"Şu an neredeyiz biliyor musunuz? Nezaretteyiz," diye başladım. "Şimdi en son şöyle oldu. 'Sen kimin kardeşine yürüyorsun?' deyip adama vurdu Poyraz. Sonra diğer adam onun üstüne doğru gidiyordu."
"Siz kimsiniz de bana laf atıyorsunuz?" diyerek ben de vurdum.
Sonra, "Aferin benim kardeşime be, kimin kardeşi!" diye bağırdı Poyraz.
Ben de, "Çok konuşma, arkana bak," dedim.
Poyraz iki kişi, ben iki kişi derken en son polis geldi ve sonuç buradayız işte. Ama adamları fena dövmüşüz, görmeniz lazım. Şöyle bir sıkıntı var, bende kapalı alan korkusu var. Ben daha fazla burada kalamam yoksa bayılırım.
"Poyraz, ben nefes alamıyorum," diye fısıldadım.
"S*ktir, sende kapalı alan korkusu vardı, değil mi?" dedi Poyraz.
"Evet ve ben şu an hiç iyi değilim, nefes alamıyorum," diye onayladım.
"Tamam güzelim, sakin ol! MEMUR BEY!" diye bağırdı Poyraz ama ben artık dayanamıyordum.
"Ne oldu, ne bağırıyorsun?" diye sordu memur.
"Kardeşimde kapalı alan korkusu var," dedi Poyraz.
"Eee, ben ne yapabilirim?" diye cevap verdi memur.
"Lan ne demek 'ben ne yapabilirim'? Görmüyor musun kızın halini? Bari buradan çıkarın onu," diye çıkıştı Poyraz.
"Olmaz, çıkaramam," dedi memur.
"Lan görmüyor musun kızın halini?" diye tekrar sordu Poyraz.
"Maalesef beyefendi, benim yapacağım bir şey yok," dedi memur.
"Poyraz, nefes alamıyorum," dedim.
"Dayan güzelim, dayan. Bak birazdan babamgiller gelir," dedi Poyraz.
Gözlerim bulanıklaşıyordu, sesler çok uzaktan geliyordu. En son kendimi serbest bıraktım ve "Gökçe!" diye bağırdığını duydum Poyraz.
Poyraz'ın Anlatımı ile
Bugün çok güzel geçmişti. Gökçe'nin veli toplantısında hocaların hepsi ondan memnundu. Arada biraz sindirdim çünkü hastanede bir adam olay çıkarmış, beni aramışlardı. Toplantıda olduğum için açmadım ama sonra Pusat halletmişti. Pusat benim en yakın arkadaşımdı, benden sonra hastanede en yetkin kişiye sahip olan oydu. Neyse, yemek vakti Gökçe'yi bekledik ama gelmedi. Annem Erdem'i gönderdi. Erdem gelince, Gökçe'nin aç olmadığını, bugün gelmek istemediğini söyledi. Ben de Gökçe'nin odasına gidip onu zorla aşağı getirdim. "Et yemiyorum" diye bir bahane sandım ama sonra yemek yediği zamanlar aklıma geldi. Genelde sebze yerdi ya da salata ile ekmek, çünkü bazı sebzeleri de yemiyordu hanımefendi. Mutfağa gidip ona ekmek arası hazırladım. Tozu içmediği için iştahı kaybolmuştu. Bundan sonra ona düzenli olarak ben verecektim. Babam, Erdem'e ve Güney'e ceza verecek, ben de Gökçe'yi ceza bahanesiyle hastaneye götürecektim. Aslında hastane yerine lunaparka gidecektik ama onların bunu bilmesine gerek yoktu.
Sonra Gökçe, "Dışarı çıkmak istiyorum," dedi. Biz kabul etmeyecektik ama bana, "Sen de gel," deyince ben de "Tamam," dedim. Gökçe üstünü değiştirmeye gidince bizimkiler de, "Biz de geliyoruz," dedi. Ben de, "Hepimiz sıra sıra yapalım ki bizi alsın," dedim, onlar da kabul etti. Sonra dışarı, sahil kenarına gittik. Pamuk şekere öyle bir baktı ki canının çektiği belliydi. Ona bir tane aldım, verdim. Öyle güzel yiyordu ki çok tatlıydı. Ta ki o adamlar gelene kadar. Gökçe'ye laf atınca dayanamadım, vurdum. Sonra Gökçe'nin beni koruduğunu görünce çok şaşırdım çünkü içinden bambaşka bir Gökçe çıktı. Onları bir güzel dövdük, sonra da nezarete atıldık. Ama Gökçe'de kapalı alan korkusu olduğu için bayıldı. "Hepsi o memurun suçu," diye düşündüm. "Ben diyeceğim çıksaydı böyle olmazdı," diye düşündüm. Zaten Gökçe bayılınca Polat ve babam da gelmişti. Babam Gökçe'yi yerde görünce, "Ne oldu?" diye bağırdı. Memur korktu ama ben onu uyardım. Kelepçeleri çözünce Gökçe'ninkini de çözdü. Hemen onu yukarı çıkardım, kolonya istedim, biraz bileklerine sürdüm, sonra biraz koklattım. Yavaş yavaş kendine geliyordu. "Oh," diye derin bir nefes aldım. Memura baktım, o da bana üzgün bir ifadeyle bakıyordu. Yeni atanmış. "Numara yaptığını zannetmiş," dedi. Tövbe. Madem yeni atanıyorsun, bari araştır, soruştur, değil mi diye düşündüm. Bir bak dosyaya, hastalığı var mı? Ama yok, bunlarda akıl denilen bir şey yok.
Gökçe'den Devam
Gözümü açtığımda Poyraz bana bakıyordu.
"İyi misin güzelim?" diye sordu Poyraz.
"İyiyim, ne oldu bana?" diyerek kalkmaya çalıştım.
"İyisin, değil mi kızım? Bak, hastaneye gidebiliriz," dedi Kenan Bey. Onların ne zaman geldiğini merak ettim.
"Baba, ben de doktorum," dedi Poyraz.
"Oğlum, sence konu bu mu?" diye sordu Kenan Bey.
"İyiyim ben, hastaneye gerek yok. Da ne oldu bana?" diye sordum. En son olanlar aklıma geldi; bayılmışım, hem de bana inandığı için.
"Hadi çıkalım buradan. Evde konuşacağız bu konuyu sizinle," dedi Kenan Bey.
"Yürüyebilecek misin?" diye sordu Poyraz.
Evet anlamında başımı salladım ama başım hâlâ dönüyordu. Poyraz bunu anlamış olacak ki beni kucağına aldı. Karakoldan çıkıp eve geçtik. Şu an annem ve Kenan Bey bize kızgın gözlerle bakıyordu.
"Baba, bakma öyle. Ne yapsaydım? O adamlar kardeşime sarkacak, ben bir şey yapmayacak mıydım?" diye savundu Poyraz.
"İlla kavga mı gerekirdi? Ya size bir şey olsaydı?" dedi annem.
"Olmadı ama," dedim.
"Olabilirdi. Ve hadi Poyraz'ı anladım da senin dudağın niye patladı?" dedi annem.
Biz Poyraz'la birbirimize baktık, gülümsedik.
"Ben de kavga ettim çünkü," dedim.
"Nasıl yani? Bildiğin kavga ettin ve erkekleri dövdün?" diye şaşkınlıkla sordu Kenan Bey.
"Evet," dedim.
"Baba, görmen lazım, çok iyiydi," dedi Poyraz.
"Gördüm oğlum, gördüm karakolda," dedi Kenan Bey.
"Kenan!" diye uyardı annem.
"Çocuklar, ya başınıza bir şey gelseydi? Ya yaralansaydınız? Bir daha sakın yapmayın," dedi Kenan Bey. Kenan Bey'in ani ruh değişimine şaşırdım ama belli etmedim.
"Ya ben oğullarımı her gün karakoldan toplamaktan yoruldum, bir de kızım çıktı başıma. Bari biriniz bana çekseydi," dedi annem.
"Anne, benim ne suçum var?" diye sordu Polat.
"Hadi be oradan! Sen de Savcı olunca sen de karakoldan çıkmazsın. Ben senin ciğerini biliyorum," dedi annem.
"Ama anne..." diye itiraz etti Polat.
"Polat, sus. Hadi hepiniz odalara. Yarın okul ve işler var. Saat 2 olmuş," dedi annem. Annem öyle deyince hepimiz odalara dağıldık. Odama geldim, kendimi yatağa attım. Uykuya teslim oldum, çok yorgunum.
Sabah alarm ile uyandım, duşa girdim. Sonra rutin işlerimi halledip okul formasını giydim. Aşağı indim, kahvaltı yapıp okula gittik. İlk ders tarihti. Teneffüs olunca lavaboya gittim. Tam çıkacakken yüzümde bir baskı hissettim. Sonrası karanlık. Ve ben galiba kaçırılıyorum diye düşündüm, çünkü en son ben bayılmadan önce adam, "Sonunda seni tek yakaladım küçük hanım," demişti.
Yazar Notu
"Evet arkadaşlar, bir bölümün daha sonuna geldik. Sizce sonraki bölümde ne olacak? Gökçe'yi kim kaçırdı, ne için kaçırdı? Diğer bölüm yarın. Sizi seviyorum. Takip edip, yorum yapıp, oy verir misiniz lütfen? İyi geceler hepinize."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |