17. Bölüm

*17* Kaden

Melis Dreamer
happy_dreamer

Karnımın guruldamasıyla istemsizce uykumdan uyanmıştım. Karnım o kadar acıkmıştı ki midemden daha önce çıktığına şahit olmadığım sesler yükseliyordu. Açıkçası en son ne zaman yemek yediğim konusunda da hiç bir fikrim yoktu. Hatta başıma gelen çoğu olay konusunda hiç bir fikrim yoktu! Dün yaşananlardan anlayabildiğim tek şey konuşma yeteneğine sahip bu ejderhanın 'bana zarar vermek istemediğini söylemesine rağmen' alnımın yarılmasına sebep olarak yaşadığım anıları unutmama neden oluşuydu. Ancak kafamda bir sürü soru işareti vardı ve cevapları kendim bulmam gerekiyordu. Canavara katiyen güvenmiyordum ve bana her an her kötülüğü yapabileceğinden de emindim. Sahi şimdi o neredeydi?

En son ejderhanın pençeleri arasında uyumak zorunda kaldığımı hatırlıyorum. Şimdi ise çiçek desenli bir yorganla kafamın altında ki eski bir yastığın üzerinde uyanmıştım. Bir dakika ben ne yapıyorum!? Ejderha ortalıklarda gözükmüyordu ve burada durmuş düşünceler arasında kaybolmuş halde boş boş oturuyordum. Hemen kalkıp kaçmam lazımdı!

"Günaydın miniğim erkencisin." ejderhanın aniden duyduğum neşeli sesiyle olduğum yerden sıçramıştım. Kaçma ihtimalimin yok olduğunun farkındalığıyla suratımı asarken ejderhaya bakmamaya özen göstererek aksi bir şekilde konuşmaya başladım.

"Benim tuvaletim var ve artı olarak elimi yüzümü yıkamam gerekiyor." umarım buralarda temiz bir tuvalet vardır da işimi rahat rahat halledebilirim diye umut ederken elbette kocaman ormanın ortasında temiz bir tuvalet bulma ihtimalimin de ne kadar düşük olduğunun farkındaydım.

"Güzel prensesim bu gün ters tarafından mı uyanmış?" ejderha benimle küçük bir çocukmuşum gibi konuştuktan sonra aniden pençesiyle kavrayarak havaya kaldırdı. Normalde olsa yaptığı eylem karşısında korkmam gerekirken herhangi bir tepki vermedim.

"Birincisi ejderha ben senin prensesin falan değilim! İkincisi ise çocukmuşum gibi muamele yapılmasından hiç hoşlanmam!" kollarımı göğsümün üzerinde bağlayarak ciddi bir şekilde söylendim. Dün gece olanlardan ötürü hala öfkeliydim. Ejderhaysa ejderhaydı tepeme çıkmasına izin veremezdim sonuçta!

"Hafızanı kaybetmeden önce bu kadar asi değildin sen. Acilen her şeyi hatırlaman lazım... Özellikle de sözümü dinlemeyerek beni öfkelendirdiğin zaman olanları!" ejderhanın keskin yeşillerine bakarken sert sesiyle konuştuğunda bütün cesaretim geldiği yere geri kaçmıştı. Ben ne kadar ciddi konuşursam konuşayım onun benim üzerimde kurduğu otoritenin zerresini uygulayamıyordum.

"Doğru... Hafızamı kaybetmem de senin yüzünden olmuştu değil mi? Söylesene ejderha sırf seni sinirlendirdiğim için mi kafama vurdun?" ne olursa olsun dilimi tutamıyordum işte! Ejderha gözümün içine baka baka beni tehdit ederken ben yinede sivri bir şekilde konuşmaya devam edebiliyordum.

"Katherine o bir kazaydı! Sen kuyruğumdan tutup beni durdurmaya çalışmasaydı seni savurmak zorunda kalmayacaktım. Üstelik olanca öfkeme rağmen seni defalarca kez uyarmıştım!" ejderhanın sesi öfkeli çıkmasına rağmen altında yatan pişmanlığı kolaylıkla hissede bilmiştim. Öfkesi benden fazla kendineydi aslında ama bunu anlamamakta ısrarcıydı.

"Hem suçlusun hem güçlü! Kafamı çarpmama sebep olmasaydın hafızamı kaybetmeyecektim işte!" bağırarak konuştuğumda ejderhanın tepkisinin sert olacağını ve bana kızacağını düşünmüştüm. Ancak öyle olmadı ve ejderha gözlerinden taşan öfkesine rağmen susup yürümeye başladı. Susması benim açımdan iyi olmuştu aslında. Çünkü kendimi bir türlü tutamayıp bana zarar verme ihtimalini hiçe sayarak ona diklenmeye devam edebiliyordum.

Mağaranın çıkışına geldiğinde durdu ve kanatlarını açarak en azından yirmi metre edebilecek mesafeyi aşağı doğru süzülerek bir solukta indi. Ondan beklenmeyecek zariflikte kanatlarını kapatarak eski halini aldığında onu izliyordum. Keşke benim de kanatlarım olsaydı da krallığıma, biricik babamın yanına uçarak kolaylıkla gidebilseydim...

"Git ve şu çalıların arkasında işini hallet. " sert sesini duyduğum an kanatlarına bakmayı keserek ona döndüm. Ben mi yanlış duymuştum yoksa o çalıların arkasına gidip tuvaletimi yapmamı mı söylemişti?

Ağzımı aralayarak "NE?!" diye şaşkınlıkla sormuşken ejderha beni yere bırakarak tepemden dik dik bakmaya başladı.

"Dediğimi duydun Katherine seni burada bekleyeceğim sakın kaçmaya kalkışma!" dediklerinde ciddi olup olmadığını kontrol ettim ve evet ciddiydi.

"Hadi ama ben böyle bir şey yapamam. Eminim ki buralarda tuvalet benzeri bir şey vardır." şansımı denemek için umutla konuştuğumda ejderha bıkkın nefesini havaya salarak başını eğdi.

"Yine başa sardık ufaklık hem ilk seferinde bile bu kadar sıkıntı çıkarmamıştın. Acele et ve işini hallet olur mu?" parlak yeşillerinden gözlerimi alamazken yumuşak sesini duyduğumda ister istemez kafa sallayarak onayladım onu. Önünden geçerek beni göremeyeceği bir yere geldiğimde duraksadım. Ben neden sorgusuzca onu kabul etmiştim ki? Kafamı vurduktan sonra neleri unutmuştum bilmiyorum ama ejderhanın benim üzerimde etkili bir otorite kurmayı başardığı ortadaydı. Belki de artık olanları sorgulamayı bırakıp kaçmanın yolunu bulmalıydım. Ancak krallığımın askerlerini bile sırf beni kurtarmaya geldikleri için öldürmüş bir katildi o! Eğer kaçmaya kalkışırsam benim de canımı yakardı. Üstelik kendisi kafamı 'istemeyerek de olsa' vurmama sebep olduğunu açıkça söylemişti. Bunu yapması daha fazlasını da yapamayacağı anlamına gelmiyordu ne yazık ki...

"Katherine nerede kaldın?" ejderhanın yüksek çıkan sesiyle düşüncelerimden sıyrılmıştım. Harika kendimle baş başa kalabileceğim iki dakikalık vaktim bile yoktu!

"Birazdan geleceğim!" onun duyabilmesi için bağırarak konuşmuştum. En iyisi o gelmeden önce işlerimi halledip hemen yanına gitmekti. Ne yapacağımı daha sonrasında da düşünebilirdim.

...

Ejderhayla bir süre uçtuktan sonra ben yürümek isteyince ormana iniş yapmış ve yola yürüyerek devam etmeye başlamıştık. Nereye gittiğimizi defalarca kez sormama rağmen gidince göreceğimi söyleyerek beni geçiştirmişti. Ben de daha sonrasında ısrar etmenin faydasız olduğunu fark ederek susmuştum.

"Ejderha bir adın var mı?" ormanın büyüsüne kapılmışken dalgınca sorduğum soruya karşın ejderha aniden durmuştu. Ani duruşuna anlam veremezken kafamı kaldırarak ona baktım.

"Elbette var ancak bunu senin hatırlamanı istiyorum... İyi ya da kötü de olsa tüm anılarımızı kendin hatırlamalısın. Ben yalnızca daha kolay hatırlaman için sana yardımcı olacağım." keskin yeşilleri üzerimdeyken şaşkınca ona baktım. Söyledikleri çok saçmaydı neden böyle bir şeyle uğraşıyordu ki? Benim bir şeyleri hatırlayıp hatırlamam neyi değiştirecekti.

"Peki ya hiç bir zaman hatırlayamazsam?" ejderha aniden kafasını eğerek bana yaklaştığında irkilerek bir iki adım geriledim. Sorduğum soruya kızabileceğini düşünerek endişelensem de onun gözleri daha farklı bir duyguyu barındırıyordu.

"Ne olursa olsun hatırlamanı sağlayacağım ufaklık. Beni unutmana izin veremem." burnunu saçlarımın arasında gezdirirken gözlerimi kapatmamak için kendimle savaş veriyordum. Böyle yapması benim mayışmama sebep olarak uykumu getiriyordu.

"Kokunu çok seviyorum." diye mırıldandıktan sonra sesli bir şekilde nefes aldı. İtirafı karşısında ne diyeceğimi bilemesem de daha öncesinde bana bunu söyleyen kimsenin olmadığının bilincinde olarak gülümsemeden edememiştim.

"Nasıl kokuyorum ki?" merakıma yenik düşerek sorduğum sorudan sonra ejderha yavaşça gözlerini araladı. Keskin yeşillerinde gördüğüm huzura şaşırırken kokumun onu neden bu kadar rahatlattığını anlayamamıştım.

"Bunun cevabı için biraz daha yürümemiz gerekiyor." gülerek konuştuktan sonra bir şey olmamış gibi olmamış gibi yürümeye başladığına arkasından gözlerimi devirmeden edemedim. Nedense hep cevaplar için beklemem lazımdı!

"Hey beni de bekle!" geride kaldığımı fark ederek arkasından hızlı adımlarla yürümeye başladığımda ejderha ilk defa beni dinleyerek hızını yavaşlatmıştı. Belki de biraz daha zorlasam ona sözümü geçirebilirdim...

Biraz daha hızlı yürümen gerekiyor ufaklık yoksa seni yine pençeme almak zorunda kalacağım." evet bunun ihtimali ne yazık ki pek mümkün görünmüyordu, tabi şimdilik.

Az kaldı demesine rağmen en azından bir saat daha yürüdükten sonra manzarası rengarenk çiçekleri sayesinde muhteşem gözüken bir açıklığa geldik. Var olan bütün yorgunluğum ortadan kaybolurken gülümseyerek hızlı adımlarla çiçeklere doğru ilerledim. Çok güzellerdi ve muhteşem bir kokuya sahiplerdi. En önemlisi ise bizim krallığımızda yetişen çiçeklere de benzemiyorlardı. Ancak daha önce görmediğime emin olduğumu bu çiçeklerin kokusu bir yerden tanıdık gelmişti.

"Çiçeklerin kokusu muhteşem... İsimlerini biliyor musun?" diye mırıldandım önümde ki çiçeğin kokusunu derince içime çekerken. Şu an o kadar tanıdık geliyordu ki... Sanki aynısını daha öncesinden de yaşamış gibiydim.

"Amber Katherine, senin kokun." ejderhanın hemen arkamdan gelen sesi içimin titremesine sebep olurken amber diye geçirdim içimden. Amber çiçeği büyüleyiciydi ve bana da ambe rgibi koktuğumu söylemişti.

"Çok güzeller." diye fısıldadığımda ejderha arkamdan burnunu saçlarıma bastırdı. Kafamı çiçeklerden çekerek ona yaslandığımda ejderha bunu yapmamı bekliyormuşçasına pullu kuyruğunu getirerek yüzümde yumuşak dokunuşlarla dolaştırmaya başlamıştı.

"Senin kadar değil senin kokun kadar hiç değil..." fısıldayarak konuşurken kalbimin normalin üzerinde bir hızla atmasına sebep oluyordu. Acaba kalp atışlarımın sesimi duyuyor muydu? Zira benim için kalbimin sesi kulaklarımda atıyormuş gibiydi.

"Çok güzelsin Katherine büyüleyicisin, en değer verdiğim zarar gelmemesi için canımı verebileceğim tek varlıksın..." ejderhanın boğuk çıkan fısıltısıyla söyledikleri ve her kelimesinden sonra enseme vuran yakıcı nefesiyle kalbimin bir an için patlayacağını sanmıştım. Üzerimde ki etkisi yalnızca otoritesiyle sınırlı kalmıyordu Beni konuşması ve dokunuşlarıyla da etkileyebiliyordu.

"Kaden" aklımda yankılanan isim aniden ağzımdan mırıltı eşliğinde dökülürken kafamı yana yatırarak yanağımda gezinen kuyruğuna sürttüm. Hissetmemem gereken duyguların bataklığına düşmüştüm ve kurtulmak için çabaladıkça daha derine batıyordum aslıdna. Kurtulup kurtulamayacağımı ise zaman belirleyecekti...

BÖLÜM SONU

Bölüm : 06.02.2025 15:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...