11. Bölüm

11

🌺
geceninhanimii

Bölüm bi tık modum düşük olduğu için geç geldi. Okuyan çok vote verip yorum yapan yok. Bu bölüm en azından 30 vote olursa yb yarın gelir gençler.

**

"O beni prenses peri sanıyooooo. Ne hata yapsam geri sarıyooo!" Sabahın köründe bağıra çağıra şarkı söylerken bir yandan da saçlarımı tarayarak aynada kendime öpücük atıyordum.

"Yeter! Yeter Allah'ın cezası yeter! Kargalar bile intihar etti senin sesine yeter!" Aynadan yatağımda yatan abime baktığımda kahkaha atmaya başlamıştım. Yüzünü benim yastığıma gömmüş yüz üstü yatarken kendi yastığını da kafasının üstüne koymuş kulaklarına baskı yapıyordu. Odamın kapısı açıldığında merakla kafasını uzatıp bize bakan babama öpücük attım.

"Günaydın veletlerim. Allah neşenizi bozmasın." Babamın odaya girmesiyle abimin yataktan kalkıp odanın kapısına ilerlemesi aynı saniyeler içerisinde olmuştu.

"Ne neşe ne neşe! Kulaklarımın zarını sevdi sabah sabah kızın. Açım ben kahvaltıya çabuk gelin!" Abimin arkasından yaptığım deli işareti babamı gülümsetirken başıyla odamın kapısını işeret ederek odadan çıkmıştı. Ben de oyalanmadan çantamı alarak odadan çıkıp kahvaltı masasına oturdum. Tek gözü kapalı yemek yemeye çalışan abimin tabağından tırtıkladığım sosislerin ardından evden çıkarak ellerim cebimde ıslık çala çala yürümeye başladım.

Hayat güzel, kuşlar uçuyor. Çiçekler açıyor, çocuklar gülüyor. Anam benim içim içime sığmıyor!

Mahallede ilerlerken köşeyi dönmemle gördüm hayatı, kuşu çiçekleri, çocukları. Az önce içime sığmayan içim şuan resmen can çekişiyordu.

İlk dikkatimi çeken köşeye park edilmiş bir arabaya yaslanmış kızıl saçlı kız olmuştu. Saçları beline kadar uzanan, beyaz tenli ve uzun boylu çıtı pıtı bir kızdı. Gülümseyerek tam karşısında duran Arza'ya bakıyordu. Ve Arza'da ona gülümseyerek bir şeyler anlatıyordu.

İkisinin de üzerinde aynı okulun formaları vardı. Sınıf arkadaşı falan olduklarını düşündüm ama sonra...

Sonra dün akşam saçlarımı toplayan o eller havaya kalktı ve karşısında duran güzel kızın önüne gelen saçını tutup kulağının arkasına sıkıştırdı. Elini çekerken parmaklarının tersini kızın yanağına sürttüğüne bizzat şahit olmuştum.

Durdum, düşündüm. Kendime ne yaptığıma göz attım. Dolan gözlerime inat yüzüme taktığım tebessümle o sokağa girmek yerine yolumu uzatmayı tercih ettim.

Neden böyle olmuştu ki? Yıllar sonra bir gece vakti benimle hiçbir şey olmamış gibi, sanki yılları aramıza sokmamışız gibi pervasızca konuşan bu adama neden direkt kapılmaya meğilli olmuştum?

Yani Arza'yı tanımıyordum bile! Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Hiçbir şey duymamıştım! Bildiğim tek şey her turnuvada tekvando dalında abimden sonra aldığı birincilikler olmuştu.

Ben onun çocukluğunu biliyordum gençliğini değil...

Nasıl olurdu da beni bu kadar heyecanlandırmasına izin vermiştim? Nasıl hiç tanımadığım bir adamın saçlarıma dokunmasına izin vermiştim! Nasıl olmuştu da onun, beni bıraktığı yerden aynı şekilde gelip alacağını düşünmüştüm.

Tüm hayatım boyunca tek arkadaşım Arza olmuştu. Arkadaşlığımız kısa sürse de ilk ve tek arkadaşım o olmuştu işte. Sanırım bu gerçek onu benim gönlümde çok ayrı bir yere koymuş ve yıllar geçse de onu orada, küçük bir çocuk masumluğuyla korumayı başarmıştı.

Kim bilir Arza'nın hayatından kimler gelip geçmişti....

"Hayırdır Ata, karadenizde gemilerin mi battı?" Ellerim cebimde başım yere eğik aheste aheste yürürken duyduğum sesle daldığım düşüncelerimden sıçrayarak sağıma döndüm.

Lisemizin gözde çocuğu Metehan elindeki sigara, yüzündeki gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Karadenizde gemileri batmış lafı az kaldı sanki. Bunun bildiğin ülkesi yanmış." Solumdan gelen sesle beklemediğim için bir kez daha sıçrarken bu sefer soluma döndüm.

Düşman lisenin gözde çocuğu Cengizhan! Elindeki sigara ve yüzündeki sinsi gülüşle bize bakıyordu.

"Manyak mısınız oğlum siz? İki düşman, karşı caddelerde durmuş birbirinize bakarak sigara mı içiyorsunuz? Bu kaçıncı seviye psikopatlık?" Şaşkınlıkla kurduğum cümleye ikisi de gülmeye başladıklarında kaşlarımı çatarak sabır çektim.

"Sana bir sır verelim mi Ata?" Elindeki sigarayı yere atarak bana doğru gelmeye başlayan Metehan'a tek kaşımı kaldırarak baktım.

"Ne sırrıymış bu?"

"Seninle birlikte sadece 3 kişinin bileceği bir sır." Cengizhan'ın sesiyle ona döndüğümde onun da sigarasını yere atarak bana doğru ilerlemeye başladığını gördüm. Şimdi biri sağımda biri solumda bana yaklaşırken tedirgin olmadan edemedim.

Götü sağlama almam gerekiyor mu ki?

İki adım ileri atarak arkamı döndüm. Bu şekilde ikisinin ortasından çıkmış tam karşılarında durmuş olmuştum.

"Ne saçmalıyorsunuz siz!"

"Metehan'la oturup uzuun uzuuun konuştuk ve senin bizim arkadaşımız olmana karar verdik. Artık üç kişilik bir arkadaş grubu olacağız."

Kahkaha attım. Haaaykııırdııım. Anırmış da olabilirim ama hönküre hönküre kahkaha attım.

"Lan siz mal mısınız? 4 yıldır birbirinizi yiyorsunuz, düşman okulların birincilerisiniz. Ne demek arkadaş olmak? Bir de beni aralarına alacaklarmış." O an Metehan'ın kolunu Cengizhan'ın omzuna atmasıyla durdum. Sonrası tam bir faciaydı zaten.

"Neden teyzemin oğluyla düşman olayım ki Doğa?"

Hassiktir...

Metehan ve Cengizhan kuzenlerdi! Hem de teyze çocuklarıydı! Yani yıllardır yaptıkları kavgalar milleti kandırmak için miydi?

Peki neden bunu bana söylüyorlardı? Benimle arkadaş olmak da neydi!

HEDEF BEN MİYİM FUAT ABİ!

 

 

 

Bölüm : 21.01.2025 21:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...