9. Bölüm

7 bölüm

Gökçe deniz korkmaz
gokcedeniz

 

Gökçe'nin Anlatımıyla

Yanımda oturanın kim olduğunu bilmiyordum ama kendimi güvende hissediyordum. Bana, "Korkma ablacığım, ben bundan sonra yanındayım," deyip kucağına almıştı. Ben hâlâ kulaklarımı kapatıyordum. Gök gürültüsünden çok korkardım. Çünkü üvey ailemin beni sattığı gün hava tıpkı böyleydi. Annemden yardım çığlıkları istediğim gün de hava böyleydi. Ben bağırırken annem sadece izliyordu. Adam beni zorla götürmeye çalışıyordu.

"Anne, ne olur yardım et! Söz, ne dersen yapacağım, söz!" diye yalvarmıştım.

"Yapma böyle, ben sana çok iyi bakacağım," diyordu adam.

"Bırak beni, sen kimsin?" diye bağırdım.

"Evde öğrenirsin kim olduğumu, hadi yürü gidiyoruz," dedi.

"Gelmiyorum!" diye karşı çıktım.

Adam bana tokat attı ve kucağına alıp bir eve götürdü. Bir odaya götürdü beni. Tam bana dokunacakken polis sirenlerini duydu ve kaçtı. O gün polisler beni yine o eve, beni satan adamın evine götürdü. O gün, sırf yine o eve döndüğüm için dayak yedim. İki hafta boyunca aç bir depoda sabahladım.

Bu düşüncelere dalmışken bir el kulaklarımdaki eli çekti ve bana kulaklık taktı. En sevdiğim şarkı çalıyordu: Manga'dan "Dünyanın Sonunda Doğmuşum". Bu kesinlikle Ezgi'ydi. Ona sarıldım ve en sonunda gözlerimi karanlığa teslim ettim.

 

Yazarın Anlatımıyla

 

Leyla Hanım mahvolmuştu. Meğer kızının başına neler gelmişti ama o hiçbir şey bilmiyordu. Ezgi, Gökçe'nin üstündeki kapatıcıyı sildikten sonra gerçeği daha da net anladı. Gökçe koşarak evden çıktı. Leyla Hanım, Kenan Bey'e döndü.

"Kenan, kızım... Kızım ne hale gelmiş? Nasıl dayanmış o kadar acıya? O daha çok küçük," dedi Leyla Hanım.

Kenan Bey ne diyeceğini bilmiyordu. Bir kızı vardı, ona ilk geldiğinde hiçbir şey dememişti, onunla konuşmamıştı. Oysa kızı ne yaralı bir ceylanmış. O hep bir kızı olsun istemişti ama Hazal onun güvenini sarstığı için Gökçe'nin de öyle olduğunu düşünmüştü. Yanılmıştı. Hazal, Gökçe'nin bir tırnağı bile olamazdı. Şimdi ne yapacağını düşünüyordu. Ya Gökçe onu affetmezse, o zaman ne yapacaktı?

"Kenan, susma, konuş! Neden bizim kızımız o halde? Niye daha önce bulmadık onu?" dedi Leyla Hanım ve Kenan Bey'in kollarına düştü.

 

Abilerin ve Kardeşin Anlatımıyla

 

Kerim de öylece oturuyordu. Ezgi'nin dediklerinden sonra ağlamıştı. O morlukları, yaraları, dikiş izlerini görünce kalbi acımıştı. Gökçe nasıl dayanmıştı? O daha küçük bir kız çocuğuydu ama o kız çocuğunu en çok o üzmüştü. "Acaba beni affeder mi?" diye düşündü ama ondan af dileyecek yüzü bile yoktu. Onun da Hazal gibi olduğunu düşünmüştü. Hazal bu eve hiç gelmezdi, gelse para alıp giderdi. Arada gelir, evin huzurunu bozar, herkesi mahveder öyle giderdi. Gökçe'nin de öyle olacağını düşünmüştü ama yanılmıştı. Gökçe yaralı bir ceylandı.

Polat, duyduğu ve gördüğü şeyden sonra öylece etrafa baktı. "O nasıl dayandı? O daha çok küçük," dedi içinden. "Ben ne yaptım? Ben her gün 'adalet, adalet' diyen bir savcıyım ama kardeşime adaletli davranmadım. O kızın suçunu Gökçe'ye yıktım. Ben ne yaptım? Nasıl böyle bir hata yaptım?" diye söyleniyor, bir yandan da ağlıyordu.

Poyraz, Gökçe çıktıktan birkaç dakika sonra arkasından koştu. "Kardeşimi bulmalıyım," dedi. Bir yandan da düşünüyordu. "Ben nasıl bir doktorum? Nasıl göremedim o yaraları? Her gün can kurtaran, yara saran ben, kardeşimin yaralarını göremedim. Nasıl böyle bir şey yaptım?" diyordu. İçinden "Hepsi Hazal yüzünden" dedi. "O olmasaydı Gökçe bizimle büyüyecekti, bunların hiçbiri olmayacaktı." Ama şunun da farkındaydı: Sadece bahane buluyordu, çünkü Gökçe Hazal gibi biri değildi. Hazal'ın suçunu Gökçe'ye yıkmıştı.

Sonunda kardeşini buldu. Deniz kenarında, kayalıklarda oturmuş, kulaklarını kapatmıştı. Yağmur öyle bir yağıyordu ki, sanki Gökçe ağladıkça o da hızlanıyordu. Kardeşinin yanına oturdu. Gök yine gürledi. Gökçe daha da sıkı tuttu kulaklarını. Korkuyordu. "Korkma, abinim, ben yanındayım," deyip onu eve götürdü. Ama Gökçe hâlâ kulaklarını tutuyordu. Ezgi geldi, ellerini çekti ve kulaklık taktı. Gökçe hemen Ezgi'ye sarıldı ve uyudu.

Güney de mahvolmuştu, ağlıyordu. "Ne yaptım ben?" diye düşündü. Gökçe ilk geldiğinde hemen onu sevmişti ama abileri yüzünden ona yaklaşamamıştı. Hep engel olmuşlardı ona. "O da Hazal gibi" demişlerdi. "Keşke," dedi, "keşke en başta ona yaklaşsaydım. Keşke abimlerimi dinlemeseydim. O zaman şu an onun yanında olacaktım."

Erdem de aynı Güney gibiydi. O da ablasını çok sevmişti. Dışarı çıktıklarında sürekli gözü Gökçe'nin üzerindeydi. İlk anlamasa da sonra anladı. Gökçe onu koruyordu, ondan bakıyordu. O yüzden Erdem'in yanında sürekli duruyordu, çünkü ona zarar gelmesinden korkuyordu. "Gökçe o zaman onu korudu, peki ben neden onu abimlerden koruyamadım?" diye daha hızlı ağladı. Gökçe gidince direkt odasına gidip her yeri dağıttı. Ama artık çok geçti, çünkü "ablam beni bir daha affetmeyecek," diye geçirdi içinden.

Bölüm : 21.12.2024 14:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...