Kaden'la rengarenk Amber çiçekleri arasında geçirdiğimiz bir kaç saatlik zamanın ardından beni alıp tekrar mağaraya dönmek istemişti. Ancak ben ısrarla karşı çıkarak bunu istemediğimi söylemiştim. Evet ilk defa ejderhaya karşı çıkmam bir işe yaramıştı ve beni dinlemişti. Şu an ise ormanın içinde birlikte yürüyüş yapıyorduk. Normalde olsa yaşadığım ana konsantre olup ormanın güzelliklerinin tadını çıkartarak yürürdüm. Ama kafam o kadar doluydu ki etrafımı inceleyebilecek durumda değildim. Acaba babam bir ejderha tarafından kaçırıldığımı öğrenmiş miydi? Öğrendiyse durumu nasıldı, benim için endişelenmiş miydi? Evet bu çok saçma bir soru olmuştu. Benim yaşayıp yaşamadığımı bile bilmiyordu ki endişelensin... Orada olanlar büyük ihtimalle benim ejderha tarafından kaçırıldıktan sonra vahşice öldürüldüğümü düşünmüş olmalıydılar. Babam da bu şekilde düşünüyordur muhtemelen. Hatta benim için saçma sapan cenaze töreni düzenlikten sonra içinde bulunmadığım bir tabutu formaliteden gömmüş bile olabilirlerdi. Zira beni aramak için gelen gidenin olmamasının başka açıklaması olamazdı.
"Uzaklara daldın gittin bir sorununun mu var yoksa?" ejderhanın meraklı sorusuyla gerçekliğe dönerken kafamı kaldırarak benimle yan yana yürüyebilmek için hızını iyice düşüren ejderhaya baktım. Parlak yeşilleri her zaman olduğu gibi yine benim üzerimdeydi.
"Ah bir sürü sorunum var hangi birinden bahsedeyim sana?" derince iç çekerek başladığım konuşmamda her ne kadar başta ejderhaya bir şeyler anlatmak istemesem de paylaşabileceğim kimsem olmadığı için ona anlatmaya karar verdim. Belki durumumu anlayıp insafa gelirdi ve beni serbest bırakırdı. Ancak bu konuşmayı yaparken ejderhayı kızdırmamaya özen göstermem lazımdı. Çünkü Kaden normalde her ne kadar yumuşak bir kişiliğe sahip olsa da öfkelenince kendini kaybediyordu.
"Hepsini baştan sona anlatabilirsin minik prensesimi dinlemek istiyorum." olduğu yerde aniden duraksayarak ilgili ses tonuyla konuştuğunda ben de durdum. Güneş hafifçe batarken ejderhanın gölgesi önüme düşmüştü. Ne kadar da büyük ve kudretli duruyordu, benim gölgem onun gölgesi içinde kaybolmuştu... Oysa ki gerçekte de bu şekilde değil miydi? Ben her zaman gücü karşısında yok oluyordum.
"Kaden bir ailen var mı?" sakince sorduğum sorudan sonra yüzümü ona dönerek başımı kaldırdım. Beni anlayabilmesi için öncelikle bir aileye sahip olması gerekiyordu. Hem ejderhalarda aile kavramının olup olmadığını da merak etmiştim.
"Nereden çıktı şimdi bu?" soruma soruyla kaşılık verirken gözlerini kaçırmıştı. Aile konusunun onun hassas noktası olduğunu anlamak verdiği tepkiden ötürü zor değildi. Ancak benim durmaya niyetim yoktu.
"Sorunum bununla ilgili Kaden lütfen sadece cevap verir misin?" keskin bir dille konuştuğumda kaçırdığı gözlerini tekrar üzerime çevirdi. Sanırım sert konuşmamdan rahatsız olmuştu, bunu bakışlarından anlayabiliyordum.
"Evet vardı!" aniden çıkışmasıyla yerimden sıçradım, bunu beklemiyordum. Öfkelenmesine sebep olacak bir şey yapmadığımın bilincinde olarak kafamı salladım. Bir kaç tane daha soru sorarak ailesiyle arasında ne olduğunu anlamak istiyordum.
"Peki... Onlar hala hayattalar mı?" ejderhanın aksine yumuşak ses tonuyla sorduğum soruya karşın bıkkınca nefes alarak beni onayladı. Tam ağzımı açarak sorularıma devam edeceğim sırada sözümü kesti.
"Katherine ailemle alakalı başka soru soracak olursan cevaplamayacağım haberin olsun." öfkeli sesini işittiğimde onu daha fazla kızdırmamak adına sustum. Çünkü o sinirlendiği zaman bir şekilde acısını ben çekiyordum.
"Bazılarının aksine ailesine düşkün olan biriyim! Ama şansa bak ki ailemi göremiyorum... Nedenini soracak olursan da bir ejderhanın beni kaçırıp gitmeme izin vermeyişi!" kinayeli çıkan sesimle gözlerine dik dik baktığım ejderhanın yeşillerinde oluşan sislenme fırtınanın habercisi gibiydi. En son gözlerinden böyle bir ifade geçtiğinde beni neredeyse öldürüyordu.
"Katherine yeter artık! Derdin bu mu yani gitmek mi istiyorsun?" kükremesiyle titrerken başımı sallayarak onayladım. Evet gitmek istiyordum! Kaden'a değer versem de bu şekilde ölene dek yaşayamazdım. Hem babam ve çevremde beni seven bir dolu insan vardı. Onlara karşı sorumluluklarım vardı.
"Asla duyuyor musun? ASLA gitmene izin vermeyeceğim!" haykırışıyla kulaklarımı tıkama ihtiyacı hissederken yüzümü buruşturdum. Gözlerimin dolmaya başladığını hissedebiliyordum ve karşısında bir kez daha ağlayarak aciz duruma düşmeyecektim.
Arkama dönerek seri adımlarla ilerlemeye başladığımda vereceği tepki zerre umurumda değildi. Beni kendi oyuncağıymış gibi oradan oraya sürüklemesinden bıkmıştım. Ondan da onun anlayışsız hallerinden de bıkmıştım!
"Arkana dönüp öylece gidemezsin!" gerimden gelen güçlü sesinden sonra önüme pençesini koyarak set oluşturmakta gecikmemişti. Lanet olsun ondan ne kadar istersem istiyim bir iki adım bile uzaklaşamıyordum!
Gözyaşlarım yanağıma doğru ıslak yol çizerek ilerlerken burnumu çektim. Artık sürekli üzülüyordum, şu bir kaç günde yaşadıklarım beni yirmi yıllık hayatımın yormadığı kadar yormuştu.
"Bana dön!" sesi bu sefer daha sakindi ve yakınımdan gelmişti. Yine kafasını eğerek dibimde olduğunun bilincindeydim. Yine ve yine tartışacaktı benimle daha sonrasında canımı yakacak ve sonunda üzgün olduğunu söyleyerek özür dileyecekti... Tabi ben de yanımda kimse olmadığı için onun sevgisine muhtaç olduğumu hissederek affedecektim.
"Hayır dönmeyeceğim! Yalnız başıma kalmaya ihtiyacım var gider misin?" her ne kadar sesimin güçlü çıkması için çabalasam da ağladığımı ele vererek çatlak çıkmıştı sesim.
"Katherine hadi miniğim daha fazla zorluk çıkarma. Bak ikimizi de yoruyorsun." ejderhanın kabahati yokmuş gibi çıkan sesini duyduğumda sinirle kasıldım. Artık geri kaçmamaya karar vermiştim! Onun beni yönetmesine izin vermeyecektim!
"Yetti artık Kaden! Beni yönetmenden bıktım usandım! Ailemin yanına geri gitmek istiyorum! Bunu neden anlamıyorsun?" hızla ona dönerek ard arda sinirle konuşurken sesim sonlara doğru kısılmıştı. Öfkeyle harmanlanmış sisli gözleri beni korkutuyordu ve tam tahmin ettiğim gibi neredeyse aramızda ki mesafe yok denecek kadar azdı.
"Eğer bir daha aynı konuyu açarsan sana mağaradan dışarıya adım attırmam!" sert sesiyle beni tehdit eder etmez daha ıslaklığı kurumayan gözlerim dolmaya başlamıştı. Hayır ağlamamalıydım, ağlamayacaktım!
"Bu kadar saçmalık yeter! Gidiyoruz!" kafasını kaldırarak doğrulduğu sırada uçmak için hazırlanıyordu. Sağa sola bakarak kaçabileceğim yer ararken az ilerimde ki küçük oyuk dikkatimi çekmişti. Benim boylarımdaydı ve rahatlıkla sığabilirdim. Ancak ejderha benden neredeyse 3 kat büyük cüssesiyle ihtimali yok sığamazdı.
Tam beni almak için hamle yapacağı sırada ani bir atakla küçük oyuğa yöneldim. Keskin pençesi kolumu teğet geçerken hafifçe çizilmesine sebep olmuştu. Acıdan yüzümü buruşturdum ancak oyuğa doğru koşmaya devam ettim.
"Katherine! Sen ne yaptığını sanıyorsun?" ejderha daha söylenerek peşime düşmeden önce kendimi oyuğun içine atmayı başarmıştım. Nefes nefese soluklanırken geri geri sürünerek onun beni yakalayamayacağı konuma gelmeye çalıştım.
"Beni daha fazla sinirlendirmeden oradan çıkman senin açından daha iyi olur!" sesi tıslar gibi çıkarken eğilerek oyuğun önünü tamamen kapattığında görebildiğim tek şey karanlıkta parlayan yeşil gözleriydi. Beni büyülediğini düşündüğüm gözleri şu an o kadar korkunç gözüküyordu ki daha fazla geri kaçmak istedim. Ancak zaten oyuğun sonuna gelmiştim.
"Çıkmayacağım Kaden şimdi def olup gider misin?" evet normalde yüzüne karşı diklenemediğim şekilde konuşmuştum. Ama güvendeydim ve beni buradayken yakalaması imkansızdı.
"Katherine, iyi niyetimle uyarıyorum seni... Eğer sözümü dinlememeye devam edersen kötü şeyler olacak söylemedi deme!" ejderha klasik olan tehditlerini savurmaya başlamıştı yine. Kimin umrundaydı peki?
"Kaden yakışıklım umurunda değilsin buradan çıkmıyorum ve gayetde rahatım ben. Eğer gitmek istiyorsan seni alıkoyan yok." ejderhayla dalga geçmediğim kalmıştı ve şimdi onu da yapmıştım. İçten içe gülerken ejderha pençesini uzatarak bana ulaşmaya çalışmıştı. Ancak yaklaşmayı bırak az buçuk yakınıma bile gelememişti. Bu halleri iyice komiğime giderken kahkahamı tutamadım.
"Bir de gülüyorsun demek? Orada sonsuza kadar kalamayacağının farkındasındır umarım." öfkeden deliye dönen ejderhanın sesi iyice sert çıkarken gülmeyi keserek dil çıkardım. O gidene kadar dururdum olur biterdi.
"Ah yemin ediyorum küçük çocuktan betersin Katherine! Hadi bakalım hangimiz daha inatçı o delikte kalabildiğin kadar kal da görelim." dediğinde gözlerimi devirdim ben çıkana kadar burada bekleyeceğini hiç sanmıyordum.
"Kadencığım az susar mısın acaba? Vır vır sabahtan beri ötüyorsun. Geveze!" cidden bu ben miydim ya? Ejderhaya etmediğim kadar hakaret etmiştim. Ondan korkmayınca ne de güzel çenem açılıyordu. Aslında doğruyu söylemek gerekirse kızdığı zamanlar dışında ondan korktuğum söylenemezdi. Ancak şu anın verdiği güvenle ağzıma gelen her şeyi söyleyebiliyordum.
"Listen baya kabardı güzelim! Buradan çıkma gafletine düşüp de seni yakaladığım an yapacaklarımdan kork!" dedikleri bir kulağımdan girip ötekinden çıkmıştı. Beni tekrar yakalayamayacağına o kadar emindim ki aklıma eseni söylüyordum.
"Hı hı öyle san bay ejderha. Sen gidene kadar buradan çıkmayacağım. Gerekirse günlerce hatta haftalarca burada kalırım." evet o kadar süre kalmam imkansız olsa da blöf yaptığımı anlayamayacağı kadar ciddi konuşmuştum. Yani umarım anlamazdı...
🌸🌸🌸
Olduğum yerden bir şeyin belime sıkıca dolanması sonucu havalandım. Ellerim ve boynum yer çekiminin etkisiyle geri düşerken uykumun ağır basmasından dolayı tepki veremiyordum. Öylece belime sıkıca dolanan o şeyin beni uçurmasına izin veriyordum yalnızca.
Rüzgar aniden artarken huzursuzca mırıldanarak soğuktan korunmak adına büzüldüm. Sıcacık pürüzlü yüzeyle temas ettiğim an tüm soğuk ortadan kaybolmuş ve belime sarılı şey de geri çekilmişti. Nerede olduğumu sorgulamadan kendimi sıcacık pürüzlü yüzeyin rahatlığına bırakırken hafifçe esneyerek kıvrıldım.
"Prensesim, benim minik ufaklığım sen yalnızca bana aitsin." saçlarımda hissettiğim yumuşak dokunuşlarla kendimi iyice uykunun kollarına bırakırken duyduğum cümleden sonra istemsizce kafa sallayarak onaylamıştım. Sonrasında duyduğum kısık gülme sesiyle uykuya teslim oldum.
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
9.29k Okunma |
1.23k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |