Arza saçlarımı topladıktan sonra tekrar yanıma oturduğunda elimi kaldırarak saçlarımın uçlarına dokundum. Arza bana gülümseyerek bakarken yanaklarımın yandığını hissettim.
Kahretsin, tüm ayarlarım birbirine girdi ha!
Elimi indirerek kucağıma koydum ve derin birkaç nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Bu arada yüzüme ufak bir tebessüm kondurup daha normal görünmeye çalışmıştım.
"Bugün konuştuğumuz gibi buluşamadık, kusura bakma. Abimin beni darlama perileri tutmuş." Gözlerimi devirerek kurduğum cümleye kısık bir kahkahayla karşılık verdiğinde aldığım nefes iç çeker gibi olmuştu.
"Sorun değil, kafana takma. Abinin istediği zaman nasıl bir bela olabileceğini tüm semt biliyor." Dediklerine gülmeden edemedim. Haklıydı, Ali Ata istediği zaman birilerini bakışlarıyla bile huzursuz edebilirdi.
"Doğru diyorsun, sonuçta o Ali Ata!"
"Ve sen de onun kardeşi Doğa Ata'sın. Son olaylardan sonra gördük ki senin de abinden aşağı kalır yanın yok." Dirseğiyle kolumu hafifçe dürterek muzip bir ses tonuyla bana takılır gibi konuşması komik olsa da utanmadan edememiştim. Çünkü bunu doğru bulmadığını çok net bir şekilde söylemişti.
"Bu konuyu kapatabilir miyiz lütfen!"
"Tabii ya kızları amele sümüğü gibi asfalta yapıştırıp tüm semte racon keserken iyiydi? Şimdi ben iki laf atınca mı utandınız Doğa Hanım?"
Ay resmen benimle dalga geçiyordu!
"Şunu dillendirip durmayı bırakır mısın! Tamam, yaptığımın doğru bir şey olmadığını biliyorum, bu konuyu konuşup hallettiğimizi sanıyordum. Bir daha kavga etmeyeceğim."
"Bu senin için zor olacak."
"Neden öyle dedin ki?"
"Peşini bırakacaklarını mı sanıyorsun? Onlara abinden sonra izleyebilecekleri en muhteşem kavgayı gösterdin. Üstelik ilk kez biri kendi okulundan birini dövdü. Sırf daha fazla kaos için özellikle üzerine oynayacak çok fazla kişi olacak." Gülümseyerek omuz silktim.
"Oynasınlar, yıllardır sessiz kalmışım. Onların kışkırtmalarına kanacak değilim."
"Dedi üzerine iftira atıldığı için üç kızı semtin ortasında döven Ata." Yüzümü buruşturarak ona yandan bir bakış attım.
"O bir kere olur tamam mı! Herkes hata yapabilir. Artık kavga etmeyeceğim, onları derslerle vurmaya karar verdim. Tüm sınavlarda ful çekip okul birincisi olayım da görsünler başarı neymiş!"
Pekâlâ, tanışalım. Ben 1-A sınıfından Doğa Ata.
Arza'nın mahalleyi inletecek şekilde attığı kahkahalar yüzünden elimle yüzümü kapatıp sıkıntıyla inledim. Bunları derken sesim resmen küçük bir kız çocuğu gibi çıkmıştı. Çocuk kahkaha atmakta haklıydı, kim olsa gülerdi!
"Oy oy oy seni çok mu sinirlendirdiler seniiii. Sen iyi notlar alıp birinci mi olacakmışşsıın. Hepsi seni kıskanacak mıymııış." Eğer bu cümleleri yanaklarımı tutup sıkmadan söyleseydi ona cazgırlaşabilirdim fakat sıcak elleri yanaklarımda, yüzü ise burnumun dibindeyken ona sinirlenmek bir yana dursun aklımı kaybetmiştim!
Ulan aklım nerede benim!
Bir anda ayağa kalkarak ellerinden kurtulduğumda şaşkınlıkla bana bakakalmıştı.
Oğlum kalbe zararsın lan sen!
"Abim beni bekliyordu, unuttum. Sonra görüşürüz." Cevap vermesini beklemeden arkamı döndüm ve resmen depar atarak koşmaya başladım.
Ama ne koşmak.
Speedy Gonzales görse 'büyüksün ablam" der önümde eğilirdi. Sonic o dikenlerinden taç yapar kafama takar önümde eğilip tapma moduna geçerdi. Roadrunner bip bip diye diye parti kur oy verelim başkan derdi anasını satayım!
Nasıl koştum, eve nasıl geldim, kendimi kapıdan içeri nasıl attım hiçbir fiktim yoktu. Tek hatırladığım odama giderken abimin bana attığı ölümcül bakışlardı. O bakışlara anlam veremesem de çok umursamadan odama girip kendimi yatağıma attım.
Sonra da deli gibi dönmeye başladım.
Arza'nın saçlarımı toplaması, bana gülümsemesi, yanaklarımda ellerini hissetmem... Hepsi kafamın içinde tekrar tekrar oynarken ayak parmaklarım içe doğru kıvrılıyor, göğsümü bir sıcaklık kaplıyordu.
Kapımın çalınmasıyla tepinmeyi bırakıp yatakta doğruldum ve kapıyı açıp bana bakan abime tek kaşımı kaldırarak "hayırdır" bakışları attım.
"Beraber yatalım mı?" Gülümseyerek kafamı salladım ve hemen yatakta kayarak abime yer açtım. Bu hayatta en çok sevdiğim şey abim ya da babamla yatmaktı. Kaç yaşıma gelirsem geleyim onların göğsüne kıvrılmak bu dünyadaki evimi bulmak gibiydi.
Bu dünyadaki evim dört duvar değil, onların sığındığım göğsü, kollarının arasıydı.
Yanıma gelen abim boş yere yattıktan sonra ikimizin de üstünü örtmüş ve kolunu açarak beni göğsüne davet etmişti. Hızla kafamı göğsüne koyarak kollarımı beline doladığımda o da sıkıca bana sarılmaya başlanılmıştı.
"Oyy benim güzeller güzeli kardeşim, seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum abi, ben de seni çok seviyorum." Kollarını sıkarak beni biraz daha sarıp saçlarımı okşamaya başladığında anında uyku moduna girmiştim.
"Ne olursa olsun senin yanındayım küçüğüm. Bir derdin, sıkıntın olduğunda bana gelmek için asla tereddüt etme. Ben seni yargılamam, ben sana kızmam, ben sana küsmem. Ben sadece yanında durup elini tutarım. Ben sadece senin abin değil aynı zamanda en yakın arkadaşınım. Bana bir şey anlatmak istersen utanma, çekinme. Bu hayatta bir şey konuşurken düşünmemen gereken tek kişi benim."
Gülümsedim. Gözlerim kapanırken kafamı sallayarak abimi onayladım. Tabii abimin Arza'dan haberi olduğunu da anlamış oldum. Çünkü abim durduk yere benimle bu konuşmayı yapacak biri değildi.
Sanırım hareketli günler bizi bekliyordu.
*
Arkadaşlar ben bir hasta olmuşum ama varyaaaa hayatım kaydı, bu nasıl griptir. Günlerdir sürünüyorum. Bölümler bu yüzden geç geldi. Kendimi biraz toparladığım için bölüm yazıp atmak istedim. Az daha toparlanayım, günlük bölümlere devam edeceğim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |