7. Bölüm

7

🌺
geceninhanimii

 

Derin bir nefes alarak kafamı yere eğdim ve yürümeye devam ettim.

 

"Demek seni de kaybettim Doğa." Duyduğum kelimelerle olduğum yerde kalakaldım. Kalbim boğazımda atıyor gibiydi. Gözlerim doldu.

 

Adımı hatırlıyordu.

 

Siktir, beni hatırlıyordu. Şaşkınlıkla arkamı dönüp ona baktığımda çöktüğü yerden kalkmış, dikkatli bir şekilde bana baktığını gördüm. Sahi kaç yıl olmuştu onunla göz göze gelmeyeli? Sanki bir asır geçmiş gibiydi adımı sesinden duymalı.

 

"Beni nerede kaybetmişsin Arza?"

 

Oysa ben hep sendeydim, seni kaybeden bendim.

 

Titrek çıkan ses tonumla yutkundum. Sessiz sokakta yutkunmam bir çığlığa bedeldi. Kaşları yukarı kalkıp yüzünde bir tebessüm belirdiğinde yüz ifadem yumuşadı.

 

Ve ben kaç yıl geçerse geçsin onun bir bakışına, bir gülüşüne, bir sözüne yenileceğimi daha iyi anlamış oldum.

 

"Bugün o ıslığı duyduğumda aklıma gelen son isim bile değildin. Olanları duydum ama hala inanmakta zorluk çekiyorum. Sahi, cidden kavga mı ettin?" Yüzündeki tebessüm yok olup gittiğinde istemsizce gerildim. Bunu beklemiyordum. Yıllar sonra ilk konuşmamızın ana teması cidden bu mu olacaktı?s

 

"Doğru duymuşsun, kavga ettim." Gözleri kısılıp yüzünü bir hayal kırıklığı kapladığında içim ezildi. Bu hissin ardından içimi yakan bir öfke hissettim. Neydi yüzündeki hayal kırıklığı? Yıllardır benimle tek bir kelime etmemişken şimdi kavga ettiğim için beni mi yargılıyordu?

 

Sikerler böyle işi.

 

"Çok yazık." Arkasını dönüp ilerlemeye başladığında gözlerim doldu. Ağlamamak için derin nefesler alırken sesimin titreyeceğini bilsem de arkasından bağırmadan edemedim.

 

"Neden kavga ettiğimi sormayacak mısın?" Bir anda arkasını dönüp yüzüme baktığında çatık kaşları dolu gözlerimi görmesiyle havaya kalkmış daha sonra da kaşlarını indirerek bana daha sakin bir ifadeyle bakmaya başlamıştı.

 

"Bir kavganın haklı tarafı olur mu Doğa?"

 

"Olmaz mı Arza?"

 

"Olmaz. Ne olursa olsun bir insanın yanan canının haklı bir nedeni olamaz. Ne kadar kızarsan kız şiddet bir çözüm yolu olamaz." Kafamı yere eğdim, karşısında boynum büküldü.

 

Haklıydı.

 

Varsın müdür benim kopya çektiğimi düşünsündü, ne olacaktı ki? Ben gerçeği biliyordum. Babama olanları anlatsam bana inanırdı. İnsanlar benim kim olduğumu öğrenip çürük yumurta muamelesi yapsa ne olurdu ki?

 

Benim gururum ne zamandan beri ideallerimin önüne geçmeye başlamıştı?

 

"Haklısın." Zar zor ağzımdan çıkan kelimeden sonra arkamı döndüm ve yürümeye devam ettim. Beni durduran şey omzumda hissettiğim ağırlık olmuştu. Şaşkınlıkla arkamı döndüğümde dibime kadar girmiş olduğunu görmek soluklarımı hızlandırmıştı. Hele yüzündeki o tebessüm...

 

Neydi o şarkı?

 

Ben bu gece ölmezsem ölmem ölmem hiçbir vakit. Dağ gibi bir yiğide kıydı keçti sanki vakit.

 

"​Nereye gidiyorsun bakalım elma şekeri?" Duyduğum ithaf ile kocaman gülümsedim ve bir anda Arza'nın karşısında anasınıfındaki o küçük çocuğa döndüştüm.

 

Elma şekeri... Anasınıfında ona her gün elma şekeri verirdim. Bunu hatırlıyordu, o beni unutmamıştı.

 

"Eve gidiyorum." Verdiğim saçma cevapla elini omzumdan çekerek kısık desibelde bir kahkaha atmıştı. Yıllar sonra onu gülümsetmek kalbimde güneşi doğurmuş gibiydi.

 

"Önce söyle bakalım, neden kavga ettin?"

 

"Bir önemi yok demiştin?"

 

"Önemi yok çünkü dediğim gibi şiddetin haklı bir tarafı yok. Seni bu kadar delirten şeyi merak ettiğim için soruyorum." Sıkıntılı bir nefes alarak yüzümü buruşturdum. Yıllar sonra onunla konuşmuş olmak beni mutlu etse de bu konuşmanın alt yapısının benim rezilliğim olması keyfimi bi' tık kaçırıyordu.

 

"Sanırım bu semt benim de kafayı yememe neden oluyor Arza. Şimdi, seninle konuşurken hareketlerimin taşkınlığını fark ediyorum. Kız kopya çekip suçu bana attı. Müdür de ona sorgusuz sualsiz inanınca bende de şalterler attı. Sanırım aşağılanmış hissettim."

 

Ulan karşımda çocukluk aşkım olunca ne de güzel şakımıştım. Oturup yediğim yemeğe kadar anlatmasam bari. Sanırsın kırk yıllık dostum.

 

"Bir daha kavga etme Doğa." Yumuşak ses tonuyla kafamı kaldırarak önce yüzündeki tebessüme baktım. Bana tebessüm ettiği gerçeği kalbimi zorluyordu. Gözlerim gözlerini bulduğunda kalbimde, onu bırakıp gittiğim karanlık odada bir ışık parladı.

 

"Etmem." Tek solukta ağzımdan çıkan cümle tebessümünü genişlettiğinde bu sefer benim de yüzümde bir tebessüm belirmişti.

 

"Onlardan intikam almak istiyorsan bunu kavga etmek yerine derslerine daha çok çalışarak yapmalısın. Sınavlardan iyi nortlar almak onlara vereceğin en iyi cevap olacaktır." Haklıydı... Gidip kızı dövmek yerine sınavlarda bilerek düşük not almayı bıraksaydım millet delirecekti.

 

Sınavlarda ikinci olan Ahu'yu geçip Metehan'la birinciliği paylaşmış olsaydım sanırım Ahu'nun geçirdiği sinir krizi yüzünden okula müsabakalar dışında onun için ilk kez ambulans gelmiş olacaktı.

 

Neden olmasındı?

 

"Ovvv yüzündeki o ifade de neyin nesi?" Arza'nın iki adım geri giderek muzip bir ifadeyle ellerini kaldırmasıyla kahkaha atmadan duramadım.

 

"Haklısın, kesinlikle çok haklısın. Aklıma ilk gelen şeyin kavga etmek olması tamamen saçmalıktı. Derslerim iyi, hatta aslında çok iyi. Dikkat çekmemek için bildiğim soruları yapmaz, sınıfı geçecek kadar not alırdım. Bunu neden düşünmedim ki?" Ben kendi kendime kızgın bir şekilde konuşurken ikinci kez omzuma konulan elle aklımdaki her şey silindi.

 

Aslında, sanırım aklım da uçup gitti.

 

"Seninle konuşmanın ne kadar eğlenceli olduğunu unutmuşum. Sahi, anasınıfında aramız iyiydi diye hatırlıyorum. Neden konuşmayı kestik ki?"

 

Çünkü sen ilkokulda sarışın, barbie bebeğe benzeyen bir kızla takılmaya başlayarak beni unuttun göt lalesi.

 

"Bilmem ki..."

 

"Bak ne diyeceğim, yarın futbol ve basketbol müsabakaları var. Herkes birbirini yerken gidip tatlı yemeye ne dersin?"

 

Allah, canım çıktı gidiyor galiba.

 

"Şey, olur."

 

"Süper. Müsabakalar öğlen başlayacak. Saat 1 gibi Vaveyla kafede buluşuruz."

 

"Tamam, görüşürüz o zaman. İyi geceler."

 

"Görüşürüz elma şekeri, iyi geceler." Gülümseyerek arkasını dönüp ilerlediğinde ben de hızla arkamı dönüp eve doğru bildiğiniz depar atmaya başladım.

 

Konuşmalarımız kafamın içinde tekrar tekrar oynarken apartmana vardığımda nefes nefese kalmıştım. Cebimden anahtarı çıkarıp asansörü beklemeden merdivenleri ikişer üçer çıkarak üçüncü kata vardığımda zar zor nefes alıyordum. Anahtarı deliğe sokup eve girdiğimde babamın içeriden seslenmesiyle derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım.

 

"Ben geldim, odama geçiyorum." Babamın cevabını beklemeden odaya girdiğimde yatağımda oturmuş abimin kollarını göğsünde birleştirerek ciddi bir ifadeyle beni beklediğini gördüm.

 

"Sonunda gelebildin. Otur bakalım bu gün hakkında konuşmamız gerekenler var."

 

"Bekle, önce benim yapmam gereken bir şey var." Abim merakla bana bakarken önce kendimi yüz üstü yatağa atarak yastığıma yüzümü bastırıp koca bir çığlık atmıştım.

 

"Lan ne yapıyorsun mal!" Abimin bağırışını umursamadan yastığıma sarılarak sırf üstü döndüm ve kahkaha atarak ayaklarımı yatağıma vurmaya başladım.

 

Çıldırmıştım, kelimenin tam anlamıyla çıldırmıştım.

 

Allah'ım sana geliyorum yaraaabbbiiim!

 

Resmen yıllar sonra Arza ile konuşmuştuk. Beni unutmamıştı, beni hatırlıyordu!

 

Yataktan kalkarak elimdeki yastığı gelişigüzel fırlattım ve odanın ortasına geçerek deli gibi dans etmeye başladım

 

İçim içime sığmıyordu lan!

 

"Doğa! Kızım bir dur ne yapıyorsun sen?" Abimi bir kez daha umursamadan kocaman bir kahkaha attım. Odanın kapısı sertçe açıldığında göz ucuyla babamın endişeyle odaya girdiğini görmüştüm.

 

"Ne oluyor burada?"

 

"Ne olacak kızın en sonunda kafayı yedi! Kendi kendine gülüp kahkaha atıp dans ediyor baba!"

 

Abim doğru diyordu, kesinlikle mutluluktan kafayı yemiştim. Ciddi ciddi yarın çocukluk aşkımla tatlı yemeye gidecektik.

 

"Lan!" Bir anda durup bağırmamla korkup geriye doğru adım atan abimle babamı umursamadan kıyafet dolabıma koştum ve kıyafetlerime bakmaya başladım.

 

"Bu olmaz, bu hiç olmaz. Bunun gideri var gibi kenarda dursun. Iyy bu ne be!" Elime aldığım çoğu kıyafeti odanın içine fırlatırken endişeyle kaşlarım çatılmıştı.

 

Yarın ne giyecektim ben!

 

"Ali... Sanırım ne olduğunu anladım."

 

"Lütfen ne olduğunu bana da anlat baba çünkü tımarhaneyi aramama ramak kaldı."

 

"Sanırım kardeşinin hoşlandığı bir dallama var ve yarın onunla bir randevusu var." Elimdeki etekle öylece kalakalmıştım. Hızla arkamı dönüp onlara baktığımda gördüğüm ilk şey babamın kaşları çatık bir şekilde beni süzüyor olmasıydı. Zaten sonra abim küçük bir kıyamet koparmıştı.

 

"Kim lan o lavuk!"

Bölüm : 23.12.2024 00:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...