22 bölüm

Gökçe'nin Anlatımı

Sabah alarm ile uyandım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Sonra okul formasını giydim. Aşağı indim, herkes buradaydı. Yerime geçtim.

"Kızım, bugün sizi okuldan erken alacağız, haberin olsun," dedi Kenan.

"Neden?" diye sordum.

"Memlekete gideceğiz. Babamgiller seni merak ediyor. Zaten tatil var, bu tatilde orada geçirelim," dedi Kenan.

"Tamam," dedim.

"Kızım, ben senin için valiz hazırlarım. İstediğin özel bir şey var mı?" diye sordu Annem.

"Hayır, yok," dedim.

Sonra kahvaltı yaptık ve çıktık. Okula geldiğimizde sınıfa girdim, Ege de gelmişti. Neden onun gelip gelmemesi beni ilgilendiriyor? Onu görünce neden bu kadar mutlu oluyorum? Sizce bu duygunun adı ne? Neyse, yerime geçtim.

"Günaydın," dedim.

"Günaydın," dedi Ege.

Arada sessizlik oluştu.

"Gökçe, ben sana bir şey soracağım ama yanlış anlama," dedi Ege.

"Sor, neyi yanlış anlayayım?" diye sordum.

"Şey, senin se..." dediği sırada hoca geldi. Günaydın deyip yoklama aldı, sonra derse başladı. Zil çaldı, hoca sınıftan çıktı.

"Hoca geldi, cümlen yarım kaldı," dedim.

"Senin..." dedi Ege.

Tam o sırada Fidan ve Dilek geldi. Ege bir şey dedi ama duymadım.

"Hadi gelin kantine gidelim," dedi Fidan.

"Tamam, hadi," dedim.

Dördümüz de aşağı, kantine gittik. Ben tam çikolata alıp yiyecekken Erdem geldi, çikolatayı aldı.

"Seni abime söyleyeceğim," dedi Erdem.

"İspiyoncu," dedim.

"Senin için abla, yoksa ben böyle bir şey yapmam. Seni düşünüyorum," deyip çikolatayı yedi. Ben ona ters ters baktım.

"Erdem bak, çok zorluyorsun, zorlama," dedim.

"Neyi zorluyorum abla?" diye sordu Erdem.

"Sabrımı kardeşim, sabrımı zorluyorsun," dedim.

"Sen hep bana 'kardeşim' de, 'Erdem' deme," dedi Erdem.

"Sabır, sabır..." dedim.

Erdem bana bakıp gülüyordu. Zil çaldı, sonra Erdem gitti, biz de sınıfa gittik. Hoca gelince derse başladık.

Bu ders hızlı geçti, nedenini ben de bilmiyorum. Lavaboya gittim, üstümü düzelttim. Dudak parlatıcısı ve rimel sürdüm, biraz parfüm sıktım. Sınıfa gittim, Ege, Fidan ve Dilek bir şey konuşuyordu. Yanlarına gittim.

"Ne konuşuyorsunuz?" diye sordum.

"Tatilde ne yapalım diye plan yapıyorduk. Sence ne yapalım?" diye sordu Fidan.

"Sizle gezmeyi çok isterdim ama..." dedim.

"Ama?" diye sordu Dilek.

"Biz memlekete gideceğiz, ondan ben yokum," dedim.

"Neden? Normalde yazın gidiyorlar sizinkiler," diye sordu Ege.

"Dedem beni görmek istemiş," dedim.

"Ha, doğru. Sen geldin geleli seni görmek istiyorlar," dedi Ege.

"Onlar gelsin, sen niye gidiyorsun?" diye sordu Fidan.

"Ne diyeyim Fidan? 'Siz gelin, ben gelmem' mi diyeyim?" diye sordum.

"Olabilir aslında," dedi Fidan.

"Saçmalama Fidan, nasıl desin? Koskoca ağa o. Sen olsan der misin?" diye sordu Dilek.

"Ağa derken?" diye sordum.

"Nasıl yani? Sen Mehmet Ağa'yı tanımıyor musun?" diye sordu Dilek.

"Sen harbiden malsın. Bu kız nereden bilsin Mehmet Ağa'yı? Görmedi bile," dedi Fidan.

"Mehmet Ağa kim be?" diye sordum.

"Mehmet Ağa, senin deden. Mardin'in en ünlü ağası. Sadece Mardin'de ünlü değil, Türkiye geneli tanınan bir ağa aslında," dedi Ege.

"Şimdi ben Mardin'e mi gideceğim?" diye sordum.

"Teknik olarak evet," dedi Ege.

"Hayır ya, bu olamaz!" dedim.

"Neden?" diye sordu Ege.

Yazar Notu

Evet arkadaşlar, bir bölümün daha sonuna geldik. Sizce Gökçe neden Mardin'e gitmek istemiyor? Bir sonraki bölümde ne olacak?

oy verip yorum yapmayı unutmayın