Acaba bölüm başlığı neden hançer? Başlamadan tahminleri alayım : ))
"Freya-" büyücü konuşmama fırsat vermeden oluşturduğu enerji topunu yeniden ejderhanın üzerine gönderdi. Benim korkulu bakışlarım arasında ejderhanın eğilmesiyle onu son anda teğet geçen top sert bir şekilde arkada ki ağaçlara çarpmıştı. Bir kaç tane ağaç birden gözümün önünde kökünden sökülerek yere yıkılmışken ağzım açık kalmış halde olanları seyrediyordum. Ejderhanın genzinden gelen hırıltı sesleri sonunda gerçekliğe dönmemi sağlarken hızla düştüğüm yerden ayağa kalktım. Şu durumda ejderha gözü hiç bir şeyi görmeyecek kadar öfkeliydi. En son buna benzer bir olay yaşadığımızda ona müdahale etme çabama karşın beni bir yaprak gibi savurarak kafamı çarpmama sebep olmuştu ve ben de bunun sonucu olarak hafızamı kaybetmiştim. Aynı şeyi tekrardan yaşamayı istemiyor olsam da denemekten başka seçeneğim yoktu.
"Kaden yapma!" boğazında yükselen parlak turuncu ışıkla onu durduramayacağımı bilsem de yinede ejderhaya doğru yaklaşmaya çalıştım. O sırada ağzını aralayarak oluşturduğu bütün alevi havadayken saçan ejderhanın orman yangınını başlatmak üzere olduğundan bir haber gibiydi. Etrafımızda ki ağaçlar korkunç halde cayır cayır yanarken Freya enerjiden oluşturduğu kalkanı sayesinde alevlerden etkilenmiyordu. Ancak herhangi bir yeteneğe sahip olmayan zavallı ben alevlerin ısısını tenimde net bir şekilde hissediyordum.
"Kaden dur artık-" yukarıya bakarak ejderhaya sesimi duyurmaya çalıştığım sırada arkamdan gelen 'çatırt' sesiyle duraksadım. Yavaşça sesin geldiği yöne döndüğümde sesin alevler içinde kalmış çam ağacından geldiğini anlamıştım. Aynı ses bir kez daha yükselirken kocaman ağaç bulunduğu konumda sarsılmaya başladı.
"Prenses hemen uzaklaş oradan!" büyücünün endişeli çıkan sesini duysam da daha harekete geçemeden ağaç tekrardan çatırdayarak üzerime doğru düşüşe geçti ve ben o sırada ağzımdan kaçan çığlıkla birlikte dizlerim üstüne çökerek başımı ellerim arasına almak dışında bir şey yapamamıştım.
Savunmasızca kendimi bulunduğum pozisyonda sıkarken üzerime düşecek devasa boyutta ki ağacın vereceği acıya odaklanmış haldeydim. Ancak hissetmeyi beklediğim acı aradan bir kaç saniye geçmesine rağmen hala daha kendini göstermemişti. Sonunda tüm cesaretimi toplayarak deve kuşu misali ellerim arasına sakladığım başımı kaldırırken ürkekçe gözlerimi araladım.
"Miniğim" ejderhanın kısık sesini duyduğumda tuttuğum nefesimi yavaşça bıraktım. Korkudan dolayı hala daha titrerken ejderhanın aralık duran ağzından verdiği sıcak solukları yüzüme çarpıyordu. Parlak yeşilleriyle gözlerim kesiştiğinde orada görebildiğim duygu kesinlikle endişeydi. O benim için mi bu kadar endişelenmişti? Diye düşündükten sonra cevabım hayır olmuştu. Açıkçası benim yaşayıp yaşamamamı umursayacağını sanmıyordum. Zaten umursuyor olsaydı ortalığı bu şekilde ateşe vermezdi.
"Lütfen buna bir son ver." diyerek fısıldarken yalvarırcasına gözlerinin içine bakıyordum. Eğer onu ikna etmeyi başarırsam ikisinin savaşmasını engellemiş olurdum ve ondan sonra... Yine ejderhayla gitmek zorunda kalırdım. Yine ve yine ülkemden, ailemden, çevremden uzakta kendisiyle yaşamaya zorlardı beni.
"Gerçekten çok yoruldum." sızlanarak başımı çenesinin altına bastırırken her an ağlayabilecek durumdaydım. Yorulmuştum... Elimden bir şey gelmemesi ve düşüncelerimin umursanmaması artık beni fazlasıyla yoruyordu. Üstüne üstlük yaşanılan her şeyin benim yüzümden olduğunu düşünüyor, sürekli kendimi suçlayıp vicdan azabı çekiyordum.
"Katherine bu meseleye karışmanı istemiyorum." konuştuğu için yaslandığım pürüzlü çenesi alnıma sürterken az da olsa canımın yanmasına sebep olmuştu. Buna karşın başımı geri çekmek yerine biraz daha bastırarak ona sığındım. Sanki önünde bu şekilde durmaya devam edersem ateşiyle ortalığı kasıp kavurmayacakmış gibime geliyordu.
Aniden ejderhanın kafasını kaldırması ve alevini bir kez daha savurmasıyla ne zaman yumduğumu anlamadığım gözlerimi korkuyla araladım. Ateşin yakıcılığını dehşet verici bir biçimde hemen tepemde hissederken ejderha ağzını kapatarak alevlerin çıkmasına son verdi. Burnundan sızan duman havaya karıştığı sırada silkinerek üzerine düşen kocaman ağacın geriye düşmesini sağladı. Kafam o kadar doluydu ki ağaç üzerime düşerken bana siper olduğunu bir an için unutmuştum.
"Kolay dikkatin dağılıyor ancak yine de fena değilsin." büyücü elinde yeniden oluşturmakta olduğu enerji topuyla bize doğru yürürken gözlerini ejderhadan ayırmıyordu. Acımasız bakışlarından ejderhayı öldürmek için büyük bir istek duyduğu anlaşılıyordu. Ancak nedenini bir türlü anlayamıyordum.
"Karşıma çıkacak cesaretin yok mu büyücü?" ejderha onu göremediği için hırlayarak konuştuğu sırada elinde büyücü oluşturduğu topu ejderhanın kafasına doğru fırlattı. Ben daha bir şey diyemeden ejderha gelen enerji topunu aleviyle çoktan patlatmıştı. Büyücüyü göremese de attığı enerji toplarına rahatlıkla karşılık verebiliyordu. Eğer büyücü görünür olsaydı bu savaşı Kaden'ın kazanacağı kesindi.
"Seninle it dalaşına girmek gibi bir amacım yok sürüngen!" büyücünün çirkef bir şekilde yüzünü buruşturarak konuşması ejderhadan fazlasıyla nefret ettiğinin göstergesiydi. Belki de Kaden'ı ikna etmeyi denemek yerine Freya'yı ikna etmeliydim. Sonuç olarak sürekli ejderhanın üstüne enerji toplarıyla saldıran oydu.
"Bu sefer karışayım deme Katherine!" ejderha öfkeli çıkan sesiyle konuştuktan sonra bir kaç adımıyla önüme geçmiş daha sonrasında beni kuyruğuyla kavrayarak hızla havaya kaldırmıştı. Ayaklarım boşlukta sallanırken gözlerim kocaman açılmış halde öylece kalakaldım.
"A-ama" yerden en azından beş metre yüksekte dururken elimden debelenmek dışında bir şey gelmiyordu. Gerçi kuyruğundan kurtulmayı başarsam da buradan yere düşmemin feci şekilde canımı yakacağı kesindi. Hatta ölümüme bile sebep olabilirdi.
"Seni şimdi öldüreceğim!" ejderha haykırarak bir kaç kanat darbesiyle havalandığında debelenmeyi de kesmiştim. Şu an hiç olmadığı kadar yere düşmekten korkuyordum. Ejderha bir yere götüreceği zaman beni pençelerinde taşırdı ancak hiç bir zaman şu an bulunduğum durumdaki kadar korkunç olmamıştı.
"Komik olma lütfen." Freya'yı bu mesafeden net olarak göremesem de elinde oluşturduğu enerji topunu ejderhaya fırlattığını fark etmiştim. Ejderha küçük bir hareketle gelen enerji topundan kurtulurken ağzını aralayarak yine güçlü alevini ortalığa saçmaya başladı.
"Daha nerede olduğumu bile bilmiyorsun." Freya görünmezliğine güvenerek konuşurken kalkanı sayesinde de etrafını saran yakıcı alevlerden korunmayı başarıyordu. Aniden ejderha kanat çırpmayı keserek hızla kendini aşağı bıraktı. Ağzımdan kaçan minik çığlıkla birlikte sert bir şekilde yere indiğinde korkudan kalbim çarpıyordu. Neler olduğunu iri bedeninden göremesem de yeniden debelenmeye başladım.
"Kahrolasıca hayvan." büyücünün kısık çıkan sesini işittiğimde ejderha kuyruğunu hareket ettirerek beni olanları görebileceğim şekilde yanına doğru çekti. Bakışlarım pençesini üzerine bastırdığı Freya'yı bulurken gözlerim kocaman aralanmıştı. Zavallı kadın ne yaparsa yapsın ağır pençesi altından kurtulamıyordu.
"Benim olanı almaya kalkışanın sonu yalnızca ölüm olur." tehditkar sesiyle konuşan ejderha beni kendine yaklaştırdığında gözlerimi kocaman açarak ona baktım. O söylediklerinde ciddi olamazdı değil mi? Pençeleri altında çaresizce yatan bir kadını öldüremezdi!
"Kaden yalvarırım yapma." kendimi tutamadan ağlamaya başlamışken ejderha bir an için bakışlarını bana çevirdi. Yapacağı şeyden vazgeçmesi umuduyla ıslak gözlerimle sessizce ona bakarken ejderha beni kendisine yaklaştırarak çenesini başımın üzerine sürttü.
Elimi kaldırarak çenesinin altına bastırırken yapacağı şeyden vazgeçtiğini sanmıştım. Ancak yanıldığımı konuşması sayesinde anlayabilmiştim.
"Kafanı çevir güzelim bu manzaraya şahit olmanı istemiyorum." boğazından yükselerek yukarıya doğru tırmanan alev sayesinde derisi turuncu ışıkla parlarken ağlamam şiddetini arttırmıştı. Lanet olsun neden beni dinlemiyordu?! Neden elimden hiç bir şey gelmiyordu benim?!
"Zarar gelmemesi için çabaladığın canavar bir bak Katherine! Bu sürüngen için değer miydi sence?" arkamdan bağırarak konuşan Freya'nın acı dolu sesini işittiğimde yine debelenmeye başlamıştım. Ne olursa olsun bu şekilde ölmesine izin veremezdim.
"Son sözlerin de bunlar oldu büyücü!" Kaden beni ağzından çıkacak alevlerden etkilenmemem için uzaklaştırdığı sırada bir şekilde uzanarak Freya'nın bana verdiği hançeri kemerimden çıkarmayı başarmıştım. Düşünmeden elimi kaldırarak ejderhanın kuyruğuna salladığımda niyetim yalnızca canını yakarak dikkatini dağıtmaktı. Ancak benim hançer yardımıyla yaptığım küçük darbe nasıl olduysa bir şekilde ejderhanın kuyruğunu kestiğim yerden kopmasına sebep olmuştu.
"Ah" duyduğum acı dolu iniltiyle ejderha bana yakın olan pençesini kaldırırken bütün ağırlığını da Freya'nın üzerine vermişti. Tüm olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki neler olduğunu anlamak için fırsatım dahi olmamıştı.
Ejderha olanca acısına rağmen yere çarpmamı önleyerek beni pençesiyle yakaladığında gözlerim çimlerin üzerine düşen ve en azından bir metre edebilecek kuyruğuna kaydı.
"Katherine sen ne yaptın?" Kaden'ın hemen dibimde olan yüzü acıyla kasılırken hızla soluklar alıp veriyordu. Dehşet içinde hala elimde tuttuğum ejderhanın kanıyla kaplı hançere bakarken olanları anlamlandırmaya çalışıyordum.
Sahi ben daha demin ne yapmıştım?
BÖLÜM SONU
Az biraz geç gelmiş bir bölümle tekrar beraberiz 😇
Katherine'nin bu yaptığına yorumlarınız nedir?
Yaptığı iyi oldu oh olsun diyenlerle
Kaden'a bu yapılır mı yazıklar olsun diyenler
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
9.29k Okunma |
1.23k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |