39. Bölüm

39*Manzara*

Melis Dreamer
happy_dreamer

Kocaman açtığım gözlerimle etrafa bakarken rüyadaymışım gibi hissediyordum. Devasa büyüklükteki sıra dağlarla çevrili alanın içerisinde uçsuz bucaksızmış gibi görünen yemyeşil çayırlar vardı. Küçük bir şelalenin ev sahipliği yaptığı bu çayırda gün ışığıyla birlikte parlayan berrak bir ırmak vardı. Çayırın bazı yerlerinde daha önce hiç görmediğim pembemsi gövdeleri sahip kırmızı yapraklı ağaçlar bulunuyordu. Şu an gördüğüm manzara tek kelimeyle nefes kesiciydi. Yirmi yıllık ömrümde bu kadar güzeliyle daha önce karşılaşmamıştım. Renkler o kadar canlıydı ki sanki büyülü bir masalın içinde gibiydim.

"Beğendin mi?" ejderhanın ılık nefesi hemen kulağımın dibinden gelirken manzaradan gözlerimi ayırmadan kafamı aşağı yukarı salladım. Erkeksi kıkırtısını duyduğumda gözlerimi kırpıştırarak gerçekliğe döndüm. Manzaraya kendimi fazlasıyla kaptırmışken bana yine fazlasıyla yakınlaşmıştı. Ah cidden şu ejderha hiç bir boş anı kaçırmıyordu. Ama yinede onu suçlayamazdım.. Uzun zaman boyunca benim uyanmamı beklemişti neticede. Ben ve ejderha iki ay gibi uzun bir süre burada baş başaydık... Hem de ben baygın bir halde neler olduğundan bir haber durumdayken...

"Kaden" ismini yüksek sesli bir şekilde söylerken ona hızla döndüm. Zaten yeterince yakın olmamıza karşın benim bu hareketimle birlikte aramızdaki mesafe yok denecek ölçüde azalmıştı. Dik dik ona bakarken hissettiğim tarifi imkansız duygular bedenimi ele geçirmişti. Eminim ki bakışlarımdan neler hissettiğimin de gayet bilincindeydi.

"Evet miniğim?" diyerek mırıldandı. Yakınlığımızdan onun da etkilendiğinin farkındaydım. Ama yine de bozuntuya vermeyerek konuşmaya başladım.

"Uzun süre boyunca yalnızdık ve ben uyuyordum ya hani.." diyerek konuştum beni delip geçercesine üzerime diktiği yeşil gözlerinden gözlerimi kaçırırken. Zira söyleyeceklerim için utanıyordum. Ah cidden bunu söylemek.. Bilmiyorum belki delilikti.

"Devam et." çenesini bana sürttüğü sırada derin bir nefes aldım ve daha fazla dayanamayarak tek seferde söyledim.

"Bana bir şey yapmadın değil mi Kaden?" sonun da sormayı başarmıştım. Ama vereceği tepkiden ölesiye korktuğum için gözlerim hala yerdeydi. Belki de bu sefer öyle öfkelenirdi ki bakışlarıyla beni yakıp geçerdi kim bilir..?

"Katherine" yüzümde hissettiğim pençesiyle birlikte başımı kendisine doğru kaldırırken gözlerimi gözlerine çevirmek zorunda kalmıştım.

"Yalnızca seni her zaman olduğu gibi sevdim ve uyanman için sabırla bekledim." yüzümde gezinen pençesini canımı yakmaktan çekinircesine hafifçe sürttüğü sırada istemsizce gözlerimi yummuştum. Bana zarar vermişti, canımı defalarca kez yakmıştı ama kaçışım yoktu işte.. Yine buradaydım, onun yanındaydım.

"Peki ya hiç uyanmasaydım?" sorum kendime bile tuhaf gelmişti aslında ne gereği vardı bunu sormamın? Cevabını ben de bilmiyordum. Ancak bir an için tamamen gitme ihtimalimin ona ne hissettireceğini merak etmiştim. Sonuçta bir şekilde kaçmayı başarsam bile beni gelip alabiliyordu. Ölseydim elbette bu mümkün olmayacaktı.

"Öyle bir şeyin olmasına asla izin vermem. Benden gidemezsin." fısıltısını duyabilmem için çenesini bana yaklaştırmak zorunda kalmıştı. Sanki sorum gerçek olmuş gibi davranıyordu.. Pençesini sırtıma koyarak ondan kurtulmama izin vermeyeceğini gösterircesine varlığının yanında hiçten farkı olmayan cılız bedenimi hakimiyeti altına almıştı.

"Evet Kaden biliyorum.." onu onayladım ve beklemediğim hatta onun da beklemeyeceği bir şey yaparak sessizce çenesine başımı çenesine yasladım. Zira kurtulmamın hiç bir yolu yoktu kabullenmiştim artık. Ben ona mahkumdum, beni kendisine mahkum etmişti.. Elimden ne gelirdi ki?

"Bunu anlaman için illaki seni uyutmam mı lazımdı?" ses tonundan bundan ne denli keyif aldığını ve memnuniyet duyduğunu anlayabiliyordum. Ancak umursamayarak başımı çenesine hafifçe sürttüm.

"Cidden Kaden" diye soludum başımı ona bakabilmek için geri çekerken. Gözlerini anın tadını çıkarmak istercesine kapatmıştı. Ve ben de bu keyifli anını bozmak üzereydim...

"Sinirlerimi çok bozuyorsun!" sesim beklediğimden daha da ciddi çıkmışken o anda olmasını istemediğim bir şey oldu... Karnım guruldadı. Tanrım cidden! Bir kere de hayat lehime bir eylemde bulunsaydı keşke.

"Ya ama bu komik değil şu an ciddi bir şey konuşmaya çalışıyordum ben." diye soludum kahkahalarını bastırmak için bağırmak zorunda kalmıştım. İşe yarayıp yaramadığı ise muallaktaydı.

"Midenin senden daha çığırtkan olabileceği kimin aklına gelirdi?" dalga geçtiğini belli edercesine söylediği sözler sinirlerimin olduğundan bilmem kaç kat daha fazla bozulmasına sebep olurken gözlerimi kısarak ona baktım. Benim her an patlamaya hazır bir bombadan farksız olduğumu anlayamayacak kadar eğleniyordu.

"Kimin aklına geleceğini bilmem ancak Kaden kalın kafalı bir ejderhanın olmadığı kesin!" bunu söylerken fazlasıyla serttim. Bu sayede gülmeyi kesip bana düz bir ifadeyle baktığında sonunda beni ciddiye almaya başladığını anlamıştım. Tanrım şükürler olsun!

"Sana kızgınken ne kadar şirin ve öpülesi durduğunu söylemiştim değil mi?" boğuk sesiyle söylediği sözlerle birlikte elimi alnıma sert bir şekilde vurmamak için kendimi zor tuttum. Onca söylediğim sözler takındığım sert ifade bir işe yaramamışken daha onun hoşuna gidip beni öpmek istemesine neden olmuştu.

"A- ama benim karnım açtı hatırlıyorsun değil mi?" diye soludum tek nefeste bana yaklaşmasını önlemek için ise çenesine elimi bastırmıştım. Tanrım cidden ejderha fazlasıyla tuhaf davranıyordu!

"Zaten ben bir şekilde unutsamda midenden gelen gurultu unutmama izin vermiyor." gülerken söyledikleriyle iyice tepemin tası atmıştı. Elimi kaldırarak çenesine vurdum. Elbette bir işe yaramamıştı, canının acımayacağını biliyordum ama yinede tepkimi ortaya koymam gerekiyordu.

"Senin karnını doyurduktan sonra kesinlikle devam etmeliyiz." bu sözlerine tepki vermeme izin vermeden beni pençeleri arasına almıştı bile. Ejderhayı evire çevire dövmek istiyordum ama nafileydi. O benim neredeyse yedi katım büyüklüğündeydi bir de üstüne üstlük ağzından ateş çıkartabilmek gibi bir yeteneğe sahipti. Gerçi beni hiç bir zaman yakmaya teşebbüs etmemişti veya bu şekilde bir tehdidi olmamıştı. Ama defalarca kez birilerini yaktığına şahit olmuştum. Hatta yaktığı insanlara askerlerimde dahildi ne yazık ki... Sanırım zavallı kurbanlarından biri olmadığım için sevinmeliydim.. Ya da aslında zaten onun kurbanlarındandım(?)

"Kara kara düşünmek yerine manzaranın tadını çıkarmaya ne dersin?" sorusu gerçeğe dönmemi sağlamışken gözlerimi kırpıştırarak ona döndüm. Ejderha yine sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Onun altında kalmazdım o yüzden karşılık vermeye kararlıydım. Hiç değilse sözlü kavgalarımızda ona galip gelmeliydim!

"Bana bakmak yerine sende mi manzaranın tadını çıkarsan ejderha bey?" tek kaşımı kaldırarak söylediklerim eminim ki yüzümde küstah bir ifadenin oluşmasına sebep olmuştu. Bana baktı ve güldü.. Bazen kızması gereken yerde benimle flört ediyormuş gibi davranıyordu.

"Peki ya ben zaten manzarama bakıyorsam?" açık konuşmak gerekirse bu cevabı kesinlikle beklemiyordum.. Bana bunu söyleyeceğini hayal edemezdim. Nerede kızıp nerede iltifat edeceği hiç belli olmuyorken bu bilinmezlik benim her seferinde gafil avlanmama sebep oluyordu.

"Mmm manzaranız güzel mi bari?" sorduğum soru yanaklarımda hissettiğim sıcaklığın ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştı. Bu kadar küçük bir iltifattan heyecanlanıp, utanmam da benim abartmamdan başka bir şey olamazdı. Ama yinede vereceği cevabı merak ediyordum. Tanrım neden bu kadar dengesiz olmak zorundaydım ki sanki?

"Manzarama güzel demek gözlerime yansıyan görüntüyü anlatmam için az bile kalır. Sonsuza kadar tek bir şeyi görmek zorunda kalsam bunun senin varlığının olmasını isterdim." Tek kelimeyle nutkum tutulmuştu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan sarf ettiği kelimeler donup kalmama yetmişti. Arada bir de olsa iltifat ediyordu elbette bunun farkındaydım. Ama bu zamana kadar söyledikleri sarf ettiği cümlenin yanında sönük kalıyordu.

"Ben.. ne diyeceğimi bilemiyorum." yutkunarak güç bela sarf ettiğim sözlerden sonra ejderhanın bana yaklaşan başına baktım öylece. Bir kere bile bakışlarını gözlerimden ayırmazken dikkat alanımda yalnızca o vardı.. İkimiz de birbirimize kapılmış bir haldeydik ve o an için duyduğumuz sert kanat seslerini algılayamayacak kadar da duyarsızlaşmıştık.

"DİKKAT EDİN!" yüksek perdeden duyulan erkek sesiyle ikimizin de bakışları hızlı bir şekilde o yöne döndü ve... bir dakika uçan insanlar mı? Tanrım cidden bir bu eksikti!

Bölüm : 08.03.2025 11:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...