Yine o lanet depoda uyandım. Babam sabaha kadar durmadan vurmuş, sonra hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmişti. Annem diyemeyeceğim o kadın, beni kaldırıp kahvaltı hazırlamamı söyledi. Hemen kalktım, mutfağa geçip kahvaltıyı hazırladım. Ardından duşa girdim.
Aynaya baktığımda her yerimin yara ve morluklarla dolu olduğunu gördüm. Gözlerim doldu. Neden beni sevmiyorlar diye düşündüm ama hiçbir cevap bulamadım. Daha fazla oyalanmadan üstümü giydim ve aşağı indim. Kadın, sofrayı topladıktan sonra salona gelmemi söyledi. Sofrayı hızla toplayıp yanlarına gittiğimde ikisinin de yüzünde bir gülümseme vardı.
Bana bakıp, "Sen bizim kızımız değilmişsin. Hastanede karışmışsın," dediler. On yedi yıl... Tam on yedi yılım mahvolmuştu bu insanların yüzünden. "Hastanede karışmışsın" demek bu kadar kolay mıydı? Ne kadar sevmesem de bir ailem var diyordum, ama artık o da yoktu.
Babam bana dönüp, "Haydi kalk hazırlan, hastaneye gidip gerçek kızımı alacağım ben," dedi ve çıktı. Annem de onu takip etti. Ben hemen yukarı çıkıp telefonumu ve zorla biriktirdiğim paramı aldım. Aşağı indiğimde arabaya bindik ve yola çıktık. Yirmi beş dakika sonra Özel Yılmaz Hastanesi'ne, yani doğduğum hastaneye vardık. Onlar önden, ben arkadan yürüdüm.
Danışmadan gideceğimiz odayı öğrendik: beşinci kat. Onlar asansöre binerken ben merdivenleri çıktım. Doktorun odasının kapısına gelince çalıp içeri girdik. İçeride, benim ailem dediğim insanlar, dört kişi daha ve bir doktor vardı. Diğer ikisi sanırım gerçek ailemdi. Yanlarındaki kız da herhalde onların kızıydı.
Doktor, "Gökçe de geldiğine göre test için kan almam lazım. Önce babalardan, sonra da kızlardan alacağım. Buyurun," dedi. Babalardan kan alındıktan sonra sıra bize geldi. Önce o kızdan alınacaktı ama kız yerinde durmuyordu, "Ya iğne kırılırsa?" deyip duruyordu. Yarım saat sonra sıra bana geldi. Kan tutmasına rağmen sesimi çıkarmadım. Kafamı başka yöne çevirip bekledim.
Doktorun, "Kızım, sen bir şey yemiyor musun? Damarların çok içeride, kanın neredeyse hiç yok," dediğini duydum. Haklıydı, evde doğru düzgün yemek yemiyordum, daha doğrusu vermiyorlardı. Ama bunu onlara söylemedim, sessiz kaldım.
Doktor dışarı çıktı ve beş dakika sonra elinde bir vişne suyuyla geri döndü. Bana uzatıp, "Al, iç. Kan yapar," dedi. Ben, "Gerek yok," desem de elimden tutuşturdu ve yerine oturdu. Sonuçların bir saatte çıkacağını söyledi.
Babam olacak adam ayağa kalkıp, "Teste gerek yok," dedi. "Ben Hazal'ın benim kızım olduğundan, adımın Kemal olduğu kadar eminim." Sonra annemin ve o kızın elini tutup gidecekken bana baktı. "Gökçe, eve gidip eşyalarını topla. Akşama kadar vaktin var, altıdan sonra o eve bir daha gelme," dedi ve gittiler.
O anın şokunu atlatamadım. Hemen bu kadar kolay mıydı silip atmak? Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ama neyse, gidip eşyalarımı toplamalıydım. Zaten fazla bir şeyim yoktu ama gitarımı ve kemanımı almam gerekiyordu. Onlar bana en yakın iki arkadaşım Ezgi ve Hasan'ın hediyeleriydi. Onları çok seviyordum.
Daha fazla vakit kaybetmeden odadan çıkmaya yeltendiğimde o kadın kolumu tuttu. "Kızım, bekle. Sonuçlar çıksın, birlikte gideriz," dedi. Kolumu çektim. "Ben temastan hoşlanmıyorum. Ayrıca o testi beklersem vakit kaybederim ve o test sizin kızınız olmadığımı gösterirse eşyalarımı alamamış olurum. O yüzden gitmem lazım, kusura bakmayın," dedim ve çıktım. Zaten o test ne derse desin onlarla gitmeyecektim.
Merdivenlerden inip otobüse bindim. Bir saat sonra eve varmıştım. Hemen kapıyı açıp odama girdim ve eşyalarımı toplamaya başladım. En son kemanımı ve gitarımı alıp çıktım. Şimdi nereye gidecektim? Telefonuma baktım, saat altı olmuştu. Test sonucu çıkmıştır bile çoktan. Acaba sonuç neydi? "Aman bana ne," diye düşündüm.
Önce sahil kenarına gittim. Bir yere oturup gitarımı çıkardım ve çalmaya başladım. Çalmayı da söylemeyi de çok severdim. En son bir alkış sesi duyduğumda arkama baktım. Kalabalık bir grup beni tebrik ediyordu ve bir şarkı daha söylememi rica ettiler. Ben de Manga'nın "Dünyanın Sonunda Doğmuşum" şarkısını söyledim. Herkes beni yine tebrik etti.
Saat dokuz olmuştu. Hava yavaş yavaş soğuyordu. "Ne yapacağım?" diye düşünürken yanıma biri oturdu. Kafamı kaldırıp baktığımda bu, hastanedeki adamdı...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |