22. Bölüm

*22* Dejavu

Melis Dreamer
happy_dreamer

"Teşekkür ederim..." gördüğüm yeşil gözlerle şaşkınlığımı gizlemeyi başaramazken adamın sert göğsüne ellerimi dayamış halde öylece duruyordum. Bakışlarında ki soğuklukla birlikte derince yutkunurken aniden bulunduğumuz konum kafama dank etti. Ben düşmek üzereyken tuttuğu için üzerime eğilmişti ve karşıdan bakan herhangi biri bunu kesinlikle yanlış anlardı. Hemen kendimi geri çekmek için hamle yaptığım sırada adam da belime sardığı ellerini geri çekmişti.

"Önemli değil." görünüşü gibi soğuk sesiyle birlikte sert ifadesini gizlemeden bana bakış attıktan sonra yanımdan öylece geçerek uzaklaştı. Ben ise hala olayın etkisinden çıkamamış halde beni bıraktığı gibi dikiliyordum. Onun gözleri... tıpkı ejderhanınkilere benziyordu. Hatta bir an için Kaden'ı görür gibi olmuştum. Ama bu imkansızdı! Kaden kocaman bir ejderhaydı ve insanla uzaktan yakından alakası yoktu. Hem Kaden'ın gözleri bana her zaman şefkatle bakardı. Bu adamınkiler gibi soğuk, iç dondurucu bakışlarla değil...

Yürümeye devam ederken bir yandan da neden sürekli aklımda ejderhanın olduğunu düşünmeden edemiyordu. Üstelik ondan ayrılmamın üzerinden yalnızca bir gün geçmişken böyle hissetmem çok yanlıştı. Tek amacım ondan kurtulup eski hayatıma dönmekti ve bunu başarmıştım işte. Mutlu olmam gerekmez miydi?

"Katherine" adımın seslenilmesiyle birlikte başımı sesin geldiği yöne çevirdiğim anda en küçük kuzenim Daniel'la karşılaştım, mavi gözlerini üzerime dikmiş hızla yanıma doğru yürüyordu. İçtenlikle gülümserken uzun zamandır onu görmediğim için yanıma geldiği anda sıkıca sarılmıştım. Görmeyeli o kadar uzamıştı ki öncesinde neredeyse onunla aynı boydayken şimdi parmak ucumda yükselerek zorlukla kollarımı boynuna dolamayı başarabilmiştim.

"İnanamıyorum Daniel kocaman adam olmuşsun sen." sevecen sesimle konuşurken bir yandan da sırtını sıvazlıyordum. Benden dört yaş küçük olan kuzenim bir yılda fasulye sırığı gibi uzamıştı.

"Tanrıya şükürler olsun ki iyisin." dedi heyecanlı çıkan sesiyle. Ve evet sesi de kalınlaşmıştı. Bir insanın yanızca bir senede bu kadar değişmesi normal olamazdı...

"Elbette iyiyim sersem bana kolay kolay bir şey olmayacağını çok iyi biliyorsun." kollarımı geri çekerek eski günlerdeki gibi saçını karıştırdığımda gözlerini devirmişti. Şuna bakın hele büyümüş de bana gözlerini devirir olmuş. Yanaklarını sıkma isteğimi zorla bastırırken gülümsedim.

"Katherine onca yaşadığın şeyden sonra nasıl bir şey olmamış gibi davranabiliyorsun? Sen uyanmayınca ne kadar endişelendiğimizden haberin var mı?!" aniden sesini yükseltmesiyle korkarken Daniel bakışlarını kaçırmıştı. O neyden bahsediyordu? Ne uyanmaması?

"Uyanmamaktan kastın nedir Daniel?" soruma cevap vermezken gözlerini gözlerime çevirerek derin bir nefes aldı. Sanki bir şeyi söylemek ve söylememk arasında gidip geliyormuş gibi bir hali vardı.

"Önemi yok hadi gidip bahçede bekleyen babamlara katılalım." cevap vermeme bile fırsat vermeden önden yürümeye başladığında bu cevabı afallamama neden olmuştu. Ancak ben ne demek istediğini öğrenmeden duramazdım. Üstelik konu benimle ilgiliydi.

"Daniel neyden bahsettiğini anlatmazsan bunu gidip babamla konuşacağım." arkasından yetişerek kolunu çektiğimde durmuştu. Mavi gözlerini endişeyle bana çevirdiğinde bu sefer çekinse de anlatmaya başlamıştı.

"Bak Katherine söyleyeceklerimin aramızda kalmasını istiyorum ve bu konuda sana güveniyorum." ciddi sesiyle konuştuğunda başımı sallayarak onayladım.

"Sen tamı tamına bir hafta boyunca uyanmadın..." gözlerim büyürken dediklerini idrak etmeye çalışıyordum. Ben koskoca bir hafta boyunca uyumuş muydum yani? Ama olan her şey daha dün gibiydi!

"Amcam Henry senin endişelenmemen için bunu sana söylememizi istemedi. Hatta çalışanları ağzından kaçırmamaları için tehdit bile etti." Koskoca yedi gün boyunca uyumuştum ve Daniel ağzından kaçırmasaydı haberim dahi olmayacaktı.

"Ama neden onca zaman uyudum?" kafamı gerçekten de çok karışmıştı. Asıl sorun ise ejderhaya ne olduğuydu? Yedi hatta sekiz gün boyunca beni geri almak için herhangi bir girişimde bulunmamış mıydı? Oysa ki benden kolay kolay vaz geçeceğini düşünmemiştim.

"Büyücü kadın üzerinde kullandığı büyü sayesinde seni ejderhanın gazabından son anda kurtarmış ya o büyünün sıradan insanlar üzerinde kullanılması ise çok tehlikeli oluyormuş. Kısacası ölümün eşiğinden döndün denilebilir. Büyücü kadın seni uyandırabilmek için elinden geleni yaptı uyuduğun zaman diliminde güçten düşmemen için de büyü kullanarak senin dinç kalmanı sağladı. Ancak yinede ne yaparsa yapsın fayda etmedi... Tam Amcam başka çözüm yolları arayıp büyücüyüde zindana yollamıştı ki mucizevi bir şekilde uyanmayı başardın sevgili kuzenim." anlattıkları karşısında tepkisiz kalırken ölümü kaç kere teğet geçtiğimi hesaplamaya çalışıyordum. Tanrım eğer beni yanına almak istiyorsan neden bunu bir sefer de yerine getirmiyorsun?!

"Söylediğin için teşekkürler Daniel bu meselenin ikimizin arasında kalacağından emin olabilirsin." içimde hissettiğim karmaşayı dışa vurmazken gülümsemeye çalıştım. Eğer o söylemeseydi yaşadıklarımdan bir haber olarak kalacaktım.

"Bunları kendine dikkat etmen gerektiği için söyledim ve açıkçası seni bir daha sağlıklı bir halde göremeyeceğim diye çok korktum." gözlerini kaçırması ve yanaklarının hafif pembeleşmesiyle gülme isteğimi bastırırken koluna girerek yürümeye başlamıştım.

"Küçük kuzenim büyümüşte benim için endişelenirmiş. Katherine ablanın kaç kere ölümden döndüğünden haberin var mı senin?! Ama hala sapasağlam ayaktayım!" kedi gibi dokuz canlı olduğumdan emindim artık. Bir şekilde ölüm beni hep teğet geçiyordu. Ancak eminim ki bir gün geldiğinde kaçamayacaktım... Bu durumu en azından ben tahta çıkıp vakit geçirdikten sonra yaşasam iyi olurdu! Bunca çektiğim acının karşılığını hakediyordum çünkü.

"Hu hu Katherine buradayız!" bahçeye adımımızı atmamızla Daniel'ın annesi Kraliçe Alaina oturduğu yerden elini havaya kaldırarak seslenmişti. Ah tanrım onun burada olduğundan haberim yoktu şimdi a dan z ye her şeyi anlatmam için dedikodu manyağı kadın tarafından zorlanacaktım!

Yüzüme zoraki bir tebessüm kondururken zorlanmamıştım. Bu gülüşüm artık benim maskem haline gelmişti istediğim zaman gerçekmiş gibi oluşturabiliyordum. Eğer kraliyet ailesi içerisinde doğmuş olsaydınız ne demek istediğimi anlardınız. Burada işer böyle yürüyordu... Yapmacık duygularla, karşındaki insanın yüzüne gülerken içinden etmediğin hakaret kalmayacak şekilde iki yüzlü olarak.

"Saygıdeğer amcacığım Benjamin, çok sevgili eşi yengeciğim Alaina ve de biricik babam hepinize en güzel dileklerimi sunuyorum." ses tonuma olabildiğince dikkat etmişken önlerinde hafifçe eğilerek reverans yaptım. Normalde babamın yanında böyle şeylere fazla dikkat etmezdim ama söz konusu en küçük açığımı bulmak için bile elinden geleni ardına koymayan biricik(!) Yengem Alaina olunca işler değişiyordu.

"Ah Katherine tatlım geç otur lütfen ayakta kalma. Başına gelen talihsizliklerden haberdarım ve her şeye rağmen iyi görünüyorsun." gözleriyle uyumlu koyu mavi tüylü yelpazesini sallarken sinsi bakışlarını üzerimden çekmemişti. Bu konuşmasında her ne kadar iyi niyetini göstermeye çalışıyor gibi görünse de altında yatan anlamı yalnızca benim gibi yüksek sosyetenin içerisinde bulunan kadınlar anlayabilirdi... Demek istediği tam olarak ' seni küçük zavallı eğer ortaya çıkmasaydın haklarının sahibi Daniel olacaktı! Ama her şeye rağmen senin sonunu getireceğimden emin ol!' buydu.

Onu umursamadan babamın yanında ki boş sandalyeye geçerek oturdum. Daniel da annesi yerine ilerleyerek babasının yanına oturmuştu. İyi ki Daniel annesi gibi güç peşinde koşan ve bunun için her şeyi yapabilecek düzeyde pislik bir kişiliğe sahip değildi. Bu kadın daha öncesinde de Benjamin Amcanın eski eşi olan Beatrice yengemin yerine geçebilmek için elinden geleni yapmış en sonunda da zavallı halam Beatrice hastalanıp öldükten sonra amacına ulaşmıştı. Adım kadar emindim ki Beatrice Yengemin ölümünde onun parmağı vardı ancak bunun için elimden bir şey gelmezdi...

"Teşekkür ederim Alaina yengem sen de benim kadar güzelsin bundan emin olabilirsin." sözlerim arasında ki iğneleyiciliği yanımızda bulunan üç erkek anlamazken karşımda ki kadın çoktan anlamıştı. Güleç yüz ifadesini koruyabilmek için çabalarken yaptığı mimikler görülmeye değerdi.

"Katherine burada olman gerçekten de çok mutluluk verici hayatta olduğun için çok mutluyum sevgili yeğenim." amcama içten bir şekilde gülümserken babam sırtıma elini koyarak sıvazladı.

"Ee Benjamin sonuçta kimin kızı. O cani yaratığın ellerinden bile tek parça halde kurtulmayı başardı." babamın söyledikleriyle dışarıda oluşturduğum gülümsemem ufalarak küçük bir tebessüme dönüşürken içimde oluşan anlamsız boşluk sinir bozucuydu. Ondan kurtulmuştum kurtulmasına ama zihnim onun pençeleri arasında hapis kalmıştı...

"Şey canavardan bahsetmesek bu gün güzel bir gün ve ben sonunda kuzenim Edward'ın kral oluşunu kutlamak istiyorum. Sahi o şimdi nerede?" konuyu geçiştirmek için verdiğim uğraş takdir edilir cinstendi. Ama doğruyu söylemem gerekirse onu kafasında kral tacı ve kırmızı kraliyet arması işlemeli peleniriyle nasıl göründüğünü merak ediyordum.

"Tam da buradayım güzeller güzeli kuzenim." Edward'ın sesini duymamla heyecan içinde ayağa kalkarak ona döndüm. Gün ışında parlayan değerli mücheverlerle süslü tacıyla havalı bir şekilde bana göz kırptığında ona imrenmemek elde değildi. Kırmızı pelerini arkaya doğru atarak sarılmam için kollarını açtığında bu isteğini seve seve yerine getirmiştim. Böyle iyi kuzenlere sahip olduğum için gerçekten de çok şanslı bir kızdım.

"Edward kral olmak sana gerçekten de çok yakışmış." derken gülümsüyordum. Ancak beni rahatsız eden bir şey vardı, sanki birinin bakışları beni delip geçmek istermiş gibi üzerimdeydi. Normalde hisleri fazla kuvvetli olmayan ben bile bunu rahatlıkla hissedebiliyordum. Yumduğum gözlerimi merak içinde araladığımda bıçak gibi keskin yeşillerle karşılaştım. DEJAVU!

"Teşekkür ederim prensesim eminim ki ileride kraliçe olmak da sana yakışacak." Edward'ın sarf ettiği güzel sözleri kavrayamazken gözlerim hipnoz olmuş gibi yeşil gözlerde takılı kalmıştı. O adam sabah karşılaştığım bana soğuk davranan ve en önemlisi de gözleri ejderhanınkilerin kopyası olacak derecede benzer olan kişiydi. Sanki karşımda ejderha varmış gibi hissediyordum ve bu bile duygularımın karman çorman olmasına yetmişti.

Kollarımı ve bedenimi geri çekerken sonunda bakışlarımı yeşil gözlü adamadan çekmeyi başarabilmiştim. Ancak hala onun bakışlarının ağırlığını üzerimde hissedebiliyordum ve bakışlarına karşılık vermemek için de kendimi zor tutuyordum.

"Edward eğer anlaşmayı kabul edersem karşılığında siz Doğu ve Batı Krallığının aile bireyleri olarak talep ettiğim bir isteği yerine getirecektiniz, hatırladın mı?" bana mesafeli ve bir o kadar da soğuk çıkan sesi Edward'a karşı alayla karışık küçümseme barındırırken daha fazla dayanamayarak ona baktım. Ancak o keskin yeşillerini Edward'a çevirmiş bu sefer onu etkisi altına almak ister gibi bakıyordu. Tanrım ejderha yüzünden kafayı yemiştim sanırım! Yoksa daha ikinci kere gördüğüm bir adamın gözlerinin sırf ejderhanınkilere benzetmemden dolayı ondan bu kadar etkilenmemin açıklaması olamazdı.

"Elbette söyle William ve isteğin her ne ise olmuş bil." Edward'ın rahat çıkan sesiyle söylediklerine aldırmadan yanından geçerek karşıma dikildi. Demek ismi William'dı... Ona karşı hissettiğim saçma sapan heyecanı görmezden gelme çabalarım boşa giderken derin bir nefes alarak bakışlarımı kaçırdım. Ancak çenemde hissettiğim eller tarafından kafamın kaldırılmasıyla kaçırdığım gözlerim tekrardan bakmaya çekindiğim yeşillere sabitlenmişti.

"Batı Krallığının prensesi Katherine Bloom'la evlenmek istiyorum."



BÖLÜM SONU

Bölüm : 12.02.2025 16:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...