23. Bölüm

*23* Soğuk Bakışlar

Melis Dreamer
happy_dreamer

İçimi donduran bakışları arasında dudaklarından dökülen kelimeleri yanlış anlamış olmalıydım değil mi? Onun benimle evlenmek istemesi imkansızdan da öte bir durumdu çünkü.

"Lord William sen ne dediğinin farkında mısın?!" babamın arkamdan fevri sesiyle konuşması, karşımda dikilen adamın söylediklerinin benim hayal gücümün ürünü olmadığının kanıtıydı. Ama neden daha adı dışında bir şeyini bilmediğim bu adam benimle evlenmeyi istiyordu? Üstelik benden pek haz etmediği de apaçık ortadaydı. Çenemi sıkıca tutan eli aklıma geldiğinde hızla başımı geri çektim.

"Lordum bana kafanızın estiği gibi dokunamazsınız!" sesim düşündüğümden sert çıkarken soğuk bakışlarına öfkeli bakışlarımla karşılık veriyordum. Bu adam kendisini ne sanıyordu da Batı Krallığı'nın prensesi olan benim onunla evleneceğimi düşünüyordu? Aniden yüzünde oluşan sırıtışa anlam veremezken elimden tuttu ve beklemediğim bir anda kafasını eğerek dudaklarını elimin üzerine bastırdı. Sıcak dudaklarının soğuk derime temas etmesi içimi ürpertirken bu adamın en basit hareketinin bile beni olumsuz yönde etkilediğinin farkındaydım. Ama nedenini bir türlü anlayamıyordum.

"Affedersiniz Leydim kendimi tanıtma nezaketinde bulunmadım." elimi öptükten sonra kafasını kaldırarak bana yine tepeden bakmaya başladı. Ortalama bir erkekten fazlasıyla iri cüsseye sahip olduğu için normal bir kadından çokça uzun olan ben bile yanında ufak kalıyordum. Bu fazla gelişmiş kas yığının öz güveninin sebebi ortadaydı aslında. Dış görünüşünün yani sıradan bir erkeğe göre yakışıklı olduğunun farkındaydı ve çoğu kadını kolayca etkileyebileceğinin de... Evet doğruyu söylemem gerekirse beni de etkilemeyi başarmıştı ama benim sebebim farklıydı.

" Ben İmparator William De Kastiello. Kuzey İmparatorluğunun hükümdarıyım!" vurgulayarak söylediği her kelimeden sonra şaşkınlığım birer kat daha artmıştı. Hayır inanamıyorum saçma sapan bir şaka olmalıydı! Bu adam yıllar boyunca aramızda düşmanlık olduğu için iletişim kurmadığımız Kuzey İmparatorluğundan mı bahsediyordu? Üstelik bizden daha güçlü ve zengindiler. Neden bir anda anlaşma imzalandığını kavrayamasam da kesinlikle bizim yararımıza olurdu.

"Lord William sizinle tanışmak benim için büyük bir onurdur. Ancak evlilik konusu-" her şeye rağmen onunla evlenemeyeceğimi söyleyecekken cümlem kuzenim Edward tarafından kesilmişti.

"William evlilik konusu bildiğin gibi önemli bir mesele. Öncelikle aile arasında konuşup ortak bir karara varmamız lazım." William'ı reddedeceğimi anlayan kuzenim lafımı ağzıma tıkayarak beni susturmayı başarmıştı. 'Aile arasına konuşacağız' kısmıyla söylemek istediği de sen hiç merak etme Katherine'i ikna edeceğiz demekti. Ancak ne yaparsa yapsın ben düşüncelerimde kararlıydım. Bana bu denli soğuk bakan bir adamla evlenmeyecektim!

"Elbette Edward şimdilik gidiyorum siz karar verdikten sonra bana bildirirsiniz." soğuk bakışlarına ulaşmayan gülümsemesi solarken gözlerini benim gözlerimle buluşturdu.

"Prenses Katherine vereceğiniz kararı sabırsızlıkla bekliyor olacağım." tıpkı ejderhanınkiler gibi olan keskin yeşilleri farklı bir enerjiyle parlarken gözlerine daha fazla bakmak istemediğim için başımla hızlıca onayladım. Alelacele verdiğim tepkiyle dudağının bir tarafı yukarıya doğru kıvrıldığında az da olsa rezil olduğumu hissetmiştim. Acaba ondan etkilendiğimi çok mu belli ediyordum.

"Doğu ve Batı Krallığı aile üyeleri size iyi günler dilerim, sonra görüşmek üzere." kendinden emin bir tavırla konuştuktan sonra arkasına dönerek yürümeye başladı. Omzunda Kuzey Krallığının arması olan Kuzey Yıldız'ı işlemesine sahip pelerini vardı ve ben bunu ilk karşılaşmamızda fark etmemiştim. Eğer onun Kuzey'in İmparatoru olduğunu bilseydim daha resmi davranırdım. Ah Tanrım her türlü ona karşı rezil olmuştum!

"Katherine senden küçük bir iyilik isteyeceğim." Edward' dan duymaya alışık olmadığım şekilde yumuşak çıkan sesi benden isteyeceği küçük iyiliğin ne olduğunu ele veriyordu. Tek kaşımı kaldırarak ona döndüğümde bana her an yalvaracakmış gibi bakıyordu ve bu yüz ifadesi gerçekten de komikti.

"Edward biraz mantıklı ol! Benim hiç tanımadığım bir adamla evlenebileceğimi nasıl düşünürsün?" kararlı çıkan sesimle birlikte kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim. Şu an tek istediğim daha fazla ısrarcı olmayıp beni anlamayı denemesiydi.

"Ben de durumun farkındayım ama bir anlaşma yaptık... Bu anlaşma bizim krallıklarımız adına çok önemli ve o da imparator olarak anlaşmayı imzalanması karşılığında bizden isteyeceği herhangi bir şartı yerine getirmemiz koşulunu öne sürmüştü." sesi çaresiz çıkıyordu ve eğer ben evlenmeyi kabul etmezsem tüm suçu bana yıkacakmış gibiydi.

"Kızım ben de senin zorla istemediğin bir şeyi yapmanı istemem ama bu durumda senden hem Batı hem de Doğu Krallığını düşünerek hareket etmeni rica etmek zorundayım." ne zaman yanıma geldiğini anlayamadığım babamın konuşmasıyla ona doğru döndüm. Babam her zaman beni desteklerdi ve benim için en iyisini isterdi. Ancak şimdi umurunda değilmişim gibi evlenmemi istiyordu.

"Baba yaşadığım onca olaydan sonra daha ilk günden benden böyle bir şey istemeniz çok ağır oldu." kırgınlığımı ele vermemek için uğraşırken dolan gözlerimle bunu başaramadığımı fark etmiştim. İnsanın en değer verdiği kişilerin ona sandığı kadar değer vermemesi tek kelimeyle can yakıyordu.

"Kuzey Krallığıyla aramızda daha öncesinde olan olayları biliyorsun. Hem bu evlilik gerçekleşirse üç ülkeyi de olumlu yönde etkiler Katherine." amcam da yanımıza gelerek babamı desteklediğinde baskılardan kurtuluşumun olmayacağını anlamıştım.

"Biraz yalnız kalıp düşünmem gerekiyor, izninizle." önlerinde hafifçe eğilip selam verdikten sonra cevap vermelerine fırsat vermeden odama gitmek üzere yola koyuldum. Düşünsem neyi düşünecektim ki? Bana karşı bir şeyler hissetmediğinden emin olduğum bir adamla sırf ailem istiyor diye evlenemezdim. Üstelik o da beni ilk defa bu gün görmüştü.... Hem bir insan neden ilk kez gördüğü birisiyle evlenmeyi isterdi? Kafamda yoğunlaşan düşünceler iyice gerilmeme sebep olmuştu. Belki de odama çıkıp kara kara düşünmek yerine eski günlerdeki gibi balık tutarak birazcık rahatlamayı denemeliydim.

"Bana balık tutma malzemelerini getirebilir misin?" diye sorduğumda arkamda bulunan hizmetçi başını sallayarak onaylamıştı. Çocukluğumdan beri yapmayı en sevdiğim aktivite balık tutmaktı. Babam boş olduğu zamanlarda sarayımızın bahçesinde ki büyük gölette balık tutardı ve ben de onun sayesinde alışmıştım. İkimiz oltalarımızı suya daldırdıktan sonra balıkların yeme gelmesini beklerken sohbet ederdik. Mazide kalan güzel günlerdi... Şimdi ise babamın beni eskisi kadar sevmediğini düşünmeye başlamıştım. Umarım yanılıyorumdur.

...

Göl kenarında bulunan küçük iskelenin üzerine çıktığımda elimdeki kovayı ve oltayı yere bırakarak eteğimi topladım ve tahta zeminin üzerine güzelce yerleştim. Hava güneşli olduğundan gölün berraklığı tüm ihtişamıyla parlıyordu. Bu muhteşem manzara karşısında şimdiden gereksiz düşüncelerimden arınmaya başlamıştım.

Oltama yemi bağladıktan sonra ipi suya bıraktığımda derin bir nefes alarak balıkların gelmesi için beklemeye koyulmuştum. Aklıma gelen düşünceyle ağzımdan kaçan kıkırtıya engel olamazken yine tanıdık tuhaf his içimi kaplamıştı. O şimdi burada olsaydı kocaman pençesini suya daldırarak gölden bir sürü balığı tek seferde yakalamış olurdu. Sonra benim için ateş yakardı ve bana iki tane balığı pişirmem için verir kendisi de geri kalan tüm balıkları yerdi.

Neden onun için bu kadar endişeleniyordum? Neden her şey bana onu hatırlatıyordu? Benim ondan nefret etmem gerekirdi. Onca insanı sırf benim için öldürmüştü ve bana da kaç kere zarar vermişti. Ancak benim aklımda bunlar yerine hep onunla olan güzel anılarım vardı... Gözümün önüne gelen yeşil gözler ve aynı zamanda soğuk bakışların birleşmesiyle iyice sinirlerim tepeme çıkarken hırsla oturduğum yerden ayağa kalktım.

"Belki de balık tutmak kötü bir fikirdi." oltamı ve kovamı elime alarak bir hışımla arkama döndüğümde onunla burun buruna gelmiştim. Gözlerim iri iri açılırken korkuyla geriye sıçradım. Ancak zaten iskelenin ucundaydım ve ayağım boşluğa gelmişti.

"Tanrım!" dengemi sağlayamazken çığlık atarak bağırdığımda suya doğru düşüşe geçmek üzereydim. Belime sarılan kollarla birlikte soğuk yeşil gözlerin sahibi olan bedene yaslandığımda elimde ki malzemelerim gürültülü bir şekilde önce küçük iskeleyi ardından da suyun derinliklerini boylamıştı. Boşta kalan ellerimi ne yaptığımın farkına varamadan onun boynuna dolamıştım bile.

"Bir günde iki oldu prensesim... Sizi kollarımın arasına almak için ne kadar sabırsızlandığımın farkında mısınız yoksa?"

 

Bölüm Sonu

Bölüm : 13.02.2025 23:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...