11. Bölüm

*11* Beni Bırakma

Melis Dreamer
happy_dreamer

Her ne kadar güçlü görünmek için çabalasam da gözlerimden kırgınlığımı ve üzüntümü ele verdiğimin farkındaydım. Karşımda ki ejderha canavar olsa da Kaden bana hiç bir zaman canavar olduğunu hissettirmemişti... Ta ki bu güne kadar.

"B-ben üzgünüm Katherine sana o şekilde davranmak istememiştim." hüzünlü çıkan ses tonundan sahiden de çok pişman olduğunu kavrayabiliyordum. Ancak onu bu yaptığından sonra affedemezdim. Az daha benim ölümüme sebep olacaktı.

"Üzgün olmanı gerektirecek bir durum yok. Sana karşı geldim ve sen de beni daha öncesinde söylediğin gibi acı çektirerek cezalandırdın." soğuk çıkan sesimle mesafeli bir tonda konuştuğumda hüzünlü bakışlarını gözlerimden çekti. Bu kadar pişman olacağını düşünmemiştim doğrusu. Hatta pişman olup özür dileyeceği bile aklımın ucundan geçmemişti.

"Biliyorum miniğim seni kırdım ve üstüne üstlük canını yaktım. Ama lütfen beni de anlamaya çalış... Seni o kadar çok seviyorum ki beni bir canavardan ibaret görmeni kabul edemiyorum." konuşması kalbimin derinliklerinde sızlamaya sebep olurken ben de bakışlarımı ondan kaçırdım. Onu hiç bir zaman bir canavar olarak görmediğimi söylemek istedim. Ancak ona olan kırgınlığım her şeyden daha ağır basıyordu.

"Yalnız kalmak istiyorum." bakışlarımı yerden kaldırmadan söylediğim sözlerden sonra ejderha bir şey demeden uzaklaştı. Tek kelime etmeden uçup gitmişti mağaradan. Ben ise öylece arkasından hüzünlü gözlerle bakakalmıştım. Oysa ki ısrar etmesini ve onu affetmem için daha fazla uğraşmasını bekliyordum. Belki azıcık daha konuşsaydı onu affedecektim. Ancak o beni önemsemeden çekip gitmişti. Elbette ben istemiştim ondan yalnız kalmayı... Ama bir yanım hatta daha ağır basan bir yanım beni bırakmamasını istemişti.

Düşündüğüm şeylerin saçmalığını fark ettiğim an kendime kızdım. Bir canavara iyi duygular besleyecek kadar saf olmamalıydım. Koskoca kralın kızıydım ben Batı Krallığının prensesiydim. Bana yaşattığı onca kötü olaya rağmen üstüne bir de beni neredeyse öldürecekti. Bunca şeyi umursamadan gitmemesini, yanımda kalıp özür dilemesini ve onu bağışlamayı düşünüyordum. Sanırım kafam yerinde değildi. Benim birazcık dinlenip mantıklı şekilde kaçmak için plan yapmam lazımdı.

Yanımda uyuyan kurt yavrusunu uyandırmamak için çiçekli yorganı dikkatle üzerime örttükten sonra başımı yumuşacık yastığa bıraktım. Gözlerimi bir süre sarkıtlara ev sahipliği yapan tavanda gezdirerek hiç bir şey düşünmemeyi denedim. Doğru dürüst düşünüp karar verebilmek için kafamı boşaltmalıydım. Kurt yavrusunun başını okşarken üzerime çöken ağırlıkla esnedim. Uykum gelmeye başlamıştı ve hava da neredeyse kararmıştı. Buraya geldiğimden beri zaman kavramını yitirdiğimin farkındaydım. Sabah olunca uyanmam hava kararınca da uyumam gerektiğini anlayabiliyordum yalnızca. Uykum benliğimi ele geçirirken kendimi uykunun kollarına teslim etmeye çoktan hazırdım. Umarım her şey yoluna girerdi ve ben buradan tek parça halde kurtulmayı başarabilirdim.

...

Kaden'dan var gücümle kaçmak için koşturuyordum. Peşimden geldiğini biliyordum ve eğer ondan şimdi saklanmazsam beni kesin yakalardı. Derin nefesler eşliğinde kendimi kocaman gövdesi olan meşe ağacının arkasına atarak gizlendim. Kafamı hafifçe meşe ağacının kenarından uzatarak kontrol etmek için baktığımdan ejderha ağacının hemen ilerisindeydi. Beni görmemesi için kafamı geri çektiğim an ejderha konuşmaya başladı.

"Katherine seni bulacağımı biliyorsun değil mi güzelim?" ejderha kendinden emin bir şekilde konuştuğunda sessizce kıkırdadım. Ona bu sefer yakalanmamak için elimden geleni yapacaktım.

Ağacın önünden uzaklaşarak ilerlemesini bekledim. Yeterince uzaklaştığını düşündüğüm an ağacın arkasından çıkarak onun bulunduğu yönün tam tersine koşmaya başladım. Çok çok az kalmıştı, bu sefer başaracaktım... Ancak ejderhanın hızla yaklaşan ayak sesleri tüm ümitlerimi suya düşürmüşken yine de pes etmeden koşmaya devam ediyordum.

"Yakaladım"

İnce belime sarılan güçlü kollarla çığlık atarken beni tutarak sert göğsüne bastırmıştı bile. Beni bu denli sıkı tutarken kaslı kolları arasından kurtulamayacağımın bilincinde olarak pes ettim.

"Aa hadi ama neredeyse başaracaktım." diyerek yakınırken koşturmanın verdiği etkiyle hızlı soluklar alıp veriyordum.

"Hayır Katherine başaramayacaktın. Sadece ben sana birazcık zaman tanıdım."Dudaklarını boynuma bastırarak konuştuğunda gülümsemiştim. Her ne kadar son anda beni yakalamış olsa da şu an bulunduğum durumdan şikayetçi olduğum söylenemezdi.

"Tam da seni atlattığımı düşünmüştüm oysa ki... Beni nasıl buldun?" Mayışmış sesimle konuştuğumda boynumu uzunca öptü. Başını boynumdan ayırdıktan sonra karnımın üzerine sardığı sert kollarını çekerek beni kendine çevirdi. Kafamı kaldırarak bakışlarımın keskin ve bir o kadar da beni büyüleyen yeşilleriyle kesişmesine izin verirken gülümsedim.

"İstersen diyarın öbür ucuna kaç kokun sende olduğu sürece seni orada da bulurum." kollarını sırtımda birleştirerek kalın sesiyle konuştuğunda gülümsemem daha da genişledi. Her seferinde beni hem konuşmasıyla hem de dokunuşlarıyla etkilemeyi nasıl başardığını çözemiyordum.

"Belki de ben senden fazla uzaklaşmak istemiyorumdur." mırıldanarak ellerimi kaslı çıplak göğsüne koyduğumda olabilirmiş gibi beni biraz daha kendine çekerek bastırdı. Dudağını bir kenarı etkileyici bir şekilde yukarıya kıvrılırken başını eğerek bana yaklaştırdı. Gelecek öpücüğün beklentisiyle gözlerimi kısarken dudaklarım sızlamaya başlamıştı.

"Böyle konuştuğun zaman sana ne yapmak istiyorum biliyor musun?" dudaklarımızın arasında milimler kala boğuk çıkan sesiyle fısıldadığında yutkundum. Bakışlarım bir erkeğe göre oldukça dolgun olan dudaklarından gözlerine tırmandığında koyulaşmaya başlamış yeşillerinin etkileyiciliği bir kez daha yutkunmama sebep olmuştu.

"Ne yapmak istiyorsun?" onun gibi dudaklarının üzerine nefesimi üfleyerek konuştuğumda bu sefer yutkunan o olmuştu. İkimiz de birbirimizi etkiliyor ve aynı zamanda birbirimizden etkileniyorduk.

"Dudaklarını sen nefessizlikten bayılana dek sert bir şekilde öpmek istiyorum." söyledikleri kalbimin teklemesine sebep olurken başımı kaldırarak dudaklarımı onun dolgun dudaklarına hafifçe sürterek geri çektim.

"Yap o zaman." titrekçe nefes alarak konuştuğumda göğsüne bastırdığım avuçlarımın terlediğini hissedebiliyordum.Eğer biraz daha oyalarsa dayanamayıp ben öpecektim onu. Kaden'ın ağzından acı dolu boğuk bir inleme firar ederken ne olduğunu anlayamadan kalakaldım. Bakışları değişirken sırtımda ki güçlü kolları yavaşça kayarak iki yanına düştü.

"K-kaden ne oldu?" korkuyla sorduğum sorudan sonra ağzını aralamasıyla konuşacağını sanmıştım. Ancak öksürmesi ve ağzından bir dolu kanın akmaya başlaması aynı anda oldu. Dolgun kırmızı dudakları kanla tamamen al olmuşken dehşet içinde çığlık attım.

"Kaden!" bağırmamla Kaden'ın tüm gücü vücudundan çekilmişcesine kendini olduğu yere bıraktı. Tutmayı denesem de ağır bedenini taşıyabilecek yeterli güce sahip değildim. Yüzüstü yere düştüğünde sırtına saplanan oku gördüm. Ağlayarak kendimi yere onun yanına attım ve okun bulunduğu yere dikkat ederek onu kendime çevirdim. Gözleri açıktı ve... ÖLMÜŞTÜ!

"Kaden hayır, lütfen yapma bunu bana." hüngür hüngür ağlarken bir yandan bağırıyor bir yandan da kendine gelmesi için onu sarsıyordum.

"Bırakma beni!" tekrar bağırıken yüzünü avuçladığım ellerim titriyordu. Yüzü solmuş dolgun dudakları ve çenesi uğursuz sıvıyla kaplanmıştı ve her zaman beni büyüleyen parlak yeşilleri artık boş bakıyordu... Ağlamam daha da şiddetlenirken kafamı gök yüzüne çevirerek tüm gücümle ismini haykırdım.

...

"Kaden" adını fısıldayarak gözlerimi açtığımda bir an nerede olduğumu kavraymadım. Gördüğüm rüya o kadar gerçekçiydi ki korkudan kalbim hala deli gibi çarpıyordu. Sadece kötü bir rüyadan ibaret olduğu için o kadar çok sevinmiştim ki mağaranın gece olmasına rağmen bu denli aydınlık olduğunu sonradan fark edebildim. Kafamı çevirerek az ilerimde yanan ateşe baktığımda Kaden'ın düşünceli bir şekilde ateşin başında oturduğunu gördüm. Orada olması içimde tarifi imkansız bir rahatlamaya sebep olurken sevinçle gülümsedim. Hafifçe doğrularak oturur pozisyona geçtiğimde Kaden hala benim uyandığımı fark etmemiş, gözlerini ayırmadan ateşi seyrediyordu.

"Kaden" diyerek seslendiğimde başını ateşten alıp bana çevirdi. Keskin yeşillerinin odağında yine ben vardım...

"Üzgünüm güzelim dalmışım, uyandığını fark edemedim." açıklama yapmasıyla gülümserken konuşmaya başlamadan önce kafamı iki yana salladım.

"Sorun değil. Buraya gelebilir misin?" yumuşak sesimle rica ettiğimde ejderha yerinden kalkarak bir kaç adımda yanıma gelmişti. Kafamı kaldırarak büyüleyici yeşillerinden gözlerimin ayrılmasına izin vermedim.

"Katherine ben-" konuşmasını keserek benden tekrardan özür dilemesine izin vermedim.

"Lütfen Kaden daha fazla konuşma ve bana yaklaş." dediklerimden sonra ejderha bir an için duraksasa da söylediklerimi ikiletmedi.

"Teşekkür ederim." başını yanıma eğdiği zaman fısıldadım. Keskin yeşilleri tam dibimdeyken ateşin gözlerinin üzerinde ki dansı onları daha fazla büyüleyici hale getirmişti. Yapacağım şeyin sonrasında pişman olabilirdim ama şu an umursayacak durumda da değildim. Çünkü o yanımdaydı ve yaşıyordu...

Aniden kollarımı açarak burnunun bulunduğu üst kısma sarılırken ağlıyordum.

"Kaden beni bırakma!" Gözyaşlarım eşliğinde konuştuktan sonra ona bakmadan alnımı iki burun deliğinin arasına ki yere bastırdım. Gözlerine bakamamış olsam da benden böyle bir şey beklemediği için şaşırmış olduğunu tahmin edebiliyordum.

"Ne olursa olsun hep yanımda kal." Kaden arkama pençesini koyarak rüyamda ki gibi beni kendine bastırdığında gülümsedim. Şu an hem hüngür hüngür ağlıyor hem de gülüyordum. Karşıdan bakan birisi olsa benim deli olduğumu düşünebilirdi. Belki de öyleydim...

"Seni asla bırakmayacağım güzelim, söz veriyorum."

BÖLÜM SONU

Bölüm : 30.01.2025 20:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...