Vücuduma basan ateşten farksız sıcak rahatsız edici derecede bunalmama sebep olmuştu. Mırıltılar eşliğinde sızlanarak sonunda gözlerimi aralamayı başardığımda ejderhanın hemen yanı başımdaki yeşilleriyle karşılaştım. Öncesinde olduğu gibi ben uyanmadan uyanan ejderha yine sevimli bakışlarıyla beni izliyordu. Acaba kocaman ve sıradan bir insana göre korkutucu olan ejderhayı sempatik bulan benim dışımda başka insan evladı daha olabilir miydi? Hayır Katherine senin kadar çılgın birinin olacağını hiç sanmıyorum.
"Günaydın miniğim." boğuk fısıltısı aslında onun da yeni uyandığını fark etmemi sağlamıştı. Bu haliyle küçük bir çocukmuş gibi hissettiren ejderhaya gülümseyerek baktım. Çılgınlıksa çılgınlık iç ses! Bu ejderhanın tatlı göründüğü gerçeğini değiştirmiyordu!
"Sana da günaydın bay ejderha." derken gözümü elimle ovuşturarak uykumu dağıtmaya çalışıyordum. Pençesinin üzerinde uyumak gerçekten de fazlasıyla rahat hissettiriyordu. Kesinlikle kalkmayı istemeyen canımı dinledim ve esneyerek pürüzlü yüzeyin üzerine yeniden bıraktım.
"Of ya gülmesene." ortada komik bir durum olmamasına rağmen kıkırdayan ejderhaya kötü kötü bakmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü pençesinin üzerinden kafamı bile kaldıramamış halde uyku sersemiyken ne kadar korkutucu görünebilirdim ki? Elbette zaten ejderha da senden fazlasıyla korkuyordu Katherine(!) Hey belki de korkmasına rağmen cesurmuş gibi görünmek istiyor da olabilirdi! Ben arada ejderhaya karşı öyle yapıyorum mesela... Korksam da cesur bir kız gibi davranarak ona karşı olan korkumu belli etmiyordum.
"Hmm" genzinden gelen hırıltı sonrası yaklaşmaya başladığında kaşlarımı çatmış ona bakıyordum ancak onun pek de beni umursadığı söylenemezdi. Saçlarıma bastıracağını sandığım burnunu yanağımın koydu ve kapalı olan gözlerini aralayarak bana baktı. Yine fazla mı yakındı sanki ne?
"Eğer biraz daha böyle bakmaya devam edersen senin o ciddi gözükmeye çalışan küçük suratını büyük bir zevkle ısıracağım." ağzı boynuma sürterek hareket ettiğinde ne yaptığına odaklanma fırsatım olmadan söylediklerini işittim. Isırmak? Yüzümden hem de?! İşte bu sefer fazlasıyla ileri gitmişti!
"Kaden sen var ya tam bir-" sözümü kesmeme sebep olan şey boynumda hissettiğim ıslak dil darbesiydi. Ağzımdan kaçan şaşkınlık nidasıyla hızla kendimi geriye çekmeye çalıştım ama çok geçti. Ejderha sırtıma dayadığı diğer pençesiyle bunu yapmama müsaade etmemişti.
"Deli ediyorsun beni." boğuk sesi kulağımda yankılanırken bir kez daha dili tenimin üzerindeydi ve bu sefer boğazım boyunca kaydırarak çeneme kadar yaladı. Tanrım sonunda ejderha çıldırmış olmalıydı!
"Ah Kaden dur lütfen." ciyaklayarak kendimi ondan uzaklaştırmak için uğraşırken ejderha dün gece ki tavrını takınarak beni yine umursamıyordu. Acilen kontrolsüzce yaptığı davranışı için bir çözüm bulmalıydım. Yoksa bu hallerinin sonu benim için hiç de iyi sonuçlanmayacaktı...
"Seni yiyip bitirmek istiyorum Katherine." sert solukları boğazıma çarparken yutkunarak gözlerimi araladım. Yeşil gözleri dipsiz birer uçurumu andıracak kadar koyulaşmışken onu izledim sadece. Ne diyebilirdim ki? Ya da bu durum karşısında ne tepki verebilirdim?
"Ama beni yemeye kalksan dişinin kovuğuna bile sığmam ki." utançtan dolayı kaçırdığım gözlerim ve alev alev yanan yanaklarımla ne kadar dağılmış halde olsam da konuşmayı başarabilmiştim. Ejderhanın beni yiyeceğini söylerken şaka yaptığını varsayıyordum. Yani umarım şaka yapıyordur.
"Ufaklığım sen benim açlığımı doyurabilecek tek varlıksın." fısıltılı boğuk sesiyle söyledikleri gözlerim ve ağzımın aynı anda kocaman aralanmasına sebep olmuştu. Ejderha bu gün fazlasıyla değişik davranıyordu ve ben de ne kadar zorlarsam zorlayayım onun bu tavırlarına karşı bir şey yapamıyordum.
"Açlık demişken... Ben çok acıktım." aklıma gelen ilk bahaneyi söylerken yutkunarak kendimi bir kez daha geri çekmeyi denedim. Sanki içinden geçebilecekmişim gibi tüm gücümle yaslandığım pençesini ejderha aniden geriye yatırdığında sert bir şekilde üstüne düştüm.
"O zaman prensesimin karnını doyurmalıyız." söylediklerinin aksine şaşkın bakışlarımı umursamadan burnunu karnımın üzerine bastırarak yaklaşmaya devam etti. Onun dokunuşu altında karnım yumruk yemişçesine kasılırken bu tuhaf hissi umursamamayı denedim. Ve o anda asla tahmin edemeyeceğim bir şey oldu...
Midemin gurultusu daha önce hiç duymadığım kadar güçlüyken çıkan sesi ejderhanın duymama ihtimali imkansızın da ötesindeydi. Kızarmaya başlayan yanaklarımla kaçamak bakışlarımı ejderhaya çevirdiğimde onun tepemin tasını attıran alaycı ifadesiyle karşılaşmıştım. Ah cidden neden tüm bu saçma olaylar benim başıma geliyordu?! Katherine tatlım senin utanmadan bir gün geçirdiğini göremeyecek miyim ben?! Lanet olasıca iç ses bu sefer sonuna kadar haklıydı! Tanrım duy sesimi artık daha fazla utanç verici durumların içinde kalmak istemiyorum!
"Ufaklık burada birden fazla ejderha olduğunu düşünmeye başladım." eğlenen ifadesiyle alay etmesi bardağı taşıran son damla olurken kendimi tutamayarak bağırmaya başladım.
"İki ay boyunca aç bırak sonra da zavallı bedenim tepki gösterince dalga geç! Sen var ya sen tam bir-" ıslak dili çenemin altından başlayarak yanağıma kadar yol izleyerek ilerledi. O sırada onu tehdit edercesine havaya kaldırarak salladığım parmağımla bir heykel gibi dona kalmıştım.
"Seni susturmanın bu kadar kolay olacağını düşünmezdim." kulağımın hemen dibinde olan ağzı hareket ederken boğuk fısıltısıyla konuştuğunda gözlerimi aralayarak gerçekliğe döndüm. Katherine seni her fırsatta o ıslak ve bir o kadar da pürüzlü olan diliyle yalamasına izin mi vereceksin? İzin vermesem ne olacak?! Sanki ejderha söylediklerimi dinliyor da!
"Kaden karnım çok acıktı. Artık karnımı doyurabilir miyiz?" diyerek sanki küçük bir kızmışım gibi mızmızlandım. Bir yandan da ona kirpiklerimin arasından bakarak sevimli gözükmek için çabalıyordum. Zira onun dikkatini bir şekilde dağıtmayı başaramazsam bu konu uzayıp gidecekti. Ve çok büyük ihtimalle ben de açlıktan ölecektim.
"Evet öncelikle ufaklığımın karnını doyurmam lazım. Daha sonra onu güzelce sevebilirim." Sessiz bir tonda çıkan sesiyle kendi kendine konuşuyormuş gibi bir hali vardı. Hatta öyle olduğunu bile düşünebilirdim tabi kulağımın dibinde ağzını saçlarıma sürterek konuşmamış olsaydı... Ah tanrım ejder fazlasıyla tuhaf davranıyordu.
"Lütfen Kaden hadi gidelim." söylediklerini umursamayarak bana yakın pençesinin tekini iki elimle sıkıca kavradım ve olanca gücümle çekiştirmeye başladım. Dört tane uzun sivri tırnağa sahip parmakları aslında beni ürkütmüyor değildi. Tek bir yanlış hareketimle beni kesebilirlerdi. Ancak umursamadım...
"Gidelim bakalım." yumuşak sesiyle konuştuktan sonra istediğim gibi beni pençesine alarak mağaranın çıkışına doğru yürümeye başladı. Sonunda istediği gerçekleştirdiği için rahat bir nefes alırken uzun zamandır aklıma gelmeyen o şeyi düşünmeye başlamıştım. Kaden beni nereye getirmişti? Yanlış hatırlamıyorsam başka bir boyut demişti değil mi?
"Dün gece sana burayı seveceğini söylemiştim. Hatırlıyor musun?" sanki beynimden geçenleri duyuyormuşçasına düşündüklerimi dile getirmişti.
"Evet hatırlıyorum, Kaden." onu onayladığımda beni biraz daha kaldırarak yüz hizasına getirdi. Meraklı bakışlarım parlak yeşillerinin hedefindeyken bana gülümsedi. İstemsizce kaşlarım çatılırken konuşmama izin vermeden yürümeye devam etti.
"Sözümün hala arkasındayım." mağaranın loş ışığından aniden gün ışığına çıkmak gözlerimin kamaşmasına sebep olmuştu. Elimi ışığı engelleyebilmek için kaldırdığımda hala her şey fazlasıyla bulanıktı.
Nihayet her şey yavaş yavaş netleşmeye başladığında gördüklerim karşısında gözlerimi sonuna kadar aralamıştım. Aman tanrım! Burası da neresiydi böyle?
"Evime hoş geldin miniğim."
Bölüm Sonu
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
9.29k Okunma |
1.23k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |