"Başka bir boyut mu?!" duyduklarımın şokuyla tepkim bağırmak olurken şaşkınlığımı gizleyememiştim. Tanrım bu ejderha ne dediğinin farkında mıydı acaba?
"Evet güzelim başka bir boyut." sakince söylediklerimi onaylayarak tekrar ettiğinde aralık kalan ağzımı fark ederek yavaşça geri kapattım. Bakışlarımı bir an için ondan kaçırarak düşünmeye başladığımda kulağa hala mantıksız geliyordu. Hayır kesinlikle böyle bir şeyin olması imkansızdı.
"Yalancı, benimle kafa buluyorsun değil mi?" inanmadığımı belli edercesine gülmeye başladığım sırada ejderha aniden beni pençesine alarak yukarıya doğru kaldırdı. Ani hareketinden ötürü korktuğum için gülmeyi keserken ciddi bir ifadeyle bana bakan gözlerini izledim.
"Yoksa bana inanmıyor musun?" sinirlendiğinin göstergesiydi düz bir tonlamaya sahip sesiyle konuşması. Peki şu an kızması ne kadar umurumdaydı?
"Bak işte rolleri değiştirmiş olduk! Bu sefer de ben sana inanmıyorum." daha demin olan konuşmamızı ona hatırlatırken yine kollarımı göğsümün üstünde birleştirmiştim. O konudan bahsetmek gerilmeme sebep olsa da bana inanmıyor oluşu daha çok sinirlerimi bozuyordu.
"Miniğim gördüğün rüyayla içinde bulunduğumuz durum sence aynı şeyler mi?" ejderha derin bir nefes alarak cevapladığında konudan sıkıldığını gözlerini gözlerimden kaçırarak belli ediyordu. Ah ejderha beni gerçekten de fazlasıyla sinir ediyordu! En kötüsü de ona karşı elimden hiç bir şeyin gelmiyor oluşuydu.
"Rüya değildi Kaden! Neyse inanmazsan inanma... O adamı bir daha görürsem de gidip ben öpeceğim." yüzünü dahi göremediğim adamı öfkemden ötürü öpeceğimi söylemem kesinlikle akıl kârı değildi. Ancak ejderhanın beni kızdırdığı gibi kızmasını istiyordum ve ne kadar kıskanç olduğunu da hesaba katarsak onu ancak bu şekilde kızdırabilirdim.
"Demek onu öpeceksin?" aniden bana yaklaşmasıyla birlikte irkilsem de geri adım atmamak için hızla başımı sallayarak söylediklerini onayladım. Gözlerimiz birbirinden ayrılmazken koyulaşmaya başlayan irisleri doğru yolda olduğumu gösteriyordu. Ejderha sakin olmak için uğraşsa da kızmaya başladığını biliyordum.
"Öpmeni isterdim." boğuk fısıltısını yakın olmamıza rağmen tam olarak duyamadığım için anlayamazken tekrarlaması için durdum. Ancak ejderha tuhaf bir şekilde gözlerime bakmak dışında bir şey yapmıyordu.
"Ne dedin Kaden, duyamadım da?" kaşlarımı çatarak sabırsızca sorduğumda ejderha silkinerek dalgın bir şekilde gülümsedi. Ne yani yine mi sinir edememiştim onu?
"Diyorum ki adamın öpücüğü çok hoşuna gitti herhalde?" gülümsemesi iyice genişlerken sorduğu soru artık bütünüyle sinirlerimin bozulmasına sebep olmuştu. Tanrım beni küçücük kurt yavrusundan kıskanan ejderha şu an karşımda bulunanla aynı olamazdı!
"Ya ne demezsin tadı damağımda kaldı(!)" iğneleyici bir şekilde konuştuktan sonra derin bir nefes alarak öfkemi kontrol etmeyi denedim. Nedenini bilmiyorum ama ejderhaya fazlasıyla kızmıştım. 'Seni eskisi kadar sevmediğini düşündüğün için olabilir mi acaba Katherine?' Tabi ki de Kaden'ın beni sevip sevmemesi umurumda değildi... Hatta sevmemesi daha çok işime gelirdi... İç sesim kesinlikle her konuda olduğu gibi bu konuda da yanılıyordu! Kötü iç ses sakın bir daha konuşma!
"Benim güzelim..." aniden ejderhanın iç çekmesiyle kafamı kaldırdığımda alnım başımın üzerinde bulunan çenesine sürtmüştü. Fazlasıyla daldığım düşüncelerimin arasında çenesinin saçlarımın arasına bastırdığını hissetmemiştim bile.
"Uslu bir kız olursan belki rüyalarında yine o adamı görürsün." ağzını kulağıma dayayarak boğuk sesiyle fısıldaması bir an için kalbimin teklemesine sebep olsa da benimle dalga geçtiğini fark ettiğim an resmen öfkeden deliye dönmüştüm.
"Bittin sen ejderha!" tiz sesim yankılanırken elimi sıkarak yumruk yaptım ve kendime ne yaptığımı sorgulama fırsatı vermeden hemen dibimde bulunan çenesine hızla geçirdim. Bileğimden gelen 'çıt' sesini duyduktan sonrası korkunçtu.
"Ah tanrım!" acıyı iliklerime kadar hissettiğim sırada elimi sallıyor ve ağzımdan kaçan iniltileri bastırmaya çalışıyordum. Gözümün yanmasına sebep olan yaşlar iyiden iyiye beni bitirirken gözlerimi yumarak tepkimi kontrol etmeyi denedim.
"Katherine kafayı mı yedin? Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" ejderhanın öfkeden deliye dönmüş gibi çıkan sesini duyduğumda başımı salladım ve gelen hıçkırığı önleyebilmek için dişlerimi hırsla dudaklarıma geçirdim. Canım feci şekilde yanıyordu ve buna rağmen en fazla sinirimi bozan şey rezil olmamdı.
"Miniğim gözlerime bak hadi." ejderhanın komutuna itaat ederek yaşların biriktiği gözlerimi araladığım anda bir damla bunu bekliyormuşcasına özgürlüğüne kavuşmuştu. Burnumu bir prensesten beklenmeyecek şekilde kabaca çekerken ciddi bir ifadeyle ona bakmaya çalıştım. Ancak ne kadar uğraşırsam uğraşayım ağlamak üzere olduğumu belli ettiğimi biliyordum.
"Bir daha sakın böyle bir şey yapmaya kalkışma!" diyerek hiddetle bağırdığında ejderha gülümsemeye çalışarak tekrardan burnumu çektim. Sanki çok fazla umrundaymışım gibi davranması komikti. Sahi ben onun ne kadar umrundaydım ki?
"Senin de mi canın acıdı?" cılız çıkan sesimle zar zor konuşmayı başardığımda artık gözlerimden akan yaşları kontrol edemiyordum. Vurduğum yumruğun canını yakmadığını aksine onun için tüy kadar hafif olup hissetmediğini tahmin edebiliyordum. Zira derisi bir kayanınki kadar sertti! Ama yine de sormaktan kendimi alıkoyamamıştım. Çünkü beni umursayıp umursamadığını öğrenmeyi istiyordum. Direkt olarak soramayacağım için de dolaylı yolu kullanmak zorunda kalmıştım.
"Sersem" diyerek fısıldadığında bunu beklemediğim için kaşlarımı çatarak bakışlarımı gözlerine çevirdim. Ancak ejderha sandığımın aksine benimle dalga geçiyormuş gibi bakmıyordu. Yüzünde ki ifadeyi çözemesem de sarılma ihtiyacıyla dolup taşmıştım. Ona delicesine sarılmayı ve pürüzlü yüzeyin sıcaklığını hissederek mutlu olmayı istiyordum.
"Sana bir şey olduğunda, canım kalbimi biri deşmiş kadar yanıyor. Bir daha sakın kendini yaralayacak hareketler yapma." konuşmasından sonra burnunun ucunu ona yumruk attığım elime bastırırken burukça gülümsedim. Ses tonundan anladığım kadarıyla yine de başıma bir şey gelmesini istemiyordu. Ayrıca ben de ona bir şey olmasını kesinlikle istemezdim. Demek ki ikimiz de birbirimizi düşünüyorduk... Her şeye rağmen!
"Bu durumda canın yanmaması için daha dikkatli davranacağım." yanan canımı unutmuş halde elimi derisinin üzerinde sürterek ağzının kenarına koydum. Sonrasında da hemen yanı başımda olan çenesine başımı bastırdım. Sıcak ve pürüzlü yüzeyi seviyordum. Kendimi hiç olmadığım kadar güvende hissettiriyordu.
"Seni ne kadar özlediğimin farkında mısın?" sesi uzaklardan geliyormuşcasına kısık ve boğuktu. Hafifçe esneyerek biraz daha sokuldum ve çenesinin altına minik bir öpücük kondurdum. Bunun anlamı ben de seni özledim demekti. Ancak ne demek istediğimi anladığını hiç sanmıyordum.
"Yoksa sen de mi özledin?" sorduğu soru kıkırdamama sebep olurken gülümseyerek geri çekildim. Sanırım ne demek istediğimi anlamıştı. Eğer iyi bir ruh halindeyse yeşillerine baktığım zaman aklından geçenleri anlayabiliyordum.
"Hmm bak şimdi ne diyeceğimi bilemedim." düşünüyormuş gibi yaparken bir yandan da ejderhaya bakıyordum. Her ne kadar vereceğim cevabı umursamıyormuş gibi görünmeye çalışsa da merak ettiği açıktı.
"Çok azıcık özlemiş olabilirim mesela..." dedim ve gözlerinin içine masum bir ifadeyle baktım. Yüzüne karşı ne olduğunu söylemek çok utanç verici olurdu. O yüzden de gösterecektim.
"Beni yere indir." konuyu değiştirirmişim gibi aniden bunu söylemem ejderhanın afallamasına sebep olsa da isteğimi sorgulamadan yerine getirdi. Evet en sevdiğim özelliklerinden birisi de arada yaptığı bu her istediğimi sorgusuzca kabul ederek yerine getirmesiydi.
"Şimdi de pençeni arala." utançtan yüzüne bakamasam da kısık sesli gülüşünü duymuştum. Yanaklarım yanmaya başlamıştı ve tamamen kızarmadan önce ondan gizlemek istiyordum.
"İşte bunu gerçekten de fazlasıyla özledim." sesim bir fısıltıdan ibaretken açtığı pençesinin üzerine kıvrılarak pürüzlü sıcak yüzeye avcumu bastırdım. Utanmamam gerekiyordu sonuçta onunlayken de hep bu şekilde uyurdum. Ancak daha öncesinde bunu itiraf etmemiştim değil mi?
"Katherine..." ejderha boğuk sesiyle sessizce adımı fısıldadığında sıcaklığın verdiği gevşemeyle kendimi uykunun kollarına bırakmak üzereydim. Düşünmem gereken bir sürü şey varken ben hiç birini umursamayarak uyumayı tercih edecek kadar rahattım. Belki de birazcık da şu an içinde bulunduğum mutluluğu bozmak istemiyordum.
"Seni seviyorum."
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
9.29k Okunma |
1.23k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |