107. Bölüm

FİNAL°Kanlı Düğün🩸💍°

☆Evosss☆
esmeryazarrrr

Malûm finale sonunda vardık. Duygusal bir konuşma yapmayacağım çünkü daha okumanız gereken çok kitap olucağını umuyorum.

 

Biraz üzgünüm de açıkçası.

 

Finali yazarken bir boşluk hissettim. Çoğunuz tam destek verdi bana, hepinizi çok seviyorum biliyorsunuz.

 

Sizden bugün bu kitap için son kez bir şey istemek istiyorum. Bu sona kadar vardınız ve herkes lütfen buraya dikkat HERKES oy istemiyorum ama bir yorum bıraksın en azından anı olarak. Yorum yapmak istemeyenlerden ise oy vermelerini rica edeceğim.

 

🎀Bu bölüme bir iz bırakın 🎀

 

Finali okuduğunuz tarihi alabilir miyim??📜

 

 

 

 

 

​​​​​💖 ~Final~💖

Mourir geldiğinde kapıyı açması için Ada'yı gönderdim.

 

Ada'yı yıkamış, pembe bir elbise giydirmiş ve kıvırcık bukle lerini belirginleştirmiştim. Mourir onu gördüğünde bırakmak istemeyecekti.

 

Bu kadar güzel bir kızı çöpte bulmakta bir yetenek bence.

 

Siyah ve kıvırcık saçları, yeşil gözleri ve esmer teniyle o kadar tatlıydı ki onu bırakmak istemiyordum ve Mourir de böyle hissetmeliydi.

 

Ada zornalarak da olsa kapıyı açtığında bir buket mavi gül ile içeri girdi Mourir, ve birkaç dakika kapıda öylece Ada ile bakıştı.

 

Buketten bir gül çıkarıp Ada'nın üstüne eğilip gülü uzattı. Ada gülümseyerek "teşekkürler" dediğinde ilk defa sesini duyduğum için garip bir heyecanla ikisine doğru yaklaştım.

 

"Ailesi ölmüş, kimsesi yok anlayacağın." dedi Mourir bana bakarak ve sonrasında Ada'yı kucağına alıp bana yaklaştığında boynumdan öptü. "Bizimle kalabilir" dediğinde sıkıca sarıldım.

 

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

 

 

 

 

 

 

 

~1 Hafta Sonra~

 

Abimlere gittiğimizde Ada'yı anlattım ve o geldiğimizden beri şoktan çıkamazken Hazar, sürekli kızımın etrafında dolanıyor sürekli bir oyuncak paylaşıyor ve kıvırcık saçlarıyla oynuyordu.

 

Hayır ne bu samimiyet.

Ne oluyoruz?!?

 

Mourir de ben de ona alışmıştık ve Ada da bize alışmıştı. Hatta Mourir o kadar alıştı ki geldiğimizden beri Hazar'a kitlenmiş yaptıklarını izliyordu.

 

"Ada, gel buraya babacım" diye yanına çağırdı Ada'yı sonrasında dizlerine oturtup sohbet etmeye başladılar.

Hazar yanıma gelip "Bu adam benim her sevdiğimi elimden alacak mı" diye sordu Mourir'i göstererek.

 

Ben kahkahamı tutamazken "ciddiydim" dedi ve yanıma oturarak Mourir ve Ada'yı izlemeye başladı.

 

Aralarında garip bi benzerlik vardı ve gerçek baba-kız gibi görünüyorlardı.

 

Hazar "Ada oyun oynayalım" dediğinde, Ada önce Hazar'a sonra bana ve izin ister gibi Mourir'e baktıktan sonra Mourir onu yere bırakıp gitmesine izin verdi.

 

Hazar, Ada'nın elini tuttuğunda Mourir ters ters baktı ve Abim ise gülümseyerek araya girdi. "Abartma çocuklar bunlar"

"Hazar çocuk değil" dedi Mourir geldiği ilk günden söylediği gibi.

 

Mourir kız babası olmak için yaratılmış resmen, başta istemediği kıza bir hafta da alışıp onu görmeden hiçbir şey yapamaz oldu.

 

Aradan geçen bir kaç dakika sonrasında Ada koşarak yanımıza geldi ve o sıra Mourir sigara içmek için çıkması iyi olmuştu çünkü Ada parmağıyla gelen Hazar'ı gösterip "Yanımdan öptü" dedi yanağını göstererek.

 

Abim kahkaha atarken, Mourir kapı da "ne yaptı, ne yaptı? " diye içeriye daldı ve abimin gülmesi şiddetlendi.

 

Hazar, Mourir'i görünce koşarak abimin yanına oturup sırtına saklanmaya çalıştı. "Uzak tut şunu kızımdan" dedi Mourir, abime bakarken ve abim kendini bozmadan kahkahalarla gülmeye devam ediyordu.

 

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

Ecrin'i​​​​​​n Anlatımıyla

 

"Lucas, ne istiyorsun? " dediğimde yüzü düştü sonrasında birkaç saniye durdu "Dürüst mü olmamı istersin, yoksa... "

"Yoksa diye bir şey yok. Dürüst ol artık" diye bağırdığımda karar gözleri yeniden gözlerimi buldu.

 

"Seni istiyorum. "

 

İki kelime ve ben ne diyeceğimi bilemez bir şekilde şoktaydım.

 

Boyu benden çok uzun olan adama bakmak için başımı kaldırdım ve benden cevap bekleyen kara gözlerle karşılaştım.

 

"Hayır, biz çıkamayız." dediğimde Lucas'ın "neden" diye sormasını bekliyordum ama o beni yine şaşırtarak elinde ki sigarasından bir yudum alıp dumanını havaya üfledikten sonra "Benimle çıkar mısın demedim, sevgili olalım demedim".

 

Ben onun ne dediğini bile anlamazken "Benden başka şansın yok zaten. " dedi ve gülümsedi.

 

"Sen kendini ne sanıyorsun bee" diye üzerine yükseldiğimde silahı olduğunu bilmeme rağmen bu beni korkutmadı ama bana zarar vermeyeceği için değil, benimle böyle konuşan kimseden korkmayacağım için korkmuyordum.

 

O da aynı şekilde inatla aramızda ki mesafeyi kapatıp "Abimin gerçekten sana bakacağını mı düşünüyorsun?" dediğinde elimi boğazına atıp boğmaya çalıştım. "Ben, Mourir'e karşı bir şey hissetmiyorum sadece... " dedim ve devamını getiremedim.

 

Mourir'in ölen sevgilime ne kadar benzediğinden bahsedemedim.

 

Lucas öksürmeye başladı ama elimi çekmem için hiçbir tepki göstermeden "Ni- Nişanlına ben- benziyor" dedi ve ben elimi şaşkınlıkla bırakırken o boğazını ovuşturdu."Senin hakkında çok fazla şey biliyorum."

 

Gözlerimin önünde sevgilimin kaza yaptığı anı tekrar tekrar canlandı. Başım dönmeye başlayınca Lucas omuzlarımdan tuttu ve gözlerimin içine baktı.

"Ecrin ben sana aşığım ve"

 

"Ve? "

"Ve senin benden başkasına aşkla bakman fikri bile kafayı yememe sebep oluyor. Geldiğim ilk günden beri senden başkasını düşünemiyorum."

 

Ben ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyorken yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve öpmek için izin alır gibi bekledi.

 

Uzaklaştırmak istemiyordum ama bu sözlerden sonra bende hisslerimden emin olmuştum.

Ve yavaşça aramızda ki mesafeyi kapatarak dudaklarımızı birleştirdim.

 

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

 

Mourir'in Anlatımıyla

 

Biten sigarayı masa da söndürürken karşımda ağlayan kadına baktım.

 

Büşra...

 

Öylece kaldığı otelin odasında, karşımda ağlayarak bir şeyler anlatıyor ama ona olan nefretimi bastırmaya çalışsam da yapamıyordum.

 

Maya'nın annesi, Efe'nin raporlu bir manyak olduğunu öğrendikten sonra kendi kızını ölüme sürüklüyor, Yusuf araştırmaya başladığında ise Büşra'yı ailesi ile tehdit ederek suçu ona yıkıyor.

 

Ondan hâlâ nefret ediyorum çünkü Efe de zorunlu kalmış olsada Kara ile yatıp Mayam'ı ateşe attı.

 

Ölüm listemin başlarında kocaman harflerle Büşra da yer alıyordu.

 

Telefonum çaldığında Yusuf'un aradığını tahmin etmek çok zor değildi.

Telefonu açtığımda, Büşra da bir umut telefona bakmaya başladı. "Mourir sakın ona zarar vereyim deme"

"Neden? "

"Mourir yapma, sakın! "

"Benim emir almadığımı biliyorsun" dedikten sonra havaya ateş açtım. Büşra'nın öldüğünü düşünmesini istedim.

 

"Yapmadım de, seni kendi ellerimle öldürürüm ne yaptın? "

"Sen evlisin kardeşim. Bunu unutuyorsun."

 

Bir süre cevap gelmedi sonrasında ne diyeceğini bildiğimden hoparlöre verdim. "Mourir, onu sevmiyorum, yemin ederim bir gram düşünmüyorum ama... "

 

Artık karşımda ki kişiyi öldürmeme gerek yoktu çünkü az önce sevdiği kişi tarafından öldürüldü.

 

Hayal kırıklığı, göz yaşı, ve kırılmış bir kalp kan göllerinden daha fazla zevk veriyor.

 

Şimdilik bedeninin dünyada gezmesine izin veriyorum, ruhu az önce öldü ama bir gün bedenini de bu dünyadan göndereceğimden emindim.

 

"Clara mı, Büşra mı? " diye aniden sorduğum soruyla bir süre cevap gelmedi sonrasında "Clara'yı seviyorum. Ona aşığım ama Büşra, kartları göndereni bildiği için ölmesini istemiyorum onunla olan defterim çoktan kapandı Mourir. "

 

Ve bu da ikinci darbeydi, uzun bir süre kendine gelemeyeceğinden emin olduğum Büşra'yı oda da yalnız bıraktım şimdilik, onun için daha sonra geri dönecektim.

 

Ve emin olduğum başka bir şey daha var. Yusuf yalan söylemiyor gerçekten Clara'ya aşık oldu ve Büşra'ya yalnızca acıyordu.

 

"Öldürmedim" dedikten sonra telefonu kapattım ve sıradaki değerli orospu çocuğunu ziyaret etmek için yola koyuldum.

 

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

Maya'nın Anlatımıyla

 

"Ada" diye bağırdığımda evden ses gelmeyince odasına doğru koştum ve kapısını açtığımda telaşla elinde ki makyaj malzemelerini arkasına sakladı.

 

Yüzünde farklı çeşit makyajla bana bakmaya başladı. Hiçbirinin yeri doğru değil ama yine de komik ve güzel görünüyordu.

 

"Annem ne kadar da güzel olmuşsun sen öyle" diye ona doğru yürüdüğümde gülümseyerek arkasına skaladıklarını kaldırıp kocaman gülümsedi. "Senin gibi olcam. "

 

Bana sarıldığında kendimi o kadar şanslı hissettim ki. İyi ki de onu bırkamak yerine bu eve getirmişim.

 

"Aşkım oyun oynamak için bir kardeş ister misin? Kardeşin olursa her oyunu oynayabilirsin. "

Ada biraz düşündükten sonra "Anne hazay gibi mi? " dediğinde bu seferde bana ilk defa anne dediği için sarıldım.

 

Tüm günümüz böyle geçmeye başlamıştı. O bana sarılıyor, ben ona sarılıyorum.

 

"Evet aynen öyle Hazay gibi" dedikten sonra Ada'yı kucağıma alıp hamilelik haberimi vermek için aşağı indim.

 

Abime söylemiştim, Mourir henüz bilmiyordu ve Çağla'ya söylemiştim.

 

Düğünü de Mourir erkene aldığı için bu güzel bir haberdi. Aşağı indiğimde Ada'yı indirir indirmez Hazar'ın yanına koştu ben ise abimlere Ada'ya dikkat etmelerini tembihleyip Mourir'in yanına gitmek için arabaya atladım.

 

Bu aralar iyi olduğu söylenemezdi eve her geldiğinde üstünde kanlı bir gömlek olur, sinirleri bozuk, kendini tamamen o kartları gönderene adamış bir şekilde deli gibi etrafta dolanıyor ve normalde olduğundan daha sert birine dönüşmüştü.

 

Depoya gelinceye dek bunları düşünmüştüm ve arabadan iner inmez berbat bir kan kokusu etrafıma yayıldı.

 

Depoya yaklaştıkça koku daha sert bir şekilde başımı döndürmeye başladı.

 

Karanlık ve nemli koridoru geçtikten sonra ışık sızdıran, önüne perde çekilen kapısız yere ilerledim. Korkunç çığlık sesleri duyduğumda kapının önünde kalakaldım.

 

Bir erkeğe ait olduğunu biliyordum ama içeri girmeye cesaret bulamıyordum ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Söz konusu Mourir'in yaratıcı bulduğu işkence teknikleriydi.

 

Mide bulantımı bir yere bırakıp perdeye araladım. Mourir'in sırtı bana dönük önünde kocaman bir havalandırma pervanesi ve pervanenin kollarına bağlı çığlıklarını tutamayan koca yarı çıplak bir adam.

 

Adam beni görünce daha şiddetli yardım çığlıkları attı. Mourir bana baktığında telaşla üstünde ki kanı temizlemeye çalıştı.

 

Odaya bir adım daha attığım da diğer tarafta gördüğüm şeyle bu kadar kanın kokusunun nereden geldiğini öğrenmiş oldum.

 

Kendimi daha fazla tutamayarak bir kenara koşup kusmaya başladığımda Mourir bana doğru koşup saçlarımı topladı. "Gelme demiştim, özür dilerim Arı. Bunu görmemen gerekiyordu. " diye konuşmaya devam etti ben bir süre sonra onu da dinlemeyi bırakıp kusarken arkadan adamın çırpınışlarını da hissediyordum.

 

Gördüğüm şey duvara asılmış yüzlerce kanlı kalpti.

 

Tam olarak kalp; sökülmüş, üstleri kanlarla kaplı, boyutları farklı, aralarında hâlâ yavaş yavaş atanın bile olduğu yüzlerce kalp duvara asılmıştı.

 

Korktuğum söylenemezdi, aslında mide bulantımın da hamilelikten kaynaklandığını söyleyebilirdim ama bunların hepsini Mourir'in yaptığı bilmek endişelendiriyordu.

 

Onca kalbin içinde en üst boş bırakılmış ve oraya bir boş çerçeve asılmıştı.

 

Mourir beni kucağına alıp bir yere taşırken gözlerim açıktı ama konuşmaya ve tepki vermeye ve hareket etmeye gücüm yetmiyor gibiydi ve duyduğum tek şey çığlık ve çırpınıştı.

 

Ne zaman kendime geldim bilmiyorum ama hareket edebildiğimde artık ses yoktu.

 

Etrafıma baktığımda az önce ki odanın aksine temiz, beyaz ve temiz kokan bir odanın içinde duran yataktaydım.

 

Odadan çıktığımda aynı yerdeyim ama aynı yer gibi değildi. Adam yoktu ama pervane vardı, kan kokusu yoktu ama çok az kan vardı, kalplerle çevrili duvar komple yoktu ve az önceki karanlık yerine etraf aydınlıktı.

 

"Aslında biraz daha uyusan bu kanları da yok edecektim" diye ses duyduğumda Mourir'e döndüm. "Bana öyle bakma" dediğinde gözlerimi kaçırdım. Ona baktığımda gözümün önüne kanlı duvar geliyordu.

 

"Bana bak." dendiğinde tekrar başımı ondan yana çevirdim. Onun dibine kadar gittim. Tüm sinirimi ondan çıkarmak için bağırmaya başladım. "Mourir bir haftadır eve her geldiğinde kanlar içerisindesin. Burak ve Lucas'ı da yanına almıyorsun. Ada her gün senden bahsediyor ve sen burada adam kesip biçiyorsun diye ben... "

 

Hamile olduğumu söylemek istiyordum ama bunun böyle pis bir ortamda olmasını da istemiyordum.

 

"Ee Maya, sen ne? Ben işimi yapıyorum diye sen ne? "

 

Haksız olduğu bir yer yoktu tanıştığımız günden beri işi olarak gördüğü insan öldürmeyi hâlâ yapıyordu. Ama şuan böyle söyleyince bi' kalbim kırılmıştı.

 

Ondan uzaklaşıp arkamı döndüğümde adımı fısıldadı ama bu beni çağırmak için değil de daha çok kendini uyarır gibi çıkmıştı.

 

Telefonumu uyuduğum odadan alıp çıkacakken onu hâlâ bıraktığım yerde yere bakarken buldum ve eve geçmek için acele ettim.

 

Ben dışarı çıktığımda temiz hava yüzüme çarpar çarpmaz kendimi daha iyi hissetmiş en azından o yorgun, uykulu ve baygın halim kaybolmaya başlamıştı ki Mourir koşar adımlarla önüme geçti.

 

"Ada bekliyor! Çekil önümden" diyerek yana atıldığımda belimi kavradı. "Bizim için yapıyorum. Benden bir an bile küs ayrılmana dayanamam artık. Sona yaklaşmışken olmaz."

"Mourir bizim için yapmıyorsun, insanların acı çekmesinden zevk alıyorsun ve bu beni korkutmaya başlıyor. "

 

"Maya ilk tanışdığımızda da cami de namaz kılmıyordum, ne değişti de korkuyorsun? "

 

Cevap vermek yerine yalnızca gözlerine baktığımda sıfır duygu ile bakmaya başlamıştı. "Belki de evlenmemiz bir hat... " anlık bir korku geçti gözlerinden sonrasında sözümü kesen sinirle dudaklarıma yapışması oldu.

 

İlk bir kaç saniye omzuna yumruklar atarak onu itmeye çalıştım ama sonrasında güçsüz kalarak teslim oldum. Beni önüne geldiğim arabaya yasladıktan sonra ayrıldı ve üstten beni süzdü. "Seni her şeyden, herkesten çok seviyorum."

"Mourir buraya sana bir şey söylemek için gelmiştim." yine hamileliğimi söylemek için girişmiştim ve tekrar yanlış bir an olduğunu düşündüğüm için başka bir konu aramaya başladım. "Evet? "

"Kartları göndereni buldun mu? "

"Uzun zaman önce buldum, sadece hâlâ kendini sakladığını düşünmesi hoşuma gidiyor" dedikten nedense içim rahat bir şekilde sarıldım.

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

 

Mourir'in Anlatımıyla

 

Maya gittikten sonra depoya geri döndüm.

 

Birkaç adımda onun daha önce girmediği odaya girdim ve karşımda işkencesine henüz yeni başladığım sik kafalıya baktım.

 

"Güzel sevgilim sayesinde birazcık ara vermiş olabiliriz ama seni en iyi şekilde ağırlayacağımdan emin olabilirsin. "

 

Adama doğru yürüdüğümde geriye doğru hareket etmeye çalıştı ama hareket ettikçe daha fazla canı yandı bu yüzden üst üste çığlıklar kopardı.

 

"Bu seslerin ne kadar hoşuma gittiğini anlatamam."

 

Gerçekten hoşuma gidiyor. Sesler sanki bir müzik, bir melodi gibi geliyor ve içimin kıpır kıpır olması yanı sıra enerjim de yükseliyordu.

 

Bu çığlıkları koparıp, gözyaşı dökmesinden zevk almadığım tek kişiydi Maya'm, ondan en ufak çıkan bir acı mırıltısı canımı yakıyor ve işkence gibi geliyordu.

 

Bunları düşündükçe moralim daha fazla bozuldu ve elime aldığım keskin bıçağı adama fırlattım ve korkuyla daha büyük bir çığlık kopardı.

 

İnsanların sınırları yok, saçma sapan sınırlar koyup kendilerine işkence ediyorlar oysa ki sınırlarını yıkıp neler yapabileceklerine bakmak akıllarına gelmiyor. Örneğin bu adam bu kadar fazla çığlık alabileceğini o da bilmiyordu muhtemelen.

 

Adam ona değmeyen bıçakla bu denli çığlıklar atıyorsa birazdan bana gerçek eğlence yaşatacaktır.

 

"Şimdi uslu dur" diye söylendikten sonra elimle bıçağı kalbin az üstüne sapladım. Mikrobun kanı yüzüme fışkırınca geri çekildim ve ölümünü izledim.

 

Kanın yüzümde olmasından nefret ederim.

 

Mikrop ölmeden önce son kez kan kusarken tekrar başına oturdum ve sapladığım bıçağı etten çıkarmadan bir koca bir yarık açtım ve biraz daha kan yüzüme sıçardı.

 

Adamı kendi gibi kanı da mikrop diye düşünürken yüzüme sıçrayan kanı elimin tersi ile sildim.

 

Kalbin tamamen durmasına çok az kaldığı için elimi acele ettirmeye çalışarak elimde biriken kanı sirkeledim sonra elime aldığım kerpetenle kaburgalara yöneldim.

 

Önüme gelen her kaburgayı bir bir ikiye ayırdım ve beni bekleyen kalbe bakarak sırıttım. Elimle kaburgları itekleyerek boşluk oluşturdum ve avucumu kalbe atıp döndürdüğümde ilk defa yaşanan bir şey yaşandı ve adam derim bir nefes alıp son çığlığını kopardı.

 

Uzun süre bunun tadını çıkaracaktım.

 

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

Maya'nın Anlatımıyla

 

Düğüne bir hafta kalmıştı ne yapacağımı bilemiyor, hem çok mutlu hem de telaşlıydım.

 

Mourir'e hamile olduğumu söylediğimde sevinmişti ama bunu belli etmek yerine "Kimseye söyleme" demişti ama ben onun bu sözünden çok önce tabikii abime söylemiştim.

 

Bunu Mourir'e söylersem kızma ve azarlama ihtimali çok yüksek olduğundan sessizce bu fikirden vazgeçtim ve giydiğim gelinlikle kabinden çıkıp Mourir ve Ada'nın karşısına geçtim.

 

Ada'm yine tüm sevimliliğiyle, ve küçük elleriyle alkış tutarken Mourir'de "fazla açık" diyerek beni geri göndermeyi planlıyor gibi görünüyordu.

 

Beni şaşırtan bir sırıtış ile Ada'yı kucağına alıp kulağına bir şey fısıldadıktan sonra ben de çocuk gibi "bana da söyleyin" diyerek dudaklarımı büzdüm.

İkisi aynı anda "Söyleyemeyiz" dediğinde gelinliğimi tutup onlara doğru bir parçasını savururken arkamı döndüm.

 

Aynaya baktığımda yarı transparan ve yere kadar uzanan yırtmaçlı, taşlı ve vintage duran gelinliği kendime çok yakıştırmıştım.

Düğünden önce Mourir'in beni gelinilikle görmesi uğursuzluk getireceğine inandığım için artık bunu da giyemeyecektim ama o inatla yanımdan ayrılmayı reddediyordu.

 

Onlara tekrar dönüğümde aralarında fısıldaşmaya ve kıkırdamaya devam ettiler. Ama çok güzellerdi ve gerçekten Mourir'in o korkutucu havasından eser yoktu.

 

Ada'yı kucağına çekmiş yüzünde gamzesini ortaya çıkaran bir gülümseme ile pür dikkat Ada'nın anlattıklarını dinliyor ve her dakika yanağını tekrar tekrar öpüyordu.

 

Baba olmaktan korkuyordu ama şuan o düşüncelerinin ne kadar saçma olduğunu anlıyordu.

 

Ada kahkaha attığında Mourir de tıpkı kızı gibi daha önce yapmaktan sürekli kaçındığı kahkahayı attı ve bu garipliği o da fark edince benimle göz göz geldi ve göz kırpmakla yetindi.

 

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

Mourir'in Anlatımıyla

 

Tam da tahmin ettiğim gibi düğün günü hızla gelmişti.

Ve yine tahmin ettiğim gibi Maya kendini tutamamış ve asıl piçimize hamilelik haberi gitmişti.

 

Ona "kimseye söyleme" derken aslında söyleyeceğini biliyordum ve aslında söylemesi için onu biraz ben yönlendirmiş olabilirim.

 

Ama bugün büyük gün, bugün keyfimi kimse kaçırmayı başaramaz.

Maya ile evlenecektim, aylardır kalp koleksiyonumu bir piçin kalbi için bekletiyorken artık koleksiyonum tamamlanacaktı ve en önemlisi kazanım dolmuştu.

 

Evet, ceset kazanım ağzına kadar dolmuştu.

Ama düzeltmem gereken bir kısım var o da şu: Cesetle değil cesetlerden topladığımız kanla dolmuştu ve asıl şölen akşam o kanla yapacağımdı.

 

Maya her zaman olduğu gibi biraz batıl inanç, biraz da tiktokla beni tüm gün yanına almamış ve uğursuzluk geleceğini düşünmeye devam edeceği için onu görmeme izin vermemişti.

 

Takım elbisemi giydikten sonra çalan telefonumu elime aldım. "Her şey hazır mı? "

Burak neşeli bir ses tonuyla konuştu. "Her şey hazır, bizim kart zampara yola çıktı."

 

Yaptığı kelime oyunuyla sırıttığını görebiliyordum. "Burak kızımın olanları görmesine izin verme." dedikten sonra aklıma gelen cüceyi de ekledim. "Irz düşmanını da yanına al o da olanları görmesin, ama kızımdan da uzak tut. "

 

Arkadan beni duyan cücenin bağıran sesi çocuksu sesi duyuldu. "Ben arz düşmanı değilim. "

Onun yanlışına gülümsedikten sonra arabaya geçtim ve Burak ile vedalaştıktan sonra Meral'i aradım.

 

Telefon ikinci çalışta açılırken garip bir heyecan kaplamıştı tüm vücudumu ve bunun tek sebebi Maya'ydı.

"Meral, görüntülü ara ve Maya'yı göster" dediğimde telefonu açanın Maya olduğu kıkırdamasından anladım. "Mourir kimi ararsan ara beni görme gibi bir şansın olmayacak. " dedi ve suratıma telefonu kapattı.

 

Aptal bir sırıtışla onu düşünmemek için başka bir şey düşünmeye çalıştım. Çünkü yan etkileri kasıklarıma vuruyordu.

 

Organizasyonun yapıldığı yere vardığımda Lucas ve Ecrin her şeyi hâlletmiş gibi görünüyorlardı.

Beyaz sandalye ve masa, nikah masasına uzanan beyaz bir halı ve nikah masasının arkasında koca bir deniz.

 

Her şey çok güzel olmuştu, Maya beğenecekti ama, bir eksik vardı.

Kartları gönderen piç gün boyu ortalarda görünmemişti. Hâlbuki normalde her yerden çıkar ve bize yakınlaşmak için tüm fırsatları kullanırdı.

 

İlk gördüğüm gün gerçekten böyle biri olacağını bilseydim... Hayır aslında hiçbir şeyden pişman değilim.

Çünkü onu, onun için doldurduğum kan dolu kazanda boğup daha sonra kalbini ellerimle söküp koleksiyonumu tamamlayacaktım.

 

Bu gece diğer piçlerin kanıyla doldurduğum kanda yüzdükten sonra kalbini söküp koleksiyonumun en tepesine asacaktım ve buna kimse engel olmaya cüret edemeyecekti.

 

Her şey gayet güzel ilerliyordu.

 

Benim kadınıma ters yapan herkesin sonu gibi o da ölecek ve ölmeden önce göreceği son yüz benim, ölümün tam kendisi olucaktı.

 

 

 

 

 

 

🌺🌺🌺

 

Maya'nın Anlatımıyla

 

Ben odam da Meral ile son kez kendimi incelerken penceremden gördüğüm kadarıyla herkes gelmiş ve yerlerine geçmişlerdi.

Garip bir şekilde Mourir hiçbir çocuğun gelmesine izin vermemiş ve gelenleri de başka bir yere göndermişti.

 

Bir amacı olduğunu Meral'den tırtıklaya tırtıklaya öğrenmiştim, kartları gönderen içinmiş ve çocukların kan görmesinden hoşlanmadığım için onları göndermişti.

 

Clara odama girdiğinde "hâlâ ortada yok" dedi abimi kastederek ama bana birlikte çıkacağımızın sözünü vermişti o hep sözünü tutar mutlaka yetişecektir.

 

Adrian içeri girdiğinde yine abim sanmıştım ama bozuntuya vermedim o ise gülümseyip ellerimi tuttu. "Çok güzel olmuşsun"

Gözleri parlıyordu ve beni etrafımda döndürüp "erkeklerden hoşlanmasam alacağım ilk kişi olurdun ama ben oyunu Mourir'den yana kullancağım" diyerek kulağıma fısıldadı ve ben gülerken Meral öksürmeye başladı.

 

Meral bu sefer huzursuzlukla yürümeye başladı ve sonrasında Adrien'ı dışarı sürükledi.

"Sevmiyorum bunu" diye söylenerek tekrar yerine geçip oturdu.

 

Onun genel giyim tarzına ters gece mavisi, üstünde vücuda oturan, balık model tuvalet var. Kumaşı saten gibi parlak, her hareketinde hafifçe ışıldıyor. Belden başlayıp dizine kadar sıkı, sonra ise denizin dalgaları gibi hafifçe açılarak yere doğru akıyor.

(SİZ SEÇTİNİZ 🎀)

Ben ise daha vintage duran yarı transparan duran ve bir kenarı yerlere kadar uzanan bir gelinlik seçmiştim.

 

Burak Meral'i az önce gördüğünde uzun bir süre yerinden kıpırdayamadan, gözlerini ayırmadan onu izlemişti. Ve evet, haklıyıdı, çok güzel olmuştu.

 

Kapının çalınmasıyla düşüncelerim dağılmış ve abim diye umut ederken bu defa Ecrin içeri girdi.

Artık ona karşı tek bir kötü düşüncem yoktu çünkü ne kadar gıcık da olsa yakın olduklarına çok iyi biriydi.

 

Abimin olmaması moralimi bozarken koltuğa oturup kollarımı bağlayıp beklemeye başladım. Beni yarı yolda bırakmaz, söz verdi gelecektir.

 

Düğün başlamak üzereydi ve Mourir'in de morali bozulmaya ve etrafta dolanıp durmaya başlamıştı sanki o da birini bekliyor gibiydi.

 

Şuan eksik tek kişinin abim olduğunu düşünüyordum ama yanlış düşünüyor olabilirim çünkü Mourir kartları göndereni bekliyor ben ise abimi bekliyorum.

 

Telefonumu elime aldığımda telefon elimden düşünce ellerimin titrediğini fark ettim.

Tekrar eğilip aldığımda anında abimi aradım. O tüm hayatım boyunca hep beni destekledi, onun olma ihtimali bile delirmeme neden olacakmış gibi.

 

Hayır, ona olan güvenim tam o yapmaz, yapmadı ve birazdan burada olucaktır.

 

Clara da abimi aramaya başladığında ayağa kalkıp dolanmaya başladım ve tırnaklarımla oynamamalı için zor duruyordum.

 

Telefon açıldığı anda Clara'dan alıp "nerdesin?" diye bağırdım ama garip bir gürültü ile telefon kapandı.

 

Ya başına bir şey gelmişse?

Dışarı çıkacağım sırada Meral kolumu tuttu. "Bu kadar bekledin 1 dakika daha bekleyebilirsin. "

 

Keman sesleri yükselmeye başladığında daha çok korkmaya başladım. Onun kartları gönderen kişi olmasından değil başına bir şey gelme ihtimalinden korkuyordum.

 

Abimin bunu yapmayacağını hepimiz biliyoruz.

Değil mi?

 

Kapının kenarında oturup yüzümü yere eğdim ve gözlerimin dolmaması için elimden geleni yapmaya çalıştım. O ailemden kalan tek kişi.

 

Gözlerim dolduğunda kapı sonuna kadar büyük bir hırsla açıldı ve hepimiz oraya döndük.

 

"Abi" deyip ayağa kalktığımda üstünü sirkeleyip bana sarıldı. "Yetişemeseydim düğünü erteletip başka bir gün yaptırırdım." diye alay ettikten sonra benden ayrıldı ellerimi tuttup "Çok güzel olmuşsun Cadı" dedi tekrar sarıldı.

 

Tekrar ayrıldığımızda bozulan takım elbisesini düzelttim ve Clara abime bir şey fısıldayıp saçlarını düzeltti.

 

Abim de geldiğine göre hainin o olmadığı kesinleşmişti.

Belkide hâlâ aramızdaydı ama artık beni alakadar etmiyordu.

 

Ben abimin koluna girip dışarı çıktığımız da Mourir yolun sonunda bizi bekliyordu.

Alkışlarla yürürken "niye bu kadar geç geldin?" dedim dudaklarımda ki gülümsemeyi bozmadan.

"Ufak bir yol kazası, trafik ve bir de nezih bir tartışma yaşadım. "

 

Mourir'e varmamıza bir kaç adım kalmıştı ki, Mourir sırıttı ve ardımızdan iki el silah sesi duyuldu.

 

Arkamı döndüğümde hiç düşünmediğim, hain olabileceğini değil ihtimal vermek aklımın ucundan geçmeyen adam karşımda elinde silahla duruyordu.

 

Ben şoku atlatamazken Mourir zaten bildiğinden gayet keyifli görünüyordu çünkü planı işliyordu ve abim de tıpkı Mourir gibi vahşi bir şekilde bakıyordu.

 

Tam karşımdaydı. Herkes ona bakıyordu o ise bana.

 

Gözlerinde öfkeli ve nefret vardı.

 

Karşımda Kaan duruyordu.

 

"Sen... Sen nasıl-"

"Ne demek nasıl? Yıllarca beni görmen için çabaladım. Bana karşı hep kördün. " diye bağırdığında bir nebze olsun acıma duymadım onun yerine bana yaptıklarından sonra nefret ediyordum.

 

Kurşuna dizildim, hafızamı kaybettim, sayısız ölüm tehtidi aldım.

 

Mourir'de bir adım çıkarak önümüzde durdu. "Hepsine şans verdin. Kara, Mourir hatta Efe ama ben hiç senden o şansı alamadım. " diye nefret kustu.

 

Sesi duygusal çıkmıyordu aksine gayet net ve öfkeliydi.

 

Bana ilk gönderdiği kartta "Gelinliğin onun kanı ile süslenecek" yazmıştı şimdi ise önümde Mourir'e silahını doğrulttmuştu.

 

En yakın arkadaşlarımdan biriydi.

 

"Neden ben değil de o, neden onlar!? " diye tiz sesi ile bağırdığında abimin kolundan çıkıp Mourir'in yanına geçtim. "Sen kimsin be? " diye bağırdığımda abim beni geri çekti ve Kaan tekrar konuşmaya başladı.

 

"Seni hepsinden çok sevdim. Sırf beni gör diye bir çok şey yaptım. Ailemi sildim, kafayı yedim, sevmediğim bir kadınla çıktım sana yakın olmak için, seni her gördüğümde kendimden geçiyordum. Ama gittin bunu buldun. " diyerek silahı Mourir'e doğru salladı ve Mourir kahkaha atmamak için zor duruyordu ben ise üzülmeye başlamıştım.

 

Üzüntünün sebebi Çağlaydı. Neler yaşadığını az çok Efe'den biliyordum.

 

"Ben sadece beni sev istedim" diye bağırdığında etrafa baktım ve herkesin yüzünde nefret, öfke ve alay vardı ama orada bulunan kimsenin yüzünde bir gram acıma yoktu çünkü hiçbiri sıradan insanlar değildi ve bunlara alışıklardı.

 

Kaan kahkaha attığında daha kötü hissettim çünkü normal değildi, delirmişti. "Baba" diye bir ses duyulduğunda sessizlik bozulmuş ve herkes Hazar'a bakmıştı ve burada olması herkes için kötüydü.

 

Kaan sırıttı ve silahı Hazar'a çevirir çevirmez tetiğe bastı ve "Hayır " diye çığlık attıüımda tüm kalbim acıdı. Abim oğluna doğru koştu.

 

Etraf kanla kaplandı.

 

Ama bu ne Abimin ne de Hazar'ın kanıydı.

 

Büşra...

 

Hazar'a siper olmuştu. Oğluna siper okurken sırtından vurulmuştu ve abim Hazar'ın bunları görmemesi için onu kucağına alıp hızla uzaklaştırdı. Kaan'ı gelip Mourir'in adamları aldı ve Büşra... Ona yaklaştığımda "özür dilerim" diyerek elimi tuttu ve son nefesini verdi.

 

Lucas gelip onu kucağına alıp götürecekken elini bırakamadım ve yaptığı her şeyi affettim. "Hoşçakal arkadaşım" dedim fısıltıyla.

 

Gözler oğlu için kendini feda eden kahramanın üstündeyken birkaç dakika şokun atlatılması beklendi ve her şey yeniden başladığında çocuklar da getirildi.

 

Ben etrafa bakarken Mourir önümde diz çöküp defalarca reddettiğim ama onun yapmaktan bıkmadığı şeyi tekrar yaptı. "Maya Toprak, ben Mourir Ayaz ile evlenir misin? " diyerek benim "hayır" dememden çekinerek cevabı beklemeye başladı.

 

Çünkü hayır demekten çekinmediğimi biliyordu.

 

"Eveeettttt" diye bağırdığımda parmağıma yüzük takıldı ve daha sonra Mourir heyecanla beni kollarında döndürdü.

Arkadan havai fişek sesi duyuldu ama onun yerine patlayan şey gökyüzüne ve alana yağan kandı.

 

Ve kötü görünmüyordu. Bunca beyaz şeyin içerisinde arkamızda patlatılıp üzerimize yağan kan damlalarının her biri düşmanlarımıza aitti.

 

Düşmanlarımızın kanı ile düğün yapmıştık.

 

Ada'yı kucağına alan Mourir ile etrafa bakındık. Mutsuz görünen kimse yoktu, ihtişamlı ve unutulmazdı.

 

Kan yağmuru altında nikah kıyıldı ve tekrar o kanların üstünde ilk dansımızı ettik.

 

"Arı seni her şeyden çok seviyorum" diyen adamın gözlerinde bir gram yalan yoktu. Kara gözleri içime akıyor gibiydi ve ne diyeceğimi bilemiyordum. "Mourir beni hiç bırakma olur mu? "

Söz vermek, bırakmam demek yerine dudaklarımız birleştirdi ve kolları belime hiç bırakmayacağım der gibi dolandı.

 

Bir alkış koptu ve bir kanlı havai fişek daha patlatıldı.

 

Bir yıl dolmadan 64 bin küsür olduk ve hepinizi ne kadar çok sevdiğimi bilmenizi isterim.

 

Bu hikaye bitti kimi için üzücü kimi için mutlu ama bir şekilde bitti özel bölüm belki atarım belli değil ama şimdilik bitti.

 

Belki daha sonra başka bir kitabımda tekrar buluşuruz. Hepinizin, her bir yorumun bana ilham verdiği bazı yerler oldu. Hepinize bu sona kadar gelebildiğiniz için teşekkür ederim. 🎀💖

 

(Deliliklerime katlanmak da ne kadar zordur tahmin ediyorum. )

 

Kanalı kapatmayı düşünmüyorum diğer kitaplarım hakkında benim günlük sakatlıklarım Hakkında oradan konuşmaya devam edeceğiz. Sizinde katılmanızı isterim.

 

Bir başka kitapta görüşmek üzere, HOŞÇAKALIN 💋💖💖💖💖

​​​​

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.06.2025 02:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
☆Evosss☆ / Mafya Kızı / FİNAL°Kanlı Düğün🩸💍°
☆Evosss☆
Mafya Kızı

82.59k Okunma

8.89k Oy

0 Takip
65
Bölümlü Kitap
1. Boks Torbası2°Gülüm°3°Yakışıklıymış°4°Boku Yemişke°5°Aksiyon⚔️°6°Sar Bezin Gücü Adına🧽°7°Cafer Sıçtık Bez Getir💩°8°Arsızlığının Sınırı Yok 🤔°9°Kerenkele Kaan🦎°10°Kudur Köpek°11°Yeter Bığhtıkk°Özel Bölüm 🎄🎅🔔❄12°Kaos°13°Toplantı Olayy💅14°Görev Başında°15°Yıldızların Altında°16°Ateşin Ortasında🔥°17°Mourir♾️❤️°18°Adam Öldürmece°19°Mafya Kızı💜°20°Göklerde Kartal Gibiydim🦅°🌆Özel Bölüm🥁😴Whatsapp Kanalı21.Bölüm22°Fırtına Öncesi Sessizlik°23°Ölüm Kalım Meselesi°24°Fransa'da Teklif°25°Ne sandın Cerram°26°Mourir'i Sinirlendirmece😈"27°Şaka Şaka Gül Diye°28°Rekor Kaçırılma°29°Deccal Kaynana°30°Langırt Masası🙈🙉🙊°31°Öldürmeliydik°32°Seçim Vakti°33°Kabullen°34°Her yerde O35°3 Yıl Onsuz°36°Yer Cücesi°37°Ölmez Her Hâlde°38°Kurşunlar🤡👹°39°Lansman🧚‍♀️🦋°40°Denizin Ortasında 🥶💨°41°Kurşun Yarası😉°42°Gece Kulübü🍻🍷°43°Maya Toprak°44°Yeni Bir Sorun°45°Hatırlamıyorum°46°Kandırmaca°Quiz47°Tanışma Merasimi°48°Özel Oda°49°Anlaşma Teklifi🃏🧩°Duyuruuu ÖNEMLİ50°Gizli Görev°51°Evlenmeden Sabıkalı👮🏻👀°52°Burak Turgut°53°Fırtına Öncesi Kahkahalar☠️°54°Ufak Tefek Ajanlıklar📞📸°55°Parıltılı Bir Düşüş 🌟°56°Deprsif Bir Gün😔☠️°57°Minik bir ziyaret 🎊°FİNAL°Kanlı Düğün🩸💍°AÇİKLAMA💖🏁Final2° Akşam Yemeği°
Hikayeyi Paylaş
Loading...