Keyifli okumalar...
[][]
Merdivenlerin başında bana yeşil gözlerini kısıp sertçe bakan adama baktım. Kendini ne sanıyordu da bana böyle saçma saçma bağırabiliyordu?
"Asıl siz dikkat edip, önünüze bakın."
Boyu benden epeyice büyüktü başım herhalde omuzlarına anca geliyordu. Kumral dalgalı saçları ve yeşil çimene benzeyen gözleri vardı. Karşımda ki kişi yakışıklı biriydi bunu kabul ediyordum ama beni hiç etkileyecek konumda değildi. Etkilemek istediğimde bana bakmıyordu.
"Ben zaten önüme bakıyorum. Kafayı deve kuşu gibi gömmüşsün merdiven çıkıyorsun. Gelmiş bir de bana bağırıyorsun. "
Ukala ukala konuşan çocuk ile zaten sinirli olan ben daha da sinirlenmiştim. O anki sinirle de ayağımı kaldırdığım gibi bacağına tekme attım. Kabul benden beklenmeyecek bir hareketti ama o da hak etmişti.
"Lan manyak mısın? Deli."
Sert vurduğum için önümde eğilip dizini tutan adama birde elimi saçına atıp çekmem şoku yüklenmişti.
Ama dediğim gibi haketti.
"Sensin manyak da deli de. Bulaşma bana kırarım kafanı senin."
"Dua et kızsın görürdün gününü yoksa."
Al işte geri kafalı salak insanlardan biri daha beni bulmuştu. Ne yani erkek olsam tekme tokat girişecek miydi? Eğer öyleyse gerçekten manyak da o oluyordu deli de.
"Aynen canım ondan."
Bana kırmızı görmüş boğa gibi bakıyordu ama hiç umrumda değildi. Bu yüzden onu hiç umursamadan omzuna vurarak merdivenleri çıkmaya başladım. Yaptığım son hareket ile yine söyleniyordu belliki. Anca söylensin zaten. Dua etsin elimde ki kitabı kafasına fırlatmamıştım.
Merdivenleri çıkıp Haydar abimin odasına yöneldim. Epeyidir de görüşemiyorduk. Onu çok özlemiştim.
Odasının önüne gelince kapıyı tıklatıp açtım. Kafasını önünde ki baktığı kağıtlardan kaldıran Haydar abim beni görür görmez oturduğu yerden kalkmıştı. Yanıma kadar gelip bana sıkıca sarıldı. Bende beline doladım kollarımı. Bu gerçek sıcaklığı neredeyse unutmuştum.
"Gel bakalım Nisoş. Buralara hangi rüzgar attı bakalım seni."
Sorduğu soru ile gülümsedim. Odada ki koltuğa otururken sorusuna cevap veriyordum.
"Uğrayamıyordum. Özledim bir geleyim dedim. Kötü mü ettim?"
Saçlarımı karıştırıp kötü kötü bana baktı.
"Ne kötüsü çok iyi yaptın özledik seni, Ali'yi.
Biliyordum bizi özlediğini. Abimizdi o bizim, her zaman yanımızda olan kişiydi. Nasıl özlemezdim.
Haydar abim ile biraz daha sohbet etmiştik. Sohbetin ortasında odasına yemek de söylemişti. En sevdiğim tavuklu yemeği getirtmişti. Yemeğimizi yerken bir yandan da sıradan şeylerden konuşup durduk. Haydar abim yakında Fransa'ya gideceğinden bahsetmişti. Sevinmiştim işlerini büyütmesine.
"E sen söyle bakalım bu gözler niye şişti. Niye ağlandı anlat bakalım?"
Beni benden iyi bilen kişiydi o. Zaten ağladığımı da gizlemek gibi bir amacım yoktu. Tenimin en sevmediğim yani buydu. Ağlasam dakikasında kızarıyordum, uyansam kızarıyordum ya da darbe alsam epeyi zaman çıkmıyordu tenimden. Bu yüzden kaç kutu kapatıcı bitirdiğimi ben unutmuştum.
"Önemli bir şey değil abi."
"Önemli olup olmadığını sormadım sebebini sordum."
"Anlatmasam daha iyi olur."
Haydar abime ile daha önce gönül işlerinden oluşan bı konu hakkında hiç konuşmamıştık.
"Öyle olsun bakalım. İstediğin zaman anlatırsın zorlamayacağım."
"Teşekkürler abi."
Haydar abim ile biraz daha sohbet ettikten sonra kalkmıştık. Beni eve bıraktıktan sonra evine geçecekti o da.
Okuldan, işten, gideceğimiz tatilden bahsederken çoktan oturduğum semte girmiştik. Abim buraları çok beğendiğini belki ilerde evlenirse buradan ev alabileceğini söylemişti. Bu dediğine sevinmiştim. Haydar abimin de yakınlarım da olmasını çok istiyordum. Evin önüne geldiğimizde kısa bir vedalaşma ile ayrılmıştık.
Evin bahçesine girdiğim de korumalardan biri açmıştı kapıyı bana. Hiçbirinin ismini bilmediğim için sadece teşekkür edip eve girdim. Etrafta kimse görünmüyordu. Bu yüzden odama çıkmaya karar verdim. Zaten kimseyle de konuşmak istemiyordum. Merdivenleri çıkmak için adım attığımda salon tarafından birinin konuşmasını duydum. Evde kimsenin olmadığını düşündüğüm için meraklanmıştım. Merdivenlere çıkmak için hazırlanan ayaklarımı salona çevirdim. Tam kapıdan içeri girecektim ki annem ve babamın konuşmasını duyunca durdum orada.
"Mahir, canım anlamıyorsun beni. Ben sana kötü bir şey demiyorum. Anlatmak istediğim Kadir'in yaptığı hoş değil artık. Sanki bizden uzaklaşmaya çalışıyor. İşi önemli olabilir saygı duyuyorum ama oğlumu özlüyorum artık. Sende hiç bir şey demiyorsun."
"Canım bende biliyorum ama kos koca adam ne diyebilirim. Sadece keşke döndüğünde hemen buraya gelseydi. Nisan'ın önüne böyle çıkması saçma olmuş. "
Konuşmalarından mantıklı bir şey çıkartmaya çalışıyordum. Kadir diye bahsettikleri kişi kimdi. Benim karşıma çıktığına göre benim tanıdığım biriydi. Şöyle bir kafamı yokladığım da aklıma bugün tekrardan karşılaştığım Kadir gelmişti. Ama konunun onun ile alakası neydi? Babamlar tanıyor muydu o adamı?
Zaten sürekli karşıma çıkmasından anlamalıydım bir işler döndüğünü. Ama babamın beni korumaya çalışmamasından kötü biri olmadığını çıkarttım. Daha fazla kapının arkasında durmak istemediğim için girdim içeriye.
Koltuklarda yan yana oturan annem ve babamdan beni ilk fark eden annem olmuştu. Beni gördüğünde yerinde dikleşmiş evde olduğuma şaşırmıştı. Babam da beni görünce biraz tedirgin olmuştum. Öyle mesaj atarak okuldan çıkıyorum demek kolaydı ama gel şimdi sebebini açıkla. Daha önce onlara hiç hesap vermediğim için biraz korkmadım değildi.
"Nisan senin okulda olman gerekmiyor mu?"
Annemin sorusu ile babam bana bakmış bende ellerimi önümde birleştirmiştim.
"Ben okuldan erken çıktım. "
Annem kaşlarını çatmış bir bana bir babama bakmıştı. Kabul kadın ilk kez yaptığım bu hareket ile şaşırmış olabilirdi. Ben hasta olduğumda bile ders çalışan insandım çünkü.
"Şöyle otur Nisan."
Babamın sert sesiyle biraz korkmuştum. Bana hiçbir zaman sert davranmadığı için alışmıştım onun bu kibar hallerine.
Babamın dediğini yapıp tekli koltuğa karşılarına oturdum.
"Neden erken çıktın bakalım okuldan?"
Babamın sorusuyla alt dudağımı ısırdım. Deniz yüzünden nasıl derdim ki? Aklıma bir iki saat önce yaşadığım şeyler aklıma gelince tekrar aynı kötü hisse kapılmıştım.
"İyi hissetmiyordum." dedim mırıldanarak. Ellerimi önüme koyup parmaklarım ile oynuyordum.
"Peki beni aramak yerine neden başkasının arabasına binip Haydar'ın yanına gittin ?"
Önde ki başım bir anda kalkmıştı. Nerede ne yaptığımı nasıl bilebiliyorlardı? Beni mi takip ediyorlardı? Belki de Haydar abim restoranda iken arayıp ya da mesaj atıp söylemişti. Aklımdan sorular türetmeye başlamışken annemin sesi ile ona döndüm.
"Nasıl başkasının arabası?"
"Onu bize Nisan Hanım söyleyecek."
Babamın sesi ile tekrar utanarak başımı önüme eğdim. Galiba ailemden yediğim ilk uyarı bu olacaktı.
"Özür dilerim düşüncesizce davranıp saçma hareketlerde bulundum. Bir daha tekrar olmayacak. Arabasına bindiğim kişi de daha önce babamı anlattığım Kadir isminde biriydi. Kötü biri olmadığını bildiğim için arabasına binmiştim. Ama bir daha tekrar olmayacak."
Neden bu kadar korktuğumu anlamıyordum. Bana sert de davranmıyorlardı şu anda ama neden bu kadar korktum anlamıyordum.
"Nisan kızım başına bir şey gelecek diye çok korktum. Bir anda okuldan çıkıyorsun, ben okuldan çıktım Haydar abimin yanına gideceğim diyorsun ve ben bir şey mi oldu diye kafayı yiyorum. Arıyorum açmıyorsun, Haydar'a soruyorum iyi misin diye Allah'tan o bakıyor cevap veriyor. Zaten tanımadığın birinin arabasına binmen beni en çok korkutan şey oldu."
Babam tane tane konuştukça gözlerim doluyordu. Bir günde hem hoşlandığım çocuğa açılıp reddedilmiştim hem de okulu asmıştım üstüne kavga etmiştim ve ailemden ilk uyarımı yiyordum. Ama hepsinden çok Deniz'in olamayız demesi aklımda dönüp duruyor ve beni çok üzüyordu. O aramızda geçen yakınlaşmalar bir tek beni etkilemediği, onun da etkilendiğini söylemişti ama bir de beraber olamayacağımızı söylemişti. Girdiğim ilk aşk olayı da böylece bitmişti.
Utanıyordum. Ben ona yakın olmak için çaba sarf etmemiştim. Gözlerimden yavaş yavaş yaşlar akmaya başladı. Her dışarı çıktığımda dibinde bitiyordu, bana kibar davranıyordu, saçım ile oynuyordu, beni merak edip camımı taşlıyordu. Neden yapıyordu ki bunu? Madem olamayız diyordu bile bile neden bana yakın davranmıştı. Neden beni ona tutulmadan uyarmamıştı. Kafam aşağı eğik olduğu için annem ve babam gözlerimden akan yaşı görmüyordu. Bacağımın açıkta kalan yerine akıyordu yaşlarım.
"Ama merak ediyorum okuldan neden bir anda çıkıp gittin, bir şey mi oldu?"
Alt dudağımı ısırıp ses çıkartmamaya çalışıyordum ama zor geliyordu. İstemsizce omuzlarım sarsıldığında annemin yerinden kalktığını gördüm.
"Kızım?"
Babamda yanıma gelip çenemden tutarak havaya kaldırdı başımı. Ağladığımı gördüğünde kaşları çatılmıştı.
"Kızım ne oldu?"
Kafamı iki yana salladım. "Bir şey yok."
Annem babama bakıp kafası ile işaret verdi. Babam anneme kafasını sallayıp odadan yavaş adımlar ile çıktı. Babamın çıkması ile annem yandan bir şekilde bana sarıldı.
"Ne oldu bir tanem bu yaşlar neden. Anlat annene dinlerim ben seni."
Anlatmadım. Sadece ağladım.
Annem ağlamam geçene kadar beni göğsünden kaldırmamıştı. Ağlamam bittiğinde sadece iç çekişlerim kaldığında beni yavaşça ayağa kaldırılması odama kadar götürmüş yatağıma yaptırmıştı. Uyuyana kadar da bir saniye ayrılmamıştı yanımdan.
Annem gittikten sonra yatağın içinde tavana bakarak şu dakikaya kadar yaşadıklarımı düşünmeye başlamıştım. Gerçek ailemin ortaya çıkması, devamında gelenler, Ali olayı, ablam, kaçırılma olayı ve ne kadar aklıma getirmek istemesem de Deniz olayı. O kadar kafama takmıştım ki Deniz'i artık rüyalarıma bile giriyordu.
Ben aptal bir kız değildim. Kimin nasıl, ne şekilde yaklaşacağını az buçuk kavrayabiliyordum. Pekala Deniz ne kadar inkar ederse ya da etmese biliyordum, bana ilgili olduğunu anlamıştım. Gözlerime bakarken bile farklı bakıyordu.
Ama beni istemiyor.
Beni istememesi ile ilgili o kadar çok teori üretmiştim ki artık bahanelerim bile kalmamıştı.
Ben birini seviyorum diye aynı şekilde o da sevemezdi.
Ne kadar acıtsa da kabul ettim bu durumu. Eğer olamayacaksak. Olmazdık.
[][]
Salonda bahçeye açılan kapının önündeki pufa oturmuş yağan yağmuru izliyordum. Akşam yemeğini çoktan yemiştik. Annem babam ne kadar bugün olanların konusunu açmıyorsa aynı şekilde kardeşlerim de açmıyordu. Bu da benim işime geliyordu.
Aralık ayı çetin soğuk geçse de hala bir tane bile kar tanesi görmemiştik. Bugün yağar sanmıştım ama yine yağmur yağmıştı.
Elimde ki telefondan gelen bildirim ile bakışlarımı dışarıdan telefona çevirdim.
Deniz: Nisan lütfen bak mesajlarıma
Üstten okuduğum mesaj ile sıkıntı ile yerimde dikleştim. Bir kaç kez aramış bir kaç tane de mesaj atmıştı. Ama umursamadım. Madem olamayacaksak, uzak durmamı istiyorsa dururdum.
Herkes odasındayken benim salonda öylece oturma sebebim Ada, Ali ve Timur'u beklemekti. Berk, Senem ve Naza'a da gel demişti ama işleri oldugunu söyleyip reddetmişlerdi. Zaten benim için diğerleri yeterdi.
Aslında şu an sadece Ali gelse yeterdi ama aynı zaman da kız arkadaş desteğine de ihtiyacım vardı. Bu yüzden Ada'nın gelecek olması beni çok mutlu etmişti.
Ben hala öyle hayallere dalmış pufun üzerinde otururken arkamdan birinin omzuma doğru çıkması ile çığlık atarak yeri boylamıştım.
"Naber lan Nisoş."
Ada'nın heyecanlı sesi ile yapıştığım yerden kalkmak için uğraştım. Uğraştım çünkü sırtımdan kalkmayan bir Ada vardı.
"Biraz daha oturursan üzerimde pestil olacağım. "
"Aman ne tatlı canın varmış be."
Üzerimden kalkarken bende yerimde oturur şekle gelmiştim. Salona doğru döndüğümde elinde el kamerası ile video çeken Timur'un bizi çektiğini gördüm.
"Evet arkadaşlar burası da bilyorsunuz kankalarım canlarım Karan'ım ve Nisoş'umun evi. Epeyidir onları görmek istiyorsunuz nasıllar diye." Bana doğru gelip kameraya doğru kafamı itti. "Gördüğünüz gibi yine mükemmeler. Neden peki?"
Kendi kendine konuşup kafasını bana eğen Timur'u elim ile ittim. Yine takipçileri için video çekiyordu.
"Nasılsın güzelim?"
Ali'nin sesi ile Timur'u es geçip bana uzattığı elini tuttum. Ali'nin yardımı ile yerden kalkıp ona sarıldım. Bu ani sarılmamı diğerleri anlamasa da Ali anlardı. O beni hep bilirdi. Son zamanlarda yan yana gelip çok konuşamasakta ben onu biliyordum o da beni. Ne hissettiklerimiz de dahil.
"Senin ile konuşalım mı sonra?"
Ali'nin sessizce dediği ile kafamı salladım. Ondan ayrıldığım da Karan'ın bana buruk bir ifade ile baktığını gördüm. Ne kadar bu haline üzülsem de benim onlardan önce ki hayatım Ali'den ibaretti ve o benim tek ailemdi. Bende yeri ayrıydı onun.
Karan buhranlı havayı dağıtmak istemiş olmalı ki ellerini birbirine bir kere çırpıp neşeli tutmaya çalıştığı sesi ile konuştu.
"Hadi bakalım sinema odasına. Neslihan abla ile bir sürü atıştırmalık hazırladık. Eminim çok beğeneceksiniz."
Atıştırmalık kelimesini duyan Timur kamerayı indirip gözlerini kocaman açtı.
"Allah ziyafet var ziyafet. Gel kız Nisoş buraya. "
Beni kolumdan tutarak peşinden sürükleyen Timur ile gülümsedim. Peşimizden Ali ve Ada da gelmiş sinema odasına girmiştik.
Odanın bir duvarı boydan boya beyaz bir perde ile kaplıydı ortada ise u şeklinde yatak gibi kocaman bir koltuk vardı. Ortasında da büyük bir sehpa. Neslihan abla biz gelmeden atıştırmalıkları taşımış olmalıydı ki sehpanın üzeri ful yiyecek içecek doluydu.
Herkes koltuğa yerleşince Karan eline kumandayı alıp izleyeceğimiz film için perdeyi ayarladı.
"Ne izleyeceğiz peki?"
Ada'nın sorusu ile Timur oturduğu yerden elini havaya kaldırıp konuştu.
"Semum."
Ne olduğu hakkında tek bir şey bilmediğim için sorun etmedim.
Karan göz devirse de kimseden ses çıkmayınca kabul etmişti.
Bir yanıma Ada diğer yanıma Ali, Timur ve Karan olacak şekilde oturduk ve Karan açtı filmi. Film değişik bir ses eşliğinde başladığında yerimde dikleştim. Korku filmi miydi bu? Değişik ses bittiğinde sakin bir şekilde başlamıştı. Yerli bir filmdi ve başları çok sıkıcı devam ediyordu. Kaldı ki aklım o an ne filmdeydi ne de yanındakilerin değişik değişik film hakkında ki yorumlarında.
Aklım hala Deniz ile doluydu.
Bugünkü kütüphanede gerçekleşen konuşmamız tüm detayları ile gözümün önündeydi. Benim basit bir hoşlantı dediğim şey aşk olabilir miydi acaba? Daha önce hiç bunu yaşamamış olmam beni zaten daha da gererken, ilk kez yaşayıp reddedilmem de gururuma dokunmuştu. Aklımdan onun ile yaşadıklarımız çıkmıyordu. Bana bakışları, yumuşak kırmaktan korkar gibi konuşmaları, dokunurken dikkatli oluşu, cümle kurarken ki ekstra özeni.
Ben Denizli hayallerde dolanırken bir anda odayı dolduran çığlık ile yerimde sıçradım. Ve karşımdaki filmde gördüğüm şey ile bende boş bulunup ellerim ile gözümü kapattım.
"Senin bulduğun filme sıçayım Timur."
Karan'ın nadir kullandığı küfür ile ellerimi indirip ona baktım. Göz göze gelmemiz ile ağzını açıp tekrar kapatmıştı.
Karan ekranda olan filmi kapatıp başka bir film açınca herkes önünden bir şeyler alıp izlemeye başladı.
"Sana bir şey demem lazım benim."
Filmin sonlarına gelirken Ada'nın kulağıma eğilip konuşması ile ona döndüm. Ne olduğunu merak ederken tekrar konuştu.
"Deniz ile ilgili."
Dediği şey ile yutkunurken bana imalı imalı bakması da az çok bir şeyler tahmin ettiğini gösteriyordu. Yanlış ettiğine de emindim. İlerleyen saatlerde Timur eline aldığı kamera ile Ali'nin ve Karan'ın peşinde dolaşmış onları zorla yeni videosundaki konu yapmaya çalışıyordu. Bu halleri o kadar komikti ki Ada ile sürekli gülüştük. Onlara gerçekten minnettardım. Ne kadar bilmeselerde bugün kafamın dağılmasına ihtiyacım vardı ve onlarda bunu başarmıştı.
"Bizim az işimiz var geliyoruz."
Ada'nın aniden kuruduğu cümle ile koluma yapışması bir olmuş beni ayağa kaldırmıştı. Odadan beni sürükleyerek çıkardıktan sonra en yakın olan mutfağa soktu. Etrafını şöyle bir süzdükten sonra kapıyı da kapattı. Bana döndüğünde hemen yanıma gelip ellerimi tuttu.
"Bugün Deniz yanıma gelip seni sordu."
Dan diye cümleye başlaması ile yerimde rahatsızca kıpırdandım. Konunun Deniz olduğunu tahmin ediyordum zaten.
"Ve sen bütün gün okulda yoktun. Bana şimdi neler olduğunu hemen anlatıyorsun. "
Ada'nın cümleleri ile yorgun bir şekilde omuzlarımı düşürdüm. Bana ne olduğunu anlamadığı belli olan yüz ifadesi ile bakıyordu. Karşısında daha fazla durmayarak muftakta bulunan koltuklardan birine oturdum.
"Nisan ne oluyor?"
Yanıma gelip ellerimden tutan Ada, merakla bakıyordu. Gözlerinde endişeyi de sezmiştim. Derin bir nefes alıp bu sabah ki gördüğüm rüya da dahil olan her şeyi anlattım. Ada her cümlem de şaşkınlıkla bana bakıp Deniz'in yaptıkları ile ilgili de küfür ediyordu. Ona küfür etme bile diyemiyordum. "En sonda eve gelince annem ve babamdan uyarı yedim. Haklı olarak tabi. Bugün uzun zaman sonra en kötü geçen günümdü."
Cümlelerim bitince etrafıma kollarını sarıp beni kendine çekti.
"Bak sen şuna ya. Hem seviyor hem uzak dur diyor. Derdi ne bunun. Hayır çok saçma geldi yaptığı. "
Aklıma geldikçe gözlerimin dolması da beni sinirlendiriyordu. Yine aynısı olmuştu ve sessizce Ada'nın kollarında ağlamıştım. Ada bu halime üzülmüş olmalıydı ki ara sıra Deniz'e saldırıyor ve nazikçe saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Biz öyle oturmuş sarılırken içeriye dan diye biri girmişti. Ada ile birlitke yerimizde sıçramış kapıya dönmüştük.
"Asla silmem asla ölürüm silmem."
Elindeki kamerayı göğsüne doğru saklayan Timur mutfak masasının arkasına geçmiş Ali de karşısında sinirle duruyordu.
"O videoyu silmezsen ben seni yer yüzünden sileceğim Timur."
"Asla asla silmem. Bir daha nereden bulacağım böyle video. "
Ali sinirle masanın diğer tarafını dönünce Timur da nereden çıktığını bilmediğim çığlığı ile arkamıza saklanmıştı. Ada ve benim kolumdan tutarak kafasını ortamızdan çıkartmış sinir bozucu bir ses ile konuştu.
"Ünlü edeceğim seni Aliş."
"Lan ben seni."
Ali bize doğru atılınca Timur bizi Ali'ye doğru itip kaçmış ben yere Ada da Ali'nin üzerine düşmüştü. Elimin üzerine düşünce acı ile inledim. Ah Timur beni de yaktın ya.
Kafamı kaldırıp Ada ve Ali'ye baktığımda Ada, Ali'nin üzerinde yüzleri birbirine yakın bir şekilde şok olmuş ifadeleri ile duruyorlardı. Kocaman gözlerle birbirine baktıklarında Karan'ın sesi ile kendilerine gelip kalktılar.
"Lan Timur seni ben öldüreceğim. Mal herif."
Yanıma gelip beni kollarımdan tutup kaldırmıştı. Elimin bilek kısmı çok acıdığı için yine yüzümü buruşturdum.
"Bir yerin acıyor mu?"
Karan'ın sorusuyla bileğimi gösterdim.
"Üzerine düştüm ya. Biraz acıyor."
Baş parmağımın etli kısmı yukarı koluma doğru dalga dalga sızlıyordu.
"Tamam gel buz koyalım belki bir şey olmuştur. "
Karan'ın bileğime buz koyması, Ada'nın sessizce bir kenara oturup izlemesi ve Ali'nin de Timur'u bütün ev boyunca kovalayıp yakalaması derken saat baya geçmişti. Ali, Timur ve Ada geç olduğu için kalkmak isteyince Karan korumalardan birine evlerine bırakması için rica etmişti.
Ada ile vedalaşırken bana tekrar konuşacağımız ile ilgili kaş gözünden sonra her zaman yanımda olduğunu da söylemesi beni gülümsetmişti. Ali de aynı şekil sarılıp vedalaşmış gitmişlerdi.
Karan onlar gidince beni alt katta bulunan kendi resim odasına doğru çekince neden olduğunu anlamadım. Cebinden anahtarı çıkartıp açmış arkamızdan da kapatmıştı. Ben odada öylece ona bakarken o daha önce görmediğim duvarda ki dolaba yönelmişti. Ben ayakta ona bakarken dolabın içinden bir sargı bezi krem ve bant çıkarttı ve masanın üzerine koydu. Yanıma gelip beni sandalyeye oturtup nazikçe bileğimi kavradı.
"Sarmadan yatmayalım. Ciddi bir şey olur sonra. "
Kafamı sallarken eline biraz krem sıkıp nazikçe baş parmağım ile bileğim arasını ovmaya başladı. O bileğimi ovarken bende onu izledim.
"Anlatmak istersen dinlerim."
Bir anda konuşması ile kaşlarımı çattım.
"Neyi?"
Kafasını kaldırıp bileğimde ki bakışlarını bana çevirdi.
"Ne olduğunu bilmiyorum ama bir şey olduğunu biliyorum. " Sıkıntı ile iç çekip yerinde dikleşti. "Sen benim en yakınımsın Nisan. Senden asla bir şeyler gizlemek istemiyorum senin de benden gizlemeni istemiyorum. Bir sıkıntı olduğunda güvenerek bana sığınmanı istiyorum. Hep yanında olacağımı bilmeni istiyorum ama sana da bunu yapamadığın için kızmıyorum. Sonuçta bizden önce bir hayatın vardı ve alışmak eminim ki hala zor geliyordur. Sadece bana içini açabileceğini bilmeni istiyorum."
Kuruduğu cümleler o kadar içten ve o kadar sahiciydi ki gözlerim yine dolmuştu. Bu aralar da baya sulu göz olmuştum.
"İyi ki varsın Karan. İyi ki kardeşim, ikizimsin."
Benim sözlerim ile içten gülüp yaptığı işine devam etti. Kremi iyiyce yedirip beyaz bezi etrafından güzelce geçirip sardı. Termal bant ile de üç yerinden sağlamlaştırmak için bantladı.
"İşte oldu. Eğer ağrırsa söyle bana tamam mı."
Kafamı sallayıp onayladım onu. İşimiz bitince Karan ortalığı toplamış beraber çıkmıştık resim odasından. Üst kata geçip odalarımıza girdik.
Kapıyı kapatıp arkasına yaslanmış etrafıma bakıyordum. Bu ev, oda ve diğer her şeyin içine girdikten sonra hayatım değişik bir şekilde değişmişti. Aile kavramını, arkadaşlığı ve kimseye doğru dürüst anlatamadığım bir kalp ağrısı da vermişti bana. Her şeyin bu kadar hızlı olması ve değişmesi bazen bana ürkütücü gelse de etrafımda ki insanlarla bunu kolayca atlatıyordum.
Kapıda yaslanmayı bırakıp yatağıma adımladım. Üzerine oturup derince iç çekmiştim.
Bende değişmeyen çok şey vardı. Geçirdiğim çok ani ve yara da yanında cabasıydı. Eski hayatım bazen gözümün önüne geliyordu ve ben bundan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.
Aklıma annemin bana daha önce istersem psikoloğa gidebileceğim ile ilgili konuşması geldi. Ne vardı ki ben psikoloğa gitmeyi her zaman saçma bulurdum. Sürekli aynı anıların etrafında dönüp durmak, tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamak bana saçma geliyordu. Ama yine de bu halimden de kurtulmak istiyordum.
Eski ailem bir kenara yaşadığım şeyler bir insan için bile zordu. Şimdi güzel bir hayatın içinde olmam eskiden kötü şeyler yaşamamın üzerini kapatmıyordu.
Mesela kollarımda ki , yüzümdeki, bacaklarımda ki yaralar geçmişti. Ama içimdeki yaralar hala yerinde taze duruyordu. Benim yaptığım ise onları görmezden gelmekti.
Şimdi ki dertlerime bakıyordum da gerçekten hayatım hızla değişmişti. Artık tek düşündüğüm bir genç kızın normal hayatında neler oluyorsa o şekilde oluyordu. Ailem ile iyiyidim, arkadaşlarımla da. Eskiden tek Ali varken şimdi Ada, Timur ve Karan vardı. Ve bu beni çok mutlu ediyordu.
Ve ne kadar aklıma getirmek istemesem de ona karşı boş olmadığım Deniz.
Bana davranışlarını yanlış anladığımı düşünmüyordum. Zaten o da inkar etmemişti. Ama yaptığı bencillikten başka bir şey de değildi. Madem olmayacağımızı biliyordu beni neden umuda sürüklemişti. Bunu merak ediyordum ama onun da üzerine gidip durmak istemiyordum.
Düşünceler içinde yatağımda otururken cebimde ki telefonun sesi ile kendime geldim. Cebimden çıkardığımda Deniz'in aradığını gördüm. Bütün gün aramalarını hep reddetmiştim ama bu sefer hiç düşünmeden açıp kulağıma yaklaştırdım.
Karşıdan ses gelmiyordu. Belli ki açmamı beklemiyordu.
"Efendim?"
Benim konuşmam ile derin bir iç çekme sesi doldurdu kulağımı.
"Pencereye çıkar mısın?"
Başımı pencereye doğru çevirdiğimde yavaşça kalktım yatağımdan. Pencerenin önüne gelip perdeyi sıyırdım. Pencereyi de açıp soğuk hava da karşıya baktım. Orada ağacın altında bana doğru bakıyordu.
İkimizde elimizde telefon birbirimize bakarken ilk konuşan o oldu.
"Özür dilerim."
Ne içindi ki özür. Gereksizdi benim için.
"Özür dileme."
Uzaktan da olsa yüzünün üzgün bir hal aldığını görüyordum. Öylece bana bakarken derin bir nefes çektim ciğerlerime. Madem öyle olması gerekiyordu bende öyle yapardım.
"Nisan ben-"
"Beni dinle. " Cümlesini yarıda kesmem ile merakla bana bakıyordu.
"Ben ne ara olduğunu bilmesem de senden hoşlanıyorum. Ve bunu inkar edecek değilim. Başıma ilk kez geldiği için de bazen tuhaf karşılasam da inkar edemem. Senin de bir şeyler hissettiğine eminim. "
Alt dudağımı ıslatıp devam ettim.
"Ama ne seni zorlarım ne kendimi. Neden olamayız bilmiyorum anlatmak istersen de dinlerdim. Ama sen anlatmayı seçmeden direkt olamayız diye hüküm verdin."
Yutkundum. Neden zor geliyordu.
"Bu yüzden bugün olanlar yaşanmamış gibi yapalım ve normal davranalım. "
Bu şekilde konuşmamı beklemiyor olmalıydı ki yerinde kıpırdandı.
"Nisan."
"Lütfen. Daha fazla da konuşacak bir şey yok. Kendine iyi bak. İyi geceler."
Söylediğim hiçbir şeye cevap vermediği için telefonu kapattım. Hala orada telefonu kulağında bana bakıyordu. Gözlerimin tekrar dolacağını hissettiğimde beklemeden pencereyi kapattım ve hızla yatağıma girdim.
Ne kadar sıksam da kendimi yaşlar bir bir yastığıma düşüyordu. Sessizce ağlamaya başladım. Bu şekilde olmasını istemiyordum. Onu seviyordum ve mutlu olarak devam ederiz diye düşünmüştüm.
Ağlayarak yatağımda cenin pozisyonuna geçtim.
Bu gece tek düşündüğüm Deniz ve içimdeki kocaman boşluk olmuştu.
[][]
Bölüm sonu....
Rica etsem oy verebilir misiniz ⭐
Sevgiyle kalın.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |