir insandım ama Alparslan ile uyumak beni güzelce uyuttuğu söylenebilirdi.
Onu hala deli gibi sevdiğim için kendimden nefret ediyorum. Gözlerimi açtığımda gördüğüm kişiye karşı nefesimi verdim. Alparslan mışıl mışıl uyuyordu.
Yaklaştım ona, yüzünü inceledim her milimini, anlaşılan gidişinden sonra tek değişen ben değildim. Ellerim yüzünü buldu. Sevmeye başladım ama ne yapmaya çalıştığımı anladığımda elimi direk geri çektim. Kalktım. Ben ne yapıyordum böyle, tekrar yüzüne baktım.
Düşüncelerim şaka gibiydi. Yüzünü uzun uzun inceleyip bir çıkış yolu bulmaya çalıştım.
Bulduğum çıkış yolu garipti ama dün geceden sonra bence bir önemi de yoktu. Dün göğsünde uyuduğuma inanamıyordum. Kabus gördüğümde beni sakinleştirmeye çalışması, sarılması bunları yapması beni ona karşı oldukça yumuşatmıştı.
Tekrar yatıp başımı göğsüne koyup ona sarıldım. Yanağından öptüm. Ona olan sevgim asla bitmeyecekti.
Bugün izin gününde olduğumuz için rahatça yatabilirdik. Gözlerimi kapattım ve kendimi birkaç dakikalık daha uykuya bıraktım.
Kapının çalması ile Alparslan ile beraber yerimizden sıçradık. Ne oluyordu böyle "anne, baba" kızım bizden önce uyanmıştı şaka gibi "harika" diyerek kendimi tekrar yatağa attım. Kapı açıldı. "Baba" diyen neşeli sesi geldi kızımın Alparslan'ın kızını kucağına aldığını anladım. "Günaydın babacım"
"Annem hayla uyanmadı mı?"
Alparslan'ın gülüşünü duydum. "Az önce uyanmıştı geri yattı."
"Anne" diyerek kızım beni bildiğin hırpalamaya başladı. Nefesimi verdim. Kızıma doğru döndüm. "Annecim" diyerek saçını arkaya doğru attım. Kızım Alparslan ile aramıza yattı. "Baba hadi birlikte yatalım"
Alparslan da yatağına yattı. İkimizin arasında kaldı. "Anne seni daha önce bu kadar uyuduğunu görmemiştim."
Nefes verdim. "Hayatta her şeyin bir ilki vardır annecim" kızımın yanağını yanağıma yasladım. Onu öptüm.
"Mesela senin bizi uyandırmanın ilk olması gibi"
Mavi lafımın devamını getirdi. "Ve bir aile olmamız gibi" sustum.
Alparslan da sustu. Ortama yayılan sessizlikten sonra Alparslan rahatsız olmuş gibi kızını direk üstüne aldı ve gıdıklamaya başladı. "Sen bizi uyandırdın ha"
İkisini izlerken içimde kopan fırtınalardan kendimi korumaya çalıştım. Nefesimi verip gülümsedim. Kızım bu sefer de benim üstüme geldi. Onu öpüp kokladım.
"Anne bugün ailecek bir şeyler yapalım" olamaz kızım kusura bakma ama olamaz.
"Yapıcaz zaten kızım yarın Mustafa abin var ya"
Başını salladı Mavi "onun yarın nikahı ve düğünü var ve bizde sen annen ve bana düğünde giymek için çok güzel şeyler alıcaz"
Bir dakika benim neden bundan haberim yoktu. "Ben gelicem dediğimi hatırlamıyorum."
"Anne mızıkçılık yapma"
"Sen sus" diye mırıldandım.
"İtiraz yok o düğüne illa gideceksin"
Aynen aynen bakalım ben o düğüne katılıyor muyum?
"Fakat ondan önce bir kahvaltı yapalım sonra benim karargaha gidip birkaç dosya imzalamam gerekiyor ardından bakarız olur mu kızım?"
Başını salladı Mavi "olur"
Direk lafa atladım. "O zaman" kızıma sıkıca sarıldım. "Biz burada biraz daha yatıyoruz baban kahvaltı hazırlıyor." Alparslan yüzünü düşürdü.
"Ben niye hazırlıyorum."
"Kızım baban sana kahvaltı hazırlamak istemiyormuş"
"Baba neden bana kahvaltı hazırlamak istemiyorsun" dudak büzdü. "Yoksa beni sevmiyor musun?"
Bu halimize gülebilirdim. "Ben seni her şeyden çok seviyorum kızım"
"O zaman kahvaltı da hazırla"
Alparslan yüzünü düşürdü. Bu bir kabul edilişti. Gülümsedim "o zaman sana kolay gelsin" Mavi'yi daha sıkı sarmaladım ve kızım ile kahvaltının hazırlanmasını bekledik.
"Anne"
"Canım"
"Babam neden bu kadar tembel" güldüm.
"Çünkü senin baban bir hayvan"
Alparslan kötü kötü bakışlar atarak dışarı çıktı. "Sen boşver şimdi babanı gel anlat bakalım okul nasıl geçiyor?"
"Ege ile birlikte bir kule yaptık ve hoca o kuleyi çok beğendi dedi ki sınıfta en iyi yapan sizsiniz ama kimseye söylemeyin de dedi" güldüm. "Aferin benim kızıma"
Kızımın yanaklarını öpüp durdum. Telefon çaldı. Yataktan çıkıp telefona baktım. Defne arıyordu. "Alo" diye mırıldandım. "Bugün Acar komutanı takip ettim. Albay ile görüştü."
"Evet"
"Durum şu başlayacaklar Defne ilk fırsatta başlayacaklar alacaklar o iti"
Kızım çoktan odadan çıkmıştı. Odanın kapısını kapattım. "Bizde onların elinden alıcaz fakat USB onlarda olunca işimiz zor sence bu USB kimse olabilir şüphelendiğin biri var mı?"
"Alparslan olabilir mi?"
"Onunla birlikte yaşıyoruz bu riske girmez"
"Onun dışında aklıma kimse gelmiyor ama bu kadar kesin konuşma bence eşyalarını bir araştır belki yanıltma yapıyor olabilirler"
"Haklısın" Alparslan imza atmaya gittiğinde ben bu fırsattan kolayca yararlanabilirdim.
"Bu USB ne olursa olsun almak zorundayız."
Tam bir şey söyleyecekti ki kapı çaldı. "Kapattım" hızla telefonu kapattım. Defne'yi elbette ismi ile kaydetmemiştim.
"Kahvaltı hazır"
"Geliyorum"
Derin bir nefes verdim. İçeri girdiğimde kahvaltı sofrasında beni bekliyorlardı. Alparslan elbette çay yapmıştı ve bana kahve yapmak aklından bile geçmemişti. Kahvaltıda çay içmekten bir sıkıntı gelmezdi. Kızımız için portakal sıkmıştı.
Önümde duran tosttan bir ısırık alıp çayı içtim. Çayımı sade severdim. "Ellerine sağlık"
"Afiyet olsun" hep birlikte kahvaltımızı yaptık. Kahvaltıdan sonra ikisini bildiğin evden kakaladım. Alparslan zaten gidecekti. Benim işim var kızımızı da götür demiştim götürmüştü.
O gittikten sonra evi darmadağın etmiş ama hiçbir şey bulamamıştım. En sonunda ortalığı toplamıştım. Daha sonra gözümü gezdirmediğim bir yer geldi.
Komodinin içinde saklanmış bir yer vardı. O tarafa baktım. Bulduğum şey ile gözlerimi bildiğin belerttim. Bu bizim fotoğrafımızdı. Bana evlenme teklifi etmişti ve bende kabul etmiştim. O yere diz çökmüş ben ise ona bakıyordum. Gözlerimdeki ifade beni bile şaşırmıştı. Nasıl da güzel bakıyordum. Bu fotoğrafın burada ne işi vardı?
Aklımdaki ihtimaller silsilesini bıraktım. Neden böyle olmuştu ki
Neden hayla fotoğrafımızı saklıyordu. Derin bir nefes verdim. Beni hala seviyor muydu?
Beni sevdiğini söylemesi dünyaların benim olması için yeterliydi. Belki bunu söylerse rol yapmayı bırakırız gerçekten de bir aile oluruz o ben kızım.
Hep hayalimizdeki gibi, aslında o ulaşılması zor hayallerimize şuan ne kadar yakındık. Fakat bir o kadar da uzak...
Bunu bize o yapmıştı. Tam da hayallerimizdeki gibiydi bazı şeyler aslında ama sıkıntı bu tarafta bizdik. Daha doğrusu Alparslan'dı. Ben onu affederdim. Ben onun benden özür dilemesi yeterliydi onu affetmem için ama işte anlaşılan bu konuda inatçı olacaktı.
Nefesimi sesli verdim. Fotoğrafı yerine koydum. Beni sevmediğini bilmek her zaman canımı acıtan bir gerçek olarak kalacaktı. İlk başta onu asla affetmem demiştim ama işte zaman sadece bedenimizi değil duygularımızı da değiştiriyordu. Öfkem azalmıştı yıllar içinde.
Kapı çaldı. Heralde sevgili ailem gelmişti. Kapıya doğru gidip açtım. Gördüğüm kişi ile derin bir nefes verdim. "Sevim" dedim sadece
Sevim bana baktı. "Hazal konuşabilir miyiz?"
Kapıyı tamamen açtım. "Geç" teşekkür ederek içeri girdi.
Niye durduk yere gelmişti ki oturduk. Ben onun konuşmasını bekledim o ise konuşmak için hazırlanmaya çalıştı. "Seni dinliyorum" diyerek konuya girişi ben yaptım.
"Hazal ne kadar garip olsa da biz zamanında kardeş gibi yakındık çok güzeldik" derin bir nefes verdi. "Bu kardeşliği yıldız ile ben bozdum." Konuşmak için tekrar kendini hazırladı. "Biliyorum sana zamanında sırf evlat ediniliyoruz diye o şekilde davranmamız baştan sona bir hata"
"Gerçek düşüncelerinizi ifade ettiniz işte"
"Ben pişman oldum. Yaptıklarım ve söylediklerim için çok pişmanım Hazal özür dilerim biliyorum bu özür için çok geç kaldım ama özür dilerim."
"Bu özrün benim için bir önemi olmadığının farkındasındır"
Başını salladı. "Farkındayım biz senin için baştan hataydık. Senin asla mutlu olmayacağına inanmıştım küçükken" nefesini verdi. "Küçükken herkes yanılırmış. Şu anda kardeşim diyeceğin bir insan var. Kocan ve kızın var bir ailen var"
"Senin için tek bir anlam bile ifade etmediğimi biliyorum ama sadece bu özrümü söylemek zorundaydım tekrardan özür dilerim"
"Tek bir şartla"
"Ne istersen?"
"Elif dışında hiç kimse zamanında kızımı evlat verdirmeyin zamanı gelince ben onu alıcam notunu bilmiyor ve kimse bilmeyecek bunu kimseye söylemeyeceksin" Başını salladı ardından "bir şartla"
Nefesimi verdim. "Ne istiyorsun?"
Çantasından bir davetiye çıkardı. "Düğünümüze beklerim"
Ben güya bu düğüne gelmeyecektim değil mi? "Tamam" dedim.
Sevindi elbette, bana sarılması benim için beklenmedikti. Sarılmadım ona.
Ayrıldı. "O zaman yarın bekliyorum" başımı salladım.
"O zaman izninle" diyerek kalktı. Onu geçirdim. Gittikten sonra ise bu düşüncelerimin bir karmaşasını yaptım. Ben ciddi ciddi yarın düğüne gidiyordum.
Telefonum çaldı. Arayan kişi Elif'ti. "Elif her şey yolunda mı?"
"Evet haklı çıktı kadın Ceylan ile Alparslan'ın babaları bir" derin bir nefes verdim. Her şey iyi gidiyordu. "Yalnız kız çok tatlı ben bu kızı çok sevdim. Abisinin uyuzluğunu taşımıyor hiç" bakalım Alparslan kardeşini sevecek mi?
"Tamam çok sağol"
"Her zaman"
"Bu arada az önce Sevim geldi."
"NE"
Yüzümü ekşittim. "Sakin ol"
"Ne dedi?"
"Benden özür diledi."
"Affettim mi?"
"Affetmem için şart sundum. Şu not şeyi işte biliyorsun o da düğünüme gelme karşılığında olur dedi"
"Gidicek misin?"
"Evet"
"Ben de oradayım canım benim"
"Seni kim davet etti?"
"Karan" dedi aniden ve sonra ses tonunu değiştirdi. "Hazal ben sanırım Karan'dan hoşlanıyorum"
"NE" yüzünü buruşturduğuna yemin edebilirim.
"Duydun İşte şimdi kapatıyorum"
"Elif ben bunu detaylıca sorucam Elif" telefon kapandı. Bu kız benim yüzüme kapatmıştı telefonu.
Demek Elif ondan hoşlanıyordu ha. Aslında Karan da ondan hoşlanıyor gibiydi bunun farkındaydım ama Elif'in de aynı duygular içerisinde olacağını tahmin etmezdim. Şuan sevgili yada başka bir şey değillerdi. İkisinin arasını düğün günü ben yapacaktım. Elif'in aksine asla kötü bir baldız değildim. Fakat Karan'ın az da olsa burnunu sürtmem gerekirdi. Napalım gelenek böyleydi.
(...)
Nefesimi verdim. Bugün yorucu bir gün bizi bekliyordu. "Orhan ile birazdan karşılaşırız" bir arabada Alparslan sürücü koltuğunda Mavi arkada ben ise Alparslan'ın yanındaki koltukta öylece alışveriş yapacağımız bir yere gitmekle meşguldük. Bize Orhan onun eşi ve Ege de katılacaktı.
Sonunda alışveriş merkezine gelmiştik. "Sonunda" diye mırıldandım. Orhan ve Zerrin'i fark ettim hızlıca, "bizimkiler nerede?" Diye mırıldandı Alparslan.
"Oradalar" diyerek başım ile onları işaret ettim. Alparslan başını salladı. Ardından onların olduğu yere ilerledik. Beraber AVM ye girdik. Mavi benim ve babasının elini tutuyordu.
"Önce kadınların işini görelim bence bizim iş beş dakikalık ama onların ki sabaha kadar bitmez çabuk başlayalım da çabuk bitsin bari" dedi Orhan ve tabi ki Zerrin de ona ters bakışlar attı.
Aslında bu doğruydu. Güzel bir elbise denemek istiyordum. Güzel kıyafetler içinde olmayı özlemiştim. İçimde oluşan mutluluk biraz da bundandı. Ailecek mutlu gibi görünmek yerine gerçekten mutlu olmamız değildi.
Bir giyim yerine girdik. Oldukça güzel elbiseler vardı. Bir tane elbise dikkatimi çekti. "Zerrin bu tam senlik bence" Zerrin elbiseye baktı. Gördüğü elbiseyi beğenmişe benziyordu. "Ben bunu denerim birazdan" ardından diğer elbiselere bakmsya başladık. İçimde oluşan mutluluk normal değildi. Nasıl bir şey giysem diye düşünmeden edemiyordum. Kırmızı bir elbise mi giysem yoksa mor yada Mavi dekolteli mi olsa dekolteyi bacaktan mı olsa buna uygun hangi ayakkabı yada çanta, alışveriş gerçekten beynimi sulandırıyordu.
"Girer girmez çocuklarını unuttular. Direk elbiselere daldılar ben diyorum ama tınlayan yok. "Orhan senin de ağzın güzel laf yapıyor. Zerrin sana nasıl katlanıyor anlamıyorum." Diyerek Orhan'a laf atmış bulundum.
"Ayıp ediyorsun yengecim ya sen benim en sevdiğim yengemsin oysaki böyle kalbimi kırmana değer mi?"
Gülmeden edemedim. İlerledim. Güzel elbiselere bakıyordum ki kızıma gidiceği bir şey buldum. "Mavi gel annecim" MAvi koşarak yanıma geldi. Elimdeki elbiseyi gösterdim.
Ona olabilecek siyah bir elbiseydi. Diz kısmındaydı ve kolları tüllüydü. Kızıma çok yakışırdı. "Denemek ister misin?" Mavi hızla başını sallayıp elbiseyi alarak koşarak kabine koştu. Arkasından bende ilerledim. Şimdi yırtar falan uğraşmaya gerek yoktu.
Çıktığında giydiği elbise kızıma çok yakışmıştı. "Baba nasıl olmuş?" Diye sordu hızla Alparslan elbiseye göz gezdirdi. "Çok güzel olmuş babacım harika"
Zerrin kızıma bakıp gülümsedi. "Annesinin güzelliğini almış bu kız bildiğin" Zerrin'e iltifatı için teşekkür ettim.
Mavi gülümsedi. Etrafında döndü. "Anne" dedi hemen "benim de senin için beğendiğim bir elbise var"
"Nerede?"
Mavi elimi tutup beni peşinden sürüklemeye başladı. Biraz ilerledikten sonra gördüğüm elbise ile bende gülümsedim.
Oldukça cüretkar bir elbiseydi. Dekoltesini bacaktan vermişti. Omuzları askılıktı. Bunun yanına güzel siyah bir topuklu ayakkabı ve siyah bir çanta harika kombinim hazır.
Elbiseyi alıp direk kabine girdim. Çıktığımda Alparslan'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Fakat umursamadım. Aynaya bakıp etrafımda döndüm. Ardından ikiliye döndüm. "Nasıl olmuş?" Alparslan öylece bana bakıyordu ve tepki bile vermiyordu. Güzelliğimden büyülenmişti sanırım kendileri, nasıl büyülenmisin ki ben olsam bende büyülenirdim.
"Alparslan!" Alparslan direk kendine geldi. "Hı"
"Nasıl olmuş yakışmış mı?"
Alparslan göz gezdirdi. "Bence" ne diyeceğini merakla bekledim. "Evet"
Hepimiz heyecanla Alparslan'ın ne diyeceğini bekliyorduk ki cevap geldi. "Yakışmamış" Zerrin ben ve Orhan öylece Alparslan'a baktık.
Alparslan ise umursamadı. "Bir kere çok fazla açık senin tarzına yakışmaz üstelik ve senin üstüne olmamış" yoo gayet güzeldi şahsen
"Açık mı?" Orhan lafımın üzerine atladı.
Alparslan onayladı. "Kıskanıyorum bu kadar güzel bir elbisenin içinde demiyor da" dedi Orhan
"Ne alakası var canım ben sadece fikrimi söyledim. Hazal şimdi sen gidip bunu yerine koyuyorsun ve daha güzel bir elbise Alıyorsun" diyordu ki lafını kestim.
"Alıyorum elbiseyi"
Bu sefer Alparslan'ın yüzünden geçen ifade aşırı komikti. "Bu kıyafet ile çirkinliği yüzünden herkes sürekli sana bakıcak"
Reddettim. "Hayır bu elbisenin içinde güzelliğim belli olduğu için bana bakıcaklar"
"Kıskanıyorum deme sen zaten bal gibi kıskanıyorsum karını" dedi Orhan
"Ben asla kıskanmam"
"Bir keresinde sırf kıskançlığı yüzünden adamın kaşında şişe patlatıp onu hastanelik etmişti." Ortama derin bir sessizlik çöktü ve ardından Orhan'dan gülme sesi geldi. Zerrin de gülmemek için kendini zorluyor gibiydi.
"Kıskanç değilim diyen insana bak" dedi Orhan haklıydı.
Gerçi o zaman kıskandığı bile meçhuldü ama neyse biz bombamızı ortaya atalım. Bizim gibi mükemmel ötesi bir çift yoktu gerçekten.
Zerrin'e de bir elbise seçtikten sonra erkeklere takım beğendik ve ardından ayrıldık. Ben gitmeden önce güzel bir ayakkabı almak için bir mağazaya girdim ve en güzel siyah topuklu ayakkabıyı aldım bana göre. Saat oldukça geç olmuştu.
Mağaza da ilerlerken Alparslan elinde alışveriş çantaları ile ilerliyordu ve ben ise kızımın elini tutuyordum.
"Bir yere gidip yemek mi yesek saat geç oldu." Gerçekten saat geç olmuştu. "Kızım ne yemek istersin annecim"
"Pizza" diye atıldı Mavi
Alparslan "o zaman hadi pizza yemeye" pizza yemek için bir yere girdik. Telefonuma bir bildirim geldi. Telefona baktım. Nermin hanımdan gelmişti. Nefesimi verdim ve yazmaya başladım. O sırada garson gelmişti. Ne alırsınız diye sordu ama garsona bakmadım. Çünkü sevgili kaynanama mesaj yazmakla meşguldüm. Alparslan benim yerime de siparişi verdi ve Mavi çocuk menülerinden birini aldı. Alparslan ile pizzamız birdi.
Yarın düğünden sonra gelmesi gerektiğini söylemiş ve konumu atacağımı haberdar etmiştim.
Pizzalarımız gelene kadar bekledik. Tabi ki hemen çıkmadı. Kızıma bakıp gülümsedim. Beklemekten sıkıldığı için telefonumu verdim. Oynamaya başladı.
Ben ise öylece bekliyordum. Alparslan ise bana bakıyordu. Nefesimi sesli verdim. "Lavaboya gidip geliyorum." Başını salladı Alparslan. Girdiğim gibi direk yüzümü yıkadım. Bugün ben mutlu olmuştum. Güzel bir gün geçirmiştik tam hayallerimizdeki gibi ve hayallerimizi yaşarken çok büyük bir eksiğimiz vardı. Hayallerimizi bu şekilde yaşıyor gibi görünmek beni oldukça garipsetiyordu. Normal olamıyordum. Nasıl olmam beklenirdi ki zaten
Aşık olduğun adam ile evlenmeden önce öyle güzel hayaller kurmuştun ki daha sonra o seni evlendikten sonra terk etmiş ardından tekrar hayatına dahil olmuş. Hayallerinizi yaşıyorsunuz ama kötü bir gerçek var.
O seni sevmiyor...
Yüzümü sildikten sonra içeri girdiğimde gördüğüm manzara ile bildiğin dondum.
Gördüğüm kişiye karşı hayret ettim. Ceylan'ın burada olması nasıl bir kaderdi böyle. Ceylan tam şuan bilmediği abisi ve yeğeninin servisini yapıyordu. Alparslan ise telefonu ile ilgilenerek o garsonu takmıyordu. Alparslan ve kardeşi ilk defa bir araya gelmişti ve ikisi de gerçekleri bilmiyordu. İçim yandı neden hep böyle durumlara düşmek zorundaydım ki...
ikisini izledim. Ceylan servisini yaptıktan sonra gitti ve Alparslan sanki bir şey hissetmiş gibi arkasından baktı.
Acıydı çok acı
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
56.54k Okunma |
4.62k Oy |
0 Takip |
72 Bölümlü Kitap |