Elim titriyordu. Bu olmamalıydı. Bir daha bunu kaldıramam. Hayır. Artık gücüm yoktu. Bırakmaya gücüm yoktu. Canım çok istiyordu. Ona esir olmak bırakmaktan daha kolaydı. İçeri Sena girdi. Hemen elimi sakladım. Umarım görmemiştir. Gülümseyerek yanıma geldi.
"İzin aldım Sinan Bey'den bizimle geleceksin. İstediğin gibi."
"Güzel." Diyip Sena'nın getirdiği kıyafetleri alıp banyoya geçtim. Üstümü değiştirirken canım çok acımıştı ama sesimi çıkarmadım. Sena'nın bunu duyup üzülmesini istemedim. İçeri geçtiğimde hadi çıkalım der gibi bir baş harekeri yapıp çıktık. Sinem Hanım hemen yanıma koşmuştu.
"Kızım en azından bugün bizde kalsaydın. Yarın seni biz bırakırdık. Zaten ilk günün kötü geçti. İkinci günün en azından evimizde geçir. Lütfen." Sinem Hanım ağlamaya başlamıştı. Sinan Bey hemen yanına gelip eşine destek olmaya çalıştı. Ben de Sinem Hanım'ın omzuna elimi koyarak onu teselli ettim.
O evden daha kolay gidersin. Onu alman lazım. İhtiyacın var ona.
"Tamam Sinem Hanım. Sizinle geleceğim ama yarın arkadaşlarımlayım."
Hemen başını kaldırıp bana baktı. Göz yaşlarını elinin tersiyle silip bana sarıldı.
"Teşekkür ederim kızım."
Sena bana şaşkına bakıyordu. Ancak ben hiç bir şey açıklamak istemiyordum. Onu almama izin vermeyeceklerdi. Sinan Bey'e bakarak gitmek ister gibi baktım. Sinan Bey yürümeye başladığında ben de arkasından hızlıca gittim. Arkamızdan diğerleri de geliyordu. Asaf ve Bora bizle gelirken diğerleri başka bir arabaya geçtiler.
..........
Sonunda eve varmıştık. Hemen odama geçmek istiyordum.
"Sinem Hanım ben odama geçiyorum. Lütfen rahatsız etmeyin, uyuyacağım."
Tamamen yalandı kaçacaktım. Onu bulmalıyım. Onu acil bulmalıyım. Dayanamayacak kadar istiyordum.
Yoksunluk. Onu alırsan geçecek, göreceksin.
Evet, Onu alırsam geçecekti.
"Kızım şimdi yemek hazır olur ye öyle çık. Olur mu?"
"Sinem Hanım aç değilim. Teşekkürler."
"Ama kızım aç açına-"
"Sinem Hanım lütfen."
"Tamam kızım. Sen nasıl istersen."
Hızlıca odama geçtim. Sena ve Arda'nın bir şeyleri anlamaması için onlara yatacağımı ve aramamalarını söylediğim bir mesaj atmıştım. Evin etrafında korumalar vardı ve değişim zamanı kaçmayı düşünüyordum. Biz geldiğimizde değişim vaktiydi ve güvenlik konusunda en korunmasız anlardı. Bir sonraki değişimde hava karanlık olacağı için siyah eşofman takımı siyah bir maske ve siyah bir şapka takmıştım. Gecenin karanlığına karışacaktım. Yanıma da biraz para almıştım. Sonuçta bir şey alacaktım.
.....................
Gece olmuştu ve değişim zamanı geldiğini kıpırdanmalardan anlıyordum. Benim odamı gören korumaların yerinden hareket etmesi ile harekete geçtim. Balkonun yanın da bulunan bir yangın merdiveni vardı. Sonuçta çok katlı bir evdi. Oraya tutunarak aşağı indim. Ayağım çimenlere dediği an koşarak kör bir noktaya geldim. Burayı nasıl kaçırmışlardı? Duvarın yanın birinin kaçabilmesi veya girebilmesi için iyiydi. Vakit kaybetmeden duvara tırmanmaya başladım. Duvarın üstünde dikenli teller vardı. Dikenli tellerin üstünden geçerken ayağım kaydı ve düştüm. Dirseğimin üzerine düştüm. Bacağımda keskin bir acı vardı aynı şekilde dirseğimdede. Bacağıma baktığımda derin bir kesik olduğunu gördüm. Siktir. Dirseğimede cam parçaları batmıştı. Bunlara aldırmadan dirseğime batan camları temizledim. Canım çok acıyordu ama durmadan yürümeye devam ettim. Ana yola yaklaşmaya başlayınca telefonumdan taksi çağırdım. Yola ulaştığım an takside gelmişti. Hemen bindim.
"Abi ..... mahallesi."
Adam sürmeye başladı. Bende kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım.
.......................
Sonunda gelmiştim. En son buraya 2 yıl önce gelmiştim ve aynı sebepten ötürü tekrar buradayım... Adım gibi ezbere bildiğim sokakları adımladım. İstediğim sokağa gelince durdum. 2 yıl önce öğrendiğim şey olağanüstü bir şey olmadıkça satış alanları değişmezdi. Bildiğim kadarıyla hâla burada olmalıydı. İnşaat halindeki binanın içine girdim. Biraz daha ilerleyince gözden uzakta bir yerde ateşin etrafında ısınmaya çalışan bir grup gördüm. O da oradaydı. Beni görünce yanıma yaklaştı. Beni tanımasına imkan yoktu sadece gözlerim görünüyordu. Elini yanağıma uzattı. Hemen geri çekilmiştim.
"Oooo güzellik neden hemen kaçıyorsun?"
Beklemediğim bir anda belimden tutup kendine çekti. Elimi kaldırıp tokat attım.
"Siktir git. Malı ver kaybol, seninle uğraşamam." Bir anda onu iktirdim.
Saçıma asılarak kafamın arkaya düşmesine sebep oldu. Nefesini hissedeceğim kadar yanıma yaklaştı.
"Güzelim bu kadar hırçın olma. Daha yeni başlıyoruz."
Beklemediğim bir zamanda o saçımı bırakarak savruldu. Kimin yaptığını görmeye çalıştığım da abi tayfasından birinin olduğunu gördüm. Bu sefer gerçekten siktir. Ateşin etrafındaki diğer grupta işlerin karışacağını anlamışcasına tüymüşlerdi. Hemen onun yanına gitti ve yerden kaldırıp yumruk attı. Tekrar yere düşünce karnına tekmeler atmaya başladı. Eğer onu öldürürse mal alabileceğim birisi kalmazdı. Hemen yanlarına koştum ve ittim.
"Sen nasıl buraya gelirsin!? Eğer ben gelmeseydim. Sana bir şey yapsaydı."
"Sana ne ya sana ne! Git buradan hemen. Karışma buna." Elini cebine artı ve bir şey çıkardı.
"Karışırım küçük hanım." Diye söyleyerek bana savcı kimliğini gösterdi. Kahretsin. Telefonu çaldı ve ona baktı. Bana arkasını dönmüştü. Şimdi bunu aldım aldım eğer alamazsam bitmiştim. Başka yerler bulmak istemiyordum. Hemen ona eğildim.
"Mal nerde?"
"Sağ cebimde." Malı alırken cebine parada koymuştum. Onlara para vermeliydi. Hemen malı cebime soktum ve ayağa kalktım. Hiç bir şey yapmamış gibi durdum. Savcı geldiğinde önce bacağıma ve koluma baktı. Derin bir nefes verdi.
"Hadi gidiyoruz."
"Nereye?"
"Polisleri aradım ve şanslıyız ki yakınlarda kontrol amaçlı bir ekip varmış. 2 dakika içinde burada olurlar. Onlar gelince gideceğiz."
"Ne? Neden polisi aradın?"
"Ne yapmamı bekliyordun? Bunları görmezden geleceğemi mi?"
"İyi gidelim ama bunu yanına bırakmam."
Az sonra polisler gelmişti ve biz şimdi arabaya binmiştik. Sessizlik hakimdi. Araba durdu ve elini bana uzattı.
"Ver şunu."
"Neyi?"
"Benden gizlediğini zannettiğin uyuşturucuyu."
"Ben de yok." Tek kaşını kaldırarak inanmadığını belli etti. Onu alamazdı. Olamaz.
Kaç
Kapıyı açtığım gibi koştum. O da peşimden koşuyordu daha doğrusu yürüyordu diyebilirdim. Birden havalandım. Artık dünyayı tersten görüyordum. Beni bir un çuvalıymış gibi kucaklamıştı. Beni bırakması için çırpındım. Ancak elinde gördüğüm paketle durdum.
"Hani sende yoktu küçük hanım. Bunlar ne peki?"
Başım dönmeye başlamıştı. Bir o eksikti.Tam anlamıyla sıçmıştım.
Yeni bir bölümün sonuna geldik. Sınavlarım var bu yüzden biraz geç gelebilir. Üzgünüm kitapla pek ilgilenemiyorum. Hangi şehirdesiniz? Yazarsanız sevinirim.Mutlu kalın.💙💖💗
Okur Yorumları | Yorum Ekle |